0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Soru Bankası (islam'la Ilgili Soru Ve Cevaplar) 9  (Okunma Sayısı: 3284 Kere Okundu.)
« : Ocak 27, 2010, 07:57:46 ÖS »

Hephaestus
*
Üye No : 26057
Yaş : 31
Nerden : Tekirdağ
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 4834
Mesaj Sayısı : 13 573
Karizma = 60064


Kötü huyların tesbiti
Sual: Kendimizde bulunan kötü huyları tesbit için nasıl hareket etmeliyiz?

CEVAP
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Mümin, müminin aynasıdır.)[Taberânî]

İnsan kendi kusurlarını zor anlar. Güvendiği arkadaşına sorarak da, kusurunu öğrenir. Sadık olan dost, onu tehlikelerden, korkulardan muhafaza eden kimsedir. Böyle bir arkadaş bulmak çok müşküldür. Bunun içindir ki, İmam-ı Şafiî hazretleri buyurdu ki:

Sadık dost ve halis Kimya

Az bulunur, hiç arama!

Hz. Ömer de, buyurdu ki:

Arkadaşım aybıma uyardı beni,

Kardeşlik sünnetinin budur temeli!

Düşmanlarının kendisine karşı kullandıkları kelimeler de, insana ayıplarını tanıtmaya yarar. Çünkü düşman, insanın ayıplarını arayıp, yüzüne çarpar. İyi arkadaşlar ise, insanın ayıplarını pek görmezler. Birisi İbrahim Edhem hazretlerine aybını, kusurunu bildirmesi için yalvarınca, (Seni dost edindim. Her halin, hareketlerin, bana güzel görünüyor. Aybını başkalarına sor) dedi.

Başkasında bir ayıp görünce, bunu kendinde aramak, kendinde bulursa, bundan kurtulmaya çalışmak da, kötü huyların ilaçlarındandır. (Mümin müminin aynasıdır) hadis-i şerifinin manası budur. Yani, başkasının ayıplarında, kendi ayıplarını görür. Hz.İsaya, güzel ahlâkını kimden öğrendin, dediklerinde; (Birinden öğrenmedim. İnsanlara baktım. Hoşuma gitmiyen huylarından kaçınıp Beğendiklerimi ben de yaptım) buyurdu.

Hz.Lokmana da (Edebi kimden öğrendin) dediklerinde, (Edebsizlerden) dedi.

Eshab-ı kiramın velîlerin hayat hikayelerini okumak da iyi huylu olmaya sebep olur.

Kötü huyun ilacı
Sual: Kendimizde bulunan kötü bir huydan kurtulmak için ne yapmak gerekir?

CEVAP
Kendinde kötü huy bulunan kimse, buna yakalanmanın sebebini araştırmalı, bu sebebi yok etmeğe, bunun zıddını yapmağa çalışmalıdır. Kötü huydan kurtulmak, bunun zıddını yapmak için çok uğraşmak gerekir. Çünkü insanın alıştığı şeyden kurtulması müşküldür. Kötü şeyler nefse tatlı gelir.

İnsanın, kötü şey yapınca, arkasından riyazet çekmeği, nefse güç gelen şey yapmağı adet edinmesi de, faideli ilaçtır. Mesela, bir kötülük yaparsam, şu kadar sadaka vereceğim, veya oruç tutacağım, gece namazları kılacağım diye yemin etmelidir. Nefs, bu güç şeyleri yapmamak için, onlara sebep olan kötü adetini yapmaz. Kötü ahlâkın zararlarını okumak, işitmek de, faideli ilaçtır. Bu zararları bildiren hadis-i şerifler çoktur. Bunlardan İslâm Ahlâkı kitabındaki hadis-i şeriflerden birkaçı şunlardır:

(Allah katında kötü huydan büyük günah yoktur.) Çünkü, bunun günah olduğunu bilmez. Tevbe etmez. İşledikçe, günahı katkat artar.

(İnsanların hiç çekinmeden, sıkılmadan yaptıkları günah, kötü huylu olmaktır.)

(Her günahın tevbesi vardır. Kötü ahlâkın tevbesi olmaz. İnsan, kötü huyunun tevbesini yapmayıp, daha kötüsünü yapar.)

(Sıcak su, buzu erittiği gibi, iyi ahlâk da, hataları eritir. Sirke, balı bozduğu gibi, kötü ahlâk da, hayratı, hasenatı mahveder.)

Can çıkar huy çıkmaz mı?

Sual: Huy değişir mi? Kötü alışkanlıklarda çevrenin rolü nedir?

CEVAP

Alışkanlık, bir şeyi tekrarlayarak kolaylıkla yapabilme melekesidir. Huy, kalb ile ruhun melekesi, alışkanlığıdır. Yerleşmiş olan huya meleke denir. Geçici olan huya hâl denir. Meselâ gülmek, utanmak, birer hâldir. Cömertlik, cesaret, birer melekedir. Huy, meleke demektir. Ara sıra hayır işlemek huy değildir. Her zaman hayır işlerse, cömert huylu olur. Fakat kendini zorlayarak yaparsa, yine cömert huylu olmaz. Kolaylıkla, seve seve yaparsa, huy denir. Huy, iyi veya kötü iş yapmaya veya, iyi ve kötü olmayan şeye sebep olur. Bunlar üçe ayrılır. İlkine fazilet veya güzel huy denir. Cömertlik, yiğitlik, böyledir. İkincisine rezâlet veya kötü huy denir. Cimrilik böyledir. Üçüncüsüne sanat denilir. Terzilik, çiftçilik gibi.

Alimler huyun değişip değişmemesi hakkında diyorlar ki:

1 - Huy değişmez. Çünkü bir hadis-i şerifte, (Bir dağın yerinden ayrıldığını işitirseniz tasdik edin. Ama bir kişi huyunu değiştirmiştir derlerse tasdik etmeyin. Çünkü insanın yaratılışındaki huy devam eder.) buyuruluyor. Bu bakımdan portakal çekirdeğinden ceviz olmaz. Gazap, şehvet gibi insanın fıtratında olan şeyler yok edilemez. Onun için can çıkar huy çıkmaz denmiştir.

2 - Huyun, insanla birlikte yaratılmış olanı değiştirilemez, sonradan hasıl olanı değişebilir. Evet gazap ve şehvet terbiye ile yok edilemez. Fakat dinimiz de bunların yok edilmesini değil, terbiye edilmesini emrediyor. Terbiye edilince de zararları önleniyor. Terbiye etmek başka, yok etmek başkadır. Nasihat ile insan terbiye edilebilir. Onun için Kur'an-ı kerimde, (Nasihat et, nasihat müminlere elbette fayda verir.) buyuruluyor. (Zariyat 55)

(İnsan huyunu değiştiremez. Çünkü yaratılıştaki huy devam eder.) hadis-i şerifi, yaratılışta olan huyların değişmeyeceğini gösterir. Fakat, (Huyunuzu güzelleştirin,) (Herkes, Müslümanlığa elverişli olarak dünyaya gelir. Bunları sonra anaları babaları, gayri müslim ve îmansız yapar) hadis-i şerifleri de, huyun değişebileceğini gösterir. Evet portakal çekirdeğinden ceviz olmaz. Fakat bakıp, aşılanırsa, çekirdeksiz tatlı, iri portakal olur. Akılsız hayvanı bile ehlileştirmek, ona bazı alışkanlıklar kazandırmak mümkündür. Mesela av hayvanına, avını yememesi, tuttuğu avı getirmesi öğretilebiliyor. Akıllı insanın terbiyesi, huyunun değiştirilmesi ise daha kolaydır.

3 - Huy sonradan elde edilir ve değiştirilebilir. Âlimlerinin çoğu bu üçüncü görüşü benimsemişlerdir. Onlara göre, (Çocuğu güzel terbiye, evladın babasındaki haklarındandır.), (Evladınıza ikram edin, onları edepli, terbiyeli yetiştirin!) (Çocuğu terbiye etmek, tonlarla sadakadan daha sevaptır.), (Hepiniz, bir sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de evinizde ve emriniz altındakileri cehennemden korumalısınız! Onlara Müslümanlığı öğretmezseniz, mesul olursunuz.) hadis-i şerifleri gösteriyor ki, insanlar iyiliğe elverişli olarak doğar. Sonra, nefsin kötü arzuları ve güzel ahlâkı öğrenmemek ve kötü arkadaşlarla düşüp kalkmak, çevrenin etkisiyle kötü huyları meydana getirir.

Kötü alışkanlık, haram işlemeye alışmak demektir. Haram olmayan şeyi kullanmaya, mesela çay içmeye kötü alışkanlık denmez. İçki, kumar, esrar, zina alışkanlığı [bağımlılığı] birer kötü alışkanlıktır. Kötü alışkanlıklara elini veren kolunu alamaz. Onun için alışmış kudurmuştan beterdir denir.

Kötü alışkanlıklara çevrenin etkisi büyüktür. Çevreyi değiştirmeli, iyi insanlarla beraber olmalı, her haramdan kaçmaya çalışmalı ve bilhassa namazı asla aksatmamalıdır. Çünkü cenab-ı Hak, (Namaz insanı fahşa ve münkerden, [yani her türlü kötülükten] alıkor) buyuruyor. Salih kimselerin kontrolü altında namaza devam eden kimse, her türlü kötü alışkanlıktan kurtulur, tertemiz insan olur.

Oruç ile, insan güçlü bir irade kuvveti kazanır. Alkol, uyuşturucu gibi, kötü alışkanlıklardan oruç vesilesi ile kurtulanlar çok görülmektedir. Allah’ın emri olduğu için, ramazanda bir ay oruç tutan bir Müslüman, Allahü teâlânın emirlerini yapmak itiyâdını da kazanır. Böylelikle, O’nun başka emirlerini yapmaya da istidat peydâ eder.

Tembellikten kurtulmak için, önce bunun kötülüğünü bilmeli, ondan sonra da tedavisine bakmalıdır. (İnsan, ancak çalıştığının faydasını görür) meâlindeki ayet-i kerimeyi düşünmelidir. Resûlullah tembellikten Allahü teâlâya sığınmış, (Yâ Rabbî, beni, tembellikten koru!) diye duâ etmiştir. Tembelliğin ilâcı, çalışkanlarla konuşmak, tembel, uyuşuk kimselerden kaçınmak, Allahü teâlâdan hayâ etmek lâzım geldiğini ve azâbının şiddetli olduğunu düşünmektir. Dînini iyi bilen salih kimselerle görüşmelidir. Sabah namazına uyanmak için çalar saat gibi bir tedbir almalı. Birkaç gece kalkınca, artık âdet olur, uyanmak kolaylaşır. Bir insan bir işin kendisi için faydalı olacağına inanmadıkça, yeni bir şeyi kabul etmez, eski alışkanlığından da vazgeçemez.

İyi işleri yapmaya kendini zorlayan, güzel huyları elde edebilir. Mesela hat kabiliyeti olan, hiç hat ile uğraşmazsa, gizli kabiliyeti meydana çıkmaz. Fakat bu sanatla uğraşmaya çalışırsa, güzel yazı yazabilir. Güzel huyları itiyat hâline getirmek, güzel huylu olmayı kolaylaştırır. Cimri bir kimse, hayır yapmayı, tanıdıklarına ziyafet vermeyi âdet hâline getirirse, cimrilikten kurtulması mümkündür. İtiyat hâline gelen küçük günah da, büyük günah olabilir. Büyük günaha alışan da küfre düşebilir.

Ahlâk değişmeseydi, peygamberlerin gelmesi, faydasız, lüzumsuz olurdu. Terbiye ve ceza usulleri abes olurdu. İlmin ve terbiyenin fayda sağladığı her zaman görülmüştür. Ancak, bazı huylar pek yerleşmiş, ruhun özelliği gibi olmuştur. Böyle huyları değiştirmek pek müşkül olur. Böyle ahlâk, en çok, cahil, kötü kimsede bulunur. Bunu değiştirmek için riyazet ve mücahede gerekir. Nefsin isteklerini yapmamaya Riyazet, nefsin istemediği şeyleri yapmaya Mücahede denir.

Güzel ahlâk

Sual: İyi müslüman olmak için güzel ahlâklı olmak gerektiğini bildirdiniz. Güzel ahlâka nasıl sahip olunur?

CEVAP
Evet iyi bir müslüman olmak için Ahlâk-ı hamideye [güzel ahlâka] sahip olmak, Ahlâk-ı zemimeden [kötü ahlâktan] uzak durmak gerekir. Ancak bununla dünya ve ahıret saadeti elde edilir.

Güzel ahlâk, ilim ve edeb öğrenmekle, iyi insanlarla arkadaşlık etmekle elde edilir. Kötü ahlâk da bunun tersidir. Yani cahil kalmak, edebsiz olmak, kötü insanlarla arkadaşlık etmekten hasıl olur. Cenab-ı Hak, Peygamber efendimizi överken (Gerçekte sen büyük bir ahlâk üzeresin) buyuruyor. (Kalem 4)

İyi insan, iyi ahlâklı insan demektir. Dinimiz iyi huylar edinmemizi, kötü huylardan kaçınmamızı emretmektedir.

Güzel ahlâka sahip kimselere gıpta etmek, onlar gibi olmaya gayret etmek gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Nimete kavuşmuş olanlardan, tevadu gösterene ve kendini hep kusurlu bilene, helaldan kazanıp, hayırlı yerde sarf edene, fıkıh bilgileri ile hikmeti [tasavvufu] birleştirene, helala harama dikkat edene, fakirlere acıyana, işlerini Allah rızası için yapana, huyu güzel olana, kimseye kötülük yapmayana, ilmi ile amel edene ve malının fazlasını dağıtıp, lafının fazlasını saklayana müjdeler olsun) [Taberânî]

Güzel Sözler

Ahlâk hakkında İslâm âlimleri buyuruyor ki:

"Kötü ahlâklı, parçalanmış testiye benzer. Ne yamanır, ne de eskisi gibi çamur olur."

"Her binanın bir temeli vardır. İslâmın temeli de güzel ahlâktır."

"Kötü ahlâk, öyle bir fenalıktır ki, onunla yapılan birçok iyilikler fayda vermez. Güzel ahlâk, öyle bir iyiliktir ki, onunla yapılan günahlar affa uğrar."

"Yükselen bütün insanlar ancak güzel ahlâkları sayesinde yükselmişlerdir."

"Güzel ahlâk güleryüzlülük, cömertlik ve kimseyi üzmemek demektir."

"Güzel ahlâk, kimseyle çekişmemek ve kimseyi çekiştirmemektir."

"Güzel ahlâk, eziyet vermemek ve meşakkatlere katlanmaktır."

"Güzel ahlâk, genişlikte ve darlıkta insanları razı etmeğe çalışmak demektir."

"Güzel ahlâk, Allahtan razı olmak demektir. Yani hayrı ve şerri Allahtan bilmek, nimetlere şükür, belâlara sabretmektir."

"Güzel ahlâkın en azı, meşakkatlara göğüs germek, yaptığı iyiliklerden karşılık beklememek, bütün insanlara karşı şefkatli olmaktır."

"Güzel ahlâk, haramlardan kaçıp helalı aramak, diğer insanlarla olduğu gibi aile efradıyla da iyi geçinip onların maişetlerini temin etmektir."

"Güzel ahlâk, Yaratanı düşünerek, yaratılanları hoş görmek, onların eziyetlerine sabretmektir."

Bir müslümana çatık kaşla bakmak haramdır. Güleryüzlü olmayan kimse mümin sıfatlı değildir. Herkese karşı güleryüzlü olmalıdır.

Hadis-i şerifte, Allaha ve ahıret gününe iman edenin, misafirine ve komşusuna ikram etmesi, ya hayır söylemesi veya susması emredilmiştir. (Buharî)

Başkasının kötü ahlâkından şikayet eden kimsenin kendisi kötü ahlâklıdır. Başkalarının kötülüklerinden bahsediyorsak, bu kendimizin kötü olduğunun alametidir. Güzel ahlâk, eziyetleri sineye çekmektir.

Güzel ahlâklı olmanın alameti şunlardır:

İnsaflı olmak, arkadaşlarının hatasını görmemek, hüsn-i zan etmek, su-i zandan [kötü zandan] kaçınmak, arkadaşlarının eziyetlerine göğüs germek, onlardan şikayetçi olmamak, hep kendi ayıp ve kusurlarıyla meşgul olmak, kendi nefsini kınamak, güleryüzlü olup, herkesle yumuşak konuşmaktır.

Güzel ahlâklı kimse, edeplidir az konuşur, hatası azdır, gıybet etmez, Allah için sever, Allah için buğzeder, emanete riayet eder, komşu ve arkadaşını korur. Bütün hasletlerin başı ise hayâdır.

Güzel ahlâklı bir kimsenin kötü huylu bir hanımı vardı. Gayet iyi geçiniyorlardı. Kötü huylu hanımla nasıl iyi geçindiği sorulunca, iyi ahlâklı kimse şöyle cevap verdi. İyilerle herkes geçinir. Marifet kötü ile geçinebilmektir. Onun kötü huyuna sabredemezsem benim iyi huylu olduğum nereden belli olacaktır?

Büyüklerden Ebu Osman El-Hayrii ziyafete davet ettiler. Davet yerine vardığı zaman kendine (Kusura bakma, çok insan geldi seni kabul edemiyeceğiz) dediler. Az gidince tekrar çağırdılar. Gelince tekrar, kabul edemiyeceklerini bildirdiler. Böyle birkaç defa çağırıp geri döndürdükten sonra (Biz seni denemek için bunu yaptık. Gerçekten güzel ahlâklıymışsın) dediler. Cevabında buyurdu ki

(Bu ahlâk o kadar güzel midir? Bir köpeği de çağırsanız gelir, kovsanız gider.)

Ahlâkı güzelleştirmek
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(Ahlâkınızı güzelleştiriniz) [İbni Lal]

(Sizin imanca en güzeliniz, ahlâkça en güzel olanınızdır.) [Hakim]

(Ya Rabbi senden, sıhhat, afiyet ve güzel ahlâk dilerim.) [Haraiti]

(Ben ancak mekarimi ahlâkı tamamlamak için gönderildim.) [Beyhekî]

(Güzel ahlâk, büyük günahları, suyun kirleri temizlemesi gibi temizler. Kötü ahlâk ise, salih amelleri, sirkenin balı bozduğu gibi bozar.) [İ. Hibban]

(Allahü teâlâ indinde, kötü ahlâkdan büyük günah yoktur. Çünkü, kötü ahlâklı, bir günahtan tevbe edip, kurtulursa, bir başka günaha düşer. Hiç bir vakit günahdan kurtulamaz.) [İsefehani]

(Bir kimse tevbe ederse, tevbesini Allahü teâlâ kabul eder. Kötü ahlâklı kimsenin tevbesi makbul olmaz. Zira bir günahdan tevbe ederse kötü ahlâkı sebebiyle, daha büyük günah işler.) [Taberânî]

(Güzel ahlâk, senden kesilen akrabanı ziyaret etmek, sana vermeyene vermek, sana zulmedeni affetmektir.) [Beyhekî]

(Din, güzel ahlâktır.) [Deylemî]

(Müminlerin iman yönünden en faziletlisi ahlâkça en iyi olanıdır.) [Tirmizî]

(Mallarınızla herkesi memnun edemezsiniz. Güler yüz ve tatlı dil ile, güzel ahlâkla memnun etmeye çalışınız!) [Hakim]

(Şüphesiz güzel ahlâk, güneşin buzu erittiği gibi günahları eritir.) [Haraiti]

(Bir müslüman güzel ahlâkı sayesinde, gündüzleri oruç tutan, geceleri ibâdet eden kimselerin derecesine kavuşur.) [İ. Ahmed]

(Bir insan az ibâdet etse de, güzel ahlâkı sayesinde en yüksek dereceye kavuşur.) [Taberânî]

(Yumuşak davran! Sertlikten sakın! Yumuşaklık insanı süsler, çirkinliği giderir.) [Müslim]

(Yumuşak davranmayan, hayır yapmamış olur.) [Müslim]

(En çok sevdiğim kimse, huyu en güzel olandır.) [Buharî]

(Yumuşak olan kimseye, dünya ve ahıret iyilikleri verilmiştir.) [Tirmizî]

(Cehenneme girmesi haram olan ve Cehennemin de onu yakması haram olan kimseyi bildiriyorum. Dikkat ediniz! Bu kimse insanlara kolaylık, yumuşaklık gösterendir.) [İ. Ahmed]

(Yumuşak olanlar ve kolaylık gösterenler, hayvanın yularını tutan kimse gibidir. Durdurmak isterse hayvan ona uyar. Taşın üzerine sürmek isterse hayvan oraya koşar.) [Ebu Dâvud]

(Mü’minlerin îmân yönünden en fazîletlisi, ahlâkça en iyi olanıdır.) [Tirmizî]

(Cennete götüren sebeplerin başlıcası, Allahü teâlâdan korkmak ve iyi huylu olmaktır. Cehenneme götüren sebeplerin başlıcası da, dünya ni’metlerinden ayrılınca üzülmek, bu ni’metlere kavuşunca sevinmek, azgınlık yapmaktır.) [Tirmizî]

(Îmânı en kuvvetli kişi, ahlâkı en güzel ve hanımına en yumuşak olandır.) [Tirmizî]

(İnsan, güzel huyu ile, Cennetin en üstün derecelerine kavuşur. [Nâfile] ibâdetlerle bu derecelere kavuşamaz. Kötü huy, insanı Cehennemin en aşağısına sürükler.) [Taberânî]

(İbâdetlerin en kolayı, az konuşmak ve iyi huylu olmaktır.) [İbni Ebid-dünya]

(Söz veriyorum ki, münâkaşa etmiyen, haklı olsa da, dili ile kimseyi incitmiyen, şaka ile veya yanındakileri güldürmek için, yalan söylemiyen, iyi huylu olan müslüman Cennete girecektir.) [Tirmizî]

(Allahü teâlâ buyuruyor ki: “Size gönderdiğim islâm dîninden râzıyım, [bu dîni kabûl edip, bu dînin emir ve yasaklarına riâyet edenlerden râzı olur, onları severim.] Bu dînin tamam olması, ancak cömertlikle ve iyi huylu olmakla olur. Dîninizin tamam olduğunu hergün, bu ikisi ile belli ediniz!) [Taberânî]

(Sıcak su buzu erittiği gibi, iyi huylu olmak, günâhları eritir, yok eder. Sirke balı bozup yenilmez hâle soktuğu gibi, kötü huylu olmak, ibâdetleri bozup yok eder.) [Taberânî]

(Hak teâlâ yumuşak huyluya yardım eder, sert ve öfkeliye yardım etmez.) [Taberânî]

(Yumuşak olan, kızmıyan müslümanın Cehenneme girmesi harâmdır.) [Tirmizî]

(Yavaş, yumuşak davranmak, Allahın kuluna verdiği büyük bir ihsândır. Aceleci olmak, şeytânın yoludur. Allahü teâlânın sevdiği şey, yumuşak ve ağırbaşlı olmaktır.) [E.Ya’lâ]

(Kişi, yumuşaklığı, tatlı dili ile, gündüzleri oruç tutanın ve geceleri namaz kılanın derecesine kavuşur.) [İ. Hibbân]

(Kızınca, öfkesini yenerek yumuşak davrananı Allahü teâlâ sever.) [İsfehânî]

(Güler yüzle selâm veren, sadaka verenin sevâbına kavuşur.) [İ.E.dünya

Hayâ Etmek
Sual: Hadis-i şerifte "Hayâ imandandır" buyurulmaktadır. İbadetlerini başkalarına göstermekten de hayâ etmek böyle midir?

CEVAP
İbadetlerini başkalarına göstermekten hayâ etmek caiz değildir. Hayâ, günahlarını, kabahatlerini göstermemeye denir. Bunun için, vaaz vermekten ve emr-i maruf ve nehy-i münker yapmaktan [din kitabı, ilmihal kitabı yazmaktan ve satmaktan] ve imamlık, müezzinlik yapmaktan, Kur'an ve mevlid okumaktan hayâ etmek caiz değildir. (Hayâ imandandır) hadis-i şerifinde, hayâ, kötü, günah şeyleri göstermekten utanmak demektir. Müminin, önce Allahü teâlâdan hayâ etmesi gerekir. Bunun için, ibâdetlerini sıdk ile, ihlas ile yapmalıdır.

Kelam-ı kibar [büyüklerin sözleri]

Sual: Kelam-ı kibar ne demektir? Büyüklerin nasihatlarından yazar mısınız?

CEVAP

Kelam-ı kibar, kibar-ı kelamest, büyüklerin sözü, sözlerin büyüğü demektir. Büyükler buyuruyor ki:

- Başarının sırrı, günahlardan sakınarak sabretmek, insanlara güler yüz göstererek iyilik etmek. Yani tatlı dil ve güzel siyaset herkesi memnun etmektir.

- Bir başarı elde ederseniz, bunu kendinizden bilmeyiniz. Daima büyüklerle beraber olunuz.

- Dini yaymakta sabırlı ol; cömert ol; yumuşak ol; affedici ol. Dine hizmet etmekte üç esas var: İtaat, ihlas, sevgi. Eshab-ı kiramın başarısının sebebi, birbirlerini sevmeleridir.

- Kendinize, Allah rızası için, insan ancak bu kadar iyi olabilir, dedirtin. Herkese yumuşak söyleyin, yumuşaklıkla muamele edin, az konuşun, incitmeyin. Merhametli ve affedici olun.

- Düşmanınıza iyilik edin, hediye verin. Rahat edersiniz. Kırıldığınız müslümana iyilik edin, sevmediğinize ihsan, sıkıldığınız insana güler yüz gösterin. Dinimizde buna fütüvvet denir.

- Fütüvvet [mertlik], seni sevmiyene ihsanda bulunmak ve sevmediğin ile de tatlı konuşmaktır. Herkesin utanacak şeylerini örtün ve kötülükleri affedin.

- Doğru olun, doğru konuşun, arkadaşlarınızın hatalarına tahammül edin, herkese iyilik edin, komşuya eziyet etmeyip ondan gelecek sıkıntıya katlanın. Buna mürüvvet denir. Mürüvvet, insanlık, iyilik yapmak arzusudur

- İki şeyi unutma: Allahın seni her yerde gördüğünü ve ölümü hiç unutma. İki şeyi de unut: Yaptığın iyilikleri ve sana yapılan kötülükleri unut. İyinin de kötü huyu bulunabilir. Bunun kötü huyunu değil, iyi huylarını örnek almalıdır! Çünkü Peygamber efendimiz (Bir müminin iyiliğini unutup, kötülüğünü hatırlayanı Allah sevmez) buyuruyor. Deylemî)

- Dünyada Cehenneme götürücü tuzaklar var. Bu tuzaklara yakalanmamalıdır. Kur'an-ı kerimde, bu tuzaklar şöyle bildiriliyor: (Dünya hayatı, lab, lehv, zinet, tefahur ve malı, parayı, evladı çoğaltmaktır) [Hadid 20] [Lab oyun, lehv eğlence, zinet süslenmek, tefahur öğünmek demektir.] Bunların bir tanesine yakalananın gönlü ölür.

- Yardıma, hizmete giden, kendi aklına, konuşmasına, gücüne, gayretine güvenirse, Allahü teâlâ onun işini kendine bırakır, rezil olur, zelil olur. Rıza-i ilahi için çıkıp, benim elimde bir şey yok diyerek, bütün gayretiyle yola çıkarsa, netice ne olursa olsun, hayırlıdır. Allahı unutarak yapılan hizmet, hezimet olur.

- Kalbi en fazla nurlandıran şey; kızdığınız kimseye duâ etmektir.

- En mutlu insan, [Allahın, Resulünün ve ülulemrin sözüne] peki diyendir.

- İnsanı hayvandan ayıran edebdir.

- Omuzunuzda iki müfettiş var, devamlı teftiş halindedir. Şu hâlde, az konuşun, ağzınızdan çıkan sözün size hayır ve şer yazıldığını unutmayın.

- İhlassız amel, mühürsüz para gibidir.

- Ağız haram yemez, dil de yalan söylemezse, edilen duâ kabul olur. Haram yiyenin 40 gün duâsı kabul olmaz. Tıbben de kan değişimi 40 günde tamamlanır. Ne çekiyorsak dilimizden çekiyoruz.

- Güzel ahlâk, kimseye yük olmamak, fakat herkesin yükünü çekmektir.

- Kendini beğenmeyip haramlardan sakınanın kabına, rahmet dolmaya başlar, ihlası artar, istifade etmeye başlar. İşte bu istifadenin hasıl olup olmadığı, kimseye yük olmayıp, herkesin yükünü çekmeye başlaması ile anlaşılır.

- Herkeste şef olmak arzusu vardır. Bu insanın tabiatında vardır. Bu hâl yalnız yüzü ahirete dönük olanlarda olmaz.

- Çocuklarınıza namazın önemini anlatın ve mutlaka namaz kıldırın. Namaz kılmasına mani her şeyin, felaketine sebep olacağını bilmeli ve bildirmelisiniz. Çocuğun istikbalini garantiye almak, iyi bir müslüman olması ile mümkündür. Diploma ile istikbal garantiye alınmış olmaz. Hatta felaketine sebep olabilir. İyi bir müslüman olduktan sonra diploma işe yarar.

- Midenin tok olması feyze manidir. Büyükler, çok yemek yemeyin diyor.

- Ana-babaya hizmet, Allahü teâlânın emrine, ilim öğrenmeye mani oluyorsa, sevab değil, günah olur.

- İnsanın ilmi arttıkça, Allaha sevgisi arttıkça, nefsinden soğumaya, nefret etmeye başlar. Bu hâle kavuşmak, Allahın lutuf ve ihsanıdır. O kulunu sevdiğinin alametidir.

- İstifade hasıl olması için, verenin olgun, alanın uygun olması gerekir. Uygun olmak haram işlememek, kalb kırmamak, kendini beğenmemek ve gadaplanmamakla hasıl olur.

- Hasta olan, ilaç kutularını raflara dizse, ilaçları kullanmadığı müddetçe ne faydası olur? Kitapları rafa dizip okumayan veya okuduğu hâlde amel etmiyen nasıl adam olur ki?

- Dine hizmet etmek isteyenin, siyaset ilmini yani insanların halini, zamanın ve ülkenin şartlarını bilmesi gerekir. Yahut bunları bilen basiret sahibi bir kimse ile istişare etmelidir. Dine hizmet edecek kimsede şu üç vasfın bulunması gerekir. Bunlardan biri noksan olursa, hizmette başarı azalır. Hiç biri olmazsa fıtne çıkar. Bu üç vasıf: Tatlı dil, güler yüz, cömertlik ve ihlas.

- Güleryüzlü olmıyanın, insanların itimadını, sevgisini kazanması zordur. Cömert olmıyan, vermekten hoşlanmıyan, insanların sevgisini kazanamaz. İhlaslı olmıyanın, yani sırf Allah rızasını gözetmiyenin, yaptığı hizmetlerde insanlardan takdir veya maddi bir karşılık bekleyenin ihlası zedelenir. Allahü teâlâ da ihlassız kimseyi muvaffak kılmaz.

- Bir kişi, bir arkadaşın yanına, herhangi bir iş için, rahat gidemiyorsa, çekinerek gidiyorsa, son nefesinden korkulur.

- Nefse tabi olmak, kötü arkadaşlarla düşüp kalkmak sıkıntı verir. Çok engeller var. En büyük engel, akla, nefse tabi olmaktır. Bozuk arabaya ve ehliyetsiz şoförün arabasına binilmez. Ehliyetsiz şoför kaza yapar. Ehliyetli şoförün kullandığı vasıta selamettedir. Yanlış arabaya binen, mesela Parise giden otobüse binen, Kâbeye varamaz.

- Muteber olan sondur. Son nefeste "Allah!" diyeceği yerde, "Aman kurtar beni doktor!" diyen tehlikededir. Nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz. Hep abdestli duran, son nefeste Allah diyerek ölür.

- Asıl marifet, çok para kazanmak değil, çok sevab kazanmaktır.

- Resulullah efendimiz; (Beni Rabbim terbiye etti) buyuruyor. O hiçbir mümine sert bakmamıştır. Herhangi bir şey istendiği zaman, yok dememiş, varsa vermiş, yoksa susmuştur.

- Ölüme hazırlanırsa, huyu güzel olur. En büyük müjde, mümine ölümü hatırlatmaktır. Müminin ölümü, büyük saadettir.

- Ölümü hatırlamak, ömrü uzatır, çok yaşama arzusu ömrü kısaltır. Böyle biri, üç şeye hasret gider. Topladığına doymaz, umduğuna kavuşamaz. Ahiret yolculuğu için yeterli hazırlık yapamaz.

- Hiç bir zaman, hiç bir şekilde, halinizden şikayetçi olmayın. Her zaman şükredici olun. Beterin beteri vardır.

- Mıknatıs demiri nasıl kendine çekiyorsa, haramlar Cehenneme, ibâdetler Cennete çeker.

- Mertlik demek, herkes ile iyi geçinmektir.

- Dertlerinizi kullara değil, Allahü teâlâya arz edin. Dert ve belânın tamamının kendi kusur ve kabahatlerimizden dolayı olduğunu unutmayalım.

- Yumuşak ve mülayim olan kazanır.

- İtikadı düzeltmeden önce ibâdet etmenin faydası olmaz.

- Büyüklerin isimleri yazılı olan levhalara bakılınca o zatlar hatırlanırlar, hatırlanınca ruhları biiznillah hazır olur, hazır olunca feyz gelir.

- Akıl ahireti, göz dünyayı görür.

- Helal parayla beslenen kimseye ibâdetler kolay gelir.

- İsyanı [günahı] çok olanın, nisyanı [unutkanlığı] çok olur.

- Herkese iyilik yapamayız; fakat, hiç kimseye kötülük yapmaya hakkımız yoktur.

- Halkın değer verdiğine kıymet veren, kıymetsiz, Hakkın değer verdiğine kıymet veren azizdir.

- Söz, etkisiz ise, ya dinliyenin kalbi kararmıştır veya söyliyen, söylediğini yaşamıyordur.

- İnsan genç iken şehvetin, yaşlanınca şöhretin esiri olur.

- Mütevazi olan kurtulur, kibirli olan yanar.

- Yanına başkasının oturmamasını istemek, doğru sözü kabul etmemek, kusurunu söyleyene teşekkür etmemek ve hep zenginin davetini tercih etmek kibir alametidir. Kibirli olan, salih insan olamaz. Kibir, her iyiliğe engeldir. Kibirli değilim diyen, kibirlidir.

- Kusuru başkasında arayanın etrafında insan kalmaz. Hep kendisini haklı bulan, kendi kusurlarını bırakıp, başkasının kusuru ile meşgul olan, manevî bakımdan zerre kadar ilerliyemez.

- Nefsini aradan çeken, herkesle iyi geçinir, huzurlu olur.

- Tasavvuf, zamanı en iyi kullanmaktır. Sabır, susmaktır.

- İhlas ile ibâdet etmeyen, Belam-ı Baura gibi mürted olarak ölür.

- Evliyanın hayatını okuyanın kalbinden dünya sevgisi çıkar ve ihlası artar.

- Allahın veya insanların sana nasıl davranmasını istiyorsan, sen de insanlara öyle davran.

- Mümin kardeşinizin duâsını almaya çalışın. Kurtuluşun onun duâsında olabileceğini unutmayın.

- Cüzzamlının yanında 7 sene kalana, cüzzamın geçmeme ihtimali vardır. Fakat bir binada bulunan kötü bir insan, başka bir odada da olsa, ondaki kötü huyların geçmeme ihtimali yoktur. Kötülük çabuk yayılır, çünkü nefsimiz kötülüğe meyyaldir. Bir sepet üzümdeki çürük bir tane, bütün sepeti çürütür. Fakat sağlam üzümler o çürüğü kurtaramazlar.

- Başarının sırrı, güler yüz, tatlı dil ve güzel siyasettir. Güzel siyaset, herkesin memnun olması demektir. Sevgi yakınlık ister, kaçan mahrum kalır, gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Kendisini seveni, başkası sevmez.

- Helal parayla beslenen vücuda ibâdetler kolay gelir.

- Allahü teâlâ sevdiğine iki nimet verir. Ona sevdiği bir zatı tanıtır ve bir de hayırlı iş nasip eder. Daha çok severse çeşitli belâ verir.

- Küfrü, kâfirleri sevmemek ve ibâdetlerin kolay gelmesi iman alametidir.

- Emr-i maruf yapan, sevimli ve cömert olur, hiçbir menfaat beklemez.

- Halkın kıymet verdiğine kıymet veren, kıymetsiz, Hakkın kıymet verdiğine kıymet veren azizdir. Hakkın aziz ettiğini, kimse zelil edemez.

- İnsan genç iken şehvetin, yaşlanınca şöhretin esiri olur.

- Nereye bağlısın diyene İmam-ı a'zama demeli veya bağlı olduğu mezhebi söylemelidir! Hiçbir yere bağlı değilim dememelidir.

- Alçak gönüllü olan kurtulur, kibirli olan yanar.

- Hukuku olanları, tanıdıklarını ziyaret etmemek kibir, fakirleri ziyaret, tevazu alametidir.

- Yanına başkasının oturmamasını istemek, hastalarla birlikte oturmamak, doğru sözü kabul etmeyip, münakaşa etmek, kusurunu bildirenlere teşekkür etmemek ve fakirin değil, zenginin davetine gitmek kibir alametidir. Kibirli olan, salih insan olamaz.

- Aklı olan, kendini ve Rabbini tanıyan, hiç kibredebilir mi? İnsan aşağılığını, acizliğini, Rabbine karşı her an izhar etmek mecburiyetindedir. Bunun için her an her yerde aczini göstermesi, tevazu üzere bulunması gerekir. Büyüklenerek ben demek Allahü teâlâ ve evliyadan feyz ve bereketi keser. Kusuru başkasında arayan, sevimsizleşir, etrafında insan kalmaz, dost edinemez. Herkesi haklı, kendisini haksız bulmadıkça, kendi kusur ve noksanlarını bırakıp, başkasının kusuru ile meşgul oldukça, manevî bakımdan zerre kadar ilerlemek mümkün değildir.

- Nefsini aradan çeken, herkesle iyi geçinir, huzurlu olur. Nefsini aradan çek, kimseyi tenkit etme, kendini beğenme, kendinden iğren. Kendinden tiksinmeyen kurtulamaz.

- Âmir öyle olmalı ki, maiyetindeki herkes (Âmir beni herkesten daha çok seviyor) diyebilmeli. Aradaki kırgınlıklar hizmetleri engeller.

- Evliya-i kiramın himmeti yaydan çıkan oku, namludan çıkan mermiyi geri çevirir. Evliyaya muhabbet edene de böyle kuvvetli himmet gelir.

- Bir kimse yemek yerken Allahü teâlâyı ne kadar hatırlarsa, namazda da o kadar hatırlar. Kalbinizi Allahtan başkasına vermeyin.

- Eskiden bir mürşid, sadece çok sevdiğine değil, günahı çok olana [daha fazla günah işleyip dinden uzaklaşmasın diye] çok iltifat eder, günahı az olana ise, [kendini bir şey sanıp kibirlenmesin diye] hiç iltifat etmezdi. [İstisnalar hariç, bir kimseyi yüzüne karşı övmek, ona kötülük sayılır.] İhlası artanın dine hizmeti artar, dine hizmeti artanın ihlası artar. [İhlas, her şeyi Allah rızası için yapmak demektir.]

- Evliyanın hayatını okuyanın kalbinden dünya sevgisi çıkar, yerine Allah sevgisi dolar ve ihlası artar. Bir müslüman, Ehl-i sünnet kitaplarını alıp, bir rafa hürmetle koysa, o kitapları o evde bulundurduğu için Allahü teâlâ, o kimsenin imanla ölmesini nasib eder.

- Her müslümanın yanında bir Ehl-i sünnet kitabı bulunmalıdır!



Fitne nedir?

Sual: Fitneden çok bahsedip, (fitneye sebep olmamalı) diyorsunuz. Zararlı olan bu fitne nedir?

CEVAP
Fitne, sözlükte, altın, gümüş gibi madenleri potada, ateşte eriterek, saf hâle getirmek anlamına gelir.

Aşağıda bildirileceği gibi, fitnenin, ıstılahta birçok anlamı varsa da, daha çok bozgunculuk, bölücülük, isyan, ihtilâl, fesat çıkarmak gibi anlamlara gelir.

Nitekim Abdulganî Nablüsî hazretleri de, (Fitne, müslümanlar arasında bölücülük yapmak, onları sıkıntıya, zarara, günaha sokmak, insanları isyana kışkırtmaktır) buyuruyor. İmam-ı Birgivî ve Muhammed Hadimî hazretleri de fitneyi aynı şekilde tarif etmiştir. Fitnenin değişik mânalarına Kur’an-ı kerimden birkaç örnek verelim:

1- Şirk, küfür:

(Fitne tamamen yok oluncaya kadar kâfirlerle savaşın!) [Bekara 193]

2- Günah:

(Bizi fitneye düşürme) diyenlerin kendileri fitneye düşmüştür. (Tevbe 49)

3- Bozgunculuk, kavga, ihtilâl, bagilik [isyan], anarşi, kargaşa, bölücülük, fesat:

(Fitne çıkarmak, adam öldürmekten daha kötüdür.) [Bekara 191]

(Allahü teâlânın emirlerini yerine getirmez, kendi aranızda dost olmazsanız, yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat olur.) [Enfâl 73]

Fitneyi uyandırmamalı

Birkaç hadis-i şerif meâli:

(Fitne uykudadır. Fitneyi uyandırana Allah lânet etsin!) [İ.Rafiî]

(Din, dünya menfaatine âlet edilince, fitneler zuhur eder.) [A.Rezzâk]

(Fuhuş yayılınca fitne çoğalır.) [Deylemî]

(Fitneler artmadıkça, kıyâmet kopmaz.) [Buhârî]

(Eshâbım arasında fitne çıkacak, o fitnelere karışanları, Allahü teâlâ benimle olan sohbetleri hürmetine affedecektir. Bu fitnelere karışan Eshâbıma dil uzatan Cehenneme girecektir.) [Müslim]

4- İmtihan:

(Mallarınız, çocuklarınız, sizin için fitnedir [imtihandır] ) [Tegâbün 15]

(Biz onlardan öncekileri de, fitneden [imtihandan] geçirdik.) [Ankebût 3]

5- Belâ, musibet:

(Bir fitne olmayacak sandılar da, kör ve sağır kesildiler.) [Mâide 71]

(O fitneden sakının ki, o sadece zâlimlere dokunmakla kalmaz.) [Enfâl 25]

6- Azab:

Onlara, (Fitnenizi [azabınızı] tadın) denecektir. (Zâriyat 14)

7- Eziyet, işkence:

(Fitneye [eziyete, işkenceye] uğratıldıktan sonra hicret edip, ardından da sabrederek cihad edenlerin yardımcısı elbette Rabbindir.) [Nahl 110]

8- Deli:

(Fitneye düşeni [deli olanı] yakında sen de, onlar da görecek.) [Kalem 5,6]

9- Zarar verme:

(Seferde iken, kâfirlerin sizi fitneye düşürmelerinden [zarar vermelerinden] endişe ederseniz, namazı kısaltmanızda bir vebal yoktur.) [Nisâ 101]

10- Sapıklığa düşürme:

(Siz ve taptıklarınız, Cehenneme girecek olanlardan başkasını fitneye düşüremez [saptıramaz]) [Saffat 161-163]

Fitne unsuru olanlar
Üç hadis-i şerif meâli:

Âhir zamanda, âlim [geçinen]ler fitne unsuru olur, câmiler ve hâfızlar çoğalır, ama, içlerinde [hakîkî] âlim hiç bulunmaz.) [Ebû Nuaym]

(Fitne [bid’at, sapıklık, küfür] yayıldığı zaman, hakîkati, doğruyu bilen, [imkânı nisbetinde, söz ile, yazı ile, medya = gazete, dergi, radyo, tv ile] başkalarına [mümkün olan her yere ve herkese] bildirsin, [imkânı var iken, bir engel de yok iken bildirmezse], Allahın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onun üzerine olsun!) [Deylemî]

(Âhir zamanda, âlim ve ilim azalır, câhillik artar. Câhil ve sapık din adamları, yanlış fetvâ vererek fitne çıkarır, doğru yoldan saptırırlar.) [Buhârî]

11- Uydurma mazeret:

(Onların, sadece “vallahi, biz müşrik değildik” sözlerinden başka fitneleri olmayacaktır.) [Enam 23]

12- Dalâlet:

(Allah birini fitneye [dalâlete, şaşkınlığa] düşürmek isterse, Allaha karşı senin elinden bir şey gelmez.) [Mâide 41]

13- İnsana sıkıntı ve zarar veren her şey:

Hadis-i şerifte, imamın namazı uzatıp cemaati sıkıntıya sokması fitne olarak bildirilmiştir. İhtiyara, “tecvitsiz namaz kılınmaz” demek gibi yapamıyacağı fetvâyı vermeye de fitne denmiştir.

Üç hadis-i şerif meâli:

(Ümmetim için en korktuğum şey, kadın ve içki fitnesidir.) [İ. Süyûtî]

(Güzel saç, güzel ses, güzel yüz, fitneye düşürebilir.) [Deylemî]

(Âdem aleyhisselâmdan itibaren, Deccâldan büyük fitne yoktur.) [Müslim]

İyi insan olmak için
Sual: İyi insan olmak için ne yapmak gerekir?

CEVAP
İyi insan olmak için kâmil yani olgun müslüman olmak gerekir. Zaten müslüman, iyi insan demektir.

Allah indinde mümin çok kıymetlidir. Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Müminler, öyle kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalbleri titrer, Allahın ayetleri okununca, imanları kuvvetlenir ve yalnız Rablerine dayanıp güvenirler, namazı doğru kılar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden [Allahın razı olduğu yerlere] harcarlar.) [Enfal 2-3]

(Müminler, muhakkak kurtuluşa ermiştir. Namazlarını huşu içinde kılar, boş ve lüzumsuz şeylerden yüz çevirir, zekâtlarını verir, iffetlerini korur, emanet ve ahidlerine riayet ederler.) Müminun 1-8]

(Onlar, Allahın ahdini yerine getirir, verdikleri sözü bozmaz, Rablerinin rızasını isteyip sabreder ve kötülüğü iyilikle savarlar.) [Rad 20-22]

(Büyük günahlardan ve hayâsızlıktan sakınır, öfkelendikleri zaman da kusurları bağışlar ve işlerini aralarında istişare ederler.) [Şura 37,38]

(İnanıp hayırlı iş işleyen [mümin]lerin kötülüklerini, and olsun, örteriz, onları yaptıklarının en güzeli ile mükâfatlandırırız.) [Ankebut 7]

(Allah onların [müminlerin] kötülüklerini örter, onlara işledikleri şeylerin en güzellerinin karşılığını verir.) [Zümer 35]

(Allah, inanıp emirlerini yapan müminlere mağfiret ve büyük ecir vâd etmiştir.) [Feth 29]

(Elbette müminler kardeştir.) [Hucurat 10]

Müminlerle ilgili hadis-i şeriflerden bazıları da şöyle:

(Müslüman, elinden ve dilinden müslümanların emin olduğu kimsedir.) [Buharî]

(Mümin akıllı, basiretli, uyanıktır. Her işte Allahın rızasını gözetir. Acele etmez, ilim sahibidir, haramlardan kaçar.) [Deylemî]

(Mümin, koku satan kimse gibidir. Yanında otursan için açılır. Onunla gezsen veya ortak iş yapsan faydasını görürsün. Onun her işi faydalıdır.) [Taberânî]

(Müminler, birbirine karşı sevgi ve merhamette, yekvücut gibidir. Vücudun bir yeri rahatsız olunca, bütün vücut huzursuz olup onun tedavisi ile meşgul olunduğu gibi, müslümanlar da böyle birbirine yardıma koşmalıdır.) [Buharî]

Geçim Ehlidir
(Mümin ülfet eden [iyi geçinir] ülfet etmiyen ve ülfet edilmiyende hayır yok [Beyhekî]

(Müminin yanına giren, güzel bir bahçeye girmiş gibi ferahlık duyar.) [Deylemî]

(Mümin lânet etmez, kötülemez, müstehcen konuşmaz ve hayâsız olmaz.) [Hakim]

(Mümin arıya benzer; konduğu dalı kırmaz, oraya zarar vermez. Toplayıp bıraktığı eseri de güzeldir.) [Beyhekî]

(Mümin, yumuşaktır, hafiftir. Munis bir deve gibi boyun eğer, "Ih" denince, yer sert olsa da çöker.) [Beyhekî]

(Mümin sert değildir. Yumuşaklığından dolayı ahmak zannedilir.) [Deylemî]

(Mümin geçim ehlidir. Arkadaşına rahatlık verir. Münafık ise geçimsizdir, arkadaşına sıkıntı verir.) [Dare Kutni]

(Halkın elindekine göz dikmemek, müminin alametlerindendir.) [Dare Kutni]

(Komşusu kötülüğünden emin olmıyan, mümin olamaz.) [Buharî]

(Çevrendekilerle güzel komşuluk et ve kendin için sevdiğini, başkaları için de sev ki müslüman olasın.) [Haraiti]

İyilerin Hali

Kime dinin emirlerini yapmak kolay gelirse, onun salih biri olduğu anlaşılır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Ahirete ait istediğine kolayca kavuşur, dünyaya ait olana kavuşman zorlaşırsa, bil ki sen iyi bir hâl üzerindesin. Bunun tersi olursa kötü hâldesin!) [Beyhekî]

İşte Müslüman

Sual: Allahtan korkan müslümanın vasıfları nelerdir?

CEVAP
Allahtan korkan bir kimse, Onun emirlerini yapmaya, yasaklarından sakınmaya titizlikle çalışır. Hiç kimseye kötülük yapmaz. Kendine kötülük yapanlara sabreder. Yaptığı kusurlara tevbe eder. Sözünün eri olur. Her iyiliği Allah için yapar.

Kimsenin malına, canına, namusuna göz dikmez. Çalışırken, alış veriş ederken, kimsenin hakkını yemez. Herkese iyilik eder. Şüpheli şeylerden kaçınır. Makam sahiplerine, zâlimlere tabasbus etmez, yaltaklanmaz. İlim ve ahlâk sahiplerine saygı gösterir.

Arkadaşlarını sever ve kendini sevdirir. Kötü kimselere nasihat verir. Onlara uymaz. Küçüklerine merhametli ve şefkatli olur. Misafirlerine ikram eder. Kimseyi çekiştirmez. Keyfi peşinde koşmaz. Zararlı ve hatta faidesiz birşey söylemez. Kimseye sert davranmaz. Cömert olur. Malı ve mevkii herkese iyilik etmek için ister.

Riyakarlık, iki yüzlülük yapmaz. Kendini beğenmez. Allahü teâlânın her an gördüğünü ve bildiğini düşünerek hiç kötülük yapmaz. Onun emirlerine sarılır. Yasaklarından kaçar. İşte, Allahtan korkanlar milletine, ülkenine faideli olur.

Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde, inananları şöyle ta’rîf etmektedir:

(Rahîm olan Allahü teâlânın kulları, yeryüzünde gönül alçaklığı ile vakar ve tevâzu’ ile yürürler. Câhiller, onlara sataşacak olursa, bunlara [sağlık ve selâmet sizin üzerinize olsun gibi] güzel söz söyler, [büyük bir yumuşaklık gösterirler.] Onlar geceleri secde yapar ve kıyâmda dururlar [namaz kılarlar.] Onlar, “yâ Rabbî, Cehennem azâbını bizden uzaklaştır. Cehennem azâbı devâmlıdır ve çok şiddetlidir. Orası şüphesiz kötü bir yer ve kötü bir duraktır” derler. Birşey verdikleri zaman, isrâf etmez, cimrilik de yapmazlar, ikisi ortası bir yol tutarlar. Kimsenin hakkını yemez, Allaha şerîk koşmaz, O’ndan başkasına yalvarmazlar. Allahın dokunulmasını harâm ettiği cana kıyıp, haksız olarak kimseyi öldürmez, zinâ etmezler. Bunlardan birini yapanın Kıyâmette azâbı kat kat olur, orada zelîl ve hakîr olarak ebedî bırakılır. Ancak, Allah, tevbe eden ve doğru îmân eden ve ibâdet ve fâideli iş yapanların kötülüklerini iyiliğe çevirir. Allah, af ve merhamet sâhibidir. Tevbe edip, amel-i sâlih işliyen, Allahü teâlâya [tevbesi makbûl ve O’nun rızâsına kavuşmuş olarak] döner. Onlar yalan yere şâhidlik yapmaz, fâidesiz ve zararlı işlerden kaçınırlar. Kendilerine âyetler okunduğu zaman, kör ve sağır davranmazlar, [dikkat ile dinleyip bu âyetlerle kendilerine yapılması emredilen şeyleri yaparlar.]) [Furkân 63-73]

Nimete şükretmek
Namazı doğru kılan, Allahü teâlânın sayılamıyacak kadar çok olan bütün nimetlerine şükretmiş sayılır.Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(Namaz, şükrün bütün aksamını camidir) [ ?]

(İnsanlara teşekkür etmiyen Allaha şükretmez. Aza şükretmiyen çoğa şükretmez. Allahın nimetini söylemek şükürdür, hiç bahsetmemek ise nankörlüktür.) [Beyhekî]

(Nimete şükretmek, o nimetin gitmesine karşı emandır.) [Deylemî]

(Bir nimetle her karşılayışta, şükrünü yenileyene, Allah da, onun her şükrüne karşı yeniden sevab verir. Kim de başına gelen musibeti her hatırlayışta, "İnna lillah ve inna ileyhi raciun" derse, Allah da her seferinde onun sevabını artırır.) [Tirmizî]

Allahü teâlâ, Kur'an-ı kerimde şükredenlerin nimetlerini artıracağını bildiriyor. Artık bunu bilen kimse, ister şükreder, ister nankörlük eder.

Ayıp Örtmek

Sual: Bir arkadaşın kusurlarını gizlemek gerekir mi?

CEVAP
Müslüman, kusurları gizleyici olmalıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Kim, müslümanın aybını örterse, Allah da onun dünya ve ahirette aybını örter. Kişi, arkadaşına yardımcı olduğu müddetçe, Allah da onun yardımcısı olur.) [Müslim]

(Arkadaşının aybını gizleyeni Allahü teâlâ, Cennete koyar.) [Taberânî]

(Arkadaşının aybını örtenin aybını Allah da kıyamette örter. Onun aybını açığa vuranın aybını da Allah açığa vurur. Hatta evinde bile onu rezil eder.) [İbni Mace]

(Ayıp araştırmayın! Bir müslümanın aybını araştıranın aybı da ortaya çıkar ve nereye gizlenirse gizlensin, rezil olur.) [Tirmizî]

(Müslümanın aybını araştıran, ona kötülük etmiş ve onu kötülüğe itmiş olur.) [Ebu Dâvud]

(Tevbe ettiği bir günahtan dolayı birini ayıplayan, aynı günaha müptela olmadan ölmez.) [Tirmizî]

İnsanları sevindirmek

Sual: İnsanlara herhangi bir şekilde yardım etmenin dindeki yeri nedir?

CEVAP
İnsanları herhangi bir şekilde sevindirmek büyük sevabdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ, bazılarına dünyada çok nimet vermiştir. Bunları, kullarına faydalı olmak için yaratmıştır. Bu nimetleri Allahü teâlânın kullarına ulaştırırlarsa, nimetleri azalmaz, ulaştırmazlarsa, Allahü teâlâ da, nimetlerini bunlardan alır, başkalarına verir.) [Tebarani]

(Din kardeşinin bir işini yapana binlerce melek duâ eder. O işi yapmaya giderken, her adımı için bir günahı affolur ve kendisine kıyamette nimetler verilir.) [İbni Mace]

(Din kardeşinin bir işini yapmak için gidenin, her adımında 70 günahı affedilir ve 70 sevab verilir. O iş bitene kadar, böyle devam eder. İşi yapılınca, bütün günahları affedilir. O işi yaparken ölürse, sorgusuz, hesapsız Cennete gider.) [İbni Ebiddünya]

(Bir kimse, din kardeşinin rahata kavuşması veya sıkıntıdan kurtulması için hükümet adamlarına gidip uğraşırsa, kıyamette sırat köprüsünden, çok kişinin ayaklarının kaydığı zaman, Allah, onun süratle geçmesi için yardım eder.) [Taberânî]

(Müslüman kardeşini sevindirmek mağfirete sebep olur.) [Taberânî]

(Allahü teâlânın en sevdiği iş, elbise vererek veya doyurarak veya başka bir ihtiyacını karşılıyarak, bir mümini sevindirmektir.) [Taberânî]

(Farzlardan sonra en kıymetli amel, müslüman kardeşini sevindirmektir.) [Taberânî]

(Bir müslümanın sıkıntısını giderene, Allahü teâlâ iki nur verir. Bu iki nurla Sıratta o kadar çok kimse aydınlanır ki sayısını ancak Allah bilir.) [Taberânî]

(Duâm kabul, kederinin yok olmasını istiyen, darda kalanı ferahlandırsın!) [İbni Ebiddünya]

(Kim, arkadaşının ihtiyacını görürse, Allah da onun ihtiyacını karşılar.) [Taberânî]

(Allahü teâlâ, bazılarını, halkın ihtiyaçlarını karşılamak, onlara yardımcı olmak için yaratmıştır. İhtiyaç sahipleri bunlara başvurur. Bunlar için ahirette azab korkusu olmaz.) [Taberânî]

(Amellerin en faziletlisi, bir müminin aybını örtmek, karnını doyurmak ve bir ihtiyacını karşılamak suretiyle sevindirmektir.) [Taberânî]

(Her iyilik sadakadır.) [Tirmizî]

(Kalbler, kendine ihsan edene sevgi, kötülük edene de nefret duyacak şeklinde yaratılmıştır.) [Ebu Nuaym]

(Arkadaşın iyisi arkadaşına, komşunun iyisi ise komşusuna iyilik edendir.) [Tirmizî]

(En iyiniz, kendisinden hep iyilik beklenen ve kötülük etmiyeceğinden emin olunandır.) [Tirmizî]

(Hayra vesile olan, hayır işlemiş gibidir. Allahü teâlâ, sıkıntıya düşene yardım edeni sever.) [İbni Neccar]

(Layık olana da, olmıyana da iyilik et. Eğer layık olana iyilik edersen ne iyi. Eğer o kimse iyiliğe layık değilse, sen, iyilik ehlinden olursun.) [İbni Neccar]

İyilik ve Şefaat

(Cehennemlik biri, Cennetlik birine rastlayınca ona der ki:

- Beni tanıdın mı?

- Sen kimsin?

- Benden abdest suyu istemiştin, ben de onu sana hediye etmiştim.

Cennetlik olan, ona şefaat eder. Yine Cehennemlik biri Cennetlik olana şöyle der:

- Beni tanıdın mı?

- Sen kimsin?

- Bana bir iş söylemiştin, ben de o işini yapmıştım.

Bunun üzerine ona şefaat eder ve şefaati kabul edilir.) [İbni Mace]

(Fakire verilen bir lokma, sahibi ne beş şeyi müjdeler:

1- Bir tane iken beni çoğalttın.

2- Küçük idim, büyüttün.

3- Düşman iken, beni dost ettin.

4- Fânî, yok olmak üzere iken, beni sonsuz kalıcı ettin.

5- Bugüne kadar sen beni muhafaza ettin, artık ben seni muhafaza ederim.) [Ey Oğul İlmihâli]

İyi huylu olmanın yolu

Sual: İyi huylu olmak ve bunu muhafaza edebilmek için ne yapmalı?

CEVAP
İyi huylu olmak için ve iyi ahlâkını muhafaza edebilmek için, salih kimselerle, iyi huylularla arkadaşlık etmelidir. İnsanın ahlâkı, arkadaşının huyu gibi olur. Hadis-i şerifde, (İnsanın dini, arkadaşının dini gibi olur) buyuruldu. Ahlâkı bozan, şehveti harekete getiren kitabları okumamalı, böyle radyo ve TVden sakınmalıdır.

İyi huyların faideleri ve haramların zararları ve Cehennemdeki azabları, hep hatırlanmalıdır. Mal, mevki arkasında koşanlardan hiçbiri muradına kavuşamamıştır. Malı, mevkii hayr için arıyan ve hayr işlerde kullanan, rahata, huzura kavuşmuştur.

Allahü teâlâdan korkmak, bu deryanın gemisidir. Hadis-i şerifte, (Dünyada, kalıcı değil, yolcu gibi yaşa! Öleceğini hiç unutma) buyuruldu.

Faidesiz şeylerden, oyunlardan, zararlı şakalaşmak ve münakaşa etmekten sakınmalıdır. İlm öğrenmeli ve faideli işler yapmalıdır. Vaktin kıymetini bilip gece-gündüz ilim öğrenmelidir! İlim, ibâdet içindir. Kıyamette işten, ibâdetten sorulur, çok ilim öğrendin mi diye sorulmaz. İş ve ibâdet de ihlas elde etmek içindir. (İslâm Ahlâkı)

İyilerle beraberlik
İyilerle, Allahı unutmayan, her zaman hatırlayan kimselerle beraber olmak büyük nimettir.

Büyük zat oğluna buyurdu ki:

(Oğlum, Allahı anan bir topluluk görürsen, onlarla beraber ol! Eğer ilim sahibi isen ilmin onlara faydalı olur. İlim sahibi değilsen, onlardan bir şeyler öğrenirsin. Allahı hatırlamıyan kimselerle beraber olma ilim ehli de olsan, ilmin onlara faydası olmaz. İlim ehli değilsen, daha çok zarara girersin. Eğer Allah onlara gazab ederse, sen de helak olursun. İyilerle beraber iken, Allah onlara rahmetle nazar ederse, layık olmasan bile, sen de o rahmetten istifade edersin.)

Melekler, Allahı anan bir toplulukla karşılaşırlar. Allahü teâlâ meleklere, (Şahid olun ki ben bunların hepsini affettim) buyurur. Melekler, (Ey Rabbimiz, bunların içinde başka bir iş için gelen günahkâr ibir var. Onu da mı affettin?) diye sorarlar. Allahü teâlâ, (Evet onu da ffettim. Salihlerle beraber olan kötülerden olmaz.) buyurdu. (Buharî, Müslim)

Arşın altında şöyle yazılıdır:

(Bir kimse, salihler gibi amel işlese; fakat günahkârlarla düşüp kalksa, iyi amelleri boşa gider, kıyamette kötülerle beraber haşrolur. Bir kimse de, kötüler gibi amel işlese; fakat salihleri sevse, onlarla beraber olsa, günahları iyiliğe çevrilir, iyi kimselerle beraber haşolur.) [Kab-ül-Ahbar]

Bir kimse, ilim sahibi salih kimselerle beraberliğinde onlardan hiç bir şey öğrenemese bile, yedi ikrama kavuşur:

1- İlim talebesinin faziletine nail olur.

2- İlim ehli ile kaldığı müddetçe günahlardan uzak olur.

3- Evinden çıkışından itibaren rahmete girmiş olur.

4- İlim ehline inen rahmetten o da istifade eder.

5- Onları dinlediği müddetçe kendine sevab yazılır.

6- Melekler ondan memnun olur.

7- Attığı her adım, günahına kefaret olur.

Allahü teâlâ, ona altı ikramda daha bulunur:

1- İlim ehliyle bulunmayı ona sevdirir.

2- Âlime uyanlar gibi sevaba kavuşur.

3- O toplulukta bulunanların birisi affa uğrarsa, buna da şefaat eder.

4- Kötülerin, günahkârların gittiği yerlerden kalbi soğur.

5- Allah yolunda olanların, salihlerin yoluna girmiş olur.

6- Allahın emrini yerine getirmiş olur. (Ebulleys)

Bir kimse, peygamber efendimize, kıyametin ne zaman kopacağını sordu. O na (Kıyamet için ne hazırladın?) buyurdu. O kimse (Fazla ibâdetim yok. Fakat Allah ve Resulünü seviyorum) dedi. Peygamber efendimiz ona, (Kişi sevdiği ile beraber olur. Sen de ahırette sevdiğinle beraber olacaksın) buyurdu. (Buharî)

Bir kimse şunlarla beraber olursa:

1- Âlimlerle beraber olanın ilmi artar.

2- Salihlerle beraber olanın, ibâdete rağbeti ve günahlardan kaçma arzusu artar.

3- Fâsıklarla [açıktan günah işliyenlerle] düşüp kalkanın günah işleme cüreti artar.

4- Zenginlerle düşüp kalkanın dünya sevgisi artar.

5- Fakirlerle beraber olanın şükrü artar.

Bir kimse, âlimlerle, salihlerle beraber olsa, hiç bir şey istifade edemese bile, onların yüzüne bakması onun için büyük bir nimettir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Âlimin yüzüne, Kâbeye ve Mushafa bakmak ibâdettir.) [Ebulleys]

İyi kimseleri sevmek
Sual: Ahirette, kişi sevdikleri ile beraber olacağına göre, bir kimse, hem cennete gidecek iyileri, hem de cehenneme gidecek kötüleri severse, nereye gider?

CEVAP
İyi ile kötüyü sevmek, temiz ile pisliği karıştırmak demektir. Karışım pis olur. Bir kimse, hem Peygamber efendimizi, hem de Ebu Cehil'in itikadını sevse cehenneme gider.

(Allah ve Resulünü seviyorum) diyen bir zata, Peygamber efendimiz buyurdu ki: (Kıyamette sevdiklerinle beraber olursun.) [Müslim]

Allahü teâlâyı ve Onun peygamberini sevmek, emirlerini yapıp, yasak ettiklerinden kaçmak demektir. Allahü teâlâyı sevmenin alameti, dostlarını sevmek, düşmanlarına düşmanlık etmektir. Hadis-i şerifte, (İbadetin efdali, müslümanı müslüman olduğu için sevmek, kâfiri kâfir olduğu için sevmemektir) buyuruldu. Allahü teâlânın düşmanını, mesela Ebu Cehil'i sevenin, (Allahı da seviyorum) demesi yalan olur. Allahın sevdiğini sevmiyen de, Allahü teâlâyı sevmiş olamaz. Mesela Hıristiyanlar, Peygamber efendimizi sevmedikleri için, (Allahı ve Hz. İsa'yı seviyoruz) deseler de, faydası olmaz. Yahudîler de, Hz. İsa'yı sevmedikleri için, (Hz. Musa'yı seviyoruz) deseler de, kıymetsizdir.

Âlimler, (Kişi sevdiği ile beraber olur) hadis-i şerifini şöyle açıklıyor:

Bir kimse, salih bir mümini sever, onun gibi itikada sahip olup, onun gibi amel işlemeye gayret eder. Allah dostlarını dost, Allah düşmanlarını da düşman bilirse, ahirette sevdiği kimse ile birlikte cennette olur.

Bir kimse de hem müslümanları, hem de gayrı müslimleri sever, gayrı müslimlerin itikatlarını beğenirse, gayrı müslimlerle birlikte cehenneme gider. (Kişi sevdiği ile birlikte olur) demek, sevdiği kimsenin derecesine kavuşur demek değildir. Fakat iyileri sevdiği için, cennette onlarla birlikte olur. Herkes imanının parlaklığına, kuvvetine göre farklı derecelerde bulunur. (Mektubat-ı Rabbanî, Hadîka)

Bu yazıdan anlaşılıyor ki, imansızları sevmek, onların itikatlarını beğenmek, insanı ebedî cehenneme sürükler. Ahirette iyilerle beraber olabilmek için, dünyada da onlarla beraber olmak, onları sevmek, onların yolundan gitmek gerekir.

İyilikte Yarış
Sual: Hizmet eden insanlara gıpta ederek, onlarla yarış olur mu?

CEVAP
Yarış, yardımlaşmak iyilikte olur. Kötülükte, bölücülükte yardımlaşma, yarış olmaz. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(İyilik etmekte, kötülüğü önlemekte birbirinizle yardımlaşın! Günah işlemekte, zulümde, haddi aşmakta yardımlaşmayın!) [Maide 2]

(İyi işler için yarışanlar bunun [iyiliğe koşmak, kötülüğe mani olmak, ibâdete devam etmek] için yarışsınlar) [Mutaffıfin 26]

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Şu iki kişiye gıpta edilir: Bunlardan biri, ilmi ile amel eden ve başkalarına da öğreten, diğeri de, meşru yolda kazandığını, meşru yolda sarfeden.) [Müslim]

(Ani ölüm, mümine rahmet, facire nedamettir.) [İ.Ahmed]

Süfyan-ı Sevri hazretleri, (ani ölümü istemezdim. Ama fitnelerden korktuğum için ani ölümü istiyorum.) buyurdu. Orada bulunan Yusüf bin Esbat hazretleri, (Hayır ben ani ölümü istemiyorum. Hatta fazla yaşamayı istiyorum. Belki günahlarıma tevbe eder, salih ameller işlerim) buyurdu. Orada bulunan Hz. Vüheyb de, (Ben her ikisini de istemem. Çünkü hangisinin hakkımda hayırlı olduğunu bilemem. Allahü teâlâ hakkımda neyi takdir etti ise, onu sever, onu kabul ederim) buyurdu. Süfyan-ı Sevri hazretleri bu sözü duyunca, (Kâbenin Rabbine yemin ederim ki, bu Allah adamlarındandır. Doğrusunu bu söyledi) diyerek onu alnından öptü. Bayezid-i Bistami hazretleri de (Ya Rabbi senin güzel gördüğün şeyi senden isterim) diye duâ ederdi.

İnsanların İyisi

Sual: Müslümana yardım etmenin, onu sevindirmenin fazileti nedir?

CEVAP
İyi kimse, hem kendisi iyi olan, hem de başkalarının iyi olmasına çalışan kimsedir. Bu husustaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle:

(İnsanların iyisi, insanlara iyilik edendir.) [İ. Ahmed]

(Bir mümini sevindiren, beni sevindirmiş olur.) [Ebuşşeyh]

(Müslümana sözle yardım eden veya onun için bir adım yürüyen, kıyamette peygamberlerle emin olarak haşrolur ve 70 şehid sevabına kavuşur.) [Hatib]

(Kim bir mümini ferahlatırsa, Allah da Kıyamette onu ferahlatır.) [İ.Mübarek]

(Allahın kullarını üzmeyin. Onları ayıblamayın, gizli kusurlarını araştırmayın. Kim müslüman kardeşinin aybını ararsa Allahü teâlâ da onun aybını arar. Hatta öyle ki, evinden çıkmasa da onu rezil eder.) [İ.Ahmed]

(En iyiniz, kendisinden hep iyilik beklenilen ve şerrinden emin olunandır, en kötünüz ise, kendisinden iyilik beklenilmiyen ve şerrinden emin olunmıyandır.) [Tirmizî]

(En iyi kimse, kendisi ile alakasını kesenle ilgilenir, kendisini mahrum edene verir ve kendisine zulmedeni de affeder.) [Begavi]

(Müslüman, müslümanın kardeşidir, onu üzmez, onu sıkıntıda bırakmaz. Kardeşine yardım edene, Allahü teâlâ yardım eder. Kardeşinin sıkıntısını giderenin, Allahü teâlâ Kıyamet sıkıntısını giderir. Bir müslümanı sevindireni, Allahü teâlâ Kıyamette sevindirir.) [Nesâî]

(Bir kimse, mümin kardeşini sevindirince, Allahın yarattığı bir melek, bu kimse ölünceye kadar hep ibâdet eder. Ölüp kabre konunca, yanına gelerek, "Beni tanıyor musun?" der. Ölü, "Hayır, sen kimsin?" diye sorunca, "Bir müslümana vermiş olduğun sevincim. Bu gün seni sevindirmek için, sana gönderildim. Kabirde ve kıyamette sana şefaat edip Cennetteki makamını göstereceğim" der.) [İ.Ebiddünya]

(İki şey var ki, ondan daha iyisi yoktur: Allahü teâlâya îmân ve O’nun kullarına iyilik etmek, şefkatli olmak. İki şey var ki, ondan daha kötü iki şey yoktur: Şirk ve insanlara kötülük etmek.) [İ.Askalânî]

(Hasene yapınca sevinen, seyyie yapınca üzülen mü’mindir.) [Ebû Ya’lâ]

(Hasenen seni sevindiriyor, seyyien de seni üzüyorsa, sen mü’minsin.) [Diyâ]

[Hasene; iyilik, güzellik, sevâb. Seyyie; günâh, kötü iş]

İyilik ederken
Sual: (İyilik ettiğin kimsenin şerrinden sakın) buyuruluyor. Dînimiz ise, herkese iyilik etmeyi emrediyor. Bu hadîs-i şerîfin açıklaması nasıldır?

CEVAP
Genel olarak kötü kimseler, kadirşinas değildir, nankördür. Nitekim Kur’ân-ı kerîmde meâlen, (Allah ve Resûlü kendi lütuflarından onları [kötüleri] zenginleştirdiği için öç almaya kalkıştılar) buyuruluyor. (Tevbe 74) Demek ki kötü kimselerin, kendilerine iyilik edenlere zararları dokunabilir.

Bunun için atalarımız şöyle demişlerdir:

(İyilikten maraz doğar)

(İyilik et kele, duyursun seni ele)

(İyiliğe iyilik olsaydı, kara öküze bıçak çalmazlardı)

Ancak bu atasözleri, iyiliğin mutlaka zararlı olduğunu göstermiyor, kötülere iyilik edince onlardan ba’zı zararların gelebileceğini gösteriyor.

Hz. Ali, (Kerîm kimse, iyilik görünce yumuşar, kötü kimse de, kendisine iyilik yapılınca katılaşır) buyuruyor.Hz. Ömer de, (Kötü insanları mürüvvetsiz veya mürüvvetlerinin az olduğunu gördüm) buyurmaktadır. Ebû Amr bin Alâ buyuruyor ki:
(İyiye ihânet edince, kötüye iyilik edince, akıllıyı sıkıntıya sokunca, ahmağa acıyınca, fâcirle düşüp kalkınca şerrinden sakın! Suâl sormayana cevap vermek, cevap vermeyene suâl sormak ve dinlemeyene laf anlatmak edebe aykırıdır.)

Allahü teâlânın, (Kendisine iyilik edene kötülük eden, benim ni’metime nankörlük etmiş olur, kendisine kötülük edene iyilik eden de, bana şükretmiş olur) buyurduğu bildirilmiştir. Bir menfaat elde etmek için seninle arkadaşlık edenin şerrinden sakın! Çünkü beklediği şey kesilince; özür kabûl etmez. (Şu’âb-ül-îmân)

Yine genel olarak bir kimse, hiçbir menfaat beklemeden Allah rızâsı için, kötü birine de iyilik ederse, ondan zarar gelmez. Eğer, bir menfaat karşılığı iyilik ediyorsa, iyilik ettiği kimseden zarar gelebilir. Hiçbir menfaat beklemeden, sırf Allah rızâsı için iyilik etmekten korkmamalıdır. Kötü kimse, buna zarar vermeye kalksa da, fazla başarılı olamaz. İyilik eden, kendine iyilik etmiş olur. Onun için atalarımız, (İyilikten kötülük gelmez), (İyilik eden iyilik bulur), (İyilik et, denize at, balık bilmezse Hâlık bilir) demişlerdir. Demek ki, iyilik balık için değil, Hâlık için, ya’nî Allah rızâsı için yapılırsa zararı olmaz.

Muhammed Ma’sûm hazretleri buyuruyor ki: İhsân eden, iyilik eden sevilir. Hadîs-i şerîfte, (İhsân sâhibi kimseyi sevmek, insanların yaratılışında vardır) buyuruldu. (Deylemî)

İnsan, ihsânın, iyiliğin kölesidir. Gönül, kendine iyilik edeni sever, kötülük edenden nefret eder. İnsan, ister istemez iyilik edene karşı sevgi duyar. Bunun için Peygamber efendimiz şöyle duâ ederdi: (Yâ Rabbî, kötü birinin, bana iyilik etmesini nasîb etme!) [Deylemî]

Allahü teâlânın kullarına hizmet etmekle, dünya ve âhırette çeşitli ni’metlere kavuşulur. İnsanlara iyilik etmek, onların işlerini güler yüzle ve tatlı dille ve kolaylıkla yapmak, insanı Allah sevgisine kavuşturur. Âhıret azâblarından kurtulmaya ve Cennet ni’metlerinin artmasına sebep olur.

Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

(Allahü teâlânın en çok sevdiği kulu, O’nun ni’metlerinin, kullarına ulaşmasına vâsıta olandır.) [Deylemî]

(Din kardeşine yardım edenin yardımcısı Allahtır.) [Müslim]

(Her iyilik sadakadır.) [Tirmizî]

(İnsanların iyisi, insanlara iyilik eden kimsedir.) [İ. Ahmed]

(Arkadaşın iyisi, arkadaşına, komşunun iyisi ise komşusuna iyilik eden kimsedir.) [Tirmizî]

(En iyiniz, kendisinden hep iyilik beklenilen ve şerrinden emin olunandır. En kötünüz, kendisinden iyilik beklenilmiyen ve şerrinden emîn olunmıyandır.) [Tirmizî]

(Allahü teâlâ, sıkıntıya düşene, çâresiz kalana yardım edeni sever.) [İbni Neccâr]

(Lâyık olana da, olmıyana da iyilik et! İyilik ettiğin kimse, buna lâyıksa ne iyi. Lâyık değilse, sen iyilik ehlinden olursun.) [İbni Neccâr]

(İyilik zâyi olmaz, kötülük unutulmaz, herkes ettiğini bulur.) [Beyhekî]

O halde, maddi bir menfaat beklemeden herkese iyilik etmeye çalışmalıdır.

Çocuğun İbadeti
Sual: Küçük çocukların İbadetlerinin sevabları ana-babasına da verilir mi?

CEVAP
Çocuğun yaptığı iyiliklerin sevabı kendisinedir. Ana-babasına, öğretme ve yaptırma sevabı verilir. (Bezzâziyye)


İyi veya kötü çığır açmak
Sual: Bir evladın sevabları ana-babasına da yazılıyormuş. Günahları da yazılır mı? Kabilin işlediği günahlardan babası Âdem aleyhisselama da yazılır mı?

CEVAP
Hadis-i şerifte (Bir Müslümanın evladı, ibâdet edince, kazandığı sevap kadar, babasına da verilir. Bir kimse, çocuğuna günah öğretirse, bu çocuk ne kadar günah işlerse, babasına da o kadar günah yazılır) buyuruldu. Günah öğretmiyen Hz. Âdem'e, kardeşini öldüren Kabil’in günahı yazılmaz. Günahkârların günahları, başkasına da yazılmaz. Hadis-i şerifte, (Hiç kimse diğerinin günahını çekmez) buyuruldu. [Hakim]

Kur'an-ı kerimde aynı manada çok ayet vardır: (Hiç bir günahkâr, diğerinin günahını çekmez.) [Enam 164]

İnsanları sapıtanlar, sapıklıkta önder olanlar, kendi günahlarını yüklendikleri gibi o kimselerin günahlarını da yüklenirler. (Nahl 25-Beydavi)

Hadis-i şerifte de buyuruldu ki: (Dinimizde iyi bir çığır açana, bunun sevabı ile bununla amel edenlerin sevabı verilir, o çığırda [o yolda] gidenlerin sevabından da hiç bir şey eksilmez. Dinimizde kötü bir çığır açana da, bunun günahı ile, bununla amel edenlerin günahı verilir, o kötü yolda gidenlerin günahından da hiç bir şey eksilmez.) [Müslim]

Bir kimse, bir iyiliği yapmaya gücü yetmiyorsa, o iyiliğin yapılmasına sebep olursa, o iyiliği yapmış gibi sevab kazanır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Hayra delalet eden [yol gösteren, sebep olan] o hayrı yapan gibi sevaba kavuşur.) [Beyhekî]

Müminlerin ihlasla yaptıkları iyi işlerin sevabları kıyamete kadar onların amel defterlerine yazılır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Mümin öldükten sonra, 7 amelinin sevabı kabrinde de kendisine yazılır. Bunlar: 1- İlim öğretmek, 2- Çeşme yapmak, 3- Su kuyusu kazmak, 4- Hurma ağacı dikmek, 5- Cami yaptırmak, 6- Mushaf bırakmak, 7- Ölümden sonra kendine istigfar edecek salih evlad bırakmak.) (Ebu Dâvud)

(Bir mümin vefat edince, bütün amelleri kesilir. Ancak sadaka-i cariye, faydalı ilim [kitab, kaset, talebe v.s.] ve istigfar eden bir nesil bırakanın amel defterine sevab yazılmaya devam eder.) [Ebuşşeyh] [Sadaka-i cariye, cami, çeşme, yol, ağaç dikmek gibi insanlara faydası dokunan her çeşit iyi işlerdir. İstigfar, günahların affına sebep olan her çeşit hayır ve hasenattır. Günahların affı için Allahü teâlâdan magfiret dilemeye de istigfar denir. Estagfirullah, (günahlarımı affet ya Rabbi demektir.]

Hiç kimse, işlediği kötülüğün günahını başkalarına vereme
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Soru Bankası (islam'la Ilgili Soru Ve Cevaplar) 9
« Posted on: Nisan 20, 2024, 06:16:14 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Soru Bankası (islam'la Ilgili Soru Ve Cevaplar) 9 e-book, Soru Bankası (islam'la Ilgili Soru Ve Cevaplar) 9 programı, Soru Bankası (islam'la Ilgili Soru Ve Cevaplar) 9 oyunları, Soru Bankası (islam'la Ilgili Soru Ve Cevaplar) 9 e-kitap, Soru Bankası (islam'la Ilgili Soru Ve Cevaplar) 9 download, Soru Bankası (islam'la Ilgili Soru Ve Cevaplar) 9 hikayeleri, Soru Bankası (islam'la Ilgili Soru Ve Cevaplar) 9 resimleri, Soru Bankası (islam'la Ilgili Soru Ve Cevaplar) 9 haberleri, Soru Bankası (islam'la Ilgili Soru Ve Cevaplar) 9 yükle, Soru Bankası (islam'la Ilgili Soru Ve Cevaplar) 9 videosu, Soru Bankası (islam'la Ilgili Soru Ve Cevaplar) 9 şarkı sözleri, Soru Bankası (islam'la Ilgili Soru Ve Cevaplar) 9 msn, Soru Bankası (islam'la Ilgili Soru Ve Cevaplar) 9 hileleri, Soru Bankası (islam'la Ilgili Soru Ve Cevaplar) 9 scripti, Soru Bankası (islam'la Ilgili Soru Ve Cevaplar) 9 filmi, Soru Bankası (islam'la Ilgili Soru Ve Cevaplar) 9 ödevleri, Soru Bankası (islam'la Ilgili Soru Ve Cevaplar) 9 yemek tarifleri, Soru Bankası (islam'la Ilgili Soru Ve Cevaplar) 9 driverları, Soru Bankası (islam'la Ilgili Soru Ve Cevaplar) 9 smf, Soru Bankası (islam'la Ilgili Soru Ve Cevaplar) 9 gsm
Yanıtla #1
« : Haziran 28, 2010, 10:17:20 ÖÖ »

Anqel*
*
Üye No : 21465
Nerden : Yurt Dışı
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 5208
Mesaj Sayısı : 17 796
Karizma = 50130


emeğine sağlık..

WebCanavari
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  



Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular