Seni Sevmek İstemedim - Fatih Murat Arsal
** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** **
“Ama ona senetleri verdiğini gördüm?”
“Sana karşılık... sadece bir kısmını! Kapora olarak!” Elini alaycı bir pervasızlıkla salladı. “Daha bir sürü var! Merak ediyorsan söyleyeyim. Bugün verdiklerim sadece günü gelenler. Topu topu bir milyon dolar. Avukatımın elinde çok daha yüklü olanlar var!” Bakışları o kadar dürüstçeydi ki, Pınar ondan şüphelenemedi. İğrenç, rezil bir herif olabilirdi ama dürüst olduğu kesindi. Ne istediğini söylerken bile kıvırmamış, dürüstçe açıklamıştı.
“Sen... bir canavarsın? Senden nefret ediyorum? Hayatta hiç kimseden bu kadar nefret etmemiştim.” İnanılmaz bir tiksintiyle ona bakıyordu.
“Ne için? Suçum ne? Paramı almak hakkım değil mi? Yanlışı ben mi yaptım, ağabeyin mi?” Sesinde kendisini beğenmiş bir tembellik vardı.
Kuşkusuz haklıydı. Fakat her şey bu kadar kolay değildi. Başka zaman olsa onun kadar yakışıklı bir erkeği tanımaktan mutlu olurdu. Fakat şimdi bu adam acımasızca kendisine sahiplenmeye çalışıyordu. Sevmediği bir erkeğin koynuna girmesini istiyordu. Hem de zorla! Evlenmeden! Bunu nasıl yapardı? Kocasına ait olacak bir şeyi ona nasıl verirdi?
“Ne... ne olacak şimdi?” dedi korkarak. Kaderini kabullenmek üzereydi. “Bu gece seninle olmayı... kabul edersem? Hepsini geri verecek misin?”
Adam küçük bir kahkaha attı.
“Daha neler... Güzelsin ama bir gece için beş milyon dolar etmezsin...”
** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** **
“Ama ona senetleri verdiğini gördüm?”
“Sana karşılık... sadece bir kısmını! Kapora olarak!” Elini alaycı bir pervasızlıkla salladı. “Daha bir sürü var! Merak ediyorsan söyleyeyim. Bugün verdiklerim sadece günü gelenler. Topu topu bir milyon dolar. Avukatımın elinde çok daha yüklü olanlar var!” Bakışları o kadar dürüstçeydi ki, Pınar ondan şüphelenemedi. İğrenç, rezil bir herif olabilirdi ama dürüst olduğu kesindi. Ne istediğini söylerken bile kıvırmamış, dürüstçe açıklamıştı.
“Sen... bir canavarsın? Senden nefret ediyorum? Hayatta hiç kimseden bu kadar nefret etmemiştim.” İnanılmaz bir tiksintiyle ona bakıyordu.
“Ne için? Suçum ne? Paramı almak hakkım değil mi? Yanlışı ben mi yaptım, ağabeyin mi?” Sesinde kendisini beğenmiş bir tembellik vardı.
Kuşkusuz haklıydı. Fakat her şey bu kadar kolay değildi. Başka zaman olsa onun kadar yakışıklı bir erkeği tanımaktan mutlu olurdu. Fakat şimdi bu adam acımasızca kendisine sahiplenmeye çalışıyordu. Sevmediği bir erkeğin koynuna girmesini istiyordu. Hem de zorla! Evlenmeden! Bunu nasıl yapardı? Kocasına ait olacak bir şeyi ona nasıl verirdi?
“Ne... ne olacak şimdi?” dedi korkarak. Kaderini kabullenmek üzereydi. “Bu gece seninle olmayı... kabul edersem? Hepsini geri verecek misin?”
Adam küçük bir kahkaha attı.
“Daha neler... Güzelsin ama bir gece için beş milyon dolar etmezsin...”
Ynt: " Fatih Murat Arsal" Sponsorluğunda Yapacağımız Çekilişimiz Hakkında By: Bendis Date: February 11, 2015, 09:43:38 PM
Yalnız Gözlerin İçin - Fatih Murat Arsal
** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** **
Sanki adam onun bu cevabı beklediğini biliyormuş gibi “Sana inanıyorum güzel gözlü kız…” diye fısıldadı.
“Bir daha nasıl mutlu olacağım?”
“Her şeye rağmen hayat devam ediyor… Seveceğin bir erkek bulacaksın bir gün… Bir yuvan olacak… Güzel mavi gözlü çocukların olacak… Acıların tamamen kaybolmayacak belki… Ama mutlu olacağın başka şeyler olacak.”
“O kadar ümitsizim ki…” diye itiraf etti Güney.
“Sen daha çocuksun… Henüz çok gençsin. Önünde kocaman bir gelecek var.”
“Ben… çocuk değilim!” diye itiraz etmeye çalıştı Güney. Adamın özellikle göğüslerinin üzerindeki kalın kolundan bunu hissetmesi lazımdı. Sonra bu yakınlığı fazlasıyla doğal bulmasına rağmen, yanlış yaptığını düşündü. Daha adamın yüzünü bile görmemişti. Kıpırdandı hafifçe. O anda içeride bir takım sesler yükselmeye başlamıştı. Yeni yıla girmek üzerelerdi. Herkes bir ağızdan geriye doğru sayıyordu.
“Yedi… Altı… Beş…”
Güney yeni yıla bir erkeğin, hem de hiç tanımadığı bir erkeğin kollarında girdiğine inanamıyordu.
“İki… Bir…”
“Ben ısındım… artık,” diye mırıldandı. “Teşekkür ederim!”
Adam onu usulca serbest bıraktı. İçeriden alkışlar yükseliyordu. Sevinç çığlıkları ve ıslıklar birbirine karışmıştı. Ve bir anda gökyüzünü havai fişekler sardı. Kızılay Meydanı’nda, Ankara belediyesi tarafından atılıyor olmalıydı. Ayrıca birkaç değişik yerden de havai fişekler yükselmeye başlamıştı. Gökyüzü artık ışıl ışıldı… Bir anda teras bu manzarayı izlemek isteyen insanlarla doldu. Herkes soğuğa aldırmadan dışarıya çıkmış, hayranlık dolu nidalarla gökyüzündeki renk şelalelerini izliyordu. Güney'in sağı solu insanlarla dolmuştu. Genç kız da bir süre fişekleri seyretti. Sonra arkasındaki adamın yüzünü görmek için uygun bir fırsat olduğu aklına geldi. Bu ışıklar terasın karanlığını gündüze çevirmişti.
Yavaşça başını çevirdi.
Bir havai fişek daha patladı. İnanılmaz yükseğe çıkmıştı ve ardından başka renkli serpintiler bırakarak cızırtılı seslerle yere inmeye başlamıştı. Etrafa da belirgin bir aydınlık vermişti. Gözleri uzun adamın gözlerine yönelme isteğiyle bakındı. Ama… Ama… Arkasında tanımadığı orta yaşlı bir çiftten başka kimse yoktu. Gözleri usulca onların sağına soluna gitti. Hayır… Burada değildi… Bedeni gerildi. Bu nasıl olurdu?
Uzun adam gitmişti… Oralarda bir yerde olsaydı onu görmemesi mümkün değildi. Ama nasıl? Ne çabuk? Neden?
Hissettiği hayal kırıklığını kendisi bile anlayamadı…
** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** **
Sanki adam onun bu cevabı beklediğini biliyormuş gibi “Sana inanıyorum güzel gözlü kız…” diye fısıldadı.
“Bir daha nasıl mutlu olacağım?”
“Her şeye rağmen hayat devam ediyor… Seveceğin bir erkek bulacaksın bir gün… Bir yuvan olacak… Güzel mavi gözlü çocukların olacak… Acıların tamamen kaybolmayacak belki… Ama mutlu olacağın başka şeyler olacak.”
“O kadar ümitsizim ki…” diye itiraf etti Güney.
“Sen daha çocuksun… Henüz çok gençsin. Önünde kocaman bir gelecek var.”
“Ben… çocuk değilim!” diye itiraz etmeye çalıştı Güney. Adamın özellikle göğüslerinin üzerindeki kalın kolundan bunu hissetmesi lazımdı. Sonra bu yakınlığı fazlasıyla doğal bulmasına rağmen, yanlış yaptığını düşündü. Daha adamın yüzünü bile görmemişti. Kıpırdandı hafifçe. O anda içeride bir takım sesler yükselmeye başlamıştı. Yeni yıla girmek üzerelerdi. Herkes bir ağızdan geriye doğru sayıyordu.
“Yedi… Altı… Beş…”
Güney yeni yıla bir erkeğin, hem de hiç tanımadığı bir erkeğin kollarında girdiğine inanamıyordu.
“İki… Bir…”
“Ben ısındım… artık,” diye mırıldandı. “Teşekkür ederim!”
Adam onu usulca serbest bıraktı. İçeriden alkışlar yükseliyordu. Sevinç çığlıkları ve ıslıklar birbirine karışmıştı. Ve bir anda gökyüzünü havai fişekler sardı. Kızılay Meydanı’nda, Ankara belediyesi tarafından atılıyor olmalıydı. Ayrıca birkaç değişik yerden de havai fişekler yükselmeye başlamıştı. Gökyüzü artık ışıl ışıldı… Bir anda teras bu manzarayı izlemek isteyen insanlarla doldu. Herkes soğuğa aldırmadan dışarıya çıkmış, hayranlık dolu nidalarla gökyüzündeki renk şelalelerini izliyordu. Güney'in sağı solu insanlarla dolmuştu. Genç kız da bir süre fişekleri seyretti. Sonra arkasındaki adamın yüzünü görmek için uygun bir fırsat olduğu aklına geldi. Bu ışıklar terasın karanlığını gündüze çevirmişti.
Yavaşça başını çevirdi.
Bir havai fişek daha patladı. İnanılmaz yükseğe çıkmıştı ve ardından başka renkli serpintiler bırakarak cızırtılı seslerle yere inmeye başlamıştı. Etrafa da belirgin bir aydınlık vermişti. Gözleri uzun adamın gözlerine yönelme isteğiyle bakındı. Ama… Ama… Arkasında tanımadığı orta yaşlı bir çiftten başka kimse yoktu. Gözleri usulca onların sağına soluna gitti. Hayır… Burada değildi… Bedeni gerildi. Bu nasıl olurdu?
Uzun adam gitmişti… Oralarda bir yerde olsaydı onu görmemesi mümkün değildi. Ama nasıl? Ne çabuk? Neden?
Hissettiği hayal kırıklığını kendisi bile anlayamadı…
Ynt: " Fatih Murat Arsal" Sponsorluğunda Yapacağımız Çekilişimiz Hakkında By: Bendis Date: February 11, 2015, 09:45:03 PM
Şahane Gelin – Fatih Murat Arsal
**** *** ******
“Benden nefret etme ne olur! Ben içten pazarlıklı değilim. Seni kandırmaya uğraşmıyorum.”
“Beni ikna etmek için bundan daha inandırıcı olmalısın!” Alaycı sesi bıçak gibi keskindi. “Cazibenden bir an için etkilendiğimi kabul ediyorum ama bunun sana bir avantaj sağladığını zannetme. Sokaktaki herhangi bir kadın bile şu anda beni cezbedebilir. Sayende kaç haftadır kimseye elimi sürmedim. Bu iğrenç oyununuz yüzünden! Şimdi de burada istemediğim ama arzuladığım küçük bir kadınla yatıyorum. Hayatın adil olmadığı gerçekten de doğru!”
Gözleri güzel yüzünde, ince boynunda gezindi. Sonra yavaşça bıraktı onu. Yataktan çıktı. Banyoya yöneldi. Hazırlanmalıydı.
Çıktığında tıraş olmuş, saçlarını taramış, dişlerini fırçalamıştı. Kızın da kalktığını gördü. Geceliğini çıkarmış, hazırlanmıştı. Üzerindeki kıyafetler eski değildi ama ucuz şeylerdi. Belli ki orta halli bir ailenin parayla alabileceği en iyi şeylerdi. Buna rağmen çok güzel görünüyordu. Göz göze gelip bir an karşılıklı durdular. Evliliklerinin ikinci gününde, halen birbirlerine söyleyecek bir ‘Günaydın!’ları bile olmayan iki yabancıydılar.
Yemin – Fatih Murat Arsal
“Yine de beni bir koruma olarak kendine ve arkadaşına uygun görmüyordun.”
“Hâlâ görmüyorum. Şu bana yaptıklarına bir baksana! Bir-iki öpücükle beni neredeyse baştan çıkarttın. Hem ben kendimi senin gibi erkeklere karşı bağışıklı sanırdım.”
“Benim gibi erkekler mi?” diye homurdandı Karahan. “Söylesene küçük hanım, benim gibi erkeklerin nesi varmış?”
“Gayet basit küçük bey! Kendinizi bulunmaz Hint kumaşı sanıyorsunuz. Bu cool bakışlarla, ifadesiz bir suratla bakınca kadınların sizi esrarengiz bulup kucağınıza atlayacağını düşünüyorsunuz!”
Zor Kadın – Fatih Murat Arsal
Ecrin iyice kızarmıştı. Başını öne eğdi hafifçe. “Öğrendin mi?” diye fısıldadı.
Genç adam geniş omuzlarını silkti. “Öğrendim tabii... Hemen hemen her şeyi... Avukat Adnan geldi akşam. Mete Bey de vardı... Biraz konuştuk. Adnan, senin kreşini ve arazisini almak istediğimi söyledi bana... Sen söylediğinde baş ağrımdan anlamamıştım ama senin Haluk’un kızı olduğunu o anda hatırladım. İki ay önce senden çok bahsetmişti bana. Şakacı ve hatta alaycı bir güzel olduğunu... Onun gibi duygusuz, soğuk bir adamı etkileyen kadının nasıl biri olduğunu gerçekten merak etmiştim. Babasına benzeyip benzemediğini düşünmüştüm. Babanı yakından tanırdım biliyorsun?”
“Evet!” dedi Ecrin. “Ve onu sevmezdin!”
“Doğru... Sevmediğim bir adamın sevmediğim kızıyla neden evlendiğim meselesi daha çok merakımı çekti. Tabii bu sorunun cevabı hâlâ meçhul. Ama sonra kreşi bana satmak istemediğini öğrendim. Fiyatı mı ucuz bulmuştun?” Ecrin cevap vermeyince genç adam merakla sordu. “O kuyumcuyla da aynı maksatla mı evlenmek istedin?
Genç kadın başını kaldırdı. “Kuyumcuyu hatırlıyor musun?”
“Hayır!” dedi Ateş kesin bir ifadeyle. “Sadece böyle bir olay olduğunu biliyorum. Dün gece öğrendim. Onunla evlenmekten niye vazgeçtin? Ben daha zengin olduğum için mi? Beni daha yağlı bir müşteri olarak mı gördün?”
“Belki de sen böyle kendini beğenmiş olduğun için!” diye homurdandı Ecrin. “Senin gibi antipatik erkeklere karşı ilgim vardır! Ne yapayım! Kendimi tutamıyorum!”
Anlaşma – Fatih Murat Arsal
“Bir gün boşanacağız... değil mi?”
Genç adam huzursuzca kıpırdandı. “Evet... ama...”
“Ama ne? Evlilikten korkan bir adam... başka ne ister? Elbette boşanmak isteyeceksin! Benim yüzümden bu anlaşmalı evliliğe mecbur kaldın! Şimdilik benden memnunsun ama bıktığında ne olacak? Yatakta artık sana çekici gelmediğimde? Bana o zaman kapıyı gösterdiğinde hissedeceklerim?”
“Benden çok zengin bir kadın olarak ayrılacaksın!” dedi Yavuz sert bir sesle.
Merve acıyla güldü. Gözleri iyice sulanmıştı ama kendisini tuttu. “Evet... Bütün mesele bu değil mi? Para? Seninle para için evlendim! Ben para için kendisini satan fena bir kadınım!”
“Ben öyle demedim! Aptallaşma!”
“Özür dilerim! Ama gerçek bu! Seninle de para için yattığımı düşündüğüne eminim!”
“Yatarsak servetimin çoğuna el koyacağın tehdidini hatırlıyorum elbette!” dedi adam inanılmaz bir katılıkla. Ama bunu söylerken kendisi bile acı duymuştu. İçini saran felaket hissini görmezden gelerek dişlerini sıktı. Bir felakete doğru sürüklendiklerini hissediyordu şimdi! Merve bunu neden yapıyordu? “Ama ne fark eder? Benimle param için evlendiğini biliyordum. Seninle seviştiğimde kaybedeceklerimi de biliyordum. Ben buna çoktan razı olmuştum zaten!”
Oysa Merve kalbinden bıçaklanmış gibiydi. Gözlerinden birer damla yaş kaydı. Buna rağmen gururlu bir tavırla ayağa kalktı. Sulu gözlerini kocasının katı yüzüne dikmişti. Yavuz onun çektiği acıyı ta yüreğinden hissetti. Farkında olmadan öne doğru bir adım attı. İçinden bildiği bütün küfürleri sayıyordu. Hepsi de kendisineydi.
“Bak... Özür dilerim!”
“Dileme! Haklısın! Seni öyle tehdit ettim! Hepsi doğru!” dedi içli bir sesle. “Ne kadar paragözüm... değil mi?”
“Geleceğini garantiye almak istemende bir kötülük yok!” Yavuz gittikçe battığını hissediyordu ama ağzından bir türlü güzel sözler dökülmüyordu. Bunca yıldır kadınlardan istediğini almaya alışmış bir erkek olarak bu sefer elindekini kaybetmek üzere olduğuna hâlâ inanamıyordu. Kaç aydır bunun endişesini taşımıştı ve işte... sonunda Merve’yi kaybetmek üzereydi. Hem de iki kelimeyi bir araya getiremeyen aptal bir adam olduğu için!
**** *** ******
“Benden nefret etme ne olur! Ben içten pazarlıklı değilim. Seni kandırmaya uğraşmıyorum.”
“Beni ikna etmek için bundan daha inandırıcı olmalısın!” Alaycı sesi bıçak gibi keskindi. “Cazibenden bir an için etkilendiğimi kabul ediyorum ama bunun sana bir avantaj sağladığını zannetme. Sokaktaki herhangi bir kadın bile şu anda beni cezbedebilir. Sayende kaç haftadır kimseye elimi sürmedim. Bu iğrenç oyununuz yüzünden! Şimdi de burada istemediğim ama arzuladığım küçük bir kadınla yatıyorum. Hayatın adil olmadığı gerçekten de doğru!”
Gözleri güzel yüzünde, ince boynunda gezindi. Sonra yavaşça bıraktı onu. Yataktan çıktı. Banyoya yöneldi. Hazırlanmalıydı.
Çıktığında tıraş olmuş, saçlarını taramış, dişlerini fırçalamıştı. Kızın da kalktığını gördü. Geceliğini çıkarmış, hazırlanmıştı. Üzerindeki kıyafetler eski değildi ama ucuz şeylerdi. Belli ki orta halli bir ailenin parayla alabileceği en iyi şeylerdi. Buna rağmen çok güzel görünüyordu. Göz göze gelip bir an karşılıklı durdular. Evliliklerinin ikinci gününde, halen birbirlerine söyleyecek bir ‘Günaydın!’ları bile olmayan iki yabancıydılar.
Yemin – Fatih Murat Arsal
“Yine de beni bir koruma olarak kendine ve arkadaşına uygun görmüyordun.”
“Hâlâ görmüyorum. Şu bana yaptıklarına bir baksana! Bir-iki öpücükle beni neredeyse baştan çıkarttın. Hem ben kendimi senin gibi erkeklere karşı bağışıklı sanırdım.”
“Benim gibi erkekler mi?” diye homurdandı Karahan. “Söylesene küçük hanım, benim gibi erkeklerin nesi varmış?”
“Gayet basit küçük bey! Kendinizi bulunmaz Hint kumaşı sanıyorsunuz. Bu cool bakışlarla, ifadesiz bir suratla bakınca kadınların sizi esrarengiz bulup kucağınıza atlayacağını düşünüyorsunuz!”
Zor Kadın – Fatih Murat Arsal
Ecrin iyice kızarmıştı. Başını öne eğdi hafifçe. “Öğrendin mi?” diye fısıldadı.
Genç adam geniş omuzlarını silkti. “Öğrendim tabii... Hemen hemen her şeyi... Avukat Adnan geldi akşam. Mete Bey de vardı... Biraz konuştuk. Adnan, senin kreşini ve arazisini almak istediğimi söyledi bana... Sen söylediğinde baş ağrımdan anlamamıştım ama senin Haluk’un kızı olduğunu o anda hatırladım. İki ay önce senden çok bahsetmişti bana. Şakacı ve hatta alaycı bir güzel olduğunu... Onun gibi duygusuz, soğuk bir adamı etkileyen kadının nasıl biri olduğunu gerçekten merak etmiştim. Babasına benzeyip benzemediğini düşünmüştüm. Babanı yakından tanırdım biliyorsun?”
“Evet!” dedi Ecrin. “Ve onu sevmezdin!”
“Doğru... Sevmediğim bir adamın sevmediğim kızıyla neden evlendiğim meselesi daha çok merakımı çekti. Tabii bu sorunun cevabı hâlâ meçhul. Ama sonra kreşi bana satmak istemediğini öğrendim. Fiyatı mı ucuz bulmuştun?” Ecrin cevap vermeyince genç adam merakla sordu. “O kuyumcuyla da aynı maksatla mı evlenmek istedin?
Genç kadın başını kaldırdı. “Kuyumcuyu hatırlıyor musun?”
“Hayır!” dedi Ateş kesin bir ifadeyle. “Sadece böyle bir olay olduğunu biliyorum. Dün gece öğrendim. Onunla evlenmekten niye vazgeçtin? Ben daha zengin olduğum için mi? Beni daha yağlı bir müşteri olarak mı gördün?”
“Belki de sen böyle kendini beğenmiş olduğun için!” diye homurdandı Ecrin. “Senin gibi antipatik erkeklere karşı ilgim vardır! Ne yapayım! Kendimi tutamıyorum!”
Anlaşma – Fatih Murat Arsal
“Bir gün boşanacağız... değil mi?”
Genç adam huzursuzca kıpırdandı. “Evet... ama...”
“Ama ne? Evlilikten korkan bir adam... başka ne ister? Elbette boşanmak isteyeceksin! Benim yüzümden bu anlaşmalı evliliğe mecbur kaldın! Şimdilik benden memnunsun ama bıktığında ne olacak? Yatakta artık sana çekici gelmediğimde? Bana o zaman kapıyı gösterdiğinde hissedeceklerim?”
“Benden çok zengin bir kadın olarak ayrılacaksın!” dedi Yavuz sert bir sesle.
Merve acıyla güldü. Gözleri iyice sulanmıştı ama kendisini tuttu. “Evet... Bütün mesele bu değil mi? Para? Seninle para için evlendim! Ben para için kendisini satan fena bir kadınım!”
“Ben öyle demedim! Aptallaşma!”
“Özür dilerim! Ama gerçek bu! Seninle de para için yattığımı düşündüğüne eminim!”
“Yatarsak servetimin çoğuna el koyacağın tehdidini hatırlıyorum elbette!” dedi adam inanılmaz bir katılıkla. Ama bunu söylerken kendisi bile acı duymuştu. İçini saran felaket hissini görmezden gelerek dişlerini sıktı. Bir felakete doğru sürüklendiklerini hissediyordu şimdi! Merve bunu neden yapıyordu? “Ama ne fark eder? Benimle param için evlendiğini biliyordum. Seninle seviştiğimde kaybedeceklerimi de biliyordum. Ben buna çoktan razı olmuştum zaten!”
Oysa Merve kalbinden bıçaklanmış gibiydi. Gözlerinden birer damla yaş kaydı. Buna rağmen gururlu bir tavırla ayağa kalktı. Sulu gözlerini kocasının katı yüzüne dikmişti. Yavuz onun çektiği acıyı ta yüreğinden hissetti. Farkında olmadan öne doğru bir adım attı. İçinden bildiği bütün küfürleri sayıyordu. Hepsi de kendisineydi.
“Bak... Özür dilerim!”
“Dileme! Haklısın! Seni öyle tehdit ettim! Hepsi doğru!” dedi içli bir sesle. “Ne kadar paragözüm... değil mi?”
“Geleceğini garantiye almak istemende bir kötülük yok!” Yavuz gittikçe battığını hissediyordu ama ağzından bir türlü güzel sözler dökülmüyordu. Bunca yıldır kadınlardan istediğini almaya alışmış bir erkek olarak bu sefer elindekini kaybetmek üzere olduğuna hâlâ inanamıyordu. Kaç aydır bunun endişesini taşımıştı ve işte... sonunda Merve’yi kaybetmek üzereydi. Hem de iki kelimeyi bir araya getiremeyen aptal bir adam olduğu için!
Ynt: " Fatih Murat Arsal" Sponsorluğunda Yapacağımız Çekilişimiz Hakkında By: Bendis Date: February 11, 2015, 09:46:28 PM
Nefretten Sonra - Fatih Murat Arsal
** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** **
Kadın sakince adamdan uzaklaşıp tepsiyi kıyıdaki masaya bıraktı. Tepsinin üzerinde bir bardak da süt vardı. “Ben karışmam…” dedi ondan korkmadığını belli edercesine. “Aranızda anlaşın. Sadece korkulacak bir şey olmadığını söyleyebilirim… Her kadına olabilecek şeyler!”
O odadan çıkınca Tamer öfkeyle Natalia’ya baktı. “Her kadına olabilecek şeylermiş! Natalia neyin var? Adet mi geçiriyorsun? Öyle olsa bile miden bulanmaz ki.”
“Sorun bu zaten,” dedi Natalia ifadesizce. “Adet falan geçirmiyorum… Buna bir çare bulamazsam da dokuz ay daha geçirebileceğimi sanmıyorum…”
Adam dik bakışlarla onun sakin sesinin arkasındaki manayı kavramaya çalışıyordu. Sonra gözlerini kısıp bir adım öne çıktı.
“Natalia?..” Gözleri yanıyordu. “Sen… hamile misin?”
“Bravo!” dedi genç kız alayla. “Sonunda bana bunu da yaptın! Artık hamileyim ve fethedebileceğin başka bir şeyim kalmadı.”
“Allahım…” diye nefes aldı adam. “Natalia… Bunu bana söylemeyecektin… değil mi?” diye sordu acı dolu bir sesle.
“Onu istemiyorum…” dedi Natalia inatla. “Zamanlaması da harika oldu doğrusu! Şaka gibi! Değil mi? Bu çocuğu kesinlikle aldıracağım!”
“Bunu yapamazsın!”
“Yaparım!” diye bağırdı Natalia… “Onu aldıracağım… Sen benden nasıl sevdiğim bir şeyi almışsan… ben de bu çocuğu senden alacağım. Sana baba olma zevkini tattırmayacağım!”
“Natalia… Bana bunu yapma!”
“Nedenmiş?”
Adam ona yanaştı. Acıtmadan omuzlarından tuttu. Gözleri bir garipti. Dudakları sıkılıydı. “Buna izin veremem!” dedi usulca. “O benim de çocuğum…”
Genç kız alayla gülümsedi.
“Emeğini takdir ediyorum doğrusu ama bana engel olamazsın. Böylece sen de istediğin bir şeyi kaybetmenin acısını yaşayacaksın.”
“Sırf benden nefret ediyorsun diye… ona kıyacak mısın?”
“O ne ki? Daha en fazla altı haftalık önemsiz bir şey!”
“Önemsiz mi? Çocuğumuz önemsiz mi sence?”
“Senden olunca öyle!”
** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** **
Kadın sakince adamdan uzaklaşıp tepsiyi kıyıdaki masaya bıraktı. Tepsinin üzerinde bir bardak da süt vardı. “Ben karışmam…” dedi ondan korkmadığını belli edercesine. “Aranızda anlaşın. Sadece korkulacak bir şey olmadığını söyleyebilirim… Her kadına olabilecek şeyler!”
O odadan çıkınca Tamer öfkeyle Natalia’ya baktı. “Her kadına olabilecek şeylermiş! Natalia neyin var? Adet mi geçiriyorsun? Öyle olsa bile miden bulanmaz ki.”
“Sorun bu zaten,” dedi Natalia ifadesizce. “Adet falan geçirmiyorum… Buna bir çare bulamazsam da dokuz ay daha geçirebileceğimi sanmıyorum…”
Adam dik bakışlarla onun sakin sesinin arkasındaki manayı kavramaya çalışıyordu. Sonra gözlerini kısıp bir adım öne çıktı.
“Natalia?..” Gözleri yanıyordu. “Sen… hamile misin?”
“Bravo!” dedi genç kız alayla. “Sonunda bana bunu da yaptın! Artık hamileyim ve fethedebileceğin başka bir şeyim kalmadı.”
“Allahım…” diye nefes aldı adam. “Natalia… Bunu bana söylemeyecektin… değil mi?” diye sordu acı dolu bir sesle.
“Onu istemiyorum…” dedi Natalia inatla. “Zamanlaması da harika oldu doğrusu! Şaka gibi! Değil mi? Bu çocuğu kesinlikle aldıracağım!”
“Bunu yapamazsın!”
“Yaparım!” diye bağırdı Natalia… “Onu aldıracağım… Sen benden nasıl sevdiğim bir şeyi almışsan… ben de bu çocuğu senden alacağım. Sana baba olma zevkini tattırmayacağım!”
“Natalia… Bana bunu yapma!”
“Nedenmiş?”
Adam ona yanaştı. Acıtmadan omuzlarından tuttu. Gözleri bir garipti. Dudakları sıkılıydı. “Buna izin veremem!” dedi usulca. “O benim de çocuğum…”
Genç kız alayla gülümsedi.
“Emeğini takdir ediyorum doğrusu ama bana engel olamazsın. Böylece sen de istediğin bir şeyi kaybetmenin acısını yaşayacaksın.”
“Sırf benden nefret ediyorsun diye… ona kıyacak mısın?”
“O ne ki? Daha en fazla altı haftalık önemsiz bir şey!”
“Önemsiz mi? Çocuğumuz önemsiz mi sence?”
“Senden olunca öyle!”
Ynt: " Fatih Murat Arsal" Sponsorluğunda Yapacağımız Çekilişimiz Hakkında By: Bendis Date: February 11, 2015, 09:47:31 PM
Beni Bırakma - Fatih Murat Arsal
** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** **
“Şey... Oğlumuz Akın ne iş yapıyor acaba?”
Gamze iri şaşkın gözlerini babasına çevirdi. Onun bu eğlenceyi bu kadar uzatmasını anlamıyormuş gibi “Baba?” diye fısıldadı sadece. Adam da karışma der gibi yanlamasına baktı.
Ancak Yavuz bunu da ciddi bir ifade ile açıkladı. “Şu anda belirli bir işi yok... Bildiğiniz gibi sıkıntı verici bir durumdan yeni kurtuldu. Ancak maddi olarak torunlarınıza bile yetecek bir paraya sahip olduğunu söyleyebilirim. Belki benim ısrarlarımı dikkate alıp şirketime ortak olur diye umuyorum. Aileme daha fazla vakit ayırmayı düşünüyorum çünkü. Diğer yandan hem Tahir Bey’in, hem Doğan Bey’in, hem de Tamer Bey’in bu konuda planları olduğunu da biliyorum. Hakkında hayırlısı... Eminim zekâsını kullanabileceği ve sevebileceği bir iş kuracaktır kendisi.”
İnatçı baba ikna olmuş gibiydi. Onaylar bir şekilde başını salladı.
“Öhö… Eee... Madem gençler görüşmüşler?.. Birbirlerinden hoşlanmışlar, birbirlerini sevmişler... Bize de Allah’ın emrini ve peygamberimizin kavlini uygulamak düşer. Öyle değil mi?”
“Siz de uygun görürseniz öyle efendim!” dedi Yavuz zoraki ciddiyetini hiç bozmadan.
Elinden gelen tüm gıcıklığı yapan baba, aniden gülümsedi. “Eh, verdim gitti o zaman!”
Akın elindeki yarım kahveyi çaktırmadan sehpaya bıraktı. Gamze'nin ardından o da onun anne ve babasının ellerini öpüp eski usulde alnına götürdü. Gamze de ardından erkek tarafıyla öpüşmüştü. O esnada Tahir yavaşça ayağa kalktı ve cebinden kırmızı kurdele ile tutuşturulmuş iki adet yüzük çıkardı. Böylece erkeğin sağdıcının kim olacağı da meydana çıkmıştı. Yüzükler öyle böyle değildi. Genç kadınınki hem çok sade, hem çok zarif hem de minnacık pırlantalarla süslü pahalı bir şeydi. Işıl ışıl parlıyordu. Akın’ınkisi daha erkeksi ve sadeydi.
Onları Yavuz’a uzattı. Yavuz yüzükleri aldı. “Bunlar da nişan yüzükleri olsun mu efendim?” diye sordu Gamze’nin babasına. “Geciktirmeyelim isterseniz?”
Adam başını salladı. Bekliyordu zaten böyle bir şey. “Uygundur,” dedi vakur bir sesle.
** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** **
“Şey... Oğlumuz Akın ne iş yapıyor acaba?”
Gamze iri şaşkın gözlerini babasına çevirdi. Onun bu eğlenceyi bu kadar uzatmasını anlamıyormuş gibi “Baba?” diye fısıldadı sadece. Adam da karışma der gibi yanlamasına baktı.
Ancak Yavuz bunu da ciddi bir ifade ile açıkladı. “Şu anda belirli bir işi yok... Bildiğiniz gibi sıkıntı verici bir durumdan yeni kurtuldu. Ancak maddi olarak torunlarınıza bile yetecek bir paraya sahip olduğunu söyleyebilirim. Belki benim ısrarlarımı dikkate alıp şirketime ortak olur diye umuyorum. Aileme daha fazla vakit ayırmayı düşünüyorum çünkü. Diğer yandan hem Tahir Bey’in, hem Doğan Bey’in, hem de Tamer Bey’in bu konuda planları olduğunu da biliyorum. Hakkında hayırlısı... Eminim zekâsını kullanabileceği ve sevebileceği bir iş kuracaktır kendisi.”
İnatçı baba ikna olmuş gibiydi. Onaylar bir şekilde başını salladı.
“Öhö… Eee... Madem gençler görüşmüşler?.. Birbirlerinden hoşlanmışlar, birbirlerini sevmişler... Bize de Allah’ın emrini ve peygamberimizin kavlini uygulamak düşer. Öyle değil mi?”
“Siz de uygun görürseniz öyle efendim!” dedi Yavuz zoraki ciddiyetini hiç bozmadan.
Elinden gelen tüm gıcıklığı yapan baba, aniden gülümsedi. “Eh, verdim gitti o zaman!”
Akın elindeki yarım kahveyi çaktırmadan sehpaya bıraktı. Gamze'nin ardından o da onun anne ve babasının ellerini öpüp eski usulde alnına götürdü. Gamze de ardından erkek tarafıyla öpüşmüştü. O esnada Tahir yavaşça ayağa kalktı ve cebinden kırmızı kurdele ile tutuşturulmuş iki adet yüzük çıkardı. Böylece erkeğin sağdıcının kim olacağı da meydana çıkmıştı. Yüzükler öyle böyle değildi. Genç kadınınki hem çok sade, hem çok zarif hem de minnacık pırlantalarla süslü pahalı bir şeydi. Işıl ışıl parlıyordu. Akın’ınkisi daha erkeksi ve sadeydi.
Onları Yavuz’a uzattı. Yavuz yüzükleri aldı. “Bunlar da nişan yüzükleri olsun mu efendim?” diye sordu Gamze’nin babasına. “Geciktirmeyelim isterseniz?”
Adam başını salladı. Bekliyordu zaten böyle bir şey. “Uygundur,” dedi vakur bir sesle.
Ynt: " Fatih Murat Arsal" Sponsorluğunda Yapacağımız Çekilişimiz Hakkında By: ozgleo Date: February 12, 2015, 12:09:29 AM
ByByyaşasınn bu kitsbı okumak istiyarum Ynt: " Fatih Murat Arsal" Sponsorluğunda Yapacağımız Çekilişimiz Hakkında By: zaydincakir Date: February 12, 2015, 12:10:06 PM
kitaplarının hepsi okuma şansım oldu bu site sayesinde herkese teşekkürler emekleri için
Ynt: " Fatih Murat Arsal" Sponsorluğunda Yapacağımız Çekilişimiz Hakkında By: donghae Date: February 13, 2015, 01:39:54 PM
Okumadigim sadece bir kitabi var. Oda iki renk ask. Guzel bir yarisma olacak. Hem site yonetimine hem de fmarsal a tesekkurler
Ynt: " Fatih Murat Arsal" Sponsorluğunda Yapacağımız Çekilişimiz Hakkında By: yelizyeliz Date: February 13, 2015, 04:24:02 PM
BU AYRI bir yarışmamı anlamadım iki renk aşk güzel olurdu
Ynt: " Fatih Murat Arsal" Sponsorluğunda Yapacağımız Çekilişimiz Hakkında By: Bendis Date: February 13, 2015, 04:34:01 PM
Bu konu Ephesus yayınevini ve çekilişimizi tanıtmak için açıldı
çekiliş konusu yarışmalar bölümünde sabit konuların arasında 
Ynt: " Fatih Murat Arsal" Sponsorluğunda Yapacağımız Çekilişimiz Hakkında By: donghae Date: February 24, 2015, 11:21:15 PM
Super yarisma baslamis...hadi be sans bu sefer yuzme gul:-)
Ynt: " Fatih Murat Arsal" Sponsorluğunda Yapacağımız Çekilişimiz Hakkında By: ezgiyild Date: February 25, 2015, 12:55:11 AM
Tesekkurler
Ynt: " Fatih Murat Arsal" Sponsorluğunda Yapacağımız Çekilişimiz Hakkında By: Bendis Date: February 25, 2015, 06:04:18 PM
“Yani... beni rahat bir kız sanmayın. Sizinle çok güzel sohbet ettik. Ben... şu benimle ilgili sözlerinizden biraz ürksem de... hoşlandığımı gizleyecek değilim. Moralimi biraz olsun yerine getirdiniz. Belki de sırf bunun için öyle konuştunuz.”
“Kendini gerçekten çirkin mi görüyorsun?”
“Çirkin olmadığımı biliyorum. Ama ne annem ne de ablam kadar güzelim...”
Genç adam gülümsedi. “Bu hangi kişinin gözüyle baktığınla alakalı bir şey...” dedi duru bir tonla.
İki Renk Aşk, Fatih Murat Arsal
Ynt: " Fatih Murat Arsal" Sponsorluğunda Yapacağımız Çekilişimiz Hakkında By: Bendis Date: February 25, 2015, 06:07:21 PM
Onun o gözlerini gördünüz mü hiç?
İşte her şey YALNIZ GÖZLERİ İÇİN...
Yalnız Gözlerin İçin, Fatih Murat Arsal
