İstanbul’da bir lisede beden eğitimi öğretmenliği yapan G.L., “Okulda spor salonu olmadığı için dersleri bahçede yapıyoruz.

 Çocuklar hesaplaşmalarını bahçede yapıyor. Bu yüzden kavgalarla ilgili ilk duyum alan bizler oluyoruz.” diyor. Öyle ki beden eğitimi öğretmeni sene başından beri en az 20 kavgayı ayırmış. Bir tanesinde ise lise 2. sınıflardan 15-20 öğrenci birbirine girmiş. “Şu anda bahçede ikinci bir güvenlik görevlisi gibiyiz.” diyen beden eğitimi öğretmeni, “Gençler ergenliklerini burada ispatlamaya çalışıyor. Okuldaki kavgalar turnuvalar zamanında azalıyor. Çünkü çocukların enerjisini atacak bir şey var.” diyor. İstanbul’un göç alan ilçelerinden birinde öğretmenlik yapan G.L., “Buradaki çocuklar problemli. Ama hepsinin saldırganlığını azaltan bir spor var. Çocuk atletizme katılıyor, futbol, tenis ve voleybol oynuyor, enerjisini atıyor. Okuldan sonra antrenmana giden çocuk evde duş aldıktan sonra yatıyor. Başka bir şeye vakit bulamıyor.” diye aktarıyor. Öğretmenler, okulda her gün 3-4 kavga çıktığını ancak turnuvalar başladığında bu sayının iki üç günde bire düştüğünü belirtiyor. Turnuvalara katılan öğrencilerin farklı spor dallarında dereceleri bulunuyor. Bunlar arasında birçok ilçe, İstanbul ve bölge birinciliği ve Türkiye derecesi bulunuyor. Bu sene 500 tane lisanslı sporcu yetiştirmeye çalıştıklarını ifade eden G.L., “Başarılı değiliz. Çünkü paramız yok. Bunlarla ilgili ne ödenek var, ne de özendirme. Çünkü spora yatırım yapılamıyor. Geçen sene birinci olan sporcularımıza ödül olarak kol saati verildi.” diye aktarıyor.