0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Jainizm Ve Budizm  (Okunma Sayısı: 724 Kere Okundu.)
« : Aralık 07, 2012, 11:12:23 ÖÖ »
Avatar Yok

Asortik Hatun
*
Üye No : 3762
Nerden : İzmir
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 13388
Mesaj Sayısı : 22 841
Karizma = 58066


İ.Ö. 500 dolaylarında Budizmin ve Jainizmin ortaya çıkışı, Brahmanları daha büyük bir meydan okuyuşuyla karşı karşıya bıraktı. Bu iki dinin, yaşadıkları kesin tarihler bilinmiyorsa da, İ.Ö. 500′de hayatta olan iki tarihsel kurucusu vardı.

Jainizm, Mahavira tarafından kurulmuş ya da onun tarafından yeniden biçimlendirilmiştir. Budizm, Prens Gautama’nın karizmatik kişiliği çevresinde doğmuştur. Söz konusu iki dinin birçok ortak yanı vardır. Her ikisi de, bir bakıma, Upanhishadlar’da soyut olarak dile getirilen düşünceleri halk için basitleştirmiştir. Hem Mahavira hem de Gautama, yani Buda kişisel duygu ve isteklerin yok edilmesini ve yeniden doğuşlar çemberinden kurtulmayı, dinsel çabanın baş amacı yapmıştır. Fakat bu iki din, öğretinin bazı önemli ayrıntılarında, birbirinden ayrılır; ayrıca Jainizm, Budizmin halk arasında ulaştığı yaygınlığa hiçbir zaman ulaşamamıştır. Kendisine katılanlardan çok sıkı bir çilecilik uygulaması, hatta ölüm derecesine varana dek aç kalmalarını isteyerek, bir seçkinler kesiminin inancı olmaktan öteye geçememiştir.

Budizm, bunun tersine, ılımlı bir perhiz üzerine kurulmuştur. Gautama, gençliğinde çileciliği denedi; ama sonra, bedene aşırı derecede hor davranılmasının varoluşun acılarından kaçmanın yolu olmadığına karar verdi. Bunun yerine, bayağı kendine düşkünlükle sert bir çilecilik uygulaması arasındaki tam orta yolu öğütledi. Kendisi ve çok sayıdaki izleyicisi, zamanlarını derin düşünmeye, dinsel tartışmalara ve dilenmeye ayırmışlardı.

Gautama, yağmur mevsimini çevresindeki kafa dengi bir grup insanla hep aynı yerde geçirmeye düşkündü. Kurak mevsimde, kendisine verilen sadakalarla yaşayarak oradan oraya dolaştı. Ben’i yok ederek acıları ortadan kaldırmak Buda’nın son amacıydı. Bununla birlikte bu amaç -nirvana- çoğu insanın ulaşamayacağı uzaklıktaydı. Bu süre içinde Buda, izleyicilerinden, “sekiz soylu yol”un, yani doğru görüşlerin, doğru isteklerin, doğru konuşmanın, doğru davranışın, doğru geçim yollarının, doğru çabanın, doğru düşüncenin ve hepsinden de önemlisi doğru vecdin ardında koşarak iç kutsallıklarını geliştirmelerini istedi.

Buda Gautama, bu deyişlerdeki “doğru” olarak çevirdiğimiz sözcüğün ne anlama geldiğini hiçbir zaman açık olarak ortaya koymadı. Soyut yolla değil, örneklerle öğretti. İzleyicileri yaşamlarını onun yaşam örneği üzerinde kurmaya çalıştılar ve onun özel sorunlarla karşılaştığında ortaya koyduğu kurallara uydular.

Bu nedenle, Gautama’nın yaşarken saptadığı yaşam yolunu son derece doyurucu bulan bir izleyiciler grubu ortaya çıktı; öyle ki, ölümünden (İ.Ö. 483 dolaylarından) sonra bile, onun kurallarını izleyerek yaşamlarını, Prens Gautama’nın bedeninde ortaya çıkmış olan kutsal Buda’ya saygılı topluluklar biçiminde sürdürdüler. İngiliz dilinde bu topluluklara genellikle “manastırlar” denir. Gerçekten, daha sonraki Hıristiyan manastırları bunlara çok benzer; çünkü birçok Budist topluluk, zamanla kurtuluş boyunca kutsal insanların yardımlarına gereksinimleri olduğunu düşünen ve din adamı olmayan sofu kişilerin bağışladıkları yapılara ve gelir getirici mülklere sahip olmuştur.

Böylece, bir zamanlar üstad ile izleyicilerinin o anlık birliği olarak başlayan topluluk, kesintiye uğramaksızın zamanımıza dek ulaşabilen sürekli bir birlik durumuna kavuştu. Buda’nın öğretileri, kuşkusuz zamanla geniş çapta işlenerek inceleştirilerek köklü değişikliklerden geçirildi; fakat keşiş topluluğunun kurumsal sürekliliği kesintiye uğramadı. Bu keşiş toplulukları ve onların vaaz ettikleri ve gerçekleştirdikleri dinsel ülküler, yüz milyonlarca insanın yaşamını, duygularını ve düşünüşlerini etkiledi. Doğduğu ülkenin sonradan Budist dindarlık biçimlerini reddetmiş olması gerçeğine karşın, Hindistan’ın sınırları ötesindeki halklar üzerindeki en büyük etkisi, Budist dinin kuramını ve uygulamalarını Çin’e, Japonya’ya, Kore’ye ve Güneydoğu Asya’nın hemen hemen tüm ülkelerine yayan misyonerler aracılığıyla oldu.

Hindistan’da ise Budizm, çıkışının ilk yüzyıllarında, Upanishadlar’ın öngördüğü dinsel yaşam biçimini, basitleştirip halka yaydı, ılımlılaştırdı ve sınırlarını belirledi. Böylece Budizm Hint uygarlığında, kendine özgü ötedünyacı, gizemci ve çileci geleneğin yer etmesine yardımcı oldu; daha sonraki Hint düşünürlerinin ve kutsal kişilerinin hiçbir zaman ayrılmayacakları yolları belirledi. Ama ilk dönemlerindeki başarılarına karşın, Budizm Hindistan’a egemen olamadı. Budizm değil, yeniden canlandırılmış ve biçimi değiştirilmiş bir Brahmanacı din -Hinduizm- çoğu Hintlinin bağlılığını kazanıp sürdürebilme yeteneğine sahip olduğunu gösterdi. Nasıl böyle olduğunu ileride inceleyeceğiz; ama burada, dinsel gelişmede bu büyük geri dönüşe yol açan Budizmin içindeki zayıflığa değinmek gerek.

Budizmin ilk biçimlerinde, herkesin başından geçen doğum, ölüm, evlilik, ergenliğe varma ve yaşamın benzeri önemli olaylarıyla ilgili törenleri yoktu. Bu nedenle yaşamın sıradan evrelerinde Brahmanlardan hizmet istenmesine devam edileli ve Brahmanlara duyulan gereksinim, Vedalar’daki bilgileri ve rahiplerce yürütülen uygulamaları tüm karmaşıklıklarıyla canlı tuttu. Budist yaşam yolu, ancak normal aile yaşamını yadsıyıp kendini tümüyle kutsallığa adayan sıra dışı kişilere tam bir rehber oldu. Öteki insanlar, geleneksel törenleri ve rahiplerin yardımını istemeden duramadılar. Yaşamın herkesin başından geçen bunalım dönemlerinde Budizmin verebileceği hiçbir şey yoktu. Bu nedenle Hindistan, hiçbir zaman baştan başa Budist bir ülke olamadı ve Hint uygarlığı hiçbir zaman tümüyle Budist bir biçim alamadı.

Bununla birlikte, hem kastların ve hem de Hint dininin kendine özgü vurgulamalarının ortaya çıktığı, İ.Ö. 500 dolaylarında, Hint uygarlığının kalıcı kişiliğinin ve kendine özgü eğiliminin bir bütün olarak belirlenmiş olduğunu söylemek yanlış olmaz. Kuşkusuz ilerde geniş bir biçimde işlenip inceltilecekse ve etkilen üst üste binen büyük değişiklikler geçirecekse de, belirgin biçimde birbirinin aynı olan kültürel kimlikleri, Buda çağının eski Hindistanını çağdaş Hindistan’a bağlar.

alıntı

WeBCaNaVaRi'na Üye Olmadan Link'leri ve Kod'ları Göremezsiniz.
Link'leri Görebilmek İçin. Üye Ol. veya Giriş Yap.
Üyelerimizden Destek Bekliyoruz.
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Jainizm Ve Budizm
« Posted on: Nisan 26, 2024, 03:20:04 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Jainizm Ve Budizm e-book, Jainizm Ve Budizm programı, Jainizm Ve Budizm oyunları, Jainizm Ve Budizm e-kitap, Jainizm Ve Budizm download, Jainizm Ve Budizm hikayeleri, Jainizm Ve Budizm resimleri, Jainizm Ve Budizm haberleri, Jainizm Ve Budizm yükle, Jainizm Ve Budizm videosu, Jainizm Ve Budizm şarkı sözleri, Jainizm Ve Budizm msn, Jainizm Ve Budizm hileleri, Jainizm Ve Budizm scripti, Jainizm Ve Budizm filmi, Jainizm Ve Budizm ödevleri, Jainizm Ve Budizm yemek tarifleri, Jainizm Ve Budizm driverları, Jainizm Ve Budizm smf, Jainizm Ve Budizm gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Budizm « 1 2 »
Budizm
YabanGulum64 15 41223 Son Mesaj Ocak 04, 2015, 01:37:12 ÖÖ
Gönderen : FLORİS
Budizm Tarihi*
Budizm
YabanGulum64 6 2568 Son Mesaj Aralık 30, 2008, 08:36:14 ÖÖ
Gönderen : By.TuRuT
Budizm Ögretiler
Budizm
YabanGulum64 4 1439 Son Mesaj Mayıs 10, 2008, 01:50:15 ÖÖ
Gönderen : seyyah
Jainizm
Diğer Dinler ve Bilgiler
Bu_Dj_MaNNaG 9 2683 Son Mesaj Mayıs 10, 2008, 01:11:36 ÖÖ
Gönderen : seyyah
Jainizm « Dinler Tarihi
Tarih
Furkan 0 653 Son Mesaj Ağustos 13, 2008, 09:49:38 ÖÖ
Gönderen : Furkan


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular