Öncelikle Kurala uymadıgım için özür
Fakat isim ingilizce olunca bende mecburiyetten koydum
Haberimize dönelim
____________________________________________
“Geçen bin yılın en önemli müzik olayı nedir diye sorulsa, yanıtım Woodstock olur. Woodstock tam 40 yıldır yaşıyor ve değerini de koruyor. Buna benzer bir başka örnek var mı? Yok...” Woodstock 99'un organizasyonunda yer alan Hakan Türkkuşu Woodstock'ı ntvmsnbc'ye anlattı.
İSTANBUL - “Geçen bin yılın en önemli müzik olayı nedir diye sorulsa, yanıtım Woodstock olur. Günümüzde her tür eğlencenin birkaç saat, hatta birkaç dakika içinde tüketildiği eğlence endüstrisinde Woodstock tam 40 yıldır yaşıyor ve değerini de koruyor. Buna benzer bir başka örnek var mı? Yok...”
Woodstock’ın 30. yılında görev alanlardan da biri olan Türkkuşu, efsane festivali ntvmsnbc'ye anlattı:
OKYANUS YÜZEREK GEÇİLİR Mİ?
Efsanevi Woodstock konserinin 40. yılı kutlanıyor ve siz de 1999 yılında düzenlenen bu organizasyonda çalışma fırsatı buldunuz. Bu organizasyona katılma hikayenizi anlatır mısınız?
Woodstock, gerek meslek yaşamımda ve gerekse kişisel kariyerim açısından elime geçen en büyük fırsat. WS99, bir festival deneyiminin ötesinde bir durum. Düşünün ki göz alabildiğine uzanan bir boşlukta müzik ve müzikseverleri buluşturma misyonu ile çalışıyorsunuz. Kafanız “Elimden gelen yetmez, daha fazlasını nasıl başarırım?” sorusu ile sürekli meşgul. Yorgunluk aklınıza bile gelmiyor. Odaklandığınız tek konu var, bin yılın etkinliğinde üzerime düşeni kusursuz ve eksiksiz yapma arzusu. Bildiklerinizin derya damla bile olmadığını görüyor, varlığından bile haberdar olmadığınız sayısız detayı ve çözümü öğreniyorsunuz. Okyanus yüzülerek geçilir mi, işte Woodstock için çalışmak okyanusu yüzerek geçmekten ileri bir deneyim kazandırıyor insana
LANG SIRADIŞI BİR PROFESYONEL
İlk Woodstock’ı düzenleyen Micheal Lang ile çalışma fırsatı buldunuz. Lang'in ilk Woodstock tecrübelerinden yararlandınız mı?
Profesyonel yaşamım boyunca tanıdığım en alçak gönüllü insanlardan biri Michael Lang. Yıllar önce edindiği deneyimi ortaya koyan ve paylaşan, az konuşan, konuyu kavrayıp çözümün bulunmasını sabırla bekleyen, yakın çevresindeki ekibi sustuğunda bile motive edebilen veya harekete geçirebilen sıradışı bir profesyonel. Sanırım WS efsanesi de onun bu sıradışılığından doğdu. Sıradan biri olsaydı, sıradan bir festival gerçekleştirir ve bir süre sonra unutulup giderdi. Ondan öğrendiklerimi listeleyecek olsam ilk sırayı ‘çalışmak’, ikinci sırayı ‘düşünmek’, üçüncü sırayı da galiba ‘az konuşmak’ alırdı. Bugün de öğrendiklerimi uyguluyorum ve ne kadar değerli olduklarını her geçen gün yeniden keşfediyorum.
KASK TAKMADIĞIM İÇİN UYARILMIŞTIM
Bu önemli festivali hayata geçirme sürecinden bahseder misiniz?
WS99 için çalışan çekirdek kadroda, kendi alanlarında müthiş deneyimli profesyoneller ve U2 turnelerini planlayan ve yöneten ekip de vardı. Kabaca 150 kişiyi geçmeyen bu çekirdek kadro, a’dan z’ye her konuyu, en ince detayına kadar ele alıyor ve çözümünü ortaya koyuncaya kadar çalışıyordu. Bir gün kamp alanında budanacak ağaçları kontrol etmek için çıktığım sepetli araçta kask takmadan çalıştığım için uyarılmıştım. Ekip detaylara bu kadar hakimdi. Mesela festival için üretilen yaklaşık 2000 yönlendirme işaret ve levhası için hazırladığım listeye bakıp, hiç İngilizce yazım hatası yapmadığım için kutlamışlardı.
EN UZAK ÜLKEDEN GELEN BENDİM
WS99 ekibine katılmak için en uzak ülkeden gelen bendim. Bu bile riskti aslında. Hatırımda kaldığı kadarı ile 750 TIR ile toplam 35 bin ton malzeme taşındı. Yaklaşık 60 bin araçlık otopark hazırlandı ve 125 kadar otobüs ile otoparklardan giriş kapılarına düzenli seferler yapıldı. Açık hava duşları dışında 2500’den fazla portatif tuvalet hizmete sokuldu. Yiyecek ve içecek satışı için yaklaşık 50 kilometrekarelik alanı kapatacak toplam 100’den fazla dev çadır kuruldu. Üç gün boyunca 1500’ü sağlık ekibinde olmak üzere toplam 16 bin kişi görev yaptı. Bütün bu yoğunluğu gözünüzde canlandırın, insanın kendi adını bile hatırlayamaz hale gelmesi an meselesiyken, etkinlik sonrası başladığımız restorasyon sırasında o ekip, “Sen çok koştun, ayakkabılarını eskittin. Bu bisiklet senin” diyerek kamp alanı görevlileri için alınan bisikletlerden birini bana hediye edecek kadar da dikkatliydi.
ÇAMUR İÇİN TANKERLERLE SU TAŞIDIK
Dünyanın en büyük müzik festivalinin 30. yıl kutlamasında festival ruhu nasıldı? Woodstock'ı Woodstock yapan öğelere rastladınız mı?
İlk Woodstock’ı yaşayanlar da vardı, onların çocukları da... İlkinde çamur, havanın azizliği neticesiydi, 30. yılda çamuru yapabilmek için tankerlerle su taşımak durumunda kalmıştık. İlkinde insanlar gereksinimlerini beraberlerinde getirmiş, pek az kısmını satın almak durumunda kalmışken 30. yılda her tarafta yiyecek ve içecek satılan stand’lar kurulmuş, kredi kartı kullanılmış ve hatta ATM makineleri alanın her tarafına yerleştirilmişti. İlkinde internetin i’si bile yokken 30. yılda en yoğun ilgi gören alanlardan biri internet cafe olmuştu. Birbiri ile çelişen bu durum bence Woodstock’ın en güzel yönü.
60. YIL 70. YIL NEDEN OLMASIN
Geçmiş ile bugün mükemmel bir biçimde buluşturuldu. İlk yılında eminim ki gelenlerin hiçbiri "30. yılına gideriz ya da 40. yılını görürüz dememişlerdi. Ama 30. yıl da oldu, 40. yıl da eli kulağında. Belki bizler 50. yılı göreceğiz. Şanslıysak 60. yıl, 70. yıl neden olmasın diyeceğiz. Bunu bizlere dedirtecek ve düşündürecek bir festival olmasıdır zaten Woodstock’u Woodstock yapan...
TOPRAK VE ÇİM OLMADAN...
Rock’n Coke 2003 organizasyonunda da bulundunuz. Dünyada Rock-am Ring, Sziget, Boomfest, Live 8 gibi müzik festivalleri düzenlenirken Türkiye'nin büyük çaplı bir festivale ev sahipliği yapamamasının nedeni nedir? Ve şu andaki festivaller hakkında ne düşünüyorsunuz?
Uluslararası ölçeklerde düzenlenecek festival ve bu tür projelerin gerçekleştirilmesi için gereken bileşenler konusunda iyi bir noktada olduğumuzu söylemek zor. Ancak yerimizde saymadığımız da bir gerçek. Bugün dünyanın pek çok yerinde düzenlenen festivallerin öne çıkan ortak özelliği; asfalt ve beton olmaması. İster psikolojik denilsin, ister bilimsel açıdan bakılsın; toprak ya da çim alanlarda insanlar kendilerini çok daha rahat hissediyor. Günlük yaşam zaten beton ve asfalt üzerinde geçiyor, bir de müzik dinleyip dans edeceği ortamda bunlar karşısına çıkınca haliyle yakalanmak istenen keyif bir türlü yakalanamıyor. İstanbul'un 'en yeşil' bölgesi olan Belgrad Ormanı içindeki Mehmet Akif Ersoy Korusu içinde kurulan ve İstanbul Festival Vadisi (İFV), bu açıdan bakıldığında belki de en büyük başarı. Müzik dinleyip, dans edeceğiniz ortamın her tarafı orman. İster sağa, ister sola, ister öne, ister arkaya bakın; her yer yeşil.
MERDİVENİN HENÜZ İLK BASAMAKLARINDAYIZ
İstanbul bugün yaklaşık 15 milyon kişinin yaşadığı bir kent ama gelin görün ki konser verilen alanların neredeyse tamamı kent nüfusunun 5 milyonu bile bulmadığı döneme ait. Bu konuda yatırım yok denecek kadar da az. Konu ile doğrudan ilgili şirketlerin büyük bölümü, yeni yatırım için özsermayesi ya da tüketici kredisi ile sınırlı olanaklara sahip. Doğru değerlendirme sonrasında satın alınan ekipman, makul bir süre içinde kendini amorti ediyor, hesabını iyi yapan işletmeye de kazanç sağlıyor. Ancak daha büyük yatırımlar söz konusu olduğunda, merdivenin henüz ilk basamaklarındayız.
MEKAN SIKINTISI, ULAŞIM SORUNU...
Bugün uluslararası etkinliklere evsahipliği konusunda varını yoğunu ortaya koyan İstanbul, 40-50 bin katılımcı ile gerçekleştirilecek etkinliklerde zorlanıyor. Mekan sıkıntısı ve ulaşım sorunu, İstanbul’un uluslararası kitle etkinlikleri için önünde başlı başına engel oluşturuyor. Bu yüzden belki de İstanbul dışına, başka kentlere de alıcı gözle bakılmasında yarar var. Çok sayıda insanın eğlenip hoş vakit geçireceği, dünya starlarını dinleyip gösterilerini izleyeceği bu tür yatırımların, dünyadaki pek çok örnekte olduğu gibi yatırımcısına geri ödemeyi yapacağını düşünüyorum