0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Türk Tarihinde Iki Önemli Siyasal Kuruluş  (Okunma Sayısı: 1456 Kere Okundu.)
« : Ağustos 04, 2013, 09:40:34 ÖS »
Avatar Yok

Asortik Hatun
*
Üye No : 3762
Nerden : İzmir
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 13388
Mesaj Sayısı : 22 841
Karizma = 58066


ÜNİTE 7.


Türk tarihinde iki önemli siyasal kuruluş;
Türk tarihinde ilk düzenli siyasal örgütlenme ve muhalefet İttihat ve Terakki Derneği ile başladı. Derneğin amacı II.Abdulhamit’in baskı yönetimine son vermek ve anayasalı monarşiye yeniden geçmekti. 1909’daki anayasa değişikliğinden sonra tam olarak yasallaşan dernek 1913 yılında siyasal bir partiye dönüştü. Özellikle Türklük bilincinin uyanmasında rol oynayan parti, Türkçü ve İslamcı siyaset arasında bir çizgi izledi. Demokrasi ve özgürlük gibi vaatlerle iktidara gelen ittahat ve terakki, kısa zamanda muhalefete tahammül edemeyen totaliter bir yapıya büründü. Bununla birlikte siyasal düşüncelerin İstanbul dışına da yayılması konusunda önemli hizmetleri oldu.
Mondros ateşkesinden sonra kurulan hükümetler özelliklede Damat Ferit hükümetleri İttahatçıları savaş suçlusu ilan etmişlerdi. Bu suçlama o döneme yurt dışına kaçan Enver Talat ve Cemal Paşa gibi ittihatçıların ulusal kurtuluş mücadelesinde etkin olmalarını engellemiş oldu. Bütün bunlara karşın İttihat ve Terakki Partisi meşrutiyet düşüncesinin yanı sıra ulusal devlet bilincini geliştirmiş ve gelecekte cumhuriyeti hedefleyen yeni bir siyasal yapının ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti
İttihat ve terakki gibi önemli bir siyasal örgüt varlığını yitirirken ateşkes sonrasında onun bıraktığı boşluğu Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti doldurdu. Bu örgüt başlangıcını Reddi ilhak ve Müdafai Hukuk derneklerinde bulmuştur. Sivas kongresiyle birkaçı dışında tüm bu dernekler ve kuruluşlar birleşerek yurt düzeyinde yayılan bir büyük örgüt durumuna gelmişlerdi. Dernegin asıl amacı siyasaldır. Gerçekten de Sivas kongresinde alınan kararların hepsi siyasaldır. Meclisi Mebusan’ın toplanması ve Damat Ferit’in düşürülmesi derneğin siyasal faliyetine tipik bir örnektir. Dernek daha sonra TBMM’nin kuruluşunu sağladığı ve zafer sonrasında da Mustafa Kemal tarafından rejimin ilk siyasal partisi haline geldi.
SİVAS KONGRESİ SONRASI SİYASAL GELİŞMELER;
Mustafa Kemal Paşa’ya göre Mebusan Meclisi’nin yapacağı bir iş kalmamakla birlikte, Sivas’ta bu meclisin toplanması yönünde alınan karar doğrultusunda çalışmalar yapılmaktaydı. Diğer taraftan Osmanlı Parlementosu ulusu temsil eden bir organdı. Bu nedenle yeni kurulan (Ali Rıza Paşa Hükümeti) Osmanlı hükümetiyle anlaşma yolları aranmalıydı.
Bütün bunlar gerçekleştirilirken de Kuvayi Milliye birliklerinin, Heyeti Temsiliyenin disiplini ve düzeni altına alınmasına çalışılmalıydı.

Osmanlı Hükümeti’yle anlaşma- Amasya Protokolleri; Sivas Kongresi’ni engelleyemeyen ve büyük bir siyasal yenilgiye uğrayan Damat Ferit 1 ekim 1919’da istifa etmiş yerine yurtsever ılımlı bir asker olan Ali Rıza Paşa sadrazam olmuştu. Yeni hükümet bir an önce barış yapabilme gerekçesiyle Anadolu ile iyi geçinmeye ve işbirliği yapmaya çalışılmıştır.
Bu amaçla Bahriye Nazırı Salih Paşa, İstanbul hükümeti temsilcisi olarak Amasya’ya geldi ve Mustafa Kemal Paşa ile 20-22 ekim tarihlerinde görüşmeler yaptı. Amasya kararları olarak tarihe geçen bu görüşmeler sonunda özetle şu kararlar alındı;
İstanbul Hükümeti, Heyeti Temsiliye’yi tanıyacak; Meclisi Mebusan toplanacak; Anadolu hareketlerinin temsilcileri ile iyi geçinilecek; buna karşılık Heyeti Temsiliye de yurdun bütünlüğüne bir zarar gelmemesi koşuluyla İstanbul hükümetinin işlerine karışmayacaktı.
Bu kararların alındığı Amasya protokollerinin önemi son derece büyüktür. Bu görüşmelerle İstanbul hükümeti Heyeti Temsiliye’yi kendine denk bir siyasal organ olarak görmüş ve onun varlığını tanımış oldu.

Ankaranın ulusal kurtuluş hareketinin merkezi yapılması;
Amasya’da yapılan görüşmelerden sonra tekrar Sivas’a dönen Mustafa Kemal burada komutanlarla önemli toplantılar yaptı. Bu toplantılarda Meclisi Mebusan’ın nerede ve nasıl toplanacağı konusu tartışıldı. Bu toplantılarda meclisin İstanbul’da toplanması kararlaştırıldı ayrıca Heyeti Temsiliye’nin sürekli çalışabileceği uygun bir kent aranıyordu sonuçta Ankara’da karar kılındı. Mustafa kemal ve heyeti temsiliye 27 aralık 1919 da ankaraya geldi. Ankara’nın merkez olarak tayin edilmesinde şu etkenler rol oynar;
•   Ankara stratejik açıdan çok önemli bir yerdi.
•   İstanbul’dan gelen demiryolu Ankara’da sona eriyordu. Bu bakımdan ulaşım açısındanda önemliydi.
•   Batı Cephesi’ne yakın olduğu gibi diğer çarpışma alanlarınada eşit uzaklıktaydı.

ASKERİ GELİŞMELER;
Mustafa Kemal, Ankara’ya geldiğinde işgaller ve bu işgallere direnişler yoğunlaşmaktaydı. Ankara’ya gelmesinden once, sembolik işgal güçleri kentten ayrılmak zorunda kalmıştı.
Bununla birlikte Eskişehir –Ankara demiryolu İngilizlerin denetimine girmişti.
Yunanlılar ise Batı Anadolu’da milne hattı adı verilen çizgide durmuşlardı.
İngiliz General Milne’nin saptadığı çizgi Ayvalık-Gölmarmara – Aydın–Selçuk hattıydı.

MECLİSİ MEBUSANIN AÇILMASI ;
Parlamento, halk temsilcilerinin bir araya gelip çalıştığı kurulun, anayasa hukukundaki adıdır.
Gerçek demokrasilerde halkın parlamentoda temsiline büyük özen gösterilir. Osmanlıda ilk parlemento dönemi 1876’da ilan edilen I. Meşrutiyet ile başladı. Bu dönemde halkın seçtiği temsilçilerden oluşan Meclisi Mebusan ve padişahın seçtiği kişilerden oluşan Meclisi Ayan’dan oluştu. Kısa süren dönemden sonra 1908 yılındaki anayasal değişikliklerle Meclisi Mebusan’ın yetkileri artırıldı.Ancak parlemento Mondros Ateşkesi sonrası feshedildi.

Meclisi Mebusanın açılış hazırlıkları; hazırlıklar sırasında iki nokta üzerinde tartışmalar çıktı. Birincisi meclisin toplanacağı yer konusuydu. Bu konuda Mustafa kemal ile Salih paşa arasında Amasya’da yapılan görüşmelerde anlaşma sağlanmış ve İstanbul dışında toplanılması kararlaştırılmıştı. Ancak bu karar istanbuldaki hükümet çevrelerince uygun görülmemiş ve onaylanmamıştı. Mustafa Kemal’e göre İstanbul dışında toplanan bir meclis padişahın etkisinden çıkabilir ve ulusal kararlar alınabilirdi. Ancak Mustafa Kemal’in en yakın arkadaşları bile meclisin İstanbul dışında toplanmasına sıcak bakmıyorlardı. Bu nedenle yalnız kalan Mustafa kemal itirazları sonuçsuz kaldı ve meclisin İstanbul’da toplanması kararlaştırıldı.
İkinci konu ise mecliste hangi konuların tartışılıp karara bağlanacağıydı Mustafa Kemal sağlıklı kararların alınabilmesi için kendisinin Meclis Başkanı seçilmesi ve mecliste bir Müdafai Hukuk grubunun kurulmasını istedi.

Meclisi Mebusanın açılması ve çalışmaları;
Son Osmanlı parlementosu 12 ocak 1920’de toplandı. Ancak Mustafa Kemal’in istekleri gerçekleşmedi. Meclis 28 Ocak tarihine kadar başkanını seçemedi ve istenilen Müdafai Hukuk grubunu kuramadı. 28 ocak 1920’de gizli olarak toplanan mecliste Misakı Milli kabul edildi. Bu belgenin kabulünden birkaç gün sonra müdafai hukuk grubu yerine Felahı Vatan grubu kuruldu ve meclis başkanlığına da Reşat Hikmet Bey seçildi.
MİSAKI MİLLİ ; 28 ocak 1920’de Meclisi Mebusan’da kabul edilen Misakı Milli daha Erzurum Kongresi sırasında hazırlanmaya başlanmıştı. And metni Mustafa Kemal tarafından kaleme alınmış ve İstanbul’a giden milletvekillerine verilmişti. Misakı Milli’nin içeriği özetle şöyledir;
•   Birinci Dünya Savaşı’nın bitiminde imzalanan Ateşkes Antlaşmasının çizdiği sınırlar içinde her bakımdan birlik oluşturan yurttaşların oturdukları yerler hiçbir biçimde yurttan koparılamaz.
•   Osmanlı saltanatının ve halifeliğin merkezi İstanbul’un güvenliği sağlaması koşuluyla boğazlar açılabilir.
•   Daha önce bizden ayrılan Batı Trakya’da ateşkes sınırları dışında tutulmak istenen Kars, Ardahan ve Batum’da halk oyuna başvurulması gerekir.
•   Osmanlı devletindeki Arapların çoğunlukta olduğu yerlerde halkoylamasına başvurulabilir.
•   Bağımsızlığımızı sınırlayacak siyasal, ekonomik, hiçbir anlaşma kabul edilemez. Bu koşulları tartışmasız benimsenmedikçe hiçbir atntlaşma yapılamaz.

Misakı Millinin Niteliği;
Hukuksal açıdan Misakı Milli bir parlemento kararıdır. Ancak kararı padişah onaylamamıştır. Kararın en kısa ifadesi ‘’Türklerin vatanı bir bütündür ve parçalanamaz.’’ olarak belirtilebilir bu metinle kongrelerde beliren ulusal istekler Osmanlı parlementosuna yansıtılmıştır. Dikkatle incelendiğinde kesin bağımsızlık ilkesinin yer aldığı görülür.

Misakı Millinin Sonuçları;
Misakı Milli’nin ilan edilmesi meclis ve hükümet üzerinde baskıların artmasına yol açtı. Ali Rıza Paşa baskılar karşısında 3 mart 1920’de görevinden ayrıldı. Yerine yeni hükümeti Salih Paşa kurdu ancak aynı baskılar Salih paşa hükümetinede uygulandı.

İSTANBUL’UN İŞGALİ ;
Anlaşma devletleri 16 MART 1920de sadrazam Salih Paşa’ya bir nota vererek İstanbul’un resmen işgal edileceğini bildirdiler. İşgal hemen başladı. Resmi dairelere el konuldu. Bazı askerler şehit edildi. Meclisi Mebusan basıldı ve Kuvayi Milliyeci olarak bilinen üyeler tutuklandı.
18 martta toplanan meclis bu koşullar altında çalışmanın mümkün olmayacağına karar vererek toplantılarını durdurdu. 11 nisanda ise Padişah kanuni esasideki yetkilerini kullanarak Meclisi Mebusanı dağıttı.
İstanbul’un İşgalinin sonuçları;
İstanbul’un işgali ülkede şok tesiri yaptı olay miting ve gösterilerle protesto edildi. Bu arada Mustafa Kemal’in ne denli haklı olduğu da anlaşılmıştı. Artık tek umut Mustafa Kemal Paşa ve Ankara idi.
Bu nedenle istanbul’dan Ankara’ya bir göç başlamıştı. Mustafa Kemal ise İstanbul işgal edilir edilmez 19 mart’ta bir genelge yayınlayarak, yeniden seçimlere gidileceği ve yeni bir parlemento toplanacağını duyurdu.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’NİN AÇILIŞ HAZIRLIKLARI;
Mustafa Kemal Paşa’nın gerçekleştirmek istediği düşünceler;
İstanbul’un işgali ve Meclisi Mebusan’ın dağıtılması, Mustafa Kemal Paşa’ya yeni bir devlet kurulması için uygun bir ortam yarattı. O öncelikle dağıtılan Meclisi Mebusan’ın yerine yeni bir kurum açmaya yöneldi. Bu kurum ancak bir kurucu meclis olabilirdi. Ancak tasarıyı kamoyu benimsemedi.Kimsenin aklından Osmanlı devletinin son bulduğu düşüncesi geçmiyordu. Bu nedenle Ankara’da toplanacak meclis için kurucu meclis ifadesi yerine Selahiyeti Fevkaladeyi Haiz Bir Meclis (Olağanüstü yetkilere sahip bir meclis ) deyimi kullanıldı.
Aslında ikisi arasında önemli bir fark yoktu. Bu isim değişikliği ile kurucu meclis deyiminden rahatsız olanları ferahlatmıştı.

İstanbulun işgalinden sonraki siyasal ve askeri gelişmeler;
Ali Rıza Paşa’nın yerine Salih Paşa’nın sadrazam olması Anlaşma Devletleri’ni tatmin etmedi. Ortamın iyice gerginleşmesi üzerine Nisan ayı başında Salih Paşa görevinden ayrılmak zorunda kaldı. 5 nisan 1920’de Damat Ferit , tekrar sadrazam oldu.
Damat Ferit’e gore; Kuvayi Milliye, Anadolu’yu istila tehtidi altına sokuyordu ve bu nedenle yok edilmeliydi. Bunun için öncelikle Mustafa Kemal’in yeni meclis çalışmalarına engel olmak istemiş ve bu yolla Kuvayi Milliye’nin güçsüz bırakılmasını amaçlamıştı. Bunun için şubat ayında tekrar faaliyetlerini yoğunlaştıran Anzavur birliklerine yardım etmeye başladı.
Yine nisan ayında kışkırtmalar sonucu Kuvayi Milliye’ye karşı Düzce’de büyük bir ayaklanma çıktı .
18 Nisan’da ise Kuvayi Milliye’ye karşı Kuvayi İnzibatiye adında yeni bir örgüt kurduğunu açıkladı. Bu örgüt İzmit ve çevresinde dehşet saçmaya başladı.
Bu sıralarda Batı Anadolu’daki Kuvayi Milliye’ye Çerkez Ethem’in katılması ulusal kuvvetlere güç verdi. Öncelikle Anzavur Ayaklanması bastırıldı ve düzen yeniden sağlandı.
Batıdaki bu gelişmelerin yanı sıra Güneydoğu’daki Kuvayi Milliye Fransızlara karşı büyük başarılar kazanmıştı. Kuvayi milliye birlikleri Fransızları 11 şubat’ta Maraş’tan 10 Nisan’da ise Urfa’dan kovmuşlardı. Aynı tarihte Antep şehri de hiçbir dış yardım almaksızın Fransız kuşatmasına direniyordu.
Bütün bu gelişmeler karşısında Damat Ferit 11 Nisan’da Şeyhülislam Dürrizade’den, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının öldürülmesinin caiz olduğuna dair bir fetva aldı. Aynı fetvada Kuvayi Milliye birlikleri de kafir ilan edildi.

TBMM nin toplanması için yapılan hazırlıklar;
İstanbul’un işgali sırasında bazı milletvekilleri tutuklanmış, bir kısmı ise Ankara’ya ulaşmıştı. Boşlukların doldurulması amacıyla her livada yeniden seçimler yapıldı ve seçilen milletvekilleri Ankara’ya gelmeye başladılar. Ancak bazı yerlerde Anlaşma Devletleri ve Damat Ferit engellemeleriyle karşılaşıldı. Yinede 23 Nisan tarihi geldiğinde yeteri sayıda milletvekili Ankara’ya gelebildi.

HATIRLATMALAR;
Türk tarihindeki ilk düzenli siyasal örgüt ve muhalefet, İttahat ve Terakki Derneği’dir.
Osmanlı döneminde ilk parlementolu dönem 23 aralık 1876 da I.Meşrutiyetin ilanıyla başladı.
Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nde Ferahı Vatan gurubu kurulmuştur.
Misakı Milli, Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından alınan bir karardır.
Mustafa Kemal ve Salih Paşa arasında yapılan Amasya görüşmelerinin en önemli sonucu Osmanlı heyetinin, Heyeti Temsiliyenin varlığını tanımasıdır.
Anlaşma Devletleri’nin Misakı Milli’nin kabul edilmesine karşı İstanbul’u resmen işgal ederek tepkilerini gösterdiler.
İstanbul’un resmen işgal edilmesi TBMM’nin açılmasına yol açmıştır.
Damat Ferit’in istifasından ve Sivas kongresinden sonra yerine Ali Rıza Paşa sadrazam oldu.
Kuvayi Milliye’ye karşı Kuvayi İnzibatiye kuruldu.
Oluş sıraları; – Amasya görüşmeleri yapıldı -Temsil Heyeti’nin Ankara’ya gelmesi sağlandı - Son Osmanlı Mebuslar Meclisi toplandı.
Kurtuluş savaşı sırasında mücadele eden Anadolu ve Rumeli müdafai hukuk cemiyeti daha sonra rejimin ilk siyasal partisi oldu.

Oluş sıraları ; Havza Genelgesi – Amasya Genelgesi-–Erzurum Kongresi- Sivas Kongresi - Amasya Görüşmesi.
İttihat ve Terakki’nin amacı anayasalı monarşik bir rejime geçmekti.
İttihatçıların ulusal kurtuluş mücadelesinde yürütücü rol oynamalarını engelleyen temel etken savaş suçlusu olarak ilan edilmeleriydi.
İttihat ve Terakki Partisi’nin siyasal varlığını yitirdikten sonra ortaya çıkan boşluğu Reddi ilhak ve Müdafai Hukuk Dernekleri tamamladı.
Meşrutiyet düşüncesiyle birlikte ulusal devlet bilincini türk toplumuna sokan ittihat ve terakkidir.
Damat Ferit ‘in siyasal olarak yenilgiye uğradığını Sivas kongresinin toplanması kanıtlamıştır.
Amasya görüşmeleri; Osmanlı hükümeti – Heyeti Temsiliye arasında yapıldı.
İstanbul Hükümeti, Heyeti Temsiliye’nin varlığını Amasya protokolleriyle kabul etmiştir.
Amasya Görüşmeleri’nde İstanbul hükümetini Salih Paşa temsil etmiştir.
Ankara’nın Heyeti Temsiliye’nin merkezi olmasının nedeni stratejik açıdan elverişli bir yer olmasıdır.
Milne Çizgisi; Ayvalık Akmaz- Gölmarmara – Aydın - Selçuk çizgisidir.
Misakı Milli’de alınan kararların özü ‘’Türklerin anavatanı parçalanamaz.’’
Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde belirlenen ulusal istekler, Misakı Milli’nin ilan edilmesiyle Osmanlı Parlementosu’na yansımıştır.
Misakı Milli’de temel ilke kesin bağımsızlık ilkesidir.
Ali Rıza Paşa baskılara dayanamayıp istifa edince yerine Salih Paşa geçti.
Misakı Milli’nin ilanından sonra İstanbul işgal edilmiştir.
İstanbul işgal edilip Meclisi Mebusan’ın dağıtılması TBMM’nin Ankara’da toplanmasına uygun bir ortam yaratmıştır.
Kuvayi inzibatiyenin kurulması Osmanlı devletinin niteliksiz kaldığının kanıtıdır.
TBMM açılmadan Maraş, Urfa ve Antep Fransızlardan kurtulmuştu.

ÜNİTE 8.


TBMM.NİN AÇILIŞI;
Yeni seçilen ve İstanbul’dan kaçabilen milletvekilleri nisan ayı başlarında Ankara’ya ulaşmışlardı. Milletvekillerinden başka pek çok aydın ve yurtsever de Ankara’ya akın ediyordu. Bu nedenle Ankara’da konut sıkıntısı doğdu. Öncelikle milletvekillerinin barındırmak için Erkek Öğretmen Okulu milletvekillerine ayrıldı.
Birinci Dünya Savaşı sırasında İttihat ve Terakki Partisi’nin Ankara örgütü tarafından açılan kulüp binası ise meclisin toplantı yeri olarak seçildi.
Bu arada Ankara’da devam eden sembolik Fransız işgali de tamamen ortadan kaldırıldı.
23 nisan 1020’de cuma günü TBMM açıldı. Toplantıyı en yaşlı üye olan Sinop milletvekili Şerif Bey açtı. Önce Büyük Millet Meclisi adıyla açılan meclis 9 ay kadar sonra TBMM adını aldı.
Millet Meclisi kavramının kullanılması Meclisi Mebusan’dan tümüyle farklı olduğunu göstermesi açısından önemlidir.
Şerif Bey yaptığı açılış konuşmasında meclisin yetkilerini de belirtmiştir. Bu meclis ulus tarafından toplanmıştı ve ulusun yetkilerini bizzat eline almasıyla olmuştu. Yine aynı konuşmada padişaha bağlılık dile getirilmekle birlikte, meclisin içte ve dışta tam bağımsızlık ilkesine olan kesin bağlılığı dile getirilmiştir.
Ertesi gün Mustafa Kemal meclis başkanlığına seçildi ve bu görevini Cumhurbaşkanı seçilinceye kadar sürdürdü. Meclis çalışmalarına hemen başladı. Yürütme işlerini görmek üzere geçici bir kurul seçildi ( Muvakkat İcra Heyeti)
Genel olarak TBMM; kuruluşundan itibaren bir kurum olarak süreklilik göstermiş ve ana ilkesi hiçbir zaman değişmemiştir. Bu ilke egemenliğin kayıtsız şartsız ulusa ait olduğu ilkesidir. Birinci TBMM’nin kuruluşuyla ortaya çıkan sistem çok ufak değişikliklerle 1961 yılına değin devam etti. İlk TBMM uzun bir süre saltanat ile birlikte yaşamak zorundaydı ve ayrıca bağımsızlık savaşının yürütülmesi görevini yüklenmişti.

TBMM’nin meşrutiyeti;
Meşrutiyet geniş anlamıyla, bir kurumun toplumda geçerli olabilmesi için dayandığı kural, inanç ya da güçtür. Toplumda pek çok ilişki geçerliliğini yasalardan alır. Yasaların meşruiyet (geçerlilik) kaynağı ise anayasadır. TBMM kurulduğu zaman bir anayasaya dayanmıyordu ancak bu durum TBMM’nin meşru olmadığı anlamına gelmez.Bu yüzden ulus tarafından tanınmasına herhangi bir olumsuz etki yaratmadı. Ulus,TBMM’yi kendi iradesiyle meşru kılmıştır.
Kuvayi Milliye’nin doğması ,kongrelerini yapması ve Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti’nin kurulması TBMM’nin açılışını kolaylaştıran gelişmeler olarak değerlendirilebilir.

TBMM’nin Yapısı;
Pek çok kişi, hatta Mustafa Kemal Paşa’nın bazı arkadaşları bile TBMM’yi geçici olarak görüyorlardı. Ancak TBMM, ulusal egemenliğe kesinlikle sahip çıkması ve kurduğu düzenin ulusal olması nedeniyle çok sağlam temellere dayanıyordu. Bu nedenle geçici olması beklenemezdi.
1921 Anasayası’nın birinci maddesinde egemenliğin kayıtsız şartsız ulusa ait olduğunu belirtmiştir. Bu hüküm Osmanlı devletinin tarihe karıştığını ifade etmektedir.
TBMM ilk aylarında tercihini yapamamış ve her iki egemenlik anlayışı arasında bocalamıştı. Mustafa Kemal de istemeyerek de olsa bu çelişkiye bir süre katlanmıştır. Çünkü geçiş dönemi yaşanıyordu ve egemenlik anlayışı kökünden degişiyordu. Mustafa kemal iki yıl içinde kademeli olarak ulusal egemenliği dışında hiçbir kaynağın kabul edilemeyeceğini meclis üyelerine kavratmıştır.
TBMM’nin bir başka özelliği ise ulusal bir düzen kurmuş olmasıdır. TBMM türk ulusunu temsil etmektedir. Yeni kurulan devlet türk ulusuna dayandırılmaktadır bu büyük bir devrimdir. Burada ulusçuluk, etnik köken ve ırk gibi öğelere dayanmaz.

TBMM’nin Hukuksal Niteliği; Bütün siyasal sistemler güçler birliği ve güçler ayrılığı olarak iki ana kümede toplanır. Rejim ne olursa olsun devletlerde yasama, yürütme ve yargı olmak üzere üç işlev vardır. Yasama:Yasama işlevi toplum yaşamını düzenleyen hukuk kurallarının temeli olan yasaları koymaktır. Yürütme:Yasaların uygulanması gerekir. Uygulanamayan kuralların hiçbir değeri yoktur. Hukuk kurallarını uygulayan organa hükümet denir. Yargı: Hükümetler yürütme işlevini yerine getirirler hukuk kuralları her zaman dogru biçimde uygulanmayabilir. Ayrıca yurttaşlar arasında anlaşmazlıklar çıkabilir. Bu durumda haksızlıkların gidermek ve anlaşmazlıkları çözmek ve kurallara uymayanları cezalandırmak gerekir. Bunu yargı işlevi gerçekleştirir.
Eğer bütün güçler ayrı ayrı organlarda değilde tek organda birleşmişse; buna güçler birligi sistemi denir. Bütün bu işlevler her biri ayrı güce sahip organlarca yerine getiriliyorsa bu durum güçler ayrılığı söz konusudur.
TBMM hem yasaları koyacak hem uygulayacak hemde gerekirse yargı işlevini yerine getirecekti. Bir hükümet yoktu. İcra vekilleri heyeti adı verilen kurula TBMM Hükümeti de denirdi. Fakat her konuda son söz meclise aitti. TBMM üç gücü de ulustan aldığı yetkiye dayanarak ulus adına kullanırdı.
Ancak parlementonun yapısı ne kadar demokratik olursa olsun kesin bir güç birliği sisteminin bazı önemli sakıncaları doğabilir. Ancak önder ve kadrosu çabuk karar alan, aldığı kararı hemen uygulayabilecek ulusal bir organa ihtiyaç duyuyordu. Bir savaş vardı. Bu savaş hem dış düşmanlara karşı hemde Osmanlı hükümetine karşı yürütülüyordu. Bunu kazanmak için TBMM’nin yetkilerini kıskançlıkla kullanması gerekliydi.

TBMM nin çalışmaları;
TBMM’nin iç siyaset’teki temel hedefi savaşı kazanmak olmakla birlikte, dış siyaset alanında da kendini tanıtmak için her türlü girişimde bulunmuştur.
TBMM üyelerinin büyük bir çoğunluğu Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti mensuplarıydı. Bu nedenle ilk günlerde meclis üyeleri arasında tam bir görüş birliği vardı. Ancak ARMHC bir siyasal parti degildi. Çeşitli dünya görüşlerine sahip yurttaşlar yurdun kurtuluşu için bir araya gelmişlerdi. Onların birbirine bağlayan tek öğe bu amaçtı.
Ancak bu üyeler arasında zamanla, Mustafa kemal’in izlediği genel politikaya karşı çıkanlar bir grup oluşturdular. Bu gruba ikinci Müdafai hukuk grubu denildi. Bu grubun büyük bir çoğunlugunun karşı çıkması kişisel nedenlere dayanıyordu. Ancak gruplar bir siyasal parti temsilcisi olmadıklarından içlerinde bir siyasi parti disiplini yoktu. Birinden diğerine geçmek mümkündü. Bu nedenle sayıları sık sık değişiyordu.
Bu arada TBMM, otoritesini yaymak ve gücünü yurdun her yerinde gösterebilmek için her türlü önemi alıyordu. Bunların başında İstanbul hükümeti ile her türlü ilişkinin kesilmesi gerekiyordu. Çıkarılan Hıyaneti Vataniye Yasası ile İstanbul hükümetiyle ilişkiye girenler vatan haini sayılmıştır.
TBMM dış dünyaya da kendisini kabul ettirme yoluna girmiştir.Bunun için İlk olarak Rusya’da yeni kurulan Sosyalist Hükümet’le ilişkiler kurulması için girişimler başlatıldı.
Diğer yandan 30 mayıs 1920’de Fransa hükümeti ile 20 günlük bir ateşkes anlaşması imzalandı.
TBMM bu çabalar içinde iken, Damat Ferit ile İngilizler de boş durmuyorlardı. Damat Ferit’in İstanbul’da kurduğu mahkeme 11 mayıs 1920 de Mustafa Kemal Paşa’yı ölüm cezasına çarptırdı. Bu cezayı Vahdettin onayladı.Diğer taraftan da İstanbul hükümeti anlaşma devletleriyle barış imzalamak için çalışmalarını artırmıştı.

TBMM ye karşı tepkiler;
Kuvayi Milliye’nin kesin olarak birleşmesi;
1920 yılı başından TBMM’nin toplanmasına kadar geçen sürede dört kongre daha toplanmıştır. Bu kongreler Edirne, Oltu, Balıkesir ve Lüleburgaz’da toplanmıştır.
TBMM’nin açılmasından sonra da kongreler toplandı. Bunların en önemlisi 9-14 mayıs 1920 de toplanan Büyük Edirne Kongresi’dir. Kongrede Anadolu’daki birliğin benimsenmesi kabul edildi. Ama barış görüşmelerine Trakyalılar olarak katılarak Trakya’nın Yunanistan’a verilmesini önleyebileceklerini düşünüyorlardı.
2 ağustos 1920’de toplanan Afyon Kongresi’ne TBMM temsilcileri de katılmış ve Batı Anadolu tümüyle ulusal devlet otoritesi için alınmıştır.
5 ağustos ve 8 ekim 1920 tarihlerinde toplanan Pozantı kongresinde de TBMM’nin denetiminde kararlar alınmıştır. Pozantı kongreleriyle Kuvayi Milliye’nin birleşmesi olayı tamamlanmış oldu.

Asgeri Gelişmeler;
TBMM’nin açılması Anlaşma Devletleri tarafından tepkiyle karşılandı. Bu devletler tarafından yönlendirilen Yunan ordusu Milne Çizgisi’ni dört bir yandan aşarak Batı Anadolu’da ilerlemeye başladı. 22 haziran 1920 de başlayan bu saldırı sonucunda Alaşehir, Balıkesir, Bursa ve Uşak başta olmak üzere Batı Anadolu’da pek çok yerleşim merkezi işgal edildi.
Trakyada da saldırı hazırlıklarına girişen Yunan ordusuna karşı TBMM’de büyük bir tepki oluştu. Bu arada Doğu Anadolu’da Ermenistan devleti TBMM açılınca geniş kapsamlı bir saldırıya başlamıştı.

Ayaklanmalar:
TBMM’nin açılmasından önce damat Ferit’in kışkırtmalarıyla başlayan ayaklanmalar Nisan sonlarında doğru daha da arttı. Daha önce Düzce ve Bolu’da çıkan ayaklanmalar şiddetlendi. Yozgat’ta, Zile’de, Viranşehir’de ve Konya’da olumsuz hareketler görüldü. Marmara bölgesinde ise Anzavur ve Kuvayi İnzibatiye birlikleri eylemlerini sürdürüyorlardı. Çerkez Ethem’inde yardımıyla bu ayaklanmalar Ağustos ayı başlarında bastırıldı. Ama Sevr Barışı’nın imzalanmasıyla ayaklanmalar yeniden başladı.
Ayaklanmalar 1920 yılının sonlarına doğru kesin olarak etkisiz hale getirildi.

HATIRLATMALAR
TBBM’yi, Osmanlı Meclisi Mebusan’ından ayıran en önemli özellik ulusal bir nitelik taşıması.

TBMM yazılı bir anayasaya dayanmadığı dönemde meşrutiyetini ulusun kendisinden alıyordu.
TBMM 20 mayıs 1920’de Fransa ile 20 günlük ateşkes imzaladı.
Kuvayi Milliye birlikleri birleşmeyi Pozantı kongresinde tamamladı.
Heyeti Temsiliye’nin görev ve yetkileri TBMM’nin açılmasıyla sona ermiştir.
Birinci TBMM’nin temel amacı bağımsızlık savaşını kazanmaktı.
TBMM’nin güçler birliği sistemini benimsemesinin temel amacı yerinde ve çabuk kararlar alıp, uygulamaktı.
TBMM’de Mustafa Kemal ve taraftarlarının oluşturduğu gruba Birinci Müdafai Hukuk grubu deniyordu.
Birinci TBMM’yi kendisinden sonra gelen meclislerden ayıran en temel özellik saltanat ile birlikte yaşamasıdır.
TBMM’nin açılışına karşı Anlaşma Devletleri’nin uyguladığı plan Yunanlıların ileri harekata geçirilmesidir.
Hangisi Ankara’da bir ulusal meclis açılmasına karşı çıkmıştır. /Hürriyet ve itilaf fırkası
1921 Anayasası’nda yer alan egemenlik kayatsız şartsız ulusundur” maddesi Osmanlı imparatorluğunun tarihe karıştığının kanıtıdır.
Birinci TBMM’deki bazı milletvekilleri Mustafa Kemal Paşa’nın çizdiği genel politikalara karşı çıkarak İkinci Müdafai Hukuk grubunu kurmuştur.
Büyük Edirne Kongresi’nde anadoludaki birliğin benimsenmesi kabul edildi.

ÜNİTE 9.

Ulusal ordunun kurulması ve kurtuluş savaşı;
Bir devletin geleceğini güvenlik altına almak, ulusal çıkarları savunmak amacıyla başta askeri güç olmak üzere devletin ve ulusun maddi – manevi bütün olanaklarının ve kaynaklarının kullanılmasını gerektiren silahlı mücadeleye savaş denir.
TBMM kuruluncaya kadarki direnme hareketlerini ve Kuvayi Milliye etkinliğini savaş olarak nitelemek mümkün değildir. Bir devlet tarafından yönetilen, düzgün bir savaş durumunun alınması TBMM’nin kurulmasıyla mümkün olmuştur.
TBMM nin bir devlet olarak varlığı işgalci güçler tarafından hemen tanınmadı. Onlar için görüşülebilecek tek siyasi güç Osmanlı devleti idi.
TBMM’nin açılmasıyla yeni bir türk devleti kurulmuştu.
Ulusal egemenlik ilkesini her dönem savunan TBMM, aldığı çeşitli kararlar ve çıkardığı yasalarla Yunan tehlikesi karşısında yeni bir ordunun kurulması yolunda yoğun bir çaba içine girmişti.
22 haziran 1920’de Yunanlılar Milne Çizgisini aşarak, Batı Anadolu’da ilerlemeye başlamışlardı. Yunanların bu saldırıya iten nedenler şunlardı:
•   TBMMnin açılması ile Anlaşma Devletleri ve Yunanistan kesin tavırlarını artık koymak gereğini duymuştu.
•   San Remo’da imzalanacak barışla ilgili taslağa karşı direnişi kırmak
•    Türk ulusuna direnmenin anlamsız olduğunu göstermek.
Planlı yunan saldırısı ile, Kuvayi Milliye birliklerini dağıtıp kısa zamanda Alaşehir, Balıkesir, Bursa ve Uşak’ı ele geçirmişlerdi. Bu arada bütün Doğu Trakya da Yunan kuvvetlerinin eline geçmişti.
Yunan saldırısının tepkileri;
Kuvayi Milliye birliklerinin Yunan ileri harekatı karşısında tutunamayıp başarısız olması, TBMM’de büyük bir düş kırıklığı ve kızgınlık yarattı. Saldırı öncesinde Kuvayi Milliye birlikleri, TBMM Hükümeti Genelkurmay Başkanlığı’na bağlanmıştı. Ancak Kuvayi Milliye birlikleri, merkezden gönderilen subaylara değil, kendi şeflerine itaat ediyorlardı. Zaman zaman amaçlarının dışına çıkarak suçsuz insanlara zararlar verebiliyorlardı. Bu durumda halktan gelen tepkiler Kurtuluş Savaşı’nın aleyhine bir durum yaratıyordu. Ayrıca Kuvayi Milliye, yurtseverlikleri bir yana, savaş sanatından anlamayan insanlardan kuruluydu.
Aynı dönemde Osmanlı ordusunu canlandırmak da mümkün değildi. TBMM kurulur kurulmaz Kuvayi Milliye birliklerine belli ölçüde çeki düzen vermek için Milli Savunma ve Genelkurmay işlerini düzenlemeye başlamıştı. Ancak bu çabalardan sonuç alınamamış ve Kuvayi Milliye birlikleri Yunan saldırısı karşısında tutunamamıştı. Bu saldırının kolay gelişmesi Anlaşma Devletleri’ni de umutlandırmıştı.
Ulusal ordunun kurulmaya Başlaması; Kuvayi Milliye’nin Yunan saldırısı karşısında tutunamaması düzenli bir ulusal ordunun kurulmasının şart olduğunu ortaya çıkarmıştı. TBMM’nin ikna edilmesinden sonra hızla ordunun kurulmasına geçildi. Batı cephesi, bu yeni oluşturulmaya başlanan ordunun ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlendi. Ordunun kurulmasıyla Mustafa kemal mücadeleyi halka mal etmek yolunda çok önemli bir adım atmış oldu.

Kaynak Sorunu; ordunun kurulması kolay degildir. Orduyu savaş için donatmak beslemek ve yönetmek daha da zordur. Oysa Osmanlı devletinde bırakınız Birinci Dünya Savaşı’nın gerektirdiği askeri teknolojiyi daha basit savaş ihtiyaçlarını giderecek hiçbir sanayi kuruluşu yoktu. Halkın eğitim düzeyi düşüktü. Ülkede doğru dürüst bir ekonomik etkinlik yoktu. Ulaşım büyük ölçüde yabancıların işlettiği demiryollarından ibaretti. Sağlık işleri içler açısıydı.
Tanzimat döneminden itibaren aydın meslek sahipleri yetiştirilmeye çalışılmış, yüksek okullar açılmıştı. Bu okullardan mezun olan üst düzey bürokratlar hekimler öğretmenler subaylar ülkenin geleceği üzerinde etkili olmaya başlamışlardır. Ancak hala bilgi üretilemiyordu. Aydınların büyük bir kısmı Trablusgarp, Balkan ve Birinci Dünya savaşlarında askere alındılar ve çoğu bu savaşlarda yaşamını yitirdi. Buna karşılık çok iyi yetişmiş türk subayları için bütün bu savaşlar deneyim kazanmalarına neden olmuştu. Kurtuluş savaşı sırasında yeni kurulan ordunun insan kaynakları açısından sorunu vardı. Halk uzun süren savaşlardan bıkmış ve yılgın bir durumdaydı. İkinci sorun orduyu donatmak sorunuydu. Askere alınacak insanların silahını cephanesini giysisini ve besisini sağlamak büyük sorundu. Ayrıca Osmanlı yönetiminin kışkırtmalarıyla çeşitli direnişler ortaya çıkmıştır. TBMM’nin kurulmasından sonra askere alma işleri sert önlemlerle hızlandırıldı ve istiklal mahkemeleri yoluyla başı bozukluk giderilmeye çalışıldı. TBMM’nin korkunç bir para sıkıntısı içinde olduğu bilinen bir gerçektir. Bu parasal sıkıntıyı atlatabilmek için; halktan bağış toplamak, bankaların elinde bulunan paralara el koymak, posta havalelerini geciktirmek gibi uygulamalara gidildi. Ayrıca İtalyanlardan ve Fransızlardan borç bile alındı. Yine İslam cemaatleri özellikle Hindistan Müslümanlara önemli miktarda paralar göndermişlerdi.

Siyasal Gelişmeler; Genel Olarak; TBMM’nin açılışını önleyemeyen Damat Ferit, bu olaya tepkisini 10 ağustos 1920’de Sevr Barışı’nı benimseyerek ortaya koydu. SEVR BARIŞI; Paris Barış Konferansı’nda, Anlaşma Devletleri’nin Osmanlı ülkesini paylaşma kararlarında olduklarının farkında olmayan Osmanlı yönetimi, barış çabalarına devam etmekteydi. Hatta sadrazamlığa getirilen Damat Ferit, Paris’teki barış görüşmelerine katılmışsa da bunda başarı sağlayamamıştı. Ancak TBMM’nin açılması için yapılan hazırlıklar gerek Damat Ferit’i gerekse Anlaşma Devletleri’ni harekete geçirmiş ve barış çalışmalarına hız verilmişti.
19 nisan 1920’de San Remo’da yapılan toplantıda Barış Taslağı hazırlandı. San Remo’da alınan kararlar Paris’e çağrılan Osmanlı temsilcisi Tevfik Paşaya sunuldu.
Tevfik Paşa’nın tepki gösterdiği bu taslak üzerinde görüşmelerin yapıldığı bir sırada Yunan saldırısı başladı 22 haziran 1920 Anlaşma Devletleri bu yolla hazırlanan taslağın kabul edilmesi için baskı yapıyorlardı. 10 ağustos 1920’de direnme gücü kalmayan Osmanlı, Padişahın yolladığı Saltanat Şurası tarafından, Paris’te, Sevr Barış Antlaşması’nı onayladı.

SEVR Antlaşması’na göre sınırlar;
•   Barış, Osmanlı devleti ile İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Belçika, Yunanistan, Hicaz, Polonya, Yugoslavya ve Çekoslavakya arasında imzalandı. bu barışa gore;
•   Irak, Lübnan ve Suriye bölgeleri Osmanlıdan ayrılıyor ve buralarda İngiliz ve Fransız manda yönetimi kuruluyordu.
•   Doğu anadoluda bir ermeni devleti ve bir özerk bölge kuruluyordu.
•   Batı Anadolu ve Doğu Trakya Yunanistan’a veriliyordu.
•   Boğazlar Anlaşma Devletleri’nin ortak yönetimine bırakılıyordu.

Egemenlik haklarını kısıtlayan hükümler;
***Osmanlı ordusu 50700 kişiyi geçmeyeçekti.*** Zorunlu askerlik uygulaması kaldırılacaktı. ***Azınlıklara çok geniş haklar verilecek ve bu konuda hükümet denetlenecekti.***Ekonomik, yönetsel ve yargısal kapütilasyonların kapsamı genişletilmişti. ***Osmanlı, savaştan zarar görenlere tazminat ödeyecekti.
İç anadolunun güney yarısı, Akdeniz Bölgesi ve yunanlılara bırakılan ege kesimi dışında bütün Anadolu İtalyanların,
Silifke, Kayseri, Tokat, Mardin çizgisi içinde kalan bölge Fransızların,
Mardin’in doğusu da İngilizlerin nüfus bölgesi olacaktı.

Sevr Barışının Değerlendirilmesi;
Sevr Barışı’nda Misakı Milli’ye hiçbir biçimde saygı gösterilmemişti. TBMM’nin anlaşmaya tepkisi çok sert oldu. Anlaşma tümüyle reddedildi. Barışı imzalayanlar ve onaylayanlar vatan haini ilan edildi. Böylesi ağır bir barış, türk ulusunun direnme bilincini artırmıştır.

SEVR BARIŞINDAN SONRAKİ GELİŞMELER;
İç Durum;
Sevr Barışı’nın imzalanması TBMM üzerinde olumsuz etki yapmadığı gibi mücadele hırsını ve azmini şiddetlendirmişti. Ancak Barış sonrasında Damat Ferit’in kışkırtmalarıyla ayaklanmalar yeniden başladı. Düzce, Yozgat ve Konya’da yeniden ayaklanmalar başladı.
Diğer yandan ulusal orduya katılmak istemeyen Kuvayi Milliyeciler sorun çıkarmaya başlamışlardır. Kuvayi Milliyecilerin çıkardığı en önemli ayaklanma Demirci Mehmet Efe’nin başkaldırısıydı . Diger yandan bazı Kuvayi Milliyeciler halka sert davranıyorlardı.
Bütün bunların yanında doğuda Ermeni ilerleyişi devam ediyordu. Ayrıca Güney’de Fransızlara karşı yürütülen direniş sürüyordu.

DIŞ İLİŞKİLER; TBMM hükümeti 1920 sonbaharına kadar batılı devletlerle ilişki kurmadı bu süre zarfında Rusya’daki yeni yönetimle ilişkiye geçilmişti. Çarlık taraftarlarını destekleyen Anlaşma Devletleri’nin, boğazlara ve İstanbul’a egemen olmasını çıkarlarına uygun görmeyen Sovyet Rusya da TBMM hükümeti ile ilişkilerini geliştirmeye başladı.. Bunun sonunda iki yeni rejim kadrosu arasında yakınlaşma başladı. TBMM Dışişleri Bakanının Moskova’da yaptığı görüşmeler sonrası Sovyet Rusya Misakı Milli’yi tanıdığını açıkladı. TBMM ordularının Ermenistan üzerinde sağladığı zaferden sonra ilişkiler iyice gelişti.

Ermeni Sorunu;
Ermeniler, Kafkasya’nın güneyinden başlayarak Çukurova’ya kadar uzanan geniş bir bölgede dağınık bir şekilde yaşamaktaydılar. Osmanlı sınırları içinde yıllarca huzur ve barış içinde yaşayan Ermeniler 19. yüzılın sonlarına doğru Ruslar ve İngilizlerin kışkırtmalarıyla Osmanlı yönetimine baş kaldırmaya başladılar.
Rusyanın amacı, Osmanlı devletini zayıflatarak boğazlar yoluyla Akdeniz’e, Doğu anadoluya ve oradan da Basra körfezine inmekti.
İngilizler ise Rusya’yı yalnız bırakmamak ve Ermenileri kendi taraflarına çekmek için müdahale etmeye başlamıştı. 20. yüzyılın başlarında İngiliz-rus yakınlaşması sonunda kışkırtmalar daha da arttı. Ancak Ermeni halkının büyük bir kısmı bu olaya karışmadı.
Rusya’da eğitilen Ermeni Çeteciler terör eylemlerinde bulunmuşlardı. Birinci Dünya Savaşı sırasında, Doğu da Ermeni yıkıcı faaliyetlerinin artması üzerine 1915 yılında bölgede yaşayan Ermeniler başka yerlere göçe tabi tutuldu.
Bu göç esnasında Ermeniler; Suriye ve Lübnan’a yerleştirildiler. 1917 yılındaki Bolşevik ihtilali sonrasında, Ruslar Kafkasya’yı boşalttı. Bu olaydan kısa bir süre sonra bölgede Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan devletleri kuruldu.
Mondros Ateşkesi’nin imzalanmasından sonra ise Osmanlı orduları Kafkasya’yı ve Doğu Anadolu’nun sınır bölgelerini boşalttılar.Bu durumdan istifade eden Ermeniler, türk birliklerinin çekildikleri yerleri işgal etmeye başladılar. Bu durumda Ermenistan ile bir savaş kaçınılmaz oldu.
Paris Barış Görüşmeleri’ne katılan Ermeniler Kafkasya’dan Çukurova’ya kadar uzanan bölgeyi istemişlerdi. Sevr Barışı ile bu bölgenin büyük bir kısmı Ermenilere bırakılmıştı.
TBMM’nin açılmasından sonra artan Ermeni saldırıları karşısında Doğu Cephesi kuruldu ve komutanlığına Kazım Karabekir Paşa getirili. Böylece düzenli ordunun ilk cephesi açılmış oldu.
Ermenilere karşı yürütülen karşı harekat sonunda 2-3 Aralık 1920’de taraflar arasında Gümrü Barışı imzalandı . Gümrü barışı ile; Ermenistan bugünkü doğu Anadolu sınırımızı tanıdı. Sevr anlaşmasını geçersiz saydığını açıkladı. Tbmm hükümeti topraklarından ayrılan Ermenilerin üç yıl içinde geri dönebilecekleri Kabul edildi. Ermenistan Türkiye’ye karşı düşmanca tutum içine girmeyeceğini kabul etti. Buna karşılık TBMM hükümeti de istenildiği takdirde ermenistana askeri ve siyasi yardım etmeyi kabullendi.

Gümrü Barışı’nın nitelikleri; TBMM hükümetinin hem askeri hem de siyasi ilk başarısıdır. Tbmm hükümeti doğuda düzenli bir savaş yürütmüş ve kazanmıştır. Ermenistan’ın Türkiye’ye karşı olan tutumu olumlu bir çizgiye gelmiştir. Ermeniler türk toprakları üzerindeki isteklerinden vazgeçmiştir. Ermeni sorunu denilen yapay sorun kapanmıştır. Bu barışla TBMM, devletlerarası alanda varlığını ilk kez kanıtlamıştır. Osmanlı devleti deyimi hiç geçmemiş, tarihte ilk kez bir türk devleti uluslar arası bir antlaşmada Türklüğünü vurgulamıştır.

Gümrü Barışı’ndan sonra 23 şubat 1921’de Gürcistan ile Barış Antlaşması imzalandı. Ardahan ve Artvin geri alındı. Ayrıca Batum’da türk tarafına geçtiyse de barışın kalıcılığı açısından sonra burası Rusya’ya verildi. Gümrü Barışı ile Doğu Cephesi kapandı. Bunun sonunda, batıda Yunanlılara ve güneyde Fransızlara karşı daha etkin bir mücadele verilmeye başlandı.


HATIRLATMALAR;
22 haziran 1920 de başlayan yunan saldırısının amacı Sevr Antlaşması’nın taslağının kabul edilmesini sağlamaktı.
Kuvayi Seyyare Çerkes Ethem’in birliklerine verilen isimdir.
Sevr Barış Anlaşması, padişah tarafından kurulan Saltanat Şurası tarafından onaylanmıştır.
Kuvayi Milliye’den sonra düzenli ordu kurulmuştur.
İtalya’nın San Remo kentinde Sevr Barış Anlaşmasının taslağı üzerine görüşmeler yapılmıştır.
İşgallere karşı Kurtuluş Savaşı TBMM’nin kurulmasıyla başlamıştır.
San Remo ve Paris’te belirlenen Sevr Barış taslağını Osmanlı’ya kabullendirmek için Yunan saldırıları başlamıştır.
Sevr’e göre Arap toprakları, İngiliz ve Fransız mandası olarak bırakılmıştır.
TBMM, Sevr Barış Antlaşması’nı tümden reddetmiştir.
Sevr Barışı’nın Osmanlı devleti açısından hükümsüz olmasının nedeni parlemento tarafından onaylanmamasıdır.
Kuvayi Milliyecilerin çıkardığı en büyük ayaklanma Demirci Mehmet Efe Ayaklanması’dır.
Boğazların ve Anadolu’nun batılı emperyalistlerin eline geçmesini istemeyen ve Türk Kurtuluş Savaşı’na destek veren devlet Rusya’dır.
Kars, Ardahan ve Batum; Berlin anlaşmasıyla Ruslara verilmiştir.
Düzenli ordunun ilk büyük başarısı Doğu’da Kazım Karabekir komutasında Ermenilerle yapılan savaş olmuştur.
Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeniler, İngiltere ve Rusya’nın kışkırtmalarıyla ayaklandılar.





WeBCaNaVaRi'na Üye Olmadan Link'leri ve Kod'ları Göremezsiniz.
Link'leri Görebilmek İçin. Üye Ol. veya Giriş Yap.
Üyelerimizden Destek Bekliyoruz.
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Türk Tarihinde Iki Önemli Siyasal Kuruluş
« Posted on: Nisan 26, 2024, 02:34:34 ÖÖ »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Türk Tarihinde Iki Önemli Siyasal Kuruluş e-book, Türk Tarihinde Iki Önemli Siyasal Kuruluş programı, Türk Tarihinde Iki Önemli Siyasal Kuruluş oyunları, Türk Tarihinde Iki Önemli Siyasal Kuruluş e-kitap, Türk Tarihinde Iki Önemli Siyasal Kuruluş download, Türk Tarihinde Iki Önemli Siyasal Kuruluş hikayeleri, Türk Tarihinde Iki Önemli Siyasal Kuruluş resimleri, Türk Tarihinde Iki Önemli Siyasal Kuruluş haberleri, Türk Tarihinde Iki Önemli Siyasal Kuruluş yükle, Türk Tarihinde Iki Önemli Siyasal Kuruluş videosu, Türk Tarihinde Iki Önemli Siyasal Kuruluş şarkı sözleri, Türk Tarihinde Iki Önemli Siyasal Kuruluş msn, Türk Tarihinde Iki Önemli Siyasal Kuruluş hileleri, Türk Tarihinde Iki Önemli Siyasal Kuruluş scripti, Türk Tarihinde Iki Önemli Siyasal Kuruluş filmi, Türk Tarihinde Iki Önemli Siyasal Kuruluş ödevleri, Türk Tarihinde Iki Önemli Siyasal Kuruluş yemek tarifleri, Türk Tarihinde Iki Önemli Siyasal Kuruluş driverları, Türk Tarihinde Iki Önemli Siyasal Kuruluş smf, Türk Tarihinde Iki Önemli Siyasal Kuruluş gsm
Yanıtla #1
« : Kasım 09, 2014, 11:23:18 ÖÖ »
Avatar Yok

muverrih06
*
Üye No : 199299
Nerden : Ankara
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 6
Karizma = 0


teşekkür ederim
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Yirmi Önemli Türk Küçüğü | Türk Dünyasından Önemli 20 Küçük
Geyik Muhabbeti
Musty* 1 1493 Son Mesaj Nisan 28, 2008, 12:42:21 ÖS
Gönderen : Robert
Çin Tarihinde Türk Adı
Genel Kültür.
HaYaL 2 1180 Son Mesaj Haziran 22, 2008, 01:41:24 ÖÖ
Gönderen : ManOfSerious
Türk Devletlerinin Kuruluş Ve Yıkılış Tarihleri
Tarih
xxRuzqaRxx 5 3896 Son Mesaj Temmuz 28, 2011, 09:09:23 ÖÖ
Gönderen : EmpaThy
Türk Siyasal Hayatı Özet
AÖF 3. Sınıf Ders Notları
Asortik Hatun 0 1235 Son Mesaj Ağustos 03, 2013, 04:47:48 ÖS
Gönderen : Asortik Hatun
Türk Devletlerinin Kuruluş Ve Yıkılış Tarihleri
Tarih
imge34 0 1857 Son Mesaj Aralık 01, 2014, 10:52:19 ÖS
Gönderen : imge34


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular