0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Supplementlar Ve Kullanımları Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları  (Okunma Sayısı: 6692 Kere Okundu.)
« : Ekim 05, 2009, 02:12:25 ÖS »

[B]a[R]a[N]
*
Üye No : 4
Yaş : 33
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 5706
Mesaj Sayısı : 27 762
Karizma = 62877


S- Vücut geliştirmeye başladıktan sonra en erken ne zaman supplement kullanılmalıdır?
C- Yeni başlayanlarda suplament kullanımı özellikle ilk 3 ay gerekli değildir.

Sebebi yeni başlayanların gerek kas tonusu gerek ise bu kaslara yapılan baskılar suplament kullanımı için yetersiz olup ilerki dönemlerde gerekli ise kullanımı önerilir..

Kişi spora başlamıştır günlük yediği yemeklerden (sabah,öğlen,akşam) almış olduğu kalori yapacağı hafif egzersiz için yeterlidir..

Ama alırsam ne olur derseniz vucut sistemi önceliği sindirim sisteminde parçalanan hücre zarından geçip enerji santraline düşen besinlere yer verir yani yediğimiz yeni başlayan bir kişide doğal yoldan üretilen enerji yeterlidir vucut haricen alınan suplamenti ikinci planda yada yedek olarak tuttuğundan antreman sonunda Alınmış olan gereksiz suplamentin atımı için uğraşır. burada paramızı çöpe atmış oluyoruz yani suplament vucut tarafından tercih edilmeyip
öncelik besine veriliyor aldığımız suplament vucutte vucut tarafından atılmaya çalışılıyor..

Buna ben boşa atılan para derim..

İleriki zamanlarda 3. aydan sonra artık standart proğramlar aşılmış adeleler gelişimini tamamlamış hoca çalışkan bölge ile tembel bölgeyi tespit etmiş çalışkan bölgeyi yerinde tutarken tembel bölgeyi tamamlayıcı proğram yazmış kısacası size biraz yüklenmeye başlamıştır..

Eğerki Bu yüklenmelerde yediğinizin yetersiz olduğunu düşünüyorsanız önce hocanızın vereceği suplamentleri kullanın.

Çoğu yeni başlayanlarında yapmış olduğu hata direk suplament kullanmaktır gerek ucuz oluşu gerek ise kişiye güç vermesi kişileri yanılgı ve hataya sürükler hatadır çünkü kişi sadece cretine kullanarak performansını arttırır fakat karşılığı (amino asit) olmadığı için vucutta yıkımlar kaçınılmaz olur en yakın şubeden yıkım yaparak hareket halindeki bölgeye takviye yapar vucut haliyle cretinin ve antremanın etkisi ile şişen kolumuzdan zevk alsakta yaptığımız tek taraflı hamle yanlıştır.

S- CLA nedir?
C- Konjuge linoleik asit insan ve hayvanlar için esansiyel bir yağ asidi olan linoleik asidin pozisyonel ve yapısal olarak bir veya birden fazla konjuge çift bağa sahip olan oktadekanoik yağ asit izomer grupları için kullanılan bir terimdir.
Yapılan araştırmalar CLA' nın; vücuttaki kas ve yağ dengesini etkilediğini, depolanmış yağların azaltılmasında ve yağsız kasların arttırılmasında çok önemli bir rol oynadığını göstermiştir. CLA doğal olarak süt, peynir, biftek, kuzu ve hindi etine ilave olarak çoğu işlenmiş gıda da bulunur. İşlenmiş gıdalara en iyi örnek yüksek oranda CLA içeren Wiz peyniridir (Cheez Wiz). Fakat CLA’ nın aşağıda bahsedilen faydalarını görmek için bu gıdalardan önemli miktarlarda tüketmeniz gerekmektedir. Bu gıdaları çok miktarda tüketmek hem pratik değildir, hem de aynı zamanda aldığınız yüksek kalori ve proteinden dolayı negatif etkilerle vücudunuzu cezalandırmak anlamına da gelmektedir. Bu nedenle, gerekli CLA’ yı elde etmek için daha ekonomik ve etkili yollar araştırılmıştır. Düzenli CLA alımı yağların vücutta depolanmasına yardım eden lipoprotein-lipaz enziminin çalışmasına engel olur ve dolayısıyla vücutta depolanan yağ miktarını azaltır, ayrıca daha önceden depolanmış yağları serbest bırakarak kan akışına dönmesini sağlar. Kan akışına geri dönen yağlar kaslarda enerji kaynağı olarak kullanılır. Bu nedenle CLA alımının bir egzersiz programı ile desteklenmesi kan akışına geri dönen yağların yakılmasını kolaylaştıracaktır. Vücuttaki 1 gr yağ, 1 gr kastan iki kat daha fazla yer kaplar. Zayıflamak için yapılan düşük kalorili bir diyet programı vücuttaki yağ miktarı ile beraber kas miktarını da düşürmektedir. Diyet bırakıldıktan sonra kaybolan kasların yeri yağ ile doldurulacağından, vücut tekrar kilo almaya başlar. Bu nedenle az yağlı bir diyet programı eşliğinde CLA alımı vücuttaki yağ miktarını azaltırken kas miktarını korur ve böylece diyet bırakıldıktan sonra formunuzu korumanıza yardım eder. CLA herhangi bir diyet, kilo verme veya egzersiz programından sonra kullanılırsa jo-jo etkisi denen yeniden hızla kilo alma probleminin giderilmesinde de yardımcı olur. Vücut geliştirme çalışması yapanlar da formlarını korumak ve yağsız kas miktarını arttırmak için CLA kullanabilirler.
Beslenme uzmanları Amerika’ da obezitenin (Aşırı şişmanlık) devamlı olarak artmasını, son 30 yıldır CLA oranı düşük veya hiç CLA içermeyen gıdalardaki tüketimin artmasına bağlamaktadırlar. Özellikle besi hayvanlarının meralarda beslenmek yerine suni yem ile beslenmeleri sonucu bu hayvanlardan elde edilen ürünlerin içerdikleri CLA miktarında % 65 oranında düşme görülmüştür. Araştırmalar CLA’ nın sadece vücuttaki yağları azaltırken kas miktarını arttıran veya koruyan bir yağ asidi değil, aynı zamanda dikkate değer bir şekilde antikatabolik, antioksidan, bağışıklık sistemi güçlendiricisi, kolesterol düşürücü ve kanser önleyici etkileri olduğunu da göstermiştir. CLA göğüs kanseri, prostat kanseri ve damar sertliği riskini de azaltabilmektedir. Ayrıca şeker hastalarının kan şekerini kontrol altına almalarına da yardımcı olabilir.
Kanserle ilgili araştırmalarda son 30 yılda dünyanın birçok yerinde oldukça önemli maddi harcamalar yapılmış ve kayda değer ilerlemeler olmasına rağmen barsak, meme, prostat, akciğer, pankreas ve böbreklerde metastaz devre ve hastalığın yayılmasının ilerlemesiyle bu hastalıklardan kaynaklanan ölüm oranlarında azalmalar olmamıştır. Çoğu kanser vakaları hem genetik faktörlerden hem de çevre faktörlerden kaynaklanmaktadır. Kanser ölümlerinin yaklaşık olarak %35’lik kısmının diyet kaynaklı olduğu yapılan epidemiyolojik çalışmalarda belirlenmiştir. Tüketilen gıdalar ya kanseri önleyici ya da kanser oluşumuna sebep olan bileşenleri içerebilir. Bugüne kadar birçok izomeri olduğu tespit edilen CLA 1980 yıllarında ABD’de Wisconsin Üniversitesi’nden Michael Pariza ve arkadaşları hamburger etinden elde ettikleri maddenin kanser oluşumunu engellediğini bulmuşlardır. Bu maddenin daha sonra conjugated octadecadienoic acid olduğu belirlenmiş ve kısaca CLA olarak adlandırılmıştır. CLA 8 geometrik izomerden oluşmakla birlikte en yaygın olarak hayvansal dokularda bulunan izomerlerinin cis-9, trans-11 CLA ve trans-10, cis-12 CLA olduğu ve şimdiye kadar bu ikisinin biyolojik özelliklere sahip olduğu bildirilmektedir. Bitkilerdeki CLA oluşumu ısı etkisi altında ve et ve sütteki CLA oluşumu ise rumendeki uzun zincirli yağ asitlerinin mikrobiyel enzimatik reaksiyonların etkisi altındadır. Rumende meydana gelen indirgenme reaksiyonlarında linoleik asit önce cis-9, trans-11 izomerine, daha sonra vaccenic aside (C:18.1 trans-11) ve sonunda stearik aside (C18:0) dönüştürülmektedir.
Ruminantlarda yemlerle alınan doymamış yağ asitleri rumendeki bakteriler vasıtasıyla hidrojenizasyonla doyurulmakta, dolayısıyla süt yağı ve et yağlarında cis ve trans yağ asidi izomerleri görülmektedir. Ruminantların dokularında %4-11 oranında trans formda yağ asitleri bulunabilmektedir. Ruminant hayvanlardan elde edilen etteki CLA tamamıyla rumen biyohidrojenizasyonundan kaçan CLA veya stearoyl CoA reduktaz enziminin emilen vaccenic asit üzerine etkimesi sonucu (cis-9, trans-11 CLA) oluşmaktadır. Bu nedenle ruminant hayvanlar ve bu hayvanların ürünleri CLA bakımından en zengin kaynakları oluşturmaktadır. Rasyonda bulunan CLA’nın en yaygın izomeri cis-9, trans -11 izomeridir. Süt ürünlerinin CLA içeriği her gram yağ için yaklaşık olarak 3 ile 9 mg arasında değiştiği ve total CLA’nın %70-90’ı ise cis-9, trans-11 izomerinden oluştuğu bildirilmektedir.
İnsan vücudu CLA üretemediğinden yalnızca ihtiyacını günlük olarak tüketmiş olduğu sığır ve koyun eti ile süt ürünlerinden sağlayabilir.

CLA’ nın Antikanserojenik Özellikleri
Hem çiğ hem de ızgarada pişirilmiş sığır etinin mutagenesisini inhibe eden bir bileşiğin bulunmasıyla antikanserojenik CLA’ya olan ilginin artması Pariza ve Hargraves (1985)’in gözlemlerinden sonra oluşmuştur. Bundan sonraki çalışmada antikanserojenik özelliğe sahip linoleik asidin 4 izomeri tanımlanmış, saflaştırılmış ve epidemiyolojik çalışmalarda kullanılmıştır. İzomerlerin çoğu hayvan türlerinde tümör gelişimini baskıladığı ve çoğu kanserli hücrelerin yayılımını inhibe ettiği görülmüştür.
Esasen cis–9, trans–11 izomerine dayanan CLA ile zenginleştirilmiş sığır sütünün insanlarda meme kanseri hücrelerinin gelişimini engellediği ve vücudun savunma sisteminde süperoksit dismertaz, katalaz ve glutathione peroksidaz gibi antioksidantları da arttırdığı bildirilmektedir.
Ip ve ark (1991; 1994)’nın ratlar üzerinde yaptıkları çalışmada ise rat memesindeki tümör gelişiminde CLA’ nın önemli bir antikanserojenik etki gösterdiği ve CLA içeren gıdalarla beslenen ratlarda meme tümörlerinin tekrarlanma oranlarında önemli bir azalma olduğunu bildirmişlerdir.
Knekt ve ark. (1996), Finlandiya’da 25 yıl boyunca süren epidemiyolojik çalışmalarında insanlarda süt tüketimlerinin artmasıyla meme kanseri vakalarının azaldığı yani süt tüketimi ile meme kanseri sıklığı arasında ters bir ilişkini olduğunu belirtmişlerdir.
Obezite üzerindeki etkisi
Norveç’te, İskandinavya Klinik Araştırmalar Enstitüsü’nde Kjeller tarafından yapılan araştırmalarda, CLA’nın insanların vücut yağında azalmalara neden olduğu belirlenmiştir. Bir çalışmada haftada 3 defa 90 dakikalık ağır egzersizlerin yapıldığı sağlıklı yaşam merkezinden yaşları 18–30 arasında olan ve aynı diyetle beslenen 20 katılımcı seçilmiştir. Kızıl ötesi ışın kullanılarak ölçülen vücut yağları çalışma boyunca CLA alan grupta plasebo grubuna kıyasla azalmalar olduğu; yine buna benzer başka bir çalışmada ise CLA kullanan obezite bayanlarda 4 haftalık periyotta bel hatlarında özellikle karın bölgesinde 2.54 cm’lik bir azalma olduğu belirlenmiştir. Fareler üzerinde yapılan bir çalışmada ise %0.5 düzeyinde CLA içeren diyet tükettiklerinde vücut yağında %60’lık bir azalma olduğu bildirilmiştir.
Bağışıklık sistemi üzerindeki etkisi
Delta-6-desaturaz enzimi ile CLA gama linoleik aside dönüşmektedir. Gama linoleik asit sütte, siyah kuş üzümünde ve akşam çuha çiçeğinde yüksek düzeyde bulunmaktadır. Yapılan bir çalışmada kuş üzümü tohumu yağından elde edilen GLA’ nın yaşlı insanlarda immün sistemi fonksiyonlarında uyarıcı bir etkiye neden olduğu bildirilmektedir. Özellikle 65 yaşından daha fazla yaşlı olan ve 2 ay boyunca günde 4.5 g siyah kuş üzümü yağı alan 29 denekte kontrol grubuna (soya yağı) kıyasla %28 daha fazla bir bağışıklık sağlandığı ve yaşlı insanlarda bağışıklık düşüşüne neden olan prostaglandin PGE–2 üretiminde ani bir düşüşe neden olduğu bildirilmektedir. Prostaglandin PGE–2 T hücrelerinin fonksiyonlarını engelleyerek yaşlı insanlarda bağışıklık düşüşüne neden olmaktadır. Cook ve ark. (1993), kemiriciler ve civcivlerde yapılan endotoksin (lipopolisakkarit= LPS) enjeksiyonu sonucunda diyetle alınan CLA’nın bağışıklık sistemine bağlı olarak meydana gelen büyüme baskılanmasını önlediği görülmüştür. Aynı araştırıcılar CLA ile beslenen civcivlerin endotoksin ile enjekte edildikten sonra büyüme grafiklerinde önemli kayıpların olmadığını; aksine kontrol grubunun endotoksin enjeksiyonundan sonra canlı ağırlık kayıplarının meydana geldiğini bildirmişlerdir. Benzer bir çalışmada ise Miller ve ark. (1994) farelerde CLA’nın endotoksine bağlı olarak meydana gelen büyüme baskılanmasını önleme kapasitesini araştırmışlar ve çalışma sonucunda kontrol grubuyla karşılaştırıldığında %0.5 CLA içeren diyetle beslenen farelerde endotoksine bağlı gelişen aneroksiyanın azaldığını gözlemlemişlerdir.



Kalp-damar hastalıkları üzerindeki etkileri
Besinlerle alınan doymuş yağ asitleri ve kolesterol kalp hastalıkları etiyolojisinde önemli bir rol oynamaktadır. İnsan diyetlerindeki toplam enerjinin %30’dan fazlası yağlardan gelmesi ve özellikle doymuş yağ miktarının fazla olması kalp hastalıklarına yakalanma riskini artırmaktadır. Besinlerle alınan kolesterol bağırsaklardan emilmekte, karaciğerde sentezlenen kolesterol ile birlikte dolaşıma geçmektedir. Çok düşük yoğunluktaki proteinlerde (VLDL) karaciğerde sentezlenmekte, VLDL dolaşımda LDL’lere dönüşmektedir. LDL’nin yoğunluğunun düşük olması taşıdığı kolesterolün fazlasının atardamarın cidarına bırakmasına neden olmaktadır. HDL yüksek yoğunlukta olması ve daha fazla kolesterol tutma yeteneğine sahip olması damarlarda kolesterolü bırakmasını engellemektedir.
Tereyağlı, zeytinyağlı ve yağsız diyetlerden eşit miktarlarda verilen 5 erkek ve 5 kadın üzerinde yapılan çalışmada açlık kan plazmasında insülin, yağ asidi ve kolesterol konsantrasyonlarında önemli bir farklılık görülmezken, %72 civarında oleik asidi içeren zeytin yağ ile beslemede daha düşük trigliserol ve daha yüksek HDL konsantrasyonu tespit edilmiştir. Yağlı gruplarda sindirim sisteminin daha geç boşalması yağsız gruplara göre yemek sonrası kan glikoz düzeyinin düşük çıkmasına neden olmuştur.
Hayvanlar üzerinde yapılan birkaç çalışmada, CLA’ nın kardiovasküler hastalıkların oluşum riskini azalttığını ve plazmadaki toplam kolesterol miktarını, trigliserol ve LDL kolesterol oranını düşürdüğü bildirilmektedir. Tüm bunların yanında CLA ile beslenen tavşanların aortlarında daha az arterisklerotik plakların oluştuğunu belirtmişlerdir (Lee ve ark., 1994).
Kısaca, CLA ve omega yağ asitleri kötü kolesterolü düşürüp iyi kolesterolü artırmaktadır. Kalp krizinde etken bir rol oynayan trigliserit seviyesini azaltmaktadır. Kanın akışkanlığını sağlayarak kalp tarafından kolayca pompalanmasını yardımcı olmakta böylece damar tıkanıklığı (tromboz) ya da damarlara yağ birikimini (arteroskelerosis) önlemektedir.
Cla’nın temel olarak sağladığı faydalar;
—Metabolizmanızı hızlandırabilir: Özellikle hipotiroidi gibi metabolizmanızın yavaşlamasına neden olan bir rahatsızlığınız varsa, CLA desteğinden bu sorununuzu çözmede yararlanabilirsiniz.
—Vücut yağınızın azalmasını sağlayabilir: Yapılan çalışmalarda CLA desteğinin yağların kullanılmasını sağlayıp depolanmalarını önleyerek vücut yağını azaltmaya yardımcı olabilir.
—Kas gücünüzün gelişimini destekler: Metabolizmanızın hızlanması ve kas gücünüzün artmasıyla daha çok yağ yakarsınız.
—Kolestrol ve trigliserit seviyelerinizi düşürebilir: CLA desteğinin HDL’ i (iyi kolesterol) yükseltip, LDL’ i (kötü kolesterol) düşürdüğünü gösteren bulgular var.
—Bağışıklık sisteminizi güçlendirir: Güçlü bir bağışıklık sistemiyle enfeksiyonlara daha az yakalanırsınız.
—Vücudunuz serbest radikallere karşı daha kolay savaşır ve böylece tümör oluşumunu destekleyen etkenleri vücudunuzdan daha kolay uzaklaştırırsınız.
—Osteoporozdan korunmanızı sağlar: Özellikle menapoz döneminden sonra oluşan kemik mineral dokusundaki azalmayı CLA desteğinin geciktirebileceği ileri sürülmektedir.
—Hücrelerde insülinin kullanılmasını kolaylaştırır: CLA şeker hastalarında ve şişmanlarda sık görülen insülin azaltmada ve yüksek insülin düzeylerini dengelemede etkili olabilir. Şekerin hücre içine girip kullanılmasını sağlayarak kan şekerinin ayarlanmasını kolaylaştırabilir.

S- Arginin nedir?
C- Beyaz, kristal yapıda, suda çok kolay eriyen esansiyel bir aminoasid olan L-Arginine Monohydrochloride'nin spermatogenezde etkili olduğu ilk defa 1944 yılında Holt ve Albanase tarafından ileriye sürülmüş , daha sonra çeşitli otörler oligospermili kimselerde Arginin kullanarak oldukça iyi sonuç aldıklarını bildirmişlerdir.
Literatürlerde Arginin'in spermatogenezin gelişiminde gerekli olduğu belirtilmektedir. Zira Arginin, nükleoproteinlerin yapısına girmekte ve spermatozoidlerde önemli bir nükleoprotein komponenti olarak bulunmaktadır. Spermatogenezin hem mitoz hem meyoz bölünmesi sırasında çok miktarda nükleoproteine ihtiyacı vardır.Diğer taraftan Arginin, Arginin Fosforikasit şeklinde, Adenozin Trifosfat'ın yeniden sentezinde rol oynayarak normal sperm motilitesi için enerji maddesi sağlanmasında yardımcı olmaktadır.Ayrıca Arginin, Kallikrein-kinin sisteminin yapısını oluşturan peptidlerin en önemli komponenti olması nedeniyle de sperm motilitesinde önemli rol oynamaktadır.
Spermatogenez üzerinde çok değişik etkenler rol oynamaktadır. Ancak bütün bu faktörleri ortaya çıkarmak ve özellikle spermatogenez üzerinde ters etki yapan nedenleri bulmak çok zor ve çoğu zaman olanak dışı olduğundan, tedavi büyük bir sorun olmaya devam etmektedir. Sebebi saptanamayan infertilite vakalarında spermatogenezi aktive etmek için de çok çeşitli ilaçlar;

* Gonadodrofik Hormonlar * Mesterolon ve diğer androjenler * Klomifen Sitrat

* A,E,B ve C gibi ilaç ve vitaminler uygulanmakta, ancak bunlardan alınan sonuçlarda çoğu zaman yetersiz kalmaktadır.
Yukarıdaki ilaçlara ek olarak, son yıllarda birde L-Arginine Monohydrochloride yaygın olarak kullanılmaya başlanmış ve insanlarda yapılan Arginin uygulamalarından oldukça olumlu sonuçlar alındığına dair yayınlar yapılmaya başlanmıştır.
Schachter ve arkadaşları, 178 oligopermili insanda 2 ila 3 ay süreli Arginin uygulamak suretiyle 111 vakada (%62,3) spermatozoid sayı ve motilitesinde önemli derecede artış olduğunu görmüşlerdir. 21 vakada (%12,3) ise hafif bir artış olmuştur.
Arginin'in spermatogenezi inhibisyon yapan maddelerin etkisinden de önemli derecede koruduğu anlaşılmıştır. Yapılan deneylerde, spermatogenez inhibisyona uğratılmış ve günde 8 gr. dozda uygulanan Arginin tedavisiyle spermatogenezin büyük ölçüde aktive edildiği görülmüştür.
Son yıllarda yapılan çalışmalar, bugüne değin sadece erkek infertilitesi tedavisinde kullanılan L-ARGININE'nin, ereksiyon problemlerinin giderilmesi ve Interstitial Cystitis tedavisi konusunda da faydalı olabileceğini göstermektedir.
Bilindiği üzere Arginin, vücutta Nitrik Oksit (NO) yapımına yol açmaktadır. Nitrik Oksit ise özellikle 1993 yılından bu yana önemi iyice kavranmış olan bir moleküldür. Ve çalışmalar, özellikle NO'in kalp-damar sisteminde damar açıcı görevi yapması nedeniyle kalp-damar hastalıklarının iyileştirilmesi, damar sertliğini gidererek kan akışını hızlandırması nedeni ile Impotence problemlerinin çözümüne yardımcı olması ve son olarak Interstitial Cystitis tedavisindeki rolü üzerine yoğunlaştırılmıştır. Bu konularda yapılan çalışmalar henüz tam anlamı ile yeterli olmamakla birlikte, uygulamalarda önemli ölçüde yararlı sonuçlar alındığı bildirilmektedir.Gelişmeler büyük bir ilgi ile izlenmektedir.
Sihirli molekül olarak kabul edilen Nitrik Oksit(NO)'in işlevlerini keşfeden bilim adamları, peş peşe tıp ödülleri almaktadır.

Molekülün;
* Kalp - Damar sistemine etkileri,
* Sinir Sistemine etkileri
* Tümör ve yabancı hücrelere etkileri,
* Özgül olmayan bağışık yanıt ve mikroplara karşı etkileri, bugün tüm dünyada konuşulup, tartışılmaktadır.
Arginine, nitrik oksit adı verilen kan dolaşımını, bağışıklık fonksiyonlarını, sinir hücrelerini, seksüel fonsiyonları düzenlemek gibi mükemmel etkilere sahip olan bir bileşiğin düzenini sağlar. Travma, yara tedavilerinde ve güçlü bir bağışıklık sistemi için Arginine'e ihtiyaç duyulur. Vücut kendi ihtiyacı olan Arginine'i üretemediği için Arginine, nitrik oksit adı verilen kan dolaşımını, bağışıklık fonksiyonlarını, sinir hücrelerini, seksüel fonsiyonları düzenlemek gibi mükemmel etkilere sahip olan bir bileşiğin düzenini sağlar. Travma, yara tedavilerinde ve güçlü bir bağışıklık sistemi için Arginine'e ihtiyaç duyulur. Vücut kendi ihtiyacı olan Arginine'i üretemediği İçin takviyesi gereklidir. Proteinin diğer yapı taşlarında olduğu gibi Arginine de vücuttaki kas ve yağsız dokuların gelişmesini sağlar. Vücut tarafından ornithine adı verilen diğer amino asite de çevrilebilir. Ornithine büyüme hormonu ve insülin benzeri büyüme faktörü gibi doğal anabolik hormonların salınımını düzenler. Yapılan araştırmaya göre her gün alınan 17 gr'lık bir Arginine ihtiva eden toniğin, yağsız kas dokusunu koruduğu ispatlanmıştır.
Arginine'in growth hormone (büyüme hormonu) düzeyini arttırdığı bilinmektedir. Arginine, günümüzde seksüel güçlendirici olarak da ün yapmıştır. Ornithine 80'li yıllarda Arginine'le birlikte güçlü bir growth hormone salgılayıcısı olarak kabul edilmektedir.
Lysine vücut tarafindan yağ asitlerinin enerji kaynağı olarak kullanılmak üzere kas hücrelerine taşınmasında anahtar rol oynayan Carnitine'in oluşturulmasında kullanılmaktadır.

Bağışıklık sistemi
Vücudumuzun savunma sisteminin ana bileşiklerinden olan doğal koruyucu hücreler, arginine takviyesi sayesinde aktivitelerini yükseltirler. Arginine, lysine ile birlikte alınırsa özellikle enfeksiyonlara karşı bağışıklık sisteminin gücünü arttırır.

Seksüel Rahatsızlıklar
Nitric oxide bir erkeğin ereksiyon sağlamasına ve bunu devam ettirmesine yardımcı olan bir maddedir. Günde 2.8 gr arginine alımının ereksiyon sorunun tedavisine yardımcı olan bileşiğin yeterli miktarda üretilmesini sağlamaktadır. Uygun dozda alındığında arginine, sperm miktarını ve sperm aktivitesini de arttırır.

S- Tribulus Terrestris nedir?
C- Tribulus Terrestris, cinsel gücü ve fertiliteyi arttırmak amacıyla tarih boyunca kullanılan bitkiler arasında ilk sıralarda gelmiştir. Eski Hint tıbbı olan Ayurveda kaynaklarında hem erkekler, hem de kadınlar için Tribulus Terrestris içeren reçeteler mevcuttur. Eski Yunan ve geleneksel Çin tıbbında da yeri olan Tribulus Terrestris, Avrupa’da canlandırıcı, güçlendirici, libido ve fertiliteyi arttırıcı bir tonik olarak kullanılagelmiştir. Son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar Tribulus Terrestris’in geleneksel kullanımda bilinen yararlarını doğrulayıcı sonuçlar vermektedir.

Orta yaşla birlikte bozulmaya başlayan hormon dengesi cinsel istek ve performansta düşüş, yorgunluk, güçsüzlük, genel olarak hayata karşı heyecan ve istek kaybı, depresyon gibi belirtilerle kendini gösterir. Araştırmalar Tribulus Terrestris’in içeriğinde bulunan ve saponinler adı verilen bitkisel bileşiklerin cinsel hormon sistemini düzenleyen Luteinizing Hormon (LH) üretimini arttırarak testesteron ve bununla ilişkili hormonların normal seviyelerde dengelenmesine yardımcı olduğunu göstermektedir. Tribulus Terrestris hormonal dengesizlikten kaynaklanan libido kaybı, infertilite, erkeklerde ereksiyon problemleri, kadınlarda menapoz belirtileri, kronik yorgunluk, halsizlik ve depresyon gibi sorunların giderilmesinde yardımcı olabilir.

Cinsel hormonların kas gücü, kas gelişimi ve fiziksel dayanıklılık ile olan ilişkisi nedeniyle Tribulus Terrestrissporcular tarafından da performans arttırıcı olarak kullanılmaktadır. Soğuk savaş yıllarında doğu bloku ülkelerinde sporculara verilen ve Doğu Almanya, Sovyetler Birliği, Bulgaristan gibi ülkelerin uluslararası yarışmalarda aldığı iyi derecelerin nedenlerinden biri sayılan Tribulus Terrestrisson yıllarda Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerinde de en popüler spor takviyelerinden biridir

Steroid kullanan birçok vücut geliştiricinin doğal LH ve testesteron üretimleri bozulmaktadır. Tribulus Terrestris, steroid kullanarak vücut dengesini bozmuş olan bu sporcuların doğal dengelerini yeniden kazanmalarına yardımcı olabilir.

S- Glukosamin (Glucosamine) nedir?
C- Eklemler sayesinde vücudun her parçası rahatlıkla hareket eder. Dizler, parmaklar, eller, kollar, bacaklar, omuzlar ve boyun eklemler sayesinde hareket edebilir. İnsan vücudunda 200'den fazla eklem vardır ve birçoğu istenilen şekilde hareket olanağı sağlar. İlerleyen yaş işe birlikte er veya geç fiziksel hareketlerde zayıflama ve yaşam kalitesinde azalma problemi ile karşı karşıya kalınacaktır. Eklemler etrafında bulunan dokuların hasar görmesi sonucu kireçlenme görülür
Artrit, birbirinden farklı 200’den farklı fazla hastalığı içine alan genel bir terimdir. En sık görülen arterit türleri, osteoartrit (kireçlenme) ve Romatoid arterittir (eklem iltihabıyla ortaya çıkar). Bu iki hastalık birbirinden farklı olmasına karşın, ikisi de bağ dokunun, özellikle de kıkırdak dokunun (kıkırdak doku, eklemlerin yüzeyini kaplayan bir dokudur) yıkımı ile karakterizedir. Kıkırdak aşınınca, kemiklerin uç kısımları korumasız kalır sonuç olarak eklemlerde ağrı, şişlik ve sertlik ortaya çıkar. Son zamanlarda arterite çare olarak ünlenen Glukosamin, kıkırdağı oluşturan bileşenlerden biridir ve vücuttaki bağ dokusunun üretimini uyarır.
İnsanlar yaşlandıkça, yeterli miktarda Glukosamin üretemezler. Sonuç olarak, kıkırdak suyu tutamaz ve amortisör olarak iş göremez. Çeşitli çalışmalar, Glukosamin tamamlayıcılarının sadece artrit ağrılarını gidermekle kalmayıp, hastalığın ilerlemesini durdurabildiğini de göstermiştir. Glukosamin, zamanla kıkırdak kaybını restore ederek arteritin altında yatan nedenin üstesinden gelecektir.
Anti-iltihapsal ilaçlar, glukosaminden daha hızlı bir şekilde etki etseler dahi, uzun sürede, glukosamin onlardan daha etkilidir; çünkü anti-iltihapsal ilaçların etkisi yine hızla ortadan kalkarken glukosaminin etkisi devam eder. Glukosamin, yine kıkırdakta bulunan chondroitin ve doğal bir hormon olan pregnenolone adlı iki tamamlayıcıyla birlikte daha iyi çalışır. Bu üç tamamlayıcının birlikte alınması, sadece artrit ağrısı gidermekle kalmaz, yeni kıkırdak üretimini uyarır.
Glukosamin sülfat (GS) formu osteoartrit (kireçlenme) (OA) için üzerinde en çok klinik araştırma yapılan ve OA için faydalı etkisi kanıtlanan tek formdur. Glukosamin, kıkırdaklarda bulunan ve glikosaminoglikon’ lar (glycosaminoglycans-GAG) olarak bilinen özel moleküllerin üretiminde vücudumuzun gereksinim duyduğu bir maddedir ve kollajen üretimini stimüle eder. Bu nedenle eklem kıkırdağının miktarını ve hareket kabiliyetini arttırabilir, ağrıyı azaltabilir.
Günlük yiyeceklerimizde önemli miktarda bulunmaz. Bu yüzden ek gıda olarak karides ve istiridye gibi kabuklu deniz ürünlerinin kabuklarından üretilir. Glukosamin (Glucosamine Sulfate); çeşitli formlarda kullanıma hazır bir ek gıdadır. Molekül yapısı basittir. En yaygın formları; glukosamin sülfat, glukosamin hidroklorid ve N-Asetil-Glukosamin: NAG
Glukosamin Sülfat (GS), sodyum klorür (NaCl) ve potasyum klorür (KCl) olarak bilinen iki mineral tuzundan birisi ile stabilize edilir. Her ikisi de GS’ yi stabilize etmek (kararlı hale getirmek) için etkili olmasına rağmen, KCl’ nin stabilizatör olarak kullanımı daha yaygındır (Glukosamin potasyum sülfat). Bunun nedeni günlük yiyecek kültürümüzde NaCl’ nin (Sofra tuzu) yeterince zaten alınması, fakat KCl’ nin yeterli miktarda alınmamasıdır. Glukosamin (GS) tırnak, tendon (kasların kemiklere yapışmasını sağlayan yapılar), deri, göz, kemik ve ligament (Bağ; kemikleri ve başka organları birbirine rapteden bağ) oluşumunda önemli rol oynar. Glukosamin’ in eklemlerdeki en önemli fizyolojik fonksiyonu kıkırdak bileşiklerinin oluşumunu sağlamak, bunun yanında da kıkırdağa sülfür (kükürt) girişini sağlamaktır. Özet olarak kıkırdağın sadece oluşumunda değil beslenmesinde de önemli bir rol oynar.
İçindeki bileşiklerin osteoartirit etkilerini ve kıkırdak yapısını güçlendirdiğini çeşitli çalışmalar göstermiştir. Tendonlar, bağlar, omurlar arası diskler, eklemler arası yastıklar, hücre zarları ve kartilaj gibi vücutta çeşitli tiplerde bulunan; bağ dokusunun doğal bileşeni olan glucosamine, incinme ve dejeneratif osteartiritin sebep olduğu hasarı tamir edici özelliği ile eklemleri destekler. İzole edilerek saflaştırılmış olduğundan romatizma tedavisinde güvenli ve etkilidir.
Araştırmalar glucosamine’in vücut tarafından emiliminin diğer ‘’eklem iyileştiriciler’’ den daha etkili olduğunu göstermektedir. Moleküllerinin küçüklüğü nedeniyle sadece kondroitin sülfatın %13 lük absorbsiyon oranına kıyasla glucosamine sülfat %98 oranında bir absorbsiyona uğramaktadır. İşte bu nedenle glucosamine sulfat’ın neden daha iyi çalıştığını anlamak mümkündür. İlave sinovyal sıvının üretimini stimüle ederek yapılan çalışmalar glucosamine sulfat’ın eklemlerde daha rahat bir vücut devinimine yardımcı olduğunu göstermektedir. Son çalışmalar kıkırdak için hazır absorbe inşa bloku olarak glucosamine sulfat’ın insanlarda kıkırdağın yeniden inşa edici olarak çalıştığını göstermiştir.

S- Ginseng Nedir?
C- Ginseng, batıda ilk olarak 1970’li yıllarda, Rus atletlerinin rekabet güçlerini korumak için bu bitkiyi kullandıklarının bildirilmesiyle popüler bir hale gelmeye başladı. Rus bilim insanları, Ginseng’in rekabete dayanan sporlarda başarı kazanmak için gerekli özellikler olan güç, dayanıklılık ve konsantrastonu artırabileceğini iddia ediyorlardı. Rus atletlerinin uluslar arası her yarışmada iyi performans göstermeleri ve genellikle batılı atletlere çok büyük farklar atıyor olmaları gerçeği, Ginseng’in ününü daha da pekiştirmişti. Ginseng, sağlık ve esenlik artırıcı olarak tasarlanmış, güçlendirici bir bitkidir. Bitki dilinde, Ginseng diğer şifalı bitkiler içinde en etkili adaptojendir. (vücudun en iyi performansla çalışmasını ve stresten kaynaklanan hastalıkların etkilerine karşı durmasını sağlayan bitkileri tanımlayan bir terimdir). Çok sayıda çalışma, Ginseng’in enerjiyi ve uyanıklılığı artırabildiğini, bağışıklık fonksiyonlarını güçlendirebildiğini ve stresin azaltılmasına yardımcı olabildiğini gösteriyor. Bunun yanı sıra hayvanlardaki kanseröz tümörlerin gelişimini de baskılayabilir. Zengin bir fitoöstrojen kaynağı olan Ginseng, pek çok kadın tarafından ateş basması gibi menapoz belirtilerine karşıda kullanılmaktadır.
Ginseng’in botanik ismi olan "Panax", Yunanca "tam iyileşme” anlamına gelen “panacea” kelimesinden türetilmiştir. Ginseng, fiziksel aktiviteleri ve vücut direncini artıran bir bitkidir ve fiziksel ve mental (zihinsel) dayanıklılığı artırır. Ginseng’in uzun bir süreden beri, özellikle erkeklerin üretkenliğini, erkeklik hormonu (testesteron) ve sperm miktarını, cinsel gücünü ve dolaşım sistemlerini (özellikle prostat büyümesine karşı) olumlu bir şekilde etkilediği de bilinmektedir. Ayrıca o, erkeklerde aşırı stres ve yorgunluktan kaynaklanan performans düşüklüğünü de giderebilmektedir. Ginseng’in kadınlar üzerindeki beynin hafıza (bellek) merkezlerini uyarıcı etkisinin bulunması ise yenidir. M.S 1. yüzyıla ait bir Çin metnine göre; Ginseng, zihni güçlendirici, irfan ve bilgeliği artırıcı bir şifalı bitki olarak tanımlanmakta ve düzenli kullanımının yaşam süresini artıracağı belirtilmektedir. Kırmızı Kore Ginseng ise Uzakdoğu ülkelerinde 2000 yıldan fazla bir süredir kullanılmakta olan geleneksel şifalı bitkiler içerisinde en yaygın olanıdır. Ayrıca Uzakdoğu insanları arasında gizemli bir bitki olarak büyük bir ün ve şöhrete sahiptir. Çoğu insan Ginseng’in kuvvet verici bir tonik ve çeşitli hastalıklara karşı bir koruyucu olduğuna inanmaktadır.
Çin kaynakları; Kırmızı Kore Ginseng’inin kalp, akciğer, sindirim sistemi organları ve böbrekler üzerinde oldukça etkili bir tonik etkisine sahip olduğunu yazmaktadır. O aynı zamanda ruhsal düzeni sağlayıcı, korkuları giderici, zihni açıcı, anlayış yeteneğini ve yaşam süresini artırıcı bir şifalı bitki olarak da belirtilmektedir. Günümüzde, Kırmızı Kore Ginseng’i sadece Uzakdoğu ülkelerinde kullanılmamakta, aynı zamanda tüm dünyada yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Kırmızı Kore Ginseng’i, diğer ginsenglerden özellikle farklıdır. Kırmızı Kore Ginseng’inin üretimi 6 yıl sürmekte ve diğer ginsengler 8–9 çeşit faydalı madde içerirken, Kırmızı Kore Ginseng’i 22 çeşit faydalı madde (ginsenosides) içermektedir. Aynı zamanda Kırmızı Kore Ginseng’i, yaşlanma etkilerini geciktirici anti-oksidant maddeler ve diğer herhangi bir ginseng türünde bulunmayan insülin benzeri maddeler de içermektedir. Son yirmi yılda bilim adamlarınca Kırmızı Kore Ginseng’inin insan vücudu üzerindeki etkileriyle ilgili araştırmalar, onun vücut üzerinde bir kaç değişik şekilde etki yaptığını bilimsel olarak ortaya koymuştur. Yapılan bu araştırmalara göre;
a) Kırmızı Kore Ginseng’ inin Karaciğer Üzerindeki Etkileri:
Kırmızı Kore Ginseng; karaciğeri, alkol tüketiminin, toksik ve çeşitli hastalıkların etkisinden korumaktadır. Deney ve araştırmalar; Kırmızı Kore Ginseng’inin vücudun protein, nükleik asit sentezi, karbonhidrat ve yağ metabolizmasını uyardığını göstermiştir. O aynı zamanda vücut tarafından üretilen veya dışardan alınan toksik maddelerin yanmasını ve onların vücuttan atılmasını da hızlandırmaktadır. Bu yüzden Kırmızı Kore Ginseng’i, karaciğer sağlığını korumakta ve karaciğer hücrelerinin yenilenmesini kolaylaştırmaktadır.
b) Kırmızı Kore Ginseng’ inin Stres Üzerindeki Etkileri:
Araştırmalar, Kırmızı Kore Ginseng’inin stresi azaltıcı ve hatta yok edici etkileri olduğunu ortaya koymuştur. O, fiziksel stresi (radyasyon, soğuk ve sıcaktan kaynaklanan), kimyasal stresi (bazı kimyasal maddelerin ve alkol alımından kaynaklanan) ve biyolojik stresi (virüs veya bakterilerden kaynaklanan) gidermektedir. O, zihni güçlendirmekte, radyasyon veya radyasyon (ışın) tedavisinin yol açtığı hücre tahribatını azaltabilmektedir. Bu yüzden radyasyon (ışın) tedavisi gören hastalar için de oldukça faydalı olabilir.
c) Kırmızı Kore Ginseng’ inin Diğer Etkileri:
Stres, depresyon veya diğer sert ve olumsuz koşullar altındaki vücut metabolizmasını koruyan bir tonik etkiye sahiptir. Şeker hastalığının iyileşmesine yardımcı olabilir ve kandaki şeker, lipit ve kolesterol seviyesini düşürür. Tümör. Anemiye (kansızlık) karşı iyi gelir ve özellikle kanser hastalarında görülen kandaki bazı eksiklikleri giderebilir. Bağışıklık sistemini güçlendirir ve kalp-damar sistemi üzerinde olumlu etkisi vardır
Ginseng adıyla satılan ve Panax Ginseng bitkisinin uzak veya yakın akrabaları olan başka bitki türleri de vardır (Amerikan ginsengi, Tienchi ginseng, Sibirya ginsengi gibi). Ancak hem geleneksel kullanımla hem de bilimsel araştırmalarla etkinliği kanıtlanmış olan ve en yaygın olarak kullanılan tür Kore Ginsengi yani Panax Ginseng'dir.
Yan Etkiler ve Toksisitesi; Hayvanlardaki toksisite çalışmaları Sibirya Ginsenginin toksik olmadığını göstermiştir. İnsanlardaki çalışmalarda Sibirya Ginsengi iyi tolere edilmiştir ve tavsiye edilen dozlarda kullanıldığında herhangi bir yan etki beklenmez. Bununla beraber yüksek dozlardaki yan etkiler uykusuzluk, sinirlilik, anksiyete ve melankoli olarak kaydedilmiştir.

Kullanım süresi; Sağlıklı kişiler için tavsiye edilen kullanım süresi 6-8 haftadır, sonrasında 2 haftalık bir ara verilir. Bu kür ihtiyaç olduğu sürece tekrar edilebilir (veya günde 1-3 kez 60 gün sürekli kullanılıp 2-3 hafta ara verilerek kürler uygulanabilir). Akut infeksiyonlar sırasında güçlü antimikrobiyal terapi ile kombine olmadığı sürece kullanımına ara verilmesi, etkinliğinin arttırılması açısından tavsiye edilir. Spesifik bir hastalığa karşı ise sürekli kullanım tercih edilebilir.
İlaç Etkileşimleri; Drog yüksek tansiyonlu hastalarda ve Digoxin içeren kalp ilacı kullanan hastalarda kullanılmamalıdır.
Yan Etkiler ve Toksisitesi; Hayvanlardaki toksisite çalışmaları Sibirya Ginsenginin toksik olmadığını göstermiştir. İnsanlardaki çalışmalarda Sibirya Ginsengi iyi tolere edilmiştir ve tavsiye edilen dozlarda kullanıldığında herhangi bir yan etki beklenmez. Bununla beraber yüksek dozlardaki yan etkiler uykusuzluk, sinirlilik, anksiyete ve melankoli olarak kaydedilmiştir.
Kullanım şekli; Çalışmalarda kullanılan yetişkin dozları günlük 1-4 g’dır, bu 2-8 ml/gün 1:2 ekstreye eşdeğerdir. Sağlıklı bireylerde idame dozları düşük olmalıdır ancak hastalıkların tedavisi ve sporcu antrenmanları için daha yüksek dozlar tercih edilebilir.

S- Vücut geliştirme yapmıyorum.Supplement kullanmamda sakınca var mıdır?
C- Supplementler yani sporcu besinleri adı üstünde sporcuların doğal yollardan karşılayamadıkları ekstra besin ihtiyaçlarını karşılamak içindir.Buna rağmen kullanmanız böbrek,karaciğer vb.. hayati organlarda farklı rahatsızlıklara yol açarak sağlığınızı riske atacağı için kullanmamalısınız.

S - Bu sporda kullanılabilecek proteinler nelerdir?
C - soy protein : soya bitkisinden elde edilir..hayvansallara göre daha yavaş sindirilir.
* whey protein concantrated : standart peynir altı suyu proteinidir.protein zinciri süt ve yumurta proteinine göre daha kısadır ve daha hızlı sindirilir
* whey protein isolated : filtre edilmiş çok daha hızlı sindirilen ve hızlı kana karışan peynir altı suyu proteini
* casein protein (süt proteini )
* egg protein (yumurta proteini)


S- Niçin protein tozu kullanmalıyım ?
C- Spor yapan birinin yapmayana göre daha fazla protein ve karbonhidrata ihtiyaç duyacağını sizde biliyorsunuzdur. Burada önemli olan nokta şudur : bu daha fazla karbonhidratı özelliklede proteini bir şekilde aldığınızı varsayarsak bunu nasıl aldığınızdır ? Protein oranı yüksek olan gıdalar et,süt yumurta vs.. yüksek protein oranlarıyla beraber yüksek oranda yağ ve kolesterol içerir. Performansını artırmak isteyen bir sporcu, zayıflamak isteyen bir insan yada sağlıklı beslenmek isteyen birisi vücudun ihtiyacı olan temel besin maddelerini en düşük yağ ve kolesterol oranı ile almalıdır. Bu noktada aslında protein tozları yalnızca sporcular için değil, zayıflamak isteyen veya sağlıklı beslenmek isteyen herkes için faydalı olabilir. Fakat çok önemli bir konu vardır ki o da şu : Hiç bir zaman bu tip ürünler sizin asıl öğünlerinizin yerini tutmaz.Dolayısıyla bu tip ürünleri öğün yerine değil, öğün aralarında takviye amaçlı kullanmanız gerekir.
« Son Düzenleme: Eylül 14, 2011, 12:12:52 ÖÖ Gönderen : honey_face »

İstek & Öneri ve Şikayetlerinizi: link (@) webcanavari . net Adresine İletebilirsiniz.
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Supplementlar Ve Kullanımları Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları
« Posted on: Mart 29, 2024, 02:36:43 ÖÖ »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Supplementlar Ve Kullanımları Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları e-book, Supplementlar Ve Kullanımları Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları programı, Supplementlar Ve Kullanımları Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları oyunları, Supplementlar Ve Kullanımları Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları e-kitap, Supplementlar Ve Kullanımları Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları download, Supplementlar Ve Kullanımları Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları hikayeleri, Supplementlar Ve Kullanımları Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları resimleri, Supplementlar Ve Kullanımları Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları haberleri, Supplementlar Ve Kullanımları Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları yükle, Supplementlar Ve Kullanımları Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları videosu, Supplementlar Ve Kullanımları Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları şarkı sözleri, Supplementlar Ve Kullanımları Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları msn, Supplementlar Ve Kullanımları Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları hileleri, Supplementlar Ve Kullanımları Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları scripti, Supplementlar Ve Kullanımları Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları filmi, Supplementlar Ve Kullanımları Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları ödevleri, Supplementlar Ve Kullanımları Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları yemek tarifleri, Supplementlar Ve Kullanımları Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları driverları, Supplementlar Ve Kullanımları Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları smf, Supplementlar Ve Kullanımları Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları gsm
Yanıtla #1
« : Haziran 22, 2012, 07:35:47 ÖS »
Avatar Yok

bercestez
*
Üye No : 87155
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 4
Karizma = 0


bilgilendirici olmuş. sağ olun
Yanıtla #2
« : Mart 31, 2014, 04:13:48 ÖÖ »
Avatar Yok

eno
*
Üye No : 173430
Nerden : Yurt Dışı
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 7
Karizma = 0


cok iyi olmus
Yanıtla #3
« : Ocak 23, 2015, 11:22:04 ÖS »
Avatar Yok

rainyday
*
Üye No : 191228
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 49
Karizma = 0


çok kapsamlı,teşekkürler
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
N73 Ile Ilgili Sıkça Sorulan Sorular
Gsm
By.TuRuT 1 2543 Son Mesaj Kasım 05, 2009, 10:45:18 ÖÖ
Gönderen : .By.pisLick.*
Kilo Verme Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevaplar « 1 2 3 4 »
Beslenme & Supplement ve Yağ Yakıcılar
[B]a[R]a[N] 30 22005 Son Mesaj Ocak 23, 2015, 11:20:03 ÖS
Gönderen : rainyday
Antreman Ile Ilgili En Çok Sorulan Sorular Ve Cevapları « 1 2 »
Bodybuilding & Fitness
[B]a[R]a[N] 15 51414 Son Mesaj Ekim 01, 2015, 06:37:43 ÖS
Gönderen : almondcc
Evlilik Işlemleri Ile Ilgili Sık Sorulan Sorular
Evlilik ve Aile
Honey_Face 0 787 Son Mesaj Mart 27, 2013, 06:15:31 ÖS
Gönderen : Honey_Face
Göz Sağlığı Ile Ilgili Sık Sorulan Sorular
Göz Sağlığı
Bendis 0 1214 Son Mesaj Kasım 11, 2014, 11:35:25 ÖÖ
Gönderen : Bendis


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular