0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi?  (Okunma Sayısı: 905 Kere Okundu.)
« : Haziran 08, 2012, 12:48:44 ÖS »

SaviorAngel
*
Üye No : 20558
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 5336
Mesaj Sayısı : 8 562
Karizma = 50939


Varolulşun en Büyük Gerçeği = Evrim mi? - Tersinim mi?

Bu yazımızın amacı gerçekleri bulmaktır.

Varoluşun en büyük gerçeği olmaya aday birbirine zıt evrim ve tersinim olmak üzere iki teori vardır.

Evrim ve tersinim teorilerinin kıyaslanması, bilimin terazisinde doğru olarak tartılması, bu yolla gerçeğin bulunması için evrim ve tersinim kavramlarının anlamlarını ve yöntemlerini açıkça belirtmek ve bilmek gerekir.

Evrim canlıların zaman içinde değişip pozitif anlamda geliştikleri mantığını temel alır ve yine canlıların evrimleşmeyle türlerden türlere geçtiklerini, geçebildiklerini öngörür.

Evrim teorisine göre bu gün şaşkınlık ve hayranlıkla gözlemlediğimiz yaşam dünyası rastlantılarla oluşmuş (Ya da uzaydan gelmiş) bir canlı hücresinin zaman içinde kademeli evrimiyle oluşmuştur.

Evrim on milyonlarca senelik çok uzun süreçlere ihtiyaç duyduğundan birebir gözlemlenemez. Fakat yaşam süreçlerindeki değişimleri gösteren izlerle (fosillerle) kanıtlanabilir.

Evrim çok uzun süreçlere ihtiyaç duyduğundan birebir gözlenip sınanamaz. Bu nedenle materyalist bilimin gözlem ve deneylerle sınanma şartına uymaz.

Evrim teorisi taraftarları yaşamın gelişim aşamalarını gösteren olguların; canlıların basitten karmaşığa doğru geliştiklerinin açık kanıtları olduğunu, bu nedenle evrimin birebir gözlenip sınanmasına ihtiyaç olmadığını iddia ederlerse de sonuçta; teoriyi çok yakından ilgilendiren, temellerini oluşturan bazı konulardaki kimi soruları yanıtlamaktan aciz kalırlar.

Taraftarları için evrim (bütün olumsuz işaretlere rağmen) bilimsel kanıtlarla doğrulanmış bir gerçektir.

Bir bakıma evrim bilimin hem annesi, hem de babasıdır.
Bu nedenle olguları evrim mantığına uygun yorumlamak gerekir. Bu bilimin gereğidir ve olmazsa olmazlarındandır.

Fakat temellerini ilgilendiren konularda pek çok sorulara yanıtlayamayan bir teorinin bilimselliğinin doğrulandığı şüphelidir. Tarafsız bir bilim insanı bunu rahatlıkla fark eder.

Gerçekliği konusunda derin, güçlü ve kalın şüphe bulutlarının üzerinde dolaştığı bir teoriyi inkar edilemez gerçek, bilimin annesi, babası kabul etmememiz, tüm bilimsel olguları buna uygun yorumlamaya kalkışmamız mümkün değildir.

Böyle bir teoriyi bilimin hem annesi hem babası kabul etmek, bilimsel bulguları buna uygun yorumlamak tek kelime ile dine benzeri koyu bir taassup olur.

= = =

Tersinim düzen ve sistemlerde oluşan azalma, yıpranma, değişme, bozulma hastalanma, ihtiyarlama vb gibi negatif kavramların genel ifadesidir. Bu nedenle tersinim evrenseldir.

Tersinim etkilerini gözlemlemek için oluştuğu ortamda farklılıklar gerekir. Bu nedenle tersinim yalnız düzen ve sistem sahibi olgularda gözlenir.

Farklılık oluşmadığından düzensizlik ve karmaşalarda tersinim gözlenemez.

Bir bakıma tersinim gözlendiği olgunun düzen ve sistem sahibi olduğunun açık kanıtı olur.

Tersinim etkisi ve çeşitliliği düzen ve sistemlerin ayrıntılılığı, hassaslığı ve kompleksliği ile doğru orantılı olarak artar ya da azalır.

Diğer ifade ile düzen ve sistem sahibi olgular ne kadar hassas, ayrıntılı ve kompleks ise tersinime o kadar açıktır. Tersinim etkisi o kadar çok ve güçlü olur.

Bu nedenle canlılık gibi basite indirgenemez kompleks yapıların bütünsel kurgusu olan olgular son derece güçlü ve çeşitli tersinim etkilerinden korunmak için korunma, savunma ve bağışıklık mekanizmalarıyla donatılmışlardır.

Tersinim teorisi varoluştaki oluşumları üç şekilde inceler.

1)-Rastlantısal oluşumlar.

2)-Şartların oluşumları

3)-Düzen sahibi sistemler.

Rastlantısal oluşumlarda herhangi bir amaç gözetilmeden bir araya gelme söz konusudur. Rastlantıyla amaçsız olarak bir araya gelen olguların içinde şartların oluşumuyla meydan gelenlerle düzen sahibi sistemlerde bulunabilir.

Örneğin çeşitli madenlerle bir parça elmasın ve mikro organizmaların bulunduğu herhangi bir kaya kütlesi bir rastlantısal oluşumdur.

Buradaki çeşitli madenler (cansızlıktaki kompleks yapılar) bir parça elmas (cansızlıktaki kompleks yapılarla meydana gelen şartların oluşumu) ve mikro organizmalar (canlılıktaki basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünsel kurgusu) her hangi bir amaç gözetmeden meydana gelmişlerdir.

Bu nedenle bu kaya kütlesi bir rastlantısal oluşumdur.

Düzenli sistemler çok sayıda parçaların aynı amaç için bir araya gelip işlerlik kazandığı olgulara denir.

Basite indirgenemez sistemler; sistemleri oluşturan parçalardan birinin olmaması, niteliğinin ya da yerinin değişmesi amaca uygun işlerliğinin bozulması veya durması ile sonuçlanan olgulardır.

Örneğin göz bir basite indirgenemez kompleks sistemdir.

Basite indirgenemez sistemler amaç için bir araya gelip daha gelişkin ve kompleks yapılar oluşturuyorsa buna basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünselliği denir.

