Evetttt normalde ben wattpad hikayelerine bakıyordum hatta Solucanın 2 kitabını bitirdim Tecavüz diye bir kiyap vardı azıcık -tabi neredeyse 60. Bölüme geldim- okudum sonra sıkıldım baymaya başladı ama Solucan adlı hikayeye bayıldım Allahım o Kıvanç nasıl odun bir herif.. Hayatımda ilk defa bir karaktersiz kızı sevdim ama Damla karakterini hiç sevmedim salağın teki ohh olsun sonunda sevdiğine kavuşamadı
Bir kaç wattpad hikayesi daha bitirdim ama neyse bunlar yeterli..
Evet asıl şeylere geçeyim ayrıca dayanmadım Gül ve Avcı ve Söz Vermiştin Bana adlı iki tarihi romantik kitap okudum ama Asude nin kitap güzel
Julian aşık oldu resmen bayıldım ona
şimdi değerlendirme ve tanıtım yapayım sonra ayrıntılı bir yorum yapayım her ikisine de
Orjinal Adı: Eden's Promise
Adı: Söz Vermiştin Bana
Yazar: Cassie Edwarbs
Puanım: tam bir puan hak etmiyor bence hatta okumayın siz
Cassie Edwards okuyucuya her zaman güçlü bir aşk hikâyesi sunar... hepsi de tutkuyla ve unutulmaz karakterlerle doludur."
Romantic Times
"Cassie Edwards okuyucularını aşk ve tutkuyla sarsıyor."
Bell, Book & Candle
Bu yorumlara güvenip sakın okumayın derim!
Tutkulu bakışlara sahip, sarı saçlı, güzel Eden Whitney, şimdiye dek Zach Tyson'ın korsan gemisinin ambarında hapsedilmiş en çekici kadındı.
Yelken açtığı kara denizler kadar tehlikeli ve çalkantılı olan Zach, paha biçilmez bir hazineyi gördüğünde hemen tanırdı ve ganimetini adamlarıyla paylaşmaya hiç niyeti yoktu. Eden'ın büyüsüne bir kez kapıldıktan sonra, kendi aşk cennetini bulduğunu biliyordu.
Ancak Zach'in vaat edilen cennete ulaşmak için yerine getirmesi gereken zorlu bir görevi vardı. Canı pahasına Korsan Jack'i bulmalı ve onun sefil hayatına son vermeliydi. Uğruna her şeyini kaybedebileceği kadına verdiği sözü tutmak için kaderin karşısına dikilecekti.
Hayatımda okuduğum en berbat historical tarzıydı.. Böyle bir kitap olamaz.. :/ Herşey saçma sapandı.. Eden zaten beni deli etti ne kadar saf ve salak bir kızdır yaaa.. Ben bile bu kadar salak olamam herhalde.. Beni okurken en sinir eden oydu.. Ahh bir de smitty salağı var.. Zackten ilk başta hoşlandım ama ne bileyim çok etkileyici bir karakter olamadı-mesela bir Julian olamadı
- ilk başlar iyiydi ama sonra acayip sıkılmaya başladım.. Tek istediğim kigabı hemen bitirip bu işkenceden kurtulmak ve daha güzel bir kitaba geçmeyi düşündüm.. Sıkıldığım kitaplardan biri oldu..
------
Adı: Gül ve Avcı
Yazar: Asude
Puanım: 4/5
Bir başkaldırıdır aşk... Önce isyancısını yıkar!
Bir Erkek...
Varlığı hem tehlikeli ve korkunç, hem de sonsuza değin güçlü ve korunaklı... Onun karşı konulmaz etkisine kapılan bir kadın sıcak bir gülüşüyle ısınabilir, mavi gözleriyle sonsuz bir denize açılabilir, siyah saçlarıyla zifiri bir geceye korkusuzca dalabilirdi.
Ona yaklaşmak ise ateşe çırılçıplak yürümek demekti.
Bir Kadın...
Hem bir kraliçe kadar sarsılmaz, hem de titremeye hazır bir yaprak gibi ürkek ve utangaç... Bir erkeği masumiyetiyle prangasız tutsak edebilir, incindiğinde ise bütün dünyaya kafa tutabilirdi. Kalbi ve masumiyeti acımasızca ihlal edildiğinde artık onun için ateşe yürümek zamanı gelmişti.
Kadın ateşten korkmuyordu, çünkü çoktan yanmıştı.
Evelyn Rosa Drummond, en değerli varlığı olan kalbini bu tehlikeli adama sunduğunda onun aşkına erişebileceğine inanmıştı. Oysa tüm varlığını emanet ettiği Harewood Dükü Julian Benedict Wharton tarafından bir fahişe olarak görülmek gibi korkunç bir yanılgının kurbanı olmuştu.
Ve talih, karşısına dayanılmaz bir intikam fırsatı çıkardı. Herkesin çekindiği bu tehditkâr ve gizemli adama yapılan cinayet suçlamasını ispatlayacaktı. Oysa Julian'ın en yakınına kadar sızmayı başardığında, kalbinin müthiş bir sınanmaya tabi tutulacağından habersizdi.
Gönlünü bir kez daha bu cazibeli adama kaptırmayacağına söz vermek ise gölgesine sığındığı bir yalandan öteye gidemeyecekti!
(Tanıtım Bülteninden)
Nedendir bilinmez Asude'nin kitaplarını hep sevmişimdir.. Evet hep kadınlar biraz ezik erkeklerse katı ve odun herifin tekidir ama nedense benim hoşuma gider.. Bazı sahneleri canlandırırken zorlanmadım ama evet bazı yerlerde de "ya o dönemde o var mıymış?"diye düşünmedim değil.. Sonuçta hikayenin tarihi 16.-17. Y.Y yani kafamda canlandırırken zorlandım.. Bazen "Bunu bir Türk mü yazmış ya?" diye şaşırdığım zamanlarda oldu ..
Karakterleri sevdim ama Evelyn in gurursuzluğu beni her ne kadar sinirlendirse de artık o kadar gurursuz ve yüzsüz -solucan karakteri gibi- karakter gördüm ki bazen umursamadım bile.. Ama Julian karakterine bittim hele o Albert yok mu ayy tam yemelik..Tyrell için de kesin bir kitap olmalıydı özellikle şu İtalyan kızla ilişkisi olabilirdi gibi..
İyi bir kitaptı.. Vize zamanımda keyifle okudum. Şunu da belirtmeliyim vizem olduğu halde okudum keyifli anlar kattı kesinlikle..
Bir gün uyandığında son birkaç gününü hatırlayamadığını düşün... Mucizevi bir şekilde kurtulduğun kazada tüm arkadaşlarını kaybettiğini, Ailenin yeni bir sayfa açmak için taşınmak zorunda kaldığını, Kendi geçmişinle ilgili senden daha fazlasını bilen bir çocukla tanıştığını, Tüm yaşadıklarından sonra yeniden âşık olabildiğini, Gerçek olması imkânsız halüsinasyonlar gördüğünü, Aklını kaçırdığından endişelenmeye başladığını düşün. Ne yapardın? Mara Dyer işte bu sorunun cevabını öğrenmek üzere…
Puanım; 4/5
Kitabın ilk bölümünü okuduktan sonra "n'oluyoruz yaa" dedim. Kitap sonuna kadar çok güzeldi. Biraz yavaş ilerliyor ama kurgu ve olayların gelişme şekli gerçekten harikaydı.
Noah karakteri beni pek sarmadı önce. Başlarda hiç hoşlaşmadım kendisinden. Yani, lise öğrencisi ama kirli sakalı var. Okuldaki tüm öğrenciler kanun gibi kesin bir kural varmışcasına aynı tornadan çıkmış gibi fakat Noah pek bi asi tipte gömlek dışarda geziyor ceketini giyinmiyor filan. Özel lisede sanki okulda ondan başka zengin yok gibi tüm hocalar çocuk ne yaparsa müsamaha gösteriyorlar.
Ama kitabın sonuna doğru sevmeye başaldım. Mara'yı hiç yalnız bırakmadı ki bu çok hoşuma gitti.
Ve kitabın sonuuu. Ahhh o nasıl bir sondu yaa.
Bence kesinlikle okuyun arkadaşlar. Öneririm
bu kitap hoşuma gitti kesinlikle zamanım olursa ki daha çok okunacak şey var, okuyacağım..