|
|
|
[KOMANDO NEDİR ?/color] Gurur,güven, ani karar verebilme yeteneği ile her türlü düşman, hava ve arazi şartları ile mücadele edebilecek şekilde yetiştirilmiş, bittiğinde yeniden doğan mümtaz askeri personeldir. Komandonun anlamını şu sözlerle ifade edebilirim: Burası şafağı 90 derken nöbetten düşenlerin yeri değil,şafağı 9 kala şehit düşenlerin yeridir.Burası cilalı taşlar üzerinde kızlarla dans etmesini bilenlerin değil,amansız dağlarda vatan hainleriyle raks etmesini bilenlerin yeridir.Burası kuşların yerine mermilerin uçuştuğu,çiçeklerin yerine barutun koktuğu,yollarına sokaklarına pusuların atıldığı,içkisi kan mezesi yılan yaşamak için öldürmek zorunda kalan,kahraman komandoların yeridir Komandoluk bir sevdadır ve herkesin olamıyacağı birşeydir.olanlar ise hayatlarında yaşamladıkları şeyleri yaşayan kahraman Türk ordusunun en mükemmel neferleridir.Bunun için komandolara sahip çıkıp onlar için dua etmeliyiz. Onları anneleri bu en şerefli mertebe için yetiştirmişlerdir. her koyun koç her ana komando doğurmaz .
***KOMANDO*** KORKU NEDİR BİLMEYİZ BİZ DAĞLARIN ERLERİ YUVA YAPTIK GÖKLERE BAŞ DÖNDÜREN YERLERE ENGEL TANIMAZ AŞARIZ YÜCE ENGİN DAĞLARI EL VERİR UZANIRIZ MOR SİYAH BULUTLARA BEN TÜRK KOMANDOSUYUM DÜŞMANI ÇELİK PENÇEMLE EZERİM HER YERDE BEN VARIM HAVADA, KARADA. DENİZDE. ÇÖLDE, ÇATAKTA, BATAKTA HER ZAMAN VE HERYERDE KİM? KOMANDO KİM? KOMANDO OLAMAZSIN... . YAH OLAMAZSIN... YAHKOMANDOLAR.... ALLAH KOMANDOLAR ... ALLAH
Allah sizi korusun
KOMANDO OLMAK ONURUMDUR OLUR YA BİR ÇATIŞMADA ÖLÜRSEM ARKAMDAN YAS TUTMAYIN BIRAKIN TOPRAĞIMDA RAHAT UYUYAYIM
BEDENİMDEN KOMANDOMU ÇIKARMAYIN ONLAR BENİM GURURUMDUR ÖLÜNCE KEFENİM OLACAK
BAŞIMDAN MAVİ BEREMİ ÇIKARMAYIN O BENİM ŞANIM ŞEREFİM OLACAK
AYAĞIMDAN BOTLARIMI ÇIKARMAYIN ONLAR NİCE YOLLAR AŞACAK ŞEHİT OLURSAM SIRAT KÖPRÜSÜNDEN GEÇECEK
ELİMDEN TÜFEĞİMİ ALMAYIN O BENİM MEZARIMA SEMBOL OLACAK
YARAMIN KANINI SİLMEYİN AHİRETTE HESABI SORULACAK
GÖĞSÜMDEN KÖR KURŞUNU ÇIKARMAYIN O BENİM MADALYAM OLACAK...
Bordo Bereliler teşekkürler.' nın değişik sınıf ve rütbelerdeki subay ve astsubaylarından oluşan, iç ve dış tehditlerin bertaraf edilmesine karşı her türlü arazi ve iklim şartlarında görev yapabilecek nitelikte üst düzey eğitime tabi tutularak yetiştirilmiş özel askerlere verilen isimdir. Tugay seviyesinde Oluşturulmuş olan Özel Kuvvetler Komutanlığı'na (Eski Adı Özel Harp Dairesi Başkanlığı) olarak görev yaparlar. Söz konusu Tugay, Bordo Bereliler ile Muharabe Arama Kurtarma (MAK), Su Altı Taarruz(SAT), Deniz Piyade Keşif timlerini bünyesinde barındırmakla beraber, fiili durumda sadece Bordo Bereliler ve MAK doğrudan Tugay'ın emrinde görev yapmaktadır. Bordo Bereliler aynı zamanda devlet büyüklerinin yakın koruma görevini de yerine getirirler. Dünyanın en iyi askeri özel timleri sıralamasında 1. sırada yer alır. (Kimi verilere göre 2004 yılında Almanya'da düzenlenen Özel Kuvvetler yarışmasındaki birincilik performansıyla ilk sıradadır). Bordo Berelilere üye olan askerlerin adları soy adları MİT tarafından korunur. Eğitimleri (Dört dörtlük yetişiyorlar)
Yurtiçi, yurtdışı ve ihtisas eğitimi olmak üzere 3 ayrı dalda 47 ayrı ders eğitimi gören "bordo bereliler", 3.5 yılda yetişmektedir.Yurtiçinde 72 hafta süreli temel nitelikli kurslar gören elit askerlere, bu eğitimden sonra yurtiçi ve yurtdışında ihtisas eğitimi verilmekte, ihtisas süreleri 10 ila 52 hafta arasında değişmektedir. Yaklaşık 3 - 3.5 yıl sonunda aday, gerçek bir "bordo bereli" olmak suretiyle özel timlerde görev alacak duruma gelmektedirler. Yurtiçinde; savaş beden eğitimi, özel harekat, yakın muharebe, teşhis-tanıma, uzak mesafeli keşif ve devriye, sızma, yaşamı sürdürme - sorgulama sorguya mukabele, kaçma - kurtulma, hedef tarifi - ateş tanzimi - hasar tespiti, özel operasyon, psikolojik harekat, halka yardım, paraşüt, komando, gayri nizami savaş, koruma, kış muharebesi, kurbağa adam, serbest paraşüt eğitimi. İhtisas kurslarında; atlatıcı ve yer ekip komutanlığı, tahrip teknikleri, mayın ve bubi tuzakları, ilk ve acil yardım, cerrahi teknisyen, hayatta kalma-kurtulma, cephane imha, hafif silah uzmanlığı, ağır silah uzmanlığı, istihbarat uzmanlığı, harekat uzmanlığı, muharebe kursları, psikolojik harekat kursları. Yurtdışında; özel kuvvetlerde uzmanlık, hava indirme, sivil işler, halkla ilişkiler, devriye, yaşamı sürdürme, psikolojik harekat kurslarıdır. Ayrıca bu birlikler iyi donanımlı diplomatlardır.
* Yurtiçinde; savaş beden eğitimi, özel harekat, yakın muharebe, teşhis-tanıma, uzak mesafeli keşif ve devriye, sızma, yaşamı sürdürme - sorgulama sorguya mukabele, kaçma - kurtulma, hedef tarifi - ateş tanzimi - hasar tespiti, özel operasyon, psikolojik harekat, halka yardım, paraşüt, komando, gayri nizami savaş, koruma, kış muharebesi, kurbağa adam, serbest paraşüt eğitimi. * İhtisas kurslarında; atlatıcı ve yer ekip komutanlığı, tahrip teknikleri, mayın ve bubi tuzakları, ilk ve acil yardım, cerrahi teknisyen, hayatta kalma-kurtulma, cephane imha, hafif silah uzmanlığı, ağır silah uzmanlığı, istihbarat uzmanlığı, harekat uzmanlığı, muharebe kursları, psikolojik harekat kursları. * Yurtdışında; özel kuvvetlerde uzmanlık, ranger, hava indirme, sivil işler, halkla ilişkiler, devriye, yaşamı sürdürme, psikolojik harekat kursları.
“...Teğmen hedefe girmenin hazırlığında... Sözde onurlarının kırılacağı, dahası hedefe girenin onur bulacağı yerdir burası... Ve girilen çatışmanın en doruğudur. Anlarla, durumla, mekanla, içgüdülerle, dürtülerle, tehlikelerle ve benlikle yarışılır burada... Ve karşıda olanın çok önemi yoktur aslında... Hedefe girme anı gelip çatmışsa eğer, bütün kökler kopartılıp atılmıştır zaten... ‘Ve o an, hedefe yürümek üzere ayağını yerden kesebildiğin andır’. Göz gözü tanımaz o zaman... Varlığının tohumuna para saymış olsan bile tanımazsın benliğini... Zaman, mekan, dünya, ifrit, benlik saygı duruşuna geçiverir zaten... Mehmetçiğin yakarış anıdır bu... Dahası anış... Ve ruh bütün yaratılmışlara kafa diker ya, bir secde anındadır aslında... Kendisini Yaratana... Kendisini yaratılmışlar içinde en şerefli kılana... Artık bütün varlığın seyre koyulduğu, bir haykırış anıdır. Askerin her şeye karşı olan ve aslında sadece bir tek şeye karşı yaptığı haykırışı... ‘Allah...’ deyişi... ‘Ya Allah...’ Gürüldeyerek, gümbürdeyerek hedefin içine akan askerler... Mehmetçik... Türkler’in, Türküm diyenlerin, Türk inançlıların, kutsal anı... Şerefin, namusun, imanın bedenleştiği, bayraklaştığı an... Burası Kuzey Irak’ta gelecek arayıp da, bulduğumuz yerdir...”
UNUTMAYACAKSIN YAŞ 20 GENÇ BİR BEDEN…
YAŞAMIN EN GÜZEL ANINDA KIPIR KIPIR HAREKET VAR KANINDA…
DAĞLARDA YANKILANIYOR SESİ…
ONUN HERŞEYİ MAVİ BERESİ…
EY KAHRAMAN KOMANDOM BENİM…
SEN TÜM ANALARIN DUALARINDA…
SEN BU VATANIN DAĞLARINDA
YAŞIYOR YAŞAYACAKSIN…
HATIRLATIYOR SANA TÜFEĞİN NAMUSUNU..
SIRT ÇANTAN ASLAN YELESİNİ…
ALNINDAKİ TER ANADOLU YAĞMURUNU…
GÖZLERİNDEKİ BAKIŞ YIKILMAYAN GURURUNU…
MAVİ BEREN KOMANDO ONURUNU
HATIRLATIYOR HATIRLATIYOR SANA…
EY ASLANIM EY AHMEDİM EY MEHMEDİM
UNUTMAYACAK UNUTMAYACAKSIN…
SANA DUA EDEN ANANI BABANI…
BU KAHRAMAN VATANI…
TOPRAĞIN ALTINDA YATANI…
MUSTAFA KEMAL ATANI
UNUTMAYACAK UNUTMAYACAKSIN…
UNUTMAYACAKSIN…
SANA DUA EDEN GELİNLERİN SARIĞINI..
BU VATANA BAĞLILIĞINI…
AY YILDIZLI BAYRAĞINI
UNUTMAYACAK UNUTMAYACAKSIN…
SANA MEKTUP YAZAN SIRDAŞINI…
OKULDA OKUYAN GARDAŞINI…
ŞEHİT OLAN ARKADAŞINI
UNUTMAYACAK UNUTMAYACAKSIN…
EY KAHRAMAN KOMANDOM BENİM…
KAHRAMANLIĞINLA YAŞA ,KAHRAMANLIĞINLA... KOMANDO…
Not:Bu şiir TGRT televizyonunun Hakkari dağ ve komando tugayı için yapılan tv programından alınmıştır...
Komando yaşadıkça Duruşumuz merminin namluda duruşu gibidir.
TÜRKSENİZ EN AZ BİR KEZ OKUYUN
Aşağıda okuyacağınız bölüm Abdullah AĞAR' ın Otopsi Yayınlarından çıkan, "5.TİM/GÜNEŞ DOĞSUN İSTERİZ" adlı eserinden alınmıştır. Abdullah AĞAR; 1967 Ankara doğumludur. Kara Harp Okulu Mezunudur. Bestler'den Gabar'a, Azerbaycan'dan Brüksel'e, Paris'ten Cudi Dağı'na ve Kuzey Irak'a uzanan 6 yıl sonunda belinden aldığı 3 kurşun ile malulen emekli olmuş bir gazidir. Hatıralarını yazdığı eser hakkında söyleyebileceğim tek şey, TÜRK İSENİZ MUTLAKA EN AZ BİR KEZ OKUYUN!..
Bizler taktik gereği neredeyse bütün gece ve ertesi gün akşama kadar yürümüştük. Ve geçtiğimiz dereleri sanki içerek bitirmeye çalışmıştık. Akşam üzeri yürüyüş sona erdiğinde takati kalmamış eratın, komando andını söylerken bitkinliğin kabuğunu nasılda kırdığına şahit olmuştum. Bu şehadet hem milletin bu evlatlarının nasıl bir ruhu olduğuna hem de bu milletin evlatlarında nasıl bir ruh olduğunaydı. En az antta ki kadar uyanmaya, uyandırılmaya muhtaçtı bu ruh. Ve ruh, candı. Ve nasıl bir can vardı bu askerde? Nasıl bir cânân?
Bu ant kimilerine çok basit gelebilir. Belki de çoğu kişi ne olduğunu, nasıl bir mana taşıdığını anlamayabilir. Hatta hazır kışlasında, sıradan bir zamanda söylense etkisi bu kadar kalıcı olmazdı. Ama o gün, gönülden gelen ses; kavuran fedakarlıkta ve tahditle bilek güreşi tutmuş kaskerlerin, kurumuş, kurudukça toz yutmuş, toz yuttukça yutkunmayı unutmuş boğazlarından, haykırışa dönüşmüştü. Sanki o gün, o and askerin, o asker de Türk Milletinin kim olduğunu bana anlatmıştı. Sadece bana mı? Bence, bunu bütün kainata anlatmıştı.
Sesi gür çıkan bir subay, taburun orta karşısında ileri çıktı ve "Komando andı için tören rahat" diye gürledi. Bütün timler karargah bölüğü ve bölük karargahları "tören rahat"a geçtiler. Tüfeklerini ellerinin vardığı en uca ittiler, diğer ellerini yumruk yapıp bel kemiklerine dayadılar, göğüslerini şişirdiler. Kıstıkları gözleriyle bıçak gibi ileriye baktılar. Gabar üstüne batmaya giden güneş alınlarından akan terde pırıp pırıl parlıyordu. Komutanın dediğini diyebilecekleri en yüksek sesle tekrarlamaya başladılar:
"Korku nedir bilmeyiz" Dört yüz asker hep bir ağızdan top gibi gürledi. "Korku nedir bilmeyiz..." Doağlar inledi; Cudi, Namaz Dağı, Elmalı Tepe inledi. Sonra devam ettiler:
"Biz dağların erleri Baş döndüren yerlere.. Ben Türk Komandosuyum.. Seni çelik pençemle ezerim.. Heryerde ben varım... Karada Havada Denizde Yatakta Çatakta Batakta Hakkari'de Şırnak'ta Cudi' de Gabar' da Dedeören' de Milli' de Her zaman ve her yerde"
Bundan sonra komutanın dediğini demediler. Dediğine karşılık vermeye başladılar: - Kim? - Komando! - Kimmm? - Komandoo!...
Komutanları onların "Komando" deyişlerini beğenmezcesine tekrar tekrar soruyordu; - Kimmm? Aslında askerlerin üzerine gidiyordu. Onları tahrik ediyordu. İstiyordu ki, ses ağızdan değil, yürekten çıksın... Son bir kez daha sordu: - Kimmmmm? Ve en güçlü karşılığı verdiler.. - Komandooooooo!...
İşte bu ses gırtlaktan geldi. Aslında boğuk ve yoğun, yürekten gelen bir sesti. Komandoluk yürekten gelmeyen sesi kabul etmezdi. Onların komandoluğunu kabul etmemiş gözüken komutan bu kez tekrar seslendi:
- Olamazsınız !.. Bunu diyen komutandı. Komutana karşı gelinmezdi. Buna rağmen içlerindeki dehşeti, kabul etmeyişi ve yiğitliği hep bir ağızdan ; "Yaahhh" diye ciğerlerindeki bütün nefesi boşalttılar. Komutan zaten bunu istiyordu. Ama bununla yetinmedi. O istiyordu ki; onlar kendi kendilerine sahip çıksınlar. Bir daha yineledi:
- Olamazsınız !... - Yaahhhhh !.. - Olamazsınız !.. - Yahhhhh!....
İşte burası gönüldeki öfkenin cesaret olup, haykırışa dönüştüğü yerdi. Bir asker ilk önce kendini kendi komutanı kabul etsin isterdi. İşte o zaman o komutanı gönlüne koyar, o gönülle arşa doğru yola çıkardı. Adet buydu. O adete, bizden olan herkes uyardı. Komutan da, asker de komandoluğunu dile dökmüştü. Komutan bir kez daha seslendi:
- Komandolar... cevap verdiler: - Allahhhh!.... komutanları tekrar seslendi... - Komandolar !... - Allahhhh !... - Komandolar !... - Allahhhhhh !.... son karşılık son perdeden olmuştu. Bu sanki askerin yüreğinin gücü, Yaradana seslenişiydi. Ve artık komutan dedi ki:
- Allah korusun !.. "sağ ol" demediler. Belki sadece burada sağol demezdiler. Duyulan belli belirsiz bir "Amin" oldu.. Bu sesleniş, dağlara, düşmanlara değil, yüreğimize sızan Allah'ımızaydı. Ve O bizim sesimizi her zaman duyardı..
Namaz Dağı'ndaki meşe, Milli Karakolu'nun taş duvarı, Elmali Tepe'de ki çakal bile memnundu. Onların kendi lisanlarıyla yaptıkları anışı, Türk Askeri, insan olma şerefiyle cihana haykırıyordu.. Bu işten sadece karşı taraftakiler memnun değildi.... "
!!! KOMANDO İLE SAVAŞMAK ÖLÜMDÜR TÜRK KOMANDOSU İLE SAVAŞMAK MUTLAK ÖLÜMDÜR!!!
|