|
|
|
CLA Konjuge linoleik asit insan ve hayvanlar için esansiyel bir yağ asidi olan linoleik asidin pozisyonel ve yapısal olarak bir veya birden fazla konjuge çift bağa sahip olan oktadekanoik yağ asit izomer grupları için kullanılan bir terimdir. Yapılan araştırmalar CLA' nın; vücuttaki kas ve yağ dengesini etkilediğini, depolanmış yağların azaltılmasında ve yağsız kasların arttırılmasında çok önemli bir rol oynadığını göstermiştir. CLA doğal olarak süt, peynir, biftek, kuzu ve hindi etine ilave olarak çoğu işlenmiş gıda da bulunur. İşlenmiş gıdalara en iyi örnek yüksek oranda CLA içeren Wiz peyniridir (Cheez Wiz). Fakat CLA’ nın aşağıda bahsedilen faydalarını görmek için bu gıdalardan önemli miktarlarda tüketmeniz gerekmektedir. Bu gıdaları çok miktarda tüketmek hem pratik değildir, hem de aynı zamanda aldığınız yüksek kalori ve proteinden dolayı negatif etkilerle vücudunuzu cezalandırmak anlamına da gelmektedir. Bu nedenle, gerekli CLA’ yı elde etmek için daha ekonomik ve etkili yollar araştırılmıştır. Düzenli CLA alımı yağların vücutta depolanmasına yardım eden lipoprotein-lipaz enziminin çalışmasına engel olur ve dolayısıyla vücutta depolanan yağ miktarını azaltır, ayrıca daha önceden depolanmış yağları serbest bırakarak kan akışına dönmesini sağlar. Kan akışına geri dönen yağlar kaslarda enerji kaynağı olarak kullanılır. Bu nedenle CLA alımının bir egzersiz programı ile desteklenmesi kan akışına geri dönen yağların yakılmasını kolaylaştıracaktır. Vücuttaki 1 gr yağ, 1 gr kastan iki kat daha fazla yer kaplar. Zayıflamak için yapılan düşük kalorili bir diyet programı vücuttaki yağ miktarı ile beraber kas miktarını da düşürmektedir. Diyet bırakıldıktan sonra kaybolan kasların yeri yağ ile doldurulacağından, vücut tekrar kilo almaya başlar. Bu nedenle az yağlı bir diyet programı eşliğinde CLA alımı vücuttaki yağ miktarını azaltırken kas miktarını korur ve böylece diyet bırakıldıktan sonra formunuzu korumanıza yardım eder. CLA herhangi bir diyet, kilo verme veya egzersiz programından sonra kullanılırsa jo-jo etkisi denen yeniden hızla kilo alma probleminin giderilmesinde de yardımcı olur. Vücut geliştirme çalışması yapanlar da formlarını korumak ve yağsız kas miktarını arttırmak için CLA kullanabilirler. Beslenme uzmanları Amerika’ da obezitenin (Aşırı şişmanlık) devamlı olarak artmasını, son 30 yıldır CLA oranı düşük veya hiç CLA içermeyen gıdalardaki tüketimin artmasına bağlamaktadırlar. Özellikle besi hayvanlarının meralarda beslenmek yerine suni yem ile beslenmeleri sonucu bu hayvanlardan elde edilen ürünlerin içerdikleri CLA miktarında % 65 oranında düşme görülmüştür. Araştırmalar CLA’ nın sadece vücuttaki yağları azaltırken kas miktarını arttıran veya koruyan bir yağ asidi değil, aynı zamanda dikkate değer bir şekilde antikatabolik, antioksidan, bağışıklık sistemi güçlendiricisi, kolesterol düşürücü ve kanser önleyici etkileri olduğunu da göstermiştir. CLA göğüs kanseri, prostat kanseri ve damar sertliği riskini de azaltabilmektedir. Ayrıca şeker hastalarının kan şekerini kontrol altına almalarına da yardımcı olabilir. Kanserle ilgili araştırmalarda son 30 yılda dünyanın birçok yerinde oldukça önemli maddi harcamalar yapılmış ve kayda değer ilerlemeler olmasına rağmen barsak, meme, prostat, akciğer, pankreas ve böbreklerde metastaz devre ve hastalığın yayılmasının ilerlemesiyle bu hastalıklardan kaynaklanan ölüm oranlarında azalmalar olmamıştır. Çoğu kanser vakaları hem genetik faktörlerden hem de çevre faktörlerden kaynaklanmaktadır. Kanser ölümlerinin yaklaşık olarak %35’lik kısmının diyet kaynaklı olduğu yapılan epidemiyolojik çalışmalarda belirlenmiştir. Tüketilen gıdalar ya kanseri önleyici ya da kanser oluşumuna sebep olan bileşenleri içerebilir. Bugüne kadar birçok izomeri olduğu tespit edilen CLA 1980 yıllarında ABD’de Wisconsin Üniversitesi’nden Michael Pariza ve arkadaşları hamburger etinden elde ettikleri maddenin kanser oluşumunu engellediğini bulmuşlardır. Bu maddenin daha sonra conjugated octadecadienoic acid olduğu belirlenmiş ve kısaca CLA olarak adlandırılmıştır. CLA 8 geometrik izomerden oluşmakla birlikte en yaygın olarak hayvansal dokularda bulunan izomerlerinin cis-9, trans-11 CLA ve trans-10, cis-12 CLA olduğu ve şimdiye kadar bu ikisinin biyolojik özelliklere sahip olduğu bildirilmektedir. Bitkilerdeki CLA oluşumu ısı etkisi altında ve et ve sütteki CLA oluşumu ise rumendeki uzun zincirli yağ asitlerinin mikrobiyel enzimatik reaksiyonların etkisi altındadır. Rumende meydana gelen indirgenme reaksiyonlarında linoleik asit önce cis-9, trans-11 izomerine, daha sonra vaccenic aside (C:18.1 trans-11) ve sonunda stearik aside (C18:0) dönüştürülmektedir. Ruminantlarda yemlerle alınan doymamış yağ asitleri rumendeki bakteriler vasıtasıyla hidrojenizasyonla doyurulmakta, dolayısıyla süt yağı ve et yağlarında cis ve trans yağ asidi izomerleri görülmektedir. Ruminantların dokularında %4-11 oranında trans formda yağ asitleri bulunabilmektedir. Ruminant hayvanlardan elde edilen etteki CLA tamamıyla rumen biyohidrojenizasyonundan kaçan CLAveya stearoyl CoA reduktaz enziminin emilen vaccenic asit üzerine etkimesi sonucu (cis-9, trans-11 CLA) oluşmaktadır. Bu nedenle ruminant hayvanlar ve bu hayvanların ürünleri CLA bakımından en zengin kaynakları oluşturmaktadır. Rasyonda bulunan CLA’nın en yaygın izomeri cis-9, trans -11 izomeridir. Süt ürünlerinin CLA içeriği her gram yağ için yaklaşık olarak 3 ile 9 mg arasında değiştiği ve total CLA’nın %70-90’ı ise cis-9, trans-11 izomerinden oluştuğu bildirilmektedir. İnsan vücudu CLA üretemediğinden yalnızca ihtiyacını günlük olarak tüketmiş olduğu sığır ve koyun eti ile süt ürünlerinden sağlayabilir. CLA’ nın Antikanserojenik Özellikleri Hem çiğ hem de ızgarada pişirilmiş sığır etinin mutagenesisini inhibe eden bir bileşiğin bulunmasıyla antikanserojenik CLA’ya olan ilginin artması Pariza ve Hargraves (1985)’in gözlemlerinden sonra oluşmuştur. Bundan sonraki çalışmada antikanserojenik özelliğe sahip linoleik asidin 4 izomeri tanımlanmış, saflaştırılmış ve epidemiyolojik çalışmalarda kullanılmıştır. İzomerlerin çoğu hayvan türlerinde tümör gelişimini baskıladığı ve çoğu kanserli hücrelerin yayılımını inhibe ettiği görülmüştür. Esasen cis–9, trans–11 izomerine dayanan CLA ile zenginleştirilmiş sığır sütünün insanlarda meme kanseri hücrelerinin gelişimini engellediği ve vücudun savunma sisteminde süperoksit dismertaz, katalaz ve glutathione peroksidaz gibi antioksidantları da arttırdığı bildirilmektedir. Ip ve ark (1991; 1994)’nın ratlar üzerinde yaptıkları çalışmada ise rat memesindeki tümör gelişiminde CLA’ nın önemli bir antikanserojenik etki gösterdiği ve CLA içeren gıdalarla beslenen ratlarda meme tümörlerinin tekrarlanma oranlarında önemli bir azalma olduğunu bildirmişlerdir. Knekt ve ark. (1996), Finlandiya’da 25 yıl boyunca süren epidemiyolojik çalışmalarında insanlarda süt tüketimlerinin artmasıyla meme kanseri vakalarının azaldığı yani süt tüketimi ile meme kanseri sıklığı arasında ters bir ilişkini olduğunu belirtmişlerdir. Obezite üzerindeki etkisi Norveç’te, İskandinavya Klinik Araştırmalar Enstitüsü’nde Kjeller tarafından yapılan araştırmalarda, CLA’nın insanların vücut yağında azalmalara neden olduğu belirlenmiştir. Bir çalışmada haftada 3 defa 90 dakikalık ağır egzersizlerin yapıldığı sağlıklı yaşam merkezinden yaşları 18–30 arasında olan ve aynı diyetle beslenen 20 katılımcı seçilmiştir. Kızıl ötesi ışın kullanılarak ölçülen vücut yağları çalışma boyunca CLA alan grupta plasebo grubuna kıyasla azalmalar olduğu; yine buna benzer başka bir çalışmada ise CLA kullanan obezite bayanlarda 4 haftalık periyotta bel hatlarında özellikle karın bölgesinde 2.54 cm’lik bir azalma olduğu belirlenmiştir. Fareler üzerinde yapılan bir çalışmada ise %0.5 düzeyinde CLA içeren diyet tükettiklerinde vücut yağında %60’lık bir azalma olduğu bildirilmiştir. Bağışıklık sistemi üzerindeki etkisi Delta-6-desaturaz enzimi ile CLA gama linoleik aside dönüşmektedir. Gama linoleik asit sütte, siyah kuş üzümünde ve akşam çuha çiçeğinde yüksek düzeyde bulunmaktadır. Yapılan bir çalışmada kuş üzümü tohumu yağından elde edilen GLA’ nın yaşlı insanlarda immün sistemi fonksiyonlarında uyarıcı bir etkiye neden olduğu bildirilmektedir. Özellikle 65 yaşından daha fazla yaşlı olan ve 2 ay boyunca günde 4.5 g siyah kuş üzümü yağı alan 29 denekte kontrol grubuna (soya yağı) kıyasla %28 daha fazla bir bağışıklık sağlandığı ve yaşlı insanlarda bağışıklık düşüşüne neden olan prostaglandin PGE–2 üretiminde ani bir düşüşe neden olduğu bildirilmektedir. Prostaglandin PGE–2 T hücrelerinin fonksiyonlarını engelleyerek yaşlı insanlarda bağışıklık düşüşüne neden olmaktadır. Cook ve ark. (1993), kemiriciler ve civcivlerde yapılan endotoksin (lipopolisakkarit= LPS) enjeksiyonu sonucunda diyetle alınan CLA’nın bağışıklık sistemine bağlı olarak meydana gelen büyüme baskılanmasını önlediği görülmüştür. Aynı araştırıcılar CLA ile beslenen civcivlerin endotoksin ile enjekte edildikten sonra büyüme grafiklerinde önemli kayıpların olmadığını; aksine kontrol grubunun endotoksin enjeksiyonundan sonra canlı ağırlık kayıplarının meydana geldiğini bildirmişlerdir. Benzer bir çalışmada ise Miller ve ark. (1994) farelerde CLA’nın endotoksine bağlı olarak meydana gelen büyüme baskılanmasını önleme kapasitesini araştırmışlar ve çalışma sonucunda kontrol grubuyla karşılaştırıldığında %0.5 CLA içeren diyetle beslenen farelerde endotoksine bağlı gelişen aneroksiyanın azaldığını gözlemlemişlerdir.Kalp-damar hastalıkları üzerindeki etkileri Besinlerle alınan doymuş yağ asitleri ve kolesterol kalp hastalıkları etiyolojisinde önemli bir rol oynamaktadır. İnsan diyetlerindeki toplam enerjinin %30’dan fazlası yağlardan gelmesi ve özellikle doymuş yağ miktarının fazla olması kalp hastalıklarına yakalanma riskini artırmaktadır. Besinlerle alınan kolesterol bağırsaklardan emilmekte, karaciğerde sentezlenen kolesterol ile birlikte dolaşıma geçmektedir. Çok düşük yoğunluktaki proteinlerde (VLDL) karaciğerde sentezlenmekte, VLDL dolaşımda LDL’lere dönüşmektedir. LDL’nin yoğunluğunun düşük olması taşıdığı kolesterolün fazlasının atardamarın cidarına bırakmasına neden olmaktadır. HDL yüksek yoğunlukta olması ve daha fazla kolesterol tutma yeteneğine sahip olması damarlarda kolesterolü bırakmasını engellemektedir. Tereyağlı, zeytinyağlı ve yağsız diyetlerden eşit miktarlarda verilen 5 erkek ve 5 kadın üzerinde yapılan çalışmada açlık kan plazmasında insülin, yağ asidi ve kolesterol konsantrasyonlarında önemli bir farklılık görülmezken, %72 civarında oleik asidi içeren zeytin yağ ile beslemede daha düşük trigliserol ve daha yüksek HDL konsantrasyonu tespit edilmiştir. Yağlı gruplarda sindirim sisteminin daha geç boşalması yağsız gruplara göre yemek sonrası kan glikoz düzeyinin düşük çıkmasına neden olmuştur. Hayvanlar üzerinde yapılan birkaç çalışmada, CLA’ nın kardiovasküler hastalıkların oluşum riskini azalttığını ve plazmadaki toplam kolesterol miktarını, trigliserol ve LDL kolesterol oranını düşürdüğü bildirilmektedir. Tüm bunların yanında CLA ile beslenen tavşanların aortlarında daha az arterisklerotik plakların oluştuğunu belirtmişlerdir (Lee ve ark., 1994). Kısaca, CLA ve omega yağ asitleri kötü kolesterolü düşürüp iyi kolesterolü artırmaktadır. Kalp krizinde etken bir rol oynayan trigliserit seviyesini azaltmaktadır. Kanın akışkanlığını sağlayarak kalp tarafından kolayca pompalanmasını yardımcı olmakta böylece damar tıkanıklığı (tromboz) ya da damarlara yağ birikimini (arteroskelerosis) önlemektedir. Cla’nın temel olarak sağladığı faydalar; —Metabolizmanızı hızlandırabilir: Özellikle hipotiroidi gibi metabolizmanızın yavaşlamasına neden olan bir rahatsızlığınız varsa, CLA desteğinden bu sorununuzu çözmede yararlanabilirsiniz. —Vücut yağınızın azalmasını sağlayabilir: Yapılan çalışmalarda CLA desteğinin yağların kullanılmasını sağlayıp depolanmalarını önleyerek vücut yağını azaltmaya yardımcı olabilir. —Kas gücünüzün gelişimini destekler: Metabolizmanızın hızlanması ve kas gücünüzün artmasıyla daha çok yağ yakarsınız. —Kolestrol ve trigliserit seviyelerinizi düşürebilir: CLA desteğinin HDL’ i (iyi kolesterol) yükseltip, LDL’ i (kötü kolesterol) düşürdüğünü gösteren bulgular var. —Bağışıklık sisteminizi güçlendirir: Güçlü bir bağışıklık sistemiyle enfeksiyonlara daha az yakalanırsınız. —Vücudunuz serbest radikallere karşı daha kolay savaşır ve böylece tümör oluşumunu destekleyen etkenleri vücudunuzdan daha kolay uzaklaştırırsınız. —Osteoporozdan korunmanızı sağlar: Özellikle menapoz döneminden sonra oluşan kemik mineral dokusundaki azalmayı CLA desteğinin geciktirebileceği ileri sürülmektedir. —Hücrelerde insülinin kullanılmasını kolaylaştırır: CLA şeker hastalarında ve şişmanlarda sık görülen insülin azaltmada ve yüksek insülin düzeylerini dengelemede etkili olabilir. Şekerin hücre içine girip kullanılmasını sağlayarak kan şekerinin ayarlanmasını kolaylaştırabilir
******* NUTRITION EL KITABINDAN ALINMISTIR Gıda Müh. Sevda ÖZALBAYRAK
|