Emzirme döneminde, bebekle – anne arasında duygusal bir bağ oluşur, bebek annesinden süt emdiği zaman rahatlar ve sakinleşir...

Doğum heyecanından henüz kurtulmuş ve annenin göğsüne konmuş bebek, hemen memeyi arayıp bulur. Emme, bebek için büyük bir haz kaynağıdır. Süt dönemi de denilen bu ilk bir yıllık süreç tenden tene, vücuttan vücuda temas dönemidir. Aynı anda, bu dönemde farklı bir iletişimin ana temelleri de, sözlü ve sözsüz ilişkiler sayesinde şekillenmeye başlar. Bebek bu yolla annesiyle olan iletişimin ilk adımlarını atmaya başlar. Emzirme döneminde bebekle – anne arasında duygusal bir bağ oluşur, bebek annesinden süt emdiği zaman rahatlar ve sakinleşir.

İlk günden itibaren bebekle sözlü iletişim kurmak önemlidir, zira bebek doğum öncesinden itibaren “anlayan” bir varlıktır. Bu noktada dilin önemi yoktur, önemli olan bebekle konuşmaktır. Anlam sözcüklerde değil, sesin vurgusundadır. Hangi dilde konuşulursa konuşulsun sonuç aynıdır. Nitekim her dilde ve her kültürde yetişkinlerin bebeklerle konuşurken kullandığı mimik, jest ve tonlamaları içeren “bebeksi konuşma” mevcuttur. Bebeği emzirirken onu sakinleştirmek için söylenen sözlerdeki tonlamaları ve ses perdelerini bebek kaydeder. Çocuk bir süre sonra aynı sesleri çıkartma çabasına girecektir. Aylarca sürekli tekrarlanan sesler zamanla anlam kazanmaya başlar.

Emme ilişkisi, bağlanma açısından temeldir!

Emme ilişkisi, bağlanma açısından temeldir, zira bebek annesinin memesi aracılığıyla hayata tutunur. Sevgi ve güven ortamında gerçekleşen emme deneyimi, bebeğin dünyayı haz veren, doyurucu bir yer olarak algılamasına yardımcı olur. Anne sütü ile beslenmenin mümkün olmadığı durumlarda bile anne, bebeğini kollarında tutmalı ve göz kontağı kurmalıdır. Annenin sıcaklığı, kokusu, bakışı ve rahatlatıcı ses tonu da güvenli bir bağlanma oluşturmak adına önemlidir. Olumlu bir bağlanma deneyimi yaşamış olan bebek; annesine, dünyaya ve dolayısıyla kendine güven duyar. Bu sayede bağımsızlaşabilir, dünyayı araştırıp keşfetmeye ve yeni deneyimler kazanmaya açık olur.

Anne ve bebekler birlikte geçirdikleri zamandan çok keyif alırlar. Yeni doğan anneleri gün içinde uzakta da olsalar bebeklerini zihinlerinde taşımaya devam ederler. Bununla ilgili olarak gün içinde çıkıp bebeğini görmeye eve gitmek ya da bebeği çalıştıkları yere getirtmek isteyebilirler. Onun için süt pompalarlar. Birlikte oldukları süreçte de bebeği sürekli emzirmek isteyebilirler. Yoğun iş temposu olan annelerin de bebekleri ile yakın ve sıcak ilişki kurabilmesi mümkündür. Bunun için emzirme süreci çeşitli şekillerde düzenlenebilir.

Emzirme süreçlerini nasıl düzenleyebilirsiniz?

• Bebeğiniz 6 aylık olmadan sizin işe başlamanız demek, bebeğinizin biberona alışmaya ihtiyacı olduğunu gösterir. Mutlaka işe başlamadan en az on gün önce bebeğinizi biberona alıştırma çalışmalarına başlayın. Böylece onun alışma zamanında yanında olmuş olursunuz. Birçok kaynak biberon konusunda farklı görüşler bildirmektedir. Bazıları, bebeğin emmeyi bırakacağından dolayı biberonla erken yaşlarda tanışmaması gerektiğini savunurken, diğerleri alışana kadar günde bir kere biberonla beslemeyi önermektedir. Yapılan araştırmalar, 2 haftalık bebeklerin günde bir kere biberonla beslenmesine rağmen memeden emmekten de vazgeçmediklerini göstermektedir.

• Biberonla erken tanışma, bebekler 3–4 haftalık olduğunda anneye de belli avantajlar sağlayabilir: Hem anne biraz dinlenmiş olur, hem de baba veya bakıcı bebeği beslemeye fırsat bulurlar. Sütün gelmesi annenin göğsünün uyarılmasına bağlıdır. Burada unutmamanız gereken şey, eğer bebeğiniz biberona alışırsa ve siz bu süreçte olan sütünüzü pompalamazsanız zaman içerisinde sütünüzün azalacağıdır. Bu yüzden, biberon vermeye başladığınızda kendi programınıza uygun olarak haftanın belirli günleri biberon kullanabilir ve aynı zamanda bebeğinizi emzirmeye devam edebilirsiniz.

• Biberona alıştırırken beslenmeyi eğlenceli ve rahatlatıcı bir oyun haline getirin. Bebeğiniz ilgisiz görünürse tekrar deneyin. Eğer biberonla beslenme bir savaşa dönüşürse, bebeğiniz biberonla negatif bir ilişki kurabilir ve durum daha da zorlaşabilir. Bebeğiniz aç değil iken süt veya formula dolu biberonu bir oyuncak gibi ona uzatın. Çoğu bebek oyuncakları ağızlarına götürmeyi severler, bu onların hoşuna gidebilir ve alışmasını kolaylaştırır.

• Emziren anneler genelde işe başlamadan önce süt depolamaya başlarlar. Böylelikle, süt pompalamayı bilerek işe başlamış olurlar. Günde bir kere ekstradan süt pompalamaya, sütünüz yeterli miktarda gelmeye başladığı an başlayabilirsiniz. İlk zamanlarda sütünüz ancak bebeğinize yetecek kadar ise bu konuda cesaretinizi kaybetmeyin. Bazı anneler için süt pompalamaya alışmak ve en uygun şartları sağlamak biraz zaman alabilir. Süt pompalamak için en uygun zaman sabah saatleridir. Süt pompalamayı, sabah bebeğiniz uyanmadan veya onu emzirdikten hemen sonra (eğer göğsünüz boş değil ise) veya bir saat sonra deneyebilirsiniz. Unutmayın stres, endişe, gerginlik ve dikkat dağıtıcı herhangi bir durum sütün gelişini engelleyebilir. Başarılı ve sağlıklı pompalama yapabilmek için ortamın rahatlatıcı ve huzurlu olması gereklidir.

• Bütün bunların yanında akşam eve döndüğünüzde bebeğinizin sizi beklediğini ve tekrar onunla biraraya gelmeyi unutmayın. Bebeğinizin bakıcısını siz işten gelmeden önce onu doyurmaması konusunda uyarırsanız, siz geldiğinizde bebeğiniz aç olacaktır. Bu hem sizin bebeğinizle ilişkinizi destekleyecek, hem de sütünüzün devamlılığını sağlamanıza yardımcı olacaktır. Bebeğinizin daha fazla anne sütü almasına yardımcı olmanız karşılıklı olarak fiziksel ve duygusal bağınızı destekleyecektir.