|
|
|
biz sanıyorduk ki, bir yaradılış varsa aşkadır ne hata. sonsuzluğaymış meğer sonsuzluğun koyu yapışkanlığına
herkes sussun boşluktaki dilsiz yıldızların körlüğü gibi dursun her şey yatağımda. ben neye ağlayacağımı bilirim hangi tenin beni öldürmeye yeteceğini. bu son artık uykusundayım herkesin yaradılışı değilse de yokoluşu gördüm.
bejan matur/gece gibi olacağım * bu, ne ayıp, ne de yasak, öylece bir gerçek, kendi halinde, belki, yaşamama sebep...
evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu. hani, kurşun sıksan geçmez geceden, anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık... ve zehir - zıkkım cıgaram. gene bir cehennem var yastığımda, gel artık...
ahmed arif * anladım diyemem ki! suçluyum belki ben anlatamadım sana kendimi tutuştum, yandım da yokluğunda her gece yine gözyaşlarımla söndürdüm kalbimi her gün her dakika seni özlerdim bitmezdi kederim senin yanında bile susardım, gözlerime baktığın zaman mermer bir heykelin çaresizliğiyle oysa neler düşünürdüm sen yokken sana kavuşunca neler söylemek isterdim dakikalar bir ışık hızıyla geçerdi ayrılık başlayınca ben biterdim en kötüsü beni koyup gitmendi o öyle bir yalnızlıktı anlatılmaz hep yarım kalmış heyecanlar hazlar içinde biterdi bir kış, geçerdi bir yaz ve nice yıllar kovalardı birbirini gözlerimde gitgide büyürdü mesafeler bütün teselliler uzaklarda kalırdı bütün çiçekleriyle solardı bahçeler ne olurdu saadetlerin en büyüğü işte ellerimde al, diyebilseydim anlardın, ve hiç gitmezdin, değil mi bir gün duyduğum gibi kal diyebilseydim.
ümit yaşar oğuzcan * kendin ol kendin ol sen buysan başkası ol!
buysan kederden öleceğim başkası olursan da kimi seveceğim?
/ne diyarbakır anladı beni ne de sen oysa ne çok sevdim ikinizi de bir bilsen.../
yılmaz odabaşı
gitti ah... gecelere hüzünleri serperek. yaralı bir kuş gibi kanarcasına gitti... yalvaran gözlerime, elemi pay ederek, bir kabahatmiş gibi, kaçarcasına gitti...
gitti ah... şarkılara bel bağlamak faydasız. üstüme kapıları kaparcasına gitti... gecenin geldiğini haber vermeden, hırsız yaşanmamış bir ömrü, çalarcasına gitti...
gitti ah... bir nehirdi, yazmadığım şiirdi. yüzüme son bir defa bakarcasına gitti...
gitti ah... gözyaşları yanaklarımda kaldı. hayatın perdesini çekercesine gitti... belki duyulmamış, toz-pembe bir masaldı. göğsümden yüreğimi, sökercesine gitti...
gitti ah... karşılaşmak ömür boyu imkansız. beni hazanda koyup, bahar dalına gitti... biliyorum, ne yapsam, ne söylesem anlamsız. ayrılmıştı dünyamız; kendi yoluna gitti...
gitti ah... bir mevsimdi, çizmediğim resimdi. kalbime bir çiviyi, çakarcasına gitti...
yusuf hayaloğlu
* 'durmuşum bir köşe başında verdiğim randevuda ölümü bekliyormuşum ama yarın olmuyormuş say ki...
direncin en direnç zamanı umudum ütopyamla kolkolaymış ama sırtları bana dönükmüş say ki ben bir türlü ölemiyormuşum.' * sana gitme demeyeceğim. üşüyorsun ceketimi al. günün en güzel saatleri bunlar. yanımda kal.
sana gitme demeyeceğim. genede sen bilirsin. yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim. incinirsin
sana gitme demeyeceğim. ama gitme lavinia. adını gizleyeceğim. sende bilme lavinia.
özdemir asaf
* "şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki "
cemal süreya * "çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.."
can yücel
* dostun seni bir kez terk edermiş, bin kez değil. aslında hep yanımda olduğunu anladım.
ve bir kez terk etti mi seni, affetmek çok zormuş, ben de affedemediğin şeyin ne olduğunu anladım.
affedemem, çok geç demek gururdan başka bir şey değilmiş hâlâ sevgi varsa içinde eğer.
tutsak kalbimin kapılarını kırıp, içine baktığımda anladım. ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş,
sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış. yüreğimde sevgi bulduğumda anladım.
can yücel
* zulmün topu var , tüfeği var , kal'ası varsa; hakkında bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır. göz yumma güneşten ne kadar nuru kararsa; her gecenin bir gündüzü vardır. tevfik fikret ***
|