|
|
|
Bazen neler düşünür değil mi cahil insanoğlu, neler yaşamak için atar kendini fahişe sokaklara, neler bulmak için inişleri olmayan yokuşlara dayandırır yorgun ayaklarını… Her birine her santimine hayaller yükleyip, her bir köşedeki dal parçasına dilek bağlarından bozma damarlarımı asıp hiç düşünmeden yol alabilsem yarına… Kısır döngülerden hep nefret ettirildim ya da kimse bir şey yapmadı aslında, onların yaptıkları hep kendi doğallığından bir adım dışarı çıkmaya cesareti olmayıp, karşısındakilerin neler yaşayacağını tahmin dahi edemeyen insancıkların kendi karakterlerine saygı duyuşlarıydı aslında. İşte bu yüzdendir insanlara pek fazla saygı duymayışım, işte bu yüzdendir asi tavrım, işte bu yüzden kendi ruhuma dahi sadık kalamayışım. Korkuyorum her gün aynı duyguları yaşamaktan, korkuyorum her gün beynimin aynı konu üzerine kafatasımı acımasızca yumruklamasından. Hep yeni bir nefes aradım bedenime, yeni bir ses aradım kulaklarıma. Neden bilemiyorum bu açlık, bilemiyorum bu doyumsuzluğu yaratan neydi. Ama anlayabildim artık kendimi hep bu arayışlardan kaybettim ben duygularımı, tükettim hayatı, tükettim duyguları, tükettim kendimi… Düşünemedim bugün yaşadıklarımı yarına saklamam gerektiğini. Bir hata yapmıştım kendimden büyük bir hata… Hatta kalbime sığdırmakta zorlandığım ‘’Huzur’’ kadar büyük bir hata. Yarına sakladığım bir düşüncem, bir sevgim, bir aşkım olmadığından herhalde yalnız başıma gecenin bir yarısında sanki güneşi görmek için camdan gökyüzüne olan masum ama umut dolu çocuksu bakışlarım… Şimdi kendime dahi tahammül edemeyişim kanıtı sanırım bir şeylerin değişmesini istememin. Artık kendime sahip olamadan yapmaktan alıkoyamıyorum kendimi. Bulunduğum herhangi bir dışlanmış noktamda insanlara bakıyorum, kısır döngülerde kendilerine mutlu bir biblo gülücükleri takınmış insanlara. Öylece baka kalıyorum şaşırmaktan utanmazcasına ‘’Ne kadarda mutlu görünüyorlar’’demekten alamıyorum kendimi sonra. Acaba ihtiyacım olan şey aslında anın içerisinden bir adım atıp anı yaşayanları izlemek yerine anın içerisine karışıp ‘’Bende varım!’’demek midir? Bilmiyorum. Bilmiyorum… Bilmiyorum! Çok tuhaf bir cevap. Artık hep benimle, kaç gündür sorulan sorulara verdiğim cevap, sorduğum sorulara aldığım cevap işte bu…’’Bilmiyorum’’.Peki insanoğlu ne biliyor? Kendime soruyorum ‘’İnsanlar ne biliyor?’’ —Kendini düşünmeyi iyi biliyor, bencil olmayı iyi biliyor, dün can-ı gönülden sevinçle söylediklerini bugün bir dinamit etkisiyle paramparça edip yıkmayı iyi biliyor, dün kalbiyle kucaklarken beni bugün kollarıyla dahi yalandan sarılmayı iyi biliyor, ne denir ki buna aslında bir gün varsındır, yarın yerini senden iyisi alır… Değişen sensindir, sana verilen değerdir. Değer kaybettikçe kazandığın ‘’Karanlıktır, yalnızlıktır ve değersizliğini resmen damarlarına küçük iğneler basıp kaçan bir çocuk gibi sana bakıp sırıtan kendinsindir’’…
Fatih Kökten Yeni Ufuklara Açılmak
|