Ülkemizde, 7 yıl içinde yurtdışına gönderilen 807 numuneden 32'si pozitif çıktı. En az başvurunun yapıldığı 1997'de 12 tahlilin sonucu pozitif çıktı ve en çok dopingli sporcu tesbit edilen yıl oldu...



Hacettepe Üniversitesi'ne bağlı Doping Kontrol Merkezi, 1990 ila 1997 yılları arasındaki Türkiye'nin doping haritasını yayınladı. Bu yedi yıllık süre içerisinde yurtdışına toplam 807 numunenin gönderildiğini açıklayan merkez, bunlardan 32'sinin pozitif çıktığını ve yakalanan sporcuların cezalandırıldığını belirtti.


Merkezin, Gençlik Spor Genel Müdürlüğü'ne ilettiği bilgilere göre, yedi yıl içerisinde yurtdışına en çok 1993 yılında numune gönderildi. 273 kontrol isteminin yapıldığı bu yılda, sadece bir sporcuda doping görüldü. En az başvurunun yapıldığı 1997 yılında ise pozitif çıkan tahlil sayısı 12'ye ulaşarak rekor kırdı. Ayrıca, 52 numunenin kontrola gönderildiği 1995 yılında 8 sporcuda doping bulundu.


1990-1997 yılları arasında yapılan doping kontrollerinin federasyonlara dağılımını da açıklayan merkez, bu süre içinde en yüksek oranın, yüzde 28 ile haltere ait olduğunu bildirdi. Dağılımda ikinci sırayı yüzde 14'le atletizm aldı. Bunu, yüzde 13 ile güreş, yüzde 9'la binicilik, yüzde 8'le boks, yüzde 7 ile yüzme, yüzde 6'yla vücut geliştirme izliyor. Ardından, okçuluk, judo, kürek, eskrim ve karete geliyor. Türkiye'de ise sadece 1995, 96 ve 97 yıllarında toplam 140 kontrol yapıldı. Bunlardan 7'sinde pozitif bulgulara rastlandı.


Doping Kontrol Merkezi'nin yayınladığı rapora göre, toplam 581 ilaç yasak listesinde yer alıyor. Halen Coca Cola ve kahve gibi çok sık kullanılan içeceklerin içinde bulunan kafein de, doping ihtiva eden ilaç listesinde bulunuyor. Vücutta 12 mikrogram/mililitre cafein bulunması, sporcuyu dopingli sayıyor. Bu oran, üç fincan nescafe ile eşdeğerde.

Teşekkürler..