 |
|
|
ESEK INAT OLUNCA
--------------------------------------------------------------------------------
1970’li yillarda komsu illerden bir yolcu Kayseri’ye gelmis. Pastirmanin çok methini duymus, hatta birkaç sefer de yemis. Ancak pastirma aleyhinde çikan dedikodulardan da oldukça rahatsizmis. Tek problemi esek etinden pastirma satmayan bir dükkan bulup oradan almakmis. Adamcagiz süpheli bakislarla pastirmacilar çarsisini dolasip dükkanlari inceleyip (surasi satar, burasi satmaz: surasi daha temiz, burasi pasakli v.b.) düsünürken, yazi tura atmak gelmis aklina. Atmis yazi turayi, denk gelen dükkana girmis. Adamin süpheli bakislarla girip pastirmalari inceledigini anlayan Kayserili esnaf, adamin ne için bu kadar inceledigini de tahmin etmis ve bir oyun oynamayi düsünmüs. “Buyur” demis esnaf. Adam yine tedirgin: - Pastirma alacagim da... diye kekelemis korkarak. -Tabii derhal, ne kadar? -Iki yüz gram yeter. Çok severim de... Ama... Öbür tarafini diyememis. (Yani aman esek eti olmasin diyecek) Kayserili anlamis vaziyeti. Parçayi tarttiktan sonra satirla kiymaya baslamis: Hemsehrim bu niye bu kadar zor kesiliyor öyle... Kayserili hemen tasi gedigine oturtmus: -Sorma birader, bu namussuz esek iken de böyle inatti. KAYSERILI ILE SEYTAN
“Kayserili seytan gibi zekaya sahip”, “seytana pabucunu ters giydiren Kayserilinin yaninda seytanin lafi mi olur”, sözleri seytanin kulagina sik sik çalinmaya baslayinca, bu sözleri içine sindirememis. Seytan, Kayserili biri ile ortak arazi ekmeyi planlar. Seytan der ki kendi kendine: Görecegiz bakalim, seytan mi daha kurnaz, Kayserili mi? Ve gün gelir Kayseriliye sözü açar: -Seninle ortak bir pancar ekelim deyince Kayserili: -Hay hay ekelim, demis. -Ama her sey ortaklasa yapilir. Tarlalar sürülür, tohumu, gübresi hasat zamani beklenir. Seytan bu ya duramaz iste: -Sayin Kayserili arkadas, bak pancar yeserdi, yapraklari koca koca oldu. -Seninle bir pazarliga girelim. Üstü benim olsun topragin altta kalani da senin olsun, ne dersin? -Tamam, ortagima saygim ve güvenim sonsuz. Yesil yapraklar büyüdükçe seytanin da yüzü gülüyormus. Gün gelmis, mahsul kaldirilmis. Tüm yapraklari seytan alirken toprak altindaki pancari da Kayserili almis. Kayserili, pancari satmis bir sürü para alirken, seytan kendisini aldatan o yesil yapraklarla bes parasiz kalmis. Ve yenilgiye doymadigi için: -Kayserili arkadas seninle bir de bugday ekelim. Yalniz bu sefer topragin alti benim demis ve Kayserili de: -Peki üstü de benim, demis. Gene yil sonu gelmis, gene seytanda hüsran. Çünkü seytan, bugdayin saplarini alirken Kayserili de bugdayin denelerini almis. Artik dayanamayan seytan demis ki: - Aman be Kayserili arkadas pes benden. Senin namini duymustum da inanmamistim. Megerse sen neymissin be Kayserili, demis...
|