0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Derideki Savunma Hattı  (Okunma Sayısı: 731 Kere Okundu.)
« : Şubat 18, 2012, 03:35:36 ÖÖ »

Arshavin
*
Üye No : 70236
Nerden :
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 736
Mesaj Sayısı : 3 432
Karizma = 4646


Amerikalı bilim adamları yaptıkları bir deneyde, bir köyde yaşayan insanları iki gruba ayırıp birinci gruptakilere bir ay boyunca yıkanmayı yasaklar, diğer gruba da her gün banyo yapmayı şart koşar. Bilim adamları, ay sonunda grupların derilerini incelediğinde, mikrop yoğunluğunun her iki grupta da aşağı yukarı aynı olduğunu görür. Buradan şunu anlıyoruz ki, suyla temizlenmenin farklı yönlerden mutlaka faydaları olmakla birlikte, derinin mikroplardan tamamen temizlenmesi için yeterli değildir.

Cerrahî kliniklerinde ameliyata girecek hekim kadrosu, hususi lâvabolarda antiseptik sabunlarla ellerini uzun süre yıkar. Hattâ sözkonusu doktorlar, tırnak araları ve deri kıvrımlarındaki mikropları da hesaba katarak ellerini ve tırnaklarını sert fırçalarla mekanik olarak da temizler. Eller dirseklere kadar sabunlanır ve durulanır. Yıkama esnasında elleri dirseklerden yukarı olacak şekilde tutmak gerekir. Böylece, yerçekiminin tesiriyle sabunlu sular ellerden dirseklere doğru akar.

Acaba elleri tam steril hâle getirmenin imkânı var mıdır? Ameliyata eldivensiz girilmeyeceğine göre, bu kadar hassas temizliğe lüzum var mıdır?
Bugün biliniyor ki, elleri tam mânâsıyla steril (mikropsuz) hâle getirmek mümkün değildir. Cerrahî âletler fırında sterilize edilmektedir. Fakat ellerimizi fırına sokamayız. Ameliyat esnasında eldiven yırtıldığında, eller tam temiz olmazsa hasta enfeksiyon kapabilir.

Ameliyata giren cerrahların el temizliğine bu kadar dikkat etmesinin sebebi, elin deri kıvrımlarında milyonlarca bakteri ve mantarın yaşamasıdır. İnsan vücudunda yaşayan bakteri sayısı vücuttaki normal hücre sayısından kat kat fazladır. Ayrıca bu bakterilerin toplam ağırlığının 3–6 kilo arasında olduğu tahmin edilmektedir. Aslında derinin normal sakinleri olan mikroorganizmaların (flora bakterileri) insana birçok faydası vardır. Bunlar öncelikle, deriye temas eden zararlı ve hastalık yapıcı mikroorganizmaları tesirsiz hâle getirmekle vazifelendirilmiştir. Ancak derideki bu faydalı bakteriler, deri altı dokulara ve oradan da kana geçerse hastalığa sebep olur. Bu şekilde, kana geçip de hastalık yapmayan mikroorganizma yoktur. Aynı şeyi bağırsaklarımız için de söyleyebiliriz. Erişkin bir insanın bağırsaklarında yaklaşık 1 kilogram çok faydalı bakteri yaşar (meselâ bağırsakta B ve K vitamini sentezlenmesinde vazife görenler). Ancak bu bakteriler, besinlerle kana geçerse, hastalığa yol açabilir.

Derimiz ve iç deri olarak da ifade edebileceğimiz ağız, yutak, solunum yolu, yemek borusu, mide ve bağırsakların iç çeperini kaplayan ince zar tabaka (mukoza) da hastalık yapıcı mikroorganizmalara (mikrop) karşı çok önemli bir kalkan olarak görev yapmaktadır. Bu açıdan düşündüğümüzde insan kan ve dokularına mikrop giremez. Ancak deride veya mukozalarda kanayan yara veya çatlak varsa oralardan kana mikrop geçebilir. Meselâ hekimlik ve hemşirelikte iğne yapmak çok önemlidir. İğnenin uç kısmı ele veya yabancı bir cisme temas ederse, iğne damardan yapılıyorsa kana mikrop bulaşmasına, kabadan yapılıyorsa da apseye sebep olabilir. Ayrıca diş çekimi kana mikrop bulaşması açısından büyük riskler taşır. Her hastaya ayrı steril diş âletinin kullanılması gerekir. Bu açıdan, berberin kullandığı jilet bile önemlidir. Deri ve mukozalarda yaşayan, normal şartlarda insanı rahatsız etmeyen hattâ çeşitli faydaları olan çok sayıdaki mikrobun küçük bir çizilmede doku aralarına ve kana geçip hastalığa sebebiyet vermesi konunun hassasiyetini göstermektedir.


Kanın böbreklerde süzülmesiyle meydana gelen idrar sıvısı mikrop ihtiva etmez. Ancak, idrar yolunun dışa açılan ucu temiz olmadığından, mesaneden dışarı atılırken deri bölgesiyle az bir teması bile idrara mikrop bulaşması için yeterlidir. Mesaneden bir boru (sonda) ile alınan idrar mikropsuzdur. Ancak, idrarda mikrop dışı atık maddeler de olduğundan, idrarın temiz olduğunu söylemek zordur.

Peygamber Efendimiz'in (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sabah kalkınca ellerinizi yıkayınız; çünkü ellerinizin nerede gecelediğini bilmezsiniz." Hadîsi sağlık açısından son derecede önemlidir. Diğer yandan, derinin farklı bölgelerinde yaşayan mikrop çeşitleri de farklıdır. Meselâ, koltuk altı derisindeki mikropla, kulak arkasındaki mikrop çeşidi aynı değildir. Bir bölgenin mikropları el parmaklarıyla başka bir deri bölgesine bulaştırılabilir. Bir deri bölgesinin faydalı florası başka bir bölgede zararlı hattâ hastalık yapıcı (patojen) olabilir. Hadîs-i şerîfteki tavsiye göz ardı edilerek, uykudan kalkınca eller yıkanmadan gözler ovuşturulursa veya kulak-burun karıştırılırsa, başka bölgenin faydalı florası, ait olmadığı bir yere taşınmış ve hastalıklara kapı açılmış olur.
Peki, deride yaşayan milyarlarca mikrop bir çizik veya kesikten içeri sızarsa neler olur? Deriden geçebilen mikroplar kana ve dokulara o kadar kolay ulaşamaz. Onları engelleyen birçok görevli vardır; bunlara savunma hatları denmektedir.

Savunma Hatları
1. Hat (Doku makrofaj sistemi): Bu sistem, mikropların vücuda muhtemel giriş yerlerine (deri ve mukozalara) yerleştirilmiş makrofaj denen mikrop yutucu ve öldürücü hücrelerden müteşekkil bir ordudur. Düşmana ilk saldıran hücreler olan makrofajlar, bu giriş yerlerinde aralıksız nöbet tutar. Bağırsaklarda bulunan mikroplar, besinlerin emilmesi esnasında buradaki çatlaklardan kana geçebilir. Besinleri taşıyan kan, vena porta denen damar ile karaciğere uğrar. Karaciğerde kan ilk olarak Kupfer hücresi denen makrofajlara temas eder. Bunlar kandaki mikropları süzgeçten geçirerek yutar ve parçalar. Makrofajlar mikroplarla beslenen hücrelerdir. Bu yüzden bunlara çöpçü hücreler de denir.

Aynı şekilde, nefes yoluyla akciğerlere alınan mikroplar da akciğer kesecikleri alveollerde onları bekleyen makrofajlar tarafından yutulur. Deri ve mukozalardaki çatlaklardan geçebilen mikroplar, hücrelerin arasında bulunan doku sıvısına geçer. Doku sıvısı, beyaz kan damarları da denen ve içinde beyaz bir sıvı taşıyan lenf damarları tarafından bir vakum sistemiyle çekilerek alınır. Mikroplar doku aralıklarından lenf damarlarına ve düğümlerine getirilir. Lenf düğümlerinde mikropları bekleyen makrofajlar vardır. Mikrobik ateşli bir hastalıkta çene altı, koltuk altı lenf düğümleri ve bir lenf düğümü olan bademcikler şişer. Kasık lenf düğümleri de, bacak derisinden ve idrar yollarından vücuda girmesi muhtemel bakterileri karşılar. Bu lenf düğümleri mikropları yakalayan makrofajlar ihtiva eder. Ayrıca beyinde de mikropları temizleyen özel savunma hücreleri (mikroglia hücreleri) vardır. Bunların dışında dalakta, kemik iliğinde, bağırsak duvarlarında mikropları bekleyen makrofajlar bulunur. Bir makrofaj yaklaşık 100 bakteriyi yedikten sonra ölür.

2. Hat (Nötrofiller): Savunmanın ikinci hattında daha çevik askerler olan nötrofiller vardır. Birinci hattaki makrofajlar bir yandan savaşırken, bir yandan da bazı habercileri kemik iliğine gönderir. Kemik iliği vücudun saldırıya uğradığı bilgisini alır almaz, depo ettiği çok sayıda nötrofil hücresini kana salar. Bu sırada kan tahlili yapıldığında akyuvar sayısının arttığı tespit edilir. Bu, vücutta savaşın yoğun olarak devam ettiği bilgisini verir. Nötrofiller savaşın en yoğun olduğu bölgeye önce kan sonra da kemotaksi (bakterinin salgıladığı kimyevî toksin tarafından çekilme) yoluyla göç eder. Burada her bir nötrofil ortalama 25 bakteri öldürdükten sonra kendisi de ölür.

3. Hat (Monositler): Monositler normalde kanda dolaşan savaşma kabiliyeti olmayan akyuvarlardır. Ancak, bir saldırı olduğunda kandan, savaşın yoğun devam ettiği doku bölgesine geçerler. Savaşma kabiliyetleri olmadığından, önce bu kabiliyet ve teçhizatı kazanmaları gerekir. Önce boyutları yaklaşık 10 kat büyütülür. İçlerinde mikropları öldürecek enzim sistemleri geliştirilir. Artık bu yeni hücreye makrofaj adı verilir. Savunmanın 1. hattındaki makrofajlar gibi, çok sayıda mikrobu yutma ve parçalama kabiliyetiyle teçhiz edildikten sonra savaşa sokulurlar.

4. Hat (Kemik iliğinin yeni akyuvarları): Savaş hâlâ devam ediyorsa, kemik iliği hızla çalıştırılır, yeni nötrofil ve monosit üretilip kana verilir. Bunlar da kan yoluyla savaş bölgesine gönderilerek dokuya geçer. Burada kemotaksiyle bakterilere yaklaşır ve mücadeleye girişir.

Bu savunma hatlarına ilâveten makrofajlar, T ve B lenfositlerden oluşan bağışıklık sistemini haberdar eder. Bu sistem, üretilen aktif lenfositler ve antikorlar yoluyla da vücudu savunur.

Within Temptation
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Derideki Savunma Hattı
« Posted on: Nisan 20, 2024, 05:43:37 ÖÖ »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Derideki Savunma Hattı e-book, Derideki Savunma Hattı programı, Derideki Savunma Hattı oyunları, Derideki Savunma Hattı e-kitap, Derideki Savunma Hattı download, Derideki Savunma Hattı hikayeleri, Derideki Savunma Hattı resimleri, Derideki Savunma Hattı haberleri, Derideki Savunma Hattı yükle, Derideki Savunma Hattı videosu, Derideki Savunma Hattı şarkı sözleri, Derideki Savunma Hattı msn, Derideki Savunma Hattı hileleri, Derideki Savunma Hattı scripti, Derideki Savunma Hattı filmi, Derideki Savunma Hattı ödevleri, Derideki Savunma Hattı yemek tarifleri, Derideki Savunma Hattı driverları, Derideki Savunma Hattı smf, Derideki Savunma Hattı gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
SİVİL SAVUNMA GÜNÜ (28 Şubat)
Genel Konular
mer_ve_g 5 1854 Son Mesaj Mayıs 24, 2008, 02:26:43 ÖS
Gönderen : Ebru$h
Balıklarda Savunma Mekanizması
Hayvanlar Alemi
seyyah 4 1276 Son Mesaj Aralık 06, 2009, 02:11:12 ÖS
Gönderen : Hephaestus
Tjikuzu'dan Savunma
Trabzonspor
SeytaN 2 979 Son Mesaj Eylül 16, 2009, 04:04:34 ÖÖ
Gönderen : SeytaN
Enfeksiyonlara Karşı Savunma
Biyoloji
Anqel* 0 785 Son Mesaj Şubat 06, 2012, 03:23:56 ÖS
Gönderen : Anqel*
Selülite Doğal Savunma.
Kadın Hastalıkları
Honey_Face 0 643 Son Mesaj Ocak 13, 2013, 10:16:19 ÖS
Gönderen : Honey_Face


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular