0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Rosa Lüksemburg'un Devrimci Marksizmi  (Okunma Sayısı: 682 Kere Okundu.)
« : Mayıs 10, 2013, 06:43:31 ÖS »
Avatar Yok

Asortik Hatun
*
Üye No : 3762
Nerden : İzmir
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 13388
Mesaj Sayısı : 22 841
Karizma = 58066


Sınıf mücadeleleri tarihi ezilenlere önderlik eden birçok devrimciyi barındırıyor. Yaşamlarını kapitalizmi tarihe gömmeye adayan devrimci önderlerin işçi sınıfı mücadelesinin tam göbeğinde yer alarak sundukları teorik katkıları, cesaretleri, örgütçülükleri kuşaklar boyunca güncelliğini korudu ve bugün de gerçek marksist geleneği sürdüren sosyalistlerin pusulası olmaya devam ediyor.

Sosyalistlerin değerini geç fark ettiği Rosa Lüksemburg, gerçek marksist geleneğin en önemli teorisyenlerinden biridir. Adının, çağdaşı olan diğer devrimci önderler gibi sloganlara konu olmayışında en büyük etken Stalinizm. Rosa Lüksemburg stalinizmin aksine işçi sınıfının aşağıdan mücadelesiyle kapitalizmin tüm organlarını parçalayıp iktidarı ele geçirmesi gerektiğine inanıyordu. 1970'ler gibi geç bir tarihte Türkiye'deki devrimcilerin Rosa'nın kadın mı erkek mi olduğunu tartışmış olması bile, sosyalistleri on yıllarca Rosa'nın eserlerinden ve fikirlerinden mahrum bırakan stalinist ideolojinin marifeti. Reformizmin dipçiği Rosa'yı nasıl öldürdüyse, Stalinizm de eserlerini, fikirlerini bir tabuta koyup gömdü.

1871'de, Rusya Polonyası'nın küçük bir kasabasında doğdu. Doğumundan yaklaşık on yıl önce yaşanan, sonunda dört kişinin idam edildiği isyanların ardından yoğun bir Ruslaştırma politikası uygulanmaktaydı. Okullardan, köy adlarına kadar günlük yaşamın her alanında Polonyalı olan her şeye yönelik asimilasyon politikası uygulanıyordu. Küçük yaşlarda çeşitli dergilerde edebiyat üzerine yazıları yayınlanan Rosa Lüksemburg, Alman İmparatoru'na karşı şiir yazdığında on üç yaşındaydı. On altı yaşına geldiğinde Polonya'daki yasadışı bir örgütün militanı olarak polis tarafından aranmaktaydı. 1889'da saman yığınının altında sınırdan geçerek İsviçre'ye gitti ve bir yandan üniversite öğrenimini tamamlarken diğer yandan kendisi gibi mülteciler arasında siyasi faaliyetlerine devam etti.

Yaşamının çoğunluğunda Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD)'nin üyesiydi. Almanya'ya gider gitmez parti liderliğiyle girdiği polemikler hızla dikkatleri üzerine çekmişti. Üç kez girdiği hapiste bile, yoldaşları dahil herkesi eleştiri süzgecinden geçiren yazılarını yazmaya devam etti. Reformizm, kitle grevi çalışmaları başta olmak üzere, Lenin'le partinin rolü hakkında tartıştığı yazıları, iktisadi kurama katkıları zamanın en büyük tartışmalarını başlatmakla kalmadı günümüze kadar sosyalist geleneğin ilkelerini şekillendiren referanslar oldu.

Birinci Dünya Savaşı başladığında SPD'nin milliyetçi savlarla savaşa destek vermesi üzerine Karl Liebknecht'le Spartakist Birlik'ini kurdu. 1918'de nazizmin nüvesi, SPD'nin paralı birlikleri olan Freikorps'un askerleri tarafından kafası dipçikle ezildi, dövülerek öldürüldü. Cesedi aylar sonra nehirden çıkarıldı.


Rosa Lüksemburg'un devrimci marksizmi - Dünya halklarının kaderi “ya sosyalizm ya barbarlık”

Rosa Lüksemburg'un marksist gelenekte önemli bir figür olması, yalnızca mücadele içindeki pratik katkıları veya trajik ölümü nedeniyle değil. Marksizmin Marks'tan sonraki en büyük beyni olarak nitelendirilmesine neden olan teorik katkılarının önemi oldukça büyük. Reformizmin devrimci eleştirisini yaptığı "sosyal reform mu devrim mi?" broşürü onu dönemin devrimci liderleri Lenin ve Troçki'den dahi ayıran bir öneme sahip.

