4 Temmuz 1988 Rize, Çayeli doğumludur. Oda her müzisyen gibi çocuklukta başlamış müziğe ilgi duymaya... Kemençeye olan hayranlığı ile, Karadeniz'den uzak kalınca tanışmış. Lise yıllarında eline aldığı kemençeyi, hiç düşürmemiş elinden. Beste yapmayı şarkı, türkü söylemeyi ve söylerken kendi sesine kemençe ile eşlik etmeyi tercih ediyor. Yöresel tavırlı yaylı kullanımını günümüz sounduna uyarlayarak,daha geniş kitlelere müzikalite olarak ulaşmak için kendine has yeni bir çalım tekniği uygulamıştır. Enstrumanını müziğe hep açık tutmaktadır.
Beste çalışmalarına devam etmektedir...

Röportaj
Kemençeyle nasıl tanıştınız? Çocukken neler dinlerdiniz?

10 yaşına kadar köydeydik. Evde Türk Halk Müziği, sanat müziği ve özgün müzikler dinlenirdi. Babam Karadeniz müziğini pek sevmezdi. Sözleri anlamsız gelirdi ona. Bir gün kemençe çalıp şarkı söylemeyi iş haline getireceğimi bilse, eminim çok kızardı. Ama yetişemedi kemençeyi elime aldığım zamana, dokuz yaşımdayken kaybettim onu. 10 yaşımda Ankara’ya taşındık. Rize’ye yazları çay toplamak için geliyorduk. Yöreden uzak kaldıkça, Karadeniz müziğine çok fazla ilgi duymaya başlamıştım. 15’imde elime aldığım kemençeyi 23 yaşıma kadar elimden düşürmedim. Düşürmeye de niyetim yok.

Profesyonel olarak müzik dünyasına giriş öykünüz nedir?

Kemençe çalıp şarkı söylemeye başladığımda, bunu profesyonel bir iş haline getirmek değildi niyetim. Zamanla barlardan gelen teklifler, orada sanatçılarla kurulan ilişkiler ve arkadaş ortamlarında çaldığım eserlerimin internette ses getirmesiyle albüme karar verdim.

Nasıl tanımlarsınız albümünüz Patika’yı?

Amatör çalışmalarımdaki gibi albümü de kendi zevk ve isteklerime göre düzenledik. İhsan Eş, Paul Dwyer, Kemal Sahir Gürel ve İlhan Yabantaş gibi başarılı aranjörlerle çalıştım. Dinleyicilerimizin beklentisi amatör kayıtlardaki gibi kemençe ve gitarla doldurulmuş sade kayıtlardı. Ama albüme karar verdiğim andan itibaren kayıtların müzikal zenginliği önemliydi. Kendi bestelerim, anonim eserler ve söz yazarı, bestekar ağabeylerimin desteğiyle repertuvarı oluşturduk.

İnternet ortamında patlayan ‘Deniz üstünde fener’ adlı bir parçanız var...

‘Deniz üstünde fener’ benim için çok farklı bir eser. İlk bestem değil ama ilk bestemmiş gibi seviyorum. Kemençe çalarken nasıl bir duygu yoğunluğu yaşıyorsam artık bilemeyeceğim, 15 dakikada müziğini yapıp sözlerini oturttuk. Paul ile çalıp söylediğimiz kayıt internette beğenildi.

Dinleyicilerimiz, kulakları ilk haline alıştığı için biraz yabancılık çektiler ama müzikalite olarak kıyaslanamayacağı, zamanla anlaşılacaktır. Bugüne kadar insanlar sadece amatör kayıtlarda dinledi beni. Kendi evlerinde çalıp söylüyormuşum gibi. O yüzden albüm yabancı geldi kulaklarına.

Siz kimlerden etkilendiniz?

Bar programlarımda Fuat Saka’nın ‘Lazutlar’ albümünden şarkılar çaldım. Eski kemençe üstadı Bahattin Çamurali sürekli dinleyip saygıyla andığım bir sanatçıdır. Fuat Saka ve İhsan Eş kendilerinden bir şeyler daha öğrenebilmek için can attığım usta isimler. Ama kendi bestelerimle ve oturtmaya çalıştığım tarzımla, kendime ait bir yol izliyorum.

Karadeniz müziğinde bahsettiğiniz isimlerin yanında, İsmail Türüt, Davut Güloğlu gibi isimler de var piyasada. Karadenizli genç bir müzisyen olarak, topraklarınızın müziğinin geleceği üzerine kafa yoruyor musunuz?

Gerçekçi baktığımızda başarılı ve bu işi kaliteli yapan müzisyenler piyasa müziği yapanları eleştirirken, kendisi gibi bir müzisyen daha yetişmesinden rahatsızlık duyabiliyor. Bu da sanatçıların ‘Kaliteli müzik yapan gençlerin yetişmesini istiyoruz’ söylemlerinin pek samimi olmadığını gösteriyor. Nihayetinde müzik adına yapılan her ürün halka sunuluyor ve herkes canının çektiğini dinliyor.

Benim dinleyici olarak tercihim, klavyeyle çalınıp düğün salonu atmosferini yaşatan ve popülerite uğruna disko ritmlerinin üzerine çalınmış kemençelerden oluşan tuhaf bir kirlilikten yana değil tabii. Daha sade, her enstrümanı teker teker duyabileceğim, zengin bir sound’dan hoşlanıyorum. (Bahar Çuhadar)


Hürriyet Röportajı
Selçuk Balcı kemençenin yanı sıra sesi ile de büyüledi
23 yaşındaki Rizeli Selçuk Balcı, önce internette şöhret oldu. Söz ve müziği kendine ait ‘Deniz Üstünde Fener’ şarkısı internete yüklenince, özellikle Karadenizliler tarafından paylaşılma rekoru kırdı. İnternetteki başarıyı gören Kalan Müzik, iki hafta önce Selçuk Balcı’nın ilk albümü ‘Patika’yı çıkardı
Rizeli olmasına rağmen Karadeniz müziğini sevmeyen babasının, zorla öğrettiği Aşık Veysel türküleriyle müziğe başlamış Selçuk Balcı. Suyu tersine akıtma çabası, dayısının Karadeniz enstrümanı olmayan bağlama hediye etmesiyle devam etmiş. Ancak dokuz yaşında babasını kaybedip, 10 yaşında Ankara’ya taşınınca, kendi yöresinin enstrümanlarıyla daha içli dışlı olmuş ve lise yıllarında kemençeyi eline alınca su yolunu bulmuş.
Selçuk Balcı’nın müzik eğitimi yok. Birlikte müzik yaptığı arkadaşlarından ve usta müzisyen abilerinden zaman zaman ders alarak yol almış müzikte. Kemençe çalmaya başladığı yıllarda, en etkilendiği müzisyen yine bir Karadenizli olan Fuat Saka ve bir kemençe üstadı olarak bilinen Cemal Berber olmuş. Onu Ankara’da bir konserde ilk dinlediğinde, tıpkı Cemal Berber gibi kemençe üzerinde farklı melodiler çalmayı denemiş. Zamanla aklına gelen ezgileri çalmaya başladıkça da, farkında olmadan beste yapmaya başlamış: “Planlı bir şekilde beste yapmıyorum, uğraştıkça hiç olmadık bir yerden çıkıveriyor” diyor.
“Kemençe sizin için ne ifade ediyor” diye sorunca, “Dert ortağım. Ruh halime göre istediğim havaya sokuyorum onu” cevabını veriyor.

İNTERNETTE MEŞHUR OLAN ŞARKIYI 15 DAKİKADA YAPTIM

Albüm yapmadan önce, internette meşhur olan ‘Deniz Üstünde Fener’ şarkısının hikayesini şöyle anlatıyor Balcı: “Gökhan Birben ve Vira Cemal gibi Karadenizli sanatçılara yaklaşık üç yıl konserlerinde kemençe ve vokalle eşlik ettim. Şarkı söylerken, güzel tepkiler ve alkışlar alıyordum. Daha sonra bir arkadaşımın ofisinde çalıp söylemeye başladık. ‘Deniz Üstünde Fener’ şarkısını 15 dakikada yaptık. Arkadaşım söylediğimiz şarkıları kaydetti ve sonra da internete yükledi. Beklemediğimiz kadar büyük bir ilgi gördü ve takipçilerimiz arttı. Kendimi denemek için biletli konserler düzenlemeye başladım. Baktım ki, çok insan geliyor, programlarımız dolu dolu geçiyor, ‘Niye bir albümümüz olmasın?’ dedim.”
‘Deniz Üstünde Fener’ şarkısı, o ilk 15 dakika yapıldığı haliyle konulmamış Patika albümüne. Türkiye’de televizyon programı yapan İrlandalı müzisyen Paul Dwyer, çekimler için Rize’ye geldiğinde, Balcı da tesadüfen Rize’deymiş. Dwyer, Balcı’nın albüm çalışmasından haberdar olunca, onu stüdyosuna davet ederek, albümünün ilk kayıtları için yardımcı olmuş. Albümdeki üç şarkının düzenlemesi yine Dwyer’ın elinden çıkma. ‘Yayla Yolundan Aştım’ şarkısında İrlanda gaydasıyla kemençeyi atıştırmışlar. Balcı, “Müzikte alakasız tarzların uyumuna bayılıyorum” diyor.

YILDIZ GİBİ SIFATLAR BANA HEP ABARTILI GELDİ

Selçuk Balcı, albümde kendininkiler dışında, anonim eserlere ve müzisyen arkadaşlarının bestelerine de yer vermiş. Kendisi hakkında ‘Karadeniz’in yeni starı’ yakıştırması yapanlara, ayağı yere basan bir yorum yapıyor: “Gökyüzü, yıldız ve sanat güneşi gibi sıfatlar açıkçası bana hep abartılı geldi. Müzisyenlik, sahne şovundan ve starlık havasından ziyade, bu işin mutfağından yetişip, yeteneğini sahneye taşımaktır benim için. Ben henüz yolun çok başındayım. Sürekli hazıra konmak yerine, üreterek müziğini icra etmeye çalışan bir müzisyen olmaya çalışıyorum.”
Deniz Üstünde Fener

Derelerde Taş Olsam

Beklesin Beni Yarim

Çok güzel sesi var etkileyici  bir yorum (:

Hastayım ya ben buna

bi gün dinLeyelim sesi nasiLmis bakaLim teşekkürler canim

Bu adam bi başka ya bitiyorum yorumuna

Evet yaz çok güzel sesi ve çok güzel söylüyorSitede videolarda paylaşmışlar dinle canım

eve geri dönünce dinLeyebiLecegim ancak canim

Peki tatlım

Sarkılarını keşfedeli çok olmuyo henüz ama çok güzeller.