”AHMEDİ
15. “Divan edebiyatının büyük şairlerinden biridir. Daha hayatta iken yüceltilmiş, çağdaşı olan büyük şairleri bile gölgede bırakmıştır. Şairliğini gösteren tek eseri Divan’ıdır. Divanının ağırlık noktasını gazelleri oluşturur; 619 gazeli vardır. Gazellerinde aşk, tabiat, rintlik konularını işlemiştir. Şiirlerinde din ve tasavvufa yer vermemiştir. 0, şiir sanatının çok usta bir kuyumcusudur. Sözü, en mükemmel ve kusursuz biçimde söylemeye özen göstermiştir. Şiirlerinde söz ve anlam sanatlarına çok sık yer vermiştir. Nazım tekniği son derece sağlam ve güçlüdür.”
BAKİ
16. “19. yüzyıl Âşık edebiyatı şairlerindendir. Kayseri’de doğmuştur. Sultan Abdülmecit döneminde İstanbul’da yedi yıl kalmıştır. Âşık kahvelerinde, konaklarda, hatta sarayda şiirler söylemiştir. Tasavvufa ilgi duymuş, hicviyeleri yüzünden İstanbul’dan kaçmak zorunda kalmıştır. Âşık ve Divan tarzı şiirler yazmıştır. Yönetimin aksayan yanlarını sert bir dille taşlamalarıyla tanınmıştır.”
SEYRANİ
17. “Divan edebiyatında halk için ahlakçı ve hicivci şiir yazanların önde gelenidir. Gerçekleri ortaya koymuş, kimi dindar geçinen ikiyüzlülerin iç yüzlerini göstermiştir. Onun gazel ve kasidelerinde biraz sa****k, teklifsizlik dışında pek büyük bir kudret görülmez. Bine yakın şiirinden bazıları devrinin tarihi şahsiyetlerini anlatmaktadır; fakat yine Divanı’nda bulunan Terkib-i bend, Türk edebiyatındaki bu tür eserlerin en üstünü sayılmıştır. Ziya Paşa bile ona nazire yaptığı terkib-i bendinde onu geçtiğini değil, onunla beraber olduğunu söylemiştir.”
BAĞDATLI RUHİ
18. “Diyen edebiyatının en büyük lirik şairidir. Yaşamı sıkıntılar içinde geçmiştir. İlimsiz şiirin temelsiz duvar gibi olacağını düşünerek kendi dönemindeki bütün ilimleri öğrenmiştir. Şiirlerini Azeri Türkçesiyle yazmıştır. Kendi dönemine göre oldukça yalın bir dil kullanmıştır. Gazel şairi olarak tanınır. Istırap, aşk, tasavvuf, şiirlerinde en çok işlediği konulardır”
FUZULİ
19. “Divan şiirine yeni bir türü eklemiş. Dilini İstanbul Türkçesiyle oldukça sadeleştirmiş. Yaşadığı devrin sosyal çalkantılarını şiirine tüm canlılığıyla yansıtmış. Divan şiirindeki “Sevgiliyi” somutlaştırmıştır.”
NEDİM
20. “Orta yol tanımayan sert karakteri, üslubuna da yansımıştır. Devrinin zalim, dürüstlüğü su götürür tüm devlet adamlarını kıyasıya eleştirmiştir. Bu özellikleri yüzünden pek çok düşmanı olmuş ve onun odunlukta boğdurulmasına sebep olmuştur. Yergiyi bırakacağına dair söz verdiğini ifade eden şiirlerinde bile yergiden vazgeçmemiştir. Yergi türündeki şiirlerini topladığı eserinin adı “Siham-ı Kaza” dır.”
NEFİ
21. “XIV. yüzyılın Azeri Türkçesi’yle eserler veren şairlerinden biridir. Çağının en coşkun en lirik tasavvuf şairi odur. Hurufiliğin kurucusu olan bu mezhebin yayılışında önemli rol oynamıştır. Vahdet-i vücut inanışını ifadedeki cesur ve taşkın tutumu dolayısıyla 1 404’te Halep’te derisi yüzülmek suretiyle idam edilmiştir. 0, Divan şirinin adeta bir Yunus Emre si’dir. Bektaşiler onu yedi büyük Alevi şairden biri saymışlardır. Divanında küçük mesnevileri, gazelleri yanında Türk nazım şekli olan tuyuğları da vardır.”
SEYYİT NESİMİ
22. “Tarihçi Veysi ve Nergisi ile aynı dönemde yaşadı. Onlardan ayrılan yanı, anlatımındaki öğretici yaklaşım ve olaylar karşısındaki tarafsız tutumudur. Altı ciltlik yapıtıyla 1591 – 1656 yılları arasındaki olayları aktarır.”
NABİ
23. “Divan edebiyatı asıl olarak şiirde gelişim göstermesine rağmen nesir alanında da birçok ürün verilmiştir.15. yüzyılda nesir alanındaki önemli sanatçılardan olan “süslü nesrin temsilcilerimdendir. Sözcük oyunlarına, söz sanatlarına yer vermiş ağır bir dil kullanmıştır. “ Tazurruname “ adlı eseriyle bilinir.”
SİNAN PAŞA
24. “Tekke edebiyatının büyük şairlerindendir. Sivas civarında, Kanuni zamanında yaşamış, Bektaşi tarikatına mensup bir şairdir. Aşkı, doğayı, halkın gerçek yaşamını duru bir halk diliyle anlatan şiirler yazmışlardır. Divan edebiyatından hemen hemen hiç etkilenmemiş, tüm şiirlerini hece ölçüsüyle yazmıştır.”
PİR SULTAN ABDAL
25. “Bursa’da, 1351 yılında doğduğu tahmin edilen şair, İslami Türk edebiyatının ileri gelen mesnevi şairlerindendir. Hayatı hakkında kesin bilgiler bulunmamakla birlikte Yıldırım Bayezid’e bir müddet Divan-ı Hümayun imamlığı yapmış olduğu söylenir. En ünlü yapıtı, Hz. Muhammed için yazdığı Vesiletü’n Necat” -halk arasında “Mevlit” diye bilinir- adlı mesnevisidir. Bu yapıt, dil bakımından 15. yüzyıl Anadolu Türkçesinin sade şekliyle yazılmış olup yapıtta, istiare ve cinasa özellikle yer verilmiştir.”
SÜLEYMAN ÇELEBİ
26. “Zengin bir hayal gücü vardır. İlahi aşkı işlediği gazellerinde samimi ve coşkun bir lirizm göze çarpar. Onun şiirlerinde Sebk-i Hindi üslubunun bütün özellikleri yer alır. Dili ve anlatımı akıcıdır; ancak Arapça, Farsça sözcük ve tamlamalar şiirlerinde oldukça fazladır. Gazel şairi olarak tanınır; büyük şair olarak tanınmasında sembolik bir eser olan mesnevisi de etkili olmuştur.”
ŞEYH GALİP
27. “Kalktı göç eyledi Avşar elleri
Ağır ağır giden eller bizimdir
Arap atlar yakın eder ırağı
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir.
Dörtlükten anlaşılacağı üzere, ozan, Avşar Türkmenlerindendir. Çukurova yöresinde yaşarken, bir ara Sivas’a yerleştirilmiş, yaşlılık yıllarında Çukurova’ya dönmüş, Toroslarda eski yaylalarında ölmüş olduğu anlatılır. Şiirlerinde Karacaoğlan’ın lirik söyleyişi kadar Köroğlu’nun meydan okuyan üslubu da yer alır. Nitekim yukarıda bir dörtlüğü görülen şiir: Nice koç yiğitler yere serilir! **en ölür, katan sağlar bizimdir” dizeleriyle biter.”
DADALOĞLU
28. “Tekke Edebiyatının en önemli temsilcilerindendir. Şiirlerini çoğunlukla hece ölçüsü ve dörtlüklerle oluşturan şairin, gazel ve mesnevi nazım şekliyle oluşturduğu şiirleri de vardır. Halk dilinin söyleyiş özelliklerini yansıtan şiirlerinde yalın, içten, lirik bir üslup hâkimdir. Divan’ı ve Risaletü’n Nushiyye adlı öğretici bir mesnevisi vardır.”
YUNUS EMRE
29. “l8.yüzyıl sonu ile 19. yüzyıl başlarında yaşamış bu saz şairi, çevresindeki hoşgörüsüz kimselerin “ Saz, şeytan işidir; çalmak ve dinlemek günahtır.” demesi üzerine:
“Telli sazdır bunun adı /Ne ayet dinler ne kadı
Bunu çatan anlar kendi /Şeytan bunun neresinde...
Diye taşlamıştır onları.”
DERTLİ
30. “Yunus Emre’nin etkisinde, kuvvetli tasavvuf kültürüyle yüklü, hem hece, hem aruz ölçüsünü kullanarak şiirler yazmıştır. Nükteli, iğneli bir dili vardır. Şiirlerinde hicivli, mizahlı yer yer tekerlemeli bir örgü içerisinde ham sofularla, insanlık kusurlarıyla alay eder. “Budalaname” adlı eserinde halk nesrinin başarılı örneklerini vermiştir.”