Katliam işlerinde ne Hitler ne İsrail, Hristiyan dünyasını kimse ne yakalayabilir ne de yanına bile yaklaşabilir.
Katliamda dünyada 1 numara hristiyanlardır.Cengiz han, Hitler gibi hadiseler hep küçük bir dönemden öteye gitmemektedir. Ancak Hristiyan dünyası nerdeyse 1500 yıl boyunca katliam yaparak kırılması imkansız bir rekorun sahibidir. Kızıl derililerden, Afrikalı yerlilere, Aborjinlerden müslümanlara, hitlilerden tutunda kendi içlerinde cadı diye yaktıkları kadınlara kadar tarih boyunca sayısız rezillikle rekor kırmışlardır. Tabi güney amerikada yapılan katliamları da belirtmek lazım. İşin aslı şurda kısa bir özetle bile saymakla bitmiyo maalesef. Bütün dünyada katliam yapmışlardır. kendi içlerindeki mezhep çatışmalarına kadar katletmedikleri insan kalmamıştır. yine de sütten çıkmış ak kaşık gibi takılmaya devam etmeleri de dünyada eşi görülmemiş bir utanmazlığın örneği olarak kayda geçiyor.. Sonuç olarak utanmadan Osmanlıyıda Ermeni soykırımı iddasıyla yerden yere vurulması tabiki beni şaşırtmıyor. Bu kadar katliam yapan bir topluluğun herkesi kendi gibi sanması da çok doğaldır. Kaldıki İsrail'e hiç sesini çıkarmayarak da aslında katliamı sevdikleri kimbilir belkide yüzlerce yıl neticesinde, katliam duygusunun genlerine işlediklerini düşünmekten kendimi alamıyorum... Bu konuda kendi Hristiyan arkadaşlarımda arada bir tartışsamda fazla uzun sürmemiş çünkü dünya tarihi ortadır... Bu işlerde hiç kimse Hristiyan dünyasına ne yaklaşabilir, nede yanına yaklaşabilir...
Son olarak 1. haçlı seferinden bir örnekle yazıyı bitiriyim

Örneğin kudüs ele geçirdikten sonra bütün herkesi katletmişlerdir. Çocuk kadın asker ayırt etmeden bütün müslümanları kesmişlerdir. Yaklaşık 40bin kişi 2 gün içinde öldürülmüştr. Zaten Raymund of Aguiles'de o günleride şu şekilde kağıda dökmüştür;
'Görülmeye değer harika sahneler gerçekleşti. Adamlarımızın bazıları -ki bunlar en merhametlileriydi- düşmanların kafalarını kesiyorlardı. Diğerleri onları oklarla vurup düşürdüler, bazıları ise onları canlı canlı ateşe atarak daha uzun sürede öldürüp işkence yaptılar. Şehrin sokakları, kesilmiş kafalar, eller ve ayaklarla doluydu. Öyle ki, yolda bunlara takılıp düşmeden yürümek zor hale gelmişti. Ama bütün bunlar, Süleyman Tapınağı’nda yapılanların yanında hafif kalıyordu. Orada ne mi oldu? Eğer size gerçekleri söylersem, buna inanmakta zorlanabilirsiniz. En azından şunu söyleyeyim ki, Süleyman Tapınağı’nda akan kanların yüksekliği, adamlarımızın dizlerinin boyunu aşıyordu.”