Ölü Bir Kentin Morg Alfabesi /  Kahraman Tazeoğlu 

""Yastığın altında yalnızlığın var biliyorum.Oysa ben senden bir bardak su istedim.Akdeniz değil" Bu cümleler öyle güzel anlatıyor ki acıyı,aşkı,yalnızlığı..Bir bardak suyun denizle kıyaslanması,birbirine benzetilmesi.Aşığın aşkından küçük görülmesi,umursanmaması dizelerde.Roman ve şiir iç içe okuyanları bekliyor,Kahraman''ın okuduğum ilk kitabı ve sevdiğim yazar..."

Puanım; 3/5
Kitap o kadar harika başlayıp devam etti ki. Dedim tamam bu seri mükemmel bir distopya. Önce Tris ve Tobias yerleşke dışına çıktılar. Tabii yanında arkadaşlarıyla. Sonra orada yaşayan insanlar buldular ve öğrendikleri ile şok oldular. İhanetler, hatalar, affetmeler ve kayıplarla devam etti kitap. Her sayfası heyecanlıydı. Ama sonra...

...tepkim aynen şöyle oldu;

Şaka mısın sen? Gerçek miydi yani bu? Ben 1500 sayfayı bunun için mi okudum? Spoiler yeseydim de şu sona hazırlıklı olsaydım. Alllaaahıımmm doğru olamaz, bu olmuş olamaz! Lütfen çıksın birisi desin ki yanlışlıkla olmuş o, yazar sonra değiştirdi onu sen yanlış baskıyı okudun filan desin. Lütfennn!! Hayır, kabul etmiyorum ben bunu. Kendim alternatif bir bölüm oluşturdum kafamda ve ona inanıyorum. Buna inanmayacağım, inandıramazsınız beni. :'( :'(

5 puan verebileceğim bir kitaba gidip 3 puan vermek!!! Neden? Yazarın anlamsız sonu yüzünden. Gerçekten ne düşünüyordu acaba bunu yazarken? Sinirden midem ağrıyor şu anda. Kitabın sonunda ağlamadım ama sırf sinirden ağlayamayacak duruma geldiğim, bir de sürekli yok ya olmamıştır kesin çıkacak tekrar bi yerlerden filan diye beklediğim için, ama yok!!!

Şimdi desem ki seriyi öneriyorum sonra bana pek iyi dilekler göndermeyebilirsiniz. O yüzden mutlu sonla biten bir seri istiyorsanız bulamazsınız bu seride. Ama çok güzel bir seriydi. Böyle bir sona rağmen okuduğum için mutluyum.

Alıntılar

"Pek kibar sayılmazsın," diyorum sırıtarak.
"Konuşana bak."
" Hey, çabalasam cici bir kız olabilirim."
"Hımmm." Parmağıyla çeneme vuruyor. "O zaman cici bir şey söyle."
"Çok yakışıklısın."
Gülümsediğinde karanlıkta dişleri parlıyor. " Bu cici olayını sevdim."


Annemle babam birbirlerini gerçekten sevmişler. Hem de planlardan ve topluluktan vazgeçecek kadar. Topluluktan önce kan, hayır, topluluktan önce aşk. Daima.


Küçüklükten beri bildiğim bir şey var: Hayat hepimizi, her birimizi kırıyor. Hiçbirimiz hasardan kaçamıyoruz.
Ama şu anda öğrendiğim bir şey daha var: İyileşebiliriz. Birbirimizi iyileştirebiliriz.

Romantik komedi ve polisiyenin harika bir bileşimi olmuş bu kitap.Kitabın ortalarında ara ara güldürüyor,sonlara doğru da katil kim diye merak içinde

kalıyorsunuz.Ben şahsen tahmin edemedim.Şüphelendiğim herkes masum çıktı.     Abby'nin ilişkilerinin hepsi hüsranla sonuçlanıyor.Ya terkediliyor,ya da

aldatıldığı için kendi terk etmek zorunda kalıyor.İlişkilerini okurken,bir kadın bu kadar mı yanlış seçimler yapar diye düşünüyorsunuz.    Maalesef eski

ilişkilerinden birisi cinayete kurban gidiyor ve Abby kendini baş şüpheli olarak buluyor.Cinayeti çözecek görevli polisimiz de Abby'nin lisedeki tek aşkı.    Yani

durum baya karışık.Bu karışıklıktan da bu sevimli kitap çıkmış.Kafa dağıtmak için kesinlikle tavsiye edilir.   

Konu tanıdık olsa da belki güzeldir diye başladım .İlk bölümlerinde güzeldi ama devam ettikçe sıkılmaya başladım .Konu gereksiz yere uzatılmış hikaye

 300 sayfada anlatılabilecekken devam edilmiş bir de konunun ortasında bitirilmiş  yani bir de devam kitabı olacak.Ben beğenmedim okumayı da düşünmüyorum .





Okumayın  !!!  vaktinize yazık     Ben yarım bıraktım devam edemedim .Bildiğimiz Wattpat kitaplarından . Yemin ediyorum beni kitap okumaktan soğuttu.

Ben ki günde bir kitap okurum elime kitap alamıyorum . 

Yayınevleri artık bu tür Wattpat kitaplarını  okumak istemediğimizi yabancı serilerin devam kitaplarının çıkarılmasından daha memnun olacağımızı

ne zaman anlayacaklar merak ediyorum .

Puanım; 3/5

Kitaptaki herkes anadan üryan geziyor ortada. Kitapla ilgili aklımda olan tek şey bu. 3 puan vermemin nedeni karakterler arasındaki diyalogların çok eğlenceli olması. Kitabın ana temasının fantastik, aşk ve savaş olması gerekiyor ama merkezde +18 varken şuraya da biraz aşk, biraz da savaş ekleyeyim de kitap konulu olsun demiş yazar. Az biraz da ejderha yapalım bunları bi değişiklik olsun. Yani kitap boyunca yattılar kalktılar sonra yine yattılar.

Kitap iki kısımdan oluşuyor. İlk kısım daha iyiydi bence ama o da aynı sıradanlıktaydı. Şu kitabın içinden ejder olayını çıkar geriye hiç bir şey kalmıyor.

Buna rağmen kitap bir günde bitti. Eğer çabuk bitsin içinde hiç bir şey olmasın beni yormasın diyorsanız kitabı öneririm. Ama ben seriye devam etmeyi düşünmüyorum. İkinci kitabı da almıştım bu kitapla beraber okusam mı diye tereddüt içindeyim.

Çok sevimli bir romandı.Okurken sürekli şöyle düşündüm: ''Bütün erkekler büyüyene kadar böyle aptal mıdır?''    Julie çok renkli bir kız

çocuğu.Kitabın başından sonuna düşünceleri ve tavırlarıyla ışıltı saçıyor.Bryce ise komuşu kızı Julie'nin her hareketinden rahatsız olan ve ondan köşe bucak

kaçan sevimli ama aptal erkek çocuğu.Julie görür görmez Bryce'a aşık oluyor.Yıllarca onun peşinden koşuyor da diyebiliriz.Ve çocuklar büyüyüp 8. sınıfa

geldiklerinde her şey tam tersine dönmeye başlıyor.Bryce, 7 yıldır kaçtığı kızın farkına varmaya,Julie ise,yıllardır aşık olduğu çocuğun hiç de göründüğü gibi

olmadığını düşünmeye başlıyor.    Kitabın sonlarına doğru,bir çocuğun kişiliğinde ailenin ne kadar önemli bir yer kapladığını da görüyoruz.Bryce'ın aklının

başına gelip de kitabın son sayfalarında yaptığı jest beni çok duygulandırdı.Kim romantik bir erkeğe hayır diyebilir ki.    Serimidir,devamı var mı

bilmiyorum ama kitabın birazcık daha uzun olmasını isterdim.