|
|
|
“Gel ve gör, Sus ve dinle!”
“İnsanlık tarihinin kanla yazıldığı yer…”
“Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir, başka komutanlar hâkim olabilir…”
“Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın, Bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın, Bir Vatan kalbinin attığı yerdir…”
Daha fazla söz, şiir, hikâye söylemem, yazmam mümkün aslında… Ve aslında siz yazının belki ta başlığından yada girişindeki sözlerden, konusunu çözdünüz… Ben bu yazıyı yazarken hava yağmurlu ve karamsar… Sıkıcı bir hava diye tabir edebiliriz yani… Neyse…
Çanakkale’yi biliyorsunuz hepiniz… Herkes biliyor belki de… Yada gerçekten bir bilen var mı dersiniz? Neden yukarımdaki şehirlerde sokaklar savaş alanı gibi…? Nerde bir zamanlar Çanakkale’nin yatanlarına duyulan saygı…? Her sene belki Çin’in nüfusu kadar ziyaretçisi var şehitliklerin… Var olmasına ama var da buraya gelenler neler yapıyor merak ediyorum ben?
Sorarsan “Çanakkale’ye gittin mi? Şehitlikleri gördün mü?” diye, belki salt çoğunluğundan “”Evet gittim… Gidip görülmesi gereken yerler… Orda olup yaşamak lazım… Bambaşka bir maneviyata bürünüyor insan oraya gidince…” şeklinde cümlelerle orayı, orasını anlatabilmeleri muhtemel… Bunları gerçekten yaşamış olma olasılıkları da mevcut… Ama buraya gelenlerden kaçı bunun bilincinde yada bilincinde olanlar neredeler? Neden bir muhabbette geçmişimizden açılmaz, açılsa bile yüzüstü geçilir gider konu…?
Hepimiz belli başlı kişileri, olayları, günleri biliyoruz… Nedir dersek mesela, Seyyid Onbaşı, Nusrat Mayın Gemisi, 57. Alay, Yahya Çavuş, 18 Mart 1915... Bunlar genellikle Çanakkale Savaşları denildiğinde ilk akla gelenlerdir diyebiliriz… Tamam hepsini sayabilmemiz mümkün değil belki bunu kabulleniyorum ama en azından 18 Mart 1915 dışında neslimizin kazanılan Çanakkale Kara Savaşları’nın olduğunu bilmesi gerekmez mi?
Ara sıra sokaktaki insana bakıyorum da… Karar veremiyorum bi türlü, Çanakkale için mi ağlayım, bu vatan uğrana ölenler için mi yoksa “Ben Çanakkaleliyim” diye ortalıkta dolaşan ama Çanakkalelilikten hiç nasibini almamış insanların içler acısı durumları için ağlayım… Daha önce de yazmıştım, Çanakkaleli olmak için Çanakkale’de doğma değil, Çanakkale’yi iyi bilmek ve onu iyi anlamakla gerçek olduğuna inanıyorum ben…
Korkum odur ki yakında, bir zamanlar kanla yıkanan bu şehri, hani tabiri caizse insanlık tarihinin hiç silinemeyecek bir şekilde yazıldığı yer, yere saygı hem unutuluyor hem de öğretilmeye çekiniliyor sanki… Zira yakınımızdaki olaylar bunun en büyük delilleri neticesinde… Kuralları bilinmeden oynanan oyunun hiçbir mantığı olamaz… Tıpkı geçmişi öğretilmeden yetişen bir nesil gibi…
Nail Asarkaya Kanla Yıkanan Şehir
|