0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Türk Şiirinin Tarihçesi  (Okunma Sayısı: 1345 Kere Okundu.)
« : Ağustos 14, 2008, 12:11:45 ÖÖ »
Avatar Yok

[MasaL]
*
Üye No : 193
Yaş : 33
Nerden : İzmir
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 2126
Mesaj Sayısı : 5 892
Karizma = 42


Türk Şiirinin Tarihçesi

Türkiye'de çağdaşlaşma serüveni genellikle Batılılaşma hareketleriyle başlatılır. Osmanlıdaki Batılılaşma çabalarının reformist girişimleri dayatan Batı'nın istemleriyle gerçekleştiği bilinir. 1839 Tanzimat Fermanı da bu doğrultudaki çabanın ürünüdür. III. Selim dönemi ıslahat hareketleri belki de Batı ile ilişkilerin başlama noktası olarak alınabilir. Ama asıl çağdaşlaşma bilinci Cumuhuriyet'le gelen bir olgudur. Ki; 1923'te başlayan bu süreç aydınlanma düşüncesini de var etmiştir. Buna bir bakıma Anadolu aydınlanması da denilebilir.

1923 devrimi birçok şeyin başlama noktasıdır Türkiye için. Bir dönemeçtir de. Özellikle toplumsal yaşamdaki yenilikler; eğitim kültür alanındaki atılımlar aydınlanma felsefesini oluşturucak kurumların yapılandırılması bu süreçte gerçekleştirilir.

Aydınların Batı'yı yakından tanımalar sonucu yeni kültürel değerleri oluşturma var olanlara bakabilme bilinciyle donatır onları. Öteden beri süregelen Doğu-Batı arasındaki çatışma/ikilem bir bakıma da formüle edilmeye çalışılır.

Kuşkusuz bu süreçte Türk edebiyatının yapısal sorunları da gündeme gelir.

3 Kasım 1928'de Harf Devrimi yapılır Latin Alfabesi kabul edilir. Genç Cumhuriyet'in kültür devriminde önemli adımdır bu.

Edebiyatın yapısal sorunlarından söz ettmiştik. Tanzimat Dönemi'nde (1859-1896) ilk kez gündeme gelen konular sorunlar; edebiyatımızın oluşma/gelişme sürecindeki diğer dönemlerde de hep gendeme gelmiş tartışma ortamı yaratmıştır. Özellikle şiir ve düzyazı türlerinde yaşanan ikilem dilde ve biçimdeki yenileşme çabaları bu tartışma gündeminin odak noktası olmuştur sürekli.

Her türlü yenilik Batılılaşma ile karşılanmış. Çağdaşlaşma düşüncesi ancak Cumhuriyet döneminde yerini ve anlamını bularak edebiyatın güncel sorunlarını akılcı biçimde gündeme getirmiştir.

İmlediğimiz eksenden bakarak Türk şiirinin Cumhuriyet Dönemi'ndeki çağdaşlaşma serüvenini oluşumuna kısaca göz atmak da yarar var sanıyorum.

Bugünkü şiirimizin genel görünümünü değerlendirebilmek için bu oluşma seyrine bakmak kaçınılmaz gibi geliyor bana.

Cumhuriyet Dönemi Şiiri
"Cumhuriyet Dönemi Şiir Antolojisi" ya da "Çağdaş Türk Şiir" denilerek hazırlanan seçkilerde günümüz şiirinin çağdaşlaşma sürecinin başlama noktası olarak ya Yahya Kemal Beyatlı ya da Ahmet Haşim alınır.(1) bu konudaki kaygılarını hazırladığı antolojinin "Giriş" inda dile getiren Memet Fuat özellikle şunun altını çizer: "Nedim'de Şeyh Galip'teYahya Kemal'de Haşim'de çağdaş şiirin belli özellikleri belli oranda bulunsa da 'yolu açmış'

olmanın ötesine geçtiklerini söylemek kolay değildir; çağdaş şairler oldukları ileri sürülemez. Ne var ki bu durum onların çağdaş Türk şiirinin oluşumundaki etkilerini yok etmiyor. Kendileri 'çağdaş' olmasalar da arkalarından gelenlere çağdaşlaşmaya dönük pek çok şey bıraktıkları yadsınamaz." (2)

Çağdaş Türk şiiri eski şiirle özellikle Divan şiiriyle alışverişini hesaplaşmasını yeni dönemde sürdüredurdu. Çatışma ve ters düşmede temel nokta 'dil'di elbetteki. Bunu izleyen biçim ise yeni şiirin olanaklarıyla kırılmaya çalışılır. İleriki aşamalarda "gelenek" sorunu gündeme geldiğinde 'eski' şiirin bu yapısal özellikle daha iyi değerlendirilecektir. Çağdaş Türk şiirinin oluşumunda bunun yeri ve etkileri dönem dönem hissedilmiştir.

Yahya Kemal ve Ahmet Haşimİşte bu süreçte tam dönemeç noktasında bu iki etkili ad öne çıkıyor: Yahya Kemal Beyatlı (1884-1958) Ahmet Haşim(1885-1933). İki şair de hem eğilimleri hem de sürdürdükleri ve getirdikleri tarz ile çağdaş Türk şiirinin oluşumunda etkili olurlar. Yahya Kemal geleneği Batı şiiri ile birleştirir; Ahmet Haşim bir ucuyla dil ve anlatımda Tevfik Fikret çizgisinden giderek Fransız simgecilerinin etkisinde şiirler yazar. Sonraki yıllarda Çağdaş Türk şiirinin onlarla başlayan giderek de açımlanan bu kanalda geliştiğini gözleriz. Ama onların da öncesinde tam Cumhuriyet'in kuruluşu arefesindeki uluslaşma hareketi şiirde de yeni oluşumların önünü açmıştır. "Hececiler" diye anılan Hecenin Beş Şairi [Orhan Seyfi (Orhon) 1890-1972; Halit Fahri (Ozansoy) 1891-1971; Enis Behiç (Koryürek) 1891-1949; Yusuf Ziya (Ortaç) 1895-1967; Faruk Nafiz (Çamlıbel)1898-1973] bu süreçte ortaya çıkar; yurt sevgisini dile getiren hece ölçüsüylüe şiirler yazarlar. "Konuşulan güzel Türkçeyi yazı diline geçirerek yeni ve büyük davayı kazanan ve kazandıranlar" olarak nitelendirilen Hececiler; Ziya Gökalp ve Ömer Seyfettin'lerin başlattıkları "Yeni Lisan" anlayışının etkisiyle Osmanlıcadan arınan bir dille şiir yazamaya yönelirler. Ulus/ulusçuluk bilincini sürekli ön planda tuttular.

Çağdaş Türk şiiri asıl ivmesini 1920'li yıllarda alır. Ahmet Hamdi Tanpınar (1901-1962) Kemalettin Kamu (1901-1948) Ahmet Kutsi Tecer (1901-1967) Necip Fazıl Kısakürek (1905-1983) hiçbir akıma bağlı olmaksızın ilk ürünlerini bu süreçte verirler. Bir ara "geçiş dönemi" diyebileceğimiz bir süreçte ortaya çıkan Yedi Meşaleciler [ Muammer Lütfi Bahşı (1903-1947) Vasfi Mahir Kocatürk (1907-1961) Sabri Esat Siyavuşgil (1907-1968) Cevdet Kudret (1907-1991) Yaşar Nabi Nayır (1908-1981) Ziya Osman Saba (1910-1957) ] ilk ürünlerini 1928'de Yedi Meşale adlı kitapta toplarlar. Kitabın önsözünde çıkış amaçalarını;"Yazılarımızı müşterek neşretmemizin sebebi memleketimizde son edebi cereyanları gösterecek toplu bir eser vücuda getirmek arzusudur.(...) Canlılık samimiyet ve daima yenilik...bizi müşterek bir eser neşrine teşvik eden fikirlerimizi bu suretle edebiliriz." düşünceleriyle dile getirirler. Onların bu çıkışı ilgiyle karşılanır. "Yeni imgeler ve yeni benzetmeler peşinde olan" bu genç şairlerin eylemini Cevdet Kudret yıllar sonra şöyle değerlendirecektir: "Kendinden önceki kuşakları hırpalayarak ortaya çıkan Yedi Meşale'nin atılımı hoşgörüylü ve çok geniş bir ilgiyle karşılanmıştı."(2)

Gene de onların bu çıkışı çağdaş Türk şiirinin oluşumunda pek etkili olamaz.

Nâzım'ın Açtığı Yol
Burada Oktay Rifat'ın şu saptamasını anmakta yarar var :"Bugünkü Türk müziğinin tek sesli Enderun müziğinden bugünkü resmimizin aaahip yazı ve minyatürden türemediği nasıl bir gerçekse bugünkü Türk şiirinin de Divan şiirinden türemediği öylece bir gerçektir. Yeni şiirimizin Tanzimat'tan sonra gelişen yenileşme şiiriyle yönünü bulma bakımından bir ilişkisi varsa da doğrudan doğruya bu şiirden türediği ileri sürülemez. Bugünkü şiirimiz Halk şiirinden de türememiştir. Türeseydi belki iyi olurdu ya ne yapalım ki böyle olmamış. Batı'dan mı aktarılmış öyleyse? Buna da tam olarak evet diyemeyiz. Batı'dan teknik olarak tema olarak düşünce olarak çok şey alınmıştır ama tam anlamıyla bir aktarma yoktur ortada. Böyle bir aktarma ayrıca olanaksızdır. Öyle ise nasıl türemiştir bu şiir? Bana kalırsa her toplumda olduğu gibi yeni Türk toplumunda da doğal olarak ozanlar çıkmış bunlar türlü etkiler altında daha çok Batı etkisinde şiirler söylemişler ve bugünkü şiirimiz meydana gelmiştir... Böylece doğuştan yeni olan bu şiir sonradan gözlerini geriye çevirerek Divan şiiriyle hele halk şiiriyle sıkı bağlar kurmak istemiştir."(3)

Yahya Kemal ve Ahmet Haşim'in peşi sıra Nâzım Hikmet'in 1920'li yıllarda yenilikçi ilk ürünlerini vererek ortaya çıkması Oktay Rifat'ın da belirlemeye çalıştığı "yenilikçi" sürecin ivmesini oluşturur.

Bundan böyle çağdaş Türk şiirinin oluşum dönemi başlamıştır artık. Nâzım Hikmet'in açtığı yolun etkinliği 1930'lu yıllarda daha da belirginleşir.

1930-1950 Dönemi yenilikçi şiirin önemli oluşumlarını hazırlar. İlki "I. Yeni" Garip Şiiri'nin ortaya çıkışıdır. İkincisi toplumcu gerçekçi 1940 Kuşağı'nı oluşturan koşulların varoluşu ve "II. Yeni"nin oluşumu..

Garip Şiiri hareketi Orhan Veli Kanık (1914-1950) Oktay Rifat (1914-1988) ve Melih Cevdet Anday'ın (1915) 1937-38'den sonra yazdıkları şiirleri Garip (1941) adlı ortak kitapta toplarlar. Orhan Veli'nin kitabın önsözündeki yazısı ise bu çıkışın amacını açıklamaktadır: "Şiir yani söz söyleme sanatı geçmiş yüzyıllar içinde birçok değişikliklere uğramış; en sonunda da bugünkü noktaya gelmiş. Bu noktadaki şiirin doğru dürüst konuşmadan oldukça ayrı olduğunu kabul etmek gerek. Yani şiir bugünkü durumuyla doğal ve günlük konuşmaya göre bir ayrılık göstermekte bir ölçüde garip karşılanmaktıdır. Fakat işin hoş yanı bu şiirin birçok atılımlar sonucunda kendini kabul ettirmiş bir gelenek kurarak da sözü geçen garipliği ortadan kaldırmış olması.Yeni doğup bugünün aydınınca eğitilen çocuk kendini doğrudan doğruya bu noktada kavrıyor. Şiiri kendine öğretilen koşullar içinde aradığından bir doğallaşma isteğinin ürünü olan yapıtları şaşkınlıkla karşılıyor. Garip anlayışı öğrendiklerini doğal kabul edişinden gelmekte. Ona buradaki göreceliği göstermeli ki öğrendiklerinden kuşku duyabilsin."(4) Yeni şiir arayışın değil yeni toplumdaki gerekliliğin karşılığını buluşun ortaya çıkardığı bir olgudur.

1940 Kuşağı şiirinin oluşumu da bu buluşma sürecinde ortaya çıkar.Nâzım Hikmet'in 1938'de tutuklanması ve şiirinin yasak/sakıncalı bulunması İkinci Paylaşım Savaşı'nın gölgesindeki Tek Parti iktidarının baskıcı yönetimi bu eğilimin ortaya çıkmasında etkindir. Ülkenin yaşadığı değişim süreci toplumsallaşma hareketini derinden etkiler. Kuşağın başlıca şairleri şunlar oldu : Hasan İzzettin Dinamo (1909-1989) Rıfat Ilgaz (1911-1993) Niyazi Akıncıoğlu (1916-1979) Cahit Irgat (1916-1971) ****adir (1917-1985) Fethi Giray (1918-1970) Suat Taşer (1919-1982) Ceyhun Atuf Kansu (1919-1978)Enver Gökçe (1920-1981) Ömer Faruk Toprak (1920-1979) Orhon Murat Arıburnu (1920-1989) Mehmed Kemal (1921-1999) Arif Damar (1925) Attila İlhan (1925) Sabri Altınel (1926-1985) Ahmed Arif (1927-1991) Şükran Kurdakul (1927)...

Bu dönemde sözünü ettiğimiz oluşumların dışında kalan şairler ise şunlar oldu: Asaf Halet Çelebi (1907-1958) Ahmet Muhip Dıranas (1908-1980) Mustafa Seyit Sutüven (1908-1969)Cahit Sıtkı Tarancı (1910-1956)Fazıl Hüsnü Dağlarca (1914) Celal Sılay (1914-1974)Behçet Necatigil (1916-1979) Cahit Külebi (1917-1997) Salah Birsel (1919-1999) Sabahattin Kudret Aksal (1920-1993) Necati Cumalı (1921) Özdemir Asaf (1923-1981) Nevzat Üstün (1924-1979) Can Yücel (1926-1999) Metin Eloğlu (1927-1985) Ahmet Oktay (1933).

"II. Yeni" çağdaş Türk şiirinde bir dönüşümdür. Yenilikçi şiirin farklı bir kulvara taşındığını gözleriz. Dönemin toplumsal koşulları belirleyicidir burada da. İmge ve yeni bir şiir dili yaratılır. Bireysel çıkışlarla ortaya konulan ürünlerde bu şiirin eğilimleri belirginlik kazanır. Biraraya gelişortak bir çaba görülmez. Bu yönelimi bir kuşak ya da dönem/akım olarak adlandırmak; ancak Muzaffer İlhan Erdost'un "İkinci Yeni" belirlemesi sonrasında oluşur. Erdost yeni şiirin birinci evresi olarak Garip Şiiri'ni nitelendirirerek ardılı oluşumu da şöyle değerlendirir: "İkinci yeni denince çokları bir kere duraklıyor. İlkeleri yöntemleri kuralları çizili bir akıma konmuş bir ad gibi 'ikinci yeni' sözünü ele alıyorlar. Oysa 'ikinci yeni' sözü ilkeleri kuralları çizili bir akımın adı değildir; onun için de bu sözün içine aldığı ozanlar arasında geniş ikilikler vardır.İkinci yeni sözü daha çok 1950 yıllarına kadar en iyi çağını yaşamış yeni şiirin üzerine gelen şiirleriyle onlardan yavaş yavaş ayrılan ozanları içine alır. Yani ikinci yeni bir okulun adı değil kendisinden önceki şiire göre yeni olan bir şiirin sınır çizgisidir."(5) Bu çizgi içinde yer alan şairler ise şunlardır : Oktay Rifat İlhan Berk (1918) Turgut Uyar (1927-1985) Edip Cansever (1928-1986) Yılmaz Gruda (1930) Ece Ayhan (1931) Cemal Süreya (1931-1990) Tevfik Akdağ (1932-1993) Sezai Karakoç (1933) Ülkü Tamer (1937)...

1960'larda Şiirimiz
1960'larda dünyanın dörtbir yanında oluşagelen gençlik hareketleri 1968 Mayısında özellikle Avrupa (Fransa İtalya Almanya İngiltere...) ve ABD üniversitelerinde öğrenci eylemlerine dönüşür.

ABD'de öğrencilerin bu hareketindeki çıkışlarının kaynağında iki temel etki vardır: Vietnam Savaşı ve siyah özgürlük hareketi. Avrupa'daki dalgalanma ise "düşgücünün zaferi" olarak nitelendiriliyordu.

1960'ların gençlik hareketi başkaldırı devrim düşüncesiyle birlikte Batı'nın "soğuk savaş" sonrasında 1960'larda yeniden eleştirisini getirmiştir. "Devrimci değişimin dinamikleri" "devrimci örgütlenme" "yeni sol hareketin yönelimi" her ülkenin tarihsel konumu/bağları dolayımında gündeme geliyor; 'öğrenci-gençlik'in devrimci hareket içindeki yeri/konumu/etkinliği ön plana çıkıyordu.. Hareketin yayğınlığı giderek Avrupa'nın bazı ülkelerinde (örneğin Fransa'da Almanya ve İtalya'da) kitlesel güce dönüşür. 1968 öğrenci ayaklanması müttefiklerini (işçileri) bularak etkin bir güce dönüşür. "İyimserlikle doluyuz gelecek biziz" düşüncesi yaygın bir söylemdir artık.

Dünyada bu dalgalanma yaşanırken 27 Mayıs 1960 ülkemizde yeni bir dönemin başlangıcını oluşturur. Askeri bir darbe ile Demokrat Parti iktidarına son verilir. Özgürlük ortamına yönelişte öğrenci-gençlik hareketinin etkinliği yadsınamaz.

Gelinen ortam düşün/yazın alanımızda da yeni bir dönemi başlatır. Özellikle '60'ların ikinci yarısından sonra düşün/sanat alanındaki etkinlikler belirgince ön plana çıkar.

Demokratik ortamın sağlanması; çevirilerin yaygınlığı yayın yaşamına bir canlılık getiri. Dömokratik güçlerin belirle bir platformda buluşması örgütlenmesi giderek kitlelerle bağ kurma bunlara ulaşma yollarını açar.

Kültür/sanat alanında toplumsallaşma süreci yaşanır. Sanatın işlevi sanatçının konumu devrimci sanat sanat-toplum sanat-politika ilişkisi gibi kavramlar da tartışma gündeminde yer alır.

Yazın ortamımızdaki canlılık şiirde şu açılımlarda varlığını sürdürmektedir: 1940 Kuşağı şairleri/şiirin oylumunu bulmaktadır. Garip uzanımında bir şiir anlayışı/sürdürücüleri poetik yolculuklarını sürdüredururlar. "II. Yeni"nin etkinliği gündemdedir..Özgürlük ortamı Nâzım Hikmet'in şiirinin tanınması Ahmed Arif'in ortaya çıkmasını sağlar. Bir de; kendilerini öğrenci-gençlik hareketi içinde bulan giderek de dergiler/yayın organları çevresinde kümelenen bir süre sonra da "kuşak" olarak varlıklarından söz ettirebilecek şairler topluluğunun ayak sesleri gelmektedir.

Değişim Dönem Evrim Alan 67 Yeni Gerçek Ataç Şiir Saatı Yordam Dvinim Yelken Ant YönHalkın Dostları Türk Solu...Onların buluştukları şiirlerini yayımlayıp düşüncelerini ilettikleri dergilerdir.

Yelken (1957-1980) dergisi çevresinde toplanan bir grup şair ilk şiirlerini burada yayımlarlar. Derginin toplumcu gerçekçi çizgisi onların çıkışlarında da etkili olur.

Turgay Gönenç (1939) Afşar Timuçin (1939) Eray Canberk (1940) Aydın Hatipoğlu (1940) Nurer Uğurlu (1940) Egemen Berköz (1941) Ataol Behramoğlu (1942) Süreyya Berfe (1943) Sennur Sezer (1943) Güven Turan (1943) Özkan Mert (1944) İsmet Özel (1944)..

. Çıkış noktaları toplumsal ortamın gerçekliğidir; tepkinin oluşumun şiirini yazıyordurlar. Bu bir tür tarihsel misyondur. Hatta 1940 Kuşağı'nın bile üstlenemediği bir misyonu üstlenirler: kitlelerle daha yakın sıcak etkin bir bağ kurarlar. Şiir alanlara inmiştir. Kısa sürede bir dönüşüm yaşanır.

Ataol Behramoğlu Alan 67 dergisinde yer alan yazısında bir tür çıkışlarının amacını dile getirererek şunları söyler: "Eğer yazıyorsak hayatımızdan söz etmek için yapıyoruz bunu. Hayatımız bir düş bir sanrı değilse de onu doğa ötesi güçler değil de gerçekler belirliyorsa tek bir edebiyat yönteminin sözü edilebilir bugün 'Gerçekçilik'. Birinci ilke budur."(6)

1960 Kuşağı şiiri varoluşunu bununla kanıtlayarak şiirimizde iz bırakmıştır. Bu kuşağın çıkış noktasının bir başka önemli boyutu da 'ulusallık'tır. Oluşan 'gerçekçilik' anlayışını bunun üzerine kurmayı amaçlarlar.

1960 Kuşağı dünyayı değiştirmek için yola çıkan bir kuşaktır. Şiirinin mecrası da bu kanalda gelişir. Toplumcu sanat anlayışını savunurlar.

1960'lar edebiyatımızda yenileşme/özgürleşme dönemidir. Dönemin bu atılımcı kuşağı şiirde dil>imge>biçim yönünden yenilikçi bir yapı kurmaya çalışır. Tümüyle reddedici değildirler. Yeni bir kimlik oluştururken şiirin düşünce boyutunu gözardı etmeden senaaae varmayı amaçlarlar. Dış dünya ile yakın ilgilidirler; çeviriler bilimsel düşüncenin kaynaklarına yöneliş poetikalarını zenginleştirir.

Bu kuşakla birlikte yeni bir edebiyatçı tipi çıkar ortaya: alanlara inen halkın arasına karışan toplumsal muhalefetin öncülüğünü yapan soran/sorgulayan bunları da yazdıklarıyla yansıtan...

Octavio Paz'ın deyimiyle; gençlik hareketi din ve devrim eros ve ütopya arasında gidip" gelen bu kuşak; devrim düşüncesini özgürlük-demokrasi-eşitlik-emek...gibi kavramları gündeme getirir. Demokratik ortamın oluşmasında nisbi de olsa etkindir. Örgütlenme siyasal bilinçlenme sürecinin yoğunluğu onların duyarlık alanlarını etkiler...

Bu dönemde ürünler veren "II. Yeni" etkilerinden geçerek poetikalarını oluşturmaya çalışan şairler ise şunlardır: Kemal Özer (1935) Hilmi Yavuz (1936) Özdemir İnce (1936). Kuşağın diğer şairleri : Ruşen Hakkı (1936) Kemal Burkay (1937) Metin Demirtaş (1938) Metin Altıok (1941-1993) Mehmet Taner (1946) Nihat Behram (1946)...

1960 Kuşağı şiirinin çıkış/etki-tepki kaynağı salt "II. Yeni" değildir kuşkusuz. Geleneksel Türk şiiridir ana kaynak. Divan halk şiirinin yanı sıra modern şiir geleneğinin öncü şairleridir: Yahya Kemal Nâzım Hikmet Orhan Veli Ahmet muhip Dıranas Fazıl Hsnü Dağlarca Behçet Necatigil Attila İlhan Ahmed Arif... Öte yanıyla da Batı şiiri...

1960'ların özgürleşme ortamında varolan; birikimi/sesiyle bugüne ulaşan 1960 Kuşağı şiiri/şairleri çağdaş Türk şiirinin oluşumunda önemli bir dönemeçtir. Yazın ve düşün yaşamımıza yenilikler getirmiş yaşam-şiir-toplum ilişkisine farklı bir boyut kazandırmıştır...

70'lerden 90'lara...
1970'lerden '90'lara uzanan süreç çağdaş Türk şiirinin oluşum çizgisinde farklı eğilimleri farklı yönelimleri ortaya çıkardı. Ama bu süreçte yeni bir şiir kuşağının oluşumundan söz etmek mümkün değil. 1970'lerde ilk ürünlerini veren şairlerin  daha çok  1940 ve 1960 Kuşağı şairlerinden etkilendikleri gözlenir. Ara dönemde ürünlerini verenler : Abdulkadir Bulut(1943-1985) Ali Rıza Ertan (1944-1979) Ahmet Telli(1946) Hüseyin Yurttaş (1946) İsmail Uyarolu (1948) bir bakıma da '70'li yılların şiirinin öncüleriydiler. Bunları şu şairler izledi: Ahmet Ada (1947) Ebubekir Eroğlu (1950) Mustafa Irgat (1950-1995) Barış Pirhasan (1951) İzzet Yasar (1951) Erdal Alova (1952) Enis Batur (1952) Erol Çankaya (1952) Veysel Çolak (1954).

1970'lerin sonralarına doğru farklı bir çizgide adeta yeni bir çıkış arayışını sezdiren şairlerin ürünlerinin ardı ardına dergilerde yayımlandığını kitaplarını çıkardıklarını gözleriz. 1970'lerin siyasal ve toplumsal devinimi şiirin oluşumuna yansımıştır.

Ozan Telli(1950) Tarık Günersel (1953) Yaşar Miraç (1953) Tuğrul Tanyol (1953) Adnan Yücel (1953) Ali Cengizkan (1954) Hüseyin Ferhad (1954) Murathan mungan (1955) Hüseyin Haydar (1956) Turgay Fişekçi (1956) Adnan Özer (1957) Ahmet Erhan (1958) Haydar Ergülen (1956) Sina Akyol (1950) Gültekin Emre (1951)...

1980'lerde dergiler şiirin gelişme düzeyindense niceliksel sınırlarını genişletti diyebiliriz. Giderek de dergiler eksenindeki kümeleşmelerle şiirler/şairler hakkında adlandırılmalara yönelindi. "Yeni Türkü" "Yeni Bütün" nitelendirmeleri de bu etkilerden doğdu. "Yeni şiir" arayışından ise daha çok 'yeni söylem'lerin içi boşaltılarak şiir yazılmaya başlanıldı diyebiliriz. Popüler kültürün etkisi 12 Eylül'le yaşanılan çözülme yozlaşma şiirin de gelişme kanallarını tıkadı. Bu süreci bir arayış dönemi olarak nitelendirmek daha doğru gibime geliyor. Deyim yerindeyse 'şiir enflasyonu' yaşanılan bir süreç...

Dönemin şairlerine gelince: Metin Cengiz (1953) Şükrü Erbaş (1953) Abdülkadir Budak (1952) Şavkar Altınel (1954) Oğuzhan Akay (1955) Roni Margulies (1955) Süha Tuğtepe (1956) Suat Vardal (1957) Orhan Alkaya (1958) Mehmet Yaşın (1958) Akif Kurtuluş (1959) Seyhan Erözçelik (1962) Sami Baydar (1962) Ali Asker Barut (1962) Hakan Savlı (1964) Küçük İskender (1964) Sunay Akın (1962) Akgün Akova (1962) Metin Celal (1961) Turgay Kantürk (1961) Altay Öktem (1964) Turgay Nar (1961) Sefa Kaplan (1956) Vural Bahadır Bayrıl (1962) Gülsüm Akyüz (1949) Ayten Mutlu (1952) Oya Uysal (1952) Arife Kalender Önel (1954) Yelda Karataş (1954) Leyla Şahin (1954) Lale Müldür (1956) Neşe Yaşın (1959) Günseli İnal (1947) Zerrin Taşpınar (1947) Zeynep Uzunbay (1962)...

Çağdaş Türk şiirinin oluşumunda bugün gelinen çizgi; geleneksel yapının kırılarak farklı şiir anlayışlarının birarada yeni bir oluşumu gerçekleştirdikleridir diyebiliriz. Kuşak kavramı artık etkinliğini yitirmiştir. Son dönem şiirimiz kuşak kavramıyla değil de daha çok şairlerin poetik tavırları/söylemleriyle anlamlandırılır oldu. Kuşkusuz çıkış noktası besleyici kaynak eskiye oranla daha zengişleşen bir debi oluşturmuştur. Günümüz Türk şiirini dönemler/akımlar/kuşaklar ekseninde bakarak değerlendirmenin gene de en sağlıklı çıkış yolu olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda 1980 sonrası şiirimiz de diğer türlerdeki gelişmeler/oluşumlar gibi aydınlanma düşüncesinin 1960'lardan sonra aldığı ivmenin ekseninde değerlendirilmesi gerektiğinden yanayım.

1. Burada özellikle şu üç antolojiyi sayabilirim: Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi Memet Fuat 1985; Modern Türk Şiiri Ahmet Necdet 1993; Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi Metin Celal.
2. Kalemin Ucu Cevdet Kudret s.182 1991
3. Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi Memet Fuat ss.13-141999
4. Bütün Şiirleri Orhan Veli s.79 1982
5. İkinci Yeni Yazıları Muzaffer İlhan Erdost s .571997 ("Tartışma Yanılmaları"1957 Pazar Postası)
6. "Bizim Kuşağın Görevi" Ataol Behramoğlu Temmuz 1967 Alan 67 Sayı: 4
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Türk Şiirinin Tarihçesi
« Posted on: Nisan 19, 2024, 02:59:40 ÖÖ »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Türk Şiirinin Tarihçesi e-book, Türk Şiirinin Tarihçesi programı, Türk Şiirinin Tarihçesi oyunları, Türk Şiirinin Tarihçesi e-kitap, Türk Şiirinin Tarihçesi download, Türk Şiirinin Tarihçesi hikayeleri, Türk Şiirinin Tarihçesi resimleri, Türk Şiirinin Tarihçesi haberleri, Türk Şiirinin Tarihçesi yükle, Türk Şiirinin Tarihçesi videosu, Türk Şiirinin Tarihçesi şarkı sözleri, Türk Şiirinin Tarihçesi msn, Türk Şiirinin Tarihçesi hileleri, Türk Şiirinin Tarihçesi scripti, Türk Şiirinin Tarihçesi filmi, Türk Şiirinin Tarihçesi ödevleri, Türk Şiirinin Tarihçesi yemek tarifleri, Türk Şiirinin Tarihçesi driverları, Türk Şiirinin Tarihçesi smf, Türk Şiirinin Tarihçesi gsm
Yanıtla #1
« : Nisan 18, 2010, 11:21:17 ÖS »

Hephaestus
*
Üye No : 26057
Yaş : 31
Nerden : Tekirdağ
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 4834
Mesaj Sayısı : 13 573
Karizma = 60064


Paylaşım İçin teşekkürler
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Divan Şiirinin Konuları Ve Özellikleri.
Edebiyat
Honey_Face 0 698 Son Mesaj Aralık 17, 2012, 02:57:33 ÖS
Gönderen : Honey_Face
Türk Şiirinin Oluşumu
Edebiyat
imge34 0 715 Son Mesaj Aralık 06, 2014, 10:46:31 ÖS
Gönderen : imge34


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular