0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Uşak - Turizm  (Okunma Sayısı: 1116 Kere Okundu.)
« : Temmuz 28, 2009, 12:05:52 ÖS »
Avatar Yok

By.TuRuT
*
Üye No : 773
Nerden : Rize
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 19239
Mesaj Sayısı : 48 228
Karizma = 65220


Ulubey kanyonu vadisinin tepesinde, küçük bir çamlık alan var. İçinde aynı isimli bir restoran bulunuyor. Restoranın önü demir korkuluk, gerisinde masalar, piknik yerleri, kaydırak ve aşağıda da gözlere sığmayan bir panorama uzanıyor. Önce bakıp, nereye hangi yoldan gidebileceğinizi görebiliyorsunuz. Vadi yatağında, bir ara deri fabrikası atıklarıyla kirletilen ince bir nehir akıyor. Sağı, solu sık ağaçlarla kaplı yolun üstündeki suya hasret tepeler, iyice boz! Mağaraları, kalesi, bitki örtüsü, yalçın kayalıkları ve canlıları ile yaşanası güzellikte yabanıl bir doğa, görmek lazım.
Hiç vakit kaybetmeden Ulubey içine geliyor, buradan Denizli'nin Güney ilçesine gidermiş gibi yapıyor ve pek kimsenin uğramadığı ya da varlığından haberdar olmadığı Sülümenli'deki Blandaus antik kentine giriyoruz. Yoldan 1 km içerdeki kent, yüksek bir yarımadaya kurulu. Altı deniz değil ama, derin uçurumlar, yarların zirvesinde güvenli mi güvenli. Etraftan saldırı olursa, surlarla tedbir almışlar. Blandaus antik kenti girişinde su kemerleri kalıntıları var. Bundan 20 yıl öncesine kadar üç tane kemer varken, önce biri sonra da diğeri kilit taşına sızan sularla arka arkaya çökmüş. Vatandaşın birisi bakmış, diğerleri gibi üçüncü kemer de çökecek; almış bir teneke harç, gidip kemerin tepe noktasındaki kilit taşını betonlayıp üçüncü kemeri çökmekten kurtarmış. Tarihi kalıntının ortasındaki beton harç böyle oluşmuş. Bu belki küçük bir detay ama, Fenerbahçe'nin bir maçta 6 yabancıyı aynı anda oynatmasından ya da haber değeri olmayan verimsiz televole programlarından daha önemli şeylerle ilgilenenler de olduğunu göstermesi açısından umut verici. Üç tarafı derin tepenin eteklerinde antik kente ait kaya mezarları, sur kalıntıları ve giriş kapısı, taş gibi duruyor. Karşıda estetik sütunlar. Üç Alman arkeolog, bir de Turizm Bakanlığı görevlisi inceleme yapıyor. Yarımadanın en ucunda bulunan ve göze hoş gelen simetrik görünüşlü kent kalıntılarını fotoğraflayıp çıkarken, aklım Ulubey'e komşu Karahallı ilçesi içinden geçen Banaz çayı üzerindeki gerdanlıkta...
Bu bir taş köprü ve incecik bir yaya yolu var. İsmi de ilginç, Cılandıras köprüsü. Tepeden akan sular, santraldeki görevini yapıp kaçarcasına geliyor. Sonra da koparcasına dökülüyor ve döküldükten sonra, yukarı mı aşağı mı aktığı pek de belli olmuyor. Kuş ve su sesi hakimiyetindeki yemyeşil ortamda piknik masaları, alabalık restoranı, yüzme havuzu, çay bahçesi otopark ve santral üniteleri bulunuyor. Patikalar ve taş basamaklar her açıdan, hatta dere yatağından bile inip köprüyü görmenizi sağlıyor.yaz mevsimi sonrasında kimse yok, Sadece haftasonu aileler piknik yapıyor.
Cılandıras köprüsü çevresi temiz havası ve dinlendirici ortamıyla, gelmeye değiyor. Kendimi gün batmadan üçüncü durak Banaz'a gitmeye programlamasam, üzerimde biriken elektriği, kazandığım hızı ve km'yi taşlara oturup sıfırlamayı çok isterdim. Ama tempoyu kaybetmeden Uşak iline giriyor, aynı hızla çıkıp Banaz ilçesinden geçiyor; konuksever köyler içinden meraklı bakışlar arasından köylüler ile selamlaşıp Bahadır köyüne ulaşıyorum. Köy köpeklerinin içeri girmemesi için kapadığım aracın camını açıp araçtan inmeden, anıt ağacın nerede olduğunu soruyorum. Köylüler anıt ağacın 16 km yukarda, tepede olduğunu söylüyor ve çay ikram etmek istiyorlar. Ama ışık bitiyor ve acelem olduğunu söyleyerek yola devam ediyorum. Rehberlik edecek kültürlü, kibar bir çoban ile tırmanmaya başlıyoruz, 2312 metre yükseklikteki Murat dağına... Uzun, düzgün gövdeli karaçam ağaçları, meydan direkleri gibi gökyüzüne uzanıyor. Yol toprak, yer yer çakıllı. Sözün burasında bir öneride bulunmak istiyorum:
Keskin taşlar, kırık camlar lastiklerin baş düşmanıdır. Bazen ön lastik çivinin üzerinden geçer, ona parende attırır, arka lastiğe dik gelir ve girer. Bu yüzden arka lastikler daha çok patlar. Benim lastiklerden birini de yanaktan taş kesmişti. Uşak'ta tamire vermiş, Banaz dönüşü alacağımı söylemiş ve yola stepnesiz devam etmiştim. Siz siz olun, benim yaptığımı sakın yapmayın. Çünkü döndüğümde lastikçi kapamış ben de zorunlu olarak Uşak'ta kalmıştım. Neyse, ağacın bulunduğu 1870 metrede araçtan inip yangın gözetleme kulesinin bulunduğu tepenin karşısına rast gelen "Tepedelen mevkiinde"; eşi benzeri bulunmaz ve farklı orman kokusu arasında 20 dakikalık bir yürüyüşle kekik tepesini aşıp, etrafı çitlerle çevrili, geniş gövdeli ve yaşı 500-1000 arası olan anıt çam ağacının karşısına dikildim. İçimden saygı duymak geldi. Ayıp değil ya, ağacı başımla selamladım.
 Boyu 11, gövde çapı 3.05 metre. Köylüler buna 6 kulaç diyor. 7 kişi el ele ancak çeviriyor. Ağacın çevresi 9.60 metre ve 380 metrekare yer kaplıyor. Çobanlar ağaca "Baklan" ismini takmışlar. Bir de merdiven dayamışlar ulu gövdeye, isterseniz ağaca çıkıp, içinde dolaşabiliyorsunuz!...
Dönüşe geçtim... Kış yaklaşıyor, gün erken bitiyor, kimselerin olmadığı ormanda hava daha da erken kararıyor Denizli'de hiçbir otelde yer olmadığı gibi, Uşak'ta da turistler otelleri doldurmuşlar.
Yasal olmayan yollardan yurtdışına kaçırılıp yıllarca süren uğraşlar sonucu iadesiyle sevince boğulduğumuz "Karun hazineleri"ni görmeye değiyor. Arkeoloji müzesinden güzel bir sergilenme ile ışıklı vitrinlere dizilmiş eserlerin, 100 asalık filmle, düşük enstantanede flaşsız fotoğrafı bile çekiliyor. Gümüşler, takılar, toprak kaplar, mezar stelleri, sinek bile girse çalışan hassas bir alarm sistemiyle korunuyor. Müzede hediyelik eşya reyonundan çeşitli eserlerin biblo ve imitasyon kopyalarını da alabiliyorsunuz.
Kent içi turunda, tek tük kalmış eski Uşak evleri ve meydanda görkemli bir anıt var. Atatürk'ün karargâh olarak kullandığı müze evde, etnoğrafik eserler görülebiliyor. Yeniden yapılan çevre düzenlemesi nedeniyle, başta top ve mermi taşıyan kadın figürleri eklenerek güzelleştirilen heykel çevresi olmak üzere, iki yıldır alt yapı çalışmaları için tüm şehrin altını üstüne getirmişler. Uşak'ı anlatırken, bir nebze olsun kilimlerinden de söz etmek gerek. Dericilik, halıcılık, kilim ve tekstille uğraşan Uşaklılar, kilimlerini daha çok Eşme'de dokuyorlar. Altınbaş, Toplu, Hürriyet, Albaş, Gıcıklı gibi çeşitleri bulunan kilimler, geometrik desenleri ve capcanlı renkleriyle içinizde bir coşku yaratıyor, insanın alası geliyor.
Eski adı "Uşşak" olarak geçen, Arapça'da "aşıklar diyarı" anlamına gelen ve 15 Temmuz 1953'te Uşak adını alan kent, aynı zamanda 1905 yılında Anadolu'da elektriğe kavuşan ilk il olma özelliğini taşıyor. 1898'de demiryoluna kavuşan Aydın'dan sonra ikinci il olan Uşak'ın geçmişi ise M.Ö. 4000 yılına kadar dayanıyor. Uşak; Frigler'i, Lidyalılar'ı, Persler'i, Büyük İskender'i, Bergamalı ve Bizanslılar'ı konuk etmiş. Sebaste antik kentinden Aksaz kaplıcasına, el sanatlarından, yöresel yemeklerine kadar, çok zengin bir kültüre sahip.

UŞAK ATATÜRK MÜZESİ


Uşaktaki tanınmış ailelerden olan Kaftancıların evi Kurtuluş Savası günlerinde karargah olarak kullanılmış. Savaş 30 ağustos zaferle sona erdikten sonra Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Asım (Gündüz), Nurettin ve Kemalettin paşalarla Uşak şehrine gelerek geçici karargahta konuk olmuş ve 3 gün burada kalmışlar. Bu süre içinde bir de ibret verici olay yaşanmış.Türklere esir olan Yunan Başkomutanı General Trikopis ve adamları Mustafa Kemal tarafından ziyaret edilmiş. Geçmiş olsun dileklerini dile getiren Mustafa Kemal savaşta her askerin başına gelebilecek bu olay nedeniyle üzülmemeleri konusunda telkinde bulunarak esirleri teselli etmiş. 1911 yılında yapılmış olan Kaftancıların Büyük Konağına savaş sonrası aile yine taşınmış. İki katlı yapıya kemerli bir kapıdan salon ve çeşitli odaların bulunduğu birinci kattan yukarı estetik ve ilginç ahşap bir merdivenle üst kata çıkılıyor. 1938 yılında kamulaştırılan binanın, Birinci katı Uşak yöresine has özellik taşıyan etnografik eserlerin teşhirine ayrılırken ikinci katta Kurtuluş Savaşına ve Mustafa Kemale ayrılıyor. Burada Atanın yattığı oda, Atanın çeşitli fotoğrafları ve kullanmış olduğu dönemin eşyaları sergileniyor...

İstek & Öneri ve Şikayetlerinizi: WeBCaNaVaRi'na Üye Olmadan Link'leri ve Kod'ları Göremezsiniz.
Link'leri Görebilmek İçin. Üye Ol. veya Giriş Yap.
Adresine İletebiliriniz.
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Uşak - Turizm
« Posted on: Nisan 19, 2024, 01:44:18 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Uşak - Turizm e-book, Uşak - Turizm programı, Uşak - Turizm oyunları, Uşak - Turizm e-kitap, Uşak - Turizm download, Uşak - Turizm hikayeleri, Uşak - Turizm resimleri, Uşak - Turizm haberleri, Uşak - Turizm yükle, Uşak - Turizm videosu, Uşak - Turizm şarkı sözleri, Uşak - Turizm msn, Uşak - Turizm hileleri, Uşak - Turizm scripti, Uşak - Turizm filmi, Uşak - Turizm ödevleri, Uşak - Turizm yemek tarifleri, Uşak - Turizm driverları, Uşak - Turizm smf, Uşak - Turizm gsm
Yanıtla #1
« : Temmuz 28, 2010, 12:45:12 ÖS »

Anqel*
*
Üye No : 21465
Nerden : Yurt Dışı
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 5208
Mesaj Sayısı : 17 796
Karizma = 50130


Teşekkürler..

WebCanavari
Yanıtla #2
« : Eylül 01, 2010, 05:45:30 ÖS »

Hephaestus
*
Üye No : 26057
Yaş : 31
Nerden : Tekirdağ
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 4834
Mesaj Sayısı : 13 573
Karizma = 60064


Teşekkürler.
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Uşak - Reesha Göral
Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
sanane_61 0 681 Son Mesaj Ağustos 19, 2015, 09:52:24 ÖS
Gönderen : sanane_61


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular