Arşiv Anasayfa Fan Club
Sayfalar: 1234567891011121314151617181920212223242526272829303132333435363738394041424344454647484950515253545556575859606162636465666768
Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: mrsrobinson Date: August 26, 2015, 12:25:04 PM
Bu arada ben bu kitabın kapağını anlamadın Christian'ın gözleri mavi değil Ana'nın mavi ama kitaptaki resim bir erkeğe ait belli  Şaşkınım.  anlamadım valla!
Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: Tourniquet Date: August 30, 2015, 12:33:57 AM
Uzun sarışın, bir California plajında yürümüş gibi görünen bir adam elini Ana'ya sardı.
Bu kim lan? Benimle kahve içmek istememesinin nedeni o mu?



"Ve bu benim kardeşim, Ethan Kavanagh," diye elini Ana'ya sarmış sahil serserisini tanıştırdı Kate.
Ah. Kavanagh çocukları, birlikte.
El sıkışırken adını mırıldandım, Ray Steele'ınkilerin aksine, yumuşak olduklarını fark ettim.
Şimdi benim kızımı pençelemeyi bırak, lanet olası.




Çeviri; Tourniquet

Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: gök yüzü Date: August 30, 2015, 01:19:56 AM
: Tourniquet  August 30, 2015, 12:33:57 AM
Uzun sarışın, bir California plajında yürümüş gibi görünen bir adam elini Ana'ya sardı.
Bu kim lan? Benimle kahve içmek istememesinin nedeni o mu?



"Ve bu benim kardeşim, Ethan Kavanagh," diye elini Ana'ya sarmış sahil serserisini tanıştırdı Kate.
Ah. Kavanagh çocukları, birlikte.
El sıkışırken adını mırıldandım, Ray Steele'ınkilerin aksine, yumuşak olduklarını fark ettim.
Şimdi benim kızımı pençelemeyi bırak, lanet olası.




Çeviri; Tourniquet

Kıskanç Grey'i sevdim,  ellerine sağlık canım  Göz Kırp.
Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: Bendis Date: August 31, 2015, 09:40:27 AM
Yirim ben onun kıskançlığınııııı Gülmek :)

Teşekkürler Meryem'imm <3
Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: -minel- Date: September 01, 2015, 04:57:42 PM




#Jamiedornan   Öptüm.



Şu anda mutfak masamın üzerinde...

Colman's hardal ve bir tabak beyaz peynir var.

Gizli yeteneğim...

Bira kapaklarını dişimle açabiliyorum.

Bence en güzel kadın oyuncu...

Angelina Jolie.

Kadının en seksi yeri...

Elleri... Özellikle siyah ojeli olursa daha iyi!

Vazgeçemeyeceğim parça...

Nike spor ayakkabılarım.

En sık kullandığım parça...

Omega Seamaster saatim.

Başucu kitaplarım...

"Dorian Gray'in Portresi", Oscar Wilde ve "The Man in the Gray Flannel Suit", Sloan Wilson.

İzlemekten Asla Sıkılmam...

Robin Hood (Disney versiyonu), Terminatör serisi, Die Hard serisi ve Annie Hall.

Kadınların sevdiği romantik filmlerden en sevdiklerim...

Özel Bir Kadın ve Harry Sally ile Tanışınca.

En sık dinlediğim müzisyenler...

KT Tunstall, Bob Dylan, Neil Young, Crosby, Stills, Nash&Young, Van Morrison.

Bakım ritüelim...

Sadece duş alırım, sonrasında parfüm bile sürmem. Fit kalmak daha önemli. Rugby,futbol, golf, tenis, kayak, sörf, yelkenli... Hepsini yapıyorum!

Kafam attığında ya da yalnız kalmak istediğimde...

Portekiz'e giderim. Sessiz, sakin ve ilham verici.

Karşı koyamadıklarım...

Ham bira, salaş giysiler, New York, Pedro Almadovar, Tim Burton filmleri ve kızım.

Kusurum...

Burnum sağa yatık ve çabuk depresifleşebilirim.

Evden onlar olmadan çıkmam...

Cep telefonum ve nefes açıcı ilaçlarım. Astımım var.

En son satın aldığım şey...

Ralph Lauren deri eldiven.

İtirafım...

Bir nevi kanadı kırık kuşum. Annemi çok erken yaşta kaybettim. Yaralı karakterleri sevmemin nedeni de bu. Christian Grey'deki güç bende yok.

Söyleşi: Hürriyet Gazetesi

Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: BÖRÜLCE Date: September 07, 2015, 06:23:32 PM

Kitap sonunda ön siparişle satışta    HopHopKop.   HopHopKop.   HopHopKop.

Hepimizin gözü aydın.   Gülmek :)

Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: -minel- Date: September 10, 2015, 04:03:07 PM

Mutlu Yıllar Anastasia Steele!   Öptüm. Öptüm.





Yazar E. L james her yıl, Ana'nın doğum gününde sürpriz bir bölüm yayınlıyor. Bu senede bir tane yayınladı.  Gülmek :)



Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: -minel- Date: September 10, 2015, 05:12:26 PM



Yazar E L James Anastasia’nın doğum gününe özel paylaşımı çevirisi ;  Öptüm.


Ana saatine baktı; evde kendisini bekleyen Christian’a dönmesine daha yarım saat vardı. Belki de eve erken gitmeliydi. Hayır... Onu beklet. Sırıtarak önündeki yığından rastgele bir mekale çekti ve okumaya başladı.

Adamın dikkatini çeken ilk şey diliydi. Küçük ve pembeydi ve umutsuzca gofret koninin kenarlarından damlayan erimiş dondurmayı yalıyordu. Diliyle parmaklarının arasındaki dondurmayı küçük ve narince yalamaya çalıştı ama çoktan kaybedilmiş bir savaş için mücadele ediyordu.

Siktir. Bedeni beklenmedik bir şekilde kasıldı. Kaşlarını çatıp sandalyesinde rahatsızca kıpırdandı. Başka yöne bakmayı denedi ve gözlerini soğumuş kahvesine dikti. Ama yüzündeki çocuksu zevk, parıldayan koyu renk gözleri, yaz sonu melteminin kestane rengi saçlarıyla oynayışı genç adamı anında kafe penceresinden ona bakmaya geri zorladı.

Gözleri kimsenin bakmadığına emin olmak için iskelenin etrafını taradı. Sıcacık bir Eylül öğleden sonrasIydı; bir Cuma günü ve etrafta pek fazla insan yoktu. Genç kız külahın alt kısmını ısırıp dudaklarını etrafına kapattı ve emdi. Sertçe emdi ve vanilya yarattığı minik girdapta kayboldu.

Genç adamın dünyası dondu. Etraftaki bir kaç tane freze turist kayboldu ve tıpkı dondurma gibi o da genç kızın büyüsü altında, yarattığı o minik girdabın içine doğru çekildi. Bedeni bir kez daha titredi.

Genç kız aniden birinin onu izlediğinin bilinciyle yukarı baktı ve gözleri camdan birbiriyle kenetlendi. Yeşil kahverengiyle buluştu. Başını yana eğip cesurca adama baktı. Genç adam bakışlarını kaçırmak istedi fakat kapana kısılmıştı – aç bir ergen gibi ona aval aval bakarken yakalandı. Evet. Yaptığı şey buydu. Bu kıza aval aval bakmak.

“Gösterinin tadını çıkarıyor musun?” diye bağırdı. Kızgın mıydı, hoşnut mu yoksa kötü mü kestiremiyordu. “En az senin şu dondurmanın tadını çıkardığın kadar,” diye bağırmak istedi ama yapmadı. Etrafında yaşlı insanlar kremalı çay ile öğleden sonrasını tadını çıkarıyordu, onları rahatsız etmek istemedi.
Ve takibi, utanıyordu.

Genç kız bu defa başını diğer tarafa yatırdı. “Eee?”

Utanarak omuz silkti. Onun utanması yok muydu – başkalarının da duyabileceği bir şekilde hiç tanımadığı bir adama bağırıyordu.
Uzun bacakları ve kısa yazlık eteği ile bir kaç adım ona doğru yürüdü ve uzun kirpiklerinin arasından ona baktı. Külahın içini oydu ve o küçük pembe dili ile bir kez daha ucunu emdi. Genç adam büyülenmişti. Daracık beyaz bir tişört, kısa kot etek ve babet giymişti. Zayıf ama kıvrımlıydı. Fazlasıyla kıvrımlı. Genç adam yerinde bir kez daha kıpırdandı. Külahın geri kalanını yeyip bitirdi fakat dondurmanın son damlası firar edip genç kızın bileğine damladı. Gözlerini onunkilerden ayırmadan dondurmayı şapırdatarak yaladı ve her parmağının ucuna öpücükler bırakarak bitirdi. Genç adam iniltisini bastırdı. Aynı elini kullanarak genç kız ona el salladı.

Farkında olmadan o da kıza el salladı, ardından kaşlarını çatıp elini indirdi. Kız başını arkaya atarak güldü.

 Ona mı? Onunla mı? Genç adam bilmiyordu, fakat gülümsemesi bulaşıcıydı ve o da gülümsedi.

Genç kız sırıttı ve bir sebepten ellerini çırparak kapıya yöneldi.

Lanet olsun. Buraya geliyordu. Kısa bir an sonra genç kız tam karşısında duruyordu.

 Yanakları kızarmış, gül pembesi rengine bürünmüştü. Utançtan mı?

Heyecan mı? Adam bilmiyordu. İlk düşündüğünden daha güzel ve daha olgundu.

“Merhaba,” dedi genç adamın yapış yapış olduğunu tahmin ettiği o eli uzatarak. Adam küçük oğlunu düşündüğünde bir acı hissetti.

“Selam,” diye cevapladı. Ona sunulan eli tutup nazikçe sıktı.

“Amerikalı mısın?”

“Amerikalıyım, evet.”

“Küçük gösterim için bir kahve alabilir miyim?

Adam çile çekiyordu. Oturmuş çile çekiyordu.

“Elbette.”

Elini kaldırdı ve genç bunalmış garson geri geldi.

“İki kahve lütfen.”

“Bir Cappuchino, bir Americano.” Bayan Dondurma genç adama gülümseyerek araya girdi.

Garson kız belli belirsiz bir tiksintiyle ona baktı ve ağır ağır yürüyerek tezgaha geri döndü.

“Pekala, senin gibi yakışıklı bir Amerikalı günün ortasında Southwold İskelesinde ne yapıyor?”

Yakışıklı? Kelimeler kırılgan egosunu tatmin etti.

“İş, çoğunlukla.”

“Balık tutuyormuş gibi görünüyorsun.” Sesi eğlenir gibiydi.

“Bugün, balık tutuyorum. Lütfen, otur.” Kendini tanıtmak ve kahve konusunda ısrar eden kızın şimdi

oturması için başında dikilip davetiye beklemesi ne kadar tuhaf diye düşündü.

Bitişiğindeki bar taburesine oturdu ve genç adam da kızın güzel yüzünü inceleme şansı elde etti.

 Yirmili yaşlarının başındaydı, başta düşündüğü gibi onlu yaşlarında bir ergen değildi.

Vicdanı ve libidosu daha rahat bir nefes aldı, ama o hala çok gençti. Ne için çok genç?

“Balık tutmadığın zamanlar ne yaparsın?” diye sordu. Boynundaki zincirli kolyeyele oynarken koyu renk gözleri merakla ışıldıyordu.

“Genç bayanların dondurma yeyişini izlerim.”

Genç kız tek kaşını kaldırdı.

“Bunun kulağa ahlaksızca gelmesini sağlıyorsun.”

Genç adamın yüzü kızardı. Ona ne olmuştu da bunu söylemişti? Dudaklarının arasından görünen ve

üst dudağını ıslatırken ortaya çıkan dilinin ucu olabilirdi belki de. Bu bedeninin bir kez daha titremesine sebep oldu.

Yüzü bir kez daha, bedeninin verdiği tepkiden ötürü, kızardı.

On dört yaşında mıydım?

“Öyle mi?” dedi hırçın bir sesle.

“Evet. Benim tekniğim miydi?”

Adam bir kaç kez gözlerini kırpırştırdı. Bu kız onunla flört ediyordu. Flört ediyordu!

“Emmeyi severim,” diye cevap verdi, şakayı kendi alehine çevirmenin ne kadar kolay olduğuna şaşırarak.

“Herkes emmeyi sever.” Genç kız sırıttı.

“Nasıl sevmezler ki?” Nasıl oldu da bu konuşma bir anda böyle bir hal aldı? Genç kızın gülümsemesi genişledi ve adam da

onun ifadesini yansıtmak dışında bir şey yapamadı.

“Yalnız bir adama benziyorsun?”

Bu kaddr belli oluyor muydu?

“Yalnız seyahat ederim,” dedi.

Öne uzandı ve gözlerine bakmadan önce etrafına gizli bir süikast planlıyormuş gibi göz gezdirdi. Onun yakınlığı ile damın nefesi boğazında takılı kaldı.

“Güzel. Çünkü aynı zamanda iyi bir sevişmeye ihtiyacı olan bir adam gibi görünüyorsun.”

Zaman durdu... Adam doğru mu duymuştu? Sevişme mi demişti?

“Pardon hanımefendi?”

“Duydun.” Kız gülümsedi.

Genç adam dili tutulmuş biçimde ağzı açık kalakaldı. Bütün o masumiyeti ve dünyasızlığı ile ilgili ön yargılı kavramları ayaklarının dibinde bir yığın halinde yatıyordu.

“Haydi, kahveyi unut,” diye fısıldadı. “Sevişmek balık tutmaktaktan iyidir, ve sende en az benim kadar buna ihtiyaç duyuyormuş gibi görünüyorsun.

Bugün şanslı günün.”

Ana’nın telefonu ofis masasının üstünde, okumasını bölerek vızıldadı. Christian’dan bir mesaj gelmişti.

Eve gel. Şimdi.

Doğum günü hediyen hazır.

Bu bir rica değildir.

Ana gülümsedi, omurgasından aşağı enfes bir ürperti hissetti ve cevap yazdı.

Yoldayım, Bay Grey.   Öptüm.



Fifty Shades Of Grey

Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: Bendis Date: September 11, 2015, 08:56:45 AM
Çevirenin eline sağlık Gülmek :)

Grey'imi aldım, ön satışta şuan Gülmek :) İnşallah haftaya elimde olacak Zuhahaha
Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: mrsrobinson Date: September 11, 2015, 09:22:59 AM
Paylaşımlar için teşekkürler Gülmek :)
Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: Capella Date: September 12, 2015, 10:41:06 AM
Çeviri için teşekkür ederim.  Gülmek :) Emeğinize sağlık  Öptüm.
Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: -minel- Date: September 15, 2015, 12:54:04 PM



Hoş geldin #Grey ! Öptüm.


Doğan Kitap


Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: FLORİS Date: September 15, 2015, 01:42:06 PM
: -minel-  September 15, 2015, 12:54:04 PM



Hoş geldin #Grey ! Öptüm.


Doğan Kitap

Hehehe inanmıyorum yaaa kurabiyesini bile yapmışlarr  Hehehe  Hehehe  Hehehe fena fan bunlar  Zuhahaha

Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: -minel- Date: September 17, 2015, 01:53:06 PM
James Foley 'Karanlığın Elli Tonu' Hakkında Konuştu







Yönetmen James Foley geçtiğimiz günlerde verdiği bir radyo röportajda Karanlığın Elli Tonu ve ekip hakkında konuştu.

 Foley, Dakota Johnson ile tanışıp görüştüklerini Jamie Dornan'la ise Skype aracılığı ile sohbet ettiklerini belirtti.

 Ayrıca Karanlığın Elli Tonu hakkında şunları söyledi:

 "Kendi hayal dünyam ve hayranların hayal dünyasına uygun bir şeyler yaratmak için inanılmaz hevesliyim."

Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: Bendis Date: September 17, 2015, 02:31:48 PM
Sevgili Foley,

Umarım bu sefer Christian'ınımızı robotik karakterli bir adam olarak görmeyiz. Kendi hayal dünyanı boşver, hayranlara yönel Öldüm Gülmekten.

SiteMap - İmode - Wap2