0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Toplumbilimsel Açıdan Engellilik Sorunsalı 2  (Okunma Sayısı: 1608 Kere Okundu.)
« : Şubat 24, 2012, 10:51:49 ÖÖ »
Avatar Yok

-o_o-GökhaNur-o_o-
*
Üye No : 17147
Nerden : İzmir
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 2158
Mesaj Sayısı : 4 756
Karizma = 12093


Bilindiği üzere “aile” toplum yapısının temel taşıdır. Sağlıklı, düzenli bir şekilde oluşturulmuş bir temele bağlı olarak ortaya çıkan toplumlar da bir o kadar sağlıklı olacaktır.
Aile yapısının sağlıklı olması da aileyi oluşturan bireylerin sağlık olmasına bağlıdır. Ancak sağlıklı olmak, hasta olmamak anlamında değildir. Sağlıklı olmak aile yapısının, aile tanımına uygun olması, aile içi iletişimin iyi olması gibi anlamları taşımaktadır.
Ailenin aile olmasını sağlayan da çocuklardır. Bir bebeğin doğacak olması büyük umutları da beraberinde taşır. Kimi kız çocuğunun olmasını ister; kimi erkek çocuğunun. Belki istendiği gibi kız /erkek çocuk dünyaya gelmiştir. Ancak engelli olması tüm umutları suya düşürür; annenin kapıldığı ilk duygu “utanç” duymaktır. Çünkü böyle bir durumda ilk akla gelen “çevre”nin ne diyeceği, ne düşüneceğidir. Anne utanç duyuyor çünkü doğan bebeğin engelli olduğunun belli olmasıyla birlikte toplumsal bir baskı oluşturacaktır. Utanç duygusu beraberinde korku ve endişeyi de beraberinde getirir.

Anita adlı bir anne yaşadığı olayı şöyle anlatıyor: “Ailemin önünde utandığımı hissettim. Harika bir oğlan doğurmamı bekliyorlardı ve istedikleri gibi bir oğlan dünyaya getirdim, ama oğlumun beyninde zedelenme vardı.”(Sinason, 2004, s.34)

Anita’nın diğer bir düşündüğü şey de ailede engelli bir çocuğun olmasının sağlıklı olan ablasının evlenme şansını azaltabileceğiydi. Çünkü hangi toplum olursa olsun, korku ve endişeler farklılık gösterse de her toplumda belli önyargılar vardır. Bilindiği gibi önyargıları yıkmak, yok etmek çok zor bir durumdur.
Bu utanç duygusu anne ve babalar arasında da olur. Çünkü anne ve baba kendilerinde olan eksik bir durumun çocuğa aktarıldığı düşüncesindedirler. Çünkü çocuk, anne ve babanın ortak ürünüdür. Anne ve babadaki özellikler DNA’lar ile çocuğa geçer. Böylece hissedilen duygular aile içinde de baskıya neden olur.

Toplum bir bütündür ve bütünü oluşturan da parçalarıdır. Bu parçalar ise bir halkadır, birbirine bağlanarak bütünü yani toplumu oluşturur. Bu halkalardan birini koparmak ise bir eksiklik yaratır. Yaşlısı, genci, kadını, erkeği vb. birer halkadır. Toplum zincirini oluşturan bir halka da engellilerdir. Dünyada engelli bireylerin toplumdaki oranının ℅ 10–12 arasında olduğu kabul edilmektedir. Bu oran azımsanacak bir oran değildir.

Toplumla bir bütün oluşturabilme ve uyum sağlamanın temelleri ailede atılır. Bireyi, özellikle de engelliyse, toplumun bir bütünü olarak yetiştirmek gerekir. Bu da öncelikle ailenin eğitilmesi ve bilinçlenmesiyle gerçekleşir. Engelli bir çocuğa doğduğundan itibaren kendi kendine yetebilme yetisi verilmeli, özgüven kazandırılmalıdır. Böylece bu bireyler toplumun tüm önyargılarına karşı çıkabileceklerdir.

Daha önce de belirtmiş olduğum gibi, toplum engellilere çeşitli önyargılarla bakar, tavır takınır. Genellikle engelli bireyler suçlu, günahkâr gibi görülmektedir. Tolumun onlara olan tutumu acıma, onları dışlama, alay etme, aşağılama biçimindedir. Çünkü toplum, onları kendisinin bir parçası olarak görmez. İşte asıl sorun da bu noktadan itibaren başlamaktadır.

Dr. Mehmet AYSOY engelliliğin sorunların en önemlisinin toplumsal düzeyde olduğundan ve bunun sonucunda “ideal toplum modeli”nden bahseder. İdeal toplum modeli de ulaşılabilir toplumu gerekli kılmaktadır.

“Ulaşılabilir toplum, özürlülüğün “özel ihtiyaç” çerçevesinde ele alındığı ve özürlülerin toplum yaşamına katılmada ve kendi seçimleri olan yaşam biçimlerini sürdürmede desteğe ihtiyacı olan bireyler olarak değerlendirildiği yaklaşımın bir ürünü olan bir kavramlaştırmadır. Bu anlamda ulaşılabilir toplum; daha güçlü ve daha benimseyici, herkesin amaçlarına ulaşmada ve toplum yaşamına katılmada aynı imkânlara sahip olduğu bir toplumdur.” (Aysoy,2004:72)

Aksoy’un belirttiği ve öngördüğü gibi ulaşılabilir toplumun engellilik konusunda toplumun temelini toplum temelli sistem oluşturmaktadır. Toplum temelli sistemin en önemli öğesini gönüllülük oluşturur. Böylece sorunlara daha kolay çözüm önerileri üretilebilir.

Yine Aysoy’a göre “toplum temelli yaklaşımın merkezi ise ailedir. Ailenin toplum temelli politikanın merkezine alınması, özürlü ailesinin eğitimi, özürlü ailesinin desteklenmesi gibi ana temaların özürlüler politikasının temel bileşenleri haline gelmesini de belirlemektedir.” (Aysoy, 2004:73) Burada Aysoy’un da belirttiği gibi her sorunun çözümünün temelinde aile bulunmaktadır. Çünkü iyi bir aile yapısı iyi bir toplumu meydana getirir. Toplumun engelliye bakışını etkileyen en önemli öğe eğitimdir. Çünkü eğitim görmüş bireyler bilinçli bireyler anlamına gelir ki, bu da bilinçli toplum demektir. Böylece engelli bireyler toplum içinden dışlanmayacak, toplumun bir parçası olacaktır.

Toplum baskısı, aile üzerinde bir baskı yaratır. Karancı, bu konudaki fikrini şöyle ifade etmiştir; “ ailenin yaşadıklarını duygusal zorlama, çocukların yaşadıklarına ilişkin yeterli bilgi edinememe, başkalarına çocuğun durumunu açıklamada çekilen güçlük, çocukta özre bağlı olarak davranış ve sağlık sorunlarını, tedavi, eğitim konusunda pek çok uzmanla görüşme gerekliliği, uygun eğitim alanlarını bulma çabaları, daha fazla zaman, para harcama gereksinimi ve çocuğun geleceğine ilişkin kaygılar, aileler için önemli stres kaynaklarını oluşturmaktadır.” (Karancı, 1997,s.38) Bunların sonucunda da, aile engelli çocuğa karşı olumsuz davranışlar sergiler. Kimi aileler çocuklarını yok sayar, kimileri de dışlar.

Daha önce de belirtmiş olduğum gibi bu ailelerin eğitim düzeylerinin yüksek ve hayat standartlarının iyi olması, çocuklarına olan bu olumsuz davranışları önlemede etkili olacaktır.

Toplumun olumsuz davranışlarını önlemek için oluşturulacak bir setin adı da sosyal çevreden destektir. Çünkü aileler çevrelerindeki eş-dost, akraba gibi yakınlarından destek görürse toplumun ön yargılarına daha kolay karşı koyabilir.

Yine toplumun ön yargılarının sonucu engelli bireyler bir “damgalanma” ile karşı karşıya kalır. Eripek’e göre “ bunun sonucunda çocuk kendini değersiz görerek, kendisine ilişkin beklentilerini aşağıya çekmekte, kendisine olan güvenini yitirmektedir.” (Eripek, 1993.s.82)
Damgalama, sadece engelli bireyi değil onun ailesini, yakınlarını da etkiler. Örneğin, eğer ailenin bir bireyi engelli ise o aileden kız almak ya da o aileye kız vermek kuşkuları da beraberinde getirir. Çünkü ailenin engelli bir çocuğu vardır. Yeni evlenecek olan çiftin de engelli bir çocuğa sahip olabileceği düşünülür. Evet, bu belki bir anlamda doğrudur. Çünkü engellilik kalıtsal olarak da ortaya çıkmaktadır. Ancak şu var ki engellilik doğuştan olabileceği gibi sonradan geçirilen bir kaza sonucu ya da hastalık vs. gibi durumlarda da oluşabilmektedir.

Sonuç olarak, engelliler de toplumun zincirini oluşturan bir halkadır. Dünya nüfusunun ℅ 10-12’sini engelliler oluşturuyorken onları görmezden gelemeyiz, yok sayamayız. Toplumun engellilere olan olumsuz bakış açısını değiştirebilmek için bilinç önemlidir. Bu bilinç de ailelerin dolayısıyla da toplumun eğitimiyle gerçekleşir. Bilinçli bir tolumda yaşayan engelliler de daha başarılı ve öz güven sahibi olan bireyleri oluşturur.

ENGELLİLERİN TOPLUMLA BÜTÜNLEŞMESİNİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER

Yoksulluk

Engellilerin toplumla bütünleşmesinin önündeki engellerin en başında yoksulluk gelir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki engellilerin çoğunun gelir düzeyi geçim sınırının altındadır. Bundan dolayı olanakları kısıtlıdır. Örneğin; eğer tekerlekli sandalye alma imkânı yoksa o engelli bireyin toplum içine karışması oldukça zordur.

Bu nedenle eğer engelliler topluma kazandırılmak isteniyorsa, öncelikle bu engellilerin ekonomik durumları iyileştirilmelidir. Yani, onlara iş olanakları sağlanmalıdır.

Eğitim

Engellilerin toplumla bütünleşmesinin önündeki diğer bir engel de eğitimdir.

Planlanmış olan tüm eğitim programları engelli bireyler düşünülmeden yapılmıştır. Bundan dolayı okul çağına gelmiş çocuklar eğitim alanındaki bu sorunla karşı karşıya kalırlar. Yani bir taraftan eğitimle topluma kazandırılmaya çalışılan engelli bireyler, onlar düşünülmeden yapılan eğitim programlarıyla da bir anlamda toplumdan dışlanmaktadır. Ancak, unutulmamalıdır ki eğitim engelli olsun olmasın herkesin hakkıdır. Bu çarpıklığı düzeltmek için, eğitim programları engelliler düşünülerek yeniden düzenlenmelidir.


Yapılan bir araştırmanın sonucuna göre “eğitim alanındaki engelli çocukların ℅96’sı okula gidemezken , ℅ 99’u ise istihdam edilemiyor.” ( WeBCaNaVaRi'na Üye Olmadan Link'leri ve Kod'ları Göremezsiniz.
Link'leri Görebilmek İçin. Üye Ol. veya Giriş Yap.
www.cnnturk.com
) Kısacası engelliler yok sayılıyorlar.

Ulaşım, Fiziksel Çevre ve Konut Ulaşım, fiziksel çevre ve konut gibi faktörler de engellilerin toplumla bütünleşmesini engelleyen problemlerdir. Bunların sorun olması ise yine engelliler düşünülmeden yapılmış olmasıdır. Parklar, bahçeler, kaldırımlar, yollar, kamu binaları, tiyatro ve sinemalar, tuvaletler, ulaşım araçları gibi alanların engelliler düşünülmeden planlanıp, yapılmasından kaynaklanmaktadır. Bu durumlar engellileri toplumdan uzaklaştırmaktadır. Fakat tüm bu alanları düzenleyerek engellilerin toplumla bütünleşmesini sağlamak mümkündür.

Rehabilitasyon

Bir birey, yapabildiği işi yapamayacak duruma geldiğinde, o işi tekrar yapabilmesi için ona bir takım olanaklar sağlanmalıdır. Bu işe de “ rehabilite etmek” denmektedir.

Rehabilite edilmeyen bireyler kendi kendine yetecek halde olamayacaklarından bağımlı hale gelecektir. Engellilerin rehabilitasyonla eğitilmesi onları toplumla bütünleştirecektir. Bunun sağlanması için hem engellilerin, hem de ailelerin iyileştirme olanaklarından yararlanması sağlanmalıdır.

Engellilerin Özel Yaşamı

Daha önce de belirtmiş olduğum gibi engelli bireyler için aileleri çok önemlidir. Onların da evlenmeye ve aile kurmaya hakları vardır. Bu, diğer bireylere göre biraz daha zordur. Ancak gereklidir. Toplumun yanlış inanışları yüzünden engellilere ait bir özel yaşamın olmayacağı düşünülmüştür. Ancak bu bir ön yargıdan başka bir şey değildir.

16 yaşındaki John bu konuyla ilgili şunları söylemiştir: “Hiç kimse bedenim hakkında bana bir şey söylemedi. Sanırım gözlerim görmediği için bir penisim olduğunu fark etmeyeceğimi düşündüler. Eğer bir gün görme engelli gençlerle çalışırsam, onların bu konuda iyi eğitilmelerini sağlayacağım. Bedenimizin nasıl çalıştığını bilmemek insanı duygusal ve toplumsal açıdan tehlikeye atıyor.” (Sinason,2002, s.67)

Yani engellilerinde bir özel yaşamının, gereksinimlerinin olacağı görmezlikten geliniyor. Küçükkaraca’ya göre, “engelliye ait bir mekanın yokluğu ve kimi etkinliklerin( cinsel yaşam gibi) yasaklanması gibi pek çok sınırlama özel yaşamı ortadan kaldırmaktadır.” (Küçükkaraca, 1998, s.100–103) Yok sayma, sınır koyma engellileri toplumsal yaşamdan uzaklaştırmaktadır.

İstihdam Sorunu

İnsanlar bir şeyler üretebildiği sürece, kendilerini daha önemli hissederler. Üretebilmenin yolu da çalışmaktır. Bir toplumda ise çalışan birey sayısı ne kadar fazla ise toplumun refahı da o derece yüksek olur.


İşsizlik hem maddi hem de manevi açıdan sorun yaratan bir durumdur. Bu durumun engeliler üzerinde yarattığı etki ise daha fazladır. Çünkü onlara tam anlamıyla istihdam olanağı sağlanmamıştır.

Özürlülerin toplumsal yaşama uyumlarının ve katılımlarının sağlanması için öncelik verilmesi, hizmetlere gönüllü kuruluşların katılımlarının sağlanması ve bilgi birikimlerinden yararlanması son derece önemlidir. Yaşamını kendi başına sürdürmekte zorluk çeken özürlünün mümkün olduğu kadar toplumdan bağımsız olarak yaşayabilmeleri ve kendileri için öngörülen hizmetlerin yönetiminde ve geliştirilmesinde yer almaları, bir başka ifadeyle katılımları sağlanmalıdır.

Ülkemizde; özürlünün katılımını sağlamayı, onun bağımlılığını en aza indirgeyen kapasite geliştirmeyi, tüketici olmaktan çıkıp üretici olmasını, kendine güvenin artması, hizmetlerle gelişen teknolojiyi transferlerin yapılmasını, mevcut kaynakları maksimize edecek ve yeni kaynaklar yaratacak finansman sağlanmasını öngören bir politika oluşturma sürecine ihtiyaç olduğu açıktır. Böylece ayrımcılıktan uzak, kalkınmanın temeli olan insan kaynağının gelişmesine katkıda bulunacak, özürlünün insan hak ve özgürlüklerine, sosyal güvencesine sahip çıkacak, yasal düzenlemeleri eyleme dönüştürecek gerçekçi bir “özürlüler politikası” oluşturmak gereklidir.

Toplum, kadını erkeği, yaşlısı genci, sağlıklısı özürlüsü ile bir bütündür. Özürlünün durumu sağlıklıyı etkileyecek, toplumsal gelişmenin hızını düşecektir, gelişmeler özürlülerin hakları ve bizim tutumlarımızda etkileyecektir. Bizim yapmamız gereken sıradan bir yurttaş olarak özürlüyü anlamaya çalışmamızdır.

Bu çalışma boyunca; birçok engelli sorunun altında toplumsal yaşayıştan kaynaklandığı ve bunun da sosyoloji açısından ortaya konması ve veriler ışığında engellinin nasıl bir toplumda yaşabilecekleri gözler önüne konulmaya çalışılarak engellilerin sorunlarına bakış açısı çizdik.

KAYNAKÇA

1). ARIKAN, Çiğdem; “Türkiye’de Görme Özürlü Kadınlar: Sorunlar, Beklentiler, Çözüm Önerileri,” Altı Nokta Körlere Hizmet Vakfı Yayını, Ankara, No:3, 2001.
2). AYSOY, Mehmet; “Avrupa Birliği Sürecinde Özürlüler Politikası”, Açı Kitapları, İstanbul, 2004.
3). Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı; “Özürlüler ile İlgili Mevzuat”, Ankara, 2002.
4). CİRHİLİOĞLU, Zafer; “Sağlık Sosyolojisi”, Ankara, 2001.
5). ERİPEK, Süleyman; “Zihinsel Engelli Çocuklar”, Eğitim Fakültesi Yayınları, Eskişehir, 1993.
6). KOCACIK, Faruk; “Toplum Bilim Ders Notları”, Cumhuriyet Üniversitesi Yayınları, Sivas, No:92, 2003.
7). KULA, Naci; “Bedensel Engellilik ve Dini Başa Çıkma”, Dem Yayınları, İstanbul, 2005.
Şeklimi Koyarım..KÜÇÜKKARACA, Nilgün; “Zihinsel Özürlülük ve Cinsel Yaşam”, Hacettepe
Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu Yayını, Ankara, Yayın No:003, 1998.
9). ÖNCÜL, Remzi; Özel Eğitim Sözlüğü, Karatepe Yayınları, Ankara, 1989.
10). ÖZGÜR, İskender; Engelli Çocuklar ve Eğitimi, Özel Eğitim, Karahan Kitapevi, Adana, 2004.
11). SİNASON, Valerie; Engelli Çocuk, Altın Kitaplar Yayınevi, İstanbul, 2002.

WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Toplumbilimsel Açıdan Engellilik Sorunsalı 2
« Posted on: Mart 29, 2024, 12:10:00 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Toplumbilimsel Açıdan Engellilik Sorunsalı 2 e-book, Toplumbilimsel Açıdan Engellilik Sorunsalı 2 programı, Toplumbilimsel Açıdan Engellilik Sorunsalı 2 oyunları, Toplumbilimsel Açıdan Engellilik Sorunsalı 2 e-kitap, Toplumbilimsel Açıdan Engellilik Sorunsalı 2 download, Toplumbilimsel Açıdan Engellilik Sorunsalı 2 hikayeleri, Toplumbilimsel Açıdan Engellilik Sorunsalı 2 resimleri, Toplumbilimsel Açıdan Engellilik Sorunsalı 2 haberleri, Toplumbilimsel Açıdan Engellilik Sorunsalı 2 yükle, Toplumbilimsel Açıdan Engellilik Sorunsalı 2 videosu, Toplumbilimsel Açıdan Engellilik Sorunsalı 2 şarkı sözleri, Toplumbilimsel Açıdan Engellilik Sorunsalı 2 msn, Toplumbilimsel Açıdan Engellilik Sorunsalı 2 hileleri, Toplumbilimsel Açıdan Engellilik Sorunsalı 2 scripti, Toplumbilimsel Açıdan Engellilik Sorunsalı 2 filmi, Toplumbilimsel Açıdan Engellilik Sorunsalı 2 ödevleri, Toplumbilimsel Açıdan Engellilik Sorunsalı 2 yemek tarifleri, Toplumbilimsel Açıdan Engellilik Sorunsalı 2 driverları, Toplumbilimsel Açıdan Engellilik Sorunsalı 2 smf, Toplumbilimsel Açıdan Engellilik Sorunsalı 2 gsm
Yanıtla #1
« : Eylül 08, 2012, 04:07:27 ÖS »

Anqel*
*
Üye No : 21465
Nerden : Yurt Dışı
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 5208
Mesaj Sayısı : 17 796
Karizma = 50130


teşekkürler

WebCanavari
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  




Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular