0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Vergi Hukukunun Kaynakları  (Okunma Sayısı: 10005 Kere Okundu.)
« : Ağustos 04, 2013, 08:54:30 ÖS »
Avatar Yok

Asortik Hatun
*
Üye No : 3762
Nerden : İzmir
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 13388
Mesaj Sayısı : 22 841
Karizma = 58066


ÜNİTE 2
VERGİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI

I. VERGİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI
A- YASAMA ORGANI TARAFINDAN ÇIKARTILAN KAYNAKLAR
1. Anayasa: Verginin, bir yurttaş sorumluluğa anlamında ödenmesi zorunlu bir mükelleflik haline gelmesi tarihsel bir süreç sonucunda gerçekleşmiştir.

NOT: 1215 tarihinde ingiltere'de, Magna Carta'nın ortaya konmasından itibaren vergiler, ülkelerin anayasalarında da yer almaya başlamıştır.

Türk Vergi Hukukunun Anayasal Temelleri: 1982 Anayasası'nda vergiler ile ilgili olarak yer alan hükümleri başlıca iki bölüme ayırarak ele almak mümkündür.
Bu konuda doğrudan doğruya hüküm altına alınmış genellik, mali güce
göre vergi verme ve kanunilik ilkeleri meydana getirilmektedir.
Vergileri dolaylı olarak ilgilendiren hükümler oluşturulmaktadır

Anayasa'da Kabul Edilen Vergi İlkeleri: Vergi ödevi, Anayasa'nın Siyasi Haklar ve Ödevler başlıklı bölümünde düzenlenmiştir. Genellik ilkesi, kural olarak ayrım yapılmaksızın herkesin vergi mükellefi olmasını ifade eder. Yani bu ilkeyle herkese, sınıf, ırk, cins, vb. konularda bir ayrım gözetilmeksizin, vergi mükellefi olması esası getirilmektedir.
Anayasa ile kabul edilmiş bulunan mali güce göre ödeme ilkesi ise vergide eşitlik ilkesinin diğer bir ifadesidir. Durumları eşit olan kimselerin eşit miktarda vergi ödemeleri, yatay adalet kavramı ile ifade edilir. Yani, gelir, servet ve kişisel durumları aynı olanlar için, vergi miktarı da eşit olacaktır. Durumları farklı olanların, farklı miktarda vergi ödemeleri ise, dikey adalet olarak adlandırılır. ödeme gücü olarak, gelir kabul edildiğinde, diğer durumların aynı olmasına rağmen, geliri daha fazla olan kişinin daha çok vergi ödemesi, buna örnek olarak gösterilebilir.
Verginin mali güce göre alınmasını sağlayan bazı teknikler bulunmaktadır. Bunlar, en az geçim indirimi, gelirleri ayırma ilkesi ve artan orantılık gibi tekniklerdir. Verginin mali güce göre alınması ilkesi, uyulması zorunlu bir anayasa hükmüdür. Bir ülkede uygulanan vergi politikalarıyla, gelir dağılımı etkilenerek vergi adaleti sağlanmaya çalışılır. 1982 Anayasası, alınacak vergi tedbirleriyle, sosyal amaca yönelik bir maliye politikası uygulanması gerektiğini vurgulamaktadır.
Anayasanın 73. maddesinin üçüncü fıkrası, "Vergi, resim,harç ve benzeri mali mükelleflikler kanunla konulur, değiştirilir ve kaldırılır" diyerek, üçüncü vergi ilkesi olarak kanunilik ilkesini benimsemiştir.
Anayasa bu hükmüyle, vergilemede keyfi ve takdiri uygulamayı önlemek istemektedir.


Verginin kanuniliği ilkesi, genel bir ifade tarzı değildir. Verginin kanuniliği ilkesi, vergilendirmeye ilişkin temel unsurların kanunla düzenlenmesini gerektirir. Verginin mükellefi, konusu, vergiyi doğuran olayın ne olduğu muafiyet ve istisnaları, matrahın tespiti, diğer indirimleri tarifesi ve ödenmesi gibi, her hususun kanunla düzenlenmesi gerektiği belirtilmektedir

Kanunilik ilkesine, vergiyle beraber, harç, resim ve benzeri mali mükelleflikler de dahildir.
Anayasa, vergilerle ilgili olarak kanunilik ilkesini.öyle benimsemiştir ki, ilke olarak kanun hükmünde kararnamelerle dahi yeni vergi getirilemeyeceğini, vergilerin değiştirilemeyeceğini ve kaldırılamayacağını kabul etmiştir. Bunun tek istisnası sıkı yönetim ve olağanüstü hallerdir

Anayasa'nın 73. maddesinin dördüncü fıkrası, bu ilkeye bir istisna getirmiştir. Söz konusu fıkra, "Vergi, resim, harç ve benzeri mali mükellefliklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapma yetkisi Bakanlar Kurulu'na verilebilir hük¬münü taşımaktadır. Bakanlar Kurulu da, kendisine verilmiş olan bu yetkiyi başka bir organa devredemez.

UYARI: Bakanlar Kurulu'na tanınmış olan yetki; vergilerin muaflık, istisna, indirim ve oranlarıyla
sınırlandırılmıştır.

Öte yandan böyle bir yetkinin Bakanlar Kurulu tarafından kullanılabilmesi için, kanunda belirtilmiş olan alt ve üst sınırlar konulmamış ise, Bakanlar Kurulu'nun, kendisine verilmiş olan yetkiyi kullanma hakkı olmayacaktır. 2. Kanunlar: Anayasa'nın yetkili kıldığı organlar tarafından çıkarılan, yazılı, genel, sürekli ve soyut hukuk kurallarıdır. Demokratik ülkelerde kanun yapma yetkisine haiz organlar parlamentolardır. Kanunlar, vergi hukukunun da asli kaynaklarıdır. Kanunların özellikleri şunlardır:

♦ Kanunların ilk özelliği yazılı olmalarıdır. Bu nitelik, hukukun diğer birkaynağı oian örf ve adetten, kanunları ayırır.
♦ istisnai durumlar bir yana bırakıldığında, kanunların diğer bir özelliği, genel olmalarıdır. Kanunlar aynı durumdaki kişi ve olayları kapsar.
♦ Kanunlar, ilke olarak sürekli olurlar. Ancak istisnai olarak, bazı kanunlar belirli bir süre için çıkarılabilir. Bunun tipik örneği bütçe kanunlarıdır. Bütçe kanunları yıllıktır.
Kanunsuz vergi alınamaz hatta çıkarılan kanunlar, Anayasada belirtilmiş olan ilkelere aykırı olamaz.
Vergi kanunları, vergilerin temel kavramlarını mutlaka belirtmelidir. Bunlar; verginin konusu, mükellefi, vergiyi doğuran olay, matrah,tarife veya oran ve tahsil şekilleri gibi vergilerin esas kavramlarıdır. Bu unsurlardan birinin olmaması, o vergi kanununun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesini gündeme getirebilir

Vergilere ilişkin yazılı düzenlemeler, ya müstakil bir kanunda çıkartılır ya da diğer bazı kanunlar içinde vergilere ilişkin düzenlemelere yer verilir. Gelirler üzerinden alınan vergilerle ilgili olarak ülkemizde başlıca;
♦ 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu
♦ 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Servet ve servet vergileriyle ilgili olarak;
♦ 1319 sayılı Emlâk Vergisi Kanunu
♦ 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu
♦ 7338 sayılı Veraset ve intikal Vergisi Kanunu, Harcama vergileriyle ilgili olarak;
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu,

♦ 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu,
♦ 4458 sayılı Gümrük Vergisi Kanunu
♦ 468 sayılı Damga Vergisi Kanunu Diğer vergisi, resim ve harçlar olarak da;
♦ 213 sayılı Vergi Usul Kanunu,
♦ 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun,
♦ 493 sayılı Harçlar Kanunu sayılabilir.
Uluslararası Vergi Anlaşmaları: Anayasa'nın 90. maddesinin birinci fıkrası, "Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve ulusrarası kuruluşlarla yapılacak anlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin anlaşmaların onaylanmasını bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır" dermektedir

UYARI: Burada şuna dikkat edilmesi gerekmektedir. TBMM'nin anlaşmayı değil, anlaşmanın onaylanmasını bir kanunla uygun bulması gerekmektedir

Ancak, ekonomik ticari veya teknik ilişkileri düzelmeyen ve süresi bir yılı aşmayan anlaşmalar, Devlet maliyesi bakımından bir yük getirmemek, kişi hallerine ve Türklerin yabancı ülkelerdeki mülkiyet haklarına dokunmamak şartıyla, yayınlanarak yürürlüğe konabilir. Bu durumda yapılan anlaşmalar iki ay içinde sadece TBMM'nin bilgisine sunulur. Aynı şekilde uluslararası bir anlaşmaya dayanan uygulama anlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanarak ekonomik, ticari, teknik ve idari anlaşmaların Türkiye Büyük Millet Meclisi'nfe onaylanmasına gerek yoktur. Usulüne uygun bir şekilde yürürlüğe sokulan anlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasa'ya aykırılık iddiası ile Ana/asa Mahkemesine dava açılamaz.

NOT: Bu bilgilere göre, Türkiye'de usulüne uydun olarak yürürlüğe konan bir uluslararası vergi anlaşması, pozitif hukuk affından kanun hükmünde


B- YÜRÜTME ORGANI TARAFINDAN ÇIKARTILAN KAYNAKLAR
1. Kanun Hükmünde Kararnameler: Anayasanın 91. maddesiyle Bakanlar Kurulu'na, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmiştir

UYARI: Anayasa'da belirtilmiş olan bazı terfel haklar, kişi hakları ve * ödevleri ile siyasi haklar ve ödevler, sıkı yönetim ve olağanüstü haller dışında kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez.

Vergiler de, bu sayılan haklar ve ödevler içinde yer almıştır. Bu nedenle vergilere ilişkin olarak kanun hükmünde kararname çıkılması sıkıyönetim, olağanüstü hal ve savaş durumunda mümkündür.
Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin, bir yetki kanununa dayanması gerekir. Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir. Kanun hükmünde kararnameler, Resmi Gazete'de yayımlanır ve yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulur. Kanun hükmünde kararnamelerin, TBMM tarafından, sürenin bitmesinden önce onaylanması gerekir.
Olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerirfte çıkarılan kanun hükmünde kararnameler hakkında Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz

2. Bakanlar Kurulu Kararları: Anayasa'nın 73. maddesin son fıkrası, "vergi, resim, harç ve benzeri mali mükellefliklerin; muaflık, istısnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapma yetkisi Bakanlar Kurulu'na verilebilir diyerek söz konusu alanlarla sınırlı kalmak üzere Bakanlar Kurulu'na bazı düzenlemeler yapma yetkisi verilmiştir

Böyle bir yetkinin Bakanlar Kurulu'na verilme nedeni; özellikle enflasyonist ortamlarda, para değerinin düşmesi dolayısıyla, muaflık ve istisnaların bir anlamı kalmamasını ve vergi oranlarının mükelleflere aşırı yük getirmesini önlemektedir.
Kanun hükmünde kararname çıkarılması, bir yetki kanununu gerekli kıldığı halde, Bakanlar Kurulu kararı çıkarmada, böyle bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Bakanlar Kurulunca çıkarılan kararlar, uyulması zorunlu kaynaklardır, örneğin, gelir vergisi stopaj oranlarıyla ilgili Bakanlar Kurulu kararları bunlardan biridir. Tüzükler: Kanunlar soyut metinlerdir. Bu nedenle, kanunlarda ayrıntılı hükümlere yer verilmemesi gerekir. Ancak, soyut nitelikteki genel düzenlemelerin somut olaylara uygulanabilmesi için, Kanunlara oranla somut olaylara daha yakın ve kanunların uygulama şekillerini gösteren, diğer bazı düzenlemelere de ihtiyaç bulunmaktadır. Tüzükler bu tür bir hukuk kaynağıdır.

Tüzükleri kanunlardan ayıran en önemli fark, kanun yapma yetkisinin yasama organına ait olmasına karşılık, tüzük çıkarma yetkisinin yürütme organına ait olmasıdır.

Tüzüklerin özellikleri şunlardır:

♦ Her tüzük bir kanuna dayanmak zorundadır. Çünkü tüzük ya kanunun uygulama şeklini gösterecek veya kanunun emrettiği diğer işleri belirleyecektir.
♦ Tüzükler dayandığı kanuna aykırı olmamalıdır. Zira hiyerarşi bakımından, kanunla tüzük arasında bir derece farkı bulunmaktadır.
♦ Tüzüklerin Bakanlar Kurulunca hazırlanmış, Danıştay'ın incelemesinden geçirilmiş, Cumhurbaşkanı'nca imzalanarak Resmi Gazete'de yayımlanmış olması gerekir. Bu tüzüklerin şekil şartıdır
Yönetmelikler :Yönetmelikler, vergi hukukunun yardımcı kaynaklarıdır. Yönetmeliklerin özellikleri şunlardır:
♦ Yönetmelikler, idarenin uygulama alanında sahip olduğu düzenleyici işlemleri belirleyecektir.
♦ Yönetmelik çıkarma yetkisi, Bakanlar Kurulu, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilere verilmiştir.
♦ Yönetmelikler, sözü edilen kuruluşların görev alanlarını ilgilendiren kanun ve tüzüklerin uygulama alanını göstermek için düzenlenir.
♦ Yönetmelikler, uygulama alanlarını düzenledikleri kanun ve tüzüklere aykırı hüküm getiremezler
♦ İlgililere ulaşması amacıyla, kamuyu ilgilendiren yönetmelikler, Resmi Gazete'de yayımlanır.
Vergi hukuku alanında, yönetmeliklere sıkça rastlanmasının nedeni. tüzükler gibi, çıkarılmasının bazı formalitelere tabi olmamasıdır.

Tüzükler çıkarılırken Danıştay'ın görüşünün alınması gerekir. Oysa yönetmeliklerin çıkarılmasında böyle bir zorunluluk bulunmamaktadır. Vergi mahkemeleri, kanununa aykırı yönetmelik hükümlerini dikkate almaksızın karar verebilirler.
Vergi hukuku alanında yönetmelikler, daha çok Bakanlar Kurulu ve Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılmaktadır.
Genel Tebliğler: Bağlayıcı tür genel tebliğler, kanunların vermiş olduğu yetkiye dayanılarak Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılır. Amortisman oranlarının tespitine ilişkin olarak çıkarılan tebliğler buna örnek verilebilir.
Danıştay'da iptal ettirilebilirler. Doğal olarak bunlar iptal edildikleri takdirde bağlayıcı kaynak olma niteliklerini kaybederler.
Bağlayıcı olmayan genel tebliğler, Maliye Bakanlığı tarafından, yorumlayıcı ve yol gösterici olması amacıyla çıkarılan tebliğlerdir. Bunlar, yeni yürürlüğe sokulan vergi hukukuna ilişkin bir düzenlemenin nasıl uygulanması gerektiğini Bakanlık teşkilatına ileten , emir niteliğindeki açıklamalardır

Bu tür genel tebliğler, sadece Bakanlığı bağlar. Doğal olarak vergi uygulamalarında mükellefler de, bu tür tebliğlerden yararlanırlar. Ancak sözü edilen genel tebliğler, vergi yargı kuruluşlarını bağlamaz.
Muktezalar (Özelgeler), Sirkülerler, Genelgeler ve Genel Yazılar: Mukteza (özelge); vergi yönetimi tarafından mükelleflerin tereddüde düştükleri konularda aydınlatılmaları amacıyla talep üzerine verilen görüşlere denir. Muktezalar bağlayıcı kaynak değildir. Ancak, muktezaya göre uygulama yapan mükelleflere, ceza gerekse dahi vergi cezası kesilemez.
Maliye Bakanlığı, genel tebliğlerin dışında, bazı özel durumlar için kendi teşkilatına yönelik açıklamalar da yapabilir. Bakanlık teşkilatına yapılan bu tür açıklamalar, genelgeler ile genel yazılardır. Bunlar sadece vergi dairelerini bağlar.
NOT: Muktezalar, Resmi Gazete'de yayımlanmazlar.

C- YARGI ORGANINDAN DOĞAN KAYNAKLAR
Anayasa Mahkemesi Kararları: Yürürlüğe konulan uluslararası vergi anlaşmaları aleyhine Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Diğer taraftan, olağanüstü haller,sıkı yönetim ve savaş durumlarında çıkarılacak vergilere ilişkin kanun hükmündeki kararnameler de Anayasa Mahkemesi'nde dava konusu yapılamaz. Bu istisnai durumlar dışında Anayasa Mahkemesi'nin kararlan, vergi hukukunun önemli ve asli kaynaklarından birini meydana getirir.
Anayasa'nın 148. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetkileri sözü edilen maddede saptanmış ilkeler doğrultusunda, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve T.B.M.M. iç tüzüğünün anayasaya uygunluğunu denetlemektir. Kanunların, anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla dava açma yetkisi sınır-landırılmıştır. Bu yetkiye sahip kişi ve kuruluşlar arasında; Cumhurbaşkanı, siyasi parti meclisi grupları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının en az beşte biri tutarındaki üyeler yer almaktadır. Mahkemeler de, görmekte oldukları davalarla ilgili olarak, Anayasa Mahkemesi'ne dava açabilirler. Mahkeme kararlan kesin olup, yasama, yürütme ve yargı organlarını bağlar.

Anayasa Mahkemesi'nin kararları Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girer. ilke olarak kararlar yayımlandıkları tarihte yürürlüğe girer. Anayasa Mahkemesi kararlan geçmişe etkili değildir. (Yani mahkeme kararlan geriye yürümez)

UYARI: Anayasa Mahkemesi yürürlükteki bir vergi kanununu iptal ederek yürürlükten kaldırma yetkisine sahiptir.

Danıştay İçtihadı Birleştirme Kararları: Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu, Danıştay dava dairelerinin veya dava daireleri genel kurullarının, kendi kararları ya da ayrı ayrı verdikleri kararlar arasında uyuşmazlık tespit etmeleri veya birleşmiş içtihatların değiştirilmesinin gerekli görülmesi durumunda, ilgili mevzuat hükümlerine göre, içtihadın birleştirilmesine veya değiştirilmesine karar verir.
İçtihadı birleştirme kararları, Danıştay daireleri ile diğer idare ve vergi mahkemeleri için uyulması zorunlu kaynak niteliğindedir.
Diğer Yargı Kararları: Yardımcı nitelikteki kararlardır. Örnek olarak, Danıştay Dava Daireleri Kurulu kararlarını, daire kararlarını, bölge idare mahkemesi ve vergi mahkemesi kararlarını gösterebiliriz. Bunlar sadece ilgilileri bağlar, vergi idaresinin aynı durumdaki olay ve kişilerde bu kararlara uyma zorunluluğu bulunmamaktadır.

Diğer mahkemelerin ve hatta aynı mahkemenin de, başka bir olayda söz konusu karara uyması zorunlu değildir

D- DİĞER KAYNAKLAR
Doktrin (Bilimsel içtihatlar): Doktrin, hukuk öğretisi tarafından ortaya konan bilimsel görüş ve düşünceleri ifade eder. Hukuk düşünürleri, olması gereken hukuku belirlerken, yabancı ülkelerdeki teori ve uygulamalarla görüşlerini desteklemeye çalışırlar.
Bu tür kaynakların bağlayıcı niteliklerinin olmaması ve vergi idare ve yargı kuruluşlarının, düzenleme ve yorumlarını yazılı metinlerden ayırmamaları nedeniyle doktrinler, vergi hukuku alanında önemli rol oynamamaktadır.
Örf ve adet: Örf ve adet, topluluk içerisinde kabul gören ve uyulması zorunlu sayılan geleneklerdir. Örf ve adet hukuku yazılı hukuk kaynağı değildir. Bir geleneğin toplumda örf ve adet hukuku haline gelebilmesi için, süreklilik, genel inanç ve devlet yaptırımı gibi koşulların mevcut olması gerekir. Örf ve adet hukuku, daha çok, özel hukuk için geçerlidir

II. VERGİ KANUNLARININ UYGULANMASI

A- VERGİ KANUNLARININ YER BAKIMINDAN UYGULANMASI

Mülkilik ilkesine göre, ülke sınırları içinde yerli veya yabancı olsun herkes için, o ülkenin kanunları geçerlidir. Şahsilik ilkesi ise, konuya tabilik esasından bakmaktır. Buna göre, kişi hangi ülkede bulunursa bulunsun, bağlı bulunduğu ülkenin kanunlarına tabidir.

Vergi, egemenlik gücüne dayanılarak alındığına ve egemenlik gücü de ülke sınırları içinde geçerli olduğuna göre, ilke olarak vergi kanunlarının uygulanmasında, mülkilik kuralı geçerlidir. Mülkilik ilkesi, daha çok gayrimenkuller üzerinden alınan vergilerde, gayri şahsi nitelikte bulunan tüketim vergileri ile harçresimlerde geçerlidir. Şahsilik (kişisellik) ilkesi ise, genellikle gelir vergisi gibi şahsi vergilerde geçerlidir. İlke olarak kişi, şahsi bir vergi türü olan gelir vergilerinde, gelirini, hangi ülke sınırları içinde elde etmiş olursa olsun, tabiiyetinde bulunduğu ülkenin vergi kurallarına tabidir.

Bazı vergilerde hem mülkilik hem de şahsilik ilkesi birlikte uygulanır. Bu tür vergilere veraset ve intikal vergisi örnek olarak verilebilir.

Devletler çifte vergilendirmeyi önlemek ve ekonomik bakımdan ülkeye yararlı gördükleri bazı tedbirleri almak için, bazı girişimlerde bulunabilirler. Serbest bölge veya limanlar, ülke sınırları içerisinde bulunmakla birlikte, vergilendirme açısından o ülkenin vergi mevzuatına tabi tutulmazlar. Diğer yandan, karşılıklı yapılan vergi anlaşmalarıyla devletler, bazı işlemlerden veya bazı kişilerden vergi almaktan vazgeçerler. Yani böylece devletler, sahip oldukları egemenlik haklarını kullanmazlar.

B- VERGİ KANUNLARININ ZAMAN BAKIMINDAN UYGULANMASI

Hukukta, ilke olarak kanunlar, yürürlükte bulundukları süre içinde uygulanır. Yürürlük tarihinden önceki süreler için kanunların uygulanmaması genel kuraldır. Bu kurala kanunların makabline şamil olmaması, yani geriye yürümemesi kuralı denir. Kanunlar, ilke olarak, yürürlüğe girdikleri tarihten sonra gerçekleşen olaylara uygulanırlar.

Vergi kanunları genellikle, Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlüğe girer. Bazı durumlarda da yayımlanan kanunda yürürlük tarihi, ileri bir tarih olarak tespit edilmiş olabilir. Eğer, yayımlanan kanunda yürürlükle ilgili olarak herhangi bir hüküm bulunmuyorsa ki bu duruma çok ender rastlanır, o takdirde kanun, yayımlanmasından 45 gün sonra yürürlüğe girer.

Burada, sonuçlanmış olaylara kanunların uygulanması ile halen devam eden olaylara yeni düzenlemenin uygulanmasını birbirinden ayırmak gerekir. Birinci durum, yeni kanuni düzenlemelerin, vergiyi doğuran sonuçlanmış olaylar için uygulanmasıdır

Örneğin 2002 yılında yürürlüğe sokulan bir hükümle, 2001 yılında kapsam dışı bırakılmış bazı gelirler, o yılın geliri olarak vergilendirilmek istenmektedir. İkinci durum ise, vergiyi doğuran olay henüz devam ederken yapılan bir değişikliğim geçmişe uygulanmasıdır. 2002 yılının ortasında gelir vergisi oranlarının yükseltilmesi halinde, yükselen oranların tüm 2002 yılı geliri için geçerli olması buna örnek olarak gösterilebilir. Esasen bu gibi durumlarda, değişiklik tarihine kadarki olaylar için, eski; değişiklik tarihinden sonraki olaylar için, yeni oranların uygulanması doğrudur.

Bilindiği üzere usul kanunlarının, ilgililerin lehine olan yemi hükümleri, ilke olarak geriye yürütülmektedir. Aynı kuralın, vergilere ilişkin usul hükümleri için de geçerli olması gerekir. Yani yeni düzenleme mükellefin lehine ise, o hükmün; aleyhine ise, eski hükmün uygulanması gerekir.

Vergi kanunları da, diğer kanunlar gibi, bir kanunla yürürlükten kaldırılır. Yürürlükten kaldırma bir hüküm ile açık olarak yapılabileceği gibi bazenı de kapalı bir yürürlükten kaldırma ifadesi kullanılarak da yapılabilir

iki genel veya iki özel kanunun çatışması halinde, daha sonraı çıkan kanun uygulanır. Ancak kanunlardan birisinin özel, diğerinin genel olması halinde; genel kanun özel kanundan önce yürürlüğe girmiş ise, özel kanun kendi kapsamı bakımından genel kanunu yürürlükten kaldırır. Özel kanun, genel kanundan önce yürürlüğe girmiş ise, bu gibi durumlarda kanun koyucunun iradesine bakmak gerekir.

Kanunların yürürlükten kalkmasının diğer bir yolu ise, Anayasa Mahkemesi'nin kanunu veya kanunun bazı maddelerini iptal etme yolu ile kanunu yürürlükten kaldırmasıdır. Süre ile ilgili çıkarılan kanunlarda da sürenin dolması ile kanun kendiliğinden yürürlükten kalkmış olur.

C- VERGİ KANUNLARININ ANLAM BAKIMINDAN UYGULANMASI (YORUM)

1.Yorum Konusunda Genel Bilgiler: Yorum denildiğinde, hukuk kurallarının veya kanunların gerçek anlamının araştırılması ve araştırma sonucunda da hükme, lafza ve ruha göre bir anlam kazandırılması anlaşılmalıdır.

Hukuki düzenlemeler, genel ve soyutturlar. Hukuki uyuşmazlıklarda yargıçlar, karar vermekle mükellef kişilerdir. Yargıçlar, hukuki düzenleme ile konuyu yorum yoluyla bağdaştırarak bir sonuca ulaşmaya çalışırlar. Bunuın için hukukta yorum gerekli ve kaçınılmaz bir hukuki müessesedir.

Klasik yorum görüşünde, kanun koyucunun görüşünden hareket edilir. Kanun koyucunun iradesi, görüşün esasını meydana getirir. Yoırum yapılırken, kanun tasarı ve taslaklarının hazırlık çalışmaları, bu çalışmaların görüşülmesi sırasında ileri sürülen görüş ve teklifler, ayrıntılı olarak ele alınır. Bu tür yorum, şekilci bir yorumdur. Çağdaş yorum görüşünde, yorumun amaç doğrultusunda yapılması gerektiği savunulur.

2.Yorum Türleri
♦ Yasama Yorumu; Yasama yorumu somut olayları açıklığa kavuşturmak için değil, genel olarak yapılır. Yasama yorumunun en belirgin özelliği kanun gücünde bağlayıcı olmasıdır. Diğer bir özelliği ise, yorumlanan metnin, yürürlük tarihinden itibaren geçerli olmasıdır. Yani geçmişte de etkili olmasıdır. 1924 Anayasası yasama yorumuna imkan tanımaktaydı. Oysaki 1961 ve 1982 Anayasaları, Türk hukukunda yasama yorumunu kabul etmemişlerdir.

♦ Yargısal Yorum: Yargı organlarınca, yargılama faaliyeti sırasında yapılan yorumdur. Yasama yorumunun genel nitelikli olmasına karşın, yargı yorumu özel nitelik arz eder. Yargı yorumu özel nitelikte olduğundan genel bağlayıcılığı yoktur.

♦ İdari Yorum: Vergi idaresince vergi kanunlarının uygulanması sırasında yapılan yorumdur, idare tarafından yapılan vergi yorumunu iki şekilde düşünmek mümkündür. Bunlardan ilki, genel düzenleyici işlemler

WeBCaNaVaRi'na Üye Olmadan Link'leri ve Kod'ları Göremezsiniz.
Link'leri Görebilmek İçin. Üye Ol. veya Giriş Yap.
Üyelerimizden Destek Bekliyoruz.
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Vergi Hukukunun Kaynakları
« Posted on: Nisan 23, 2024, 10:32:07 ÖÖ »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Vergi Hukukunun Kaynakları e-book, Vergi Hukukunun Kaynakları programı, Vergi Hukukunun Kaynakları oyunları, Vergi Hukukunun Kaynakları e-kitap, Vergi Hukukunun Kaynakları download, Vergi Hukukunun Kaynakları hikayeleri, Vergi Hukukunun Kaynakları resimleri, Vergi Hukukunun Kaynakları haberleri, Vergi Hukukunun Kaynakları yükle, Vergi Hukukunun Kaynakları videosu, Vergi Hukukunun Kaynakları şarkı sözleri, Vergi Hukukunun Kaynakları msn, Vergi Hukukunun Kaynakları hileleri, Vergi Hukukunun Kaynakları scripti, Vergi Hukukunun Kaynakları filmi, Vergi Hukukunun Kaynakları ödevleri, Vergi Hukukunun Kaynakları yemek tarifleri, Vergi Hukukunun Kaynakları driverları, Vergi Hukukunun Kaynakları smf, Vergi Hukukunun Kaynakları gsm
Yanıtla #1
« : Mart 13, 2014, 05:38:01 ÖS »
Avatar Yok

saatre07
*
Üye No : 170990
Nerden : Balıkesir
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 5
Karizma = 0


parmaklarınıza saglık güzel özet olmus.
Yanıtla #2
« : Mart 22, 2014, 01:19:48 ÖÖ »
Avatar Yok

lusican
*
Üye No : 172181
Nerden : Adıyaman
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 7
Karizma = 0


yararlı oldu. teşekkürler
Yanıtla #3
« : Ağustos 12, 2014, 09:48:51 ÖÖ »
Avatar Yok

haximum
*
Üye No : 190460
Nerden : Ankara
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 6
Karizma = 0


teşekkürler
Yanıtla #4
« : Ağustos 21, 2015, 09:55:26 ÖS »
Avatar Yok

Potili
*
Üye No : 199278
Nerden : İzmir
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 5
Karizma = 0


teşekkürler Gülmek :)
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Php Kaynakları
Php ve Asp Dilleri
FiRTiNaM 5 2460 Son Mesaj Mart 22, 2014, 01:20:32 ÖÖ
Gönderen : lusican
Asp Kaynakları
Php ve Asp Dilleri
FiRTiNaM 9 3685 Son Mesaj Eylül 05, 2013, 10:44:51 ÖS
Gönderen : qear
Insan Kaynakları.
Halkla İlişkiler
[B]a[R]a[N] 9 2775 Son Mesaj Mart 22, 2014, 01:20:04 ÖÖ
Gönderen : lusican
Kök Hücre Kaynakları
Biyoloji
Anqel* 0 916 Son Mesaj Ocak 05, 2012, 02:22:26 ÖS
Gönderen : Anqel*
Işık Kaynakları
Fizik
Honey_Face 3 1421 Son Mesaj Ağustos 07, 2014, 12:08:44 ÖÖ
Gönderen : busra 15


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular