Kesin olmayan kaynaklara göre kitabın mayıs ayında çıkması planlanıyor 

Mükemmel bir centilmen olarak – yaa tabii – çocuklar ilk olarak Rebekah’nın ranzasını seçmesine izin verdiler. Rebekah banyoya en yakın, alt ranzayı seçti. Sed’in eski otobüste uyuduğu kısımdı. Trey anında onun üstündeki ranzayı kendisinin ilan etti. Ki o da normalde Eric’in uyuduğu kısımdı.
Trey, “Böylece her gece, her gece, her gece Rebekah’nın üstüne çıkacağım,” derken dudağını ısırıp kıza doğru eğildi ama ona dokunmadı. Reb’in göz kapakları titreşirken dudakları aralandı ve Trey’e doğru sallandı. Şimdiden Trey’in büyüsü altındaydı.
Ahlaksız Ritim | 4. Kitap


“Kes şunu Eric. Hadi gidip şu bateri setini kuralım.”
Pes davullarla başladılar. Eric üçünün düzgün bir sırayla dizilmesinin ne kadar önemli olduğunu açıkladı. “Yoksa bok gibi çalarım.”
“Bundan ciddi anlamda şüpheliyim.”
Sırasıyla tomların üzerinde çalıştılar ve sonra zillerin. Taburesini baterinin ortasına yerleştirdi ve oturdu. “Bir şey eksik,” dedi. “Normalde burada, bacaklarımın arasında duran bir şey.” İki eliyle birden bacaklarının arasındaki boş alanı işaret etti.
“Trampetin mi?”
Eric onun bedenini önüne çekti. “I ıh, sen.”
Ahlaksız Ritim | 4. Kitap




“O zaman Sed ve Trey konuştuğunda kulağımda olan ekoyu açıkla,” dedi Rebekah. Sesi öfkeden nefes nefeseydi. “Bunun suçunu nasıl benim programıma atabiliyorsun Marcus? Onlar bu işin nasıl yürüdüğünü bilmiyor olabilir ama ben biliyorum. Beni kovsunlar diye senin kasti olarak yaptığın hatayı benimmiş gibi göstermeye çalışıyorsun.”
“Saçmalık, küçük kız,” Marcus hırladı. “Sen paranoyaksın.”
“Bu bizimle ilgili değil seni pislik. Bu grupla, müzikle ve eğlenmek için para ödemiş on bin kişiyle ilgili,” diyerek devam etti Rebekah. “Kendini önemseyen kafanı kıçından çıkar ve lanet olası işini yap. Eğer benimle bir sorunun varsa konserden sonra hallederiz.”
Eric kendi kendine, “Lanet olsun bebeğim,” dedi. “Otoriteni kullanmana bayılıyorum. Beni taş gibi sertleştiriyor.”
Kalabalık gürültülü kahkahalara boğuldu. Sed ona doğru dönüp tek kaşını havaya kaldırdı. Eric’in yüzü düştü.
“Siktir, canlı mikrofonum olduğunu unuttum,” dedi Eric.
Kalabalık tekrar güldü.