Arşiv Anasayfa Edebiyat
Sayfalar: 1
Güzel Sanatlar Ve Edebiyat ( 9. Sınıf Ünite 1 ) By: ÇIĞLIK Date: December 22, 2014, 08:44:13 PM
1. GÜZEL SANATLAR İÇİNDE EDEBİYATIN YERİ

 Güzel sanatları diğer eserlerden ayıran en önemli özellik insanda coşku ve estetik haz uyandırmasıdır. Güzel sanatlar için yapılan en iyi sınıflama bu sanatların kullandıkları malzemelere göre yapılan sınıflandırmadır. Bu malzemeler fonetik ve plastik olarak ikiye ayrılır. Sesle yapılan sanatlara fonetik sanatlar, görüntüyle yapılan sanatlara ise plastik sanatlar denir. Güzel sanatların genelinde plastik malzeme kullanılırken edebiyat ve müzik ise sese dayalı bir sanattır.
Edebiyatın malzemesi kelimelerdir ve edebiyat dille gerçekleştirilen bir güzel sanatlar etkinliğidir. Edebiyatın asıl amacı güzel sanatların en önemli ögesi olan estetik zevk duygusunu dil aracılığıyla gerçekleştirmektir. Edebiyatta fayda sağlamak amaç olarak her zaman ikinci plandadır.

Edebiyat; Tanımı, Konusu, Yöntemi

 Duygu ve düşüncelerin söz ya da yazıyla etkili ve güzel bir biçimde anlatılması sanatına edebiyat denir. Edebiyat, sözcüğü Arapça ‘’edep’’ sözcüğünden türemiştir. Edebiyat sözcüğü ilk kez Tanzimat döneminde Şinasi tarafından kullanılmıştır. Şinasi’den önce nazım ve nesir türlerindeki eserlere ‘’şiir ve inşa’’ denilmekteydi.

Edebiyatın Konusu

 Yazar ve şairlerin ortaya koydukları eserlerde ele alıp işledik-leri her şey, edebiyatın konusunu oluşturur.

Edebiyatın Yöntemi

 Dil ürünlerinin tüm özelliklerinin tarihi akış içinde bilimsel olarak incelenmesi de edebiyatın yöntemini oluşturur.

2. EDEBİYATIN DİĞER BİLİM DALLARIYLA İLİŞKİSİ

 Edebiyatın temel ögesi olan dil diğer bilim dallarının da anlatım aracıdır. Bundan dolayı felsefe, psikoloji, sosyoloji, hatta tarih, coğrafya, ekonomi vb. diğer bilim dallarıyla yakından ilişkisi vardır. Araştırmacılar da edebiyat araştırmalarında yazarın biyografisini yazarken tarih biliminden, yaşadığı ortamı yazarken sosyoloji biliminden, yazarın içinde bulunduğu ruhsal durumu anlatırken ise psikolojiden faydalanırlar.
Yazarı etkileyen toplumsal, siyasal ve felsefî görüşleri de diğer sosyal bilimlerin yardımıyla ortaya koyarlar.

Edebiyat Tarihi ve Önemi

 Bir ulusun çağlar boyu yarattığı sözlü ve yazılı dil ürünlerini ve onların yazarlarını bilimsel bir yöntemle tarihi akış içinde inceleyen bilim dalına edebiyat tarihi denir. Edebiyat tarihi bir ulusun geçmişteki düşünce yapısını, dünya anlayışını, kültür ve uygarlık birikimini yeni kuşaklara aktarır. Böylece kuşaklar arasında köprü kurarak yeni kuşakların daha iyiyi, doğruyu, güzeli bulmalarına yardımcı olur. Bizde Tanzimat dönemine kadar edebiyat tarihi tezkirelerden ibaretti.

Tezkire: Şairlerin hayat hikâyelerini anlatan biyografi türünden eserlere denir.

Başlıca edebiyat tarihi yazarlarımız şunlardır: Ziya Paşa, M. Fuat Köprülü, Agâh Sırrı Levend, Ahmet Hamdi Tanpınar, Nihat Sami Banarlı

3. DİLİN İNSAN VE TOPLUM HAYATINDAKİ YERİ

Dil-Kültür-Edebiyat İlişkisi

 Dil, insanların duygu düşünce ve düşlerini; özlem ve isteklerini anlatma aracıdır. Kültür ise; dil, din, ülkü gibi ortak duygu ve düşüncelerin bizde yarattığı değişim ve bileşimdir. Bu nedenle dil bir ulusun temel taşıdır. Dil kültür değerlerimizi geleceğe taşır ve edebiyatın da temel ögesidir.
Dil, edebiyatın temel ögesi; edebiyat, kültür birikiminin kendisidir. Görüldüğü gibi dil, kültür ve edebiyat birbirinin tamamlayıcısıdır.

4. METİN

 Bir yazıyı şekil, anlatım ve yazım özellikleriyle oluşturan kelimelerin tamamına metin denir.

5. EDEBÎ METİN

İnsanın duygu ve düşüncelerini; özlem ve dileklerini estetik ölçüler içinde anlatan ve okuyucuda güzellik duygusu yaratan dil ürünlerine edebî eser(metin) denir.

Özellikleri

- Edebî eser okuyanı etkilemelidir.
- Anlatımı güzel düşüncesi sağlam ve özlü olmalıdır.
- Konusu; ait olduğu toplumun ve yazıldığı dönemin özelliklerini yansıtmalıdır.
- Eser zamanın süzgecinden geçtikten sonra toplumca anlaşılıp beğenilmelidir.
- Duygu ve düşünceler belli bir edebî türe uygun olarak anlatılmalıdır.
- Eser estetik ölçüler içinde, belli bir sanat anlayışıyla yazılmalıdır.

6. EDEBİYAT VE GERÇEKLİK

 Dış dünyadaki tüm nesnel varlıklar, koşullar ve durumlar gerçekliğin kapsamına girer. Edebiyat dış dünyayı, insanı ve insana özgü özellikleri kurmaca yoluyla dile getirir. Yani sanatçı dış dünyayı olduğu gibi değil, kendi süzgecinden geçirerek, değiştirerek, yorumlayarak anlatır. Bu paralelde şöyle bir tanım çıkarılabilir: Sanat ya da edebiyat, bir nevi gerçeğin yorumlanarak anlatılmasıdır. Burada unutulmaması gereken nokta ise edebiyatın bunu yaparken gerçeklikten tamamen uzaklaşmamış olmasıdır.

SiteMap - İmode - Wap2