Tatlı hayat
Hayatınız tatlı sizin. Dilinizde fazlaca hasar olmadığı anlaşılıyor. Siz bakınca her şey güzelleşiyor. Bunu başarabilmek için mutlaka hep iyi şeyler yaşamış olmak gerekmiyor. Kendinize hayatı zehir etmek yerine, sağlıklı yiyecekler yiyor, başınıza gelen kazaları ise bağışıklık sisteminizi güçlendirecek fırsatlar diye değerlendiriyorsunuz. Bu yüzden şaşırıyor çevrenizdeki kimi insanlar. Siz onlara işin gerçeğini anlatmak için bir miktar yoruluyorsunuz. Hayatın tatlılığından olsa gerek, meselenin bir bakış açısı meselesi olduğunu unutuyorsunuz…

 Tatsız hayat
Hayat size ne tatlı, ne acı, ne de ekşi… Tatsızlık öylesine içinize işlemiş ki… Sanki bir köşeye sıkıştırmışsınız kendinizi, uzatıyorsunuz hayatla aranıza ördüğünüz Çin seddinizi… Çünkü efendim çekiniyorsunuz, dışarıdan gelen bir takım insanlar hayatımı işgal eder diyorsunuz… Acıya da, ekşiye de, tatlıya da meyliniz yok… Belli ki onları tadacak takatiniz de yok. Oysa hayat bambaşka renklerde, tatlarda ve heyecanlarda akıp gidiyor. Sizin kuytunuzdan çıkıp, oltasına takılmanızı bekliyor…