0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi  (Okunma Sayısı: 1255 Kere Okundu.)
« : Ocak 01, 2013, 10:52:21 ÖS »

mnıl
*
Üye No : 52532
Nerden : Yurt Dışı
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 632
Mesaj Sayısı : 3 595
Karizma = 8097


İnsanlar yaşamlarını genelde inançlarının, gönülden inandıkları ideallerinin paralelinde kurgulamaya çalışırlar. Bu kurgulama aynı zamanda yaşamlarına anlam ve değerler katar. Bir bakıma İNSAN olmanın en önemli özelliklerinden biridir.

Konu karmaşık gibi görünürse de basit bir anlatımla varoluş ya yaratılmıştır ya da yaratılmamıştır.

Eğer yaratılmış ise bir Yaratıcısı vardır.

Eğer yaratılmamış ise zaman içinde rastlantılarla oluşmuş demektir.

Bu mantık, içinde güneş sisteminin ve dünyamızın da bulunduğu tüm evrenin canlısıyla cansızıyla rastlantılarla oluştuğu anlamına gelir.

Fakat POZİTİF BİLİMİN TEMELLERİNDEN BİRİ OLAN maddenin sakımı kanunu bize hiç bir madde (ve tabi ki evren=tüm varoluş) YOKTAN VAR VARDAN DA YOK OLAMAYACAĞI, tüm varoluşun ezelden gelip ebede giden BİR BÜYÜK BÜTÜNÜN toplu iğne ucu kadar minicik bir zerresinden var edildiği sonucuna götürür.

Nitekim son bulguların ışığında ortaya konan delillerle doğruluğu hemen hemen kanıtlanmış olan BİG BANG (Tersinim teorisine göre GENİŞİM) TEORİSİ ulaşılan bu sonucu doğrular.

Tüm varoluş zaman, madde ve rastlantıların sonucu mu meydana geldi?

Bu soruya verilecek evet cevabı aynı zamanda çok büyük, ulaşılmaz, erişilmez gibi gelen, aslında sonsuzluk kavramı yanında bir toz zerresi bile olmayan tüm evrenin (tüm varoluşun) evrendeki (varoluştaki) inkâr edilemez düzenin, her biri basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünsel kurgusunda olan milyarlarca cins ve çeşitteki canlıların; rastlantısal çarpışmaların, etkilerin, tepkilerin zaman içinde örgütlenmesi sonucu oluşmuştur demektir.

Pek akla, mantığa uygun gelmeyen yukarıdaki varsayım nice bin yılardır ısrarlarla savunulan, kimi çevrelerce yadsınamaz bir gerçek kabul edilir.

Son bilimsel bulgulara göre bu varsayımın açılımı şöyledir.

Bir patlama sonucu meydana gelmiş yüzlerce atom içi parçacıkların parçacıkları aralarında birleşerek atom içi parçacıklarını, onlar atomları, atomlar molekülleri, kimi atomlar nükleer fırınlarda değişimler geçirerek elementleri, elementler bileşikleri, bileşikler biyomolekülleri, biyomoleküller bir canlı hücresini, rastlantılar oluştuğu iddia edilen bu canlı hücresi de zaman içinde evrimler geçirerek bu gün hayranlıkla izlediğimiz canlıları, canlı ve cansız dünyadaki varoluş dediğimiz o muazzam sistemler bütünlüğünü meydana getirmiştir.

Bu rastlantısal olduğu iddia edilen muazzam oluşumların zirvesinde insan dediğimiz en yüce yaratık vardır.

O yaratık ki madde ve rastlantılarla açıklanamayan nice meziyetlerin sahibidir.

Bir parçası olduğu varoluşun yapısında gizli o büyük ilmin farkındadır.

Varoluş rastlantıların eseridir varsayımının sahipleri bilgi ve meziyetlerin asla maddeye indirgenemediğini ya gerçekten bilmemekte ya da bilmiyor görünmektedirler.

Sonsuz zaman konusu: Materyalizmin öngördüğü statik modelde evren ezelden gelip ebede varıp dayanmış durağan bir sonsuzluktur.

Yine materyalizmin belkemiği olan maddenin sakımı kanununa göre hiçbir madde yoktan var, vardan da yok olmaz, sadece şekil ve mekân değiştirir. Zaman ise olayların art arda dizilimlerinin sonucudur.

Materyalist mantığa göre eğer evren ezelden geliyor ise zamanında bir başlangıcı olmaz.

Madde ise ezelden beri var ve ebede kadar var olacaksa bu süreçte sadece şekil ve mekan değiştiriyorsa, bu da sonsuz sayıda şekil çeşitlilik alternatifliliği anlamına gelir.

Yine materyalist mantığa göre zaman öylesine uzun, şekil ve çeşitlilik alternatifliliği öylesine çoktur ki imkânsızları imkânlı yapar.

On milyarlarca yılla ifade edilse bile sınırlı sayılabilecek bir zaman diliminde madde yığınlarının rastlantılarla aminoasitleri, proteinleri, DNA ve RNA'yı, diğer hücre parçacıklarını ve sonuçta canlı bir hücreyi oluşturmaları imkânsızdır ama sonsuz zamanda bu imkânlı hale gelir.

Görüleceği gibi materyalizme göre sonsuz zamanda oluşan şekil ve çeşit alternatif zenginiği zaman içinde daima iyi ve yararlılar seçilerek iyiye, yararlıya doğru giden bir irade etkisi yapmaktadır.

Bir bakıma materyalizmin nice zamandır cevap aradığı yaratıcı kudret dışındaki irade sorunu sonsuz zaman içinde oluşan şekil çeşitliliğinin çokluğu ile çözülmüş görünmektedir.

Bu varsayımda varoluş aşırı derecede hem maddeye hemde basite indirgenmeye çalışıldığı açıktır.

Fakat bu mantığın karşısında iki büyük engel vardır.

Bu engellerden birincisi evrenin ezelden gelip ebede giden durağan bir sonsuzluk olmamasıdır. Evrenin bir başlangıcının olması zamanında bir başlangıcın olması demektir.

Hayli mantıklı gibi gelen bu varsayımın önüne EVRENİN BİLİNEN BİR YAŞININ OLDUĞU gerçeği aşılamaz br engel olarak durmaktadır. Yani ZAMAN SONSUZ DEĞİLDİR.

Mateyalist görüş bu büyük engeli kurulup yıkılan evren modeliyle aşmaya çalımıştır ama sonuç değişmemiştir.

Materyalizmin öngördüğü kurulup yıkılan evren modeline göre evrenin bir zamanlar kütlesiz bir enerji zerresi halinde olmasının sonsuz zaman içindeki evrelerden bir evre sayılması bu gerçeği değiştirmez.

Çünkü her evre yeni bir başlangıç demektir. Bu arada materyalizmin öngördüğü kurulup yıkılan evren modeli lehine en küçük bir bilimsel kanıt ortaya koyamadığını hatırlatalım.

Bu gün içinde yaşadığımız evrenin 13.8 milyar yaşında 8.5 milyar ışık yılı yarıçapında dev bir küre olduğunu biliyoruz.

Her ne olmuşsa bu 13.8 milyar yıllık zaman dilimi içinde olmuştur.

13.8 milyar yıl ise ortalama yüz yetmiş katrilyon saniye demektir. Evren, her saniye yeni bir çeşitlilik oluştursa bile çeşitlilik sayısı sadece on üzeri 15’tir.

Roger Penrose’un bulduğu rakam ise (evrenin rastlantılarla oluşma ihtimalini gösteren rakam) on üzeri 123te bir’dir. (İlgili konulara bakınız)

Bu da evrenin rastlantılarla oluşma ihtimalinin imkânsız kere imkânsız kere imkânsız olduğu anlamına gelir.

Bu hesap saniye olarak canlılığın evrimine uygulanırsa prekambriyen döneminden günümüze kadar geçen zaman sadece ve sadece yedi katrilyon saniyedir.

Yaşamdaki milyonlarca tür ve çeşitlilikteki canlılığın (çok hücreli bir canlı da örneğin bir İnsanda ÖRGÜTLENMİŞ ikiyüz trilyon hücrenin bulunduğunu hatırlayınız) bu süre içinde evrilip bu gün gözlemlenen muhteşem canlılar dünyasını meydana getiremeyeceği açıktır.

Görüleceği gibi sonsuz zaman içinde oluşan sonsuz sayıdaki şekil çeşitliliğinin imkânsızı imkânlı yaptığı varsayımı tamamen iflas etmiştir. Bu varsayımda materyalizmin bel kemiğidir.

DARWİN - EVRİM TEORİSİ VE SOSYAL ETKİLERİ

Evrim teorisi materyalizmin temeli olan Bir Yaratıcı İradenin inkarıyla ortaya çıkan neden, niçin, nasıl sorularının cevap boşluğunu var oluşun en dikkate çeken bölümü olan canlılığın rastlantılarla oluşumunu kanıtlamaya ilişkin çabaların ürünüdür.

Bir bakıma eğer canlılığın rastlantılarla oluştuğu kanıtlanırsa canlılığa göre çok daha basit yapılar olan diğer oluşumların da rastlantılar sonucu oluştuğu kanıtlanmış olacaktır.

Bu tıpkı herhangi bir canlının (ve hatta basit bir biomolekülün) rastlantılarla oluştuğunun kanıtlanmasını tüm canlılığın rastlantılarla oluştuğunun kanıtı sayılması gibi bir basite indirgeme işlemi olduğu açıktır.

Evrim fikrinin son yüzyıllrın gelişmiş teknoloj ve biliminin ürünü zanedilirse de bu fikrin temeli çok eskilere dayanır.
Gerçekten de canlıların zaman içinde gelişip evrimleşti fikri eski Yunan filozoflarına kadar uzanır.

Darwin nice bin yılardan beri gelişerek gelen evrim fikrini yeniden yorumlayıp sentezlemiş, bilimsel bir libas giydirerek ortaya koymuştur.

Materyalizm ve uzantısı olan evrim teorisi taraftarlarına göre Charles Darwin tüm insanlığı aydınlatıp yön ve şekil veren dahi bir bilim insanıdır.

Bu nedenle çok büyük bir ilgi görmekte, hakkında çok ve çeşitli kitaplar yazılmıştır ve yazılmaktadır.

Evrim teorisi dolaysıyla materyalizm taraftarlarına göre Charles Robert Darwin organik âlemin evrim teorisini geliştiren kişidir.

Darwin vardığı diyalektikçi sonuçlarla bir tanrıtanımazdır.

Materyalist felsefeyi benimseyenlerce Darwin, çağdaş biyolojinin ortaya konulmasına, idealizm ve metafizikle savaşa büyük katkılarda bulunmuş bir dahi olarak tanımlanır.

Darwin’in evrim teorisine göre tüm canlılar evrimsel mekanizmaların yardımıyla rastlantılarla oluşmuş tek bir canlı hücresinin zaman içinde evrimleşmesi sonucu meydana gelmiştir.

Darwin canlılar arasındaki benzerliklerin en güçlü evrim kanıtları olduğunu ifade eder.

Bu öylesine önemlidir ki canlı soyağaçlarının bu benzerliklerden yola çıkılarak hazırlanabileceğini ileri sürmektedir.

Charles Darwin Türlerin Kökeninde bu konuda şunları yazıyor:

-Elimizde yazılı soyağaçları bulunmadığı için soy ortaklığını çeşitli benzerliklerden çıkarmak zorundayız.

Fakat canlılar hakkındaki bilgimiz çoğaldıkça, evrim yönünden bağlantı kurulması mümkün olmayan canlılar arasındaki benzerlikleri buldukça bu mantığın hiçte doğru olmadığını anlamış bulunuyoruz.

Örneğin ahtapot gözleri ile insan gözleri birbirilerine çok benzerler.

Eğer Darwin’in benzerlik varsayımı doğru olsaydı ahtapotlarla insanlar arasında yakın evrimsel bir bağlantının, akrabalığın olması gerekecektir.

Darwin ortaya koyduğu soy ortaklıklarının benzerliklerden çıkarılması öngörüsüne kendisi de uymaz.

Darwin'e ait balinaların ayılardan evrimleşmiş olabileceği varsayımı buna bir örnektir.

Varsayılan evrim tarihi gerek Darwin’in gerekse evrim savunucularının bu tür çelişkileriyle doludur. İsteyen okuyucularımız bu konuda açtığımız özel bölüme bakabilirler.

* * * *

Darwin evrim teorisinin temel önermelerini Türlerin Kökeni isimli yapıtında ortaya koymuştur.

Bu teoriye göre canlı türler başlı başına yaratılmamışlardır. Hepsi de ortak bir kökenden uzun bir evrim süreciyle türemişlerdir.

Canlılık Darwin'in ortaya koyduğu, teorisini üzerine bina ettiği canlılık rastlantılarla oluşmuş tek kökenden meydana geldi varsayımının mantıksızlığı ve bilimsel verilerlerle uyuşmazlığı ve çelişkisi ortaya konulunca; evrim teorisi savunucularınca teoriyi kurtarmak amacıyla canlılık rastlantılarla oluşmuş birden fazla kökenden meydana gelmiştir iddiası ortaya atılmış ise de bu varsayım teoriyi daha kötü durumlara düşürmüş, hiç bir zaman içinden çıkamayacağı sorunlar denizinin içine itmiş görünmektedir.

Teoriye göre canlılar devamlı bir değişim içindedirler. Darwin’e göre yaşayan hiç bir tür başlangıçtaki kılığını uzak bir geleceğe değişmemiş olarak iletemeyecektir.

Tersinim teorisi Darwin'in bu tespitine değişimin negatif olduğu kaydına koyarak tamamen katılır.

Fakat Charles Darwin canlılar arasındaki değişimlerin sonsuz olmadığının, belirli bir sınır içinde kaldığının da farkındadır.

Diğer ifade ile canlılar belirli bir sınır içinde değişimler geçirir görünmekte ise de sonuçta aslına dönmektedir.

Charles Darwin buna ıraya dönüş olarak isimlendirir. Darwin bu konuda Türlerin Kökeninde şunları yazıyor:

-Bu günkü türlerin ilk gelişim dönemlerinde aynı sınıftan olan eski ve tükenmiş biçimlere çoğu zaman benzemesi bundan ötürüdür.

Iraya dönüş gerçeği Mendel’in kalıtım kanunları gereğidir ve bu kanunların doğruluğunu kanıtlar.

Darwin evrim konusunda şunları da yazıyor:

-Bütün canlı biçimler yaşam koşullarını belirleyip sürdüren yasaların ürünleridir. Geniş anlamda bu yasa; üreme ve büyüme, soyaçekim, yaşama koşullarının ve parçalarının kullanıp kullanılmamasının doğrudan ve dolaylı etkilerinin sonucu olan değişkenliklerdir.

Darwin’e göre canlı biçimler içinde üreme öylesine hızlıdır ki dünyadaki yaşamsal potansiyelin kısıtlılığı nedeniyle yaşama savaşına yol açmaktadır.

Bu savaşın sonucu ise türlere özel karakterlerden uzaklaşarak ortaya çıkan biçimlerden en uygunlarının kalımını ve az gelişmişlerin tükenmesini zorunlu kılan doğal seçmedir.

Fakat gelişen teknoloji ile desteklenmiş bilim canlıların nice yüz milyonlarca yıldan beri hiç değişmeden ya da negatif yönden değişime (tersinime) uğrayarak temel şablonları açısından varlıklarını koruduklarını, türlerden türlere geçmediklerini göstermektedirler.

Müzeler bu tür canlı fosilleriyle tıka basa doludur.

Evrim teorisi doğa bilimlerine materyalist ve diyalektik bir anlayışla yaklaşmaktadır.

Muhtemel ki artık açığa çıkmış olan o büyük yanılgının nedeni en baştan bir Yaratıcı irade varlığının kesin bir dille reddidir.

Yanlışlığı bilimsel yollardan henüz gösterilmemiş fakat doğruluğu konusunda güçlü kanıtların olduğu bir öngörüyü en baştan ret ve inkâr ederseniz karşıtı olan materyalist ve diyalektik felsefenin öngörülerini kabule mecbur kalırsınız.

DARWİN - EVRİM TEORİSİ VE SOSYAL ETKİLERİ-2


Darwin, teorisini salt bir canlı biçimi olarak gördüğü insana da uygulamış, materyalizm açısından insanın kökenine ışık tutmaya çalışmıştır.

İnsanın evrimi öngörüsü doğal olarak toplumların evrimi sonucunu çıkarır.

İnsanı diğer canlılardan ayıran emek, dil, ilkel kümelenme gibi toplumsal nedenleri daha sonra Engels tarafından ortaya atılmıştır.

Bu nedenle evrim teorisi gibi materyalist felsefelerin insanlık üzerindeki etkisi çok güçlü ve derin olmuştur.

Daha geniş bilgi isteyen okuyucularımız sosyal Darwinizm bölümüne bakabilirler.

= = =

Herhangi bir teorinin varsayımları ile gerçekler bütünüyle uyuşmayabilir.

Bir varsayım gerçekliği bilimsel kanıtlarla gösterilmediği sürece teori olarak kalır. Bu evrim teorisi içinde geçerlidir.

İnsanlar zaman, zaman gerçekleri buldukları gibi yaratılışlarındaki zaaflar nedeniyle kolayca yanılıp aldanabilirler.

Gerçekleri bulma gibi yanılıp aldanmalarda insanî meziyetlerin en değerlisi olan düşünme melekesinin ürünüdür. Bu nedenle çok değerli olmalıdır.

Mümkün olduğunca düşünce ve fikir özgürlüğü sağlayabilen toplumlar diğerlerine göre daha hızlı ve çabuk kalkınırlar.

Bir bakıma hiç düşünmeyen, bulduğuyla yetinen insanlık yerine zaman, zaman hatalara düşse, zararlara uğrasa da düşünen insanlık tercih edilmelidir.

Ayrıca hatalardan ve yanlışlardan doğrular, gerçekler bulunabilir.

Bu nedenle biz ne Charles Darwin’i ne de diğerlerini kınamayız.

Yanlışta olsa düşündükleri, gerçeği aradıkları için takdir ve şükran duygularımızı onlara yöneltiriz.

Kınamamız, ideoloji karıştırarak sahtekârlıklarla propagandalarla bilimden uzaklaşıp taassuba yönelenleredir.

EVRİM TEORİSİNİN ÇIKMAZLARI

Evrim teorisinin çıkmazları konusu gerçekte çok derin, geniş ve büyük bir konudur. Buna binlerce örnek verilebilir, ciltler dolusu yazı yazılabilir.

Bunun tersi olarak evrim teorisiyle uyumlu bilimsel gerçekler diye bir yazı yazmaya kalkışılsa bilim dışı şöyle oldu böyle oldu edebiyatı dışında yazacak hiç bir şey bulunmaz. Akıl, mantık ve bilim evrim şiddetle ret ve inkar eder.

Ret ve inkar eder ama evrim teorisi neredeyse yüzelli yıldan beri insanlığın hayatını çok derinden etkilemiştir ve etkilemeye devam etmektedir.

Bunun nedeni Darwinizmin bir din haline getirilmiş olmasıdır.

Bu dinde yaratıcı madde ve rastlantılardır.

Bilimsel olması gereken bir teori din haline getirilirse öngörüleri taraftarları tarafından inkar ediemeyen gerçekler olarak kabul edilir, taassupla savunulmaya, korunmaya, yaşatılmaya çalışılır.

Evrim teorisi taraftarları işte bu mantık ve davranıştadırlar. (evrim dini bölümüne bakınız)

Ünlü biyokimyacı Michael Denton'a göre evrim teorisi, özellikle moleküler biyolojinin ortaya koyduğu bilimsel kanıtlar karşısında aciz kalmıştır. Hiç bir bilimsel bulgu bilinen doğa kanunu ya da ilkesi evrimi desteklemez. Bir bakıma bilim evrim teorisinin aleyhine gelişmektedir.

Darwinizm'in akıl, mantık ve bilim karşıtlıkları şu başlıklarda özetlenebilir:

1)-Teori, hayatın yeryüzünde ilk kez nasıl ortaya çıktığını asla açıklayamamaktadır.

Darwin'in basit bir su haznesi sandığı tek bir canlı hücresinin bile, rastlantılar ve doğal süreçlerle oluşması imkânsız olan kusursuz bir tasarıma sahiptir.

Öyle ki bir canlı hücresi insanoğlunun tarihi boyunca karşılaştığı en kompleks yapı olma unvanını hala korumaktadır.

Evrim teorisinin ilk canlı hücresinin nasıl oluştuğu konusunda ilk canlılık ilkel ve basit biomoleküllerin evrimiyle oluştu yanıtı; canlılığın beslenme, üreme, korunma-savunma bağışıklık ve çevreye uyum gibi özelliklerinin tümüne aynı anda sahip olması gerektiğinden akılcı ve bilimsel değildir.

Canlılık ilkel biomoleküllerden oluştu cevabı kanıtlara dayanan bir sonuçtan çok sadece günü kurtarma amaçlıdır.

Evrim teorisi savunucuları ilk canlılığın nasıl oluştuğu evrim teorisinin konusu değildir diyerek teoriyi bu çıkmaz sokaktan soyutlamaya çalışırlar ve kanıt olarakta Darwinin Türlerin Kökeni ve diğer kitaplarında bu konuyu değinmediğini gösterirler.

Darwin’in kitaplarında bahsetmemesi konu hakkında oluşmuş kesin bir fikrinin olmaması, şüpheler içinde bocalaması nedeniyledir.

Nitekim Darwin yakın arkdaşı Asa Gray’a yazdığı mektuplarda bu konudan bahsetmiş ve fikrini açık şekilde yazmıştır.

Aynı Darwin bu fikrini (muhtemel ki saçma olduğunu bildiğinden) kitabına koymaktan çekinmiştir.

İlk canlılığın nasıl oluştuğu canlıların zaman içinde evrimleşerek türlerden türler geçtiğini bu gün hayranlık ve şaşkınlıkla izlediğimiz milyarlarca tür ve çeşitteki canlılığın bu yola oluştuğunu iddia eden bir teorinin her şeyden önce bu soruya (ilk canlılığın nasıl oluştuğu sorusuna) bilimsel bir yanıt vermesi gerektiği açıktır.

Aksi halde temelini inşa etmeden gökdelen yapmaya çalşanların şaşkınlığına düşerler.

2)-İlk canlı hücreleri prokaryot ve ökaryot olmak üzere iki cinstirler ve ökaryotlar prokaryotlardan evrimleşmeleri gerekir ama aralarında en küçük bir benzeşim yoktur.

Diğer ifade ile birbirlerinden evrimleşmeleri mümkün değildir.

Kimi evrim teorisi avunucuları her iki cins hücrenin ayrı ayrı rastlantılarla oluştuğunu iddia ederlerse de en ufak bir kanıt gösteremezler.

Son olarak arke bakteriler siyona bakterleri yuttu ökaryotlar oluştu gibi garip bir iddia ortaya atılmış ise de bilimsel herhangi bir kanıta dayanmadığından diğer kanıtsızlıklar gibi bu iddianında bilimsel bir değeri yoktur.

3)-Evrim teorisi tek hücrelilikten çok hücreliliğe nasıl geçildiğni asla açıklayamaz.

4)- Evrim teorsinin meşhur hayat ağacında dünyamızın en zengin canlı grubu olan böceklerin kaynağının ne olduğu ve nasıl evrimleştiğinin gösterilmesi unutulmuştur.

Böceklerin nasıl var oldukları konusunda bir kaç zayıf iddia dışında her hangi bir somut fikirleri yoktur.

5)-Eşeysiz üremeden eşeyli üremeye nasıl geçildiği yanıtlanamayan temel sorulardan biridir.

Öyleki bu sorunun cevabı evrimin temelini teşkil eder.

5)-Omurgasız canlılardan omurgalılara evrim mekanizmalarıyla nasıl geçildiği yanıtlanması mümkün olmayan bir başka temel sorudur.

6)-Canlı türlerinin ara form canlıları olmadan uygun yer ve zamanlarda, mükemmel yapılarıyla ve dünyanın farklı yerlerinde ortaya çıkmaları kademeli evrim mantığını temelden çürütür. (Kambriyen patlaması bölümüne bakınız)

Bu gerçeğe karşılık ortaya konan sıçramalı evrim iddiası ise öngörülen sürecin canlı yapılarındaki derin ve ayrıntılı farklılıkların evrim yoluyla oluşmasına yeterli olmaması nedeniyle geçerli değildir.

Sıçramalı evrim sadece; canlıların aniden ortaya çıkmaları ve ara format sorunu ortadan kaldırmaya yönelik, kanıtlara dayanmayan bir evrimci öngörüsüdür.

7)-Teorinin öne sürdüğü evrim mekanizmalarının, gerçekte evrimleştirici bir etkiye sahip olduğunu gösteren hiçbir bilimsel bulgu yoktur.

Tüm bilimsel bulgular evrimi değil, tersinimi işaret eder.

Zaman içinde canlılardaki değişim az ya da çok gerileme (tersinim) yönündedir.

Şeklimi Koyarım.-Canlılar var edildiklerindeki mükemmel yapılarını en baştan sahip oldukarlı sistem ve mekanizmalarla korumaya çalışırlar.

Yeterince koruyanlar nesillerini devam ettirir, koruyamayanlar ise elemine olurlar. (doğal elenme)

Gerçek doğal seleksiyon budur. (Tersinim teorisi bölümüne bakınız)

9)- Fosil kayıtları, evrim teorisinin öngörülerinin tam aksine bir tablo ortaya koymaktadır.

Evrim teorisine göre canlı fosil kayıtları tarihsel süreç içinde ilkelden gelişmişe doğru gitgide yükselen düz bir çizgi şeklinde olmalıdır. Fakat fosil kayıtları bu kurala uymaz.

Gelişmiş ile ilkel zannedilen canlılar aynı zaman diliminde bulundukları gibi eski dönemlerde yeni dönemlere göre daha gelişkin canlı fosilleribulunur. Bu da evrimin gerçek olmadığı sonucunu çıkarır. (Fosiller bölümüne bakınız)

Fosil kayıtlarındaki bu karmaşa, uzun süreçlere dolaysıyla ara formatlara gerek görmeyen tersinim olayını kanıtlar.

10)- Evrim teorisini canlıların soğukkanlı metabolizmadan sıcak kanlı metabolizmaya nasıl geçtiğinii asla açıklayamaz.

11)-Evrim teorisinin bir başka çıkmaz sokağıda yumurtalayan canlıların doğuran canlılara (memelilere) nasıl dönüştüğüdür.

12)- Canlılardaki genetik temel şablon ve kromozom sayı farklılıkları türlerden türlere geçişi imkansız kılar. Bu da evrim terorisinin bir başka yönden yıkımı demektir.

EVRİM TEORİSİ BİLİMSEL Mİ?

Taraftarlarınca evrim, inkârı mümkün olmayan bir gerçektir. Bu nedenle kanıtlanması gerekmez ya da kanıtları nasıl olsa zamanla bulunacaktır. Bunun için evrimin gerçekliğini peşinen kabul de bir sakınca yoktur.

Bu bilim dışı, ilkel mantığı teorinin kurucusu Darwin'de de görmekteyiz.

Darrwin evrimin en güçlü kantları olabilecek fosillerin bulunmamasını fosil kayıtlarının eksikliğine bağlamış, teolrisini kanıt fosillerin gelecekte bulunabileceği UMUDU üzerine kurgulamıştı.

Halbuki tersinim teorisinin önce kanıt sonra sonuç ilkesini uygulasa çok daha inandırıcı ve bilimsel bir teori ortaya koymuş olacaktı.

Bir evrim teorisi savunucusu için evrim tek gerçektir, tüm bilimsel bulgular evrimi kanıtlamak zorundadır.

Böyle kesin bir yargıya ulaşmalarının nedeni de bir Var Edicinin var olmadığını inanmalarıdır.

Bir bakıma evrim teorisi bilimsel dayanaklardan çok ateist inanca göre kurgulanmış bir teoridir.

İnanca dönüşmüş güçlü bir önkabulle en baştan bir Yaratıcının varlığını ret ve inkar ederseniz varoluşun rastlantılarla oluştuğunu kabulden başka seçeneğiniz kalmaz.

Materyalist-ateist ve evrimcilere göre bir Yaratıcı İradenin varlığını ret eden her türlü öngörü (akıl ve mantık dışı olsa da) bilimseldir.

Akıl, mantık ve biimsel bulgular bir Yaratıcı İradenin varlığını gösteriyorsa o varsayım (bilimsel yöntem ve kanıtlarla lerle desteklense, ortaya konsa bile) bilim dışıdır. Tartışmaya bile değmez.

Bir bakıma evrimci mantık bir Yaratıcı İradenin var olmadığı üzerine kuruludur.

Bir bakıma materyalizm ve uzantısı olan evrim teorisi; bir Var Edicinin var olmadığını inanan; rastlantıları ve doğa gücü dedikleri fakat nitelik ve niceliklerini bir türlü açıklayamadıkları bir gücü Tanrı yerine koydukları bir dindir. (Materyalizm dini bölümüne bakınız)

Materyalizmin inanışına göre eğer bir Var Edici yoksa madde dünyası gibi canlılar dünyası da rastlantılarla oluşmuş, zaman içinde evrimleşerek bu günkü zenginliği meydana getirmiş olmalıdır.

Onlar için bir Yaratıcının olmaması birbirinin zıddı iki tezden birinin yanlışlığı, diğerinin doğruluğunu göstereceğinden var oluş rastlantılarla oluştu varsayımın en büyük kanıtı sayılmaktadır. Çünkü var oluş sorunun üçüncü bir yanıtı yoktur.

Görüleceği gibi evrimi kanıtlanması gerekmeyen gerçek olarak kabul etmek teoriyi bir inanç haline getirir.

Birbirinin zıddı iki tezden birinin yanlışlığı diğerinin doğruluğunu gösterdiği mantığı ise iki tarafı keskin bir kılıç gibidir.

Bunun nedeni de evrim teorisinin yanlışlığı kanıtlanırsa bunun Yaratılış teorisinin doğruluğunun, dolaysıyla bir Yaratıcının var olduğunun kanıtlanması anlamına geleceği olmasıdır.

Burada vurgulamak istediğimiz kanıtsızlığı kanıt gösterme çabalarının evrim teorisini tamamen bilim dışına ittiği, teoriyi temelsiz, ilkel bir din görünümü verdiğidir.

Bu ise karşıtı olan yaratılış teorisine çok büyük güç verir.

Bunun nedeni de evrim teorisinin bizzat taraftarlarının benimsediği kanıtsızlığı kanıt göstermeye karşı Yaratılış teorisinin evrenin yadsınamayan düzeni ve canlılardaki yaratılış harikalıkları gibi hiçte küçümsenmeyecek delilleri ellerinde bulundurmasıdır.

Bu konuda daha geniş bilgiyi materyalizm dini bölümünde bulabilirsiniz.

EVRİM TEORİSİ BİLİMSEL Mİ?-2


Savunucuları evrim teorisini materyalizme dayandırmakta, materyalizmin bilimselliği konusunda da en küçük bir kuşku dahi duymamaktadırlar.

Duymamaktadırlar ama materyalizmin ön görüp tartışılamaz zannettikleri temelleri bilimsel buluşlar karşısında tek, tek yıkılmaktadır.

Statik evren modeli, atomun parçalanması, rastlantılarla oluştukları varsayılan canlıların basite indirgenemez kompleks yapıların bütünsel kurgusunda olmaları bunlardan sadece bir kaçıdır.

Bu gün gerek materyalizm, gerekse evrim gibi uzantısı varsayımların bilimsellikleri ciddi biçimde sorgulanmaktadır.

Materyalizm ve uzantısı olan teorilerin madde, zaman ve rastlantı üçlemesini temel aldıklarını biliyoruz.

Bu felsefeler temel aldıkları bu üçlemeyi Yaratıcı İradenin yerine koymaktadırlar.

Evrim teorisinin önemli eleştirmenlerinden olan Lee Spetner rastlantı kavramının materyalistler açısından önemini şöyle açıklamaktadır:

-Rastgelelik niçin önemlidir? Önemlidir, çünkü Batı toplumunun dünyaya bakış açısının şekillenmesinde büyük bir etkiye sahiptir.

Ateizme ve insanların kozmik bir kaza dışında başka bir nedenle oluşmadığı inancına neden olmuştur. Bu inanç (Darwinist düşünceye sahip) Batı entelektüellerinin sahip olduğu sosyal ve ahlaki değerlere, dinle ilgili tutumlarına bir temel oluşturmaktadır.

Tesadüf Değil adlı kitabın yazarı Prof. R. C. Sproul ise, materyalistlerin evrenin yaratılışını tesadüflerle açıklamaya çalışmalarının nasıl büyük bir hata olduğunu şöyle açıklamaktadır:

-Bilim adamları tesadüfe bir güç atfettiklerinde fiziğin alanını sihre terk etmiş olurlar.

Tesadüf Darwinistlere göre sadece tavşanları değil, fakat tüm evrenin hiçlikten ortaya çıkmasını sağlayan sihirli bir değnektir...

Tesadüfe bir güç atfetmek, modern bilim ve kozmolojide yapılan en ciddi hatadır.

En çarpıcı hata budur.

Bu ciddi bir hatadır, çünkü yanlış olduğu açıkça belli olan böyle bir varsayım eğer düzeltilmez ve karşı konmazsa, bilimi saçmalığa götürecektir.

İngiliz zoolog Leonard Matthews gerçekte bir evrim teorisi savunucusu olmasına rağmen, objektif bir yorumda bulunmuş ve yıllar önce, Darwin'in Türlerin Kökeni isimli kitabının baskılarından birinin önsözüne şunları yazmıştır:

-Evrim gerçeği biyolojinin omurgasıdır, bu sebeple de kanıtlanmamış bir teori üzerine temellendirilmiş olmak gibi bir ayrıcalıklı konumu vardır.

Öyleyse evrim teorisi bir bilim midir? Yoksa bir inanç mı?

Türlerin Kökeni isimli kitabın bir başka baskısının önsözünü yazan böcekbilimci W. R. Thompson, evrime bu şekilde dogmatik olarak bağlı olanların bilimsellikle uyuşmayan tavırlarını şöyle eleştirmiştir:

-İnsanların bilimsel olarak tanımlayamadıkları bir doktrini hep birlikte savunmaları ve bu doktrine yönelik eleştirileri bastırarak, doktrinin karşılaştığı sorunları yok sayarak onu güvence altına almaları bilim açısından anormaldir ve hoş karşılanmayacak bir durumdur.

Evrim teorisine eleştirileriyle tanınan Canlı Organizmaların Evrimi isimli kitabın yazarı Fransız zoolog Prof. Pierre Paul Grassé:

-Gizli saklı varsayımların, ham ve hatta yanlış dayanaklı sonuçlarının bazen iyi, bazen kötü kullanımıyla sahte bir bilim yaratıldı.

Bu sahte bilim, biyolojinin tam kalbine kök salmakta ve temel kavramların kesinliğinin kanıtlandığını – ki kanıtlanmamıştır - samimiyetle inanan birçok biyokimyacı ve biyologu yanlış yöne sürüklemektedir demekte bu sözleriyle evrim teorisi savunucularının içine düştükleri taassup çukurunu vurgulamaktadır.

Bu gün evrim teorisinin taassupla savunulmaya çalışılan bir din haline getirildiğini şaşkınlık içinde ve ibretle gözlemlemekteyiz.

Ünlü bilim insanı Jeremy Rifkin de aynı fikirdedir.

-Bugün evrimci her şeyiyle sadık bir mümindir; doğal seleksiyonla vaftiz olmuş, müjdeyi (vahyi) yaymak ve diğer türdeşlerinin Darwin öğretilerini kabul etmeleri için tebliğe soyunmuştur.

Materyalizm ve uzantısı olan teorilerin sıkça akıl, mantık ve bilime ters düştükleri gözlemlenir.

İlginç olan ise materyalizm ve uzantısı olan teorileri taraftarlarının bu ters düşmeleri yine akıl, mantık ve bilime ters düşen varsayımlarla karşılık vermeye çalışmalarıdır.

Biz onların bu durumunu yeterli bilimsel kanıtlarla desteklenmeyen teorilerini korumaya yönelik zaman kazanma hareketleri olarak yorumluyoruz.

Fakat düştükleri bu çıkmazın farkında olan ve içtenlikle itiraf etmekten çekinmeyenlerde vardır.

Harvard Üniversitesi'nden ünlü bir genetikçi ve aynı zamanda önde gelen bir evrimci olan Richard Lewontin, The Demon-Haunted World isimli kitabında önce materyalist, sonra bilim adamı olduğunu şöyle itiraf etmektedir:

-Bizim materyalizme bir inancımız var. Önceden kabul edilmiş, doğru varsayılmış bir inanç bu.

Bizi dünyaya materyalist bir açıklama getirmeye zorlayan şey, bilimin yöntemleri ve kuralları değil.

Aksine, materyalizme olan birinci derecedeki bağlılığımız nedeniyle, dünyaya materyalist bir açıklama getiren araştırma yöntemlerini ve kavramları kurguluyoruz.

Materyalizm mutlak doğru olduğuna göre de, İlahi bir açıklamanın sahneye girmesine izin veremeyiz.

Bu sözler evrimcilerin ideolojileri ile ilgili saplantıları olduğunu, gerçeği görseler bile inandıklarından vazgeçmeyeceklerini anlamak açısından yeterlidir.

Evrimci Robert Shapiro bilim tarafından hiçbir zaman ispatlanmayan bazı terimlerin sırf ideolojilerine uygun olduğu için savunulduğunu şöyle itiraf eder:

-Bizi basit kimyasalların var olduğu bir karışımdan, ilk etkin replikatöre (DNA veya RNA'ya) taşıyacak bir evrimsel ilkeye ihtiyaç vardır.

Bu ilke kimyasal evrim ya da maddenin kendini örgütlemesi olarak adlandırılır, ama hiçbir zaman detaylı bir biçimde tarif edilmemiş ya da varlığı gösterilememiştir.

Böyle bir prensibin varlığına, diyalektik materyalizme bağlılık uğruna inanılır.

Ünlü bilim insanlarından ve tanınmış evrim teorisi taraftarlarından Prof. Henry Gee'nin evrim şemasıyla ilgili vardığı sonuç ilginçtir:

-Ata-torun ilişkilerine dayalı insan evrimi şeması, tamamen gerçeklerin sonrasında yaratılmış bir insan icadıdır ve insanların ön yargılarına göre şekillenmiştir...

Bir grup fosili almak ve bunların bir akrabalık zincirini yansıttıklarını söylemek, test edilebilir bir bilimsel hipotez değil, ama gece yarısı masallarıyla aynı değeri taşıyan bir iddiadır.

Eğlendirici ve hatta belki yönlendiricidir, ama bilimsel değildir.

Evrim teorisinin inat ve ısrarla savunulup yaşatılmaya çalışılmasının gerçek nedeni bilimsel kaygılar değil bir taassuba dönen evrim inancı olduğu açıktır

İKİ KODA HÜKMEDEMİYORSAN EMEKLİ KUYRUĞUNA GİR



1-0




Simsiyah kaderimin Bembeyaz umudusun.
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi
« Posted on: Nisan 26, 2024, 03:16:54 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi e-book, Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi programı, Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi oyunları, Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi e-kitap, Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi download, Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi hikayeleri, Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi resimleri, Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi haberleri, Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi yükle, Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi videosu, Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi şarkı sözleri, Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi msn, Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi hileleri, Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi scripti, Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi filmi, Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi ödevleri, Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi yemek tarifleri, Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi driverları, Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi smf, Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi gsm
Yanıtla #1
« : Mart 03, 2013, 11:55:57 ÖÖ »
Avatar Yok

bahar168
*
Üye No : 127858
Nerden : İzmir
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 169
Karizma = 3


teşekkürler

Kitap delisiii 📖📖📖📖
Yanıtla #2
« : Kasım 28, 2013, 03:26:46 ÖS »

adyalid
*
Üye No : 153608
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 42
Karizma = 0


teşekkürler
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Bilim Tarihinin En Büyük Sahtekarlıgı:evrim Teorisi « 1 2 »
Bilim - Teknoloji ve Bilim Adamları
By_CanavaR 12 3277 Son Mesaj Haziran 19, 2014, 02:05:21 ÖS
Gönderen : excalipper
Tersinim Teorisi Ve Doğal Ilkeler
Biyoloji
Anqel* 2 1072 Son Mesaj Nisan 09, 2012, 06:38:59 ÖS
Gönderen : acne
Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi?
Bilim - Teknoloji ve Bilim Adamları
SaviorAngel 3 905 Son Mesaj Haziran 17, 2014, 03:38:44 ÖS
Gönderen : dildil26
Tersinim Teorisi Tanıtımı
Felsefe
Asortik Hatun 0 759 Son Mesaj Ekim 30, 2012, 11:08:56 ÖÖ
Gönderen : Asortik Hatun
Tersinim Teorisi Tanıtımı
Biyoloji
mnıl 0 859 Son Mesaj Ocak 01, 2013, 10:56:47 ÖS
Gönderen : mnıl


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular