| 
								|  |  |  | 
 
 Hecelerin sayılarına dayanan ve Türk edebiyatında kullanılan nazım ölçüsü. Hece veznine �parmak hesabı� da denir.Türk edebiyatında kullanılan üç türlü vezinden (aruz vezni, serbest vezin, hece vezni) biri olan hece vezni. Türk dilinin tabii bir vezni özelliğindedir. Nazımda kullanılan vezin sistemi, o dilin yapısına uygun olur. Uzun ve kısa heceleri, birbiri ardınca değişen (yani beş altı tane uzun ya da kısa hecesi art arda gelmeyen) bir dilden ancak hecelerin uzunluk ve kısalığına dayanan bir vezin doğar. (Arapların milli vezinleri olan Aruz vezni gibi.) Uzun ve kısa heceleri birbiri ardınca değişmeyen (yani beş altı tane uzun ya da kısa hecesi art arda gelebilen) bir dilden de hecelerin sayısına dayanan vezin doğar (Türk dilinin millî vezni olan hece vezni gibi.)
 Hece vezninde duraklar, kelimeleri ortalarından kesemedikleri için (aruz vezninde ise önemli olan kelimelerin bitimi değil, hecelerin uzunluğu kısalığıdır), hece vezninde durak yerlerinin tâyininde şu kurallara rastlanır:
 
 1 - Hece sayısı az olan kalıplar: Bunlar, 4�8 heceli mısralardan meydana gelmiştir. 4+3, 3+4 duraklı ve tamamı duraksız 7 heceli mısralardan meydana gelebildikleri gibi; 4+4 duraklı ve duraksız 8 heceli mısralardan meydana gelmiş olabilirler: Bu yol/uzaktır 2+3=5
 
 Geçidi/çoktur 3+2=5
 
 Yunus Emre
 
 Sen de bir/geminin 3+3=6
 
 Yolcusu/değilsin 3+3=6
 
 Serde gençlik varken 6 (duraksız)
 
 Cahit Sıtkı
 
 Yıldızların/korkarım 4+3=7
 
 Düştüğü/yerdesiniz 3+4=7
 
 Geçen dakikalarım 7 (duraksız)
 
 Necip Fazıl
 
 Yâr ismini/desem olmaz 4+4=8
 
 Düşer dillere dillere 8 (duraksız)
 
 Emrah
 
 2 - Hece sayısı çok olan kalıplar : Bunlar, 6+4, 4+4 + 3 şeklinde duraklı olan ya da duraksız olan heceli kalıplar; 6+6, 7+5 şeklinde duraklı yada duraksız olan 12 heceli kalıplar; 4+4+5 duraklı olan 13 heceli kalıplar; 7+7 duraklı olan 14 heceli kalıplar; 4+4+ 4+3 şeklinde duraklı olan 15 heceli kalıplar; 4+4+4+4 şeklinde duraklı olan 16 heceli kalıplar şekillerinde olabilir.
 
 Yine doldu / gemimizin / arması.
 
 Bizim gemi / martı gibi pek oynak (11)
 
 Enis Behiç
 
 Yayla çiçeğini / gördüm baharın
 
 İçtim sularından / eriyen karın
 
 Ömer Bedrettin
 
 Enginleri dinliyor / yalnız kenarda
 
 Sararmış bahçesiyle / viran bir yalı (12)
 
 Faruk Nafiz
 
 Sonra yine tiren sesi / yine yolculuk
 
 Her dakika karşımızda / yeni bir ufuk (13)
 
 Kemalettin Kamu
 
 Başka sanat bilmeyiz / karşımızda
 
 dururken
 
 Söylenmemiş bir masal / gibi Anadolu muz (14)
 
 Faruk Nafiz
 
 Bırak beni haykırayım / Susarsam
 
 Sen / matem et
 
 Unutma ki / şairleri haykırmayan / bir
 
 millet
 
 Sevenleri / toprak olmuş / öksüz çocuk
 
 gibidir (15)
 
 Mehmet Emin
 
 Çıktım bugün / güzellerin / gözlerinde / seyahate
 
 Bu yolculuk / bilmem nasıl / erecekti / nihayete (16)
 
 Orhan Seyri
 
 Türk edebiyatında, millî vezin özelliğinde olan hece vezni, Türk diline ve edebiyatına yabancı medeniyetlerin etki yapmadığı devirlerde kullanılmış,
 
 Türklerin İslâmlığı kabul etmelerinden sonra ise, hece vezni yerine Arap ve Fars edebiyatlarında kullanılan aruz , vezni kullanılmağa başlanmıştır. Fakat, aydınların meydana getirdiği bu yeni edebiyatın yanı sıra, halk şairleri, eski Türk vezni olan hece veznini kullanmağa devam etmişlerdir. Bu sebeple, aydınların meydana getirdiği ve �Divan edebiyatı� denen aruz vezninin kullanıldığı ve halk şairlerinin yürüttüğü �Halk edebiyatı� adı verilen millî edebiyatımız, yüzyıllarca, iki kol hainde yürümüştür.
 
 Ancak, XIX. yüzyılın sonlarına doğru ve XX. yüzyılın başlarında, eser vermeğe başlayan ve aydın kolu temsil eden şairler tarafından (Mehmet Yurdakul, Rıza Tevfik, Ziya Gökalp). Halk edebiyatımızın yanı sıra aydın edebiyatımızda da hece vezni kullanılmağa başlanmıştır. Hece vezni, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra daha canlı bir özellik kazanmış, Cumhuriyet devrinde yetişen şairler tarafından da yeni ahenk imkânlarına kavuşmuştur.
 
 |