0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Sevgimiz Güneş Olsun  (Okunma Sayısı: 597 Kere Okundu.)
« : Ağustos 05, 2009, 09:40:40 ÖS »
Avatar Yok

Mavi_Kiyamet
*
Üye No : 26505
Nerden : Yurt Dışı
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 12251
Mesaj Sayısı : 47 783
Karizma = 55168


Sevgimiz Güneş Olsun


Hasan AKÇAY •





Cahiliye devrinde putlara gösterilen sevginin yerini günümüzde yine cansız olan insana karşı bir tebessümü teşekkürü bile olmayan nesnelerin aldığını görmekteyiz. Çağdaş denilen insanın maddeci yönüyle Cahiliye toplumundan geri kalır bir yanı yok gibi.

Çok değil bir on yıl öncesine kadar Batı ülkelerinde meydana gelen olayları duyup tüylerimiz diken diken oluyor yaşananları anlamakta aklımız zorlanıyordu. Nasıl oluyor da “insan” insanlığa sığmayan “vahşi”leri dahi aratmayan fiilleri işleyebiliyordu?

Dün uzaklardan duyup şaşırdıklarımıza ne yazık ki bugün ülkemizde şahit oluyoruz. Gün geçmiyor ki insanlığın kanını donduracak haberlerle sarsılmayalım. Hadi Batılı “Bir insanı haksız yere öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibidir.” gerçeğinden habersiz. Peki yıllardır ülkemizde yaşanan yaşatılan gün geçtikçe daha da büyüyen acıları nasıl anlamlandırmalı?

Kendimize son zamanlarda sık sık sorduğumuz “Bize neler oluyor?” sorusunun cevabını nerelerde kimlerden sormalıyız? Yoksa çok uzaklara gitmeden içimize dönerek üzerini dünyalıklarla örttüğümüz maneviyatımızın sesini mi dinlemeliyiz?

Unuttuğumuz kaybettiğimiz değerler neler? Bölüşmek paylaşmak sevgi dostluk vefâ… gibi kelimeleri hayatımızdan olduğu gibi sözlüklerden de çıkarıp atmaya çalışan eller kimin? Korkuların güvensizliklerin ve nefretin hakim olduğu bir dünyada “yaşamak” gerçek anlamıyla karşılığını buluyor mu? Yoksa farkında olmadan insanlık kendi elleriyle kıyametini mi hazırlıyor?

Her şeyi madde olarak gören mutluluğun huzurun başarının kendisi için var olduğunu düşünenlerin baltalanan manevi dünyalarını saran büyük bir yangının getirmiş olduğu acı ve feryat sadece o yangının içinde olanları değil etrafındakileri de etkiliyor yakıyor. Bir müddet sonra “bana dokunmayan” anlayışında olanlara da bir kıvılcım sıçrayarak aynı telaşı korkuyu acıyı yaşamalarına sebep oluyor. Sadece teknolojik gelişmeler buluşlar insanlığın mutlu olmasına yetmiyor. İnsan mutsuzluk içinde yaşarken de hiçbir maddi varlığın anlamı olmuyor.

Günümüz dünyası baş döndürücü teknolojik gelişmelerle ilerlerken aynı zamanda insanî değerlerde tam zıddı bir geriye gidiş ve kaos yaşanmakta. Sadece kendisi için yaşadığını hayatı bir “mücadele” olarak gören insan kendisinden başka her bireye hatta en yakınındakilere bile zarar verebilecek eylemlere girmekten çekinmiyor. Bu düşünce ve davranış içinde olanlar sadece “cahil” denilen insanlar değil. Eğitimli insanların da aynı bataklığın içinde gün be gün kaybolmaya doğru gittiğini görmekteyiz. Öyleyse problemin kaynağı başka…

Sevgisiz iman olmaz

Bugün insanlar birbirini sevmiyor. Bakışlar bakışlara mermiden farksız; soğuk ve yaralayıcı. Herkes karşısındakine elde edebileceği menfaat kadar değer veriyor. Karşısındaki insandan bir çıkarı olmayanlar birbirine “selam” dahi vermekten çekiniyor. Oysa selam insanlar arasında muhabbet bağını güçlendiren birbirlerine yaklaştıran en önemli unsurlardan biriydi. O güzeller güzelinin canları titreten uyarısını sanki duymamış gibi yaşamaya başladık. Efendimiz s.a.v.:

“Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki iman etmedikçe Cennete giremezsiniz birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Aranızda birbirinizi sevmeyi gerçekleştirecek bir şeyi size haber vereyim mi? Selamı aranızda yayınız!” buyuruyordu.

Bizler asıl problemin “imanî” noktada olduğunu anlamakta zorlanıyor veya anlamak istemiyor yanlış reçetelerle tedavi yolları arıyorduk.

Aramızda yaygınlaştırmamız gereken selamı kestiğimiz günden beri de birbirimize olan sevgimiz azalıyor kaybolma noktasına geliyordu. Çünkü birbirine yaklaşmak yerine birbirimizden uzaklaşıyor birbirinden uzaklaştıkça birbirini anlayamaz tanıyamaz hatta nefret eder duruma geliyorduk.

Huzur ve mutlulukları başka yerlerde arar olmuştuk. Sevginin ve mutluluğun asıl kaynaklarından uzaklarda aranması insanı gün geçtikçe karanlık bir kuyunun derinliklerine çekiyordu. Ve insan o karanlık dünyada ışıksız sevgisiz hissiz yaşarken etrafında başka kimselerin var olduğunu unutup sadece “ben” varım düşüncesiyle yaşamaya devam ettikçe menfaatine engel olacak her türlü engeli ortadan kaldırmakta bir sakınca görmüyordu.

Cahiliye devrinde putlara gösterilen sevginin yerini günümüzde yine cansız olan insana karşı bir tebessümü teşekkürü bile olmayan nesnelerin aldığını görmekteyiz. Çağdaş denilen insanın maddeci yönüyle Cahiliye toplumundan geri kalır bir yanı yok gibi. Aradan geçen bunca zamana karşılık o karanlık dönemde olduğu gibi insanlar arasındaki ilişkilerin sevgiye değil menfaate dayalı olduğunu üzülerek görmekteyiz.

Sevmek yaratılıştan verilmiştir

Sevmek duygusu bebeklikten itibaren geliştirilen bir duygudur. İlk tomurcuklar bir bebeğin çeşitli ihtiyaçlarını karşılayan annesine karşı tatlı gülücüklerle başlar. Bebek öncelikle annesini babasını sever. Sonra ailesindeki fertleri. Bu sevgi halesi merkezden muhite doğru büyüyen bir sevgidir.

Sevgi gören sevgiyi bir soluk gibi hep içinde hisseden çocuk herkese her varlığa karşı aynı sevgiyi gösterecektir. İlk izler ağaçların gövdelerine kazınan birtakım şekiller gibi kalıcıdır. Ağaçlar büyüdükçe o şekiller de ağaçların gövdesinde büyüdükleri gibi çocukların dünyasına atılan ilk çizgiler de onlarla birlikte büyüyüp gelişecektir. Güzel bir fıtrat üzere dünyaya gönderilmiş insanın bu güzelliğini korumak ve muhafaza etmek öncelikle aileye düşen bir görevdir. Aksi takdirde ilk zararı görecek olan da yine aile olacaktır.

Zahmetsiz ücretsiz olarak insanın karşısındakine sunabileceği en güzel armağan sevgidir. Bazen bir tatlı söz bazen bir gülüşle ifade edilen sevginin zor bir yanı yok. Sevgi verdikçe azalan değil aksine çoğalan bir duygudur. Güneş gibi hem kaynağını hem de değdiği her yeri ısıtan ve ışıtan bir özelliğe sahip.

Yaşadığımız problemlerin şikayetçi olduğumuz davranışların temelinde sevgisizlik yatmaktadır. Sevgi ile aşılmayacak bir sıkıntı çözümlenmeyecek bir problem yoktur. İnsana düşen doğuştan kendisine bahşedilmiş sevgi kabiliyetini geliştirmektir. Çünkü insan iyiliğe de kötülüğe de meyilli bir varlık olarak yaratılmıştır.

İnsanın iyi yönünü geliştirecek olan öncelikle anne ve babadır. “U” şeklindeki bir tüp gibi iyilik ve kötülüğe meyli bünyesinde taşıyan çocuğa her zaman iyi doğru güzel olanlar verilirse tüpün diğer ucunda sıkışan kötülüğe meyilli duygular bir müddet sonra oradan dökülüp kaybolacaktır. Sadece güzelliklerle dolan insan kötülüğü bilmeyecek tanımayacak. Bütün benliği iyiliklerle dolu insan her varlığa “güzel” nazarıyla bakacak ve onun dünyasında kötülüğün yeri kalmayacaktır. Ve bilecektir ki O yaratmışsa güzeldir anlamlıdır değerlidir.

Yaratılmışlar içinde en özel yere sahip olan yaratılanların en şereflisine insana daha “özge” bir nazarla bakacaktır. Öldürmek bir yana onu incitmekten dahi kaçınacaktır. Bir insanın küçültülmüş bir âlem olduğunu ancak O’nu bilmekle kavrayacaktır. O’nu bilmeyen bulmayan için ise insanın da herhangi bir maddeden farkı kalmayacaktır.

Efendimiz’in sevgisi

Boş bir kâğıt hükmünde olup güzelliklerin yazılmasını bekleyen çocuklarımıza öncelikle Allah sevgisini öğretmek gerek. O’nu seven bir gönül hiçbir zaman kötülüğe meyletmeyecek. Onun sevgisini kaybetme korkusuyla yaşayan insanın dünyanın kirine günahına bulaşması kolay olmayacaktır.

İnsan bu dünyada güzel ahlâkıyla gerçek insanlığa ulaşmış olur. Anne ve babanın çocuklarına bırakacağı en güzel miras da güzel ahlâktır. Güzel ahlâkın yolu da sevgiden geçer. Çocuklar neyi görür neyi yaşarsa onu öğrenirler.

Her konuda olduğu gibi bu anlamda da insanlığa en güzel örnek Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz’dir. Bazı kimseler Peygamberimiz’in Sahabi çocuklarını okşayıp öpmesini garip karşılıyorlardı. Kendilerinde olmayan bu güzel huyun en güzel şekilde O’nda görülmesini tam olarak anlayamıyorlardı. Bir defasında Akra bin Hâbis O’nu Hz. Hasan’ı öperken görmüş ve: “Ey Allah’ın elçisi benim on çocuğum var ve şimdiye kadar hiçbirini öpmedim” demişti. Bunun üzerine Hz. Peygamber s.a.v. “Bilesin ki merhamet etmeyene merhamet edilmez.” buyurmuştur.

Rahmet Peygamberi s.a.v.’in kuşatıcı ve engin merhameti sadece insanları değil ağaçları çiçekleri bütün yaratılanları içine almıştı. O Allah’ın yarattığı eşsiz güzelliklere sahip tabiata duyarsız kimseleri Allah’ın azabıyla ikaz etmiştir: “Kim bir sidre ağacını keserse Allah onun başını Cehenneme sarkıtır.” Çevreye ve tabiata karşı duyarlı olanları da mükâfatla müjdeler. “Bir Müslüman ağaç diker veya bir şey eker de ondan bir kuş bir insan veya bir hayvan faydalanırsa bu onun için bir sadaka olur.” buyurarak bütün canlılara karşı insanların merhametli duyarlı olmasını öğütler.

Wmhocasi.com
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Sevgimiz Güneş Olsun
« Posted on: Mayıs 09, 2024, 12:26:54 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Sevgimiz Güneş Olsun e-book, Sevgimiz Güneş Olsun programı, Sevgimiz Güneş Olsun oyunları, Sevgimiz Güneş Olsun e-kitap, Sevgimiz Güneş Olsun download, Sevgimiz Güneş Olsun hikayeleri, Sevgimiz Güneş Olsun resimleri, Sevgimiz Güneş Olsun haberleri, Sevgimiz Güneş Olsun yükle, Sevgimiz Güneş Olsun videosu, Sevgimiz Güneş Olsun şarkı sözleri, Sevgimiz Güneş Olsun msn, Sevgimiz Güneş Olsun hileleri, Sevgimiz Güneş Olsun scripti, Sevgimiz Güneş Olsun filmi, Sevgimiz Güneş Olsun ödevleri, Sevgimiz Güneş Olsun yemek tarifleri, Sevgimiz Güneş Olsun driverları, Sevgimiz Güneş Olsun smf, Sevgimiz Güneş Olsun gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  



Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular