|
|
|
Epidermis bütün primer dokuları dışardan örten sathî bir koruyucu dokudur. Odunlu bitkilerde tepe meristeminden meydana gelen epidermisin ömrü kısa sürer. Zira odunlu bitkilerde epidermisin altındaki korteksten meydana gelen mantar kambiumu faaliyete geçtikten sonra, daha sağlam yapıda koruyucu bir yapı olan mantar dokusunu getirir. Böylece mantar dokusunun dışında kalan epidermis genişleyen çapa intibak edemeyerek parçalanır.
Anlaşılacağı üzere epidermis sadece odunlu bitkilerin tepesine münhasır bir doku- olmayıp gövde, kök, yaprak, çiçek ve tohum gibi primer yapılarda bulunan ve onları koruyan bir dokudur. Primer bir yapıya sahip olup ta, üzerinde epidermis olmayan bir organ kök şapkasıdır.
Epidermis genellikle gövdede tepe meristeminin en dış hücre sırasından, yani protodermden meydana gelir. Köklerde ise kök şapkası veya korteksten gelişebilir. Bazı istisnalar olmakla beraber bir çok otsu bitkilerde olduğu gibi primer yapıya sahip olan bitkilerde, epidermis bitkinin hayatı boyunca canlı kalır ve bitkiyi korur.
Genel olarak bitkilerde 4 tip epidermis hücresine rastlanır. Bunlar: 1. Yüksekliği az olan normal epidermis hücreleri, 2. stoma hücreleri, 3. trikomlar, 4. bulliform hücreleri’dir. Yapraklarda kolayca görülebileceği gibi normal epidermis hücreleri aralarında hücreler arası boşluk bırakmayacak şekilde sıralanır. Sadece bazı noktalarda, iç kısmın dışarı ile gaz alışverişini temin etmek Üzere, stoma porları mevcuttur. Çiçeklerin taç yapraklarına ait epidermis hücreleri aralarında, hücreler arası boşluklar mevcuttur. Fakat bu boşluklar üstten kütikül tabakası ile örtülür.
Epidermis hücrelerinin dışardan hava ile temas eden çeperleri diğer çeperlerine nazaran daha kalındır, içlerinde ince bir protoplazma tabakası mevcuttur. Hücreler içinde taninler, yağlar ve antosianin pigmentleri görülür. Hücrelerin bütün yüzeyleri dışardan gaz ve suyu oldukça geçirmeyen kütikül ile örtülüdür.
Epidermis üzerinde stoma aygıtı etrafındaki iki hücreye stoma hücreleri denir. Stoma porunun açılıp kapanmasını kontrol eden stoma hücrelerinin bitişiğinde iki veya daha fazla yardımcı hücre bulunur. Bu yardımcı hücrelerin morfolojik yapılan diğer epidermis hücrelerinden farklıdır. Diğer epidermis hücreleri kloroplast ihtiva etmedikleri halde stoma hücrelerinin kloroplastları mevcuttur.
Yüzeyden görünüşleri genellikle fasulye şeklinde olan stoma hücrelerinin çeperleri her tarafta aynı kalınlıkta değildir. Çeperlerin bu özelliği stomaların açılıp kapanmasında önemli rol oynar. Stomaların açılıp kapanma mekanizması ileride transpirasyon konusunda izah edilecektir.
Stomalar genellikle bitkilerin yeşil kısımlarında, özellikle yapraklarda görülürler. Her ne kadar köklerde stomalar mevcut değilse de rizomlarda mevcuttur. Diğer taraftan su içinde yaşayan bazı bitkilerde görüldükleri halde, diğer bazılarında görülmezler. Yaprakların genellikle alt yüzlerinde, bazan her iki yüzlerinde de bulunurlar. Dikotiledon bitkilerin yapraklarında bir santimetre karedeki stoma sayının l,000 — 100,000 arasında değiştiği tespit edilmiştir. Dikotiledon bitki yapraklarında stomalar epidermis yüzeyinde serpiştirilmiş vaziyette, paralel damarlı monokotil bitkilerin yapraklarında ise paralel sıralar halinde görülürler.
Her ne kadar, genellikle, stoma hücreleri diğer epidermis hücreleri ile aynı seviyede bulunurlarsa da bazı bitkilerde transpdrasyonu arttırmak için daha dışarı doğru ve bazı bitkilerde de transpirasyonu azaltmak için daha aşağıda epidermis içine gömülü vaziyette veya girintiler içinde meydana gelirler.
Trikomlar bitkilerin çeşitli kısımlarında görülen, yapı, şekil ve ödev bakımından farklı olan, epidermise ait tüylerdir). Köklerin emici tüyleri, çeşitli papiller pullar ve çeşitli tüyler başlıca trikomları teşkil ederler. Köklerde bulunan trikomlar su ve mineral maddelerin alınmasında, bitkilerin diğer kısımlarında bulunan trikomlar ise, bazıları ifrazat ve bazıları da koruma işlerinde ödev alırlar.
Trikomlar arasında hayat uzunluğu bakımından farklar mevcuttur. Bazılarının ömürleri birkaç gün gibi çok kısa bir zaman sürdüğü halde bazıları da bitkinin hayatı boyunca yaşarlar. Bazı trikomlar bitki üzerinde bitkinin hayatı boyunca kalırlar, fakat başlangıçta bir müddet canlılıklarını muhafaza ettikleri halde bitkinin geri kalan hayatı boyunca kuru bir halde görülürler.
Bitkilerde en yaygın olan trikom tipi tüylerdir. Bunların tek hücreli, çok hücreli, dallı, dalsız formları mevcuttur. Daha az rastlanan puflar kalkan şeklinde bir yapıya sahiptir. Pullar saplı veya sapsız olabilirler. Gerek tüyler ve gerekse pulların tek hücreli veya çok hücreli bazı formları salgısal olabilir. Salgısal trikomlar bir sap veya bunun uçunda bir baş kısmına sahiptir. Baş kısmından zamk, müsilaj, eterik yağlar, reçine, kafur gibi maddeler salgılanır.
Kök uçlarının olgunlaşma bölgesine ait epidermisten çıkan emici tüyler ince bir çepere sahip oldukları gibi içlerinde büyük kofullar mevcuttur. Her bir emici tüyün ait olduğu epidermisin nukleusu, tüp şeklinde olan emici tüyün uç kısmında yer alır. Gerek epidermis hücreleri ve gerekse kök tüylerinin yüzeylerinde kütikula yoktur. Yalnız çok kısa ömürlü olan kök tüylerin buruşmasından sonra epidermis hücrelerinin çeperlerinde süberin ve lignin maddelerinin biriktiği görülür.
Bazı istisnalar hariç bütün monokotiledon ordularında rastlanan bulliform hücrelerinin, yaprak gelişirken, yaprak kıvrımlarının açılmasında rol aldıkları sanılmaktadır. Onlar bünyelerine çabucak su almaları sayesinde şişerek bu ödevi yaparlar. Zira katı maddece fakir olan bu hücrelerin bünyelerinde geniş kofullar mevcuttur.
Bulliform hücrelerine yaprakların her iki yüzünde de rastlamak mümkündür. Yaprağın hem girintili ve hem de düzgün yüzeylerinde bu hücreler bulunabilir. Onlar bazı bitkilerde damarlar arasındaki girintilerde yer alırlar. Çeper yapıları selüloz ve pektik maddelerden ibaret olan bulliform hücrelerinin dış çeperleri kütikula ile örtülür.
Bu şekilde hücre tiplerini izah ettiğimiz epidermis bitkilerde, genellikle tek bir hücre sırasından ibaret olmakla beraber bazı bitkilerde çok tabakalıdır. Epidermisin belli başlı ödevleri, bitkiyi dış tehlikelere karşı korumak, transpirasyonu tahdit etmek, gaz alışverişini kontrol etmek, su absorbe etmek, olarak ifade edilebilir.
|