Eve: Yüce İsa, Tanrım, Roarke
Roarke: İlginç ve gururlandırıcı bir sıralama 

sen de sağol canım


evet bu da güzel alıntılardan 



McNab: Bu eteğin içinde ne yaptığını sanıyorsun sen? Peabody’nin başka bir şey giymesini sağla Dallas.
Eve: Ben moda danışmanı değilim McNab. Eğer olsaydım herhalde senin seçimlerin için de bir şeyler söylerdim.
 

Peabody: Bak işte böyle biri ile ancak cennette eşleşebilirsin. Bana niye bunlardan biri düşmüyor?
Eve: Roarke orada ne yapıyor? Lanet olsun! Sakın konuşma onunla. Sen onu tanımıyorsun.
Peabody: Olur sadece bakıp, salondaki diğer kadınlar gibi ağzımın suyunu toplamaya çalışırım.
Roarke: (Peabody’nin yanına kadar geldi ve gülümsedi.) Teğmenine söyle bana küfretmekten vazgeçsin. Onun yoluna çıkmayacağım.
Peabody: ‘O muhteşem kıçını kaldırıp derhal dışarı çıksın, tekmeleme işini sonra yapacağım’ diyor.
Roarke: Dört gözle bekliyor olacağım. (Peabody’nin parmaklarını öptü.) olağanüstü görünüyorsun.
Eve: Sakin ol Peabody.
Peabody: Dış etkilere karşı istem dışı gelişen tepkilerimi önleyemiyorum. Gerçekten müthiş bir kıçı var. Saygılarımla, efendim.
 

Roarke: Peabody bu akşam oldukça çekici görünüyor değil mi?
McNab: Kadının göğüsleri gömleğinden taşınca bir sürü erkek onu çekici bulur.
Eve: Gözlerini Peabody’nin memelerinden ayır. İşine bak McNab.
 

Eve: Ne yaptığını sanıyordun sen?
Roarke: Hangi noktada?
Eve: Bana şirinlik yapmaya kalkma Roarke.
Roarke: Ama bunu çok iyi beceririm teğmen.


Roarke: Sana yardımcı olmaktan zevk alıyorum.
Eve: Senin zevkin bilgisayar bekçilerini atlatıp yasal olmayan programlar kullanmak.
Roarke: Bu da işin cabası.


Peabody: Sen onları insan olarak ele alıyorsun. Ben de onların insan olduğunu unutmak istemiyorum.
Eve: Onların insan olduklarını unutuyor olsaydın, zaten benimle çalışamazdın.
Peabody: Teşekkürler.
Eve: Mademki o kadar müteşekkirsin, o zaman hemen Taşkafa’yı ara ve o sıska kıçını bir saat içinde laboratuvarda görmek istediğimi söyle.
Peabody: (yüzünü buruşturdu) Pek o kadar da müteşekkir olduğumu sanmıyorum

Çok tatlılar yaaa   

yeni alıntılaaaar


Eve: Bana bak küçük çıkarcı, Komiser Whitney’i arayarak senin küçük kıçını kızarttırabilirim. Bu olay birinci önceliği taşıyor. Araştırmamın bir otopsi görevlisi kesip biçmek yerine Noel kartlarını okumak için izin istediği için kesildiğinin medyaya sızmasını ister misin?
Dickie: Haydi Dallas, ben bu iş için iki misli çalışıyorum. Buradaki çekmecelere tuğla gibi cesetler yığılı.
Eve: Benim tuğlamı masanın üstüne koy ve sabah altıda raporunu hazır et yoksa oraya gelip sana Y tipi kesme işleminin nasıl yapıldığını bizzat üzerinde öğretirim.


Roarke: Seninle bir pazarlık yapacağım teğmen. Bulgularımı sana vereceğim ama karşılığında sen bugün altıda burada olacaksın. Kızlar seni dinlendirecekler.
Eve: Hey ben bilgi için pazarlık yapmıyorum.
Roarke: Eğer bu bilgilere ulaşmak istiyorsan yapacaksın. Her an silebilirim. Burada olacaksın ve kendini Trina’nın ellerine bırakacaksın.
Eve: Aptal bir saç kesimi için vaktim yok.
Roarke: Anlaşma koşulumuz bu. Ya kabul edersin ya da gidersin.
Eve: Masamın üstünde dört adet cinayet diski var.
Roarke: Şu anda dört yüz desen de fark etmez. Önceliklerin ne olursa olsun sen benimsin. Bu da benim fiyatım. Bilgileri istiyor musun?
Eve: Bizim Taşkafa kadar kötüsün.
Roarke: Pardon!
 

Summerset: Misafirleriniz çoktan geldiler, tam yirmi dakika geciktiniz.
Eve: Kıçımı öp.
Summerset: Bunu yapma isteği taşımıyorum ama lütfen bir dakikanızı ayırır mısınız teğmen?
Eve: Hayat sana bir dakika ayıramayacağım kadar kısa. Önümden çekil yoksa ben çekmesini bilirim.
 

Eve: Beni rahat bırak.
Roarke: Ne şimdi ne de ömrün boyunca seni bırakmayacağım.
Eve: Benimle bu kadar ilgilenilmesinden hazzetmiyorum. Beni rahatsız ediyor.
Roarke: Demek ki bir müddet daha rahatsız olacaksın.
Eve: Zaten sana rastladığımdan beri rahatsızım. (Roarke gülümsedi)
 

Eve: Kıçına bir tekme savuracağım.
Roarke: Tamam. Dün geceki maçtan daha adil olur bu sefer. Burada mı aşağıdaki spor salonunda mı karşılaşacağız?
Eve: Haklısın. Testislerini kulaklarının arkasına asayım da gör gününü serseri.
Roarke: Hiç değilse son bir kez ikimizin de işine yaradı.
 

Eve: Eğer bir kez daha ben kendimde değilken Summerset’in bana el sürmesine müsaade edersen… sen uyurken, saçlarını kökünden tıraş ederim. (ve sakin bir sesle ekledi.) kahvaltı ister misin?
Roarke: (bir an düşündü, ellerini simsiyah saçlarının arasından geçirdi. Neyse ki uykusu çok hafifti.) evet, sanırım kahvaltı edebilirim.

A ha ha 

Sabah sabah bir doz Eve -Roarke dan iyisi yoktur.      

Ellerine sağlık.   

Süper alıntılar her zamanki gibi... Keyfim yerine geldi,teşekkür ederim.Canı sıkkın olanın gülümsemesini sağlayan en kısa yol....

Aynen harika oluyor. Ellerin dert görmesin Çıtçıt Buna çok gülmüştüm;
Eve: Eğer bir kez daha ben kendimde değilken Summerset’in bana el sürmesine müsaade edersen… sen uyurken, saçlarını kökünden tıraş ederim. (ve sakin bir sesle ekledi.) kahvaltı ister misin?
Roarke: (bir an düşündü, ellerini simsiyah saçlarının arasından geçirdi. Neyse ki uykusu çok hafifti.) evet, sanırım kahvaltı edebilirim.

Katılıyorum, alıntılar benim de günümü şenlendiriyor.

sizler de sağolun arkadaşlar

evet Net_seyyahi; vaz da geçmiyor, uykum hafif diye düşünüyor bir de yaa

Son alıntıya bayıldım o hangi kitaptandı.

Dayanamayıp seriye yeniden başlayacağım teşekkürler Sedacım.