|
|
|
Mısır son haftayı ilginç bir konuyu konuşarak geçiriyor. Gündeme damgasını vuran olay, bundan tam 8 ay önce başkent Kahire’de Zeynep adında genç bir kızın ortadan kaybolmasıyla başladı. Zeynep, Kahire’nin Maadi semtinde ikamet ediyor. Helvan Üniversitesi’nin edebiyat fakültesinde üçüncü sınıf öğrencisi.
Zeynep’in hikâyesi 8 ay önce anne-babasına bir mektup bırakıp gittiğinde başlıyor. Mısırlı kız dinini değiştirdiğini ve artık bundan böyle bir hrıstiyan olarak yaşayacağını yazıyor mektubunda. Nereye gittiği konusunda ise herhangi bir bilgi vermiyor Zeynep. Aylar sonra bir gün çıkıp geliyor evine, ama bu kez geliş amacı anne babasına dönmek değil onları da kendisi gibi hrıstiyan olmaya ikna etmek. Zeynep’in tavrı karşısında anne ve babası şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar. Zira Zeynep ailesinin isteğiyle kapanmış, vakitlerini ibadet ederek geçirmiş, ama nasıl olmuşsa o beklenildiği gibi iyi bir Müslüman olmak yerine kendi tercihiyle hrıstiyan olmuştu. Olay gazetelere yansıdığında Zeynep’i hrıstiyanlığa götüren süreç açıklık kazandı. Zeynep bir papazla tanışmış, onun davetiyle derslerine katılmış, bu arada internet yoluyla Kıbrıs ve Yunanistan’dan misyonerlerin ağına düşmüştü. Evini terk ettiğinde bir süre kimselere görünmemek için papaz kendisine bir ev tutmuş ancak Zeynep bu evin parasını papazın sekreteri olarak çalışıp ödemiş, bir ay sonra da Kahire’deki bir kiliseye geçerek hrıstiyanlığı öğrenmişti. Kıbrıs ve Yunanistan’dan kendisine uçak bileti gönderilmesine rağmen o ülkesini terk etmemişti.
Zeynep’in hrıstiyan olması Mısır’da büyük yankı buldu. Olay, Mısır uleması arasında yeni ve hayırlı bir tartışma başlattı. Misyonerlerin cirit attığı İslam coğrafyasında tansir (hrıstiyanlaştırma) hareketlerinin başarılı olması ve Zeynep’lerin dinlerini bırakıp yeni bir maceraya atılmalarının nedenleri üzerinde artık herkesin bir parça düşünme zamanı geldi sanırım. Devletler ve kişiler bazında mutlaka gerekli tedbirler alınmalıdır. Toplumların temel dinamiklerinden biri olan dini, toplumdan soyutlamaya çalışmak, sadece kişiliksiz ve renksiz bir topluluk oluşturur. Din duygusu toplumsal anlamda insanları dayanışmaya, fedakârlığa ve sorumluluğa iter. Dinsiz bir toplum oluşturacak adımlar, yarınlar adına ülkenin geleceğini karartmak demektir. Batı dünyası, aile mefhumunun yok olmaya yüz tutmasının, insanların birbirinden habersiz yaşamasının önüne geçmek için yeniden Hrıstiyanlığı güçlendirici adımlar atıyor. İslam ülkelerinde baskıcı, dayatmacı yarı monarşik sistemlerin İslam’a karşı yürüttükleri dışlayıcı tutum, kendi gelecekleri açısından asli sorunları da içresinde barındırıyor. Baskıcı zihniyetler, İslam’ı silmek ve yok etmek adına kendileriyle birlikte halkında geleceğini karartıyorlar. Kişiler açısından düşünüldüğünde de ailelere ve din sosyologlarına büyük işler düşüyor. Unutulmamalıdır ki din, insanın hormonlarında dolaşan biyolojik bir vakıa değildir. Kişinin özgür iradesiyle seçebildiği bir yaşam tercihidir. Dinini araştırarak tercih eden akıl sahibi hiçbir Müslüman, başka maceralara atılma gereği duymaz. İslamiyet bütün dinlerin üzerinde, hayatı kuşatıcı, ne kişiyi ruhbanlığa itip ibadethaneye kapatan, ne de sokaklardan izale eden bir ruha sahiptir.
İslam dini insanlara öğretilirken yöntem ikna edicilik olmalıdır. Aksi takdirde başkaları tarafından ikna olunan insanlar için dinlerinden vazgeçmek zor olmuyor. Çocuklarımıza dini baskı yoluyla öğretmekten vazgeçmek gerekir. Onlara İslam’ın tebşir (müjdeleyici) yönüyle yaklaşmak, açık fikirli yetiştirmek gerekir. İslam’ı zamanın gerisinde bırakmak pahasına kimilerinin dini öğreti adına bir takım dogmaları, insanlara dayatması, bilinsin ki sadece misyonerlerin işini kolaylaştıyor. Çocuklarımızı kurtarmak kendi elimizde. Ha! Bu arada Zeynep’le ilgili son durumu da anlatayım bari. Mısır’ın ileri gelen davetçi ve araştırmacılarından Ebu İslam Abdullah, Zeynep’le bizzat kendisi ilgileniyor. Ebu İslam Zeynep’e ikna yoluyla yaklaşıyor. Görüşmelerinde onu konuşmaya ikna etti. Zeynep şimdi Müslüman bir doktor çiftle yaşıyor. Ebu İslam Zeynep’le ilgili müjdeyi yakında açıklayacağını söyledi. Genç kız son bir ayı düşünce dünyasını kurcalayarak geçiriyor. Zeynep yeniden büyük kapıdan içeri giriyor. Umarım biz de biraz düşünce dünyamızla baş başa kalırız ve başka Zeyneplerin bu kapıdan çıkıp gitmelerinin önüne geçeriz.
Son bir not: Zeynep’in hrıstiyanlığı tercih ettiği günlerde Mısır’da bir papazın eşi de Müslümanlığı seçti
|