Vücut yaşlandıkça beyin de yaşlanır ama gençleştirmenin, zinde tutmanın yolları bizde saklı. Gençleşmek için arı poleni, üzüm çekirdeği, balık, yeşil çay, zencefil biberiye, yeşil yapraklı sebzeler ve mevsim meyvelerini sıkça tüketin, kakule ile de beyninizi canlandırın.

Her yaşın ayrı bir güzelliği var. 20 yaşındaki bir bireyin 5 yaşındaki gibi davranması nasıl tuhaf karşılanıyorsa; 45-65 yaş arasındaki kişilerin 20-30 yaş fonksiyonlarına sahip olma ispatı imkansız ve tabiat kuralına aykırı. Beyin cerrahı Doç. Dr. Serdar Dağ, bu yaş aralığının gerek erkek gerekse kadın için en verimli yaşlar olduğunu dikkat çekerek, 'Beyin bu yaşlarda, gerek işleyiş gerekse kapasite açısından üst seviyeye ulaşmıştır. Fakat yaş ilerledikçe beyin kanlanmasının bozulması, salgılanan hormonların etkisi ile işleyiş ve fonksiyon yavaş yavaş gerilemeye başlar. Genetik ve çevresel etkenlerle oluşan hipertansiyon, şeker hastalığı gibi etkenler bu süreci hızlandırır' diyor.


Doç. Dr. Dağ, 45-65 yaş arasındaki kişilerin aslında bu yaştan sonra beyinsel gelişimlerini korumak adına bir şeyler yapmaları gerektiğini belirterek, 'Beyninizin kapasitesini verimli kullanabilmeniz, canlandırabilmeniz çok önemli. Asıl kaygı burada ortaya çıkmalı. Ancak alınabilecek çeşitli önlemler, beynin yaşlanmasını engelleyecektir. Hatta bazıları bizzat sofranıza koyduklarınızda saklı' diyor.
Tüm vücut organlarının olduğu gibi beynin de sağlamlığını genetik yapının etkileyeceğini belirten Doç. Dr. Dağ, 'Fakat beynin kapasitesini maksimum güçte tutmak, hastalıklardan korumak, ileri yaşta da düşünce, hafıza ve entelektüel fonksiyonlarını korumak için adımlar atmalı, bir şeyler yapmalıyız' diye konuşuyor.


BEYNİ GENÇLEŞTİREN BESİNLER
Beslenmenin bu yüzden çok önemli bir etken olduğuna dikkat çeken Serdar Dağ, 'Beyin, kanla beyne götürülen besin maddeleri ile beslenir. Normal koşullarda beynin tek enerji kaynağı şekerdir' diyor ve beyni besleyen, hastalıklardan koruyan besinleri şöyle sıralıyor:

B VİTAMİNİ: Beynin en büyük dostudur. Başlıca et, balık, süt, yoğurt, muz, yeşil yapraklı sebzeler ve kuru baklagiller de yüksek oranda bulunur.

E VİTAMİNİ: Hafıza ve öğrenme gücünü artırır. Havuç, ıspanak, çilek, domates ve koyu yeşil yapraklı sebzeler ile bitkisel yağlarda, buğdayda bulunur.

KARBONHİDRATLAR: Unlu mamuller, baklagiller, patates, muz ve elma karbonhidrattan zengindir. Beynin enerji kaynağı olan şeker bu gruptandır. Balık yağlarından Omega 3, bitkisel yağlardan Omega 6 çok önem taşır.

A VİTAMİNİ: Balık, tereyağı, peynir, yumurta sarısı, havuç, patates, brokoli, yeşil ve sarı yapraklı sebzelerde tahılda ve kaysıda bulunur.
Ayrıca arı poleni, üzüm çekirdeği, A, E, C ve B vitamini, balık, yeşil çay, biberiye, zencefil, dereotu, fesleğen ve ginkgo biloba bitkisi, doğal yetişmiş yeşil yapraklı sebzeler ve mevsim meyveleri sıkça tüketilmelidir.

HAFIZA GELİŞTİREN BESİNLER
Balık ve balık yağı, E ve C vitamini, ginko biloba, adaçayı, yeşil çay, siyah çay, kahve, biberiye, zencefil, karabiber faydalıdır. Kakulenin beyni canlandırıcı etkisi vardır.

Besinlerin yanı sıra alışkanlıklarımıza dikkat ederek de beyin fonksiyonlarının sağlığını koruyabiliriz:
- Düzenli spor yapma alışkanlığı edinmek gerekir.
- Stresten olabildiğince uzak durmak ve yararlı hobiler edinmek, beyni anlamsız yere yorup yıpratmamak.
- Bol kitap okumak, bulmaca çözmek, çalışmayı bırakmamak, hayatla bütünleşir ve zihni hep zinde tutar.
- Bunların yanında düzenli check-up yaptırmak ve gerekirse doktor kontrolünde önleyici tedavi olmak gerekir.

KUŞBURNU İLTİHABI AZALTIYOR
Fatİh Sultan Mehmet Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Klinik Şefi Dr. Turan Uslu, kuşburnunun eklem ağrıları üzerinde çok olumlu etkilere sahip olduğunu söylüyor. Dr. Uslu, 'Danimarka ve İsveç'te yapılan klinik çalışmalarda kuşburnu kabuk ve çekirdeğinde bulunan doğal GOPO maddesinin antienflamatuar (iltihabı giderici) etkisinden dolayı eklem ağrıları üzerinde olumlu etki yaptığı gözlenmiştir' diyor. Dr. Uslu, iltihabın azalmasına veya önlenmesine bağlı olarak hastaların ağrı şikayetlerinde azalma, dolayısıyla ağrı kesici kullanımının da düştüğünü ifade ediyor. Kuşburnunun eklem ağrılarına nasıl iyi geldiğini ise Dr. Uslu şöyle anlatıyor: 'Kuşburnunda bulunan GOPO maddesi, kandaki iltihabın eklem yerlerine geçişini ve hatta ortaya çıkmasını engelliyor. Bu da özellikle eklem kireçlenmesi ve romatizması olan kişilerde yarar sağlıyor. Ayrıca ödemi, ağrıları, iltihabı azaltıp iltihaplanma sürecini yavaşlatır.' Kuşburnunun ısıtılmasının GOPO maddesini etkisiz hale getirdiğine de dikkat çeken Dr. Uslu, 'Bu sebepten tüketilen çay veya marmeladın eklemler üzerinde hiçbir etkisi yoktur.'

Ağızdaki yaralardan karanfille kurtulun
İnsana yemek yedirmeyen, canını acıtan aftlar yani yaralardan karanfil tomurcuklarını çiğneyerek kurtulabilirsiniz. Karanfil, yaraları uyuşturarak yemek yerken canınızın acımasını önler. Ayrıca karanfil tomurcukları gaz söktürücüdür, mide bulantısını bastırır, kusmaları önler. Nefesin kötü kokusunu yok eder. Karanfil tomurcuğu ağrı kesici ve hafif uyuşturucudur. Bir adet karanfil tohumu ya da pamuğa damlatılan karanfilyağı ağrıyan dişe bastırılır. Karanfilyağı ağrılı eklemlere dıştan ovuşturularak uygulanır. Cinsel arzuları da kamçılar.

Kansızlığı pekmezle değil et ile önleyin
HEMATOLOJİ Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Önder, kan yapımında vücutta yeterli demir bulunmasının şart olduğunu belirterek 15-55 yaş grubundaki kadınlarda demir eksikliğinin çok sık göründüğüne dikkat çekiyor. İlaçla yürütülen tedaviler dışında insanlara bazı besinler de önerdiklerini belirten Prof. Dr. Önder, zannedilenin aksine üzüm, şarap ya da pekmezin kansızlığı önlemediğini vurguluyor. Soluk benizli olmanın kansızlığa dair bir ipucu olabileceğini, ancak avuç içleri, tırnak yatakları, göz içine bakılarak değerlendirilmesinin daha doğru olacağını belirten Prof. Dr. Önder, önerilerini şöyle sıralıyor: 'Kan yapımında demir, temel bir girdi. Et ve sakatatta yüksek oranda demir bulunuyor. Bu yüzden diyetimizdeki esas demir kaynağını daha kolay emilen hayvansal kökenli demir oluşturuyor. Vejetaryen ve tahıla dayalı beslenme biçimi sorunu yaygınlaştırabiliyor.'

Meyvelerden kendinize gökkuşağı yaratın
Meyve Suyu Endüstrisi Derneği MEYED, sağlıklı beslenmeyi desteklemek için 'Ya 5 meyve ye ya suyunu iç' önerisinde bulunuyor. Günde en az 5 porsiyon meyve ve sebze yenmesi veya suyunun içilmesini tavsiyen eden MEYED yetkilileri, meyve ve sebzelerin renklerine göre faydalarını şöyle açıklıyor:

KIRMIZI (Karpuz, turp, elma, kiraz, çilek, domates, böğürtlen, nar)
Kalp ve damar hastalıkları ile kanser riskini azaltıcı; idrar yollarının sağlıklı olmasını sağlayıcı ve hafızayı geliştirici özelliğe sahip. Damar sertleşmesini önlüyor, kan basıncını düzenliyor ve iltihaplanmaları durduruyor. Bağışıklık sistemini güçlendirerek, demir emilimini artırıyor, kemik, deri, göz, kas, kan damarları ve diş eti dokusunu güçlendiriyor.

TURUNCU-SARI (Havuç, greyfurt, liman, portakal, mandalina)
Kalp, görüş ve bağışıklılık sistemini koruyor. Kalp krizi ve körlük riskini azalttığı bilinen bu enerjik renkli meyveler, kolesterol seviyesini düşürmede de önemli rol oynuyor. Gözleri güçlendiriyor.

YEŞİL (Fasulye, avokado, kuşkonmaz, brokoli, maydanoz, dereotu, tere)
Kalp hastalıkları riskini azaltıyor. İçeriğinde bulunan folik asit sayesinde doğumda meydana gelebilecek kusurları da engelliyor. Kırmızı kan hücrelerinin, kemiklerin ve dişlerin güçlü olmasını sağlıyor. Görme kaybıyla savaşıyor. DNA ve RNA'yı koruyor, bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı oluyor. Kemiklerin ve dişlerin güçlü ve kanın sağlıklı olmasını sağlıyor.

MAVİ (Siyah üzüm, böğürtlen, yabanmersini, kızılcık)
Kalp ve idrar yolları sağlığını geliştiriyor. Hafızayı güçlendiriyor, hücreleri yeniliyor, yaşlanmayı da geciktiriyor. Mesane enfeksiyonlarından, ülser ve diş eti hastalıklarından korunmayı sağlıyor.

BEYAZ (Elma, armut, ayva, kavun)
Kalp krizini engellemeye çalışıyor. DNA'yı koruyan, kolesterolü düşüren ve sağlıklı bir bağışıklık sistemi oluşturan sülfürlü bileşikler içeriyor. Kavun, bağırsak ve cilt kanserine karşı Amerikan Kanser Topluluğu'nca da tavsiye ediliyor.