Marks ve Engels'ten sonra dönemin en büyük Marksistlerinden kabul edilen SPD liderleri Bernstein ve Kautsky'nin reformist fikirlerini çürüttü. Alman Sosyal Demokrat Partisi köklü ve etkili, dünyadaki en büyük işçi örgütlenmesi olan bir partiydi. II. Enternasyonal'in en büyük örgütüydü, dolayısıyla liderliğinin hareket üzerindeki hegemonyası da oldukça güçlüydü. II. Enternasyonal'de çoğu zaman gündemi belirleyen SPD liderliğiydi. Bu hegemonyaya karşı tartışmak Rosa'yı başlı başına ayıran bir unsurdur.

SPD işçi sınıfı yerine kendisini ikame ediyor, Bernstein yazılarında kapitalizmin kendi çelişkilerinin üstesinden gelerek refaha doğru ilerlediğini anlatıyordu. Bernstein'a göre sendikaların ve sosyal demokrat bir hükümetin varlığı ile eşit bir düzen yaratmak mümkündü. Kapitalizm geliştikçe gelişen işçi sınıfı, artan bilinç düzeyi sayesinde sosyal demokrat partinin oylarını arttıracak ve onu parlamentoda çoğunluk kılacaktı. Böylece sosyal demokratlar, burjuvazinin ahırı olan parlamentoyu basit bir araç olmaktan çıkarabilirlerdi. Kısaca parlamentarizm anlatan Bernsteingillere göre yasal düzenlemeler ile sosyalizm kurulabilirdi.


Rosa Lüksemburg "sosyal reform mu devrim mi?" broşürünün ilk yarısını yazdığında bunun yaşamının en büyük eserlerinden biri olacağının farkındaydı. Broşürde kapitalizm üzerine tahlilleriyle Bernstein'ın fikirlerini kolaylıkla rafa kaldırdıktan sonra sosyalistler ve reform mücadeleleri konusunda da önemli açıklamalar yapar. Reform mücadelesini Kral Sisifos'a benzetir. Bir kayayı, tepenin en yüksek noktasına taşımakla cezalandırılan Sisifos sürekli geriye yuvarlanan kayayı hiçbir zaman tepeye ulaştıramaz. Ancak her seferinde kasları güçlenir. Rosa varolan devletin kapitalizmin temsilcisi olduğunu anlattı. Hükümette sosyal demokrat fikirlerin hakim oluşu devletin tüm aygıtlarının varlığını ortadan kaldırmıyor. Polisi, askeri, yargısı, bürokrasisi ile koskoca bir devlet aygıtı nefes almaya devam ettikçe yaşanan şey sosyalizm olamazdı. Bu aygıtları parçalayacak güç işçi sınıfından başkası değildi." Reform ve devrim, biri ötekinin şartı ve tamamlayıcısıdır" diyerek devrim mücadelesinin reform mücadelesinden bağımsız olamayacağını anlattı. Reformizm işçi sınıfının devrimci mücadelesi ile egemen sınıfları uzlaştıran, kasları güçlendiren bir araç, çarpışmada araya giren bir yastık olabilir. Sosyalizm mücadelesi işçi sınıfının gündelik reform talepleri için verilen mücadeleden bağımsız olamaz.


Rosa Lüksemburg'un devrimci marksizmi - “Yaratan kitledir”

Statik bir Marksizm anlayışı olmayan Rosa, sınıf mücadelesine, kitleye bakarak kendisini sürekli geliştirdi. Onu ütopik bir sosyalist olmaktan çıkaran budur. Sürekli kitlenin gücüne işaret ediyordu. Dönüştürme, değiştirme gücüne sahip olan kitleydi. 1905'te Rusya'da işçiler kendiliğinden yığınsal greve çıktı. Mücadele ekonomik taleplerle başlamıştı, fakat hızla Çarlığa karşı politik talepleri içeren bir harekete dönüştü. Herhangi örgütlü bir gücün müdahalesi olmadan işçiler kendi temsilciliklerini, işçilerin kendi temsdilcilerini seçip yolladığı doğrudan demokrasi organı Sovyetler'i (Konseyler) oluşturdu. Rosa'nın kitle hareketine duyduğu güven Stalinizm tarafından sıkça çarpıtılmıştır. Lenin ile yaptığı parti tartışması üzerine stalinist tutum, eleştirilerin kaynağı olan toplumsal koşulları dikkate almak yerine Rosa'yı partinin önemini anlamamakla suçlamıştır. Rosa Lüksemburg hayatı boyunca örgütlü bir sosyalistti. Partinin hareketin siyasi öncülüğünü üstlenmesi gerektiğini söylemiştir hatta bunun bedelini hayatı ile ödemiştir. 1905 sonrası yaptığı tespitlerin ardından 1917 Rus Devrimi'nde de 1918 Alman Devrimi'nde de tarih Rosa'yı reformizm tartışmasında olduğu gibi, yine haklı çıkaracaktı.
Rosa Lüksemburg'un Lenin gibi parti inşası için çabalamasına gerek yoktu. SPD yüze yakın günlük gazetesi, bir milyon üyesi olan güçlü bir partiydi. Çarlık Rusyasının ağır baskı koşullarında Lenin, son derece dağınık, zayıf işçi hareketini örgütlemenin ihtiyaçlarına göre adım atıyordu. Lüksemburg ise varolan köklü bir sosyal demokrat partinin bürokratizmi ve hantallığı ile mücadele ediyordu.



İşçi sınıfını SPD'nin etkilerinden kurtarmak için mücadele yürüttü. 1905 Devrimi'nin ardından "Kitle grevi, parti ve sendikalar" broşüründe işçi sınıfının devrimci dalgalanmalarında önünü kesen parti bürokrasisi yerine, kitle gücüne güvenmek gerektiğini anlattı. Sendika ve parti liderliğinin tutuculuğunu yıkacak olan güç aşağıdan mücadeledir. Kitlelerin egemen sınıfın fikirleriyle hesaplaşması, egemen fikirlerin pisliğinden arınması kitle grevleriyle mümkündür. Kitle grevlerinin ekonomik ya da politik taleplerle başlayabileceğini ve hızla birinden diğerine dönüşebileceğini vurguladı.
Rosa Lüksemburg, sınıfa hata yapma payı tanınması gerektiğini, bunun sınıfı geliştireceğini anlatıyordu. Tarihte de çok kez sosyalist partiler kitlelerin gerisinde kalmıştır. Kendi partisinin tutuculuğundan yola çıkarak Lenin'le parti merkeziyetçiliğine dair bir tartışma yürütmüştür. Her şeye kadir bir parti merkez komitesinin tutuculaşacağını ve hareketi boğarak "aydınların egemenlik hırsına teslim edeceğini söyler. "Başlangıçta eylem vardı" dolayısıyla hareketin, parti önderliği tarafından icat edilen değil hareketin kendiliğindenliğinin ürünü olduğu görülmezse, parti sınıfın gelişimine ayak uyduramaz diyordu. Parti merkezinin sınıftan kopuk olmasının yaratacağı tehlikelere işaret ediyordu. Buna rağmen bir devrimci partinin rolünün hareketin siyasi öncülüğünü üstlenmek olduğu konusunda nettir. Ancak Alman Devrimi yenilgisi gibi tarihteki birçok örnek, işçi sınıfının öncü güçlerinin çoğunluğun genel çıkarları için mücadelesini örgütleyecek bir devrimci partinin önemini göstermiştir. Bolşeviklere yönelik her türlü eleştirisine rağmen 1917 Ekim devrimi gerçekleştiğinde "onlar ilk cesaret edenlerdi" diyerek "gelecek her yerde Bolşevizmin" vurgusunu yapmıştır.

Rosa Lüksemburg'un devrimci marksizmi - Asıl düşman içerde!

Lenin için 1914 Ağustos'u savaşın başladığı tarih değil, Alman sosyal demokrasisinin işçi sınıfına ihanetinin tarihidir. SPD "Bizler, tehlike anında anavatanı yüz üstü bırakıp gidecek insanlar değiliz" diyerek, ülkelerin işçi sınıflarını birbirine kırdıran savaş politikalarına onay verdi. Parlamentoda savaş kredilerinin oylamasında aleyhte oy veren tek sosyalist milletvekili Karl Liebknecht'ti. Savaşın ilk yıllarında savaş karşıtlarının sesi oldukça cılızdı. Milliyetçi, şovenist propaganda dalgası karşısında Rosa büyük bir karamsarlık içindeydi. Yoldaşı ve yakın dostu Clara Zetkin'le beraber muhalif parti yöneticilerine, milletvekillerine yaptıkları savaş karşıtı çağrıların geri dönüşü saf bir milliyetçilik olmuştu. Zetkin ve Lüksemburg neredeyse intiharın eşiğine gelmişti.

İlerleyen yıllarda savaşın yarattığı yoksulluk, açlık ve cepheden gelen asker cesetleriyle birlikte ilk zamanlardaki yurtsever propagandanın yerine savaş karşıtı sesler yükselmeye başlamıştı. Gösteriler kitlesel grevlere dönüşüyordu. Askerler işçi-asker konseylerinde örgütlenmeye başladılar. Parti içindeki bölünme keskinleşmişti. Lüksemburg ve Liebknecht önderliğindeki Spartakist Birlik krizi derinleştirmek için yoğun bir propaganda yürütüyordu. Gerçek düşmanın içeride diyerek, kitleleri kendi egemen sınıflarıyla savaşmaya çağırıyorlardı. Liebknecht SPD'nin karşı devrimci atağını önlemek üzerine Spartakist Birlik imzasıyla bir bildiri yayınlayarak devrim çağrısı yaptı. İşçi ve askerler imparatorluk sarayını işgal ettiler, Spartakistlerin sloganlarıyla sokağa çıkmalarına rağmen işçi sınıfının geniş kesimleri açısından kendi temsilcileri olarak SPD görülüyordu.



Spartakistler için ayaklanma erkendi ve bir işçi hükümeti iktidarda kalamazdı. Buna rağmen ayaklanmanın içinde mücadele ettiler ve SPD'nin silahlı birliklerince vahşice öldürüldüler, hapsedildiler, işkence gördüler.


1918'de Almanya'da yaşanılanları , devrimin yenilişini ve bedelini kavramak Nazizmin yükselişini yanıtlayabilmek için oldukça önemli.


Yakın zamanda yaşamını yitiren devrimci Chris Harman'ın dediği gibi "Kişisel inancım şu ki, eğer o insanların devrimci mücadelesi zafere erişmiş olsaydı, bugünkü dünya çok daha yaşanmaya değer bir dünya olurdu."

WeBCaNaVaRi'na Üye Olmadan Link'leri ve Kod'ları Göremezsiniz.
Link'leri Görebilmek İçin. Üye Ol. veya Giriş Yap.
Üyelerimizden Destek Bekliyoruz.
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Rosa Lüksemburg'un Devrimci Marksizmi
« Posted on: Nisan 19, 2024, 02:22:55 ÖÖ »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Rosa Lüksemburg'un Devrimci Marksizmi e-book, Rosa Lüksemburg'un Devrimci Marksizmi programı, Rosa Lüksemburg'un Devrimci Marksizmi oyunları, Rosa Lüksemburg'un Devrimci Marksizmi e-kitap, Rosa Lüksemburg'un Devrimci Marksizmi download, Rosa Lüksemburg'un Devrimci Marksizmi hikayeleri, Rosa Lüksemburg'un Devrimci Marksizmi resimleri, Rosa Lüksemburg'un Devrimci Marksizmi haberleri, Rosa Lüksemburg'un Devrimci Marksizmi yükle, Rosa Lüksemburg'un Devrimci Marksizmi videosu, Rosa Lüksemburg'un Devrimci Marksizmi şarkı sözleri, Rosa Lüksemburg'un Devrimci Marksizmi msn, Rosa Lüksemburg'un Devrimci Marksizmi hileleri, Rosa Lüksemburg'un Devrimci Marksizmi scripti, Rosa Lüksemburg'un Devrimci Marksizmi filmi, Rosa Lüksemburg'un Devrimci Marksizmi ödevleri, Rosa Lüksemburg'un Devrimci Marksizmi yemek tarifleri, Rosa Lüksemburg'un Devrimci Marksizmi driverları, Rosa Lüksemburg'un Devrimci Marksizmi smf, Rosa Lüksemburg'un Devrimci Marksizmi gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Vestel 154 Santa Rosa Xp Drivers « 1 2 »
Vestel
xxRuzqaRxx 14 4899 Son Mesaj Ağustos 27, 2011, 02:10:30 ÖÖ
Gönderen : KaraElmas
Devrimci Tiyatro
Sinema & Tiyatro ve Festivaller.
FeMoX 7 1829 Son Mesaj Haziran 30, 2008, 09:51:22 ÖS
Gönderen : HaYaL
Rosa Luxemburg « Tarihe Geçen Kadınlar
Tarih
Furkan 0 607 Son Mesaj Ağustos 14, 2008, 07:20:39 ÖS
Gönderen : Furkan
Batı Marksizmi
Felsefe
Liza 0 798 Son Mesaj Temmuz 17, 2012, 10:20:07 ÖS
Gönderen : Liza
Sağırlar - Rodrigo Rey Rosa
Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
sanane_61 0 716 Son Mesaj Şubat 05, 2014, 01:17:32 ÖÖ
Gönderen : sanane_61


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular