0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Yalnızız - Peyami Safa  (Okunma Sayısı: 2994 Kere Okundu.)
« : Temmuz 22, 2008, 10:48:03 ÖÖ »
Avatar Yok

By.CeZa
*
Üye No : 293
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 12191
Mesaj Sayısı : 28 687
Karizma = 11179


KİTABIN ADI : YALNIZIZ

KİTABIN YAZARI : PEYAMİ SAFA

YAYIN EVİ : ÖTÜKEN

BASIM YILI : 1992



Peyami Safa'nın "Yalnızız" Romanı

İlk basımı 1951'de yapılan Yalnızız'ı roman kategorilerinden düşünce romanları sınıfında ele almak, esere temel özelliği açısından yaklaşmak olacaktır. Peyami Safa, romanını bir düşünce üzerine kurgulamış, figürlerini o düşüncenin taşıyıcıları, temsilcileri olarak donatmıştır. Söz konusu düşünce, dualizm (kutupluluk) düşüncesidir.

Üç bölümlük romanın ikinci bölümünde kutupluluk ilkesi üzerine yoğun açıklamalara yer verilen romanda baş kişiler, Samim ve kardeşi Besim, karşıt dünya görüşlerinin temsilcileri, Meral de ruhunda karşıt kutupları barındıran figür olarak yaratılmıştır. Yalnızız'ı aynı zamanda bir ütopya romanı yapan özellik, eserdeki Simeranya ütopyasıdır ki bu da kutupluluk ilkesi şemasını bütünleyici bir işlev yüklenir. Peyami Safa'nın dip zıtlıklar olarak adlandırdığı temel karşıtlıklar, yani kutupluluk ilkesi hakkındaki teorik açıklamalarım gözden geçirelim. Roman figürlerinden Samim, yazacağı Simeranya ütopyasının düşünce hazırlığını yaparken dip zıtlıktan neler anladığını ortaya koymakla işe başlar. Mantıktaki karşıtlık ilkesinden yola çıkar, sonra düşünce tarihinde Eflâtun'dan Hegel'e kadarki karşıtları barıştırma eğiliminin gelişimine, diyalektiğe değinir. Alman romantik şair ve düşünürü Novalis'in karşıtlıkları bileşime ulaştırma önerilerine de yer veren Peyami Safa, insan hayatında temel karşıtlıklardan doğma bir varlaşma ve bir yoklaşma kutuplarından söz ediyor. Olmak dramım varlaşma ve yoklaşma hamlelerinin sürekli çatışması, bu çatışmadan doğan sonsuz karşıtlıkların sebep olduğu felâket ve kederlerin hepsi şeklinde açıklıyor. İnsanın ölümsüzlük özlemi gibi ölümlülük duygusunu da bu karşıt hamlelerin belirtileri olarak yorumlayan yazar, insanda iki benlik görüyor. Birinci benlik, aşk ve fedâkârlıkla kendini aşıp sonsuzluk değerlerine eğilirken insanlık ve Tanrı aşkına ulaşıyor. Bütün sosyal ve kutsal değerler bu benliğin etkinlik alanına giriyor. İkinci benlik, insanın tabiata, biyolojik hayata ve içgüdülere bağlı, geçici değerlere eğilimli özelliklerinin tümüne verilen ad olarak karşımıza çıkıyor. Peyami Safa, insanlık tarihinde ikinci benliğin gelişip zamanla birinciye üstünlük sağladığı görüşünde. Eski Mısır'da, Geldarûlerde ve İran'da, Hindistan'da Veda'larda her şeyin tanrısal güçle açıklandığını, yani birinci kutbun söz konusu olduğunu belirttikten sonra Allah'tan tabiata doğru ilk rakkas hareketini Grek felsefesinde görür. Thales'ten Sokrates'e kadar süren iki yüzyıllık bu dönemi, tekrar öteki uca eğilen bir dört yüzyıllık çağ izler, İskenderiye okulunda tabiattan Yeni Eflâtuncu bir mistik düşünceye yeniden dönüş söz konusudur. Grek düşüncesinin Doğu'nun tek yanlı din felsefesinden farklı olarak iki kutbu da, gidiş-gelişler halinde de olsa, tanımış olduğunu vurgulayan Peyami Safa'nın Akdeniz kültürü hakkındaki yargısı şöyle:

"Akdeniz kültüründe insan düşüncesi tek ayaklı değildir, tabiatı ve ilahî prensibi anlamak için iki istikametli bir idrak hamlesi yapmış, fakat zaman zaman birinden ötekine geçtiği için, iki ayağım yere tam basamamıştır." (s. 161)

Ortaçağ boyunca düşüncenin ilâhiyatçı görüşün egemenliğine girmekle topalladığım ve Yeniçağ başında kapaklanıp yıkıldığını vurgulayan yazar, 20. yüzyıla kadarki düşünce gelişimini tabiatçı görüşle ilâhiyatçı görüş kutupları arasında gidip gelme biçiminde izliyor.Yüzyılımızın başarısız devrimler ve dünya savaşlarını yaşayan insanında düşüncenin eğilimini bir sentez özlemiyle bütünleşmiş görünüyor:

"Yirminci asrın yalnız spiritüalist filozoflarında değil, tabiat alemlerinde de tabiatı aşan metafizik prensiplere ve Allah'a doğru bir yöneliş görüyoruz. En büyük zekâlarda, artık iki ayağını da yere basan yeni dünya hasreti doğduğu seziliyor." (s. 162) İnsanlığın düşünce tarihinde olduğu gibi insan tabiatında da vurgulanan kutupluluk düşüncesinin, roman figürlerinde nasıl dile getirildiğine bir bakalım: Samim ve Besim kardeşler hem dünya görüşlerinde hem de davranış ve mizaçlarında zıt kardeşler olarak karşımıza çıkıyor. Besim'i romanın ilk satırlarından başlayarak hep yemek içmekten, maddi zevklerden başka bir şeyden anlamayan maddeci görüşün ve Epikürcü ahlâkın temsilcisi olarak tanıyoruz. Onun sofra başında yeme zevkiyle kendinden geçerken söyledikleri gibi, çeşitli durumlarda takındığı tavırlarla da hep o çizginin, o mizacın tipik temsilcisi olduğunu görüyoruz. Aşk ve kadın konusundaki şu sözler, sanırım Besim'i karakterize etmeye yeter:

"Platonik aşk bana, aç bir adamın önündeki piliç kızartmasına şiir söyleyip açlıkta ısrar etmesine benziyor. Al yahu kendi payını tabağına ve afiyetle ye. Başkaları da yerler. Sen ne yemek, ne de yedirmek istiyorsun. Soğuyor be piliç. Kadını başka türlü anlamıyorum. Ne konuşulur bu mahluklarla, prens hazretleri? Bir şey öğrenmek ve başkalarına satmak için ağzının içine bakarlar, başkalarından öğrendiklerini de sana satarlar. Bütün dünya tarihinde orijinal bir fikir söylemiş tek kadın tanıyor musun? Alman romantizmi olmasaydı, Mademe de Stael olmazdı. Misalleri sen daha iyi bilirsin. Anima ve Animus hikâyesi, "(s. 244) Besim, karşıt figürü Samim'e göre zoolojik bir antropoljinin verdiği hayvanca bir insan telâkkisi içindedir: şansını maddede arayan bugünkü ilmin [...] insana lâyık görmeye mahkûm olduğu ahlâk onda vücut yapısı haline gelmiştir: Besim, midenin emrindedir. Samim, her konuda Besim'in karşı kutbu olarak karşımıza çıkmaktadır. Meselâ aşk konusunda onun düşüncesi maneviyatçı görüşün tipik örneğidir: "Hayır, dedim, insana kendi kendisinin üstüne çıkmak zevkini veren sevgi, yalnız analık aşkından ibaret değildir. Hürriyet ve menfaatlerimizi, başka ruhlarla kaynaşmak için de feda ederiz. Bunda nesli devam ettirmek gibi hayvanca bir gaye de yoktur. Cinsî olmayan bir aşk, bize, benliğimizi aşmayı ve sevgilimizin şahsiyetine dalarak, başka bir insanda sosyal ve üniversal bir iştirakin ilk merhalesini yaşamayı gösteren bir yükseliştir." (s. 166) Roman figürleri arasında Meral, benliğinde kutupluluğun bunalımını, gelgit sürecini yaşar. Kolejde okumuş, Fransa ve özgür hayat hayalleriyle manevî değerler arasında sallanıp duran bir genç kızdır. Babası yaşında bir sevgilisinin (Samim Meral'in annesiyle macerası olmuş bir adamdır) ahlâk ve manevi değerler konusundaki uyarmalarına. kendisinin ruh yapısındaki ikiliğe dikkatinin çekilmesine rağmen kendini Feriha'nın vaatlerinin çekiciliğinden kurtaramaz. Feriha, toplum ve ahlâk değerlerini hiçe sayarak Paris'te yeni bir hayata başlamış, Meral'in de aklını çelmek üzere olan bir kadındır. Meral, Feriha ile ağabeyi Ferhad arasında kalır. Ferhad toplumun, geleneğin, ahlâkın normlarından yanadır ve kız kardeşinin yanlış adım atmasına engel olmak için elinden geleni yapar, sonunda onu odasına hapseder.

Samim, kutupluluk ilkesine inanmışlığıyla romanda Peyami Safa'nın en çok özdeşliği figürdür. Meral'e verdiği dersler, romanın ana çizgisini oluşturan biri olmadan öteki olmaz doğal düşünce doğrultusundadır:

"Ah çok güzel, iki benliğimiz arasındaki iç diyalektik hareketinin tam üstüne bastın. Tabiî. Hem ikincilerimizin kökleri tabiata ve iç. güdülerimize bağlıdır. Onları yok edemeyiz. Öldürmekten maksadım hapsetmek ve ziyansız hale getirmektir. Elimiz ve ayağımız gibi o da mutlak emrimiz altına girebilir. Ve onun bizi tokatlamasını, yaralamasını, öldürmesini imkansız bir hale sokabiliriz. O zaman Feriha'nın daha iki sene evvel mektepte iken, bütün ailesini ve cemiyetini teperek meçhule atılışındaki cüret, mahbus ikincisinin isyanı olduğu için, hayranlık değil, nefret uyandırır. Sende bu nefreti görmeyişim beni ürkütüyor." (s. 153) Meral düzene, geleneklere karşı gelip Paris'e özgürlük ve macera, renkli bir hayat ve sınırsız imkânlar vaat eden Feriha'ya evet demek, evden kaçmak üzereyken ağabeyi tarafından kapının üzerine kilitlendiğini, evde hapsedildiğini anlayınca, isyanla başlayıp vicdan muhasebesiyle sonuçlanan bir ruh haline girer. İntihar düşüncesiyle mücadele eder, durumunu en iyi nasıl ifade edebileceğini aklından geçirirken bir pusula yazar: "intihar ediyorum. Kendi kendimden nefretimin çerçevelediği ve çirkinleştirdiği bir dünyada yalnızım." (s. 344) Meral'in ölümü, yazdığı bu not nedeniyle çevresi tarafından intihar olarak anlaşılır, oysa okuyucu onun sigarasını yakmak için çakmağına benzin koyarken alev alıp bir kaza sonucu öldüğünü izler. Peyami Safa, bu ölüm olayına bu türlü bir ikili görünüm vermekle romanın ana felsefesine uygun davranmaktadır. İntihar düşüncesiyle meşgulken Meral'in kazaya kurban gitmesi, ama odasına hapsedildiği için bunun bir bakıma cinayet sayılması gerektiği, söz konusu ölümdeki bireysel ve toplumsal boyutların vurgulanması anlamını taşır.

Yazar, roman boyunca üzerinde durduğu, varlığın iki yanından biri olarak kabullenilmesini istediği manevî, fizik ötesi alanlarla ilgili bir konuya, sezgi, gelecekten haberdar olma, rüyada malum olma gibi olaylara olan inancım, eserdeki bu ölüm motifiyle dile getirmektedir.

Meral'e annesi de onun başına gelenleri bir çeşit telepati, ruh genişlemesi adıyla bilinen bir olayla sezerler, bu hal onlara malûm olur. Meral yanarak ölürken hiçbir şeyden habersiz Samim kendi evinde yanık kokusu duyduğunu çevresindekilere söyler, onlarla metafizik olaylar hakkında konuşmaya başlar, karşı tezi savunan Besim'i inandırmaya çalışır, bu konudaki yayınlardan söz eder, Bergson'dan, Londra'daki "Ruhî Araştırmalar Cemiyeti'nin" gözlemlerinden örnekler verir. Peyami Safa, Samim'in savunduğu tezin arkasında kendisinin bulunduğunu hissettirir bir yoğunlukta bu konuyu çeşitli örneklerle destekler, romanın öteki figürlerinin hakikat olan rüyalarım işler. Ama karşıt teze söz hakkı vermezlik etmez. Besim meselâ rüya - gerçek ilişkisi hakkında şöyle konuşur:

"Farelerin bizden daha zeki olduklarını zannediyorum, dedi, karın duyurmaktan başka bir şey için zihin yormuyorlar. Bize rüya gördürmekle uğraşıp vakit kaybetmek istemezler. Kendi rüyalarıyla havaî arasındaki benzerliklere de boş yere mâna vermezler. Mesela, bu gece rüyasında şu bisküvilerden birini yiyen fare, yarın hayaline kavuşursa, bunun arzu ile idare arasındaki normal münasebetten başka bir şey olmadığını hisseder ve bunun üzerinde düşünmeye lüzum görmez." (s. 355)

Yalnızız romanında Samim'in Simeranya adlı bir kitap yazma projesinden sık sık söz edilir. Simeranya bir ütopyadır. Dünyanın 150 yıl sonrasını, karşıtlıkların uyuma, senteze ulaştığı bir hayal ülkeyi dile getirir. Samim, içinde bulunduğu yer, zaman ve toplumla belirlenmiş birçok olumsuzlukları ortaya koyarken bunların çözümlenmesini hayalî bir ortamda, bir ütopya olarak düşünmektedir. Meselâ romanın daha ilk sayfalarında öğretim metotlarındaki başarısızlık, hasta bir öğrenciyle. Selmin'in kardeşinin dramıyla gözler önüne serilirken Simeranya'da öğretim, eğitim şöyle düşünülür:

"Simeranya pedagojisi, insanın bütün hayatında öğrendiği şeyleri ancak kendi istediği zaman ve kendi araştırmaları neticesinde öğrendiğini bilir. Eski dünyada, yani Simeranya’ya göre bugünkü dünyamızdaki okullarda çocuklara ve gençlere öğretilen şeylerin, muayyen istidat ve ihtiyaçları karşılamadıkça, hayatta hiçbir işe yaramadığı anlaşılmış ve klasik mektepten eser kalmamıştır:

Sınıf, kürsü, ders programı, nutuk söyler gibi ders veren öğretmen ve profesör yoktur. Diploma yoktur." (s. 33) Simeranya, bilim, ruh-beden sağlığı, aşk, giyim kuşam, ... gibi çok çeşitli alanlarda göze çarpan aksaklıklara sihirli bir çözüm ümididir, bir hayal beldesidir. Peyami Safa, roman kahramanı Samim'in yazmayı planladığı bu kitabı adetâ elitler eğitimi için ön görür; "Simeranya'yı iki yüz taneden fazla bastırmayarak her meseleyi dünya perspektifinde görebilen kimselere hediye etmek" niyetinden söz eder. Simeranyanın ne olduğu hakkındaki en özlü açıklama şöyle:

"Fakat 'Simeranya' bir roman olmayacaktır. Sadece bugünkü insanın kendi kendisi hakkındaki telâkkisinden, bilgisinin temellerine, metotlarına ve bütün sosyal müesseseleriyle değer sistemine kadar baştan başa inkılâba muhtaç bir dünyanın huzursuzluğunu duyan bir adamın 150 yıl sonraki tekâmül imkanlarını düşünerek tasarladığı muhayyel bir ülkedeki hayat bir seyahatname şeklinde yazılacaktır." (s. 111)

Yalnızız'ın roman kurgusunda aslında olay dokusunun zor kaldırabileceği ağırlıkta bir düşünce ve bilgi katmanı var. Peyami Safa, olay ve düşünce katmanlarını birbiri içine ustaca örerek romanı zor okunur bir düşünce romanı olmaktan kurtarmıştır. Aynı türün yabancı örneklerini düşünürsek meselâ bir düşünce romanı olan Das Glasperlenspiel (Hermann Hesse, 1945) ya da Der Zauberberg (Thomas Mann, 1925) de karşıtlık düşünce ilkesi üzerine kurulmuş romanlardır, ama kolay okunurluğu sağlama konusunda Yalnızız gibi başarılı sayılmazlar.

Oldukça geniş bir bilgi hazinesiyle beslenmiş bu eserde en belirgin anlatım tekniği, edebî alıntı (Zitation)dır. Novalis, Goethe, Bergson, Nietzsche, Proust, Rilke gibi Batı kültürünün çağrışım gücü yüklü yazar ve düşünürlerinin adını sık sık anarak, romantik dünya görüşünün temsilcilerinden açık ya da gizli alıntılar yaparak romanın düşünce temellerini belirlemektedir. Peyami Safa'nın Batı kültürüyle ilişkisinin belgeleriyle dökümünü yapmak, başlı başına bir araştırma konusu olmalıdır. Yalnızız'ı 20. yüzyıl Batı romanında görülen, insanın yalnızlaşma sürecine eğilen romanlar bağlamı içinde de ele almak gerekir. Romana adını veren bu problem, roman kahramanı Meral'in intihar düşüncesiyle kendi hayatını, ruh halini analiz ederken yaptığı saptamada da yer alır. Peyami Safa bu konudaki yorumunu romanın bir başka figürüne, Samim'e şöyle yaptırır:

"Yalnızım, yalnızız. Bak, bu infirat romantizmi, anladın mı? Geçen asrın şairlerini isyan ettiren bu infirat romantizmi, daha önceki asrın insan haklarına temel yaptığı bir infirat ideolojisine karşıdır. Bu, işte, yakıcı ve boğucu yalnızlık korkusu, bu müthiş fobi, ferdiyetler nizamı üstüne kurulmağa doğru her gün biraz daha fazla giden yeni nizamların Benler arasındaki mesafeleri açarak ruhların birbirlerine intikallerim ve kaynaşmalarını mümkün kılan polipsişik bir havadan onları mahrum etmesidir. Yani, bak, büyük kalabalıkların ortasında, insan denilen sosyal mahluk kendi... Kendi iç dünyasının mahbusu halinde, şifasız bir yalnızlığa mahkum. Anlatabiliyor muyum? Bu ... Bu egosantrik insan telakkisi, bütün aşkları anlaşmazlığa düşüren ve kine çeviren ters bir disiplin doğurmuştur." (s. 631-362)

Yalnızız'ın başarılı yanlarından biri, ayrıntılı ruh çözümlemeleri. Bir entelektüel erkeğin kendinden çok genç bir kıza aşkını işleyen pasajlar, hem platonik düzeyde bir aşkın çok başarılı bir işlenişine, hem de duyguları üzerinde düşünme alışkanlığı edinmiş bir entelektüelin ruh halini gözler önüne sermesine güzel bir örnektir. Meral'in peş peşe yalanlarını yakalayıp onun başka bir yola sapmış olduğunu fark ettikten sonra, terk edilen onuru kırılmış erkek durumuna düşmemek için ilişkiyi kesmeye karar verdiği gece neler hissedip duygularını nasıl analiz ettiğini gösterir ayrıntılı pasajlardan birkaç satır aktarmak isterim.
« Son Düzenleme: Nisan 25, 2014, 08:04:31 ÖS Gönderen : SheWolf »
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Yalnızız - Peyami Safa
« Posted on: Nisan 27, 2024, 12:49:59 ÖÖ »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Yalnızız - Peyami Safa e-book, Yalnızız - Peyami Safa programı, Yalnızız - Peyami Safa oyunları, Yalnızız - Peyami Safa e-kitap, Yalnızız - Peyami Safa download, Yalnızız - Peyami Safa hikayeleri, Yalnızız - Peyami Safa resimleri, Yalnızız - Peyami Safa haberleri, Yalnızız - Peyami Safa yükle, Yalnızız - Peyami Safa videosu, Yalnızız - Peyami Safa şarkı sözleri, Yalnızız - Peyami Safa msn, Yalnızız - Peyami Safa hileleri, Yalnızız - Peyami Safa scripti, Yalnızız - Peyami Safa filmi, Yalnızız - Peyami Safa ödevleri, Yalnızız - Peyami Safa yemek tarifleri, Yalnızız - Peyami Safa driverları, Yalnızız - Peyami Safa smf, Yalnızız - Peyami Safa gsm
Yanıtla #1
« : Haziran 14, 2010, 09:19:06 ÖS »

Anqel*
*
Üye No : 21465
Nerden : Yurt Dışı
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 5208
Mesaj Sayısı : 17 796
Karizma = 50130


Teşekkürler..

WebCanavari
Yanıtla #2
« : Ağustos 01, 2010, 02:34:01 ÖS »

Anqel*
*
Üye No : 21465
Nerden : Yurt Dışı
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 5208
Mesaj Sayısı : 17 796
Karizma = 50130


Teşekkürler..
Yanıtla #3
« : Ağustos 19, 2010, 04:08:15 ÖS »
Avatar Yok

EyLüL_GüNeŞi_53
*
Üye No : 31909
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 592
Mesaj Sayısı : 3 384
Karizma = 28063


Okumak istediğim bir kitap , çok fazla kitap okuyan biri değilim ama yinede okumak istiyorum.. Paylaşım için teşekkürler

'' ../ben gittim bembeyaz uykusuzluktan
kasketimi eğip üstüne acılarımın...
Yanıtla #4
« : Ocak 05, 2012, 01:33:46 ÖÖ »
Avatar Yok

!aysun!
Üye No : 0
Nerden :
Konu Sayısı : 750
Mesaj Sayısı :
Karizma = 0

Teşekkürler.
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Mehşer - Peyami Safa
Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
By.CeZa 1 1210 Son Mesaj Kasım 05, 2009, 10:28:12 ÖS
Gönderen : Furkan
Biz İnsanlar - Peyami Safa
Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
By.CeZa 2 1585 Son Mesaj Kasım 05, 2009, 10:29:03 ÖS
Gönderen : Furkan
Bir Tereddütün Romanı - Peyami Safa
Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
By.CeZa 0 961 Son Mesaj Temmuz 22, 2008, 05:27:56 ÖS
Gönderen : By.CeZa
Peyami Safa - Sözde Kızlar
Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
Asortik Hatun 4 1752 Son Mesaj Nisan 13, 2015, 03:42:46 ÖS
Gönderen : anababa
Fatih Harbiye Kitap Özeti – Peyami Safa
Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
BaRaNwEb 0 527 Son Mesaj Haziran 06, 2018, 11:52:49 ÖÖ
Gönderen : BaRaNwEb


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular