0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Windows Tarihçesi Ve Sürümleri  (Okunma Sayısı: 918 Kere Okundu.)
« : Haziran 21, 2011, 04:45:35 ÖS »
Avatar Yok

bonafide
*
Üye No : 17476
Nerden : Tekirdağ
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 276
Mesaj Sayısı : 1 422
Karizma = 2058


Windows'un Tarihçesi

10 Kasım 1983'te Microsoft tarafından tanıtımı yapılan Microsoft Windows, MS-DOS® işletim sisteminin geliştirilmiş bir şekli olarak PC kullanıcıları için grafik görünümlü bir işletim ortamı sunuyordu. Microsoft, Windows 1.0 ürününü, bit eşlem görüntüleri ve işaretleme aygıtı olarak mouse kullanan uygulamaları geliştirmek ve çalıştırmak için tasarlanmış yeni bir yazılım ortamı olarak adlandırdı. Windows ile birlikte, Microsoft'ta grafik görünümlü kullanıcı arabirimi (GUI) dönemi başlamıştı.

2001 yılında piyasaya sürülen Windows XP, daha önce ayrı olan iki Windows masaüstü işletim sistemi öğesini bir araya getirerek Windows masaüstü işletim sistemi ailesinde bir kilometre taşı oldu.

Yakında piyasaya çıkacak olan Windows .NET Server ile Microsoft, neredeyse on yıl önce 1993'te Microsoft Windows NT® Server ürününün ilk sürümü ile başlattığı sunucu işletim sistemi döneminde büyük bir devri tamamlamış olacak. Windows sunucu işletim sistemlerinin kat ettiği mesafeyi anlayabilmek için, 1993 yılından daha geriye, Windows masaüstü işletim istemlerinin ilk yılları olan 1980'li yıllara gitmeniz gerekir.

Bundan sonraki sayfalarda, Windows 1.0'dan bu yana ortaya konan gelişmeler açıklanarak Windows masaüstü işletim sistemlerinin gelişimindeki kilometre taşlarının bir özeti verilmektedir.
Windows Masaüstü İşletim Sistemleri

Uzun zamandır PC kullananlar Windows'un başlangıcı olarak, geniş kitleler tarafından kullanılan ve çoğu PC kullanıcısının denemiş olduğu ilk Windows sürümü olan Windows 3.0 ürününün piyasaya sürüldüğü 1990 yılını sayarlar. Ancak gerçekte Windows'un ilk sürümü Microsoft tarafından o tarihten altı yıl önce 1985 yılında piyasaya çıkarılmıştı. Günümüzün Windows işletim sistemlerinin köklerini anlamak için 20 yıl kadar geriye bir yolculuk yapmamız gerekir.

1985: Windows 1.0

Windows'un ilk sürümü oldukça önemli bir üründü, çünkü PC kullanıcılarının C:\ komut isteminde MS-DOS® yöntemli komut yazma dönemini kapatmış, artık işletim sisteminde uygulamaları çalıştırmak gibi işlevleri bir işaretleme aygıtı olan mouse ile tıklatarak yerine getirme yöntemini hayata geçirmişti.
Ayrıca Windows 1.0, kullanıcılara birkaç program arasında (programları kapatıp yeniden başlatma gereği olmadan) geçiş olanağı da sağlıyordu. Ürün; MS-DOS dosya yönetim programı, bir takvim, kart dosyası, not defteri, hesap makinesi, saat ve iletişim programlarından oluşan, kullanıcıların günlük etkinliklerini yönetmelerinde yardımcı olan bir grup masaüstü uygulaması içeriyordu.

Windows 1.0 ürün kutusunda işletim sisteminin pencereleri ve grafik görünümlü kullanıcı arabirimi gösteriliyordu

1987: Windows 2.0

Windows'un ikinci sürümü ile birlikte Microsoft, Intel 286 işlemcinin gelişmiş işlem hızından, genişletilmiş bellekten ve Dinamik Veri Alışverişi (DDE) kullanarak uygulamalar arası iletişim özelliklerinden yararlanıyordu. Windows 2.0 sürümünde VGA grafik standardı desteği de bulunuyor ve kullanıcılara pencereleri birbiri üzerine koyabilme, ekran düzenini ayarlayabilme ve klavye bileşimlerini kullanarak Windows işlemleri arasında hızla geçiş yapabilme olanağı tanıyordu.

Birçok geliştirici Windows 2.x için ilk Windows tabanlı uygulamalarını yazmaya başlamıştı. Windows 2.0'dan sonra Windows/386 2.03 sürümü geldi. Bu sürüm, Intel 386 işlemcinin korumalı mod ve genişletilmiş bellek özelliklerinden yararlanıyordu. Sıradaki Windows sürümleri; bilgisayarda hız, güvenilirlik ve kullanım kolaylığı konularında ileri adımlar atmaya devam etti ve arabirim tasarımını ve özelliklerini daha üst düzeylere taşıdı.

1990: Windows 3.0

Microsoft'un ilk önemli bilgi işlem platformu 32 bitlik performans ve gelişmiş grafikler sunarken, güçlendirilmiş Intel 386 işlemciye tam destek veriyordu. 386 işlemcisini kullanan bilgisayarlar modası da, yeni özellikler ve işlevler sunan Windows 3.0 sürümünün geniş kitlelere yayılmasına yardım ediyordu. Bu özellikler arasında aşağıdakiler sayılabilir:

* Program Yöneticisi, Dosya Yöneticisi ve Yazdırma Yöneticisi
* Takılabilir sanal aygıt sürücülerine (VxD'ler) sahip tamamen yeniden yazılmış uygulama geliştirme ortamı, genişletilmiş bellekle çalışan uygulamalar için destek, gerektiğinde kullanılabilecek MS-DOS çoklu işlem özelliği.
* Geliştirilmiş bir grup Windows simgesi

Windows 3.0 sürümünün geniş kitlelere yayılması yepyeni bir Windows yazılım geliştirme setinin (SDK) çıkmasıyla daha da derinlik kazandı. Bu set yazılım geliştiricilerin aygıt sürücüsü yazmaktan çok uygulama yazmaya odaklanmalarına yardım etti. Donanım ve yazılım geliştiricileri arasında yaygın biçimde kullanılmaya başlaması Windows 3.0 sürümünün başarısını da körükleyen bir unsur oldu.

Windows 3.0 sürümündeki yeni Dosya Yöneticisi

1993: Windows for Workgroups 3.11

Windows 3.1, Windows for Workgroups 3.11 ikilisi çalışma grubu kavramını ve etki alanı ağ desteğini getirdi. İlk defa olarak Windows bilgisayarları ağ özelliklerine sahip hale geldi ve yeni ortaya çıkan istemci/sunucu bilgi işlemciliğindeki gelişimin tamamlayıcı bir parçası oldu.

Windows for Workgroups ürünü yerel alan ağlarında (LAN), bağımsız bilgisayarlarda ve dizüstü bilgisayarlarda kullanıldı. Kurumsal kullanıcıların ilgisini çeken özellikler getirdi. Örneğin, merkezi yapılandırma ve güvenlik, önemli ölçüde geliştirilmiş Novell NetWare ağ desteği ve uzaktan erişim hizmeti (RAS). Windows for Workgroups ayrıca Microsoft'un yeni 32 bitlik dosya sisteminin üstün performansını da sunuyordu.

1993: Windows NT 3.1

27 Temmuz 1993 tarihinde Microsoft Windows NT® sürümünün piyasaya çıkması Microsoft için önemli bir kilometre taşı oldu. Bu sürüm, Microsoft'un 1980'li yılların sonlarında sıfırdan başlayarak gelişmiş bir işletim sistemi kurulumu yolundaki projesini tamamlıyordu. Sürüm piyasaya çıktığı gün Microsoft'un başkanı Bill Gates "Windows NT, şirketlerin bilgi işlem gereksinimlerini karşılamada köklü bir değişikliği temsil etmektedir" diyordu.

Windows NT, gelişmiş istemci/sunucu iş uygulamaları desteğini endüstrinin önde gelen kişisel verimlilik uygulamalarıyla birleştiren ilk Windows işletim sistemiydi. Sahip olduğu yeni ve önemli özelliklerle; güvenlik, işletim sistemi gücü, performans, masaüstü ölçeklenebilme kapasitesi ve güvenilirlik konularında da yeni bir aşama kaydediyordu. Bu özellikler şunlardı: Windows tabanlı uygulamalar için gerektiğinde kullanılabilecek çoklu işlem zamanlayıcısı, bütünleşmiş ağ işlemleri, etki alanı sunucu güvenliği, OS/2 ve POSIX alt sistemleri, birden fazla işlemciye sahip yapılar için destek ve NTFS dosya sistemi.

Windows NT 3.1 sürümünde de üst üste konabilen pencereler ve Windows 3.1 sürümündekine benzer başka özellikler vardı.

Yeni işletim sistemi, o dönemde hem ev kullanıcıları hem de iş dünyasındaki kullanıcılar arasında itibarlı bir işletim sistemi olan Windows 3.1 ile uyumlu olması düşünüldüğünden, 3.1 sürümü ile başladı.

Windows NT iş dünyasındaki kullanıcılara yöneldi ve hem masaüstü (Workstation) sürümü hem de Windows NT Advanced Server adında bir sunucu sürümü çıkartıldı. Masaüstü sürümü, güvenli ve kararlı olması, ayrıca güçlü programların desteklenmesini kolaylaştıran bir birleşim olan zengin Microsoft Win32® uygulama programlama arabirimi (API) özellikleri nedeniyle geliştiriciler tarafından memnunlukla karşılandı.

Windows NT, istemci/sunucu uygulamalarını varolan Windows tabanlı masaüstü uygulamalarıyla bütünleştirebilen, gelişmiş mühendislik uygulamalarını ve bilimsel uygulamaları çalıştırmak için teknik bir iş istasyonu olarak da görev yapabilen stratejik bir platformdu.
1993: Windows NT Workstation 3.5

Windows NT Workstation 3.5; yazılım geliştirmede, mühendislikte, mali çözümlemelerde, bilimsel ve ticari bakımdan önemli görevlerde güçlü uygulamalara yardımcı olan OpenGL grafik standardını da destekliyordu.

Windows NT Workstation 3.5 sürümü önemli ticari uygulamalar ve veriler için en yüksek düzeyde koruma sağlıyor, 32 bitlik performansta gelişmeler ve daha iyi bir uygulama desteği (NetWare dosya ve yazdırma sunucuları desteği dahil), ayrıca verimliliği arttıran işlevler (örneğin, dosyalara 255 karaktere kadar ad koyabilme olanağı) sunuyordu.

1995: Windows 95

Windows 95, Microsoft'un mevcut üç genel amaçlı masaüstü işletim sisteminin (Windows 3.1, Windows for Workgroups ve MS-DOS) takipçisiydi. Windows 95'te, yerleşik Internet desteği için bütünleşmiş 32 bitlik bir TCP/IP yığını, çevirmeli ağ ve kullanıcıların donanım veya yazılım kurma işlemini oldukça kolaylaştıran yeni Tak ve Kullan özelliği bulunuyordu.

32 bitlik işletim sistemi gelişmiş çoklu ortam işlevlerine, mobil bilgi işlem ve bütünleşmiş bir ağ için daha güçlü özelliklere de sahipti. Bellek gereksinimlerinin en az düzeyde tutmak için, sistem düzeyinde güvenlik veya Unicode gibi daha sonra gelen özelliklere desteği bulunmuyordu.

1996: Windows NT Workstation 4.0

Microsoft'un bu ticari masaüstü işletim sistemine terfi etmesi ileri düzeyde bir kullanım kolaylığı ve basitleşmiş bir yönetim olanağı sağlarken, daha yüksek bir ağ verimi ve intranetlerin geliştirilmesi/ yönetilmesi için gerekli araçları getirdi.

Windows NT Workstation 4.0 sürümünde sevilen Windows 95 arabirimi kullanılırken, ürün gelişmiş bir ağ desteği sağlıyor, Internet ve kurumsal intranetlere erişimi güvenli ve kolay hale getiriyordu.

Microsoft 1998 Ekim'inde yaptığı açıklamada, Windows NT'nin artık "NT" harflerini taşımayacağını, işletim sisteminin bundan sonraki gelişmiş sürümünün Windows 2000 adını taşıyacağını duyuruyordu.
1998: Windows 98


Windows 98, Windows 95'in gelişmiş şekliydi. "Daha İyi Çalışan, Daha İyi Seyrettiren ve Dinleten" bir sistem olarak tanımlanan Windows 98 özellikle tüketiciler için tasarlanmış ilk Windows sürümüydü.

Windows 98 sürümü kullanıcıların PC veya Internet tabanlı bilgileri kolayca bulmalarını sağlıyor, uygulamaları daha hızlı bir şekilde açıp kapatabiliyor, DVD disklerini okuma ve evrensel seri veri yolu (USB) aygıtlarına bağlanma desteği bulunuyordu.(Bu Bir Devrimdi)

1999: Windows 98 Second Edition


Microsoft Windows 98 SE (ki bu şekilde kısaltılarak kullanılmaya başlandı), Windows 98'in bir üst şekliydi. Tüketicilere, donanım uyumluluğu ve Internet ile ilgili gelişmiş, zengin özellikler sundu.

Windows 98 SE sürümü, Internet Explorer 5 tarayıcı yazılımı ve Microsoft Windows NetMeeting® sürüm 3.0 görüntülü/sesli toplantı yazılımı ile çevrimiçi olarak da gelişmiş bir kullanım sağladı. Ayrıca, bünyesindeki Microsoft DirectX® API 6.1 ile, Windows çoklu ortamı için çeşitli yenilikler getirdi, Internet bağlantı paylaşımı (ICS) ile de ev ağı işlevlerini sundu. Windows 98 SE sürümü Microsoft'un tüketiciye yönelik olan ancak Windows NT ticari işletim sistemi ile de çalışan aygıt sürücülerini kullanabilen ilk işletim sistemiydi.


2000: Windows Millennium Edition (Windows Me)


Windows Me sürümü; müzik, görüntü ve ev ağı konusunda tüketicilere çeşitli yenilikler sunarken, güvenilirliğini sağlamlaştırdı.

Sistem Kurtarma işlevi bilgisayarda bir sorun çıktığında, kullanıcıların bilgisayar yazılım yapılandırmasını sorun çıkmadan önceki durumuna geri döndürebilmelerine olanak verirken, Windows Movie Maker işlevi kullanıcılara, evde çektikleri görüntüleri sayısal olarak düzenleyip kaydedebilmelerini ve başkalarıyla paylaşabilmelerini sağlayan araçlar sunuyor, Microsoft Windows Media™ Player 7 teknolojileri kullanıcıların sayısal çoklu ortam öğelerini kolayca bulup düzenleyebilmelerine, oynatabilmelerine olanak sağlıyordu.

Windows Me sürümü, Windows 95 çekirdeğini temel alan son Microsoft işletim sistemiydi. Microsoft'tan yapılan açıklamada bundan sonraki tüm işletim sistemi ürünlerinin Windows NT ve Windows 2000 çekirdeğini temel alacağı bildirildi.

2000: Windows 2000 Professional

Windows 2000 Professional sürümü, Windows NT Workstation 4.0 sürümünün daha gelişmiş bir şekliydi. Windows 2000 Professional, tüm ticari masaüstlerinde ve dizüstü bilgisayarlarında Windows 95, Windows 98 ve Windows NT Workstation 4.0 sürümlerinin yerini almak üzere tasarlandı. Kendini kanıtlamış olan Windows NT Workstation 4.0 kod tabanı üzerine oluşturulan Windows 2000 sürümü; güvenilirlik, kullanım kolaylığı, Internet uyumluluğu ve mobil bilgi işlem desteği konularına büyük katkılarda bulundu.

Windows 2000 Professional sürümü; çok çeşitli ve yeni Tak ve Kullan donanımları (gelişmiş ağ ürünleri ve kablosuz ürünler, USB aygıtları, IEE 1394 aygıtları ve kızılötesi aygıtlar) için destek vererek donanımların kurulumunu da Windows NT Workstation 4.0 sürümünde olduğundan çok daha kolay bir hale getirdi.

2001: Windows XP

Windows XP, masaüstü işletim sistemleri konusunda birleştirici rol oynayan önemli bir adımdır. 2001 yılının Ocak ayında piyasaya çıkan Windows XP Home Edition ve Windows XP Professional sürümleri ile Microsoft, biri iş dünyasına, diğeri tüketiciye yönelik olan iki Windows işletim sistemini Windows NT ve Windows 2000 kod tabanı etrafında birleştirmeyi başardı.

Windows XP ile, tüketiciler ve ev kullanıcıları artık iş dünyasının Windows 2000 ile yaşadığı performansı, kararlılığı ve güvenliği yaşamaktadır.

Windows XP ayrıca Windows 98 ve Windows Me sürümlerinin geniş uygulama ve donanım uyumluluğunu da içerirken, yeni teknik destek teknolojisini, yeni bir kullanıcı arabirimini ve çok çeşitli görevlerin kolayca yapılabilmesini sağlayan birçok gelişmeyi sunmaktadır.

Windows XP iki sürüm olarak piyasada bulunabilir: Windows XP Professional ve Windows XP Home Edition. Ayrıca Intel Itanium 64 bitlik işlemci kullanan iş istasyonları ile çalışanlar için 64 bitlik Windows XP 64-Bit Edition sürümü de mevcuttur.

2001: Windows XP Professional


Windows XP Professional sürümü Microsoft Windows NT teknolojisinin sağlam geçmişinden yararlanmaktadır: üstün işletim sistemi performansı, gerektiğinde kullanılabilecek çoklu işlem, hata toleransı ve sistem belleği koruması.

Windows XP Professional, yeniden tasarlanmış bir arabirim sunarken ve hem ticari, hem de ileri düzeyde ev kullanımı için özellikler (Uzak Masaüstü, şifreleme dosya sistemi, sistem geri yükleme ve gelişmiş ağ özellikleri) ile birlikte önemli yenilikler de (kablosuz 802.1x ağ işlemi desteği, Windows Messenger mesaj programı, Uzaktan Yardım, Sistem Geri Yükleme özelliği) içermektedir.

2001: Windows XP Home Edition

Windows XP Home Edition, sık kullanılan özelliklere erişimi kolaylaştıran, basitleştirilmiş bir görsel tasarıma sahiptir. Ürün ev kullanıcılarına yönelik olarak Ağ Kurulum Sihirbazı, Microsoft Windows Media™ Player ortam yürütücüsü, Windows Movie Maker film düzenleyicisi ve gelişmiş sayısal fotoğraf işleme özellikleri gibi birçok yenilik sunmaktadır.
Windows 1.0

Windows serisinden ilk işletim sistemi Windows 1.0 olarak 1985 yılında piyasaya çıktı. 1.0 bir task-switcher idi. Yani, birden fazla programı açabiliyor ama aynı anda tek bir program aktif oluyordu. Diğerlerinin çalışması askıya alınıyordu. Kullanıcı askıya alınan bir programa geçtiğinde bu sefer o program kaldığı yerden çalışmaya başlıyordu. Bu ilk versiyon hiç tutulmadı. Tutulmamasının nedeni o sıralarda kullanılan bilgisayarların donanım olarak yetersiz kalmasıydı. PC’ler o zamanlar grafik düşmanı bir yapıya sahiptiler. Ayrıca, bilgisayarlar henüz bugünkü yaygınlık düzeyine ulaşmamışlardı ve o zamanın kullanıcıları daha teknik kökenli kişiler idi. Bu da grafik arabirimli bir sistemden yararlanabilecek insanların azlığı anlamına geliyordu. Son bir neden ise Microsoft’un grafik kullanıcı arabirimleri üzerine çok deneyimli olmamasıydı.
Bu ilk sürüm, 1984 yılında piyasaya çıkan Apple Macintosh’a karşılık olarak üretilmişti. Macintosh başından itibaren grafik temelli olarak tasarlanmıştı. PC’ler ise metin temelli sistemler olarak işe başladılar. Bu da grafik temelli bir yapıya uyarlanmalarını zorlaştırdı. Bu yapı bugün bile olumsuz etkilerini hissettiriyor.

Windows 2.x

Microsoft’un ikinci girişimi de pek parlak olmadı. 1987 Yılında piyasaya sürülen Windows 2.0 grafik temelli olmasına karşın doğru dürüst ikon bile kullanmıyordu. Daha çok grafik ortamında gerçekleştirilmiş metin temelli bir sistemdi. Çünkü daha iyi grafikler için gereken güçlü işlemciler halen ortada yoktu. Gerçi Intel 1985 yılında 80386’yı çıkarmıştı ama piyasada en yaygın işlemciler 8088 ve 80286 idi. Zaman içinde Microsoft, Windows’un 80286 işlemcilerinin gücünden yararlanmasını sağlayan Windows/286 versiyonunu çıkardı. Bütün dezavantajlarına karşın bu versiyonun kullanımı yine de DOS’tan daha kolaydı ve kullanıcının birden fazla programı çalıştırabilmesine olanak sağlıyordu. Ama hem 8088 versiyonu hem de 286 versiyonu halen birer task-switcher’dı. Çokgörevli (Multitasking) bir yapıda değildi. Task switching’de birden fazla program çalıştırılabilir ama yalnızca öndeki program iş yapar. Arka plandaki programların işleyişi askıya alınır. Çokgörevli çalışmada ise hem ön hem arka plandaki programlar çalışmalarını sürdürürler. 1988’de çıkartılan Windows/386 versiyonunda çokgörevlilik sağlanıyordu. Windows/386 ile gelen (ve Windows NT ile Windows 95’e kadar süregelen) çokgörevlilik işbirlikçi bir çokgörevlilik (cooperative multitasking) idi. Işbirlikçi çokgörevlilikte birden fazla program aynı anda çalışabilir. Arka plana alınan programların çalışması devam eder. Programlar birbileri ile iyi geçinmek yani, işbirliği yapmak zorundadırlar. O anda çalışan bir program bir süre sonra CPU zamanı, sabit disk, COM portları vb. sistem kaynaklarını diğer programlara sunarak onların da çalışmasını sağlar. Ama kötü yazılmış bir program bütün sistem kaynaklarına el koyabilir. Diğer programların çalışıp çalışmamasına yalnızca o program karar verebilir. Buna karşılık Windows 95’de ve Windows NT’deki çokgörevliliği işletim sistemi yönetir. Hangi programın hangi sistem kaynağına ne kadar süre ile sahip olacağını işletim sistemi belirler. Programlar için işletim sistemi tarafından belirlenen süre sonunda işletim sistemi devreye girer ve sistem kaynaklarını bir diğer programa aktarır. Bu türden çokgörevliliğe önceden belirlenmiş çokgörevlilik denir (preemptive multitasking).
Windows 2.0’ın üç versiyonu da piyasada tutulmadı. Üç versiyonun da kullanıcı arabirimi yeterince basit ve kullanışlı değildi. Ayrıca üçü de yeterince güvenilir değildi.

Windows 3.x

1990 yılının 22 Mayıs’ında büyük bir kampanya eşliğinde piyasaya çıkartılan Windows 3.0, önceki versiyonların tersine çok başarılı oldu. Bellek kullanımının gelişmiş olması gibi güçlü teknik özelliklerinin yanısıra kullanıcı arabirimi de olağanüstü gelişmiş idi. Ikonlar ilk kez burada yoğun bir şekilde kullanılmaya başladılar. Birçok kişinin Windows ile özleştirdiği Program Manager arabirimi de bu versiyonda ortaya çıktı. En önemlisi de, birden fazla programın aynı anda oldukça sorunsuz bir şekilde çalışabilmesiydi. Kuşkusuz Microsoft bu versiyonda da bazı ödünler verdi. Örneğin, 8088 işlemcili, düşük konfigürasyonlu bilgisayarların da Windows 3.0’ı çalıştırabilmeleri göz önünde tutulmuştu. 8088’in çalışabileceği son Windows versiyonu Windows 3.0 oldu. Windows 3.0 piyasada çok iyi karşılandı. Ama kullanıcıların sayısının artmasıyla birlikte sorunlar da ortaya çıkmaya başladı. Çıkan sorunların büyük kısmı düşük konfigürasyonlu makinalar düşünülerek verilen ödünlerden kaynaklanıyordu. Örneğin, Windows 3.0 gerçek modda (real mode) çalıştırılabiliyordu ama bu modda hiç de güvenilir değildi. Işletim sistemi bu modda çalışırken kötü yazılmış bir program sistemi çökertebilirdi. Korunmalı modda (protected mode) çalışan bir işletim sistemi ise bu türlü programların sisteme zarar vermesini daha iyi engelleyebilirdi. Bir başka sorun da ünlü geri dönülemez uygulama hatasıydı (unrecoverable application error, UAE). Bu hataların çoğunda Windows’un bir kusuru yoktu; programlar bir dosyayı açmaya çalışmadan önce böyle bir dosyanın var olup olmadığını kontrol etmiyorlar ya da olmayan bir sistem kaynağına ulaşmak istiyorlar ya da buna benzer bir hata yapıyorlar ve sistem çöküyordu. Bütün bu sorunlara çare olarak Microsoft, Windows 3.1 versiyonunu çıkardı. Bu versiyonda kullanıcıya yeni gelen çok az şey vardı. Ama asıl farklılık küçük ayrıntılarda ve sistemin derinliklerindeydi. Bu versiyonda UAE’ler hemen hemen ortadan kayboldular. Çünkü Microsoft artık sistemden bir şey istendiği zaman isteğin geçerli olup olmadığını araştıran mekanizmalar eklemişti. Bir uygulama diskte yer alan bir dosyayı istediği zaman ya da benzer bir iş yapmak istediği zaman Windows ilk önce işin yapılabilirliğini kontrol ediyordu (örneğin, istenilen dosyanın diskte yer alıp almadığını kontrol ediyordu). Bu özellik birçok yazılımevinin ürettikleri yazılımları gözden geçirmesini sağladı. Yazılımevleri sorun çıkarmaya aday kısımları inceleyip yazılımlarını neredeyse yeniden yazdılar. Bütün bunlara karşın yine de sistem bütünlüğünü bozan uygulamalar ortaya çıkıyordu. Bu durumda sonuç genel koruma hatasıydı (general protection fault, GPF). Yani, UAE’ler ortadan kalktı ama şimdi de yerine GPF’ler geldi. Bir sorun çıktığı zaman kullanıcı açısından değişen tek şey gelen mesajdı. Ama Windows 3.1, GPF’lerden sonra kendini daha kolay toparlayabiliyordu. Windows donup kalmadan önce en azından hatanın nedenini gösterebiliyordu. UAE’ler ise genelde Windows’un tanımlayamadığı hatalardan çıkıyordu. Bu fark, üreticilerin programlardaki hataları daha kolay görebilmelerini sağlıyordu. Bunların yanısıra ortalama bir kullanıcı şimdi çok daha az hata, yani GPF, ile karşılaşıyordu.
Microsoft Windows 3.1 ile birlikte daha da gelişmiş ve güvenilir hale getirilmiş bir bellek düzeni sağladı. Windows 3.1 sanal bellek kullanabiliyordu; yani, sabit diskin bir bölümü RAM bellek gibi kullanılabiliyordu. Microsoft bu ek belleğin bir bölümünü daha gelişmiş, 16 bitlik aygıt sürücüleri sağlamak için kullandı. 16 bitlik sürücüler korunmalı modda çalıştığı için Windows 3.1 8088’li bir makinada kullanılamıyordu.

Windows for Workgroups 3.11

Windows 95 öncesi en güvenilir, en sağlam Windows versiyonu Windows for WorkGroups 3.11 oldu. Bu versiyon aslında öncekilere göre çok daha iyi bir ağ desteği sağlamak için üretilmişti ama özellikleri yüzünden tek başına çalışan PC’lere bile yüklenmeye başladı.
Bu versiyon ile birlikte, birkaç bilgisayarın bulunduğu ortamlarda, başkaca bir ağ işletim yazılımı kullanmadan bir bilgisayar ağı oluşturmak mümkün oluyordu. Ayrıca elektronik posta için Microsoft Mail ve iş düzenini sağlamak için Scheduler programını da içeriyordu.
3.11’in daha güvenli olmasının nedeni ise önceki versiyonlarda bulunan hataların (bug) çoğunun temizlenmesiydi. Ayrıca 32 bitlik disk erişimi gibi yeni ve performansı arttıran özellikleri de vardı. Ama halen yeterince güvenilir bir sistem değildi. Olması da mümkün değildi. Çünkü önceki Windows versiyonları gibi o da disk erişimi ve benzeri işler için DOS’u kullanıyordu. Korumalı modda çalışan, birden fazla programı aynı anda çalıştıran bir işletim sistemi alt düzey işler için gerçel mod, tek-görevli bir sistemi kullanırsa sorunların çıkması kaçınılmaz.


Windows NT

DOS ve OS/2’dan sonra Microsoft’un üçüncü tam-tekmil işletim sistemi denemesi Windows NT oldu. Windows NT’yi Digital’dan transfer edilen bir grup yazdı. Digital’ın WAX bilgisayarlarında kullanılan VMS işletim sistemini de bu grup yazmıştı (Windows NT’nin kısaltması WNT’yi oluşturan harflere bakarsanız herbirinin VMS kısaltmasındaki harflerden sonra geldiğini görürsünüz). Windows NT, daha önceki Windows yazılımlarından farklı olarak DOS’a gerek duymayan tam bir işletim sistemi idi.
DOS/Windows ikilisi varken NT’ye niçin gerek duyulduğu sorulabilir. Bu sorunun yanıtını şöyle verebiliriz. DOS ortada durduğu sürece güvenilir, hızlı, çağa uygun bir işletim sistemi oluşturmak hayaldi. Yaratılan herşey DOS’un kısıtlamaları yüzünden yetersiz kalmaya mahkumdu. Microsoft bu yazılımlarla büyük işyerlerine giremiyor, ciddi uygulamalar gerçekleştiremiyordu. Büyük işyerleri kullanımı kolay, grafik arabirimli ama çok daha güvenilir ve güçlü bir işletim sistemi istiyorlardı.
Windows NT güvenilir bir yapıdaydı. Buradaki çok görevlilik yapısının preemptive olduğunu yukarda belirtmiştik. Ayrıca uygulamaların doğrudan donanıma (disk, görüntü kartı, faks-modem kartı vb.) erişimi yasaklanmıştı. Daha önceki uygulamalar performanslarını arttırmak için DOS’u atlayıp donanıma doğrudan erişmek eğilimindeydirler. Bu da sistemin kararlılığını (stability) azaltıyordu. NT’de ise uygulamalar donanıma doğrudan erişemiyordu. İsteklerini çekirdek (kernel) modunda çalışan yönetici hizmetlere iletiyorlardı. Yönetici hizmetler isteklerin uygun olup olmadığına bakıyor, uygunsa istekleri yerine getirip sonuçlarını uygulamalara bildiriyordu.
NT aynı zamanda Microsoft’un ilk 32 bitlik işletim sistemi idi. PC dünyasında 32 bitlik ilk işlemci, 80386, 1985 yılında piyasaya çıkmıştı ama 1993 yılına kadar bu işlemcinin kaynaklarını sonuna kadar kullanan bir işletim sistemi üretilememişti. İşletim sisteminin 32 bitlik olması işlemlerin daha hızlı yapılabilmesini ve daha büyük belleklere daha kolay erişimi sağlıyordu. NT başlangıçtan itibaren çokişlemcili (multiprocessing) çalışabiliyordu. Yani, bilgisayarda birden fazla işlemci bulunuyorsa işleri eşit bir şekilde bu işlemcilere dağıtabiliyor ve sistem performansını arttırabiliyordu. Daha önceki işletim sistemlerinin tersine NT, Intel işlemcilerine mahkum değildi. NT, Digital’ın Alpha, Silicon Graphics’in MIPS ve IBM/Motorola/Apple üçlüsünün PowerPC işlemcisi ile de çalışabiliyordu (yakın zamanlarda MIPS ve PowerPC işlemcileri için NT geliştirilmesi işine son verildi). Bu işlemciler arasında halen en iyi fiyat/performans oranı Intel işlemcileri ile elde ediliyor. (Burada Intel derken aslında bir platformu, i386 platformunu, kastediyorum. Intel firmasının işlemcileri dışında, AMD ve Cyrix işlemcileri de bu paltformda yer alıyorlar. Hatta AMD işlemcileri çoğu zaman performans bakımından Intel işlemcileri geçiyorlar.)
Microsoft, NT’yi ilk olarak sunucu bilgisayarlarda kullanılmak üzere tasarladı. Bu yüzden de üzerinde çalışabileceği bilgisayarın oldukça yüksekti özelliklere sahip olması gerekiyordu. Hızlı bir işlemci ve en az 16MB bellek istiyordu. Yeni bilgisayar alanlar bu özellikleri küçümseyebilirler; çünkü aldıkları bilgisayarlar şu anda en azından 633MHz’lik bir Celeron’a ve 64MB’lık bir belleğe sahip. Ama NT’nin ilk çıktığı zamanlarda (çok değil, 1993 yılında) bu özellikler küçük bir servet anlamına geliyordu.
Microsoft’un daha sonra geliştirdiği workstation versiyonu NT’nin daha düşük konfigürasyonlu makinalarda da çalışmasını sağladı. Düşük konfigürasyon diyoruz ama yine de bu versiyon için de en az 12 MB gerekiyordu. Bu versiyon daha az kullanıcı, daha az sayıda bir arada çalıştırılabilecek işlemci vb. şeyler demekti.
Paranın ikinci planda, güvenilirlik ve performansın ilk planda kaldığı büyük işyerlerinde, devlet dairelerinde NT ilgi çekmeyi başardı. Ama bütün parlak özelliklerine karşın NT bir türlü yayılamadı. Değerlendirmelerde hep yüksek puanlar ve övgüler alıyordu. Ama Microsoft’un istediği yalnızca güzel değerlendirmeler değildi. Microsoft, hiç bir zaman kısıtlı pazarlara yönelik üretim yapan bir firma olmadı. Onun için başarı, ürününün 10-20 bin değil, 10-20 milyon adet satmasıydı. NT, hem donanım olarak zamanına göre üstün ve pahalı bir donanım gerektirmesi, hem de bu işletim sistemi için yazılmış 32 bitlik programların piyasada bulunmaması yüzünden bir türlü yaygınlaşamıyordu.
Bu ortamda ne yapılabilirdi? Ya bu projenin batak olduğuna karar verip başka şeyler denenecekti ya da bu ürünün yaygınlaşmasını kolaylaştıracak yeni hamleler düşünülecekti. Microsoft daha önce de, daha sonra da, batak projelerin içerisine girmiş ama vazgeçmesini bilmişti. NT’de durum değişikti: Microsoft, NT’ye güveniyordu; vazgeçmek niyetinde değildi. Microsoft’a göre NT sıradan bir ürün değildi. Firmanın bütün geleceğini bağladığı bir projeydi.
NT’den vazgeçilmeyecekse onun yaygınlaşmasını engelleyen unsurlar temizlenmeliydi. Kullanıcıları hem donanım olarak hem de yazılım olarak NT’ye uygun bir duruma getirmek gerekiyordu. Microsoft’un donanım tarafında çok şey yapması gerekmedi. 1990’ların ortalarından başlayarak yarıiletken teknolojisinde akıl almaz ilerlemeler gerçekleşti. Birim hacme daha çok devre sığdırılırken fiyatlar sürekli düşmeye başladı. Birkaç örnek verilmesi gerekirse: 1995 Temmuzunda, Intel’in Tükiye temsilcilerinde Pentium 75 işlemciyi 350 dolardan satılıyordu. Şu anda ise 2.66 GHz’lik bir Pentium IV işlemci hemen hemen aynı fiyata satılıyor. O zamanlar bilgisayarlarımızın maximum belleği 4MB iken şimdi yalnızca görüntü kartlarımızın minumum belleği 32MB. Yine o zamanlar bilgisayarlarımızda sabit disk 80MB iken, şimdi 80GB’lık bir sabit diskler var. Yazılım tarafında ise yapılacak çok şey vardı. Yazılım firmaları 10-20 bin satan NT için 32 bitlik program üretmeye yanaşmıyorlardı. Haklıydılar. Öbür yanda yüzlerce milyona ulaşan bir Windows 3.1 piyasası vardı. Onları ikna etmek için denklemin öbür tarafına, yani kullanıcı tarafına geçmek ve önce onları 32 bitlik ortamlara taşımak gerekiyordu. Eğer kullanıcılar 32 bitlik bir işletim sistemine geçerlerse yazılım firmaları da 32 bitlik program üretmeye başlayacaklardı. Buradan hareket eden Microsoft, tarihinin en masraflı tanıtım kampanyası ile duyurduğu Windows 95’i üretti. 1995’in Ağustos ayında bu işletim sistemi piyasaya çıkarken Türkiye’de Ali Kırca Taksim’den canlı yayın ile bu ürünü tanıtıyordu. Gazeteler, dergiler, televizyonlar bu yeni ürünün tanıtımıyla dolup taşıyordu. Böyle bir şey daha önce yaşanmadığı gibi daha sonra da yaşanmadı.

Windows 95

Microsoft, Windows 3.11 ve DOS 6.22 ikilisi sonrasında, kullanıcıların önünde bulunan bilgisayarlarda çalışacak yeni bir işletim sistemi çıkaracağını açıkladı. Bu yeni sistemde DOS’a gerek kalmıyordu. Kullanıcılar başından sonuna dek grafik ve dost bir ortamda çalışabileceklerdi.Bu yeni sistem 1995 içinde çıkarıldığı için Windows 95 olarak adlandırıldı. 1995’in Ağustos ayında tarihin gördüğü en büyük bilgisayar kampanyası eşliğinde piyasaya sürülen bu sistem çok tutuldu. Daha ilk haftada milyonun üzerinde satış rakamlarına ulaştı.
Windows 95’de DOS ortadan kalktı ama geriye doğru uyumluluk yüzünden büyük ödünler verildi. Örneğin, 32 bitlik olduğu söylenen Windows 95’de çok yoğun bir şekilde 16 bitlik kodlar kullanılıyordu. Ama bu sayede de daha önceki programlarla ve ürünlerle sorunsuz bir şekilde çalışma sağlanıyordu. Ayrıca Windows 95’in Tak-çalıştır (Plug-and-play) özelliği sayesinde bilgisayara yeni parçalar eklemek çok kolaylaşıyordu.
Windows 95’de bütün Windows DLL’leri ve destek kodları korumalı modda çalışıyordu. DOS uygulamalarını çalıştırmak için bir sanal makina (virtual machine) oluşturuyor ve bu makina üzerinde bir DOS kopyası çalıştırıyordu. Tak-çalıştır özelliği olmayan makinalarda bir kısım BIOS fonksiyonları için destek sağlıyor ve gerçel-mod sürücüler kullanan çok eski kartları bile destekliyordu. Windows 95 gerçek mod sürücüleri dışında tamamen korumalı modda çalışıyor ve Windows NT’nin 32 bitlik programlama arabiriminin bir alt kümesini kullanıyordu.
Windows 95, daha önceki Windows versiyonlarından daha iyi, daha hızlı ve daha güvenilir çalışmakla kalmıyor kullanıcıya yeni bir grafik arayüzü de getiriyordu. Bu arayüz çok tutulunca uyumluluğu sağlamak için Windows NT 4.0’a da yerleştirildi.
Yukarda saydığımız kısımlar dışında Windows 95 ile kullanıcıların elektronik posta ve iletişim gereksinimlerini karşılayan MAPI ve TAPI desteği, az sayıda bilgisayardan oluşan küçük bir bilgisayar ağını çok kolay kurabilme desteği de sağlanıyordu.
Windows 95’de her türlü program çalışıyordu ama bu işletim sisteminden en yüksek yararı sağlamak için 32 bitlik programlar kullanmak gerekiyordu. Windows 95’in yaygınlaşmasıyla birlikte yazılım firmaları hızla 32 bitlik program üretmeye başladılar. Windows 95 için üretilen 32 bitlik programların hemen hepsi NT üzerinde de çalışıyordu. Microsoft böylece yazılım piyasasını da istediği gibi 32 bitlik bir yapıya kavuşturdu.

Windows NT 4.0

Windows NT’nin en son versiyonu olan NT 4.0, 1996 yılında piyasaya çıktı. NT 4.0’daki en büyük yenilik 1995 yılında piyasaya çıkan Windows 95’in arayüzünü kullanması idi. Bunun yanısıra bir DNS sunucu hizmetinin işletim sisteminde yer alması ve grafik altsisteminin çekirdek kipine taşınması gibi bazı ufak tefek değişiklikler vardı. Ama özellikle grafik altsisteminin çekirdek kipine taşınmasıyla birlikte artan grafik performansı, bilgisayar destekli tasarım programı (CAD) üreticilerini NT’ye çekti. NT halen CAD için en çok tercih edilen platform niteliğini taşıyor.
Windows NT 4.0 geriye doğru uyumluluk konusunda Windows 95’in çok gerisindedir. Windows 95’in çalıştırdığı birçok DOS ve 16 bitlik Windows uygulamalarını NT 4.0 çalıştırmaz. Çalıştırmaması da gerekir. Çünkü bu çalışmayan programlar ya doğrudan donanıma müdahale eden ya da ciddi bir şekilde sistem bütünlüğünü ve güvenilirliğini ihlal eden programlardır. Bu türlü programları çalıştırmak istiyorsanız işletim sistemi olarak Windows 95’i seçebilirsiniz. Ama en iyisi programlarınızı yenilemektir.
Windows NT 4.0 piyasada büyük bir başarı sağladı ve sağlamaya devam ediyor. Şu anda hem Türkiye’de hem de dünyada en çok kullanılan ağ işletim sistemi Windows NT 4.0. Ağ işletim sistemleri pazarında başa güreşen ve yakın zamana kadar fiilen tekel olan Novell’in pazar payı gitgide küçülüyor. Bu güçlü rakibinden kısa zamanda sıyrılan NT 4.0’ın şu anda en büyük rakibi Linux. Linux, amatör ve kısıtlı bir proje olarak yola çıkmışken Microsoft’a bir seçenek bulmaya çalışan firmalar ve kişiler tarafından keşfedildi. Bu kişiler ve firmalar şu anda en küçük ortamlardan en büyük sunuculara kadar her ortamda Linux’u kullanma çabası içindeler.
Windows NT 4.0’ın iki versiyonu var: NT Server ve ve NT Workstation. Workstation versiyonu tek başına çalışacak bilgisayarlar için ya da az sayıda bilgisayarın kendisine bağlanacağı bilgisayarlar için kullanılıyor. Server versiyonu ise çok sayıda bilgisayardan oluşan ağlara hizmet vermek için kullanılabilecek bir sistem. Workstation versiyonunun çalışabilmesi için en az 12MB bellek gerekirken server versiyonu için en az 16MB bellek gerekiyor. Ama her iki versiyon için de aslında 32MB’dan aşağısı önerilmiyor.
Yukarda sırasıyla task-switching, cooperative multitasking, preemptive multitasking ve multiprocessing terimlerini açıkladık. Windows 95 ve Windows NT ile birlikte yeni bir terim daha karşımıza çıkıyor: Multithreading. Şimdi bu kavramı açıklayalım.
Bir task (görev) çalışmakta olan bir programdır. Bir program, kullanıcı tarafından çalıştırılan bir program olabileceği gibi sistem tarafından çalıştırılan programlar da olabilir. Örneğin, Windows’u başlattığınızda çalışan ortada hiçbir program yok gibi görünür. Oysa işletim sistemi, Explorer ya da Program Manager gibi programları, ağa erişim sağlayan programları, tanımlanmışsa yazıcı kuyruklarını çalıştırır durumdadır. Task yerine process (süreç) terimi de kullanılır.
Windows 3.1’de her bir uygulama tek bir göreve karşılık geliyordu. Windows 95 ve Windows NT’de ise bir uygulamada birden fazla görev bulunabilir. Bir uygulama içindeki işletilebilir en küçük kod parçasına,yani görev parçasına thread denir. Uygulamalarda birden fazla thread’e izin veren işletim sistemine de multithreaded denir. Windows 95 ve Windows NT multithreaded işletim sistemleridir. Multhtreaded yapı, uygulamaların içindeki küçük görevlerin (thread’lerin) birbirlerinden bağımsız çalışabilmelerini sağlar. Bu özellik en çok çokişlemcili (multiprocessing) sistemlerde işe yarar. Çok işlemcili sistemlerde işletim sistemi uygulamaları ya da uygulamaların içinde bulunan thread’leri sistemdeki işlemcilere dağıtır. Bu da sistem performansını önemli ölçüde arttırır. Ama tek işlemcili bir bilgisayarda bile multithreaded yapı performans artışı sağlar. Örneğin, Windows 95 için yazılmış bir elektronik tablolama programında thread’lerin birisi tablonun yeniden hesaplanması işi ile uğraşırken diğeri basım işlemi yapabilir.

Windows 2000

Microsoft, Windows NT 4.0’ın bir üst sürümü için adlandırma kuralını değiştirdi. Bu sürümün adı Windows 2000 oldu. Bu pek de parlak bir düşünce değildi ve diğer Windows ürünleriyle karıştırılmasına neden oldu. Hatta bu yüzden Windows 2000’in yeni sürümü için adlandırma kuralı tekrar değiştiriliyor. Windows 2000 Server’in yeni sürümü Windows Server olarak adlandırılacak.
Peki, 17 ŞUBAT 2000 yılında piyasaya çıkan Windows 2000 ne gibi yenilikler içeriyor? Baş yenilik dizin (directory) hizmetleri konusunda. “Directory” terimi Microsoft tarafından uzun zaman sabit diskteki bölümleri göstermek için kullanıldı. Ama uzun bir süre önce Microsoft disk bölümleri için folder (klasör) terimini kullanmaya başladı. Dizin, şu anda, bir sistemdeki nesnelerin bilgisi demek. Örneğin, telefon dizini kişilerin ad ve telefon numarası bilgisini içerir. Bir işletim sisteminin dizini ise kullanıcıları, bilgisayarları, yazıcıları, paylaşım alanlarını vb. nesneleri içerir.
NT’nin bir dizin hizmeti vardı. Örneğin, User Manager for Domains programı ile dizin içindeki kullanıcılara, Server Manager programı ile de dizin içindeki bilgisayarlara erişebiliyordunuz. Ama bu dizinin bazı sorunları vardı: Yönetimi tutarlı bir arabirimle yapılmıyordu; her iş için ayrı ayrı programlar kullanılıyordu. Dizin içindeki nesnelerin sayısı üzerine sınırlar bulunuyordu. Örneğin, bir NT etki alanı içinde ortalama olarak birkaç bin kullanıcı tanımlanabiliyordu. Dizin hizmetlerini üstelenen bilgisayarlar (PDC ve BDC’ler) katı bir şekilde tanımlanıyordu: Normal sunuculardan PDC-BDC durumuna, PDC-BDC’lerden normal sunucu durumuna geçiş mümkün değildi. Bu ve benzer kısıtlamalar Windows 2000’in dizin hizmeti Active Directory’de giderildi.
Active Directory dışında Windows 2000, Plug-and-play desteği, USB desteği, enerji yönetimi desteği gibi yeni teknolojilere destekler de içeriyor. En güzel özelliklerinden birisi de NT’ye göre çok daha az yeniden başlatılması: NT’ye yeni bir hizmet, kart, protokol yüklediğinizde sistemi yeniden başlatmanız gerekir. Windows 2000’de toplam olarak altı-yedi yerde yeniden başlatmak gerekiyor.

Linux ve Windows Arasındaki Bazı Temel Farklar

Bilgisayarınızı kullanabilmek ve ona görevler verebilmek için onlarca komutu aklınızda tutmanız, her bir komutun syntax'ını ve parametrelerini nerede, nasıl klavyeden girmeniz gerektiğini bilmeniz gerekiyordu.90'lı yıllarda ortaya çıkan window (pencere) sistemi gibi kullanıcı arayüzleri sayesinde bilgisayar kullanmak için sadece bir mouse'a hükmedebilmeniz yeterli duruma geldi.Daha önceleri bir dosyayı bir yerden diğer bir yere kopyalamak için, dosyanın adına ve kopyalanacak yere bağlı olarak, 1 veya 2 satırdan oluşan komutu klavyeden yazmanız gerekirken, bu arayüzler yardımıyla mouse'a bir kaç tıklama ile bu işlemleri yapabiliyorsunuz.Işletim sistemleri, pencere sistemi gibi arayüzleri kendi sistemlerine ilave ettiler ve böylece günümüzün bilgisayarlarının arayüzlü temelleri atılmış oldu.Bu konuda Microsoft'un getirdiği yenilikleri unutmamak gerekir.Bu yenilikler, Microsoft'un sistemlerini en çok kullanılan sistemler haline getirdi.Bir kere kolay yolu gören insanlar, Linux gibi henüz masaüstü ortamlarını veya pencere sistemi gibi arayüzleri sistemine katmamış işletim sistemlerini “zor kullanılabilen” olarak adlandırmaya başladılar.Belki de bu yüzden hala bir arkadaşınıza “Linux işletim sistemini bir dene” dediğinizde, “Yok hayır, O'nu kullanmak için çok iyi bilgisayar kullanabilmek gerekir” gibi garip bir cevap alırsınız.Halbuki artık KDE, Gnome, IceWM, WindowMaker gibi çok çeşitli ve kullanıcı dostu masaüstü ortamlar Linux içerisinde mevcuttur. Linux işletim sistemine, Windows işletim sistemi gibi bir işletim sisteminden ilk kez geliyorsanız, farklı bir “kültüre” hazır olmalısınız.Açık kaynak kodu ve diğer standartları, neredeyse her özelliği değiştirebilme avantajı, özgür yazılım...Özgür yazılım sadece ücretsiz yazılım anlamında değildir, bunun yanında özgürlüğü de kasteder.Kaynak kodları açık olduğu için C programlama dilini de kullanarak işletim sisteminin en derin ayarları üzerinde oynayabilir ve istediğiniz değişiklikleri yapabilirsiniz.Bu nokta da son kullanıcı açısından, sistemin derinliklerine girmeye ve C dili bilmeye gerek yoktur.Işletim sisteminin bu tür kodlar üzerinde oynamaya ve izin verir olması bir avantaj iken, Linux'la ilgili yanlış inançlara davetiye çıkartmaktadır.Örneğin bilgisayarına virüs girmiş olan bir arkadaşıma, çeşitli öneriler sunarken, bir ara Linux'u denemesini söyledim ki özellikle o tür virüslerin Linux'un yapısından dolayı sisteme zarar veremeyeceklerini açıkladım.Arkadaşımın ertesi günlerde bu anlattığım konuyu araştırıp verdiği yanıt şuydu:”Bilgisayardan anlayan birine sordum, Linux kullanmak için C bilmek gerekir dedi...”.O “bilgisayardan anlayan” arkadaşı aynı zamanda o virüsün Linux'ta silinemeyecek şekilde kendisini yazdığını anlatmış.Bu arada kastedilen virüsün Windows XP'de bulunan bir açıktan faydalanan Blaster virüsü olduğunu belirtmeliyim.  Son kullanıcı açısından işletim sistemlerine bakıldığında, “Tak ve Kullan” özelliği Win XP için bir artı oluşturmaktadır.Sürücüyü elle yüklemek istemeyenler içn oldukça iyidir.Yavaş yavaş bu özellik Linux içerisine de alınıyor.Linux'un bu konuda çeşitli sebeplerden dolayı geri kaldığını itiraf etmeliyim, fakat şunu da belirtmeliyim ki, Windows, Macintosh gibi işletim sistemlerinin gelişim hızları ile karşılaştırıldıklarında Linux işletim sisteminin gelişim hızı, ışık hızı civarındadır.Sürekli yenilikler eklenerek ve eksiklikler tamamlanarak Linux geliştirilir.Amacı sadece bilgisayarı kullanmak olan, programlama ile uğraşmayan kullanıcılar, bu geliştirme sürecine katkı sağlamasalarda, kaynak kodu açık olduğu için, tüm Dünya'dan programlamacılar bu gelişime katkı sağlamaktadırlar ve işletim sistemini daha iyiye götürmektedirler.Yukarıdaki Blaster virüsünü örnek verecek olursak, Win XP işletim sistemi piyasaya sürüldüğünde, bu virüsün faydalanacağı RPC açığından Microsoft'un haberi yoktu.Zaten her işletim sistemi uzun uğraşlar ve titiz çalışmalar sonucunda piyasaya sürülür.Fakat gözden kaçan hatalar ve açıklar mutlaka vardır.Bu hata ve açıkları bulmak içinse üreticiler, sistem piyasaya sunulduktan sonra da çalışmaya devam ederler.Bu nokta da, Microsoft kaynak kodları açıklamadığı için, olası açıklar sadece kendi çalışanları tarafından bulunuyor ve bu açıklar için gerekli yamalar internet üzerinden yayınlanıyor.Diğer taraftan aynı şekilde Linux işletim sistemleri de piyasaya sürüldükten sonra hataları ve açıkları aranmaya başlanıyor.Kaynak kodlar açık olduğundan dolayı, Dünya çapında programlama konusunda tecrübe sahibi olan kullanıcılarında yardımıyla açıklar bulunuyor ve yamaları hemen yayınlanıyor.Kodları inceleyen insan gücü daha fazla olduğundan dolayı, bulunan açık sayısı kimi zaman hafta da 200-300 kadar oluyor.Bu rakama bakarak Linux işletim sisteminin açıklarla dolu berbat bir sistem olduğu düşünülmesin.Tam tersine bu bir işletim sistemi için artı özelliktir.Çünkü çok kısa zamanda çok fazla açık kapatılmış oluyor. Linux'un farklı bir kültür olduğundan bahsetmiştim.Bu farklı kültür, dosya sistemine ve dizin yapısına da yansımıştır.Dizinlerin yapıları, yeni kullanıcıların gözünde karmaşık olarak görülmekte ve bu ilk izlenim de Linux açısından pek iyi olmamaktadır.Aslında, dizin yapısındaki farklılığa bir kere alıştıktan sonra, sistem dosyalarının ve kullanıcıların ev (home) dizinlerinin daha kullanışlı olduğu gerçeği keşfedilir.Windows'a NTFS dosya sistemi ile birlikte gelen yazma, okuma ve uygulama izinlerinin üzerindeki kontrol hakimiyeti, Linux'un doğasındaki güvenlik arzusu ile birlikte ezelden beri vardır. Linux'un daha dinamik ve daha hızlı geliştirilebilmesine rağmen, kullanıcı sayısı buna paralel olarak aynı oranda artış göstermiyor veya gösteremiyor.Yukarıda belirttiğim birkaç sebep bu konuda etkili olabilir.Fakat bunlardan daha önemli olan etken, şu anda yerleşmiş bir Windows standardının olmasıdır.Nereye giderseniz gidin, hangi bilgisayarı açarsanız açın bir Windows işletim sistemi ile karşılaşırsınız.Ofislerde, iş yerlerinde, fabrikalarda, okullarda, internet kafelerde ve daha bir çok yerde...Iş, eğlence, oyun vb uygulamaları yazan firmalar, programlarını yazarken bunu göz önünde tutuyorlar.Bir oyun yazılım firmasının temel amacı yazdığı oyunu sattırmaktır.Bunun için 40 milyon kullanıcısı olan bir işletim sistemini mi seçmesi daha doğru olur yoksa yüzmilyonlarca kullanıcısı olan işletim sistemini seçmesi mi?Elbette firmanın çıkarlarına en uygun düşen seçim yapılır ve bu seçim takdir edersiniz ki Linux'un aleyhindedir.Programlar hangi işletim sisteminde çalışıyorsa, kullanıcılar o işletim sistemini seçer ve hangi işletim sistemi kullanılıyorsa programlar o işletim sistemi için yazılır.Bu aslında yumurta-tavuk ilişkisinin pratiğe dönüşmüş halidir. Yazılım firmalarının, programlarını Linux'ta çalışacak şekilde yazmamalarının bir sebebi de, Linux'un Açık Kaynak Kodu felsefesidir.Firmalar, kodlarını açmak, paylaşmak istemiyorlar.Buna benzer olarak modem, ses kartı, ekran kartı gibi cihazların sürücülerinin de Linux içerisine aktarılması zor oluyor.Bazı üreticiler ürünlerinin Linux sürücüsünü yayınlıyor olsalar da, Linux felsefesini kavrayamadıklarından veya uygulamak istemediklerinden dolayı kaynak kodlarını paylaşmıyorlar. Linux'ta kullanıcı sayısının az olmasının bazı avantajları da vardır.Mesela, virüs, trojan, dialer, solucan gibi zararlı program yazan kişilerin amacı da yazdıkları programların daha çok etki göstermesidir ve bunun içinde daha çok kullanılan işletim sistemlerini seçerler.Windows kullanırken yanlışlıkla bir dialer'a tıkladığınızda, telefon faturasının kabarıklığı size ay sonunda acı bir sürpriz olacaktır.Fakat Linux içerisinde bu dialer'e tıklarsanız, o zararlı programın Linux için matematikteki etkisiz eleman işlevine sahip olduğunu görürsünüz.Linux içinde yazılan zararlı programlar vardır.Ama genel olarak root kullanıcısı ile o programları çalıştırmıyorsanız veya internete root hakları ile girmiyorsanız, sizin root şifrenizi ele geçiremeyeceği için home dizini dışında bir yerde etkili olamazlar ve bu sebeple bulup yoketmesi kolaydır. Bu yazının amacı, daha önce de dediğim gibi derin bir analiz yapmak ve birini övüp diğerini eleştirmek değildi.Bazı farklara kısaca değinmek ve genel bir fikir oluşturmaktı.Tam olarak işletim sistemlerinin analizini yapmak, artı ve eksilerini değerlendirmek için binlerce sayfa yazmak gerekir.Hem Windows'un hem Linux'un ve diğer işletim sistemlerinin uzun uğraş ve çalışmalar sonunda piyasaya sürüldüğünü ve her birinin kendilerine ait üstün ve zayıf yanlarının olduğunu kabul etmeliyiz.Mümkün olduğu kadar kısa ve öz tutmaya çalıştığım bu yazıda, her ne kadar objektif olmaya çalıştıysam da elimin birazcık Linux lehine kaydığını itiraf etmeliyim.

Microsoft Windows, kullanıcıya grafik arabirimler ve görsel iletilerle yaklaşarak, programları çalıştırmak, komut vermek gibi klavyeden yazma zorunluluğunu ortadan kaldıran, Microsoft firmasının geliştirdiği bir işletim sistemleri ailesidir. İlk Windows 1981 yılında satışa sunulmuştur.
Microsoft'un ilk işletim sistemi olan MS-DOS'tan farklı olarak Windows'ta aynı anda çok sayıda programla çalışmak mümkündür.
Windows, masaüstü pazarında en yaygın kullanılan işletim sistemidir. 2002 yılında, Windows dünya çapında masaüstü piyasasında yaklaşık %97.46'lık bir pay sahibiydi, [2] 2006 Nisan ayı istatistikleri bunun %89 seviyesinde olduğunu gösteriyor. [3] Bu alanda en ciddi rakibi şu anda Linux'tur.
Microsoft Windows ailesinin son üyesi 30 Ocak 2007'de piyasaya çıkan Windows Vista'dır.
Microsoft Windows işletim sistemleri ailesi, daha eski IBM PC için olan MS-DOS ortamının üzerine bir grafik katmanı olarak başlamıştır. Modern sürümleri daha yeni olan Windows NT çekirdeği üzerine kuruludur. Windows 32-bit ve 64-bit Intel ve AMD işlemciler üzerinde çalışır; daha eski sürümleri DEC Alpha, MIPS R4000, ve PowerPC mimarilerinde de çalışmaktaydı (SPARC mimarisinde de çalışması için çalışmalar vardı).
Intel Itanium işlemciler tarafından kullanılan IA-64, ve daha sonra AMD64 (x86-64 olarak da biliniyor, Microsoft tarafından x64 olarak isimlendiriliyor, ve Intel tarafından adı EM64T olarak lisanslanarak kullanılıyor) mimarilerinin çıkmasıyla, Microsoft güncel işletim sistemlerinin bunları destekleyen sürümlerini sundu. Modern 64-bit Windows ailesi Windows XP 64-bit Edition for IA-64 systems, Windows XP Professional x64 Edition for AMD64 systems, ve Windows Server 2003'den (hem IA-64, hem de AMD64 sürümlü) oluşur.
Windows'un taşınabilir cihazlar için geliştirilmiş sürümü Windows CE (Pocket PC, Windows Mobile) ailesi olarak anılır, gerçek 32-bit bir işletim sistemidir; ARM, StrongARM, Intel XScale ve MIPS işlemcilerinde çalışır. Windows NT, XP ve CE'nin gömülü çalışan sürümleri de mevcuttur.

1983 İlk beta versiyonluk Windows satışa sunuldu.
1985 İlk Windows satışa sunuldu.
1985 İlk 16-bit Windows satışa sunuldu.
1990 İlk 4-bit Windows satışa sunuldu.
1993 Microsoft'un ABD sitesi açıldı
1993 İlk Windows NT satışa sunuldu.
1993 İlk 32-bit Windows satışa sunuldu.
1994 İlk Çince Windows sürümü Windows 3.2 satışa sunuldu.
1995 Microsoft'un Türkiye sitesi açıldı.
1995 İlk Windows 9x satışa sunuldu.
1996 İlk kez Microsoft Windows Türkiye'de satışa sunuldu.
1998 İlk taşınabilir Windows sürümü Windows CE satışa sunuldu.
1999 İlk 8-bit Windows satışa sunuldu.
2000 İlk iş interneti olan işletim sistemi Windows 2000 satışa sunuldu.
2000 İlk internet oyunu, sistem geri alma gibi programlar bulunan işletim sistemi Windows Me satışa sunuldu.
2001 İlk gelişmiş Windows olan Windows XP satışa sunuldu.
2002 PDA'lar için geliştirilmiş ilk Windows satışa sunuldu.
2004 İlk 64-bit Windows satışa sunuldu.
2006 Windows Vista'nın beta versiyonu satışa sunuldu.
2007 İlk DVD kayıt,RSS ve Phishing filtresi gibi özellikleriyle tanınan Windows Vista satışa sunuldu.
2007 İlk ev sunucusu olan işletim sistemi Windows Home Server satışa sunuldu.


Alıntıdır...

efsaneler ölmez, sadece kılık değiştirir.
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Windows Tarihçesi Ve Sürümleri
« Posted on: Nisan 26, 2024, 12:41:59 ÖÖ »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Windows Tarihçesi Ve Sürümleri e-book, Windows Tarihçesi Ve Sürümleri programı, Windows Tarihçesi Ve Sürümleri oyunları, Windows Tarihçesi Ve Sürümleri e-kitap, Windows Tarihçesi Ve Sürümleri download, Windows Tarihçesi Ve Sürümleri hikayeleri, Windows Tarihçesi Ve Sürümleri resimleri, Windows Tarihçesi Ve Sürümleri haberleri, Windows Tarihçesi Ve Sürümleri yükle, Windows Tarihçesi Ve Sürümleri videosu, Windows Tarihçesi Ve Sürümleri şarkı sözleri, Windows Tarihçesi Ve Sürümleri msn, Windows Tarihçesi Ve Sürümleri hileleri, Windows Tarihçesi Ve Sürümleri scripti, Windows Tarihçesi Ve Sürümleri filmi, Windows Tarihçesi Ve Sürümleri ödevleri, Windows Tarihçesi Ve Sürümleri yemek tarifleri, Windows Tarihçesi Ve Sürümleri driverları, Windows Tarihçesi Ve Sürümleri smf, Windows Tarihçesi Ve Sürümleri gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  



Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular