0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Thomas Hobbes  (Okunma Sayısı: 522 Kere Okundu.)
« : Kasım 04, 2016, 04:52:25 ÖS »

[B]a[R]a[N]
*
Üye No : 4
Yaş : 33
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 5706
Mesaj Sayısı : 27 762
Karizma = 62877


1588 yılında İngiltere'de Malmesbury'de bir köy papazının oğlu olarak dünyaya gelen Hobbes, Oxford üniversitesinde okudu. Burada skolastik felsefeyi öğrendi. Öğrenimini ilerletmek için yeterli parası olmadığından oğluna ders vermek konağını yönetmek üzere bir baronun yanına girdi. Sonra öğrencisi ile yolculuğa çıkıp, üç yıl Fransa ve İtalya'da dolaştı. Buralarda Hobbes yeni düşüncelerin temsilcileriyle tanıştı. İngiltere'ye döndüğünde Francis Bacon ile tanışıp bir zaman onun sekreterliğini yaptı ve çok etkisinde kaldı. Bacon'ın öğretisi, Hobbes'un sistemini oluşturan başlaca kaynaklardan biri olacaktır. Bundan sonra her birinde uzun zaman kalmak üzere üç defa daha Paris'e gidecek hayatının hemen hemen 20 yılını o sıralar avrupa'nın düşünce merkezi gibi olan bu şehirde geçirecektir. Paris'te Hobbes matematiğin değerini öğrenmiş antikçağ atomizmini yeniden dirilten Gassendi ile tanışmasının doğa anlayışına biçim kazandırmada kesin rolü olmuştur. Paris'te birde Descartes'ın yakın arkadaşı Mersenne ile tanışması, ona Descartes'ın düşünceleri ile karşılaşmayı sağladı. Descartes'ın kendisini tanıyıp tanımadığı bilinmiyor. Öldüğü yıl olan 1679 yılına kadar Hobbes kısmen İngiltere'de kısmen de Paris'te yaşadı. İngiltere o aralar sarsıntılı devrimler geçirmektedir. bilimsel çalışmalar için gerekli huzuru ve verimli çerçeveyi bundan dolayı Hobbes ancak Paris'te bulabilmiştir.

Hobbes'un ilk yayınladığı yapıt büyük Yunan yazarı Thukydides'ten yaptığı bir çeviridir (1628). Daha sonra bu çevirinin ön sözünde Hobbes'un felsefesi için önemli sayılabilecek ip uçları ile karşılaşırız. Hobbes'a göre tarihi inceleyip araştırmanın değeri, bugün ve gelecek için geçmişten bir çok şeyler öğrenebilmemizdedir. Tarihi araştırmada amaç kanlı savaşların anlatılması olmayıp bu kanlı savaşları yapan orduların, devletlerin kaderini belirleyen etkenlerin anlaşılmasıdır. Bu sözler başlıca kaygısı modern bir devlet öğretisini geliştirmek olan Hobbes'un bütün felsefesine bundan böyle temel olacak bir anlayışı ortaya koymaktadır.

Bacon'ın "bilmek, egemen olmaktır" görüşüne çok yakın olan bu anlayışa göre yapılacak şey: insanlanın eylemlerini, dolayısıyla devletlerin kadeni belirleyen güdücü nedenleri eninde sonunda her yerde hep aynı olan bu nedenleri kavramaktır. bu nedenleri bilirsek, tarihe dayanarak geleceğe egemen olmayı, geleceği isteklerimize göre yönetmeyi de öğrenmiş oluruz. Bacon gibi düşünen Hobbes, önemli bir noktadan daha baştan beri ondan ileri gider. çünkü Hobbes'a göre, herşey -somut ve soyut olan herşey- doğal nedenlerle bağlıdırlar ve "doğal nedenler" tarafından tek anlamlı ve zorunlu olarak belirlenmişlerdir, "doğal nedenler" de her erde -canlı doğada da cansız doğada da- hep birdirler ve hep aynıdırlar. Hobbes'tan ne önce nede sonra bütün olayların hiç ayrısız doğal nedenlerle bağlı olduklarını böylesine bir tutarlılıkla ileri sürmemiştir. Bu yönü ile Hobbes'un sistemi çok tutarlı bir naturalizmdir.

Bacon " teolojik nedenleri" yalnız fizikten uzaklaştırmıştı. Oysa Hobbes için Tanrı ile böyle maddi nitelikte " doğal" bir nedendir, doğal nedenlerin en üstünüdür. Bunun ile ilgili olarak Hobbes , bir de istenç özgürlüğü ve Descartes' ın "maddi olmayan ruh " anlayışını da şiddetle reddeder. Bundan dolayı o zamanın da ve sonraları, tehlikeli bir tanrı tanımaz "ateist" sayılmıştır. Hobbes'ta " tüm nedenlerin doğal olduğu " düşüncesine , bu nedenlerin cisimsel, maddi nitelikte oldukları düşüncesi de bağlıdır.Dolayısıyla onrda "tinsel olan " da doğaldır, yani maddidir. Bununla da Hobbes 'un felsefesi tam, tutarlı bir materyalizm de olmaktadır.nitemkim Hobbes'a göre, bizde "istenç özgünlüğü" ve "maddi olmayan ruh" gibi bir takım düşünceler var ; onun söyleyişi ile : insanda böyle bir takım önyargılar var. İnsanoğluna ve onun istencine bu dünyada böylesine ayrı bir yer veren bu önyargılar nereden geliyor? Bunlar , bizim insan ile ilgili olayları - bu olayların bir yandan karmaşık olmaları, öbür yandan onlara duygularımızı karıştırmamız yüzünden- sayılarda ya da üçgerlerde olduğu gibi açık ve aydınlık olarak kavrayamayışımızdan gelirler. bundan dolayı insan hayatının da olaylarını, matematikte olduğu gibi, duygulardan sıyrılarak yalın şemalara bağlamak bilimin ödevi ve amacı olmalıdır. sağlam tanıtlarıyla matematiğin nasıl bir bilgi öğrneği olabileceğini Hobbes, euklides geometrisi üzerinde ki incelemelerinden anlamıştı. İlk yapıtlarından biri olan "short tract on first principles" ( ilk ilkeler üzerine kısa araştırma) da metafiziğin temel sorunlarını, sonraları Spinoza'nın "ethica" sında yaptığı gibi, geometrik yöntemle incelemeyi dener, yani önden ileri sürülmüş bir takım tanım ve çıkarımlardan tezler türetilip tanıtlanır.

De corpore'nin ilk bölümü olan "Logica" (mantık) da Hobbes felsefeyi şöyle tanımlar: Felsefe, geometrideki çizimler gibi bir hesa ve yapısal olmalı , nesnelerin oluşturulmasının bir tekrarı olmalıdır. Felsefenin amacı, etkileri önceden görebilme ve önceden görmeyi yaşamda kullanabilmedir; konusu da oluşu kavrayabilen ve zekice yapı kurabilen her cisimdir.Bu nedenle felsefeye cisimler öğretisi de denebilir.bu tanıma göre, tanrı ile uğraşan teoloji ve kesin matematik - felsefi yöntemle işlemeyen tüm öteki alanlar kendiliklerinden felsefenin dışında kalırlar. cisimler de "doğal" ya da"yapma"dırlar. devlet, insanlar arasındaki anlaşma ve sözleşmelerle kurulduğu için yapma bir cisimdir. buna göre de felsefe iki bölüme ayrılır: doğa (philosophia naturalist) ile devlet felsefesi (philosophia civilis).böyle bir bilginin olabilirliği üzerinde yaptığı incelemelerle Hobbes , aşırı bir adcılık (nominalizm) ile tenselciliğe (maddi zevklere düşkünlüğe) (sensualizm) varır. Tümel kavramların, ona göre gerçek doğrular bakımından hiç bir anlamı yoktur; tümel kavramlar, gerçek bilgimizi sağlayantek tek deneyler arasındaki aracılardan,öznel geçitlerden başka bir şey değildirler.Bütün bilgimiz , nesnel duyu organlarımızın üzerindeki etkilerinden oluşur.bu etkiler, nesnelerin kendisinden büsbütün başka bir şeydir ve dolayısıyla bu etkileri nesnelerin yansısı saymaya hakkımız yoktur. Duyularımız , dış hareketler yüzünden oluşan öznel olaylarlardır. Bizim renk, sıcaklık, ses dediğimiz şeyler özneldir, çünkü renk , ses dediklerimizin temelinde , bunların nedeni olarak tamamen başka bir şey olan "hareketler " vardır. Bu hareketler renkli ve sesli cisimlerden çıkıp gözümüze, kulağımıza ulaşırlar ve bizde bir "algı görüntüsü"nün oluşmasına neden olurlar. Bu algı görüntüsü bir fantazi , bir tasarım , bir olgudur. Bu tasarım nesnenin kendisinden, algının dış nedeni olarak anladığımız gerçek cisimden başka bir şeydir. Bilimsel bilginin ödevi de, bize algıda verilmiş olan olgulardan etkilerden geri giderek bunların nedenlerini bulmaktadır. Duyu niteliklerinin öznel oldukları anlayışında Hobbes, Galilei, Gassendi ve Descartes ile birleşir. Bu anlayışı ona Descartes' ın yeni felsefeye getirmiş olduğu "bilinç" kavramını da benimsetir. Bizim doğrudan doğruya bildiklerimiz, bize doğrudan doğruya verilmiş olanlar bilinçte olup bitenlerdir: gördüğüm renk, işittiğim ses, duyduğum ya da yaşadığım duygudur. Bunların şüphe edilemeyecek varoluşları, görülmüş, işitilmiş, duyulmuş, düşünülmüş olmalarındadır; kısaca, bilinçte olmalarında, bilinçlerindedir. Bunların bilincinden, örneğin renkli şeyi ayırdederim; bu " renkli şey", ben kendisini görmesem de vardır; o , benim bilincimin dışında kalan,sürüp giden bir tözdür.

Descartes'ın bilinç öğretisiyle buraya kadar anlaşan Hobbes, bundan sonra ondan ayrılıp eleştirmesine başlar. Onun bu öğretiye yaptığı eleştiri başlıca iki noktada toplanmaktadır. Descartes, biri maddesel diğeri de bilinçli olan iki töz ayırmıştı. bilinç, ona göre, maddesel olaylardan türetilemez, bunlarla açakılanamaz. maddesel bir şey olan "hareket" ile bir algının, bir duygunun oluşumunu nasıl anlayabilir, nasıl kavrayabiliriz? bundan dolayı bilincin "taşıyıcısı" ve düşünen nesne ( res cogitans) olan, algılarımızın, duygularımızın temelinde bulunan o sürüp giden ben, maddesel bir şey, yer kaplayan bir şey değildir. buna karşı Hobbes, algının veya duygunun maddesel olmayışından, yer kaplamayışından algılıyanın ya da duyanın (yani bilincin) cisimsel olmadığını sonuç olarak çıkarmaya hakkımız yoktur der. Hobbes tam tersini düşünmektedir. ona göre töz, nesne niteliğinde olan kendi kendine dayanan herşey, ancak bir cisim olarak düşünülebilir.töz niteliğinde olan şey bilinç dışında bulunan şeydir. ama "dışında bulunmak" kavramının içinde artık maddesel olmak, uzayda bulunmak anlamıda vardır; dolayısıyla her töz bir cisimdir ve her olayda bir harekettir. çünkü tüm değişiklikler hareketler yüzünden olur. bilgi de, algıların,cisimlerin, uzay içindeki hareketlerine göre görüntülenmesi demektir. Bilim, olgulardan bunların nedenlerini, nedenlerden de bunların etkilerini çıkarmalıdır. Ama olgular özleri bakımından harekettirler. nedenleri de yalın hareket ögeleridir. Ve etkiler de yine harekettirler. Felsefe, cisimlerin hareketlerinin öğretisidir. Cisimler dünyadasındaki olayların hareketlerle açıklanması gerektiğinde Hobbes, Descartes ile birleşmektedir. Ancak, bu düşüncesini tin (ruh) alanına da genişletmekle ondan ayrılır. Hobbes ' a göre bilinçteki olgular birer bilinç olgusu olarak elbette maddi hareketler değildirler. Ama bunların temelinde bu gibi hareketler bulunabilir. Bunlar maddi koşullara bağlı olabilirler. Maddi olmayan tin tasarım olanağı olmayan bir şeydir; töz niteliğinde olan her şeyi ancak cisim diye düşünebiliriz. Natüralist (doğacı) empirisist (deneyci) yaklaşımının yanı sıra Hobbes'un tutarlı bir materyalist (maddeci) olduğunu görüyoruz.

Hobbes'un sisteminin en tanınmış etkisi en büyük olmuş bölümü devlet felsefesidir. Rönesanstan beri tipik bir geliş olan "skolastik felsefe ile her türlü bağlantıyı kesmek" bakımından ele alınırsa onun bu alanda başardığını Copernicus'un astronomide, Galileo'nin fizikte, Harvey'in fizyolojide yapmış olduğuna benzetenler olmuştur. Hobbes'un kendiside "devlet felsefesinin " de cive" (yurttaş üzerine) adlı yapıkından daha eki olmadığını" söylemekle, kendini bunların yanına koyar. gerçekten de Hobbes, ahlâkı ve devleti naturalist bir görüşle temellendirmesiyle öyle bir akım yaratmaktadır ki, bunu haklı olarak 19. yüzyılda Darwin'in açtığı çığıra benzetenler olmuştur. Hobbes'un keskin bir kavrayış ile pek tutarlı bir öğreti olarak geliştirilmiş olan devlet felsefesini bu en önemli yönünü sisteminin bütünü içinde anlayıp değerlendirmek gerekir. Hobbes'un devlet kavramı cisim anlayışına dayanır. Ona göre bir cisimdir, hemde yapma bir cisim, yapma bir yaratıdır. İnsanlar daha önceleri toplum halinde yaşamamışlardı dolayısıyla devlet yoktu. devletin "yapma"olduğu gerçek bir şey olmadığından da anlaşılır. Nasıl ki doğada asıl gerçek olan tek tek cisimler ise nasıl bütün geri kalan herşey bu tek tek cisimlerin bir araya gelip etkilenmelerinden oluşuyorsa bunun gibi insanların bir araya gelmelerinden de toplum oluşur. Ancak gerçek olan bireylerdir. dolayısıyla da devlet, bireylerin bir araya gelip etkilenmelerinden oluşan kurumların toplamından başka bir şey olamaz. Onun için "birtek insan var, bunun yanında onun gibi gerçek olan, hatta gerçeklik derecesi daha yüksek olan birde devlet var" denemez. Gerçek olan, yanlız, bir bağ ile bağlı olmayan "doğa insanı" ve aslında kendisinin koymuş olduğu belli yasalarla eylemleri daraltıp sınırlandırmış olan "yurttaş" tır. ancak devletin yapma bir şey olması, onun zorunlu olmadığı, bir nedeni olmadığı anlamına gelmez. insanın bütün eylemleri zorunlu olan nedenlerle belirlenmiştir. Bundan dolayı da devletin doğuşunu ve yapısını (özünü), hep nedenleri arayıp bulan bilim ile kavrayabiliriz.

Hobbes, "devletin kuruluş ve işleyiş nedenini aramaya" da bir insan öğretisi ile -elbette naturalist bir antropoloji ile- girişir. Bu öğretiye göre, insan, her şeyden önce, kendi varlığını ayakta tutmaya koruyup sürdürmeye çalışır; bu, onun anagüdüsüdür; onun bütün eylemlerini belirleyen bu güdüdür. bu da insanı doğa nimetlerinden elden geldiğince çok yararlanmaya sürükler. Ama bu yüzden de herkes, ister istemez, birbirinin düşmanı olur ve " herkesin herkese karşı savaşı" durumu (bellum omnium contra omnes) başlar. Bu durumda "insan, insanın kurdudur" (homo homini lupus). ancak genel bir güvensizlik yaratan bu durum insanın anagüdüsü olan kendi varlığını korumayı istemesine aykırıdır, bu bakımdan çok tehlikelidir. İşte yine o "varlığını korumak" güdüsü, bu durumdan kurtulup herkesin güvenliğini sağlayan bir duruma bulmaya insanı zorlamıştır. Bu da ancak, dünya nimetlerini edinmede kullandıkları kuvvet araçlarına başvurmaktan vazgeçeceklerine, insanların aralarında birbirlerine söz vermesiyle ve bu kuvvet araçlarnın kendisine hep birlikte itaat edecekleri bir kişiye devretmek için aralarında anlaşmalarıyla bulunabilir. Bu "sözleşme", bu "anlaşma" ile de devlet kurulmuş "doğa durumu"ndan (status naturalis) "yurttaş durumu"na (status civilis) geçilmiş olur. yurtaşlık durumunun özelliği, bireylerin birbirine aykırı olan bir çok istençleri yerine birliği olan tek bir istencin geçmiş olmasıdır.

Hobbes, hukuk ve ahlak gibi dini de devlete bağlar. Dinler, doğanın hesap edilemeyen güçleri karşısında duyulan korkudan (çok tanrıcılık, perilere, cinlere inanış) ve en yüksek neden üzerindeki düşünmelerden (tek tanrıcılık) doğmuşlardır ve çok çeşitlidirler. Herbirine göre de kendi inancı doğru, ötekilerin ki yanlış ve boştur. ama doğru inanç ile yanlış inanç arasındaki bu ayırma, raslantıya, tek kişinin keyfine bağlı olmaktan kurtularak değişmez, belli anlamını yine devlette kazanır. Din devletçe meşru sayılan bir inançtır.

Hobbes'un yaşadığı yıllar yurdu İngiltere için bir tedirginlik, bir anarşi dönemiydi. Bilimsel çalışmalarını huzur içinde yürütebilmek için Hobbes, ömrünün hemen hemen 20 yılını Fransa'da geçirmişti. Onun anarşiyi önleyebilmek, yurdunda eksik olan bir şeyi, genel güvenliği sağlayabilmek için, devleti dev gibi güçlü görmek istemesini kendi hayatının yaşantalarıyla açıklayabiliriz. Esasen hayata yakın olma, düşüncelerini yaşamlarından çıkarma, İngiliz düşünürlerinin çoğunun bir özelliğidir.

İstek & Öneri ve Şikayetlerinizi: link (@) webcanavari . net Adresine İletebilirsiniz.
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Thomas Hobbes
« Posted on: Mart 28, 2024, 11:21:07 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Thomas Hobbes e-book, Thomas Hobbes programı, Thomas Hobbes oyunları, Thomas Hobbes e-kitap, Thomas Hobbes download, Thomas Hobbes hikayeleri, Thomas Hobbes resimleri, Thomas Hobbes haberleri, Thomas Hobbes yükle, Thomas Hobbes videosu, Thomas Hobbes şarkı sözleri, Thomas Hobbes msn, Thomas Hobbes hileleri, Thomas Hobbes scripti, Thomas Hobbes filmi, Thomas Hobbes ödevleri, Thomas Hobbes yemek tarifleri, Thomas Hobbes driverları, Thomas Hobbes smf, Thomas Hobbes gsm
Yanıtla #1
« : Kasım 04, 2016, 05:18:49 ÖS »
Avatar Yok

S.e.s
*
Üye No : 211911
Yaş : 32
Nerden : Yurt Dışı
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 269
Mesaj Sayısı : 670
Karizma = 1505


Yakından tanırım kendisini  Zuhahaha Üniversite de  hocalar bize güzelce kafamıza sokarlar Zuhahaha

“Kitaplara verilen para
harcama değil, yatırımdır.”


    Ayıpsız dost arayan,dostsuz kalır.  Mevlana.







    Zamanla anlıyorsun;sevdiğin adam aslında "Atom"bile değil.Pelin Güneş [/i]

    [/list]
    Sayfa 1
    Yukarı Çık :)
    Gitmek istediğiniz yer:  


    Benzer Konular
    Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
    Calvin And Hobbes
    Temalar
    HuNTeR-DeViL 3 1829 Son Mesaj Aralık 09, 2013, 03:08:23 ÖÖ
    Gönderen : senecaa
    Thomas Edison
    Kim, Kimdir ?
    elze 0 942 Son Mesaj Nisan 06, 2012, 11:07:59 ÖÖ
    Gönderen : elze
    Thomas Brezina
    Kim, Kimdir ?
    elze 0 897 Son Mesaj Nisan 06, 2012, 03:46:10 ÖS
    Gönderen : elze
    Thomas Kretschmann
    Kim, Kimdir ?
    Liza 0 767 Son Mesaj Haziran 18, 2012, 11:01:55 ÖS
    Gönderen : Liza
    Thomas Midgley Kimdir, Thomas Midgley Biyografisi
    Bilim Adamları
    [B]a[R]a[N] 0 711 Son Mesaj Kasım 03, 2016, 12:47:23 ÖS
    Gönderen : [B]a[R]a[N]


    Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular