İlk Kitaba göre şimdi karakterler kafamda iyice oturdu. Ve Anna Kai ikilisinin arasındaki bağı anlamama neden oldu. Ama sadece bu işe yaradı kitap. Serinin konusuna göre biraz olay bekledim ama yakınlaşmalar, aşk üçgeni dışında pek bir şey bulamadım.
Anna önemli bir nef fakat hala önemli olduğunu hissedebilmiş değilim. Davranışlarıyla sanki tam tersini hissettim. Kitaptaki yan karakterlere çok ısındım Kope'e ise bayıldım. Kai'nin davranışları bir ara sinirlerimi bozup sıkılmama neden olsa da toparladı sonlara doğru.
Gerçekten ilginç akılda kalıcı bir seri olmaya çok müsait karakterler ve konu bakımından ama dediğim gibi beni etkileyecek herhangi bir olay yoktu. Yaşanılan şeyleri bile heyecandan yoksun okudum. Halbuki ordu kurmak için sürekli birilerini aramaya çıktıklarında farklı şeyler hayal etmiştim. Sözde bir ordu kuracaklar, tabii bunu yapmak için giriştikleri işler, hiç merak uyandırmadı. Heyecan yaratarak araya azcık gizem serpiştirip daha farklı bir şeyler ortaya koyabilirdi yazar. 3. kitap son ama yazar olayları onda nasıl toparlayacak bilmiyorum

teşekkürler

Puanım; 4/5

En az ilk kitap kadar sevdim. Bence gayet iyiydi. İlk kitaba göre daha yavaş ilerliyor çünkü ilk yarıda Kaiden neredeyse hiç yok. Ama buna rağmen sıkılmıyorsunuz. Off ya hadi Kaiden gelsin artık demiyorsunuz.

Kitap ile ilgili diğer yorumlarda aşk üçgeninden rahatsız olunduğunu okudum ama  bence rahatsız edici değil. Şöyle bir aşk üçgeni düşünün; Kız bir çocuğa aşık, aşık olduğu çocuk da onu seviyor ama kıza yaklaşmıyor belli etmiyor, sonra diğer bir çocuk var, çocuk sadece dürüst olduğu için ben senden hoşlaşlanıyorum eğer beni seçersen arkadaştan öte olmak istiyorum diyor. Ama kıza başka türlü hiç yaklaşmıyor, rahatsız etmiyor, ısrar etmiyor.

Üçüncü oğlanın varlığından hiç rahatsızlık duymadım okurken. Ayrıca Anna'da bir o çocuğa bir bu çocuğa giden bir karakter değil. Aralarında ne olurda olsun Kope'a karşı birşey hissetmiyor. Yani bana göre bir Bella vakası yok. ("İkinizi de seviyorum ama Edward'ı daha fazla..." böyle bir şey yok.) Anna, Kaiden 'ın onu sevmediğini asla birlikte olamayacaklarını düşünmesine reğmen asla başkasına bakmadı. Hep Kaiden'ı seveceğim dedi. Ve bu benim kitapta en sevdiğim şeydi.

İlk kitabı okurken de bana alacakaranlık fanfiction'ı gibi gelmişti ama ben öyle hissettim herhalde demiştim. Bu kitapta Alacakaranlık benzerliği bana göre çok fazlaydı; eses oğlan kızın iyiliği için onu terk etmek zorunda kalıyor ve onu sevmediğine inandırıyor. esas kız oğlanın yokluğunda çok acı çekiyor ve kendini dağıtıyor. Bu noktada kızın babası kızını üçüncü çocukla vakit geçirmesini istiyor (spoiler değil bunlar zaten kitabın başında oluyor).
Olayların gelişme şekli ve yaşananlar tamamen farklı olsa da bu şekilde bakıldığında çok benziyor. Tüm bunlara rağmen beğendim ben kitabı

Üçüncü kitabı okumak için sabırsızlanıyorum. Ve en kısa zamanda Kaiden ile tekrar görüşemek üzere diyorum