0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Simya Nedir  (Okunma Sayısı: 3783 Kere Okundu.)
« : Ekim 30, 2011, 02:49:35 ÖS »

Anqel*
*
Üye No : 21465
Nerden : Yurt Dışı
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 5208
Mesaj Sayısı : 17 796
Karizma = 50130



Simya (Alşimi), hem doğanın ilkel yollarla araştırılmasına hem de erken dönem bir ruhani felsefe disiplinine işaret eden bir terimdir. Simya ile ilk olarak Mezopotamya, Eski Mısır, İran, Hindistan ve Çin'de uğraşılmıştır. Klasik Yunan döneminde Yunanistan'da, Roma İmparatorluğu'nun hüküm sürdüğü coğrafyada, önemli İslam başkentlerinde ve daha sonra 19. yüzyıla kadar Avrupa'da simyaya ilgi duyulmuştur.

Batı simyası her zaman, kökleri ünlü simyacı Hermes Trismegistus'a uzanan ve bir felsefi-spiritüel sistem olan Hermetizm'le yakından bağlantılı olmuştur. Bu iki disiplin (simya ve Hermetizm) 17. yüzyılın önemli bir ezoterik ekolü olan Gül-haçlılar 'ın doğuşunda etkili olmuştur. Erken modern dönemde, simya kimyaya dönüşmeye başlarken simyanın mistik ve Hermetik dalları modern spiritüel simyanın odak noktası olmaya başlamıştır.

Modern kimyanın 200 yıl kadar önce doğduğu söylenebilir. Ama onu oluşturan, doğmasını sağlayan bilgi ve deneyim birikimi yaklaşık 5000 yıllıktır. Kimya, tarihsel olarak simyadan evrilerek ortaya çıkmıştır. Kimyanın doğuşuna kadar geçen binlerce yıl boyunca maddelerin özellikleriyle ve birbirleriyle olan etkileşimleriyle ilgilenenler hep simyacılar olmuştur. Tıpkı günümüz kimyacıları gibi simyacılar da zamanlarının büyük bir bölümünü laboratuvarlarında geçirirdi. Ama onlar, kimyacılar gibi maddeler arasındaki ilişkilerin nasıl olduğunu, değişimlerin neden ortaya çıktığını anlamaya çalışmazdı. Simyacıların başlıca uğraşı, sıradan maddeleri daha değerli maddelere dönüştürmenin yollarını bulmaktı. Her simyacının düşlerini süsleyen maddelerin başında da "felsefe taşı" ya da "felsefeci taşı" olarak bilinen, büyülü bir taşı elde etmek gelirdi. Bu taşın, taşıdığı güç sayesinde bakır, kalay, demir ya da kurşun gibi sıradan metalleri altına dönüştürdüğüne inanılırdı. Bunun yanında bazı simyacılar da yaşamlarını her türlü hastalığı iyileştirdiğine,

sonsuz gençlik ve ölümsüzlük verdiğine inanılan ‘yaşam suyu’nu (el iksir ya da ab-ı hayat) aramaya adamıştı. Çin’den Hindistan’a, Ortadoğu’dan Avrupa’ya kadar bütün simyacıların başlıca uğraşları bunlardı.

Simyayla uğraşanların doğaya ve onu oluşturan maddelere bakışları çok farklıydı. Onların da kendilerine özgü ama bilimsel olmayan bazı kuramları vardı. Örneğin dört temel elemente inanırlardı. Bunlar; hava, toprak, ateş ve suydu. Onlara göre yeryüzündeki bütün maddeler bu dört temel elementin değişik oranlardaki karışımından oluşmuştu. Bunun yanında bu elementlerin taşıdığı bazı temel özellikler de vardı: soğukluk, kuruluk, sıcaklık ve ıslaklık. Her element bu dört temel özellikten ikisini taşırdı. Ateş sıcaklık ve kuruluk özelliklerini taşırdı. Toprak kuru ve soğuktu; hava sıcak ve ıslaktı; su da ıslak ve soğuktu. Kuşkusuz simyacıların felsefe taşını ya da yaşam suyunu elde etmek için denediği hiçbir yöntem sonuç vermedi. Ama binlerce yıl boyunca binlerce simyacının bu umarsız çabası sırasında insanların yararına birçok madde bulundu, çeşitli aletler geliştirildi ve yöntemler ortaya çıktı. Doğanın gerçek yapıtaşı olan elementlere ilişkin büyük bir bilgi birikimi oluştu. Modern kimyanın temelleri yavaş yavaş atıldı. Zamanla simyanın büyü temelli boş inanışları, etkisini yitirmeye başladı. Simya çalışmaları 1400’lü yıllarda doruğa ulaştıktan sonra insanlar simya kuramlarına olan inançlarını yitirmeye başladılar. Özellikle Rönesansla birlikte doğayı anlamak için dikkatli gözlemler, özenli ölçümler ve birtakım deneyler yapan bazı insanlar ortaya çıktı. Bunlar çalışmalarında büyü ya da simyaya başvurmuyordu. Bu tür çalışmalar giderek yaygınlaştı, matbaa sayesinde de kitaplarla paylaşılmaya ve iyice yayılmaya başladı. Her şeye rağmen simya 1600’lü yılların sonuna kadar kimyayla birlikte varlığını sürdürdü. Birçok bilim insanı doğayı ve insanı bilimsel olarak ele almadan önce bir süre simyayla uğraştı.

Birçok simyacının temel amacı sıradan metallerden altın elde etmekti. Bunun için sıra dışı deneyler yapmaktan çeknmezlerdi. Örneğin Hamburglu simyacı Henrig Brand bu amaçla 1669’da aslan idrarıyla yüzlerce deney yapmıştı. Ona göre bu soylu hayvanın idrarında altın bulunmalıydı. Brand aylar süren çabasının sonunda kuşkusuz altın elde edemedi ama parlayan yeni bir madde buldu. Ona ‘ışık taşıyan’ anlamına gelen Yunanca "fosfor" adını verdi. Simyacılar yeryüzündeki bütün maddelerin dört temel elementten oluştuğuna inanırdı.Bunlar ateş, toprak, hava ve suydu

1661’de İrlandalı ünlü bilim insanı Robert Boyle, Kuşkucu Kimyacı adlı bir kitap yayımladı. Bu kitapta Boyle, simya kuramlarını çok ağır bir dille eleştirdi. Bundan sonra Avrupa’da kimyayla simyanın yolları iyice ayrıldı. Kimya, simyadan ve onun batıl kuramlarından koptu ve kendi kuralları olan bir bilim dalı olarak doğdu. Boyle, dört temel element yaklaşımının doğadaki maddeleri açıklamaya yetmediğini gösterdi. Onun yerine doğada çok sayıda temel elementin bulunduğunu ileri sürdü. Bunlar daha başka temel maddelere ayrışmayan, arı maddelerdi. Zamanla kimyacılar doğadaki temel elementleri yalıtıp, arılaştırdıkça ve onların özelliklerini ortaya çıkardıkça simya ve simyacılar iyice gözden düştü. Kimya alanındaki bilgi birikimi hızla artıyordu ama maddeler arasındaki ilişkileri daha tam keş fedilememiş, onları açıklayan kuramlar daha geliştirilmemişti. Sonunda ünlü Fransız kimyacı Antoine-Laurent Lavoisier temel elementlerin birleşerek maddeleri oluşturduğunu ileri sürdü. Birden çok elementin birleşerek oluşturduğu maddeleri ‘bileşik’ olarak adlandırdı. Elementlerin birleşerek maddeleri oluşturması (aynı zamanda maddelerin de temel elementlerine ayrışabilmesi) düşüncesi modern kimyanın temelini oluşturdu. İlk modern kimya kitabını yazan Lavoisier, o ana değin bulunmuş elementlerin de bir listesini hazırladı. Ölçümlerinde metrik sistemi kullanmaya başladı. Oksijen ve hidrojene adlarını verdi. Lavoisier’in modern kimyanın temellerini attığı yıllarda yalnızca 26 element biliniyordu. Araştırmalarda kullanılan aygıtlar ve yöntemler geliştikçe yeni yeni elementler bulundu. 1950’li yıllara gelindiğinde doğadaki bütün elementler bulunmuş ve adlandırılmıştı.

Tanınmış Simyacılar

Paracelsus
Paulo Coelho
Robert Boyle
Henrig Brand
Isaac Newton
Edgar Cayce
Nicholas Flamel
Arnaldus de Villa Nova
Cabir bin Hayyan (Abu Abdullah Cabir ibn Hayyan)
El-Razi
Thomas Norton
Denis Zachaire
John Dee
Albert de Bollstaedt

WebCanavari
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Simya Nedir
« Posted on: Mart 28, 2024, 08:18:05 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Simya Nedir e-book, Simya Nedir programı, Simya Nedir oyunları, Simya Nedir e-kitap, Simya Nedir download, Simya Nedir hikayeleri, Simya Nedir resimleri, Simya Nedir haberleri, Simya Nedir yükle, Simya Nedir videosu, Simya Nedir şarkı sözleri, Simya Nedir msn, Simya Nedir hileleri, Simya Nedir scripti, Simya Nedir filmi, Simya Nedir ödevleri, Simya Nedir yemek tarifleri, Simya Nedir driverları, Simya Nedir smf, Simya Nedir gsm
Yanıtla #1
« : Mayıs 30, 2012, 01:21:05 ÖÖ »

musti34
*
Üye No : 102322
Yaş : 34
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 92
Karizma = 0


Teşekkürler

Oğlum Bak Git
Yanıtla #2
« : Temmuz 14, 2012, 02:34:06 ÖS »
Avatar Yok

xsas
*
Üye No : 105848
Nerden : Adıyaman
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 5
Karizma = 0


teşekkürler
Yanıtla #3
« : Ekim 17, 2012, 05:32:15 ÖS »
Avatar Yok

elf19034
*
Üye No : 114157
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 15
Karizma = 0


tşkkrler
Yanıtla #4
« : Ekim 20, 2012, 11:54:15 ÖÖ »
Avatar Yok

ebruserttas
*
Üye No : 114576
Nerden : Ankara
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 4
Karizma = 0


kızımın bu konuda ödevi vardı. Teşekkürler
Yanıtla #5
« : Ekim 30, 2012, 05:01:57 ÖS »
Avatar Yok

PCikk
*
Üye No : 115597
Nerden : Amasya
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 7
Karizma = 0


Paylaşım için teşekkürler  Gülmek :)
Yanıtla #6
« : Mart 23, 2014, 08:42:34 ÖS »
Avatar Yok

volkanacet
*
Üye No : 172406
Nerden : Eskişehir
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 21
Karizma = 0


agrippa, saint germen kontu ve ibn-i kurra sayılmazsa olur mu ama dimi Gülmek :)
Yanıtla #7
« : Mart 29, 2014, 09:17:06 ÖS »
Avatar Yok

buradd
*
Üye No : 160325
Nerden : Kayseri
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 6
Karizma = 0


lisenin ilk kimya konusu tek dikkatimi çeken felsefe taşıydı.
Yanıtla #8
« : Eylül 02, 2014, 02:14:43 ÖS »
Avatar Yok

mysdd
*
Üye No : 189319
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 35
Karizma = 0


bi kimyacı olarak en çok ilgilendiğim alanlardan biri
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Megapixel Nedir?fotograf Kalitesine Etkisi Nedir?
Fotoğraf ve Kamera
Asortik Hatun 4 3384 Son Mesaj Eylül 05, 2009, 06:38:33 ÖÖ
Gönderen : Mavi_Kiyamet
Ekmek Nedir? Nasıl Yapılır? Ekmeğin Tarihçesi Nedir?
Genel Kültür.
KumraLım 7 7106 Son Mesaj Ağustos 23, 2014, 02:56:58 ÖÖ
Gönderen : aytekout
Kimya Ile Simya Arasındaki Farklar Nelerdir?
Kimya
Hephaestus 0 7075 Son Mesaj Ocak 20, 2010, 01:16:54 ÖÖ
Gönderen : Hephaestus
Simya
Mitoloji
Asortik Hatun 0 802 Son Mesaj Aralık 04, 2012, 11:19:32 ÖÖ
Gönderen : Asortik Hatun
Iç Ezoterik Simya
Kimya
imge34 0 1179 Son Mesaj Aralık 24, 2014, 12:05:44 ÖS
Gönderen : imge34


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular