0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Vesveseden Kurtulmak (insanın Zihinine Öyle Bir Beladırki)  (Okunma Sayısı: 849 Kere Okundu.)
« : Mayıs 27, 2010, 02:41:57 ÖÖ »
Avatar Yok

Mavi_Kiyamet
*
Üye No : 26505
Nerden : Yurt Dışı
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 12251
Mesaj Sayısı : 47 783
Karizma = 55168


EY MARAZ-I VESVESE İLE MÜPTELÂ! Biliyor musun vesvesen neye benzer? Musibete benzer. Ehemmiyet verdikçe şişer; ehemmiyet vermezsen söner. Ona büyük nazarıyla baksan büyür; küçük görsen küçülür. Korksan ağırlaşır hasta eder; havf etmezsen hafif olur mahfî kalır. Mahiyetini bilmezsen devam eder yerleşir; mahiyetini bilsen onu tanısan gider.

Öyleyse şu musibetli vesvesenin aksâm-ı kesiresinden kesîrü'l-vuku olan yalnız Beş Vechini beyan edeceğim; belki sana ve bana şifa olur. Zira şu vesvese öyle birşeydir ki cehil onu davet eder ilim onu tard eder. Tanımazsan gelir tanısan gider.

BİRİNCİ VECİH - BİRİNCİ YARA

Şeytan evvelâ şüpheyi kalbe atar. Eğer kalb kabul etmezse şüpheden şetme döner. Hayale karşı şetme benzer bazı pis hatıraları ve münâfi-i edep çirkin halleri tasvir eder. Kalbe "Eyvah!" dedirtir ye'se düşürtür. Vesveseli adam zanneder ki kalbi Rabbine karşı sû-i edepte bulunuyor. Müthiş bir halecan ve heyecan hisseder. Bundan kurtulmak için huzurdan kaçar gaflete dalmak ister. Bu yaranın merhemi budur:

Bak ey biçare vesveseli adam! Telâş etme. Çünkü senin hatırına gelen şetim değil belki tahayyüldür. Tahayyül-ü küfür küfür olmadığı gibi; tahayyül-ü şetim dahi şetim değildir. Zira mantıkça tahayyül hüküm değildir. Şetim ise hükümdür.

Hem bununla beraber o çirkin sözler senin kalbin sözleri değil. Çünkü senin kalbin ondan müteessir ve müteessiftir. Belki kalbe yakın olan lümme-i şeytanîden geliyor. Vesvesenin zararı tevehhüm-ü zarardır. Yani onu zararlı tevehhüm etmekle kalben mutazarrır olmaktır. Çünkü hükümsüz bir tahayyülü hakikat tevehhüm eder. Hem şeytanın işini kendi kalbine mal eder; onun sözünü ondan zanneder. Zarar anlar zarara düşer. Zaten şeytanın da istediği odur.

İKİNCİ VECİH

Budur ki mânâlar kalbden çıktıkları vakit suretlerden çıplak olarak hayale girerler oradan suretleri giyerler. Hayal ise her vakit bir sebep tahtında bir nevi suretleri nesceder. Ehemmiyet verdiği şeyin suretlerini yol üstünde bırakır. Hangi mânâ geçse ya ona giydirir ya takar ya bulaştırır ya perde eder. Eğer mânâlar münezzeh ve temiz iseler suretler mülevves ve rezil ise giymek yoktur fakat temas var. Vesveseli adam teması telebbüsle iltibas eder. "Eyvah!" der. "Kalbim ne kadar bozulmuş. Bu sefillik bu hisset-i nefis beni matrud eder." Şeytan onun şu damarından çok istifade eder.

Şu yaranın merhemi şudur: Dinle ey biçare! Nasıl ki senin namazın edeb-i nezihânesinin vesilesi olan zahirî taharete batnının bâtınındaki necaset ona tesir etmez ve bozmaz. Öyle de maânî-i mukaddesenin suret-i mülevveseye mücavereti zarar etmez. Meselâ sen âyât-ı İlâhiyeyi tefekkür ediyorsun. Birden bir maraz ya bir iştah ya bevl gibi bir emr-i müheyyic şiddetle senin hissine dokunuyor. Elbette senin hayalin devâ-i illet ve kaza-i hâcetin levazımatını görecek bakacak onlara münasip süflî suretleri nescedecek. Ve gelen mânâlar ortalarından geçecekler. Geçeceklere ne beis vardır ne televvüs var ve ne zarar var ve ne hatar var. Yalnız hatar ise hasr-ı nazardır zann-ı zarardır.

ÜÇÜNCÜ VECİH

Budur ki: Eşya mabeynlerinde bazı münasebât-ı hafiye bulunur. Hattâ hiç ümit etmediğin şeyler içinde münasebet ipleri bulunur. Ya bizzat bulunur; veya senin hayalin meşgul olduğu san'ata göre o ipleri yapmış onları birbiriyle bağlamış. Şu sırr-ı münasebettendir ki bazan bir mukaddes şeyi görmek bir mülevves şeyi hatıra getirir. Fenn-i beyanda beyan olunduğu gibi "Hariçte uzaklık sebebi olan zıddiyet ise hayalde sebeb-i kurbiyettir." Yani iki zıddın suretlerinin cem'ine vasıta bir münasebet-i hayaliyedir. Bu münasebetle gelen tahattura "tedâi-yi efkâr" tabir edilir. Meselâ sen namazda münacatta Kâbe karşısında huzur-u İlâhîde iken âyâtı tefekkürde olduğun bir halde şu tedâi-yi efkâr seni tutup en uzak mâlâyâniyât-ı rezileye sevk eder.


--------------------------------------------------------------------------------

Yirmi Birinci Söz - s.113

Senin başın böyle bir tedâi-yi efkâra müptelâ ise sakın telâş etme. Belki intibaha geldiğin anda dön. "Aman ne kusur ettim!" deyip tetkikle meşgul olup durma; tâ o zayıf münasebet senin dikkatinle kuvvet peyda etmesin. Zira teessür gösterdikçe ehemmiyet verdikçe senin o zayıf tahatturun melekeye döner bir maraz-ı hayalî olur. Korkma maraz-ı kalbî değil. Şu nevi tahattur ise galiben ihtiyarsızdır. Hususan hassas asabîlerde daha galiptir. Şeytan şu nevi vesvesenin madenini çok işlettirir.

Şu yaranın merhemi şudur ki:

Tedâi-yi efkâr galiben ihtiyarsızdır; onda mes'uliyet yoktur. Hem tedâide mücaveret var temas ve ihtilât yoktur. Onun için efkârın keyfiyetleri birbirine sirayet etmez birbirine zarar vermez. Nasıl ki şeytan ile melek-i ilham kalb taraflarında mücaveretleri var. Ve füccar ve ebrârın karâbetleri ve bir meskende durmaları zarar vermez. Öyle de tedâi-yi efkâr saikasıyla istemediğin pis hayalât gelip nezih efkârın içine girse zarar vermez-meğer kasten olsa veya zarar zannıyla onunla ziyade meşgul olsa. Hem bazan kalb yoruluyor. Fikir kendini eğlendirmek için rastgele birşeyle meşgul olur. Şeytan fırsat bulur; pis şeyleri önüne serpiyor sürüyor.

DÖRDÜNCÜ VECİH

Amelin en iyi suretini taharrîden neş'et eden bir vesvesedir ki takvâ zannıyla teşeddüt ettikçe hal ona şiddetlenir. Hattâ bir dereceye varır ki o adam amelin daha evlâsını ararken harama düşer. Bazan bir sünnetin araması bir vâcibi terk ettiriyor. "Acaba amelim sahih oldu mu?" der iade eder. Bu hal devam eder gayet ye'se düşer. Şeytan şu halinden istifade eder onu yaralar. Şu yaranın iki merhemi var.

BİRİNCİ MERHEM: Bu gibi vesvese ehl-i i'tizâle lâyıktır. Çünkü onlar derler: "Medar-ı teklif olan ef'al ve eşya kendi zâtında âhiret itibarıyla ya hüsnü var sonra o hüsne binaen emredilmiş; veya kubhu var sonra ona binaen nehyedilmiş. Demek eşyada âhiret ve hakikat nokta-i nazarında olan hüsün ve kubh zâtîdir; emir ve nehy-i İlâhî ona tâbidir." Bu mezhebe göre insan her işlediği amelde şöyle bir vesvese gelir: "Acaba amelim nefsülemirdeki güzel surette yapılmış mıdır?"

Amma mezheb-i hak olan Ehl-i Sünnet ve Cemaat derler ki: "Cenâb-ı Hak bir şeye emreder sonra hasen olur. Nehyeder sonra kabih olur." Demek emirle güzellik nehiyle çirkinlik tahakkuk eder. Hüsün ve kubh mükellefin ıttılaına bakar ve ona göre takarrur eder. Şu hüsün ve kubh ise surî ve dünyaya bakan yüzünde değil belki âhirete bakan yüzdedir. Meselâ sen namaz kıldın veya abdest aldın. Halbuki namazını ve abdestini fesada verecek bir sebep nefsülemirde varmış; lâkin sen ona hiç muttali olmadın. Senin namazın ve abdestin hem sahihtir hem hasendir. Mutezile der: "Hakikatte kabih ve fâsittir. Lâkin senden kabul edilir. Çünkü cehlin var bilmedin; ve özrün var." Öyleyse Ehl-i Sünnet mezhebine göre zahir-i şeriate muvafık olarak işlediğin ameline "Acaba sahih olmuş mu?" deyip vesvese etme. Fakat "Kabul olmuş mu?" de gururlanma ucbe girme.

İKİNCİ MERHEM: Dinde harec yoktur. 4 Madem dört mezhep haktır. Madem istiğfara müncer olan derk-i kusur ise gurura müncer olan hüsn-ü amelin rüyetine-böyle vesveseli adama-müreccahtır. Yani böyle vesveseli adam amelini güzel görüp gurura düşmektense amelini kusurlu görse istiğfar etse daha evlâdır.

Madem böyledir. Sen vesveseyi at. Şeytana de ki: Şu hal bir harecdir. Hakikat-i hale muttali olmak güçtür dindeki yüsre münafidir. 5 esasına muhaliftir. Elbette böyle amelim bir mezheb-i hakka muvafık gelir. O bana kâfidir. Hem lâakal ben aczimi itiraf ederek ibadeti lâyıkı veçhile eda edemediğimden istiğfar ve tazarru ile merhamet-i İlâhiyeye dehâlet edip kusurum affolunmak kusurlu amelim kabul olunmak için mütezellilâne bir niyaza vesiledir.

BEŞİNCİ VECİH

Mesâil-i imâniyede şüphe suretinde gelen vesvesedir. Biçare vesveseli adam bazan tahayyülü taakkul ile iltibas eder. Yani hayale gelen bir şüpheyi akla girmiş bir şüphe tevehhüm edip itikadına halel gelmiş zanneder. Hem bazan tevehhüm ettiği bir şüpheyi imana zarar veren bir şek zanneder. Hem bazan tasavvur ettiği bir şüpheyi tasdik-i aklîye girmiş bir şüphe zanneder. Hem bazan bir emr-i küfrîde tefekkürü küfür zanneder. Yani dalâletin esbabını anlamak suretinde kuvve-i mütefekkirenin cevelânını ve tetkikatını ve bîtarafâne muhakemesini hilâf-ı iman zanneder. İşte telkinât-ı şeytaniyenin eseri olan şu zanlardan

ürkerek "Eyvah! Kalbim bozulmuş itikadıma halel gelmiş" der. O haller galiben ihtiyarsız olduğundan cüz-ü ihtiyarîsiyle ıslah edemediğinden ye'se düşer. Bu yaranın merhemi şudur ki:

Tahayyül-ü küfür küfür olmadığı gibi tevehhüm-ü küfür dahi küfür değildir. Tasavvur-u dalâlet dalâlet olmadığı gibi tefekkür-ü dalâlet dahi dalâlet değildir. Çünkü hem tahayyül hem tevehhüm hem tasavvur hem tefekkür tasdik-i aklîden ve iz'ân-ı kalbîden ayrıdırlar başkadırlar. Onlar bir derece serbesttirler. Cüz-ü ihtiyariyeyi pek dinlemiyorlar. Teklif-i dinî altına çok giremiyorlar. Tasdik ve iz'an öyle değiller. Bir mizana tâbidirler.

Hem tahayyül tevehhüm tasavvur tefekkür nasıl ki tasdik ve iz'an değiller. Öyle de şüphe ve tereddüt sayılmazlar. Fakat eğer lüzumsuz tekrar ede ede müstekar bir hale gelse o vakit hakikî bir nevi şüphe ondan tevellüt edebilir.

Hem bîtarafâne muhakeme namıyla veya insaf namına deyip şıkk-ı muhalifi iltizam ede ede tâ öyle bir hale gelir ki ihtiyarsız taraf-ı muhalifi iltizam eder. Ona vâcip olan hakkın iltizamı kırılır. O da tehlikeye düşer. Hasmın veya şeytanın bir vekil-i fuzulîsi olacak bir halet zihninde takarrur eder.

Şu nevi vesvesenin en mühimi budur ki: Vesveseli adam imkân-ı zâtî ile imkân-ı zihnîyi birbiriyle iltibas eder. Yani birşeyi zâtında mümkün görse o şeyi zihnen dahi mümkün ve aklen meşkûk tevehhüm eder. Halbuki ilm-i kelâmın kaidelerindendir ki imkân-ı zâtî ise yakîn-i ilmîye münâfi değil ve zaruret-i zihniyeye zıddiyeti yoktur. Meselâ şu dakikada Karadeniz'in yere batması zâtında mümkündür ve o imkân-ı zâtî ile muhtemeldir. Halbuki yakînen o denizin yerinde olduğunu hükmediyoruz şüphesiz biliyoruz. Ve o ihtimal-i imkânî ve o imkân-ı zâtî bize şek vermez bir şüphe getirmez yakînimizi bozmaz. Meselâ şu güneş zâtında mümkündür ki bugün gurub etmesin veya yarın tulû etmesin. Halbuki bu imkân yakînimize zarar vermez şüphe getirmez.

İşte bunun gibi meselâ hakaik-ı imâniyeden olan hayat-ı dünyeviyenin gurubuna ve hayat-ı uhreviyenin tulûuna imkân-ı zâtî cihetinde gelen vehimler yakîn-i imânîye zarar vermez. Hem yani "Bir delilden neş'et etmeyen bir ihtimalin hiç ehemmiyeti yoktur" olan kaide-i meşhure hem usulü'd-din hem usulü'l-fıkhın kaide-i mukarreresindendir.

Eğer desen: "Bu derece mü'minlere muzır ve müz'iç olan vesvese ne hikmete binaen bize belâ olmuş?"

Elcevap: İfrâta varmamak hem galebe çalmamak şartıyla asl-ı vesvese teyakkuza sebeptir taharrîye dâîdir ciddiyete vesiledir. Lâkaytlığı atar tehâvünü def eder. Onun için Hakîm-i Mutlak şu dâr-ı imtihanda şu meydan-ı müsabakada bize bir kamçı-yı teşvik olarak vesveseyi şeytanın eline vermiş beşerin başına vuruyor. Şayet ziyade incitse Hakîm-i Rahîme şekvâ etmeli demeli.

Vesvese düştüyü an kökünden söküp def edebilmemiz temennim ile...
Allah 'a Emanet Olunuz
« Son Düzenleme: Mayıs 27, 2010, 03:21:41 ÖÖ Gönderen : [B][R][N] »

Wmhocasi.com
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Vesveseden Kurtulmak (insanın Zihinine Öyle Bir Beladırki)
« Posted on: Nisan 25, 2024, 07:06:02 ÖÖ »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Vesveseden Kurtulmak (insanın Zihinine Öyle Bir Beladırki) e-book, Vesveseden Kurtulmak (insanın Zihinine Öyle Bir Beladırki) programı, Vesveseden Kurtulmak (insanın Zihinine Öyle Bir Beladırki) oyunları, Vesveseden Kurtulmak (insanın Zihinine Öyle Bir Beladırki) e-kitap, Vesveseden Kurtulmak (insanın Zihinine Öyle Bir Beladırki) download, Vesveseden Kurtulmak (insanın Zihinine Öyle Bir Beladırki) hikayeleri, Vesveseden Kurtulmak (insanın Zihinine Öyle Bir Beladırki) resimleri, Vesveseden Kurtulmak (insanın Zihinine Öyle Bir Beladırki) haberleri, Vesveseden Kurtulmak (insanın Zihinine Öyle Bir Beladırki) yükle, Vesveseden Kurtulmak (insanın Zihinine Öyle Bir Beladırki) videosu, Vesveseden Kurtulmak (insanın Zihinine Öyle Bir Beladırki) şarkı sözleri, Vesveseden Kurtulmak (insanın Zihinine Öyle Bir Beladırki) msn, Vesveseden Kurtulmak (insanın Zihinine Öyle Bir Beladırki) hileleri, Vesveseden Kurtulmak (insanın Zihinine Öyle Bir Beladırki) scripti, Vesveseden Kurtulmak (insanın Zihinine Öyle Bir Beladırki) filmi, Vesveseden Kurtulmak (insanın Zihinine Öyle Bir Beladırki) ödevleri, Vesveseden Kurtulmak (insanın Zihinine Öyle Bir Beladırki) yemek tarifleri, Vesveseden Kurtulmak (insanın Zihinine Öyle Bir Beladırki) driverları, Vesveseden Kurtulmak (insanın Zihinine Öyle Bir Beladırki) smf, Vesveseden Kurtulmak (insanın Zihinine Öyle Bir Beladırki) gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  



Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular