SOKRATES (d. İÖ y 470/469, Atina – ö. 399 Atina), felsefi düşünceyi insana ve insan eylemlerine yönelten Eski Yunanlı Filozof. Gnothi seauton (Yunanca’da “kendini bil”) ilkesini savunmasıyla anımsanır. Yazılı hiçbir yapıt bırakmamış, öğrencilerinin, özellikle de Platon’un metinlerinde betimlenen kişiliğiyle tanınmış ve kendisinden sonraki felsefeyi derinden etkilemiştir. Eski Yunan felsefesi genel olarak Sokrates öncesi ve sonrası biçiminde iki döneme ayrılır. Perikles döneminde yetişen Sokrates, heykelci Sophroniskos ile Phainarete adlı bir ebenin oğluydu. Soylu olmadığı gibi varlıklı da değildi. Ömrünün sonlarına doğru, karısı Ksanthippi ve üç oğluyla geçim zorluğu bile çekecekti. Aristo, Platon ve Xenophon Sokrates’in öğrencileridir. Sokrates, vücut olarak kısa boylu, tıknaz bir yapıya sahip olmasına rağmen, iyi bir savaşçıydı. Nefsine hakimiyeti ve demokrasiyi savunduğu için hapsedildiğinde kendisini kurtarmaya gelenlere adaletin verdiği kararlara uyacağını söylemiştir. Vatanperverliği, her türlü bozuk düşünce ve ahlaksızlıkla mücadele etmesine sebep olmuştur. İnsani düşünceleri de ağır basıyordu. Sokrates gençliğinde Samos’da (Sisam) (440) ve Peloponnesos, Savaşı’nın (İÖ 431-404) çeşitli çarpışmalarında dövüşerek dayanıklılığı ve cesaretiyle de ün kazanmıştı. Kısa bir süre Atina’daki danışma meclisi boule’ye üye olduysa da genellikle güncel siyasetle ilgilenmedi. Ama zaman zaman anayasa dışı bazı kararlara direndi. Otuz Tiran döneminde, Sokrates’le birlikte dört kişiden rakipleri Leon’u tutuklamalarını isteyen tiranların bu buyruğuna açıkça karşı çıktı (İÖ 404). Platon’un Apologia Sokratosus’una (Sokrates’in Savunması, 1973) göre, daha sonra bu davranışıyla yaşamını gözden çıkardığını söyleyecekti. İÖ 403’te bir darbeyle iktidarı yeniden ele geçiren demokratlar, bir yoruma göre tiranlar arasında birçok öğrencisi bulunduğu için Sokrates’i suçlayarak mahkeme önüne çıkardılar. Sokrates, tanrılar üzerine yazılmış mitolojik hikayeleri saçma buluyordu. Tanrıyı, kendi kafasında yaratıcı ve idare edici olarak kabul etmişti. Ruhun var olduğunu ve eğitimin kazandıracağı alışkanlıklarla kötülüklerinden temizlenip saf hale gelebileceğini söylüyordu. Öldükten sonra ruhun nefesle vücudu terk ettiğini ve kaybolmadığını savunmuştur. Sokrates’e yöneltilen “dinsizlik” suçlamasının başlıca öğeleri “gençleri saptırmak” ve “devletin tanrılarını yok sayarak yeni tanrılar uydurmak” biçimindeydi. Sokrates bu suçlamayı hafife alarak reddetti, suçlayıcıların başını çeken Anytos’u alaylı sorularıyla zor durumda bıraktı. Atina mahkemesinin üyelerini iyice öfkelendirdi ve daha büyük bir çoğunlukla ölüme mahkum edildi. Atina yasalarına göre 24 saat içinde baldıran zehri içerek ölmesi gerekirken, her yıl Delos’a gönderilen kutsal gemi dönmeden kimse idam edilemeyeceği için infaz bir ay gecikti. Bu süre içerisinde hapishanede her gün dostlarıyla her zamanki gibi konuşmayı sürdüren Sokrates, kendisini kaçırma önerisini, meşru bir mahkemenin kararına yanlış da olsa uymak gerektiği gerekçesiyle reddetti. Sokrates’in son gününün ve baldıran zehrini içişinin öyküsü Platon’un Phaidon’unda kusursuz biçimde anlatılmıştır. İDEALİZM Felsefede, bilginin temeli olarak düşünceyi ele alan, insan düşüncesinin ilme temel olduğu görüşünü savunan düşünce sistemi. İdealizm; felsefik ekollerden realizmin (gerçekçiliğin) ve materyalizmin (maddeciliğin) zıddıdır. İdeal kelimesinin Türkçe karşılığı ülküdür. İdealizm, felsefik akım olarak Türkçe’ye ülkücülük şeklinde tercüme edilmiştir. Felsefede, dünyayı ve varoluşu, bilinç ve düşünceye öncelik vererek açıklayan öğreti. İdealistler, varlıklar arasındaki soyut ilişkilerin duyularla algılanan nesnelerden daha gerçek olduğunu ve insanların var olan her şeyi düşünsel bağlamda, idealar(*) aracılığıyla ve idealar olarak bildiğini savunurlar. İdealizm, Aristoteles, Platon gibi eski filozofların ortaya attığı felsefi bir görüştür.