Örneğin gözler, sinir sistemi ve beyin görme amaçlı olarak bir araya gelmiştir.

Ve her biri ayrı ayrı basite indirgenemez kompleks sistemlerdir.

Görme olayının gerçekleştiği bu olgu bir basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünselliğidir.

Canlı vücutları; bu tür sistemlerin yaşam denen amaç için bir araya geldikleri; daha büyük, daha kompleks, daha ayrıntılı ve hassas olguları oluşturduğu, basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünsel kurgularıdır.

Evrim teorisi mantığı gereği varoluştaki sistemlerin varlığını ısrarla ret ve inkar eder.

Onlara göre varoluş ilkellikten (basitlikten) karmaşalığa doğru gitmektedir.

Fakat karmaşalıkta (karmaşalık tersinim en güçlü hali olduğundan gözlenebilen bir farklılık oluşmaz) tersinim gözlenemez.

Fakat varoluşun her aşamasın tersinim gözlenir. Bu nedenle varoluş bir basite indirgenemez sistemlerin kurgusal bütünselliğidir. Bundan en küçük bir şüphe yoktur.

Tersinim teorisi hiçbir doğal kanun ve ilke ile çelişmez.

Tersinim teorisinin evrim teorisine göre belirli üstünlükleri vardır.

Tersinim teorisi evrim teorisi gibi uzun süreçlere ihtiyaç duymaz.

Tersinim için anlık olaylarla bir kaç on senelik süreçler yeterlidir.

Bu nedenle tersinim olayları varoluşun her olgusunda rahatlıkla gözlenip sınanabilir.

Tersinim teorisi evrim teorisi gibi canlıların zaman içinde değiştiklerini kabul eder.

Fakat bu değişim pozitif gelişme (evrim) yönünde değil negatif (tersinim) yönündedir.

Tersinim teorisine göre canlılar gelişme bir yana zaman içinde gerileme eğilimindedir.

Bu nedenle canlılar yapılarını korumaya diğer nesillere eksiksiz aktarmaya çalışırlar.

Tüm canlılar kendilerine özel yaşam avantajlarına sahiptirler.

Kaçınılmaz olarak bu avantajlar zaman içinde önce zayıflar sonra kaybolur. Artık o canlının yaşam sahnesinden çekilme zamanı gelmiştir.

İhtiyarlama ve ölüm tersinimin kaçınılmaz ve doğal sonucudur.

Kimi canlılar yaşam şartları ve olguları nedeniyle yaşam avantajlarını zamansız zayıflatıp kaybedebilirler.

Yaşam avantajlarını zayıflatmak ve kaybetmek eko sistem gereği yaşamdan elenmenin en önemli nedenidir.

Bu nedenle güçlünün zayıfları elemine etmesi (doğal seleksiyon) bu yolla daha güçlü canlıların yaşama hakim olması ve zamanla evrimleşmesi yerine; avantajlarını zayıflatma ve kaybetmeyle oluşan, zayıflama sonucu eko sistem gereği yaşam sahnesinden çekilme (doğal elenme) kanıtlarla desteklenen akıl ve mantığın onayladığı açık bir gerçek olur.

Tüm canlıların varoluşlarındaki yapılarını korumaya ve diğer nesillere aktarma çabasında oluşları aklın ve bilimin onayladığı en büyük gerçektir.


Evrim mi? Tersinim mi? -2


Yazı dizimizin ana konusu gerçekleri bulma amacıyla evrim ve tersinim teorilerinin kıyaslaması olduğundan evrim ve tersinim kavramlarının anlamlarını belirtmede sayısız faydalar vardır.

Varoluşun en büyük gerçeği olmaya aday birbirine zıt evrim ve tersinim olmak üzere iki teori vardır.

Evrim ve tersinim teorilerinin kıyaslanması, bilimin terazisinde doğru olarak tartılması, bu yolla gerçeğin bulunması için evrim ve tersinim kavramlarının anlamlarını ve yöntemlerini açıkça belirtmek ve bilmek gerekir.

Evrim canlıların zaman içinde değişip pozitif anlamda geliştikleri mantığını temel alır ve yine canlıların evrimleşmeyle türlerden türlere geçtiklerini, geçebildiklerini öngörür.

Evrim teorisine göre bu gün şaşkınlık ve hayranlıkla gözlemlediğimiz yaşam dünyası rastlantılarla oluşmuş (Ya da uzaydan gelmiş) bir canlı hücresinin zaman içinde kademeli evrimiyle oluşmuştur.

Evrim teorisi en baştan bir Yaratıcı İradenin varlığını ret ve inkar ettiğinden tüm oluşumlar rastlantı-madde-zaman üçlemesinin sonucudur.

Evrim on milyonlarca senelik çok uzun süreçlere ihtiyaç duyduğundan birebir gözlemlenemez. Fakat (eğer gerçek ise) yaşam süreçlerindeki değişimleri gösteren izlerle (fosillerle) kanıtlanabilir.

Evrim çok uzun süreçlere ihtiyaç duyduğundan birebir gözlenip sınanamaz. Bu nedenle materyalist bilimin gözlem ve deneylerle sınanma şartına uymaz.

Evrim teorisi taraftarları yaşamın gelişim aşamalarını gösteren olguların; canlıların basitten karmaşığa(düzen ve sistemlere değil) doğru geliştiklerinin açık kanıtları olduğunu, bu nedenle evrimin birebir gözlenip sınanmasına ihtiyaç olmadığını iddia ederlerse de sonuçta; teoriyi çok yakından ilgilendiren, temellerini oluşturan bazı konulardaki kimi soruları yanıtlamaktan aciz kalırlar.

Taraftarları için evrim (bütün olumsuz işaretlere rağmen) bilimsel kanıtlarla doğrulanmış bir gerçektir.

Bir bakıma taraftarları için evrim bilimin hem annesi, hem de babasıdır.

Bu nedenle tüm olguları evrim mantığına uygun yorumlamak gerekir. Bu bilimin gereğidir ve olmazsa olmazlarındandır.

Evrime uymayan bilimsel gerçeklerin, mantıksal çıkarımların düşünülmeden, araştırılmadn ret ve inkar edilmesi rahatlıkla taassup olarak nitelenebilecek bu sakat mantığın ürünüdür.

Fakat temellerini ilgilendiren konularda pek çok sorulara yanıtlayamayan bir teorinin bilimselliğinin doğrulandığı şüphelidir. Tarafsız bir bilim insanı bunu rahatlıkla fark eder.

Gerçekliği konusunda derin, güçlü ve kalın şüphe bulutlarının üzerinde dolaştığı bir teoriyi inkar edilemez gerçek, bilimin annesi, babası kabul etmememiz, tüm bilimsel olguları buna uygun yorumlamaya kalkışmamız mümkün değildir.

Böyle bir teoriyi bilimin hem annesi hem babası kabul etmek, bilimsel bulguları buna uygun yorumlamak tek kelime ile putperestlik benzeri koyu bir taassup olur.
Evrim mi? Tersinim mi?-3



Evrim Teorisi: Charles Darwin’in ortaya attığı Evrim teorisi tarih boyunca insanları en çok etkileyen teorilerin başında gelir.

Bir başka deyişle evrim teorisi kadar insanların özel ve sosyal hayatlarını yönlendiren, bu nedenlerle böylesine çok tartışılan, suiistimal edilerek belirli çevrelerce kullanılan bir başka teori daha yoktur.

Darwin, bilimsel olduğunu iddia ettiği incelemelerinden türlerin sabit olmadığını, uzun süreler içinde de olsa çevre koşullarına göre en azından fiziksel olarak değiştiğini fark etmişti.

Ancak bu değişim sürecini tetikleyen etkenlerin ne olduğu, diğer nesillere aktarılıp aktarılmadığı konusunda herhangi bir fikri yoktu. Gerçekte bu değişimler canlıların genelde dar alandaki çeşitlenmeleri ve çevreye uyumlarının sonucuydu.

Darwin'in Beagle gemisiyle yaptığı ve bir dünya turuna dönüşen gezisi sırasında bu konudaki fikirlerinin ağır ağır olgunlaştığı, İngiltere’ye döndükten sonra ilk semerelerini verdiği, bu konu üzerindeki fikirlerini pekiştirecek kimi araştırmalara giriştiği görülür. Bu nedenle evrim teorisi çok uzun bir sürecin mahsulüdür denilebilir.

Çok uzun bir sürecin mahsulüdür ama inanılmaz derecede ağır, araştırmacı bir bilim insanına yakışmayan mantık hataları ve saçmalıklarla doludur. (Saçmalıklar bölümüne bakınız)

Darwin hazırlamaya çalıştığı Türlerin Kökeni isimli ilk kitabında canlıların zaman içinde değişip evrimleşerek türlerden türlere geçtiklerini savunuyor bu konuda kimi olayları kanıt olarak gösteriyordu.

Darwin teorisiyle ilgili fikirlerini derleyip toparlayıp bir düzene koymaya çalışırken Malthus’un Nüfus Üzerine Deneme adlı kitabını okudu.

Malthus bu kitabında:

-Bütün canlılar bir var olma ya da yok olma savaşı içindedir. Savaşların nedeni nüfus artışıdır, çünkü beslenme kaynakları sınırlıdır ve bunlara sahip olmak için insanlar zorunlu olarak savaşlar yapmak zorunda kalmaktadırlar ve bu savaşta güçlüler zayıfları ezip geçer yazmaktaydı.

Malthus’un öne sürdüğü var olma savaşıyla gözlemleri arasında bağ kuran Darwin, ne zamandır aklını kurcalayıp duran fakat bir türlü kesin bir yanıt veremediği evrim teorisinin itici gücünün ne olduğu sorusuna bu sıralarda yanıt buluyor; bu itici gücü ve etkenlerini doğal seçilim (daha sonra evrimcilerce doğal seçilimin yetersizliği anlaşılınca bu mekanizmaya çevreye uyumda katılacaktır) olarak tanımlıyordu.

Bir bakıma Darwin teorisinin üzerilerine kurulacağı temelleri bulmuş sayılabilirdi.

Bundan sonra yapılacak iş bu temelleri birbirleriyle bağlamak ve aralarındaki boşlukları doldurmaktı.

Fakat Darwin yinede çok derin ve keskin, burgaçlı bocalayışlar, tereddütler içindeydi.

Öne sürmeye hazırlandığı teorinin bir zamanlar gönülden bağlı göründüğü dine, dolaysıyla dinî objelere aykırı olduğunu biliyor, bu da onu rahatsız ediyor, tereddütlü korkulara itiyordu. Çünkü yaşadığı devirlerde bu tür fikir sahipleri toplum tarafından dışlanır, çok kötü cezalara çarptırılırlardı.

Böyle bir teorinin toplumun özellikle dini çevrelerin tepkisini çekeceği bilincinin getirdiği korkuyla birlikte bu bocalayış onu teorisini yayınlamaktan alıkoydu.

Bu nedenle notlarını üzerine ölümümden sonra açılacak diye yazarak paketlemiş olarak bir kenarda tuttu.

Bu paket ve zaman içinde eklediği diğer notları yirmi seneye yakın bir süre evinin merdiven altındaki süpürgelikte bulunan bir sandıkta durmuştur.

Darwin'in, evrim kuramı üzerinde çalışırken aşağıdaki varsayımlardan hareket etmiştir. Bir bakıma teorinin ana temelleri bu varsayımlardır.

1-Canlıların dünyası değişmez değildir, sürekli değişim içindedir.

2-Tüm canlılar zaman içinde kademeli ve sürekli bir değişim sürecinde tek bir atadan ortaya çıkmıştır.

3-Evrim zaman içinde sürekli gelişim gösteren bir süreçtir. Evrim anlık sıçramalarla oluşmaz.

4-Tüm canlılar tam bir yaşam mücadelesi içindedirler. Güçlü canlılar güçsüzlere üstün gelerek güçsüzleri elemine edip, yaşam alanlarının dışına iterler. Böylece daima güçlü canlılar yaşama şansı bulduğundan güçlenmeyi başaranlar yaşam sahnesindedir, bu da evrim demektir.

Fark edileceği gibi evrimin itici gücü doğal seleksiyondur.

Bu varsayımlar Darwin’e göre bilimselliğin gözlemlenebilir ve sınanabilir olma özelliklerine uygun olup, şu olgular üzerindedir:

a)-Üreme biçimleri ne olursa olsun, canlılar geometrik diziyle çoğalma eğilimindedir.

b)-Bu eğilime karşın türlerde nüfus aşağı yukarı sabit kalmaktadır.

c)-Doğal kaynaklar sınırlıdır. Canlıların nüfus artışına paralel olarak değişmez. Bu nedenle canlılardaki nüfus aşağı yukarı sabit olmak zorundadır. Bu sabitlik doğal seleksiyon yoluyla sağlanır.

d)-Bir türün iki örneği hiçbir zaman bütünüyle aynı değildir. Her tür içinde gelişmeye yönelik büyük bir değişkenlik potansiyeli mevcuttur.

e)-Değişkenliğin büyük bir bölümü nesilden nesle aktarılabilir.

Evrim teorisinin saydığımız öngörüleri ve mekanizmaları termodinamiğin ikinci, kalıtım gibi kanunlarla; canlılardaki değişmezlik, rastlantıların bilgi oluşturamayacağı, bozmanın kolay yapmanın zor olduğu, ekolojik düzen gibi doğal kanun ve ilkelerle tamamen çelişir.
Evrim mi- Tersinim mi?-4

Doğal seçilim diğer adıyla doğal seleksiyon akla mantığa ve bilime uygun gibi görünür. Fakat burada atlanan; bilmezlikten, görmezlikten gelinen küçük fakat son derece önemli bir nokta vardır.

Büyük ya da küçük, şu ya da bu türde olsun, istisnasız bütün canlılar yaşamak, beslenmek ve üremek için her tür kendilerine mahsus mükemmel özelliklerle donatılmış olarak dünyaya gelirler.

Bir kaç saatle bir kaç yıl arasında değişen bir süreç sonunda gelişip olgunlaşırlar. Bu dönem canlıların en güçlü, en mükemmel oldukları dönemlerdir.

Her tür var edilişlerinde var oluş özelliklerinin kendilerine verdiği avantajları kullanırlar.

Fakat bazı canlılar bu avantajlarını çeşitli nedenlerle yitirir ya da zayıflatırlar.

Bu nedenlerin başında dış etkenlerle (mutasyonlarla) birlikte hastalık, yaralanma ya da zaman içinde yıpranma yani yaşlılık gelir. Bu da doğal kanunların kaçınılmaz gereğidir ki biz buna TERSİNİM diyoruz.

Avantajlarını yitiren ya da zayıflatan bir canlının ise doğal seleksiyon nedeniyle yaşamını devam ettirmesinin imkânı yoktur. Sonunda bu canlı elemine edilecektir.

Bu tür avantajlarını yitirmiş canlıların elemine edilmeleri doğal mekanizmaların gereğidir. Çünkü her canlı doğal düzenin ve beslenme zincirinin bir halkasıdır. Her canının bu halkada bir görevi ve sorumluluğu vardır.

Dikkat edilirse bir canlının doğal seleksiyona uğramasının gerçek nedeni, var oluşlarında yaşamlarını sürdürme konusunda avantajlar getiren özelliklerini zayıflatmaları ya da yitirmeleridir. Gelişim (evrim) söz konusu değildir.

Diğer ifade ile var oluşlarında kendilerine verilen ve yaşamlarını, üremelerini sağlayan özellikleri koruyamayan canlılar elemine edilecektir.

Bu nedenle evrim teorisinin bir kanıt olarak gösterdiği canlılar arasındaki zorlu yaşam savaşının gerçek nedeni canlıların var oluşlarında sahip oldukları özelliklerini koruma yönündedir.

Bu özelliklerini koruyan canlılar yaşar, koruyamayanlar ise elemine edilir. Gerçek doğal seleksiyon budur.

Doğal kaynakların sınırlı olduğu fakat canlıların bu sınırları çok, çok aşan bir hızla çoğaldıkları bu nedenle seleksiyona uğradıkları tezine gelince şunu özellikle belirtelim ki doğal kaynakların sınırını canlıların oluşturduğu ekolojik düzen çizer.

Burada göz ardı edilen canlılar arasındaki amansız bir savaştan çok tam bir dayanışmanın ve yardımlaşmanın varlığıdır.

Doğa, ekolojik düzen dediğimiz öylesine bir düzen kurmuştur ki bu düzende her canlının bir rolü vardır.

Doğa içinde barındırdığı canlı nüfusunu kendi kendine kontrol eder, dolaysıyla kapasitesini kendisi belirler. Bir canlı diğer bir canlının besin zincirini oluşturur.

Fakat hiç bir canlı besin zincirini oluşturan diğer canlıya katliam yapmaz, zevk için öldürmez. ihtiyacı kadarını avlar.

İçlerinde zayıf ve hastalıklı ya da yaralı olanları elemine ederek sağlıklı olanların yaşamalarını kolaylaştırır.

Amaçsız, sadece zevk için bir başka canlıyı öldüren tek canlı insandır.

Charles Darwin nedense görmezden geldiği canlılar arasındaki dayanışmanın çok güzel farkındadır. Farkındadır ama yine de evrim gibi bilimsel desteği olmayan hayal mahsulü bir teori ortaya atmaktan çekinmemiştir. Bunun nedenleri psikolojik açıdan hayli ilginç olmalıdır.
« Son Düzenleme: Haziran 08, 2012, 12:50:19 ÖS Gönderen : Buse44 »

Erhan Ali ve kardeşi Ömer Kaan <3
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi?
« Posted on: Nisan 25, 2024, 01:31:23 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi? e-book, Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi? programı, Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi? oyunları, Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi? e-kitap, Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi? download, Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi? hikayeleri, Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi? resimleri, Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi? haberleri, Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi? yükle, Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi? videosu, Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi? şarkı sözleri, Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi? msn, Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi? hileleri, Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi? scripti, Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi? filmi, Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi? ödevleri, Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi? yemek tarifleri, Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi? driverları, Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi? smf, Varolulşun En Büyük Gerçeği = Evrim Mi? - Tersinim Mi? gsm
Yanıtla #1
« : Haziran 25, 2012, 12:11:01 ÖÖ »
Avatar Yok

candyy
*
Üye No : 102685
Nerden : Kocaeli
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 4
Karizma = 0


teşekkürler
Yanıtla #2
« : Haziran 09, 2014, 06:24:32 ÖS »
Avatar Yok

perihan58
*
Üye No : 162601
Nerden : İzmir
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 5
Mesaj Sayısı : 674
Karizma = 3


Varolulşun en Büyük Gerçeği = Evrim mi? - Tersinim mi?

Bu yazımızın amacı gerçekleri bulmaktır.

Varoluşun en büyük gerçeği olmaya aday birbirine zıt evrim ve tersinim olmak üzere iki teori vardır.    

Evrim ve tersinim teorilerinin kıyaslanması, bilimin terazisinde doğru olarak tartılması, bu yolla gerçeğin bulunması için evrim ve tersinim kavramlarının anlamlarını ve yöntemlerini açıkça belirtmek ve bilmek gerekir.

Evrim canlıların zaman içinde değişip pozitif anlamda geliştikleri mantığını temel alır ve yine canlıların evrimleşmeyle türlerden türlere geçtiklerini, geçebildiklerini öngörür.

Evrim teorisine göre bu gün şaşkınlık ve hayranlıkla gözlemlediğimiz yaşam dünyası rastlantılarla oluşmuş (Ya da uzaydan gelmiş) bir canlı hücresinin zaman içinde kademeli evrimiyle oluşmuştur.

Evrim on milyonlarca senelik çok uzun süreçlere ihtiyaç duyduğundan birebir gözlemlenemez. Fakat yaşam süreçlerindeki değişimleri gösteren izlerle (fosillerle) kanıtlanabilir.

Evrim çok uzun süreçlere ihtiyaç duyduğundan birebir gözlenip sınanamaz. Bu nedenle materyalist bilimin gözlem ve deneylerle sınanma şartına uy maz.

Evrim teorisi taraftarları yaşamın gelişim aşamalarını gösteren olguların; canlıların basitten karmaşığa doğru geliştiklerinin açık kanıtları olduğunu, bu nedenle evrimin birebir gözlenip sınanmasına ihtiyaç olmadığını iddia ederlerse de sonuçta; teoriyi çok yakından ilgilendiren, temellerini oluşturan bazı konulardaki kimi soruları yanıtlamaktan aciz kalırlar.

Taraftarları için evrim (bütün olumsuz işaretlere rağmen) bilimsel kanıtlarla doğrulanmış bir gerçektir.

Bir bakıma evrim bilimin hem annesi, hem de babasıdır.
Bu nedenle olguları evrim mantığına uygun yorumlamak gerekir. Bu bilimin gereğidir ve olmazsa olmazlarındandır.

Fakat temellerini ilgilendiren konularda pek çok sorulara yanıtlayamayan bir teorinin bilimselliğinin doğrulandığı şüphelidir. Tarafsız bir bilim insanı bunu rahatlıkla fark eder.

Gerçekliği konusunda derin, güçlü ve kalın şüphe bulutlarının üzerinde dolaştığı bir teoriyi inkar edilemez gerçek, bilimin annesi, babası kabul etmememiz, tüm bilimsel olguları buna uygun yorumlamaya kalkışmamız mümkün değildir.

Böyle bir teoriyi bilimin hem annesi hem babası kabul etmek, bilimsel bulguları buna uygun yorumlamak tek kelime ile dine benzeri koyu bir taassup olur.

= = =

Tersinim düzen ve sistemlerde oluşan azalma, yıpranma, değişme, bozulma hastalanma, ihtiyarlama vb gibi negatif kavramların genel ifadesidir. Bu nedenle tersinim evrenseldir.

Tersinim etkilerini gözlemlemek için oluştuğu ortamda farklılıklar gerekir. Bu nedenle tersinim yalnız düzen ve sistem sahibi olgularda gözlenir.

Farklılık oluşmadığından düzensizlik ve karmaşalarda tersinim gözlenemez.

Bir bakıma tersinim gözlendiği olgunun düzen ve sistem sahibi olduğunun açık kanıtı olur.

Tersinim etkisi ve çeşitliliği düzen ve sistemlerin ayrıntılılığı, hassaslığı ve kompleksliği ile doğru orantılı olarak artar ya da azalır.

Diğer ifade ile düzen ve sistem sahibi olgular ne kadar hassas, ayrıntılı ve kompleks ise tersinime o kadar açıktır. Tersinim etkisi o kadar çok ve güçlü olur.

Bu nedenle canlılık gibi basite indirgenemez kompleks yapıların bütünsel kurgusu olan olgular son derece güçlü ve çeşitli tersinim etkilerinden korunmak için korunma, savunma ve bağışıklık mekanizmalarıyla donatılmışlardır.

Tersinim teorisi varoluştaki oluşumları üç şekilde inceler.

1)-Rastlantısal oluşumlar.

2)-Şartların oluşumları

3)-Düzen sahibi sistemler.

Rastlantısal oluşumlarda herhangi bir amaç gözetilmeden bir araya gelme söz konusudur. Rastlantıyla amaçsız olarak bir araya gelen olguların içinde şartların oluşumuyla meydan gelenlerle düzen sahibi sistemlerde bulunabilir.

Örneğin çeşitli madenlerle bir parça elmasın ve mikro organizmaların bulunduğu herhangi bir kaya kütlesi bir rastlantısal oluşumdur.

Buradaki çeşitli madenler (cansızlıktaki kompleks yapılar) bir parça elmas (cansızlıktaki kompleks yapılarla meydana gelen şartların oluşumu) ve mikro organizmalar (canlılıktaki basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünsel kurgusu) her hangi bir amaç gözetmeden meydana gelmişlerdir.

Bu nedenle bu kaya kütlesi bir rastlantısal oluşumdur.

Düzenli sistemler çok sayıda parçaların aynı amaç için bir araya gelip işlerlik kazandığı olgulara denir.

Basite indirgenemez sistemler; sistemleri oluşturan parçalardan birinin olmaması, niteliğinin ya da yerinin değişmesi amaca uygun işlerliğinin bozulması veya durması ile sonuçlanan olgulardır.

Örneğin göz bir basite indirgenemez kompleks sistemdir.

Basite indirgenemez sistemler amaç için bir araya gelip daha gelişkin ve kompleks yapılar oluşturuyorsa buna basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünselliği denir.

Örneğin gözler, sinir sistemi ve beyin görme amaçlı olarak bir araya gelmiştir.

Ve her biri ayrı ayrı basite indirgenemez kompleks sistemlerdir.

Görme olayının gerçekleştiği bu olgu bir basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünselliğidir.

Canlı vücutları; bu tür sistemlerin yaşam denen amaç için bir araya geldikleri; daha büyük, daha kompleks, daha ayrıntılı ve hassas olguları oluşturduğu, basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünsel kurgularıdır.

Evrim teorisi mantığı gereği varoluştaki sistemlerin varlığını ısrarla ret ve inkar eder.

Onlara göre varoluş ilkellikten (basitlikten) karmaşalığa doğru gitmektedir.

Fakat karmaşalıkta (karmaşalık tersinim en güçlü hali olduğundan gözlenebilen bir farklılık oluşmaz) tersinim gözlenemez.

Fakat varoluşun her aşamasın tersinim gözlenir. Bu nedenle varoluş bir basite indirgenemez sistemlerin kurgusal bütünselliğidir. Bundan en küçük bir şüphe yoktur.

Tersinim teorisi hiçbir doğal kanun ve ilke ile çelişmez.

Tersinim teorisinin evrim teorisine göre belirli üstünlükleri vardır.

Tersinim teorisi evrim teorisi gibi uzun süreçlere ihtiyaç duymaz.

Tersinim için anlık olaylarla bir kaç on senelik süreçler yeterlidir.

Bu nedenle tersinim olayları varoluşun her olgusunda rahatlıkla gözlenip sınanabilir.

Tersinim teorisi evrim teorisi gibi canlıların zaman içinde değiştiklerini kabul eder.

Fakat bu değişim pozitif gelişme (evrim) yönünde değil negatif (tersinim) yönündedir.

Tersinim teorisine göre canlılar gelişme bir yana zaman içinde gerileme eğilimindedir.

Bu nedenle canlılar yapılarını korumaya diğer nesillere eksiksiz aktarmaya çalışırlar.

Tüm canlılar kendilerine özel yaşam avantajlarına sahiptirler.

Kaçınılmaz olarak bu avantajlar zaman içinde önce zayıflar sonra kaybolur. Artık o canlının yaşam sahnesinden çekilme zamanı gelmiştir.

İhtiyarlama ve ölüm tersinimin kaçınılmaz ve doğal sonucudur.

Kimi canlılar yaşam şartları ve olguları nedeniyle yaşam avantajlarını zamansız zayıflatıp kaybedebilirler.

Yaşam avantajlarını zayıflatmak ve kaybetmek eko sistem gereği yaşamdan elenmenin en önemli nedenidir.

Bu nedenle güçlünün zayıfları elemine etmesi (doğal seleksiyon) bu yolla daha güçlü canlıların yaşama hakim olması ve zamanla evrimleşmesi yerine; avantajlarını zayıflatma ve kaybetmeyle oluşan, zayıflama sonucu eko sistem gereği yaşam sahnesinden çekilme (doğal elenme) kanıtlarla desteklenen akıl ve mantığın onayladığı açık bir gerçek olur.

Tüm canlıların varoluşlarındaki yapılarını korumaya ve diğer nesillere aktarma çabasında oluşları aklın ve bilimin onayladığı en büyük gerçektir.


Evrim mi? Tersinim mi? -2


Yazı dizimizin ana konusu gerçekleri bulma amacıyla evrim ve tersinim teorilerinin kıyaslaması olduğundan evrim ve tersinim kavramlarının anlamlarını belirtmede sayısız faydalar vardır.

Varoluşun en büyük gerçeği olmaya aday birbirine zıt evrim ve tersinim olmak üzere iki teori vardır.

Evrim ve tersinim teorilerinin kıyaslanması, bilimin terazisinde doğru olarak tartılması, bu yolla gerçeğin bulunması için evrim ve tersinim kavramlarının anlamlarını ve yöntemlerini açıkça belirtmek ve bilmek gerekir.

Evrim canlıların zaman içinde değişip pozitif anlamda geliştikleri mantığını temel alır ve yine canlıların evrimleşmeyle türlerden türlere geçtiklerini, geçebildiklerini öngörür.

Evrim teorisine göre bu gün şaşkınlık ve hayranlıkla gözlemlediğimiz yaşam dünyası rastlantılarla oluşmuş (Ya da uzaydan gelmiş) bir canlı hücresinin zaman içinde kademeli evrimiyle oluşmuştur.

Evrim teorisi en baştan bir Yaratıcı İradenin varlığını ret ve inkar ettiğinden tüm oluşumlar rastlantı-madde-zaman üçlemesinin sonucudur.

Evrim on milyonlarca senelik çok uzun süreçlere ihtiyaç duyduğundan birebir gözlemlenemez. Fakat (eğer gerçek ise) yaşam süreçlerindeki değişimleri gösteren izlerle (fosillerle) kanıtlanabilir.

Evrim çok uzun süreçlere ihtiyaç duyduğundan birebir gözlenip sınanamaz. Bu nedenle materyalist bilimin gözlem ve deneylerle sınanma şartına uymaz.

Evrim teorisi taraftarları yaşamın gelişim aşamalarını gösteren olguların; canlıların basitten karmaşığa(düzen ve sistemlere değil) doğru geliştiklerinin açık kanıtları olduğunu, bu nedenle evrimin birebir gözlenip sınanmasına ihtiyaç olmadığını iddia ederlerse de sonuçta; teoriyi çok yakından ilgilendiren, temellerini oluşturan bazı konulardaki kimi soruları yanıtlamaktan aciz kalırlar.

Taraftarları için evrim (bütün olumsuz işaretlere rağmen) bilimsel kanıtlarla doğrulanmış bir gerçektir.

Bir bakıma taraftarları için evrim bilimin hem annesi, hem de babasıdır.

Bu nedenle tüm olguları evrim mantığına uygun yorumlamak gerekir. Bu bilimin gereğidir ve olmazsa olmazlarındandır.

Evrime uymayan bilimsel gerçeklerin, mantıksal çıkarımların düşünülmeden, araştırılmadn ret ve inkar edilmesi rahatlıkla taassup olarak nitelenebilecek bu sakat mantığın ürünüdür.

Fakat temellerini ilgilendiren konularda pek çok sorulara yanıtlayamayan bir teorinin bilimselliğinin doğrulandığı şüphelidir. Tarafsız bir bilim insanı bunu rahatlıkla fark eder.

Gerçekliği konusunda derin, güçlü ve kalın şüphe bulutlarının üzerinde dolaştığı bir teoriyi inkar edilemez gerçek, bilimin annesi, babası kabul etmememiz, tüm bilimsel olguları buna uygun yorumlamaya kalkışmamız mümkün değildir.

Böyle bir teoriyi bilimin hem annesi hem babası kabul etmek, bilimsel bulguları buna uygun yorumlamak tek kelime ile putperestlik benzeri koyu bir taassup olur.
Evrim mi? Tersinim mi?-3



Evrim Teorisi: Charles Darwin’in ortaya attığı Evrim teorisi tarih boyunca insanları en çok etkileyen teorilerin başında gelir.

Bir başka deyişle evrim teorisi kadar insanların özel ve sosyal hayatlarını yönlendiren, bu nedenlerle böylesine çok tartışılan, suiistimal edilerek belirli çevrelerce kullanılan bir başka teori daha yoktur.

Darwin, bilimsel olduğunu iddia ettiği incelemelerinden türlerin sabit olmadığını, uzun süreler içinde de olsa çevre koşullarına göre en azından fiziksel olarak değiştiğini fark etmişti.

Ancak bu değişim sürecini tetikleyen etkenlerin ne olduğu, diğer nesillere aktarılıp aktarılmadığı konusunda herhangi bir fikri yoktu. Gerçekte bu değişimler canlıların genelde dar alandaki çeşitlenmeleri ve çevreye uyumlarının sonucuydu.

Darwin'in Beagle gemisiyle yaptığı ve bir dünya turuna dönüşen gezisi sırasında bu konudaki fikirlerinin ağır ağır olgunlaştığı, İngiltere’ye döndükten sonra ilk semerelerini verdiği, bu konu üzerindeki fikirlerini pekiştirecek kimi araştırmalara giriştiği görülür. Bu nedenle evrim teorisi çok uzun bir sürecin mahsulüdür denilebilir.

Çok uzun bir sürecin mahsulüdür ama inanılmaz derecede ağır, araştırmacı bir bilim insanına yakışmayan mantık hataları ve saçmalıklarla doludur. (Saçmalıklar bölümüne bakınız)

Darwin hazırlamaya çalıştığı Türlerin Kökeni isimli ilk kitabında canlıların zaman içinde değişip evrimleşerek türlerden türlere geçtiklerini savunuyor bu konuda kimi olayları kanıt olarak gösteriyordu.

Darwin teorisiyle ilgili fikirlerini derleyip toparlayıp bir düzene koymaya çalışırken Malthus’un Nüfus Üzerine Deneme adlı kitabını okudu.

Malthus bu kitabında:

-Bütün canlılar bir var olma ya da yok olma savaşı içindedir. Savaşların nedeni nüfus artışıdır, çünkü beslenme kaynakları sınırlıdır ve bunlara sahip olmak için insanlar zorunlu olarak savaşlar yapmak zorunda kalmaktadırlar ve bu savaşta güçlüler zayıfları ezip geçer yazmaktaydı.

Malthus’un öne sürdüğü var olma savaşıyla gözlemleri arasında bağ kuran Darwin, ne zamandır aklını kurcalayıp duran fakat bir türlü kesin bir yanıt veremediği evrim teorisinin itici gücünün ne olduğu sorusuna bu sıralarda yanıt buluyor; bu itici gücü ve etkenlerini doğal seçilim (daha sonra evrimcilerce doğal seçilimin yetersizliği anlaşılınca bu mekanizmaya çevreye uyumda katılacaktır) olarak tanımlıyordu.

Bir bakıma Darwin teorisinin üzerilerine kurulacağı temelleri bulmuş sayılabilirdi.

Bundan sonra yapılacak iş bu temelleri birbirleriyle bağlamak ve aralarındaki boşlukları doldurmaktı.

Fakat Darwin yinede çok derin ve keskin, burgaçlı bocalayışlar, tereddütler içindeydi.

Öne sürmeye hazırlandığı teorinin bir zamanlar gönülden bağlı göründüğü dine, dolaysıyla dinî objelere aykırı olduğunu biliyor, bu da onu rahatsız ediyor, tereddütlü korkulara itiyordu. Çünkü yaşadığı devirlerde bu tür fikir sahipleri toplum tarafından dışlanır, çok kötü cezalara çarptırılırlardı.

Böyle bir teorinin toplumun özellikle dini çevrelerin tepkisini çekeceği bilincinin getirdiği korkuyla birlikte bu bocalayış onu teorisini yayınlamaktan alıkoydu.

Bu nedenle notlarını üzerine ölümümden sonra açılacak diye yazarak paketlemiş olarak bir kenarda tuttu.

Bu paket ve zaman içinde eklediği diğer notları yirmi seneye yakın bir süre evinin merdiven altındaki süpürgelikte bulunan bir sandıkta durmuştur.

Darwin'in, evrim kuramı üzerinde çalışırken aşağıdaki varsayımlardan hareket etmiştir. Bir bakıma teorinin ana temelleri bu varsayımlardır.

1-Canlıların dünyası değişmez değildir, sürekli değişim içindedir.

2-Tüm canlılar zaman içinde kademeli ve sürekli bir değişim sürecinde tek bir atadan ortaya çıkmıştır.

3-Evrim zaman içinde sürekli gelişim gösteren bir süreçtir. Evrim anlık sıçramalarla oluşmaz.

4-Tüm canlılar tam bir yaşam mücadelesi içindedirler. Güçlü canlılar güçsüzlere üstün gelerek güçsüzleri elemine edip, yaşam alanlarının dışına iterler. Böylece daima güçlü canlılar yaşama şansı bulduğundan güçlenmeyi başaranlar yaşam sahnesindedir, bu da evrim demektir.

Fark edileceği gibi evrimin itici gücü doğal seleksiyondur.

Bu varsayımlar Darwin’e göre bilimselliğin gözlemlenebilir ve sınanabilir olma özelliklerine uygun olup, şu olgular üzerindedir:

a)-Üreme biçimleri ne olursa olsun, canlılar geometrik diziyle çoğalma eğilimindedir.

b)-Bu eğilime karşın türlerde nüfus aşağı yukarı sabit kalmaktadır.

c)-Doğal kaynaklar sınırlıdır. Canlıların nüfus artışına paralel olarak değişmez. Bu nedenle canlılardaki nüfus aşağı yukarı sabit olmak zorundadır. Bu sabitlik doğal seleksiyon yoluyla sağlanır.

d)-Bir türün iki örneği hiçbir zaman bütünüyle aynı değildir. Her tür içinde gelişmeye yönelik büyük bir değişkenlik potansiyeli mevcuttur.

e)-Değişkenliğin büyük bir bölümü nesilden nesle aktarılabilir.

Evrim teorisinin saydığımız öngörüleri ve mekanizmaları termodinamiğin ikinci, kalıtım gibi kanunlarla; canlılardaki değişmezlik, rastlantıların bilgi oluşturamayacağı, bozmanın kolay yapmanın zor olduğu, ekolojik düzen gibi doğal kanun ve ilkelerle tamamen çelişir.
Evrim mi- Tersinim mi?-4

Doğal seçilim diğer adıyla doğal seleksiyon akla mantığa ve bilime uygun gibi görünür. Fakat burada atlanan; bilmezlikten, görmezlikten gelinen küçük fakat son derece önemli bir nokta vardır.

Büyük ya da küçük, şu ya da bu türde olsun, istisnasız bütün canlılar yaşamak, beslenmek ve üremek için her tür kendilerine mahsus mükemmel özelliklerle donatılmış olarak dünyaya gelirler.

Bir kaç saatle bir kaç yıl arasında değişen bir süreç sonunda gelişip olgunlaşırlar. Bu dönem canlıların en güçlü, en mükemmel oldukları dönemlerdir.

Her tür var edilişlerinde var oluş özelliklerinin kendilerine verdiği avantajları kullanırlar.

Fakat bazı canlılar bu avantajlarını çeşitli nedenlerle yitirir ya da zayıflatırlar.

Bu nedenlerin başında dış etkenlerle (mutasyonlarla) birlikte hastalık, yaralanma ya da zaman içinde yıpranma yani yaşlılık gelir. Bu da doğal kanunların kaçınılmaz gereğidir ki biz buna TERSİNİM diyoruz.

Avantajlarını yitiren ya da zayıflatan bir canlının ise doğal seleksiyon nedeniyle yaşamını devam ettirmesinin imkânı yoktur. Sonunda bu canlı elemine edilecektir.

Bu tür avantajlarını yitirmiş canlıların elemine edilmeleri doğal mekanizmaların gereğidir. Çünkü her canlı doğal düzenin ve beslenme zincirinin bir halkasıdır. Her canının bu halkada bir görevi ve sorumluluğu vardır.

Dikkat edilirse bir canlının doğal seleksiyona uğramasının gerçek nedeni, var oluşlarında yaşamlarını sürdürme konusunda avantajlar getiren özelliklerini zayıflatmaları ya da yitirmeleridir. Gelişim (evrim) söz konusu değildir.

Diğer ifade ile var oluşlarında kendilerine verilen ve yaşamlarını, üremelerini sağlayan özellikleri koruyamayan canlılar elemine edilecektir.

Bu nedenle evrim teorisinin bir kanıt olarak gösterdiği canlılar arasındaki zorlu yaşam savaşının gerçek nedeni canlıların var oluşlarında sahip oldukları özelliklerini koruma yönündedir.

Bu özelliklerini koruyan canlılar yaşar, koruyamayanlar ise elemine edilir. Gerçek doğal seleksiyon budur.

Doğal kaynakların sınırlı olduğu fakat canlıların bu sınırları çok, çok aşan bir hızla çoğaldıkları bu nedenle seleksiyona uğradıkları tezine gelince şunu özellikle belirtelim ki doğal kaynakların sınırını canlıların oluşturduğu ekolojik düzen çizer.

Burada göz ardı edilen canlılar arasındaki amansız bir savaştan çok tam bir dayanışmanın ve yardımlaşmanın varlığıdır.

Doğa, ekolojik düzen dediğimiz öylesine bir düzen kurmuştur ki bu düzende her canlının bir rolü vardır.

Doğa içinde barındırdığı canlı nüfusunu kendi kendine kontrol eder, dolaysıyla kapasitesini kendisi belirler. Bir canlı diğer bir canlının besin zincirini oluşturur.

Fakat hiç bir canlı besin zincirini oluşturan diğer canlıya katliam yapmaz, zevk için öldürmez. ihtiyacı kadarını avlar.

İçlerinde zayıf ve hastalıklı ya da yaralı olanları elemine ederek sağlıklı olanların yaşamalarını kolaylaştırır.

Amaçsız, sadece zevk için bir başka canlıyı öldüren tek canlı insandır.

Charles Darwin nedense görmezden geldiği canlılar arasındaki dayanışmanın çok güzel farkındadır. Farkındadır ama yine de evrim gibi bilimsel desteği olmayan hayal mahsulü bir teori ortaya atmaktan çekinmemiştir. Bunun nedenleri psikolojik açıdan hayli ilginç olmalıdır
  Evrim ara türlerin olduğunu kabul ediyor ama ara türlerden olan katır ve Ornitoreng üremez
« Son Düzenleme: Haziran 09, 2014, 06:33:22 ÖS Gönderen : perihan58 »
Yanıtla #3
« : Haziran 17, 2014, 03:38:44 ÖS »
Avatar Yok

dildil26
*
Üye No : 175411
Nerden : Bursa
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 8
Karizma = 0


Allaha inanicaz baska sorguya gwrek yok
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Bilim Tarihinin En Büyük Sahtekarlıgı:evrim Teorisi « 1 2 »
Bilim - Teknoloji ve Bilim Adamları
By_CanavaR 12 3277 Son Mesaj Haziran 19, 2014, 02:05:21 ÖS
Gönderen : excalipper
Tersinim Teorisi Ve Doğal Ilkeler
Biyoloji
Anqel* 2 1071 Son Mesaj Nisan 09, 2012, 06:38:59 ÖS
Gönderen : acne
Tersinim Teorisi Tanıtımı
Felsefe
Asortik Hatun 0 758 Son Mesaj Ekim 30, 2012, 11:08:56 ÖÖ
Gönderen : Asortik Hatun
Evrim Teorisinin Sosyal Boyutu Ve Tersinim Teorisi
Biyoloji
mnıl 2 1254 Son Mesaj Kasım 28, 2013, 03:26:46 ÖS
Gönderen : adyalid
Tersinim Teorisi Tanıtımı
Biyoloji
mnıl 0 859 Son Mesaj Ocak 01, 2013, 10:56:47 ÖS
Gönderen : mnıl


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular