0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Türk Mitolojisi - 2  (Okunma Sayısı: 761 Kere Okundu.)
« : Temmuz 12, 2008, 12:14:49 ÖÖ »
Avatar Yok

seyyah
*
Üye No : 3239
Yaş : 33
Nerden : İzmir
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 2500
Mesaj Sayısı : 9 187
Karizma = 9172


Ulu Toyun

Ulu Toyun, Ay Toyun'un kizi Günes'e asik olmus. Bir gun Ulu Toyun anasi Secen'e der ki: (Ay Toyun'un gogune cik. Bana onun kizi Günes'i iste. Ne kadar cok agirlik isterse hic esirgeme, kabul et.) Secen hemen goge cikti. Ay Toyun'un otagina gitti ve: (Oglum, kizinizi sevmis, onu ogluma verir misiniz) dedi. Ay Toyun: (Peki veririm, fakat iki nisan isterim: biri dalga; Göl incisi, oburu Serap; Çöl incisi) dedi.


Secen bu haberi ogluna getirdi. Ulu Toyun istenilen iki nisanin tedarikini kolay gordu. Yer ustunde, yeraltinda ne kadar cinler, periler, ruhlar varsa hepsini davet etti. Cumlesi geldiler. Ulu Toyun dedi ki: (Ey kahramanlar! Icinizde benim istedigim iki armagani bana getirmeyi kim uzerine alacak? Bu iki armagani bulmak, getirmek cok kolaydir. Bunun biri dalga; Göl incisi, oburu serap; Çöl incisi) dir.

Gelenlerden bu teklifi kabul edecek kimse cikmadi. Ulu Toyun teklifi tekrar etti. Yine cevap veren olmadi. Ucuncu teklifinde kurt ile bir karga bu isi uzerine aldilar. Fakat kurt dalgayi tutabilmek icin uzun bacaklar istiyordu. Karga ise serabi gorebilmek icin keskin gozlere ihtiyac gosterdi. Ulu Toyun istediklerini onlara verdi ve: (Haydi kahramanlarim, gidin bana dalga ile serabi getirin) dedi. Bu iki kahraman yola dustu. Aradilar, taradilar, cok calistilar, ne kurt dalgayi, ne de karga serabi ele gecirdi. Yuz yillaar gecti. Bir turlu bu iki armagan gelmedi. Ulu Toyun istenilen nisanlari veremedi, Günes hanimi alamadi.)


Geyik Avi

Hikaye bir ogretmenin, ogrencisine, canlilarin oldurulmesinin ne kadar gunah oldugunu anlatmasiyla baslar.

Ogrenci de ogretmeninden bu oldurme gunahi karsiliginda, tanri tarafindan verilen cezalara bir ornek gosterilmesini ister. Ogretmeni, Dantipala'nin hikayesini soyle anlatir: Kral Dantipala adamlari ile ava cikarak bir cok geyikler avlar. Baska bir ormanda daha besyuz geyige rastlar. Aralarinda oburlerinden cok guzel, altin renkli bir geyik vardir ki, geyiklerin yol gosterici kralidir. Bu ise geyik suretinde olan Buddha'nin kendisidir. Avcilar besyuz geyigi kovalamaya koyulurlar. Onlari alti defa kusatirlar. Olum korkusu icinde cirpinan geyikler bu guzel geyigin yanina gelerek canlarini kurtarmasini rica ederler. Fedakar, iyiligi temsil eden fazilet sahibi, geyiklerin krali (Buddha), onlara yardimda bulunmak, gerekirse kendini feda etmek ister. Kral Dantipala'nin yanina giderek ondan besyuz maralin hayatini bagislamasin irica eder. Nasihat ederek, iyilik etmege tesvik eder. Canlilari oldurmenin ne kadar gunah oldugunu anlatmaya calisir. Fakat Dantipala bunlarin hicbirini dinlemeyerek gozleri kanla dolu olup hiddetlenerek keskin kilicini ceker. Kutsal geyigin boynunu kesip, basini yere firlattigi sirada, sag eli bileginden koparak kiliciyla beraber yere duser. Dantipala feryat etmeye baslayarak yaptigi kotuluge pisman olur. Ama is isten gecmistir. Yer yarilir, Avici cehenneminden alevler cikararak Dantipala'nin butun vucudunu sarar, onu cehenneme goturur. Aviciden cikan korkunc alevler Dantipala'yi sardiktan sonra yukselir, goge dayanir. Korkunc bir yanki duyulur. Yagiz yer deprenir. Dort tarafi ates almistir. Buyuk daglar yikilarak birbirinin uzerine gelir. Dantipala da bu alevler icinde kalir, umidi kesilir, dayanamayarak kendisinden gecer. Vucudu yanip kavrulur. Avici cehenneminin seytani agzini acip Dantipala'yi yutar.


Tepegöz ile Basat

Bir gun Oguz otururken, dusman baskisina ugradi, gece vakti oradan goctu. Beraberindeki (Uruz Koca) nin kucuk oglu yolda dusmustu. Hic farkinda olmadilar. Yollarina devam ettiler. Yolda kalan bu cocugu bir arslan alarak goturdu, besledi.

Gunlerden sonra, Oguz gene gelip yurduna yerlesti. O sirada Oguz Han'in atlarina bakan coban bir haber getirerek dedi ki: (Ormanda bir arslan kukruyor. Uzaktan gordum, salinarak yuruyusu insan gibi. Atlari yakalayip yatirarak kanlarini emiyor) dedi. Cobanin bu sozu uzerine Uruz da Oguz Han'a: (Hanim belki goctugumuz vakit yolda dusen benim oglumdur) dedi.

Beyler hemen atlarina bindiler. Aslanin yatak yerine geldiler. Uruz'un dedigi gibi bu, kendi oglu idi. Oglani tuttular. Uruz, oglani alip evine goturdu. Hep sevindiler. Ziyafetler oldu. Ama oglan yine durmadi. Aslanin yatagina gitti. Bir daha tutup getirdiler.

Bunun uzerine (Dede Korkut) geldi ve: (Oglum sen insansin, hayvanlarla dusup kalkma, gel iyi ata binmeyi ogren. Iyi yigitlerle beraber yasa. Buyuk kardesinin adi (Kayan Selcuk)tur. Senin adin da (Basat) olsun dedi. (Adini ben verdim. Yasini tanri versin) dedi.

Oguz bir gun yaylaya gitti. Uruz'un bir cobani vardi. Adina (Konur Koca Sari Coban) derlerdi. (Uzun pinar) diye un alan bir pinar vardi. O pinara periler konmustu. Ansizin koyunlar urktu. Coban da bunu kecilerden bilerek onlara kizdi. Ilerleyince gordu ki, peri kizlari kanat kanata vermisler, ucuyorlar. Coban kepenegini uzerlerine atti. Peri kizlarindan birini tuttu.

Zaman gecti. Oguz yine yaylaya gitti. Coban da pinara geldi. Yine koyunlar urktuler. Coban ilerledi, yerde bir yigin gordu. Bu yigin gittikce buyudu. Coban Korktu, birakti, kacti. Urken koyunlarin pesine dustu.

Meger o zaman Bayindir Han ile Beyleri gezmege cikmislardi. Bu pinarin yanina geldikleri zaman garip birseyin yattigini gorduler. Etrafini aldilar. Iclerinden bir yigit, ayagi ile bunu tekmeledi. Tekmeledikce yigi nbuyudu. Uruz Koca da merak etti, atindan inerek tekmeledi. Fakat mahmuzu dokununca bu yigin yirtildi, icinden bir oglan cikti. Bu oglanin govedsi adam govdesi gibiydi. Ancak tepesinde bir gozu vardi. Uruz bu oglani alarak etegine sardi veHan'im, bunu bana verin, Oglum Basat ile beraber besleyelim) dedi. Bayindir Han daSenin olsun) dedi.

Uruz, Tepegoz'u aldi. Evine goturdu. Bir sut nine getirdiler. Kadin memesini Tepegoz'un agzina verdi. Oglan bir emdi, sut ninenin olanca sutunu aldi. Ikinci emisinde kanini aldi. Ucuncude de canini aldi. Birkac sut nine getirdiler. Hepsini boylece oldurdu. Baktilar ki olmayacak, sutle besleyelim) dediler. Gunde bir kazan sut yetmezdi. Beslendiler, buyudu. Gezmeye, oglan cocuklariyla oynamaya, oynarken de bunlardan birisinin burnunu, oburunun kulagini yemeye basladi.

Nihayet herkes onun yuzunden caresiz kaldi. Uruz'a sikayet ettiler, aglastilar. Uruz her ne kadar Tepegoz'u dovdu ise de bu hareketlerini onleyemedi. Nihayet evinden kovdu.

Bunun uzerine Tepegoz'un peri olan anasi gelerek oglunun parmagina bir yuzuk takti veOglum sana ok batmasin, vucudunu kilic kesmesin) dedi.

Tepegoz, Oguz ilinden kacti. Bir yuce da vardi. Orada yol kesti. Adam esir etti. Buyuk eskiya oldu. Uzerine bir kac adam gonderdiler. Onlar Tepegoz'e ok attilar, batmadi. Kilic vurdular, kesmedi. Hepsini yedi bitirdi. Oguz ilinden bile adam yemeye basladi. Oguz'lar toplandilar, uzerine yuruduler. Bunu goren Tepegoz kizdi. Bir agaci yerinden koparip atarak elli altmis kisiyi oldurdu.

Nihayet Basat bu Tepegoz'un uzerine gitti. Tepesindeki tek gozune sis saplayarak kor etti. Bundan sonra da kafasini kesti.

Butun Beyler sevinc icinde kaldilar.


Alpamis (Bamsi Beyrek)

Alpamis; Alpamsi, Alpmasa, Bamsi Beyrek ve Boyrek gibi Turk boylari arasinda cesitli soylenislerle gecmekte, uzerine kurulan hikaye de biraz degisik rivayetlerle anlatilmaktadir.

Bir anlatisa gore; Alpamis(Bay Boyrek) Oguz'un ogullarindan Ay Han'in ogludur.

Ay Han'in oglu olmazdi. Bunun icin de cok uzuntulu idi. Birgun yanina veziri (Balcik Han) geliyor. Ay Han'a seyahat tavsiye ediyor. Ikisi yola cikiyor. Bir yerde Hizir ile karsilasiyorlar. Hizir onlara iki elma vererek kayboluyor. Elmanin birisini Ay Han, digerini de karisi yiyor. Nihayet bir erkek cocuklari oluyor. Adina da Bay Boyrek diyorlar.

Bir anlatisa gore de; Bay Börü ile Bay Sari adindaki iki urk Beyinin cocuklari olmustu. Bunlar kirk gun Allah'a yalvariyorlar. Sonunda Bay Boru' nun, Hakem(Alpamis) adinda bir oglu, Bay Sari'nin da (Ay Barcin) adinda kizi oluyor. Ayni yasta olan bu cocuklari kucuk iken nisanladilar, henuz ucer yasinda iken okula verdiler. Alpamis yedi yasina gelince okuldan alindi. Ona beylik usulleri ile, beyler nasil hareket etmelidir, gibi isler ogretildi. Ok talimleri yaptirildi. Nihayet maceralar basladi:

Alpamis Kalmuk'larla savasa girdi. Bu sirada (Askara) adindaki dagin tepesini bir ok atarak ucurdu. Ama yolda bir ak otagda guzel bir kizla uyumakta iken Kalmuk'lar bastilar, Alpamis'i esir ettiler. Goturup bir zindana attliar. Obur taraftan Kalmuk Han'in kizi Alpamis'a asik olmustu. Onu kurtarmak yollarini aradi, bulundugu zindana uzun bir ip sarkitarak onu zindandan cikartti. Alpamis'in Çobar yahut Benliboz adinda bir ati vardi. O ati da hazir buldular. Alpamis atina bindi. Tekrar Kalmuk'lara hucum ederek onlari perisan etti. Bundan sonra memleketine donunce sevgilisi Aybarç'in'i kolelerinden birinin almak uzere oldugunu ogrendi. Dugun hazirliklarinin yapildigi sirada ve eglenceler devam ederken, Alpamis bir ozan kiyafetine girerek Aybarçin'in bulundugu cadira yaklasti. Elindeki sazi calarak cadira dogru siirler soylemeye basladi. Bu sirada cadirda Bademca adinda bir kadin vardi. Biraz kekeme idi. O da Alpamis'e siirle cevap verdi. Alpamis tekrar soyledi. Sonunda gelinin bulundugu cadira alindi. Orada eglenceler, oyunlar devam ederken, bir kosede yaslar icinde bulunan gelin Alpamis'i tanidi. Bundan sonra ikisi de birbirine atildi. Herkes sasirdi. Alpamis da sevgilisni alarak babasinin yanina gitti, onu nyerine gecti.


Oguz Kaan

Oguz dogdugu zaman yuzu mavi, agzi ates gibi kirmizi, gozu ve saci, kaslari siyahti. Annesinin memesinden ilk sutu emdikten sonra bir daha emmedi. Lakirdi etmeye basladi. Yiyecek istedi. Kirk gunde buyudu. Dolasip oynuyordu. Oguz'un ayaklari okuze vucudu kurda, gogsu ayiya benzerdi. Bogurleri killi idi. At surusu guder, beygire binerek avlanirdi.

Gunler, geceler gecti. Delikanli oldu. O sirada bu memlekette buyuk bir orman vardi. Icinden dereler, irmaklar akardi. Hayvanlar, kuslar coktu. Bu ormanda (Kiyant) adinda bir buyuk canavar bulunuyordu. Beygirleri parcalayarak yer, insanlari yutardi. Oguz bunu oldurmeye karar verdi. Birgun mizrak, ok, yay, kilic ve kalkan ile beygire atlayarak gitti. Bir geyik yakaladi. Bu geyigi bir av kirbaci ile agaca baglayarak cekildi. Gitti, sabah oldu. Gun dogarken oraya geldi. Lakin canavar onu yemisti. Bunun uzerine bir ayi yakaladi. Altin islemeli kemeriyle bir agaca baglayarak gitti. Sabah oldu. Gun dogarken oraya geldi. Lakin canavar onu da almisti. Bu defa Oguz agacin arkasina saklandi. Canvar tekrar gelince basi ile Oguz'un kalkanina carpti. Oguz mizragi ile canavarin kafasina vurarak oldurdu. Kilicla da kafasini kesti. Gitti. Tekrar geldigi zaman bir akbabanin, onun barsaklarini yemek icin geldigini gordu. Onu da oldurdu.

Bir gun Oguz tanriya ibadet ediyordu. Birde bire ortalik karardi:

Gokten mavi bir isik dustu. Bu isik gunesten , aydan dah parlakti. Bu isigin ortasinda tek basina bir kiz oturuyordu. Cok guzeldi. Basinda kutup yildizi gibi yanan parlak bir isaret vardi. O kadar guzeldi ki gulunce mavi gok de guluyor, aglayinca mavi gok de agliyordu. Oguz onu gorunce akli basindan gitti. Sevdi, aldi. Gunler, geceler gecti. Bundan uc cocugu oldu. Bunlara; Gün, Ay, Yildiz adlarini verdiler.

Oguz yine birgun ava gitmisti. Uzaktan bir golun ortasinda bir agac ve agacin dibinde yalniz bir kiz gordu. O kadar guzeldi ki, gorenler bayilirdi. Oguz onugorunce akli basinda gitti. Sevdi, aldi. Gunler, geceler gecti. Oguz'un bu kadindan da uc oglu oldu. Gök, Dag, Deniz adini verdiler.

Oguz bir gun avda iken babasi Kara Han'a oglunun baska bir din tuttugunu haber verdiler. Kara Han beyleri toplandi. Oglunun halini anlatti. Oguz'u yola getirmek icin etrafa haberler saldi. Karisi gizlice Oguz'a haber yollayarak babasinin kararini bildirdi. Oguz da etrafa boylara: (Babam asker toplayarak beni oldurmeye geliyormus. Beni isteyenler bana, babami isteyenler de ona gitsin) yolunda haber gonderdi. Kara Han'in kardeslerinin ogullari, boylari ile beraber Oguz tarafina gectiler. Baba ile evlat askerleri savasia tutustu. Oguz'un tarafi ustun geldi. Bu ustunluk uzerine Oguz butun Tekinleri, boylari davet ederek solen yapti. Solenden sonra tekinlere ve orada bulunanlara emretti, dedi kiBana uyanlara hediyeler verip dost bilecegim, uymayanlari dusman bilecegim) dedi. Bir kisim halk Oguz'un dinini kabul etmeyerek, yurtlarini birakip doguya, tatarlarin ulkesine gitti. Oguz bunlairn arkasindan giderek Tatar'in yurduna girdi. Tatar'lari yendi, mallarini aldi. O vakitler sag tarafta (Altin Kaan) vardi. Oguz'a hediyeler, altinlar, gumusler, akik ve zumrutler gonderdi. Solda (Urum Kaan) vardi. Bu kaanin cok ordulari ve sehirleri vardi. Urum Kaan Oguz'un emirlerini dinlemedi. O vakit Oguz ordusunu hazirladi. Sancagini cekip atina bindi. Kirk gun sonra (Buz Dag) eteklerine geldi.

Bir sabah Oguz'un yurduna gun isigina benzer bir isik girdi: Icinden boz tuylu, boz yeleli erkekr bir kurt gorundu, Oguz'a yol gostermek istedigini soyledi. Ondan sonra kurdun arkasi sira gittiler. Kurt (Idil Moran) kenarinda durdu. Oguz'un askeri de durdu. Orada savasa giristiler. Nehrin suyu kan damari gibi kipkirmizi oldu. Urum Kaan kacti. Memleketi, hazinesi ve halki Oguz'a kaldi. Urum Kaan'in, Uruz Bey adli bir kardesi vardi. Uruz Bey ogluna dag tepesinde (Tarang Moran) arasinda mustahkem bir sehir ismarlamisti. Oguz o sehre dogru yurudu. Uruz Bey oglu, Oguz'a haber gonderdi.: (Bizim saadetimiz senin saadetindir. Tanri bu topragi sana bagislamis, ben sana basimi verir, saadetimi feda ederim) dedi.Bundan sonra adi (Saklap) oldu.

Oguz ordusu ile Idil'i gecti. Orada buyuk bir hakan yaiyordu. Oguz onun da ardina dustu. (Idil suyundan akacagim) dedi. Orada (Ulu ordu Usyuteng) isminde bir tekinin yeri vardi. Burasi cok agaclik bir memleket oldugundan, onlardan kesti. Agaclarin uzerine binerek nehri gecti. Oguz gulerek dedi kiSen de benim gibi bir hakan ol, sana kipçak densin) dedi. Tekrar yoluna devam etti. Bu arada boz tuylu, boz yeleli kurt tekrar gorundu: (Ordu ile yuruyerek Tekin'leri, halki buraya getir. En onde size yol gosterecegim) dedi. Yuruduler, (It Barak) in ordusuyla karsilastilar.

(It Barak) savasta olduruldu. Ordusu bozuldu. Yurdu, mali ve halki Oguz'a gecti. Oguz Han bir aygira bindi. Onu pek seviyordu. Fakat at colde gozden kayboldu. Burada yuksek bir dag vardi. Tepesi karli oldugundan (Buz Dagi) derlerdi. Oguz atinin kacmasina cok kederlendi. Orduda kahraman bir Tekin vardi. Bu yuksek daha tirmandi. Dokuz gun sonra Oguz'a atini getirip verdi. Her tarafi karla bembeyaz oldugundan Oguz ona bircok hediyelerle beraber (Karluk) adini verdi , bir cok tekinlerin uzerine han yapti.

Tekrar yola duzulduler. Yolda bir buyuk ev gordu. Dami altindan, pencereleri halis gumusten ve demirdendi. Kapinin anahtari yoktu. Orduda (Tumur Dokagal) adinda akilli bir adam vardi. Oguz ona: (Burada kal, ac, sonra orduya gel) dedi ve (Kalaç) adini verdi.

Tekrar yola dizildiler. Yine bir gun boz tuylu, boz yeleli kurt birden gorundu. Ordu da ona uydu. Bulunduklari yer ekili bir ova idi. (Çuçit) derlerdi. Burada insan coktu. Bunlarin cok da atlari, inekleri, altinlari, gumusleri, elmaslari vardi. Bunlar Oguz'a karsi ciktilar. Ok ve kilicla siddetli bir cenk oldu. Oguz ustun geldi. Curcit Han'in basini kesti. Burada da cok mallar ele gecti. Fakat Oguz'un ordusunda yuk hayvanlari pek azdi. Orduda(Parmakli çözüm Bilik) adinda akilli bir adam vardi. Hemen bir kagni yapti. Mallariona doldurdu. Hayvanlari da buna kostu. Herkes onu gibi arabalar yaparak esyasini yuklemeye basladi. Oguz Han bunu da gorerek guldu. Ona (Kankli) adin iverdi.

Tekrar yuruduler. Boz tuylu, boz yelei kurt onde idi. (Tangut) ve (Sakim) memlektine gittiler. Bircok cenklerden sonra Oguz orayi da aldi. Gayet gizli bir kosede cok zengin ve cok sicak bir memleket vardi. Adina (Baçak) derlerdi. Burada bir cok vahsi hayvanlar, av kuslari yasardi. Ahalisinin yuzu siyahti. Hakani (Mazar) adli biri idi. Oguz onu da yendi, kacirdi, memleketini aldi. Oradan atina binerek yurduna dondu.

Oguz Han'in yaninda ak sakalli, pek akilli, ihtiyar bir (Irkil Ata) vardi. Buna (Ulug Turk) de derlerdi. (Irkil Ata) bir gece ruyasinda altin bir yay ve uc gumus ok gordu. Bu altin yay dogudan batiya uzaniyor, bu uc gumus ok da gece tarafina ucuyordu.

Uyaninca bunlari Oguz'a bildirdi ve bir nasihat etti. Oguz onu nnasihatini dinledi. Ertesi sabah ogullarini cagirdi. Dedi ki: (Ihtiyarladi. Benim icin artik Hakan'lik kalmadi. Gun, Ay, Yildiz siz gunesin dogdugu tarafa, Gok, Dag, Deniz siz de gece tarafina gidiniz.) Ogullari bu emri yaptilar. Gun, Ay, Yildiz bir cok hayvanlar, kuslar vurduktan sonra bir altin yay buldular, babalarina getirdiler.

Oguz yayi uce ayirdi. Parcalarini yine onlara vererek: (Yay sizi nolsun. Yay gibi oku goge firlatiniz. Adiniz (Bozok) olsun) dedi. Kucuk kardesleri de bir cok hayvanlar, kuslar vurduktan sonra, colde bir gumus ok buldular, babalarina getirdiler. Oguz oku uce boldu. Yine onlara vererek: (Ok sizinolsun. Yay oku atar, siz de ok gibisiniz. Adiniz (Ücok)olsun) dedi.

Bunun uzerine buyuk kurultay toplandi. Herkesi cagirdi. 900 at, 9000 koyun kestirdi. 90 havuz kimiz hazirlatti. Solen verdi. Kendisi icin direkleri altin kapli, uzerleri zumrut, yakut, firuze, inci ile altin islemeli otagini kurdurdu. Halki yedirip, icirdi. Otagin sagina kirk kulac uzunlugunda bir sirik diktirdi. Tepesine bir altin tavuk , tavugun ayagina beyaz bir koyun baglatti. Sol tarafina da kirk kulac uzunlugunda bir sirik diktirdi. Tepesine bir gumus tavuk, tavugun ayagina bir siyah koyun baglatti. Sag tarafta (Bozok)lar, sol tarafta (Ücok)lat oturuyordu. Boylece kirk gun kirk gece gecerek eglendiler. Bundan sonra Oguz yurdunu evlatlarina verdi. Onlara: (Evlatlarim! Çok yasadim, cok cenk ettim. Çok ok attim, cok aygirlara bindim. Dusmanlari aglattim, dostlari guldurdum. Tanriya her seyi feda ettim. Size de yurdumu veriyorum..) dedi.


Alangova(Alan-hoa)

Bortecine soyundan Minekli'nin oglu Yildiz Han'in iki cocugu olmus, bunlar kendisinden once olmus. Buyuk oglu(Dubun) adinda bir erkek, ikincisi de (Alangova) adinda bir kiz birakmis. Yildiz Han bunlari evlendirmis, (Bilgutay), (Bekcitay) adinda iki erkek cocuklari olmus. Cok gecmeden Alangova'nin kocasi olmus, dul kalmis, kendisini Han'lar istemis ise de varmamis.

Alangova'nin gebe kalisi:

Alangova bir gece sarayinda yatarken, seher vakti uyanip bacadan odaya nurlu bir golgenin indigini, bu golgeden beyaz yuzlu, sehla gozlu bir adamin ciktigini gordu. Yaninda yatan kadinlari uyandirmak ici haykirmak istedi, fakat dili tutuldugundan bir turlu sesi cikmadi. Kalkmaya calisti, elinin ayaginin kuvveti kesilmis oldugundan kiprdanamadi. Akli yerinde oldugu icin herseyi goruyor, biliyordu.

Adam yavas yavas yataga girdi. Sonra yine bacadan cikti, gitti. Alangova: (Bunu soylesem kimse inanmaz.) diye olani biteni gizli tuttu. Adam bes alti gecede bir gelmeye basladi. Alangova ilk geceden gebe kalmisti. Dort bes ay gecince is anlasildi. Kardesleri gebeliginin nedenini sordular. O da ne olmussa anlatti ve: (Bana es lazim olsa bir kocaya varirim. Her ne kadar kadin isem de, bir coklari beni padisah edinmek icin istemisti. Kendimi bunca ilimi, iki oglumu halk icinde rusva edecek bir hali asla caiz gormem. Birkac gece evimin etrafinda saklanirsaniz tanri beni mahcup birakmaz) dedi.

Herkes Alangova'nin sozune inandi. Uc kisi evin etrafinda nobet beklediler. Birkac gun sonra gokten seher vakti nurlu bir seyin indigini, Alangova'nin bacasindan iceri girdigini, bir zaman sonra ciktigini gorduler. Boylece Alangova'nin sozunun dogruluguna inandilar.


Illuankas

Eti ve Hitit efsanlerinden olan Illuankas M.Ö 1500 yilinda tertiplenmistir: Gunes tanricasi Arinna ile firtina tanrisinin, Mezulla ve Zintuhi adinda torunlari vardir. Guzellik ve hava tanricasi Inuras bunlarin cocuklaridir.

Illuankas adindaki buyuk yilan ile firtina tanrisi arasinda Kiskilussa sehrinde korkunc mucadeleler olmus, sonunda firtina tanrisi kaybetmistir.

Inuras sevilen, sayilan bir tanrica idi. Gokte alti kir atin cektigi arabasiyla gezerdi. Birgun Inuras; Hatusas sehrine geldi. Oradan Zigoratta sehrine gecti. Orada Hupasiyas(Hupanisa) adinda bir genc gordu, onunla aralarinda dostluk basladi.

Inuras Illuankas'i oldurerek firtina tanrisinin intikamini almak istedi. Gence bu arzusunu anlatti, ondan yardim istedi. Genc de Inuras kendisin sevdigi takdirde ona yardim edecegini soyledi. Nihayet iki taraf karsilikli teklifleri kabul ettiler.

Hupasiyas'in tertibi ile tanri Inuras(Inar) bir ziyafet hazirladi. Illuankas'i bu ziyafete cagirdilar. Buna sevinen Illuankas cocuklarini da alarak ziyafete geldi. Illuankas ile cocuklari o kadar yediler ki dondukleri zaman cok sistikleri icin yuvalarinin bulundugu delikten sigmadilar. Yari icerde yari disarda kaldilar. Bunu goren Hupasiyas. Illuankas ile cocuklarini kuyruklarindan birbirine bagladi.

Oraya Inuras ta gelmisti. Illuankas kurtarilmasi icin ona cok yalvardi. Inuras aldirmadi. Gok tanrisi Yantanus'u da oraya cagirdi. Yantanus ta geldi, elindeki kargi ile yilanlari oldurdu. Inuras ta buyukbabasinin intikamini almis oldu.


Telepinu

Telepinu, buyuk firtina tanrisinin ogludur. Bolluk ve bitki tanrisidir. Telepinu kayboldugu zaman ocakta atesler sondu. Tapinaklarda tanrilar bunaldi. Agillarda koyunlar boguldu, Ahirlarda sigirlar oldu. Koyun kuzusunu, inek danasini birakti.

Telepinu kayboldugu zaman, tarladan ekinleri beraber goturdu. Artik arpa, bugday bitmez oldu. Koyunlar, sigirlar ve insanlar ciftlesmez, gebeler dogrumaz oldular. Agaclar kurudu, filizler curudu, kaynaklar kesildi.

Ulkeyi kitlik burudu. Insanlar, tanrilar acliktan kivrandilar. Buyuk gunes tanrisi bir ziyafet hazirladi. Bin tanriyi cagirdi. Yedilerse de doymadilar, ictilerse de kanmadilar.

Bunun uzerine firtina tanrisi oglu Telepinu'yu arastirdi. Telepinu ise kizarak kacmis, butun iyi seyleri beraberinde goturmustu.

Buyuk tanrilar, kucuk tanrilar Telepinu'yu aramaya ciktilar. Gunes tanri kartali oncu gonderdi ve (Git yuksek daglari, dereleri, yamaclari arastir)dedi. Kartal gitti. Telepinu'yu bulamadi. geri dondu. Gunes tanriya: (Kudretli tanri! Telepinu'yu bulamadim) dedi.

Firtina tanrisi, bas tanricaya: (Ne yapalim? Acliktan olecegiz) dedi. Gunes tanricasi, firtina tanrisina: (Ne istersen yap, Telepinu'yu aramaya kendin git) dedi.

Firtina tanrisi Telepinu'yu aramaya gitti. Onun sehrindeki evinin kapisini caldi. Fakat o evde degildi. Kapi acilmadi. Kendi evine donerek tahtina oturdu.

Tanrica kartali bir daha gonderdi. Ona: (Git Telepinu'yu ara!) dedi. Firtina tanrisi, tanricaya: (Buyuk tanrilar, kucuk tanrilar onu aradilar, fakat bulamadilar. Bu kartal mi onu bulacak? Bunu gozu keskinse onlarin gozleri de keskindir) dedi.

Tanrica yine kartali gonderdi: (Git yuce daglari ara, tara!)dedi. Kartal uctu, yuce daglari arastirdi, bulamadi. Su haberi getirdi: (Ben onu bulamiyorum).

Tanrica bu defa Ari'yi gonderdi: (Git Telepinu'yu sen ara! Bulursan onun ellerini, ayaklarini sok! Onu al getir. Mum al, onu yika, temizle ve bana getir) dedi.

Firtina tanrisi tanricaya dedi ki: ( Buyuk tanrilar, kucuk tanrilar onu aradilar, fakat bulamadilar. Bu ari mi onu bulacak?) Tanrica firtina tanrisina dedi ki: (Sen ariyi birak. O gidip onu bulacak).

Ari oradan uctu. Aramaya basladi. Her tarafi dolasti. Irmaklari, kaynaklari arastirdi. Sonunda Telepinu'yu uyurken buldu. Telepinu acele evine geldi. O zaman ocaklara ates geldi, agillara koyun, ahirlara sigir doldu. Ana cocugunu, koyun kuzusunu ve inek danasini dogurdu.


Hakan Su

Zulkarneyn Semerkant'i gecip de Turk ulkesine yoneldigi siralarda, Saka Turkleri'nin Su adindaki Buyuk hakanina yaklasiyordu. Balasagun yakinindaki Su kalesini bu yaptirmisti. Hergun Balasagun'daki sarayinin onunde ucyuzaltmis nobet davulu vurulurdu. Hakan Su'ya Zulkarneyn'in yaklastigi haberi verilmis ve: (Emriniz nedir, savas mi edelim, ne buyurursunuz?) denilmisti. Halbuki Hakan Hocant irmaginin kenarina karakol kurmak, Zulkarneyn'in gececegini haber vermek icin kirk Tarhan'i gozcu gondermisti. Bunlar kimseye gorunmeden gitmisti. Su endise etmiyordu. Onun gumusten bir havuzu vardi. Sefere cikildiginda birlikte tasinir, icine su doldurulurdu. Sonra kazlar, ordekler yuzdurulurdu. Kendisine: (Ne buyurursunuz, savasa girelim mi? )denildigi zaman cevap olarak: (Su kazlara, ordeklere bakiniz, nasil suya daliyorlar) dermis. Bunun uzerine orada bulunanlar Su'nun savas icin hazir olmadigi zannina dusmusler. Zulkarneyn Hocant suyunu gecince, oradaki gozculer hemen Su'ya haber ulastirdilar. Hakan Su hemen davullari caldirarak doguya dogru yurudu. Halk gitmek icin hazirlik gormeden hakanlarinin boyle savusup gitmesinden umitsizlige dustu. Bir urkuntu, bir karisiklik oldu. Binek bulabilenler hayvanlarin sirtina atlayarak Hakanin arkasindan kostular. Sabah olunca ordu yeri duz bir ova halini aldi.

O siralarda Taraz, Ispicap, Balasagun ve bunun gibi yerler yapilmamisti. Ora halki gocebeydi. Hakan ordusuyla gittikten sonra, oradaki halk coluk cocuklariyla yirmi iki kisi kalmis, geceleyin hayvanlarini bulamamisti. Bu yirmi iki kisi yaya olarak cekip gitmek, yahut orada kalmak uzere konusurlarken iki kisi cika geldi. Bunlar agirliklarini sirtlarina yuklemisler, yanlarina coluk cocuklarini almislardi. Ordunun izine duserek gidiyorlardi. Yorulmuslar, terlemislerdi. Bu yirmi iki kisi, yeni gelen iki kisi ile konustular, ikiler dediler ki: (Zulkarneyn denilen adam bir yolcusur, bir yerde durmaz. Buradan da gecer gider. Biz de kendi yerlerimizde kaliriz.) Yirmiikiler onlara: (Kal ac) dediler.

Zulkarneyn gelip bunlari sacli, uzerlerinde Turk belgeleri bulundugunu gorunce, onlara: (Türk Manend) demis (Türk'e benzer). Hakan Su, Cin'e kadar gitmis. Zulkarneyn arkasina dusmus. Su Zulkarneyn'e bir boluk asker Zulkarneyn de ona bir boluk asker gondererek (Altun Kan) denilen bir dagda carpismislar. Ama Zulkarneyn Hakan ile barismis, Ugur sehirleirni yapmislar. Bir sure orada oturduktan sonra Zulkarneyn cekilip gitmis, Hakan Su da Balasagun'a kadar ilerlemis. Kendi adini vererek Su sehrini yaptirmis. Oraya bir tilsim koymus. Bugun oraya kadar leylekler gelir, oradan ileri gecemezler. Tilsim bu gune dek bozulmamistir. (Divan-i Lugat it Turk/ Tercume cilt: III)
« Son Düzenleme: Temmuz 12, 2008, 12:31:12 ÖÖ Gönderen : Mesut19o7 »
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Türk Mitolojisi - 2
« Posted on: Nisan 24, 2024, 09:00:07 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Türk Mitolojisi - 2 e-book, Türk Mitolojisi - 2 programı, Türk Mitolojisi - 2 oyunları, Türk Mitolojisi - 2 e-kitap, Türk Mitolojisi - 2 download, Türk Mitolojisi - 2 hikayeleri, Türk Mitolojisi - 2 resimleri, Türk Mitolojisi - 2 haberleri, Türk Mitolojisi - 2 yükle, Türk Mitolojisi - 2 videosu, Türk Mitolojisi - 2 şarkı sözleri, Türk Mitolojisi - 2 msn, Türk Mitolojisi - 2 hileleri, Türk Mitolojisi - 2 scripti, Türk Mitolojisi - 2 filmi, Türk Mitolojisi - 2 ödevleri, Türk Mitolojisi - 2 yemek tarifleri, Türk Mitolojisi - 2 driverları, Türk Mitolojisi - 2 smf, Türk Mitolojisi - 2 gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Yunan Mitolojisi - Tanrılar. « 1 2 »
Jeoloji
[B]a[R]a[N] 10 4589 Son Mesaj Ağustos 10, 2014, 04:24:07 ÖS
Gönderen : aşk tuzağı
Alkıma - Türk Mitolojisi
Mitoloji
Asortik Hatun 0 799 Son Mesaj Kasım 30, 2012, 11:34:58 ÖÖ
Gönderen : Asortik Hatun
Abahan - Türk Mitolojisi
Mitoloji
Asortik Hatun 0 773 Son Mesaj Kasım 30, 2012, 11:36:58 ÖÖ
Gönderen : Asortik Hatun
Capys - Yunan Mitolojisi
Mitoloji
Asortik Hatun 0 754 Son Mesaj Kasım 30, 2012, 11:45:31 ÖÖ
Gönderen : Asortik Hatun
Klasik Yunan Mitolojisi
Mitoloji
Asortik Hatun 4 7358 Son Mesaj Şubat 16, 2016, 01:10:13 ÖS
Gönderen : gunes_66


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular