0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Yüksek Ökçeler - Ömer Seyfettin  (Okunma Sayısı: 1766 Kere Okundu.)
« : Kasım 06, 2007, 08:09:59 ÖS »

xxRuzqaRxx
*
Üye No : 2
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 1921
Mesaj Sayısı : 13 559
Karizma = 57


KİTABIN ADI YÜKSEK ÖKÇELER
 
KİTABIN YAZARI
 ÖMER SEYFETTİN
 
YAYIN EVİ
 SERHAT
A.Ş.
 
BASIM YILI
 1986
 

 

1.KİTABIN KONUSU
: Hikayenin sosyal bozulma olarak değerlendirilecek küçük bir anekdotta, yalıda çalışan ve
çalışmak için alınan hizmetkarların hırsızlık yapmalarıdır. Hatice Hanım’ ın yüksek ökçeli
ayakkabıları bu anekdotun hikayenin başında ortaya çıkmasını engellemiştir. Batı hayranlığının
timsali olan yüksek ökçeli ayakkabılar ne zaman terkedilmiş o zaman da yalı içerisinde görülen
diğer aksaklıklar Ömer Seyfettin’in üzerinde durduğu önemli temalar haline gelir.

2.KİTABIN ÖZETİ :

Ömer Seyfettin bu hikayesinde Hatice
Hanım karakteriyle Batı hayranlığını, şekil üzerinde uygulamaya çalışan bir kadın tiplemesinden
faydalanarak dile getirir. Tanzimat Edebiyatı’ nda sıkça işlenen bu konu Ömer
Seyfettin’ de bu hikaye ile devam eder. Hikayenin sosyal içerikli diğer bir konusu da
izdivaç olayındaki çarpıklığın dile getirilişidir. Devrin getirdiği sosyal yapılanma kadınların genç
yaşta ilerlemiş yaştaki erkeklerle evlendirilmesine zemin hazırlıyordu. Hatice Hanım’ da
on üç yaşında iken altmışaltı yaşında zengin bir ihtiyarla evlenmiştir. Hatice Hanım bu izdivacın
sonunda erkeklerden nefret etmeye başladığı görülür. Eşinin ölümünden sonra da bir daha
evlenmemesi bu tepkinin sonucudur.

Hatice Hanım’ ın batı hayranlığı
yüksek ökçeli ayakkabı merakıyla dile getirilir. Bu merak Hatice Hanım’ ın
rahatsızlanmasına da sebep olmuştur. Devrin bu çarpık merakı Ömer Seyfettin’ in kendi
kaleminde şekilcilik boyutuyla kendi uslubuyla dile getirilir.

Bu çalkantılarda zamanla
etkilenen Hatice Hanım’ da artık gözünün görmediğinden vicdanım rahat düşüncesi ile
eski hayatına tekrar geri döner.

DÜNYANIN NİZAMI

Hikaye genç bir
kızın ağzından anlatılır. Genç kız kocaya varmadığını düşünmediğini aynı zamanda da erkeklere
tavır takındığını dile getirir. Bu kinin belirtisi olarak da bahçelerinde besledikleri horozun
tavukları rahatsız ettiği için öldürmekle gösterir. Ancak horozu öldürdükten sonra tavukların
düzeni bozulur. Kısa bir süre sonra horozun tavukların düzenini ,birlik ve beraberliğini
sağladığının farkına varır. Tavukların nasıl horoza ihtiyacı varsa kadınlarında erkeğe ihtiyacı
olduğunu anlar. Bunun dünyanın nizamı olduğunu kabul eder. Artık o da dünyanın nizamına
uyup evlenmesi gerektiğinin farkına varmıştır.

TAVUKLAR

Hikayede
Ömer SEYFETTİN Anadolu’nun ücra bir köşesinde handa geçirdiği bir günü dile getirir.
Hancı ve kahraman hikayenin belli başlı karakterleri olarak karşımıza çıkar. Ömer Seyfettin
‘in hikayede hanın içini görsel bir betimleme ile okuyucunun gözleri önüne sermeye
çalışır. Tavukların davranışları Ömer Seyfettin’in gözünde canlanır. Düzgün hareketleri
,görünüşleri Ömer Seyfettin’ i etkilemiştir.

Hana her girişinde tavukları
insanlardan korkmayışları belli bir yerde yiyecek verilecekmiş gibi toplanmaları onun
muhayyilesinde akıllı insanların yaptıkları ile özdeşleşir.

Kısa bir süre sonra tavukların
bu düzenli davranışlarında hancının hiçbir etkisi olmadığını öğrenmesi ve hancının tavuklara
sürekli yiyecek vermediği söylemesi üzerine tavukların sürekli bekleyiş içinde bulunduğunun
farkına varan kahramanımızın şaşkınlığı bir kat daha artmıştır.

BAHARIN TESİRİ

Hikaye eski bir İstanbullu’ nun ağzından anlatılır. Bu zat arkadaşının verdiği bir
çay partisine gider ve çay partisinde gördüğü bir kadına aşık olur. Evine kapanır, ona göre
kadın sanki dururken sönmüş bir lamba gibidir.Arkadaşı onu ziyarete geldiğinde aşkını ona
anlatır. Arkadaşı bunun bir bahar aşkı olduğunu gelip geçeceğini söyler. Soğuk bir ortamda
yaşarsa yani bahardan uzak kalırsa aşk zannettiği bu tutkunun söneceğini söyler ve hikayenin
kahramanı soğuk bir yerde on gün kalır. Gerçekten de arkadaşının söylediğinin doğru olduğunu
anlar.

ÇİRKİNLİĞİN ESRARI

Hikaye genç bir kızın yaş farkına rağmen
umarsızcasına sevgi çırpınışlarını dile getirir. Genç kızın sevdiği adam yalnızlıktan hoşlanan
yaşamında şimdiye kadar kadına pek fazla yer vermeyen bir tiptir. Ömer Seyfettin bu sevgiyi dile
getirirken genç kızın düşüncelerini ve aşka bakışını da gözler önüne serer, kahraman her ne
kadar yalnız kalmaktan hoşlanıyor görünse de genç kızlarla yalnız kalmanın aslında mutluluk
verici olduğunu dile getirmekten de geri kalmaz. Özellikle Şuhude’ nin odaya girişi,
güzelliği kahramanımızı etkilemiştir. Ancak bu etkilenmeyi dile getirebilecek kadar cesaretli
değildir. Ağır başlı ve vakarlı davranmaya çalışır. Şuhude ile aralarında başlayan konuşmalar
uzadıkça kahramanımız Şuhude’ nin kendisine aşık olduğunu itiraf etmesiyle birden
karşı taarruza geçer ve kızı kendinden uzaklaştırmaya çalışır.

Şuhude o zamana
kadar yaşadığı ada halkından Tevfik Çeşban tarafından istenmiş yakışıklı, zengin ve aynı
zamanda genç olması Şuhude’ nin onu reddetmesini sağlamıştır. Bu noktada kahraman
kendini aşık olunmayacak kadar yaşlı ve çirkin göstermeye çalışır. Şuhude’ nin
güzelliğine asla yakışmayacağını düşündüğünden ondan kaçar. Kahraman Şuhude’
nin fiziki özelliklere gerçekten de önem vermediğini anlayabilmek için onun ada da en pis ve en
yaşlı olan çirkin kral Ali Bey’ le de rahatlıkla yaşayabileceğini söylemesi
Şuhude’ yi kendinden uzaklaştırır. Ancak böyle bir güzelliğin de çirkin bir insana ait
olması, kahramanın aşk denilen kavramın ne olduğunu gerçekten sorgulamasını sağlamıştır.

AŞK VE AYAK PARMAKLARI

Ömer Seyfettin bu hikayesinde aşka ve
insanlara bakış açısını Asime Hanımefendi’ nin ve Hasan’ ın ağzından yazdığı
iki mektupla dile getirir. Asime Hanımefendi’ yi aşkın gerçekte ne olduğunu anlamayan
bir karakter olarak gösterir. Hasan’ ın ağzından yazdığı mektupta kadına ve erkeğe
bakış açısını görmek mevcuttur. Hasan’ a göre erkekler belirgin hayvanlarla özdeştir.
Örneğin; arslan profiline sahip birinin arslan karakterine, eşek profiline sahip birinin inatçı olması
gibi. Hasan bu noktada hayvanlarla özdeşleştirdiği erkeklerin aslında onlardan bir farkı
olmadığını dile getirir. Kadınlar da Hasan’ ın gözünde pek farklı değildir. Onlara da
hayvan profilleri yükleyip karakterlerini belirlemeye çalışır. Aslında Hasan’ ın yaptığı şey
gerçekte insanların aşkın ne olduğunu tam anlamıyla çözemediklerinden şikayettir.
 
Hasan’ ın bir zamanlar Asime Hanım’ a duyduğu aşk onu tam anlamıyla
tanıyamaması geçen zaman içerisinde de Asime’ nin gerçek karakterini çözümlemesi ile
ondan uzaklaşır. Hasan’ da Asime Hanımefendi de buldum zannettiği aşkı bırakıp
arayışına yeniden geri döner.

TUĞRA

Hikayede, kahramanın, bir
meyhanede oturarak yaşamı irdelemesi dile getirilir. Kahraman günde on iki saat çalışan paraya
pek fazla değer vermeyen biri olarak tanıtılır. Meyhanede oturarak kadınlara olan ilgisini,
yaşamında kadın olmayışının eksikliğini ve maddiyatın insana gerçekte bir şey kazandırmadığını
dile getirir. Tuğra yardımıyla maddiyatın eleştirisini, değersizliğini gözler önüne serer.
 
BİRDENBİRE

Hikayede Ahder ve Yumuk adlı iki kadın karakter yardımıyla yaş
farkına rağmen aşk kavramının irdelenişi dile getirilir. Aşk onlara göre bir zümrüt-ü anka yani
masaldır. Aşkın ne olduğunu dünyada kimse öğrenememiştir. Aşk şairlerin terennümlerinden
ibarettir.

Ahder hayatında yaptığını zannettiği hataları genç olan Yumuk’ un
da yapmaması için bir nevi aşk öğretmeni gibi davranmayı ihmal etmez hikaye boyunca.

NEZLE

Masume Hanım otuz dokuz yaşında genç görünümlü duygulu bir
kadın olarak tanıtılır. Hikayede çarpık izdivacın sonuçları yine gözler önüne serilir. Diğer
hikayelerden farklı olarak Masume Hanım erkeklere karşı tavır takınmayıp genç, güçlü bir
erkekle tekrar evlenmek ister. Günün birinde on dokuzundan arabaya bakan hizmetçisi
Himmet gelir aklına bir kır gezisinde arabacısına sorar: “Şu ahırın oradaki ineği öküzün
şerrinden kurtar.”der. Himmet: “Öküz ineği üzmüyor, koklaşıyorlar.”der
Masume Hanım bir türlü ilgisini çekemediği Himmet’ e arabayı mesire yerine çekmesini
söyler ve kurduğu hayalinde artık yıkıldığının farkına varır.

TÜRKÇE REÇETE

Ömer Seyfettin bu hikayesinde, yanlış batılılaşmayı Belkıs Hanım karakteri ile ortaya
koyar. Belkıs Hanım hikayede zengin bir dul olarak tanıtılır. Sık sık rahatsızlanması dolayısıyla
Doktor Şerif’ i çağırdığında ondan hastalık dışında magazin, eğlence, aşk, kadınlar
hukuku, Avrupa Kadınları, yaşamları vs.hakkında bilgiler alır. Bu konuşmadan sonra Belkıs
Hanım iyileşir ama doktorun gideceği zaman tekrar hastalanır ve ondan reçete yazmasını ister.
Doktor Türkçe bir reçete Yazarak Belkıs Hanım’ a verir. Belkıs Hanım bu noktada
Doktor Şerif’ in Avrupa eğitimi almasına rağmen böyle bir reçete yazmasını başlangıçta
yadırgar. Doktor reçetede Belkıs Hanım’ a eğlenceyi, lüksü, modayı ve Avrupai
Yaşantıyı tavsiye eder. Hikayede Doktor Şerif doğru bir batılılaşmanın gerçek bir timsali olarak
üzerinde sıkça durulan diğer önemli bir kahramandır. Doktor Şerif batı eğitimi almasına rağmen
kültür değerlerini yitirmeyen sağlam bir tip olarak tanıtılır.

TERAKKİ

Ömer
Seyfettin bu hikayesinde Niyazi ve Neşet yardımıyla toplumda görülen medeni ilerlemenin farklı
yönlerini dile getirir. Niyazi ve Neşet duvarları kağıt kaplı odada oturmuş sigara dumanları
içerisinde medeniyetteki ilerlemeden konuşuyorlardı. Kısa bir zaman önce telefonun, elektriğin,
sinemanın, otomobilin, gramofonun olmadığından bahsediyorlardı. Bütün bu gelişmelere şimdi
sahip olunmasına rağmen pahalılıktan yakınıyorlardı. Paranın hiç bir kıymetinin kalmadığını
düşünüyorlardı.

Niyazi ile Neşet medeniyetteki ilerlemeyi böyle eleştirirken dışarıdan
gelen sesle birlikte dilencinin bambaşka bir dem vurduğunu gördüler dilenci de kendine göre
artık dünyanın değiştiğini, merhametin kalmadığını, insanlık denen şeyin sona erdiğini dile getirir.
Herkesin eğlenceye düşkün olduğunu ifade eder. Niyazi ile Neşet bu durumu şaşkınlıkla
seyreder. Dilenciyi hem küçük görürler hem de filozof ve sosyalist olarak nitelendirirler. Sekiz on
sene evvel bunları bile söyleyecek müderrisin olmadığını belirterek yaşadıkları zamanın ne
kadar da farklı olduğunu ortaya koymaya çalışırlar.

BOYKOTAJ DÜŞMANI

Mahmut Türkçe konuşan ancak kültür değerleri bakımından Rum olduğuna inanan,
Türkçülük cereyanının yükselmesine ve azınlıklardan alış veriş yapılmaması için Türkçülerin
yaptığı boykota sinirlenen bir gazetecidir. Mahmut hikayede Türkçe ile Yunan edebiyatı
yapmaya çalışan bir karakter olarak da gözükür. Yeniden İstanbul’ da Bizans’ın
dirileceğine inanmış edebiyatı Yunan Edebiyatı fakat dili Türkçe olan bir Bizans Kültürü
muhayyilesine sahiptir. Ona göre bütün medeniyet, insaniyet, şiir ve musiki hayatı Yunan
Medeniyetinden çıkmıştır.

TUHAF BİR ZULÜM

Ömer Seyfettin bu
hikayesinde Gaspadin, Mülki idare mensubu ve Kaşdanov yardımıyla kendi siyasi düşüncelerini
dile getirme fırsatı yakalar. Özellikle Kaşdanov ve Müki İdare mensubu arasındaki geçen
konuşmalarda bu düşüncelerini daha belirgin olarak dile getirir.

Kaşdanov, bir Türk
Diplomat ve Gaspadin Bulgaristan’ da görüşürler ve aralarında şu diyalog geçer:
Gaspadin’ e göre Türkler’ den ne sosyalist olur ne de nosyonalist. Sebebini ise
taassub olarak gösterir. Gaspadin Türkler’ in taassubundan çok istifade ettiğini belirtir.
Deliorman’ a kaymakam olduğunda bir tane bile Türk olmadığını niyetinin burayı kan
dökmeden Bulgarlaştırmak olduğunu belirtir. Kasaba’ ya Makedonya’ dan
sürekli muhacir getirip onlara ikamet vererek domuz besiciliği yapmalarını sağlamış. Bir süre
sonra, Türkler gelip durumdan şikayetçi olmuşlardır. Domuzların çeşmelerden su içtiğini,
tarlalarında dolaştığını ulu orta sokaklarda gezdiğini söylediler. Gaspadin‘ de onlara
hürriyetten, hayvan haklarından domuzunda Allah’ ın yarattığı bir hayvan olduğundan
bahsedip Türkleri başından gönderdi. Domuz düşmanı olan Türkler yavaş yavaş evlerini,
tarlalarını satıp İstanbul’ a göç ettiler. Gaspadin’ de Türkler’ in sattığı
yerleri satın alıp Makedonya’ dan muhacie getirmeye devam etti. Hikayenin kahramanı
Türk diplomat bu olayı dinleyince Gaspadin’ e karşı olan tavrını ortaya koyar.
 
 

3.KİTABIN ANA FİKRİ :  Ömer Seyfettin’in Yüksek Ökçeler kitabı
küçük hikayelerden ve bir de küçük bir piyesten oluşur. Hikayelere genel olarak bakıldığında
ağırlıkta olan temanın sevgi ve aşk olgusu olduğu söylenebilir. Ancak Ömer Seyfettin
hikayelerinde (Yüksek Ökçeler, Birden Bire, Nezle, Çirkinliğin Esrarı) aşırı yaş farkına rağmen
yapılan izdivaçların yanlışları üzerinde de sıkça durduğu gözden kaçmamalıdır. Ancak bu
hikayeler arasında Ömer Seyfettin’in siyasi düşüncelerini dile getirdiği Tuhaf Bir Zulüm
adlı hikayesi farklı bir temada işlenen bir hikaye olarak göze çarpar. Piyes te yine karşılıklı
sevgiyi dile getiren Ömer Seyfettin bu kez bu olayı dramatik bir halden çıkartıp komedi tarzında
okuyucunun gözleri önüne serer.

 

4.KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE
ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ  :

Hatice Hanım:Batı hayranı, bunu da
her hareketi ve özellikle giyimiyle belli eden bir kadın.Kitap ismini de bu kadının yüksek ökçeli
ayakkabılarından almıştır.

Hayranzade Şem’ i Bey : 55 yaşında yeni zengin
bir patron.

Peride Hanım : Büro müdiresi.

Sermet Bey : Başkatipliğe
namzet.

Niyazi Molla

Gazanfer Bey

Bican Efendi
 
Müstement Efendi : 45 yaşında garson dö büro.

 

5.KİTAP
HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER:Kitap öncelikle ayrı ayrı hikayelerden oluşmuştur.Kitabın bu
şekilde yazılması kitabı sıkıcı olmaktan uzaklaştırmış,ilgi çekici bir hale getirmiştir.Ayrıca kitaptaki
karakter analizleri de oldukça iyidir.

 

6.KİTABIN YAZARI HAKKINDA
BİLGİ:

ÖMER SEYFETTİN
28 Şubat 1884 tarihinde Gönen'de doğdu.
Öğrenimine Gönen'de başlayan Ömer Seyfettin, Ayancık'ta ve annesiyle birlikte
geldiği İstanbul'da Aksaray'daki Mekteb-i Osmaniye'ye devam etti.
Eyüp'teki Baytar Rüşdiyesi'ni bitirip asker çocuğu olduğu için Kuleli Askeri
İdadi'sine yazıldı (1893). Bir müddet sonra da Edirne Askeri İdadisi'ne naklolarak
öğrenimini burada tamamladı. Daha sonra İstanbul'da Mekteb-i Harbiye'ye gelen
Ömer Seyfettin, piyade mülâzımı sânisi rütbesiyle buradan mezun oldu. İzmir'de Teğmen
(1903-1910), daha sonra da üsteğmen olarak Rumeli'de görev yaptı (1908-1910).
Askerlik'ten ayrılıp Selanik'e gelerek, Genç Kalemler Dergisi'nde yazmaya
başladı. Balkan Savaşı'nda tekrar subay olarak orduya döndü. Yunanlılar'ın
elinde bir yıl kadar esir kaldı. Esareti sırasında da öykü yazamaya devam ederek bunları Halka
Doğru, Türk Yurdu ve Zakâ dergilerinde yayımladı. İstanbul'a dönünce ordudan ikinci
kez ayrılıp, ölümüne kadar Kabataş Lisesi edebiyat öğretmenliği yapan Ömer Seyfettin, 6 Mart
1920 tarihinde İstanbul'da öldü.

Link
WeBCaNaVaRi'na Üye Olmadan Link'leri ve Kod'ları Göremezsiniz.
Link'leri Görebilmek İçin. Üye Ol. veya Giriş Yap.
« Son Düzenleme: Temmuz 11, 2010, 02:26:08 ÖS Gönderen : SmBRN »

İhtişamlı bi avare
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Yüksek Ökçeler - Ömer Seyfettin
« Posted on: Nisan 19, 2024, 09:11:56 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Yüksek Ökçeler - Ömer Seyfettin e-book, Yüksek Ökçeler - Ömer Seyfettin programı, Yüksek Ökçeler - Ömer Seyfettin oyunları, Yüksek Ökçeler - Ömer Seyfettin e-kitap, Yüksek Ökçeler - Ömer Seyfettin download, Yüksek Ökçeler - Ömer Seyfettin hikayeleri, Yüksek Ökçeler - Ömer Seyfettin resimleri, Yüksek Ökçeler - Ömer Seyfettin haberleri, Yüksek Ökçeler - Ömer Seyfettin yükle, Yüksek Ökçeler - Ömer Seyfettin videosu, Yüksek Ökçeler - Ömer Seyfettin şarkı sözleri, Yüksek Ökçeler - Ömer Seyfettin msn, Yüksek Ökçeler - Ömer Seyfettin hileleri, Yüksek Ökçeler - Ömer Seyfettin scripti, Yüksek Ökçeler - Ömer Seyfettin filmi, Yüksek Ökçeler - Ömer Seyfettin ödevleri, Yüksek Ökçeler - Ömer Seyfettin yemek tarifleri, Yüksek Ökçeler - Ömer Seyfettin driverları, Yüksek Ökçeler - Ömer Seyfettin smf, Yüksek Ökçeler - Ömer Seyfettin gsm
Yanıtla #1
« : Ocak 24, 2008, 05:04:04 ÖS »
Avatar Yok

MizantRopi
*
Üye No : 1244
Nerden : Ankara
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 331
Mesaj Sayısı : 2 889
Karizma = 1311


paylaşım için t$k
Yanıtla #2
« : Nisan 14, 2008, 05:41:25 ÖS »

mer_ve_g
*
Üye No : 1499
Yaş : 30
Nerden : Rize
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 357
Mesaj Sayısı : 4 269
Karizma = 592


paylaşım için teşekkürler
Yanıtla #3
« : Mayıs 16, 2008, 03:06:46 ÖS »
Avatar Yok

iBRaHiMiNe
*
Üye No : 3622
Yaş : 35
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 1247
Mesaj Sayısı : 2 560
Karizma = 349


Güzel Bi Bilgi Emeğine Saglık teşekkürler Paylasımın İçin

Dengeli Yaşam Tarzı Yolunda Bir Adım
Yanıtla #4
« : Temmuz 24, 2010, 01:23:03 ÖS »

Anqel*
*
Üye No : 21465
Nerden : Yurt Dışı
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 5208
Mesaj Sayısı : 17 796
Karizma = 50130


Teşekkürler..

WebCanavari
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  



Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular