Aşk Affetmez - Sarah Maclean Eveet,yine 1 günde sıkılmadan hoop diye okunabilecek bir Sarah Maclean kitabıydı. Historical severim özellikle de skandallarla dolu historicallara bayılırım kızlarcım

Serinin esas noktası çeşitli şekillerde paralarını kaybedip sonra hep beraber kumarhane işletmeye başlayan soylu beyler olunca her kitap ayrı bir skandal oluyor dolayısıyla. Serinin ilk kitabını çok sevmiştim okuduğumda en çok
Temple ve
Chase'n hikayesini merak etmiştim,zaten benim merak ettiklerim hep sona kalır Temple'ı okumak bu kitaba yani 3. kitaba kısmetmiş.Dördüncü kitapta ise Chase'n sırlarla dolu yaşamını okuycaz umarım yakın zamanda çıkar bu kitap da daha yurt dışında bile yayınlanmadı malesef :/
Kitap 12 yıl öncesinde gerçekleşen skandalın Temple'ın gözünden anlatılmasıyla başlıyor. Serinin ilk 2 kitabını okuyanlar bilir Temple aynı zamanda
'Katil Dük' lakabıyla anılmaktadır. Temple uyandığında dün geceye dair kafasında büyük bir boşluk vardır ve hayal meyal önceki gece birlikte olduğu güzel saçlı kızı hatırlar ama sabah uyandığında ne kendi odasındadır ne de kız yataktadır. Kızın olması gereken yerdeyse bir kan gölü vardır. Ve tesadüfe bakın ki bu kız babasının nerdeyse evlenmek üzere olduğu 16 yaşındaki çıtır çıkar ve kız ortada olmadığı için Temple katil damgası yer.
Temple'ı ilk kitaplarda daima sert mizacıyla ve ringteki yenilmezliğiyle tanıdık,12 yıl önce olan trajedenin ayrıntılarını hatırlamaması nedeniyle kendi iç dünyasında yaşadığı huzursuzluktan ve eski hayatına,doğuştan gelen haklarına duyduğu özlemden bi haberdik..Yıllar önce öldürdüğünü sandığı Mara'nın karşısına çıkıp ona
'majesteleri' diye hitap etmesiyle bütün özlemlerini öğrenmiş olduk. Temple'ı sevdim...zaten genelde duygusal anlamda yara almış,kendi şeytanlarıyla savaşan, aynı zamanda da güçlü durmaya çalışan erkek karakteri alıp bağrıma basasım gelir

Ayrıca beyfendi hiç bir zayıflığını ve duygusunu göstermemek konusunda da çok dikkatlidir.
Mara'ya gelicek olursam tamam küçük bi kızdın yıllar önce hata yaptın ama
'bu kadar olay yaratmaya ne gerek vardı be kızım ?' Efendi efendi kimseyi oyununa alet etmeden kaçıp gitseydin ya işte...hı bir de inatla Temple'a o geceyi ve yaptığı şeyin gerekçelerini anlatmaması beni deli etti. Anlattıktan sonra da
beni değil daha iyisini hak ediyor diye kaçıp gitmesine ise hiç yorum yapmak istemiyorum o ayrı mesele.
Adam seni seviyor işte daha ne iyisi diye kolundan tutup kumarhaneye sürükleyesim geldi

Historical serilerinde
Judith'in Westmoreland'lerinin üstüne gül koklayamam ama bu bu seri de başarılı,bu tarz seviyorsanız sıkılmadan okuyabiliceğinize dair güvence verebilirim
''Senin durumunda bir kadına uygun bir yer değil,'' diye devam etti Bourne.
''Ah Tanrı aşkına. Gebeyim Michael, yatalak değilim. Hem Pippa da burada.'' Markiz hamile olan kontesi işaret etti.
''Cross karısını benim gibi sevmiyorsa bu, benim suçum değil.'' dedi.
İlk kitabı çok sevmiştim dedim diğil mi ? Bourne&Penny ilişkisi çok tatlıydı hala da öyle canlarım maşallah tatlı tatlı didişiyorlar

***
''Tamam. Kolun nasıl ?''
''Askıda.'' diye yanıt verdi Temple.
Duygularını göstermez demiştim

***
''Hayır.Pişman olacak bir şey yok. Benim gerçekten kim olduğumu görmen her şeyi değiştirdi. Bütün hayatımı beni değiştirdi. Tanrım Mara, her zaman bu, sensin. Her zaman sendin ve sen olcaksın.''
Duygularını göstermez dediysem de Mara hariç diye belirtmeliyim. Yenilmez Temple'mız onun yanında duvarlarını kaldırdığı zaman işte böyle şeker tadında bir adam oluyor.
