Arşiv Anasayfa Fan Club
Sayfalar: 1234567891011121314151617181920212223242526272829303132333435363738394041424344454647484950515253545556575859606162636465666768
Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: Elysion Date: December 24, 2014, 12:09:34 PM
Ah Christian... Benim sahiplenici, kıskanç, kontrol manyağı Elli Ton'um... 

Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: Elysion Date: December 24, 2014, 12:10:50 PM
***

(4 gün ayrı kaldıktan sonra)
Christian "En son ne zaman yemek yedin?" diye çıkıştı.
Lanet olsun. "Merhaba Christian, seni de tekrar görmek çok güzel."
"Şu anda ukalalık yapmanı istemiyorum. Bana cevap ver." gözleri çakmak çakmaktı.


***

Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: Elysion Date: December 24, 2014, 12:15:36 PM
Kapı vuruldu ve Andrea göründü.

“Bay Grey, araya girdiğim için özür dilerim ama bir sonraki toplantınıza iki dakika var.”

“İşimiz henüz bitmedi Andrea. Lütfen sonraki toplantımı iptal et.”

Andrea tereddütle, ağzı açık bakakaldı. Ona dik dik baktım. Dışarı! Şimdi! Burada küçük, Bayan Steele ile meşgulüm. Andrea kıpkırmızı oldu ama çabuk toparlandı.

“Tabii ki Bay Grey,” dedi ve topuklarının üzerinde dönüp, çıktı. Dönüp, ilgimi yeniden kanepenin üzerindeki ilginç, sinir bozucu yaratığa yönlendirdim. “Nerede kalmıştık, Bayan Steele.”

“Lütfen, ben sizi işinizden alıkoymayayım.”

Oh, hayır bebeğim. Şimdi sıra bende. O güzel gözlerin arkadaşında ortaya çıkarılacak sırlar olup olmadığını bilmek istiyordum.

“Ben de sizin hakkınızda bir şeyler öğrenmek istiyorum ve bunun adil olduğunu düşünüyorum.”

Arkama yaslanıp, parmaklarımı dudağıma bastırdığımda gözleri ağzıma kaydı ve yutkundu. Ah, evet, olağan etki. Ve onun, cazibeme karşı tamamen kayıtsız olmadığını bilmek sevindiriciydi.


Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: gök yüzü Date: December 24, 2014, 02:23:41 PM
Sabah sabah yine döktürmüşsün Gülmek :)  alıntılar bir harika Gülmek :)
Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: Buse44 Date: December 24, 2014, 02:37:36 PM
Merak ettim şu eseri , herekzin dilinde... Gülmek :)
Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: eslaa Date: December 24, 2014, 03:14:49 PM
: Elysion  December 24, 2014, 11:33:10 AM
"Geldi," diye tersledi. Telefonunu kapatırken dönüp bana dik dik baktı. "Nerdeydin?" diye gürledi ama bana doğru gelmek için bir harekette bulunmadı.
Lanet olsun, bana kızgın mıydı? Akıl hastası eski kız arkadaşıyla kim bilir kaç saat zaman geçiren kendisiydi ve bana mı kızgındı?
 "İçki mi içtin?" diye sordu, sarsılmıştı.
"Biraz." Bu kadar belli olduğunu bilmiyordum.
Hızla nefes aldı ve elini saçlarından geçirdi. "Sana buraya dönmeni söylemiştim." Ses tonu tehdit edici bir şekilde kısıktı. "Saat onu çeyrek geçiyor. Senin için endişelendim."
"Sen eski sevgilinle ilgilenirken ben Ethan'la bir ya da üç içki içmeye gittim," diye tısladım. "Ne kadar zaman daha... onunla birlikte olacağını bilmiyordum."
Gözlerini kısıp bana doğru birkaç adım attı ama durdu.
"Neden o şekilde söylüyorsun?"
Omuz silktim ve parmaklarıma baktım.
"Ana, sorun ne?" Ve ilk defa, sesinde öfkeden başka bir şeyler duydum. Ne? Korku mu?
Yutkundum, ne söylemek istediğimi toparlamaya çalışıyordum." Leila nerede?" diye sordum başımı kaldırıp ona bakarak.
"Fremont'taki bir psikiyatri kliniğinde," dedi, gözleri yüzümü inceliyordu. "Ana, ne oldu?" Tam önümde durana kadar bana doğru yürüdü. "Sorun ne?" diye sordu.
Başımı salladım. "Ben sana uygun değilim."
"Ne?" dedi nefes nefese, gözleri alarmla genişleyerek. "Neden böyle bir şey düşünüyorsun? Bunu nasıl düşünebilirsin?"
"İhtiyacın olan her şeyi sana veremem."
"Sen ihtiyacım olan her şeysin."
"Seni onunla görmek..." Gerisi gelmedi.
"Bana bunu neden yapıyorsun? Bu seninle ilgili değil, Ana. Bu onunla ilgili." Keskin bir nefes aldı, elini tekrar saçlarından geçirdi. "Şu an o çok hasta bir kız."
"Ama hissettim... İkinizin birlikteyken sahip olduğunuz şeyi."
"Ne? Hayır." Bana uzandı ve ben elimde olmadan bir adım geriledim. Eli yan tarafına düştü, gözlerini kırptı. Sanki panikle nöbet geçirmiş gibiydi.
"Kaçıyor musun?" diye fısıldadı, gözleri korkuyla büyürken.
Dağınık düşüncelerimi toparlamaya çalışırken cevap veremedim.
"Yapamazsın," dedi yalvarırcasına.
"Christian... Ben-" Düşüncelerimi toparlamaya çalıştım. Ne söylemeye çalışıyorum. Zamana, tüm bunları sindirmek için zamana ihtiyacım var. Bana zaman ver.
"Hayır. Hayır!" dedi.
"Ben..."
Çılgınca odada etrafına bakınıyordu. Bir fikir için mi? Bunu engellemesini umduğu ilahi bir şey için mi? Bilmiyorum.
"Gidemezsin. Ana, seni seviyorum!"
"Ben de seni seviyorum, Christian, sadece-"
"Hayır... hayır!" dedi çaresizce ve iki elini de başına koydu.
"Christian..."
"Hayır," dedi nefes nefese, gözleri panikle iri iri açılmıştı. Ve birden önümde dizlerinin üzerine çöktü, başı eğilmiş, uzun parmaklı elleri dizlerinin üzerine konmuştu. Derin bir nefes aldı ve hareket etmedi.
Ne? "Christian, ne yapıyorsun?"
Yere bakmaya, bana bakmamaya devam etti.
"Christian! ne yapıyorsun?" Sesim yükselmişti. Kıpırdamadı. "Christian, bana bak!" diye emrettim panikle.
Başı tereddüt etmeden yukarı kalktı ve gri bakışlarıyla pasifçe beni süzdü - neredeyse sessiz bir... beklenti içindeydi.
Lanet olsun... Christian. İtaatkar.
[/i]

bu sahne benim en sevdiğim sahnelerden di.Ana'nın şaşırması filan çok hoştu Zuhahaha ay seda ellerine sağlık canım çok hoş olmuş bu bölüm. fazla giremesem de takipteyim sürekli Göz Kırp.
Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: BÖRÜLCE Date: December 24, 2014, 03:31:38 PM
: Elysion  December 24, 2014, 11:33:10 AM
"Geldi," diye tersledi. Telefonunu kapatırken dönüp bana dik dik baktı. "Nerdeydin?" diye gürledi ama bana doğru gelmek için bir harekette bulunmadı.
Lanet olsun, bana kızgın mıydı? Akıl hastası eski kız arkadaşıyla kim bilir kaç saat zaman geçiren kendisiydi ve bana mı kızgındı?
 "İçki mi içtin?" diye sordu, sarsılmıştı.
"Biraz." Bu kadar belli olduğunu bilmiyordum.
Hızla nefes aldı ve elini saçlarından geçirdi. "Sana buraya dönmeni söylemiştim." Ses tonu tehdit edici bir şekilde kısıktı. "Saat onu çeyrek geçiyor. Senin için endişelendim."
"Sen eski sevgilinle ilgilenirken ben Ethan'la bir ya da üç içki içmeye gittim," diye tısladım. "Ne kadar zaman daha... onunla birlikte olacağını bilmiyordum."
Gözlerini kısıp bana doğru birkaç adım attı ama durdu.
"Neden o şekilde söylüyorsun?"
Omuz silktim ve parmaklarıma baktım.
"Ana, sorun ne?" Ve ilk defa, sesinde öfkeden başka bir şeyler duydum. Ne? Korku mu?
Yutkundum, ne söylemek istediğimi toparlamaya çalışıyordum." Leila nerede?" diye sordum başımı kaldırıp ona bakarak.
"Fremont'taki bir psikiyatri kliniğinde," dedi, gözleri yüzümü inceliyordu. "Ana, ne oldu?" Tam önümde durana kadar bana doğru yürüdü. "Sorun ne?" diye sordu.
Başımı salladım. "Ben sana uygun değilim."
"Ne?" dedi nefes nefese, gözleri alarmla genişleyerek. "Neden böyle bir şey düşünüyorsun? Bunu nasıl düşünebilirsin?"
"İhtiyacın olan her şeyi sana veremem."
"Sen ihtiyacım olan her şeysin."
"Seni onunla görmek..." Gerisi gelmedi.
"Bana bunu neden yapıyorsun? Bu seninle ilgili değil, Ana. Bu onunla ilgili." Keskin bir nefes aldı, elini tekrar saçlarından geçirdi. "Şu an o çok hasta bir kız."
"Ama hissettim... İkinizin birlikteyken sahip olduğunuz şeyi."
"Ne? Hayır." Bana uzandı ve ben elimde olmadan bir adım geriledim. Eli yan tarafına düştü, gözlerini kırptı. Sanki panikle nöbet geçirmiş gibiydi.
"Kaçıyor musun?" diye fısıldadı, gözleri korkuyla büyürken.
Dağınık düşüncelerimi toparlamaya çalışırken cevap veremedim.
"Yapamazsın," dedi yalvarırcasına.
"Christian... Ben-" Düşüncelerimi toparlamaya çalıştım. Ne söylemeye çalışıyorum. Zamana, tüm bunları sindirmek için zamana ihtiyacım var. Bana zaman ver.
"Hayır. Hayır!" dedi.
"Ben..."
Çılgınca odada etrafına bakınıyordu. Bir fikir için mi? Bunu engellemesini umduğu ilahi bir şey için mi? Bilmiyorum.
"Gidemezsin. Ana, seni seviyorum!"
"Ben de seni seviyorum, Christian, sadece-"
"Hayır... hayır!" dedi çaresizce ve iki elini de başına koydu.
"Christian..."
"Hayır," dedi nefes nefese, gözleri panikle iri iri açılmıştı. Ve birden önümde dizlerinin üzerine çöktü, başı eğilmiş, uzun parmaklı elleri dizlerinin üzerine konmuştu. Derin bir nefes aldı ve hareket etmedi.
Ne? "Christian, ne yapıyorsun?"
Yere bakmaya, bana bakmamaya devam etti.
"Christian! ne yapıyorsun?" Sesim yükselmişti. Kıpırdamadı. "Christian, bana bak!" diye emrettim panikle.
Başı tereddüt etmeden yukarı kalktı ve gri bakışlarıyla pasifçe beni süzdü - neredeyse sessiz bir... beklenti içindeydi.
Lanet olsun... Christian. İtaatkar.
[/i]

En sevdiğim bölümlerden birisi,defalarca okumuştum bu kısmı ve devamını  Gülmek :)
Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: mrsrobinson Date: December 24, 2014, 03:59:03 PM
Ayy nasıl sabredicem şubata kadar her gün kontrol ediyorum burayı yeni birşey varmı diye

Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: AyanH Date: December 24, 2014, 04:35:41 PM
Ama böyle devam edersen buradan çıkamam ki....Alıntılar Şahane,en sevilen bölümlerden....Ellerine sağlık😘
Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: Elysion Date: December 24, 2014, 05:58:39 PM
Zuhahaha Zuhahaha Devamı gelecek.. Öldüm Gülmekten.
Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: Elysion Date: December 24, 2014, 11:34:18 PM
‪#‎GrininElliTonu‬'ndan Yeni Bir Resim!
Christian'dan Anastasia'ya hediye; Tess of the d'Urbervilles'in ilk baskısı



Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: Elysion Date: December 24, 2014, 11:35:28 PM
‪#‎GrininElliTonu‬'na 50 gün kaldı!


Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: Elysion Date: December 24, 2014, 11:36:13 PM
Earl Grey yerine bir fincan Christian Grey alabilir miyiz?  Hehehe  Bravo  Öptüm.  HopHopKop.


Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: Elysion Date: December 24, 2014, 11:37:44 PM
" Banyo aynasında kendime baktım. Bunu ciddi ciddi düşünüyor olamazsın.
Bilinçaltım her zamanki alaycı hali değil, çok aklı başında ve mantıklı konuşuyordu.
İçimdeki tanrıça, beş yaşındaki bir kız gibi el çırparak yukarı aşağı zıplıyordu. Lütfen,yap bunu. Yoksa bir yığın kedi ve klasik romandan başka arkadaşlık edecek kimsemiz olmayacak..."


Kontrat Sonrası Anastasia --Grinin Elli Tonu -sayfa 201

Ynt: Grinin Elli Tonu Fan Club By: Elysion Date: December 24, 2014, 11:39:36 PM
" Dr. Flynn'i görmeden geçirdiğin en uzun süre ne kadar?"
"İki hafta. Neden? Yoksa beni gıdıklamak için iflah olmaz bir istek mi duyuyorsun?"
"Hayır." kıkırdadım...
"Bence sana iyi geliyor." Christian bir homurtu çıkardı.
"Umarım oyledir, ona birsürü para ödüyorum."
Saçımı yavaşca çekerek, yüzümü kendisininkine doğru çevirdi. Kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Yumuşacık sesiyle, "Yoksa iyi olmadığımı mı düşünüyorsunuz, Bayan Grey! " diye sordu.
"Her iyi eş, biricik kocasi'nin iyi olup olmadiğini merak eder,"
"Biricik mi?" diye fisildadi.
"Hemde fazlasiyla biricik."
Onu öpmek için uzanınca, dudaklarında mahcup gülümsemesi belirdi.
"Yemek için kıyıya çıkmak istermisin?"
"Sen nerede en mutlu olacaksan orada yemek isterim."
"İyi." sırıttı.
"Teknede güvenliğini sağlayabilirim. Hediyem için teşekkürler."
Uzanıp fotoğraf makinasini aldı ve kolunu kaldırıp gıdıklanma, birleşme ve itiraf sonrasi kucaklaşmamızı görüntüledi.
"O zevk bana ait."
Gülümsedim; gözleri aydınlandı.


Anastasia Steele / Özgürlüğün Elli Tonu -Sayfa 98


SiteMap - İmode - Wap2