0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Yalancılık  (Okunma Sayısı: 1431 Kere Okundu.)
« : Aralık 07, 2008, 08:14:59 ÖS »
Avatar Yok

FeMoX
*
Üye No : 570
Yaş : 34
Nerden : Rize
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 2803
Mesaj Sayısı : 5 853
Karizma = 39


‘Yalan’, karşısındaki insanı aldatmak için bildiği doğrunun tersini söylemek veya bunu hareket ve davranışlarla ifade etmektir. Arapça karşılığı ‘kizb’dir.[1]



İnsanları aldatmak çok kötü bir davranıştır. İslâm, yalan söylemeyi çok çirkin bir davranış olarak görmüş ve onu kâfirlerin özelliği olarak belirtmiştir. “Yalanı ancak Allah’ın âyetlerine inanmayanlar uydurur, yalancılar, işte onlardır.”[2] “Allah, yalancı, nankör insanı doğru yola iletmez.”[3]



Akıllı olan kimsenin yalandan sakınması gerektir. Çünkü Müslüman’ın en önemli özelliği doğru ve güvenilir bir insan olmasıdır. Yalancılığın haram oluşunu bildiren çok sayıda âyet ve hadis vardır.



Yalancı kişi, yalanına karşısındakini inandırmak ister. Böylece mümine sebepsiz yere hıyanet etmiş olur. Bu düzeydeki yalanın başka bir zararı olmasa da hıyanet olması kesindir. Ama bunlardan başka yalanın kentlerin ve beldelerin yıkımı ve insanların yok olmasına varan büyük zararları vardır. Yalanla bazı Müslümanların malı ve ırzı telef olmaktadır.



Haramlık derecesi şiddetli ve çok çirkin olan yalan iki nevidir.

1- Özündeki çirkinlik sebebiyle şiddeti en fazla olan yalandır ki, zararı çoktur. Bu türün en aşağısı Hz. Muhammed (s.a.v.) üzerine yalan isnat edip, İslâm prensiplerini değiştirmeye ve inanç esaslarını bozmaya yönelmektir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), yalan yanlış ifadeleri O’na dayandırarak güçlendirmeye çalışan, O’na yalan isnat eden kişinin şiddetli bir azapla cezalandırılacağını haber vermektedir.



2- Gerek olmadığı halde yalan söylemek, yalnızca yalancılara ait bir özelliktir. Yalan söylemeye hiç ihtiyacı olmadığı halde yalan söyleyen devlet yöneticisi, kendisine büyüklenmek uygun düşmediği halde büyüklenen fakir, şehveti kırılmış olduğu halde zina kendisine hiç uygun olmayan ihtiyar zinacı, bu üç kişinin yaptığı şeyler en büyük suç, en çirkin isyan ve aşağılıktır.



Yalanın izin verilen, mübah, mendup ve müstehap olan türleri ise, müslümanların arasını ıslah ve bozguncuların zararlarını gidermek gayesiyle söylenenidir. Örneğin; bir zalim bir iyi kişiyi öldürmek için kovalasa, bir yere düşürse ve oradaki kişilere, gördünüz mü, diye sorsa, sorulan kimsenin iyi kimseyi korumak ve kurtarmak amacıyla, burada yok, diye yalan söylemesi mendup olur. Yine iki kişi arasında düşmanlık olsa, bunu gidermek için yalan söylemek müstehaptır. Araları açılan eşleri birbirine sevdirmek ve aralarını bulmak için yalan caizdir. Savaş halinde düşmanın zararını engellemek için de yalan caizdir.



‘Düzen sağlayıp yararlı olan yalan, fitne, anarşi ve kargaşa getirip toplumu karıştıran doğrudan iyidir’ sözü de bunun için söylenmiştir.[4] Bu konularda da üç yönden tedbirli davranmak gerekir:

a)Yalan söylemeye gerçekten zorunluluk var mıdır? Buna dikkat etmek gerekir. Bazı kişiler kendilerine maddi bir menfaat sağlamak için yalan söylemeyi de caiz olan yalan olarak düşünürler.

a) Mazeret ile zorunluluk gidince yalana yönelmemek gerekir.

b) Buna benzer davranışlara ‘mearız’ derler. Bunlarla savmak mümkün iken yalan caiz olmaz. Bunun için bilginler der ki: ‘Ta’riz ile söylemekte yalandan koruma vardır.’



Yalancılık konusunda özellikle aileler çok dikkatli davranmalıdır. Eğitim çağındaki çocuklarına hiçbir şekilde yalancılık örneği olmamalıdırlar. Çocuğa verilen sözlerin yerine getirilmesi de onun kişiliğini kazanması açısından çok önemlidir. Verilen söz yerine getirilmezse, çocuğun o temiz dimağı, kötülüklerin başında sayılan yalancılığa alıştırılmış olur.



Peygamberimiz (s.a.v.)’e soruldu:

- Mümin korkak olabilir mi?

- Olabilir, buyurdular.

- Mümin cimri olur mu?’ diye soruldu.

- Olabilir, buyurdular.

- Mümin yalancı olabilir mi?’ diye sorulunca da,

- Hayır, olamaz, buyurmuşlardır.”[5]



Yalancının dünyada yüzü kara olduğu gibi Ahiret’te de yüzü karadır. Çünkü insan, yalan konuştukça ve yalanı benimsedikçe Allah (c.c.) katında yalancılardan yazılmaktadır.



Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdular: “Doğruluğu benimseyin ve ondan ayrılmayın. Çünkü doğruluk iyiliğe götürür, iyilik de Cennete iletir. Kişi doğru söyledikçe ve doğruyu araştırdıkça Allah katında doğru yazılır. Yalandan kaçının, zira yalan kötülüğe götürür, kötülük de Cehenneme iletir. Kişi yalan söyledikçe ve yalan peşinde koştukça Allah katında yalancı yazılır.”[6]



Hadiste, yalan konuşa konuşa insanın yalancılığı adeta meslek edineceği, yalana iyice alışacağı, yalana alışan insanın da her türlü kötülüğe hazır hale geleceği bildirilmektedir. Kötülüğün ise insanı Cehennem’e götüreceği anlatılmaktadır. Bu tespit, yalan konusunda son derece dikkatli olunması için çok ciddi ve açık bir uyarıdır. Yalanın küçüğünün ve büyüğünün olamayacağı, yalancılığı ve sahteciliği adet edinen kişinin Allah (c.c.) katında ‘kezzab’ yani çok yalancı diye tescil edileceği, Ahiret’e ait sonucu ise Cehennem olacağı ortaya konulmaktadır.



Bilindiği gibi yalan, dile ait bir afettir. Dil ise, kalbin sözcüsü olarak insanın tüm organlarını ve davranışlarını etkilemektedir. Diline bilinçli olarak yalan söylememek konusunda hakim olabilen kişi, büyük ölçüde kendisini hadiste haber verilen kötü akıbetten korumuş demektir.



İslâm dininin hayatla ilgili ölçüleri uhrevi aleme de dikkat çekmektedir. Çünkü Müslüman için gerçek ve sonsuz olan hayat Ahiret hayatıdır. Orada Müslüman’ı sıkıntıya sokacak olan her şeyden burada uzak kalmak ve böylece hem dünyada mutlu ve hem de Ahiret’te mutlu olmaya bakmak en akıllıca iştir. Çünkü Müslüman, Ahiret’ini ihmal etmeden dünyayı yaşayan insandır. Sorumluluk bilinci de ancak Ahiret inancı ve hesap kaygısı olan kişilerde görülür.



O halde hem dünyada mahcubiyetlere sebep olması hem de Ahiret’te Cehenneme götürmesi düşünülerek yalana ve yalancılığa asla iltifat etmemek, müsamaha göstermemek, ondan mümkün olduğunca uzak kalmak ve Kur’an’ın ifadesiyle “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.“[7] ayetinin gereğini yerine getirmek gerekir.



Resûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Dört huy vardır ki bunlar kimde

bulunursa o kişi tam münafık olur. Kimde de bu huylardan biri bulunursa, onu terk edinceye kadar o kişide münafıklıktan bir sıfat bulunmuş olur:

- Kendisine bir şey emanet edildiği zaman ona ihanet eder.

- Konuştuğunda yalan söyler.

- Söz verince sözünden döner.

- Düşmanlıkta haddi aşar, haksızlık yapar.”[8]



Peygamberimiz (s.a.v.) bu hadisleriyle yalan söylemeyi kişinin münafıklığını gösteren işaretlerden biri olarak ifade etmiştir. Yalan konuşmayı, yalanla iş yapmayı beceri ve başarı sayanlar, bu hadis-i şerifin taşıdığı tehdit unsurunu iyice düşünmelidirler. Bizi bizden daha çok düşünen, bize şah damarımızdan daha yakın olan Rabbimizin yalan konusunda koyduğu yasağı dikkate alıp ona göre doğru sözlü, dürüst bir Müslüman olarak yaşamaya bakmak bizlere düşen en önemli görev olmaktadır. İzzet, şeref ve mutluluk yüce dinimizin koyduğu sınırlara bağlı kalmakla sağlanabilir.



Yalan söylemek, emanete ihanet etmek, sözünde durmamak, düşmanlıkta aşırı gidip haksızlık etmek gibi münafıklık alametlerinden uzak durmak gerekir. Bu sayılanlardan uzak kalmanın ne kadar gerekli olduğu günümüzde çok daha iyi anlaşılmaktadır. Kendi iç güvenini büyük ölçüde kaybetmiş bir toplumun fertleri olarak, bu hadisi herhalde en iyi biz anlamaktayız. Temiz toplum bu ahlâkî ve yaygın kusurlardan kurtulmadan nasıl oluşturulabilir ki?!



Yalan söylemek günahların en büyüğü olarak ifade edilmiştir. Resûlullah (s.a.v.): “En büyük günahı size haber vereyim mi? buyurdu. Biz:

- Evet, ya Resûlallah, dedik. Resûl-i Ekrem:

- Allah’a şirk koşmak, ana babaya itaatsizlik etmek, buyurduktan sonra, yaslandığı yerden doğrulup oturdu ve, “İyi dinleyin, bir de yalan söylemek ve yalan yere şahitlik yapmaktır.” buyurdu. Bu son cümleyi sürekli tekrarladı. Biz daha fazla üzülmesini arzu etmediğimiz için ‘keşke sussa’ diye temennide bulunduk.”[9]



Efendimiz (s.a.v.), günahların en büyüklerinden biri olarak yalan söylemeyi ve yalan yere şahitlik yapmayı zikrediyor. Yüce Kitabımızda yalan söylemekle, Allah (c.c.)’a itaatsizliğin simgesi olan puta tapmak bir tutulmuş ve “O halde putlara saygı göstermekten ve yalan sözden sakının.”[10] buyrulmuştur. Yalan yere şahitlik yapılarak bir insanın çiğnenen hakkının büyük veya küçük olması arasında bir fark yoktur. Yalanın ağır bir suç olmasının temel sebebi bilerek haksızlık yapma durumunun söz konusu olmasıdır. Diğer bir söyleyişle bu durumda helal haram, haram da helal sayılmış olur.



Resûlullah (s.a.v.)’ın dayandığı yerden doğrularak ‘iyi dinleyin’ vurgusuyla ‘Bir de yalan söylemek ve yalancı şahitlik yapmaktır’ buyurması ve bu sözleri tekrarlaması, bu davranışların ne büyük bir haram olduğunu anlatmak içindir. Çünkü insanlar günlük hayatlarında yalana sık sık başvururlar, yalan söylemeyi fazla önemsemezler. Bazı insanlar ne büyük haksızlık ettiklerini bile düşünmeden, hatır için yalancı şahitlik yapabilirler. Yalanı ve yalancı şahitliği büyük suç yapan hususlar; verdiği zararın yaygın olması, gerçeği ters yüz etmesi ve kul hakkına tecavüzü içermesidir. Hadiste ifade edilen üç büyük günahın, insanlar tarafından çok yaygın bir şekilde işlendiği görülen bir gerçektir. Şiddetle yasaklanmış olmaları, bu olumsuz yaygınlığı kaldırmak için olmalıdır.



Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Satıcı ve alıcı söz kesip pazarlığı bitirdikten sonra birbirlerinden ayrılmadıkça alış-verişi bozup bozmamakta serbesttirler. Eğer onların her biri karşılıklı olarak doğru söyler malın ve paranın durumunu olduğu gibi açıklarlarsa, alış-verişleri bereketli olur. Yok eğer gizler ve yalan beyanda bulunurlarsa, alış-verişlerinin bereketi kalmaz.”[11]



Alış-verişte malın ve paranın durumunu olduğu gibi söylemek, varsa kusurlarını gizlememek, yalan beyanda bulunmamak temel ilkedir. Doğru sözlülük, ticarette ve kazançta bereket vesilesidir. Aksi ise, alış-verişte hayır ve bereket bırakmaz. Doğruluğun ekonomiye bu açıdan etkisi inkâr edilemez derecededir.



Hadis, kazanma ve kâr kavr***** ahlâkî ve manevi boyut getirmektedir. Kazanma sadece rakamla ifade edilecek bir konu değildir. ’Bereket’ ve ‘hayırlılık’ yönü yani meşruiyet tarafı vardır. Bu da dürüstlükle sağlanabilir. Karşısındakini aldatarak para kazanmak mümkün ise de bu, Müslümanca bir tavır değildir. Zira Hz. Peygamber (s.a.v.) bir başka hadisi-i şerifinde “Bizi aldatan bizden değildir.”[12] buyurmuştur.



Bu açıdan bakıldığı zaman ticari reklâmların yalan içermemesi, malın vasıflarını dosdoğru aksettirmesi gerekmektedir. Yalana dayalı reklâmlarla elde edilen servetlerin, eninde sonunda elden çıkacağı, kimseye hayır getirmeyeceği açıktır. Tarih sayfaları bu olayın sayısız örnekleriyle doludur.



Yalancılık Hastalığından Kurtuluş Yolu



Yalan bütün ilâhî dinlerde haram kılınmış, ahlâki bir hastalık olarak kabul edilmiş ve yasaklanmıştır. Modern toplum öğretilerinde de yalancılık en kötü davranışlardan biri olarak nitelendirilmektedir. Özellikle dinimiz açısından bakıldığında; haksız kazanç, kara para gibi kavramlar Müslüman’ın dürüstlük vasfına terstir. Az da kazansa Müslüman’a doğruluk yakışır. Çünkü bereket dürüstlüktedir. Allah (c.c.)’ın bereket verdiği kazanç ise, asla küçük değildir.



Halk arasında söylenen, ‘Yalancının mumu yatsıya kadar yanar’ atasözümüz, asırlar boyu toplumumuzun tecrübeleriyle söylenegelen ve gerçeğin ta kendisini ifade eden bir büyük derstir. Hemen herkesin kendi hayatında da tanık olduğu gibi, yalan söyleyen insanların bu yalanları er-geç ortaya çıkmakta ve bu insanlar dünyada insanlar karşısında mahcup oldukları gibi, ahirette de Allah (c.c.)’ın huzurunda hem çok utanacak ve hem de cezalarını göreceklerdir.



Müslüman, kendi kişiliği ile en çok çelişki teşkil eden yalancılık batağına asla düşmemeli, buna asla ihtiyaç duymamalı ve bu hastalığa yakalanan kardeşlerini de kurtarmaya çalışmalıdır. Şairin şu mısrası hiç unutulmamalıdır:



‘İnsana sadakat yaraşır, görse de ikrah,

Doğruların yardımcısıdır, Hazreti Allah.’



WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Yalancılık
« Posted on: Nisan 20, 2024, 11:49:16 ÖÖ »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Yalancılık e-book, Yalancılık programı, Yalancılık oyunları, Yalancılık e-kitap, Yalancılık download, Yalancılık hikayeleri, Yalancılık resimleri, Yalancılık haberleri, Yalancılık yükle, Yalancılık videosu, Yalancılık şarkı sözleri, Yalancılık msn, Yalancılık hileleri, Yalancılık scripti, Yalancılık filmi, Yalancılık ödevleri, Yalancılık yemek tarifleri, Yalancılık driverları, Yalancılık smf, Yalancılık gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Yalancılık & Doğruluk
Beyin Fırtınası
-o_o-GökhaNur-o_o- 2 1453 Son Mesaj Mart 02, 2012, 09:41:15 ÖÖ
Gönderen : -o_o-GökhaNur-o_o-


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular